22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 19 Ocak 1973 AYÎ4İMl>E,İÎNf « TAKSİM'Jfkı ütİlü 1 HAÇTA f İ(ÂH EĞiLMİjX VAHU Btl HtftİF A$iK f ) H^TA Ml YOKSA ) 7 HALLE^E püjfMÜk / n!... M£0ü>u LBİ5£UPVM BftıM AKüM EÜME tiAKU. A l eutuK. ZWflF LAOIM 6 AMA OLMAZ, iSî MtBüttM DOSTA DifcjflANA OLUYO1XUN\.. KuMAŞLAfc tEKEü, İİ ' OTuRAUMALİMl SISIÇINDE BEHZAT AY'IN ROMANI • 8 Lokanta hemen kıyıda IdL Boğaz pınl pırüdı. Yemeklerini söylediler. Biradan ba|ka bir şey içmemeyı kararla$tırdılar Sevü: «tki gündfir uzun boylu konuşamadık; lyl oldu bugün beraber olmamız,» dedi. •Gerçekten öyle oldu. Neden az konuştuk?» «Okula gelen giden, kargaşalık filân derken, uzun uzun konuşmaya olanak bulamadık ki..» «Şimdi acısını çıkaralım.» «Çıkaralım arkadaşnn.» «Eee Sevil, anlat bakabm» «Once biralarunızı içelim.» Biralarmt yudumladılar... Sevil, anlatmaya başladı: «Cemüe'yi okudum, beğendim... Sonra sonra...» •Sonra ne yaptın?» <Bak üzerimdeki etekhge,» diyerek, eteJdığinl gösterdi Sevil. «îyi günlerde giy.» «Yeni değü.» «Nasıl?. «Geçen yıl dikmiştim. Bol gelmeye baıladı. Daralttım.> «Yaa! zayıfladın demek.» «Hem de epey.» «îyi işte. tnee kxz oldun.» «Ama çok inceldim. Bak belime!» diyerek, belini iki taraftan elleriyle ıdrtl. «Sıkma! Sıkma!» «Ne oldu?» «Belinden ikiye aynlacaksın kız!» Gülüstuler. Sevil: «Ben amip ralyim kl ikiye aynlacağun?» dedl. «Değilsin de, belki kemer sıkmaya başlamıa. olabilırsin... Yonetenler sık »tk kemerleri «akmamızın gerektiğini söylüyorlar ya...» «Arkadaşım, onlar kemerlerini kendileri sıkunlar. Bizde ne gobek var ne de fazladan para.» •Güzel söyledin.» Boğazdan geçen vapurlara, motorlara, uçan martılara bakarak, bir süre sustular. Sessîzliği Sevil bozdu: «Başka bir şey ister misin arkadajım?» «Birer bira daha, yeter.» Birer bira daha istediler. Besim konuşmaya başladı: •Şöyle bakıyorum; Doğu bölgetniri de düşunüyonım da, ne kadar ayırun olduğunu daha iyi anlıyorum. O Doğu köyleri. tnlerde yaşayanlar... Yolsuz, ışıksız, yoksul köyler.. Ne korkunç yaşantı bir bilsen Sevil. Oradakflerin yaşantılariyle, buradakilerin yaşantılan arasında uçurunılar var. Gerçi buralarda da yığın yığın yoksul var ama, yine de yol, su, elektrik gibi şeylerden buralardakiler yararlanıyorlar • «Ömeğin bizim okulun bulundufu gecekondu halkının çoğunun evinde elektrik de, su da yok. Nüfus sayımında bir bir dolaştık, gördük...» «Lâğım çukuruna o gün düsüp ölen çocuğu unutamıyorum.» «Yaa!» «Hemen orada bir nüfus eksilmistL» «tste dostum, ben diyorum ki, yoksul ve zengin var; o kadar.. Bölge, koy, kent diye ayırmak yanlıs olur > «Sevil, sen çok ilerledin yahu! Bilimsel koou•uyorsun!» «Akıl yolu birdir arkadaşım.» «Gerçek söyledığin gibi; yoksul ve varsü var. yine de, genellıkle, köyler kentlerden, kimi bölgeler kimilerinden geri kalmıstır. Hele köyler Bunu kimse yadsıyamaz...» •Doğru.» Besim, piposuna tütün doldurdu, atejleyip Içmeye bajladı. Sevil de çantasından Bahar sigarasını çıkardı, bırini ateşledikten sonra, ağzına aldığı bolca dumanı, Besim'e doğru üfledi. Besim gulümsedi. Kendine doğru gelen dumanı, pipofunu ağzından çıkanp içine çekti. Sevil: «Pipodan baca gibi duman çıkıyor, yetmiyor gibi bir de benim sigaramm duraanını çeUyorcun,» dedi. «Senin sigara dumanm epey yerlerde yolculuk yaptıktan sonra bana doğru geldi; bunun için çekiyorum. Yani sevişme gibi bir sey yaptım.» «Ne! ne'» «Duyduğun gibi... Niçin duymami} gibi yapıyorsun?» tkısi de gülerek biribirinin ellerini tuttular, Sevil: «Kalkınca nereye gidelim?» diye cordu. «Çamlıca'ya çıkalım mı?» «Ah kurnaz! Güzel yerleri ne de bilirsin!» •Ömeğin, senin ellerinın bütün ellerden güzel olduğunu da bilirim.» Z £ «Suss! Şişirme beni.» **"»** » » T » • «Şisjrmiyorum sevgili dostum. tnan Id doğru söylüyorum. On beşinci yıizyüın sonlannda Italya'da yaşamış olsaydın, Leonardo Da Vinci mutlaka senin ellerini gösteren resmini yapardı. La Jokond'un ellerinden çok daha güzel saninküer^ Sevil, kahkahalarla güldü. Besim. Sevil'in elinin birini tutarak: (Devann var) . Bu emirde dlyordu ki: cAlmanlar bizım, Doğuya Baku'ya ve Rusya içerlerine yayümamın doğru görmüyorlar. Almanlar 3 Mart 1918'de Ruslarla imzaladıklan Brest Lfvosk ban ş anlaşmasmın gereğince Baku'yu Rusltra bırakmışlardır. Fakat petrolünü kendilerine almak şartıyle.... Siz, bir an önca mahalli kuvvetler teşki] ederek Baku'yu almaya çalışınız. Ancak bu işte sahsan taraisız kaluuz. Muharebeyi Azerbavcan'ın mahalli kuvvetler) vapsm.» Biı durumu düzenlemek tlzere Eylulün birind haftası TİHis'e hareket ettik. Oradan Baku'ys gidecektir. TinistekJ Gürcü hükümetiyle baa konu?analar yapıldı Fakat konusmalann esası, Gürcü Ordusu Başkumandaru VJ Alman Ordusu Askeri ve siyasl Temsilcis) durumunda buIunan Alman Generali Fon Kres ile oldu Fon Kres'in kendl devletinden aldığı talimatla blze söylediği çey kestndl Azerbavcan devletinin smırlan içinde Baku olma«an, Baku Ruslara bırakılsın . Bunda başan gösteremiyoceğinı anlayınca, taktiğlni değiştırdi: Eğer Azerbavcanhlar Baku've taarruz ederlerse bsşan gösteremlyeceklerdir, Bir başansızlığa meydan vermemek için bu taarruza bir Alman birUği de katılsm. Yüzbası Selâhattin'in Romanı Süngü hücumu «Gece saat oniki. Emredilen tepeye gelmiştik. Heyecanımız en yüksek sınıra dayanmıştı. Ayaz müthişti.» la taarruz edilemez. Şu halde önce düşman siperlennı top atesıyle ezelim, hücumu sonra yapalım. Türk Kurmayı lse Yarbay Basri (2). Bınbası Salih (3), Bınbaşı Nazım (4), Binbaşı Saffet (5). Yüzbası Tevfik (6), olraak üzere şu fikri savunuyorlardı: Elde ltizumu kadar top mermisı olmadıgından, böyle bir topçu atesi hazırlığı düşmara uyandıracaktır. Düşmanı ezecek bir topçu ateşi olmadığı için b"i uyanık dUşmana gündüz gözüyle yapilacak bir taarruz başan kazanamayacaktır. Bunun için hiç topçu atesine giriş meden gece süngü hücumuyla düşman siperlerine girmek doğru olacaktır. Bu iki zıt fikrin sonucunu Halll Paşanın verdıği karar tayin edecekti. îki gün süren tartışmadan son ra Halil Paşa yanına yalnız beru alarak bütün cepheyi gezdl. DüşundU. Cephedeki askerle, subayla, kumandanla görüştü. DUşman bir sırtta, biz bir sırttaydık. Aramızdakl vadiden Baku demiryolu geçiyordu Düşmanla aramızda, çeşitliko şullar altında, 600 rretreden iki tahrip etmesi için, orada hazır bulunan tahrip müfrezesıne Basri şımdl telefonla emix versin. Bunu klmse duymasın. Sonradan bunun bir hata olarak yapıldığı ilân edilecektir. Halil Paşanın amacı Alman birlıklerinin Bakuya gelmeslne olanak bırakmamaktı. Kumandanm emrini Basri*ye tebh» ettigim zaraan yanında bulunan TUrk kurmaylan büyük bir sevince kapıldılar. