18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 21 Ocafc 1973 nümüzdeki mart ayında yeni Cumhurbaşkanı seçimi olduğu halde, Anayasa'yı Değiştirme Komisyonu'nda «Eski Cnmhnrbaşkan larının tabii senatörlüğü kabul etmesinde süre» sorununun hlç söz konusu edilmediği anlaşıhyor. Gazetelerde bu «süre» sorununa ilişkin herhangi bir haber görmedik. 27 Mayıs Anayasasımn 1961'de yürürlüge girmesinden bu yana eski Cumhurbaşkanlarının tabii senatörlüğü sorunundan ciddî olarak ilk kez, Saym Inönü'nün bu sıfatla tabii senatörlüğe geçmesi dolayısıyle söz edildi. Başta söylediğimiz gibi, iki ay sonra yeni Cumhurbaşkanı seçimi var. Hazır Anayasa, bir komisyon marifetiyle, meşru yoldan ve bütün halkın gözü önünde tebdil ve tağyir edilirken, eski Cumhurbaşkanlannca tabii senatörlügün kabulüne ilişkin kurallann da «tashih ve tefsir» edîlerek açıklık ve kesinliğe kavuşturulması yerinde olur, sanıyoruz. O Olaylar ve görüşler Başkanın Tabiî Senatörlüğü Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU bundan sonraki devlet başkanlarını siyasal partilere el açar dnrumdan knrtarmak isterken, bir yandan da «soyııt» Dev!?t Baskanlıfı Knromann enurlandırmak ann>"<nı PÜÜÎIVOT. (...) Inönü isterse, yasama orçanının 8teki dalında (yani Senatoda) 1961 Anayasasımn onurlandırdığı Devlet Başkanlığını eskiden isgal etmiş bir kimse olarak görevini sürdürebilir.» Görülüyor ki, her üçümüz, birbirimizden habersiz olarak, aynı sonuca varmışız. Parlamentonun Anayasa ve Adalet Komisyonları ortak toplantısmda ve Cumhuriyet Senatosu Başkanlık Divanında tfa aynı sonuca varılmış olduğundan, Sayın înönü milletvekilliğinden çekildt ve tabii senatörlük sandalyesine oturdu. Bu işlem. Cumhuriyetimizin tarihinde, 1961 Anayasasımn 70. maddesinin ilk uygulaması oldu. Hayırlı. ugurlu ve başanlı olsun. tezini henüz görmedim. Eğer 6*üşuncesinl yalnız bu gerekçeye dayandınyorsa, bu, Anayasamızın sözüne, özüne ve maksadına uymaz. Fakat sorunu objektif açıdan değerlendirmesi çok yerinde idl. Anayasamızın 70. maddesinde, eski Cumhurbaşkanlannın tabii senatörlüğü için aynen şöyle denilmektedlx: «... Eski Cumhurbagkanlan, yas kaydı g5zetilmeksizin, Cnmhnriyet Senatosunun tabii üyesidirler.... Buradaki «yaş kaydı fözetilmeksizin» sözü, 72. maddede Cumhuriyet Senatosu üyeliğine seçilmek için konulraus olan «40 yaşını doldurmak» koşıılur.a yollama yapmaktadır ki, bu kosul. eski Cumhurbaşkanlanndan ziyade, eski MBK üyeleri için konulmustur. Bununla birlikte. örneğin bir Parlamento üyesi 30 vaşında Cumhurbaskanı seçilir ve 37 yaşında eörevden ayrıhrsa, 40 yaşını doldurmadığl halde, yine tabii 'enatör olahiiir. Anayasanın 70. maddesinin, eski Curohurbaskanlannın tabii senatörlüğüne ilişkin ?erekçesinde. harfi harfine. şöyle denilmektedir: «Eski Camhorbaskanının Cnmhnriyet Meclisinde yer alması iki sebebe dayanmaktadır. Bir kere nznn «eneler Devletin basında bulnnm v ş olan sahstn, bilei ve tecrubenin verditi olronlnkla Mecllsten beklenen faydalan çofaltaeajh dfisunülmSRtSr. Aynea eski Cnmhnrbaskanını siyasi endiselerin dısına çıkarmak ve kendisinr ebedî bir seref yeri temin edilmek istennıistir » İlk Uygulama 13 kasım 1972 pazartesi günü, gripten yattığım bir sırada, telefon arka arkaya birknç kez işledi; a y n a y n gazetelerden soruyorlardı: «Bir hukukçu, Sayın înönü 1924 Anayasasına göre Cumhurbaşkanlığı yapmış olduğu için, 1961 Anayasasımn eski Cumhurbaşkanlanna tanımış olduğu hakkı kullanarak tabii senatör olamaz, çünkü kanunlar geçmisi kapsamaz, diye gazetelere demeç verdi. Sizin düşünceniz nedir?» Yüksek ateş dolayjslyle o günlerde gazeteleH izlevemediğimden, bu demeçten haberim yoktu. Hiç duraksamadan aynen şöyle cevao verditn: «1961 Anayasası ile Türkiye'de yeni bir devlet kurulmuş değildir. Bu Anayasa, Türkiye Cumhnriyeti Devletinin en son Anayasasıdır. Devlet bir devamlılık ifade eder. Anavasanın 70. maddesinde «eski Cumhurbaşkanlan» denildiğine çöre, Igter 1924 Anayasasına, ister 1961 Anayasasına g5re «eçilmis olsun, bötün eski Cnmhnrbaskanlan Anayasada vc özel kannnlarda acık bir entel bnlunmadıkea Cnmhnriyet Senatosunun tabii üyesi olorlar. Çünkü Anayasadaki ifade mntlaktır.» Cumhuriyet garetesinde, 14 kasım 1972' de yayımlanan bu demeçten başka Anayasa Profesörleri Saym Muammer Aksov ve Sayın Bahri Savcı'nın da demeçleri vardı. Muammer Aksoy, demecinin bir yerinde harfi harfine şöyle diyordu: «Anayasa Komisyonunda s6zcfl olarak bnlnnmnş bir kisi olarak şnna da belirtmek isterim ki, Anavasanın hazırianm ı s ı çörüşmelerinde söz8 çeçen 70. maddedpki hükmfin anlamı belirtilirken. daima misal olarak «tste bn hBkme davanmak snretivle Israet tnSnfi istedigi zaman Cnmhnriyet Senatosnnnn tabii fiyesi oiabileeektir» denfleçelmi«stir. Bn hnsnsta hic değilse Anavasavı hazirlayanlann kasdı bakımından en küçük bir tereddnt yoktnr.» Bizce bütün sorun bu demeçtek! «istediH zaman» kavrammda düğümlenmektedir. Bu noktavı asa'ıda inceleyeceğiz. Bahri Savcı'nm demecinden de $u satırları aktarıyorum: «... 1961 Anayasası, bir yandan Cumhurbaşkanı, 70. maddeye dayanarak tabii senatörlük istemedi de bir siyasal parti kurdu veya eskiden kayıtlı olduğu parti bünyesindeki siyasal yaşammı sürdürdü. Yeni seçimlere katıldı, tekrar parlamento üyesi seçildi; yeni bir seçim dönemi daha geldi: bu ke2 artık durumunun sarsıldığını ve seçim kazanamayacağmı anlavınca bir dilekçe ile Cumhuriyet Senatosu Başkanlıgına basvurarak: «Ben 70. madde nyannca bnndan böyle tabii senatör olmak fctiyornm. Gereken islemin yapılmasını rica ederim» dedi. Bu durumda o eski Cumhurbaşkanma Senatonun kapısı hemen açılacak mıdır? Tabii senatörlük, eski Cumhurbaşkanlanna bir «şeref pâvesi» olarak tanmmıştır. Onlar bu «pâve»yi. Cumhurbaşkanlıgındin aynldıktan kısa bir süre sonra kabul ettiklerinl bildirmeyip, seçmenler karsısında yıllarca, hatta on yıllarca, parti mücadeleleri ve kendi partisinin içinde de küçüklü büyüklü parti çekismeleri arasında yıcrandıktan sonra bunu isterlerse, bu istek 70. maddede bu konuda bir er.eel yok diye doğal sayılıp, yerine ge' tirilecek midir? Adma «Hukuk» denilen yüce kavram, yalnız yazıh kurallardan olusmaz. tnsan akfına, insan mantıgına, objektif ahlâka ve doSruluga aykın olan kurallar. yasalarda yer1 alsalar bile «hukuk kuralı» niteligirti taşımazlar. tste bunun içindir ki, Med*nî KanunuYnuzun 2. maddesi, özel, hukuk alanında: «Herkes haklannı knllanırken ( ) doîrnInk knrallanna nytnakla yüknmlndnr.» tlkesini Voymustur. Tanınmıs Nviçreli Profe«5r Aagnst Egger bu maddenin serhinde, bu ilkenin tsviçre'de yalnız özel hnknk alanında deSil Anavasanın da içine girdigi kamn hnknkn alanında riahi uveıılanms'i gerekli eenpf bir hukuk ve objektif ahlâk flkesi oldugunu, hukuk kavTamınm temelinin buna dayandıgırı, her vasa maddesinin yorumlanıo uygulanmasında bu ilkenin gözonünde tutulması gerektiSini yazar. j Okuyucu Mektuplan Aksayan Özlük îşleri Devlet memurlanna amirlerce yeterUklerinin saptanmalarmda kademe ilerlemelerinde emekliye çıkarma ve işleriyle ilişkilerinin kesilmesinde başhca etkeni olan koşullar için görüa W takdirlerine göre sicü verilmektedir. Sös konusu siciller her örEÜrün avn ayn vönetmeli&i veya üst katlardan' eönderiien buyruklan v.b. usullere çröre verilmektedir. Bununla beraber daha çok (İUer tdaresO yasası RÖZ önünde rutuiarak sicil verilmektedir Ve buna pöre verilen sicilterri'e k1mi kanimıza uveurt düsmeven özelli.k ve kurallar vardır. Bunlardan kı«ses s8z açalım: tllerde Sube Baskanlannın bfrinci sieil amiri Vaİidir. Ve ikinci sicil amiri de çok kez Bakantıklann Genel MödUrü<Wr. örnegin: Malive Bakanlığının ildeki temsileisi Defterdarm blrinci tezkive amiri Vaü olıİD İTdnci tezkive amiri Muhasphat Genpl MOdflrudür. Ve öBÜik lsierini de baska bir genel müdürlük degil bu flrsüt yurötmektedir. Ovsa Defterdar Bakamn tpmsilcisi olun Bakaıilı&ın en viikeek memuru olan Müstesar ikinci tezkive amirl olrrjalı. öreüriinfl geni^leterek tüm isleri M'lstesarlık kanalıyle yürOtmelidir Ve vargıa amir Bakamn kendisi olmahdır. Di^er Bakanhk finrtitlerinde de durnm asaftı vukan böyle,dir tl temsilcilerinin tüm isl'erini Mflstesa'rlılt degil kimi Genel Müdürlük vapmakta ve ikinci tezkfve amiri müsteşar bulunmamaktadır. Dlğer tlsrinç v8n İse atamalan Valillkct* vanılan memurla13 sube m'ldUril' sictl verememektedlr örnegin: Gelir MtidOrünün buvnıS'jrjdaki VPT^İ memuruna Gelfr Mfldürü. Millî Emlftk MüdürUnUn buvrugundaki memuruna Milll EmISk MfHOrO sicil veremempktedir Dolavısıyle bu müdürlerin bu vönden bir fonksivonu bulunmamektarhr. Ovsa birinci tezkive aniiri iieiH milHflr ikinci tezkiye amiri Defterdar olrtıalı vanna amiri ise Vali bulunmalıdır. Ve diger örgütlerin durumu da böyle çelfsiktir. Ve. buna göre uydurulması gerekmektedir. îlçe durumuna gelince fl örgütündeki karşıtUk burda da kendini gBstermektedir. örneğin. Malive Bakanlığınm atadığı Malmüdarünün birind tezkive amirl Kavmakam olup ikinci tezkivie amiri Validir. Bu Bakanlıgın 1 temsileisi 1 Defterdar ilşriîl memura sicil verememiekte ve tuh»l karşı lanmaktadır. Oysa birinci tezkiye amiri Kavmakam ve 1• kinci tezkiye amlrt Defterdar olmalıdır. Ve diger örgütlerin amirt olan Mill! Egttim Miidürü, Sağlık ve Sosyat MUdürü de benzeri durumda sicil verebilmelidir. Gene en ilginç bir yön İse Hüküraet Başkanını temsil eden ve Basbakanhkça degil lçişleri Bakanlıgının önerisi tle atanan Kaymakamın difter Bakanlıklann atadığı sube baskanlannın sicil amlıi olmasıdır. Bundan başka ilçede bulu nan veya atamalan ö katınça yapılan memurların kimi İldeki şube baskanlannın ve kiminin de ilçedetd Şube Başkan lanrun önerisi ile yapılmaktadır. örneğin Malive Bakanlığının ilçedeki memurumı Defterdar atamakta ise de diğerlenni ise çok kez tlçe örgüta atamaktadır. Dolayısıyle îl Su• be Başkanlannm hiçbir tonksiyonu Iralunmamakta ve yarpıcı amir durumunda bile olmamaktadır Diğer yönden ü örşütiince atanan memurun tlçe Şube Baskanınca haberi olmadıgından türlü huzursuzluk yaratmakta ve bu çeUşlknk süriip gitmektedir. Tüm bu islerin düzeltilmesl kamu mzmetlerinin dttaenll elarak yürütülmesi bafcıınından faydalı ve zorunludur. Turgtıt YÜCEL Artvtn Defterdarlı|ı Milli Emlâk Müdurü Objektif Amac Bu yazıyı yazmaktan maksadımız, Sayın înönC'nün artık kesinleşen hukuksal durumunu yenid'en deşeleyip, öznel (sübjektif) açıdan inceleme prizmasınm karşısına koymak ve kapanmış olan bu sorun üzerinde eleştiri yapmak değildir. Giriş niteliğinde olan yukandaki bilgiyi sırf bu tarihsel olayı saptamak için tekrarladık ve bölümün başına. bu nedenle «İlk Uygulama» baslığını koyduk. Yazının amacı, bundan sonraki uygulamalarda, konunun hiç bir duraksamaya meydan venneyecek biçimde aychnhga kavuşturulmasıdır. Hastalıktan kalkınca, ilk islerîmizden birisi. «tnönü'nün Cumhurbaskanlı Jı 1924 Anayasasımn yürürlüğü sırasında oldnğn için, kendisi 1961 Anayasasına göre tabii senatör olamaı» dlyen hukukçunun demecinl gazetelerde aramak oldu. Nihayet bulduk. Bu demeci verenin, «CumhurbaskanlıSı Müessesesi» üzerine bir doktora tezi hazırlavıp Hukuk Doktoru ünvanınl ka7anmış olan Sayın Ahmet Kerse olHuğunu öğrenince d"uraksadık: Milll Savunma Bakanlı?ı E'ki Kanunlar T">aire<:i Başkanı, Emekli Dz. Hâkim Yrb. Av. Dr. Ahmet Kerse'yi ivi tanırdım. Fakültede basarılı ögrencilerimdendi. Sağlam bir hukukcu kafası tasıyan Kerse, bir halk deyimiyle. öyle pek yas tahtaya basacak kişilerden deeildi. Ne var ki «1924 Anaya^asına göre Cumhurbaskam olan kimserin 1961 Anayasasına göre tabii senatör olamayacağı gerekçesi doğru olamazdı. Doktora Sonuç Basta sövlediSimiz gibi, artık bundan böyle bu konuda herhangi bir duraksama ve tartışmava meydan bırakılmamasi için, Anayasanın 70. maddesine ömegin: «Eski Cnmhnrbaskanlan, sörevlerinin sona ermesinden baslayarak bir ay içinde. bn maddeve röre Cnmhnriyet Senatosnnda tabii Sye olmak istediklerinj Senato Baskanlıfina bildirmezlerse, maddenin kendilerine sailadıiı haktan vazteçmis sayılırlar.» biçiminde bir fıkra eklemek suretiyle. bu maddedeld bosluğu doldurmak herhalde yerinde bir is olur. Sunu hemen belirtelim ki, böyle bir fıkranın eklenmesi, Sayın înönü'nün «mflktesep hakkını» ortadan kaldırmaz, ve Cumhuriyet Senatosundaki tabii üyeligi devam eder. «Sonradan eıkanlan bir yas» Ue mflktesep baklann zedelenemeyeceği» kuralı, uygar dünya insanhğının ancak 18. yüzyıl sonunda gerçekleştlre^ bildiği ve hukuk devletinin dayandığı temel ilkelerden biridir. • • Talu'nuıı tııtumu eleştiriliyor Sayın NainvTalu; 7 Ocak 1973 tarihli Cumhuriyet Gazetesinde pamuk üreticilerinin T.C. Ziraat B a n k a s ı v e T. K. Kooperatiflerine olan borçlanmn ertelenmesi ile ileili kendinizi çiftçiye hlzmet etmis gibi gösteren bevanatınızı okudum. Mevzubahis Bttiginiz pamuk üreticisi. borçlanmn ertelenmesinden dolayı hiç bir kasanç saglamadıgı eribi zatıâünizin tutumnndan dolavı daha çok eko» nomik cıkmaza trirmis borcunun üstüne bir borç daha eklen mistir Cünkil tjamuk üretidleri bevanatmı«Ja belirtti6ini» kRH) hava şartlan ve isçi «kıntısından evvel bir önceki seneve nazaran birtakım pamuk ziraatı rtrdilerinde yilîde. yüse varan fiyat artıslan ve bu »rirdilere sorumsuzca yapılan «sm lara hUkümrt olarak dur demevişiniz. btltUn bunlann Ozerine Him üreticilerin aiın terinin hakkı olan bir liralık dolar farkını bütün feryatlara ragmen vermemeniz ve hattS Meclistç taban fivat konıisunda hak kımzda açılan eensoru'da bile birtakım parlamento ovunlan arkasma sıŞınarak ciftcinin hakkını pasbetmpkte direnmeni"z ciftcivi vııksrıda »imir köHl durum* ş tür. Bu rutırrıunu7daW cer^ek, Ticaret ve Sanavi Odaian.Baskanlannm hakkınızdaki beyans+ianndan açıkça anlaşılmaktadır. . ' . Bakan olarak asıl göreviniB bizleri Bankaiara, Esnafa borcuım ödemiş yannına gOvenle baka. huzurlu kisiler durumuna getirrneniz ıçerekirken Tan m dalındaki tüm "ttreticiyi ıstikbalden umutsuz emeğinin hakkını alamamış. bu suretle borcunu ödeyememiş. banka kapılannda borç erteletmek için eğilen bırer zavallı durumuna getirdiniz, ister iftihar edirUz. ister istifa ediniz sizin büeceğiniz i$ saygılanmla. Yeşim DEMtREL ödemis Ziraat O d a s BasKanı «İstediği Zaman» mı? Görülüyor M, 70. maddenin ne metninde, ne de gerekcesinde, Sayın Muammer Aksoy'un demecinde söyiedigi «istediği saman» kaydı yoktur. Yalnız 70. maddenin son cümlesinde şöyle bir kayıt vardır: «Tabii five olarak Cnmhnriyet Senatosnna katildıktan sonra bir siyasi partiye girenlerin tabii flyelik sıfatı, partiye (firislerinden sonraki ilk Cnrahnriyet Senatosn fiyellfi secim] tarihinde sona ererj» Bu cümle, eski Cumhurbaşkanlarının «tabii senatör oldnktan sonraki» durumlannı ilgilendlrmekte, «tabii senatör olmadan önceki» durumlarına değinmemektedir. Blzim kanımızca bu noktada Anayasada bir boşluk vardır: Varsayalım ki, görev süresl dolan bir "GAFLET İÇİNDE,, OLMAK... OKTAY AKBAL Evet Hayır 7 Gunün ardından VİETNAM ve NlXON'UN DURUMU Vietnam Barışı mı? Kissinger ile Kuzey Vietnam Politbüro üyesi Le Duk Tho arasında yapılan bir hafta süreli gizli görüşmelerde «ilerleme kaydedildiği» gerekçesiyle, Başkan Nixon bombardımanların durtfurulmasını ve Kuzey Vietnam limanlarının yeniden mayınlanmamasını emretmiştir. Fa kat Beyaz Saray bunun dışında bir haber vermiyor. Hazırlanan yeni anlaşma metni, Klssinger'in eski yardımcısl (simdi Genelkurmay Başkan Yardımcısıriır) General Haig aracılıgıyle Saygon'a Güney Vietnam Başkanı Van Tiyö'ye gönderilmistir. Haig, Saygon'dan sonra Kamboç, Laos ve Tayland'a da gitmiştir. Bombardımaniarın durdurulması üzerine hafta içinde ateşin kesileceği söylenmis ise de, söylenti hemen yalanlanmıştır. SPçimden yararlanmak için Nixon'un gecen Ekimde de bansı yakm gösterdiğini hatırlayaniar, bu defaki davranışının da bir manevra olduğundan şüphe ediyorlar. öteyandan uyandırdi?ı dünya ölçüsünd"e tepki yüzünden bombardımanları durdurmuş olabil'r. A nayasamızda yeni değişikliklerin yapılmasını istemeyen kişiler, örgütler var. O kuilerden biri de benim. Hem ş.ündiki değişikiiklere karşı değil, Bay Erim zamanında yapılanlara da karjı çıkmıştım. Hatırlarsanız bu köşede Anayasamızın suçlu olmadığını, 61 Anayasasmı gereği gibi uygulamayanların gerçek suçlu oldugunu yazmıştım. Demek herkesin Anayasada değişiklik istemesi zorunlu bir şey değildir. 61 Anayasasına halkoylamasında «hayır» diyen milyonlarca insan çıkımş, ama milyonlar milyonlar da o Anayasayı olduğu gibi benimsemişler, oylamışlardı. Ne hayır diyenler suçlu görüldü o günlerde. Ne de bugün bu Anayasayı beğenenler herhangi bir şekiide suçlandırılabilir. 61 Anayasasımn düşmanlan pek çoktu, özellikle politikacılar, eski düzene bağh olanlar, bu düzende en küçük bir değişiklikten hoşlanmnyanlar... Meclislerde üçte iki çoğunluğu bir elde etse AP'nin bu Anayasayı tanınmaz hale sokacağı biliniyor, açık açık söyleniyordu. Bunu AP yapamadı, kendi eliyle yapamadı, ama aynı iş gerçekleşti. Hem de o AP iktidarını bir anda devirenler tarafından!... Nedeni uzun. Bunlan geçelim. Geçemiyeceğimiz, görmezlikten gelemiyeceğimiz bir olay Saym Cumhurbaşkanının bayram demecindeki bazı sözleridir. Sayın Sunay, Anayasa ve yasa değişikliklerine karşı çıkanlann «gaflet ve dalâlet içinde», «tertip ve oyun peşinde» olduklarmı söylemiştir. Anayasa değişikliklerini doğru bulmayanlar bir anda gaflet ve dalâlet içinde kimseler haline gehnişlerdir. Gaflet. kişinin biraz da dışında bir şeydir, herkes çok akıllı olmayabilir, bu suç sayılmaz, ama «tertip ve oyun» bilerek, istenerek yapılır. Büyük beceri ve ustalık ister. Her ne yandan alırsak alalım ağır sözlerdir bunlar. Anayasada ikide bir değişiklikler yapılmasını, Anayasa'nın birtakım politikacılarm keyfıne göre biçimlendirilmesini. derken bir daha bir daha değistirilip nerdeyse eski haline taban tabana zıt bir kişiliğe sokulraasını istememek niye gaflet, dalâlet olsun, bu konudaki görüşlerini kisi olarak, örgüt olarak açıklamak, bu çabaları durdurmaya, önlemeye çalışmak niye tertip ve oyun sayılsın?. tlk tepki CHP'den gelecekti. Geldi de. Sayın Ecevit, Saym Sunay'ın bu sözlerini üzüntüyle karşıladığmı bildiren bir demeç vererek Anayasa'da durmaksızın değişiklikler yapılmasınm yanlışhğına inananları biraz sevindirdi. Ecevit diyor ki: «Demokrasinin temel kuralları ve demokratik özgürlüklerin kapsamı konusunda CHP'nin görüşleri sayın Cumhurbaşkanının görüşlerinden büyük ölçüde ayrılmaktadır... Şiddet eylemlerini ve zorbalığı önlemek bahanesiyle, gerçek demokratik ülkelerin hiç birinde eşine rastlanamıyacak özgürlük kısmtılarına CHP razı değüdir ve olmayaraktır.... CHP bu türlü Anayasa ve yasa değişikliklerini önlemeğe uğraşırken Anayasayı ve demokrasiyi savunma ödevini yerine getirmiş olmaktadır.» NİXON'un KARARINA ŞÜPHEYLE BAKILIYOR AVRUPA PARLAMENTOSU İÇİN MİLLETVEKİLİ SEÇİMÎ ÎSRAİL'E PAPA DA «HAYIR» DEDİ POMPİDOU'NUN SOVYETLERE YAPTIĞI GEZİNİN AMACI ARAPLARARASI İLİŞKİLERDE BUNALIM Prof. Dr. Ahmet Şükrü ESMER genişletilmesini önermiştir. Bu, çok tartışmalı bir konudur ve genişletümekten yana olanlar olduğu gibi, ona karşı olanlar da vardır. Her şeyden önee, Avrupa parlamentosuna gelecek milletvekilleri için a y n seçim yapılması ileri sürülüyor. Şimdi gelen milletvekilleri, millî parlamento] ardan aynlan kontenjanlardır. görüşme de sonuçsuz kalmlştır. Bayan Golda Meir, Papa ile gürüştükten sonra topladığı basın konferansında, görüşmenin Kudüs Ue ilgili hiç bir değişiklik getirmediğini söylemiştir. Sosyalist Enternasyonalinin Fransız seçimlerini etkilemek girişimincte oldugunu iddia eden Pompidou'nun kendisi, Sovyetlere yaptığı gezi ile seçimi etkilemek lstemiştir. Bilindiği gibi gelecek seçim için Fransız komünistleri «osyalistlerle cephe birliği kurmuşlardır. Minsk'te Brejnev ile vaptığı görüşmenin Fransız solu, hele komünistler üzerinde olumlu etki yarataeağı hasebiyledir ki Pompidou, bu geziyi yapmıştır. Aslında, söyiemiyorsa da, Brejnev, Fransa'da solun iktidara gelmesinden ziyade, Gaulistlerin iktidarda kalmalarını tercih eo*er. Daha lyi geçinirler. Sovyetlerden dönen Pompidou, acele bir de Afrika gezisi yapmış, şimdiki adı Afars ve Issas olan eski Fransız Somalisinl ve Habesistan'ı zivaret etmistir. De Gaulle, Fransız Somalisinin başkenti olan Cibuti' yi I966'da zivaret ettigi zaroan, bölgenin bağımstzlıSını istevenler gürültü çıkarmıslardı. Ertesi yıl yapılan plebisitte, çoğunluk. Fransa'ya baSlı kalmak rolunda ovianni belirtti ve ysni adıylp Fran«a'ya baSlı kalmıştır. Fakat Cibııti üzerinde Somalya'nm da. Habeşistan"m da iddialan vara*ır. gündeme alınması önerilmiştir: 1 Güvenlikle ilgili sorunlar, 2 Ekonomik ve çevre sprunl a n alanlarmda işbirliği, 3 lnsanlararası temasların geliştirilmesi, kültür ve eğitim alanlarındaki mübadeienin arttırılması, haberleşme olanaklarının genişletilmesL Bazı ülkeler Ortadoğu ve Akdeniz sorunlannın da gündeme geçirilmesini önermişlerdir. Görünürde, Konferans yine Helsinki'de, belki de Haziranda toplanacak ve önce dısişleri duzeyinde olacak, sonra konular komisvonlarca incelenecek ve sonunda tekrar Bakanlar veya Basbakanlar toplanacaktır. Sovyetler bu sonuncu aşamanın tirve olmasından yanadırlar. îsrail"in Suriye'ye saldınlan, Araplararası Uiskilerde bunalım doğurmuştur. Ağır kayıplar veren Suriye, seyirci kalmayıp yardımına gelmelerini öteki Arap ülkelerinden istemiştir. Bu çağrımn ası) hedefl Mısır'dır. Suriye Dışişleri Bakanı Abdülhalim Haddam rfert yanmak için Arap ülkelerine geziye çıkmışken, Moskova'dan umduğu yardımı göremiyen ve Amerika'ya da yaranamayan Enver Sedat, Bloksuzlann yardımım sağlamak için Yugos!avya"ya gitmis ve Tîto ile görüsmüstür. Bloksuzlann öteki Hderi Hin^istan'a da gideceği bildirilivor. Bu arada, Suriye, tsraili Birleşmi» Mil letlere şikâyet ederek. îsrail salrfırılannın ağır can kaybına vardığını ileri sürmüstür. Verdigi cevapta tsrail, kendisine saldıran gerfllalann üslerini bombaladıSını iddia etmiştir. Kahire' de toplanan Filistin Kurtuluş Cephesi Konseyi de (parlamento durumundadır) 9 kisilik yeni Yürütme Kurulunu (hükümet durumunda) seçmiş ve Yaser Arafafln Başkanlık süresini uzatmıstır. Fakat tsrail'i rahatsız eden Araplartfan ziyade Afrikalılardır îsrail ile diplomatik ilişkilerini kesen Afrika ülkelerinin sayısı beşe varmıştır: Uganda, Çad, Kongo, Nijer ve Mali. Pompidou Gezide: İkinci Dönem: Nixon'un ikinci görev dönemi de dün başlamıştır. Nixon'un bu nedenle bombardımanlart durdurduğunu ileri sürenler de vardır. 20 Ocak 1969'da birind dönemine başlarken Nixon, dört yıllık görev süresi içinde Vittnam savaşına son vereceğini vaat etmişti. Bunu yapmadığından Kongrede Demokrat Parti çoğunluğu tarafından eleştiriliyordu. Bu eleştirileri yumuşatmak icin de bombardımanları durdurmuş olabilir. Fakat Nixon, başka konularda da yasama organlanyle çatışacaktlr. Vergi reformları, fiyat ve ücretlerin kontrolü sisteminin değiştirilmesi, ticaret politikası, ö*ış yardım konularında Nixon ile Kongredeki çoğunluk arasında görüş ayrılıkları vardır. Sonra enflasyonu agırlaştırır gerekçesiyle Nixon, sosyal sigorta ve eğitim için Kongrece kabul edilen tahsisatı harcamamakta direnmektedir. Ayrıca Kongre, Anayasa sınırlarım aştığı gerekçesiyle BaşkanlıSın yetkilerîni de kısıtlaraak kararındadır. Yapılmak istenen değişiklikler Anayasa'nın çağdaş ve ilerici " yönünü tümüyle ortadan kaldırmaktadır. Yıllardır tutucu politikacüarın özlediği her olanağı onlara bırakmakta, sunmaktadır. Bir parti iktidara geldi mi istediği gibi baskıcı, zorba, hattâ faşist bir iktidar haline dönüşebilecektir. Muhalifleri türlü ağır suçlandırmalarla tutuklatabilecek, karşı partileri kapattırabilecek, düşünce özgürlüğünü ortadan kaldırabilecek, Menderes'lerin özlediği «dikensiz gül bahçesi. haline getirebilecektir bu ülkeyi.» Sessiz bir mezarhk, ya da ölgün, umutsuz, karamsar insanların yaşadığı bir toprak parçası. Bütün bu baskı çabaları büsbütün ters sonuçlar verecektir. Patlamalar, umntsuz davranışlar toplumu yer yer, zaman zaman sarsacaktır, o zaman yeni yeni kısıtlamalar, yeni baskı tedbirlerL.. Bunun sonu yoktur, bir kısır ' döngüdür özgürlükleri kısarak, insanları susturarak iktidarda • kalmak... Bir Cumhurbaşkanı partilerüstüdür, partiler arasındaki bir takım fikir çekişmelerinde ağırlığını bir yana koymamabdır. Anayasa değişikliklerini vararb buiabilir, bunu da uygun biçimde söyleyebilir, ama bu değişiklikleri istemiyor diye bazı kişileri ve örgütleri Atatürk'ün Gençliğe Söylevinden alınan «gaflet ve dalâlet» sözleriyle suçlayamaz. Bilirsiniz Atatürk bu sözleri yurdunun çıkarlanna ters davranan, kısacası yanlış yolda olan politikacılar ve iktidar sahipleri için söylemiştir. Gerçek Atatürk devrimcisi kişiler için değil.... Okumalı o söylevi yeniden, okumalı dikkatle.. Ortakpazar: Avrupa Ekonomik Topluluğu adı verilen Ortakpazarın üç organı vardır: 1 Bakanlar Konseyi, 2 Yürütme Kurulu, 3 Avrupa Parlamentosu. Ingiltere, Danimarka ve Irlanda'nın da katılmalarından sonra genişleyen örgütün 13 üyeli Yürütme Kurulu önceki hafta toplanarak görev bölümü yapmıştı. Geçen hafta âa Bakanlar Konseyi Brüksel' de, Parlamento da Strasburg'da ilk toplantılarım yapmışlardır. Bakanlar Konseyinde Norveç ile bir serbest ticaret anlaşmasının imzası konusu görüşüldü, fakat bir karara vanlamadı. Bilindiği gibi Norveç, Ortakpazara girecek iken, Eylülde yapılan plebisit olumsuz sonuç verdiğinden dışarıda kalmış ve şimdi ticari zorluklar karşısındadır. Strazburg'ta toplanan parlamentoda tngiliz milletvekillerinden Peter Kirk (Muhafazakâr Partili) parlamentonun yetkilerinin Martta yapılacak seçimi etkileyeceği gerekçesiyle Pompidou" nun tepki göstermesi, bu yıl Paris'te toplanan Sosyalist Enternasyonal'e büyük ilgi uyandırmıştır. Birinci Enternasyonal 1864'te Londra'da toplanmıştı, ikincisi o*e 1889'da Paris'te. Ondan sonra dağılmış ve ikincisinin devamı sayılan Sosyalist Enternasyonali 1951'de canlanmıştır. Kırk kadar sosyalist ve sosyal demokrat partilerinden kurulu olan Sosyalist Enternasyonal'i, daha önce Viyana'da toplanmıştı. Paris toplantısma lsveç, Danimarka, Finlandiya, Avusturya ve Israil Başbakanlan da Başbakan olarak değil, partilerinin temsilcileri olarak katılmışlardır. Fransız resmî makamları, delegelerden uzakta kalmış, lsrail Başbakanı Gol6*a Meir'i korumak da polis için problem olmuştur. tsveç ve Danimarka Başbakanlannın daha önceki davranışlanna bakarak, Kuzey Vietnam bombardımanının kınanacağı samlmıştı, fakat îngiliz delegesi ile Golda Meir bunu engellediler ve Mitterand sadece Vietnam konusunda dsha önce Enternasyonal tarafından verilen kararı basın toplantısmda hatırlatmakla vetindi. Paris'ten dönüsünde Golda Meir, Roma'va ugramıs ve kendi isteeivle Papa tarafından kabul edilmiştir. Golda Meir'in Papa ile KudOs sorununu görüşmek istedi?i sonra anla'ilmışMr. AraDİar gibi Papa da, Kudüs'ün îsrail tarafından ilhakina karşıdır. Papa, şehrin uluslararasi yö netime bırakılmasından yanadır H. Filistin'in 1947'de Birleşmis Milletlerpe taksim karan verildiginde Kudüs için böyle bir statü RnBörülmustü. $ehri ilhak eden Nrail. sadece kutsal yerlerc!e Hırfstlvan vr Müsiümanlara ibadet serbe«tli?i tanıvor ve sfhirdpn cekiime^i için Birlesmis Miiletler tarafından veHlen karara da meydsn okuvor. GoHa Meir'in PaDa ü» vaotıSı Sosyalist Enternasyonali: mensucat santral Araplar: ELEMAN ARIYOR Tekstil ihracat) konusunda' görevleneUrilmek üzere, bir eleman aranmaktadır. Aranılan nitelilsler: 2535 yaşlan arasında olmak, ( lngilizce. Fransızca veya Almanca lisanlanndan en az ikl tanesini çok iyi bilmek, tdarl veya Ekonomik BUimler dalında yüksek ögrenim görmüş olmak, Askerlik görevini vapmış olmafc. îstekJilerin. Kazlıçeşme Demirhane Caddesi 126. da kurulu Işyertmiz Endüstrt tlişkilert ve Personel Dairesi MUdürlügüne şahsen müracaat etmeleri rica olunur. Helsinki'deToplantılanna bir ay ara reren Avrupa giîvenlik ve işbiriiği hazırlık konferansı 15 Ocaktan beri Helsinki'de ikinci dönem görüsmelerine başlamısfır. Arada cephe birliSi kurmak için Varsova Paktı üyeleri de Moskova'da bir toolantı yanmislardır. Görüsmeler, konferansın gündemi. nerede, re zaman toplanacaği ve prosedürü etrafmda toplanmıştır. Ortakpazar adma Belçika tarafından sunulan gündem tasansınrfa sn maddelerin (Pulmar: 688386 Kudüs ve Papa: EGE ÜNİVERSİTES! MÜHENDİSLfK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ DEKANLIĞINDAN Fakültemizin Endüstri Mühendisliği dalında Yüksek LJsans öğretimıne 16 Şubat 1973 tanhiijde başlanacaktır. Adaylarm sınavlan yazılı olarak aşağıda gösterilen gün ve saatlerdp f'akültemı?de yapılacaktır. Bu öğretime talip olan Elektrık. Makina. lnşaat. Madeni Tekstil. Gemi tnşaatı ve Kimya Mühendislerinin yapılacak sınavlara katılabilmelen için dilekçelerine ekliyecekleri 2 adet vesikalık fotoğraf ve çıkıj belgelen (tasdiklı diploma örneği) ile 3 Şubat 1973 günü mesal bitimine kadar Dekanlığa müracaat ederek sınava ıdris beleelerini almaları ilân olunur. Sınav çeşidi Yabancı Dil Bilim Sınav tarihl 8/Şubat/1973 9/Şubat/1973 10/Şubat/1973 Sınav saati 10,00 10,00 W,00 Sınav konnra Yüksek Matematik Genet Ekonomi HAVA KUVVETLER'Mİ CERRAHPASA TIP FAKÜLTESİ DEKANLIĞINDAN DekanlığimjB emrinde açık bulunan 9. derece ayhkiı Doktor kadrosuna Kan Nakli Merkezinde çahştınlmak Uzere doktor alınacak ve maaşından a y n da 700 lira iş güçlügü offlmı »erilecektir. îstekîilerin Dekanlığa mUracaatlan. (Basın: 10587390> BUCIENOİRME VJtKHNll VARDiM EDELİM (Basın: 1 155 10584/391)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle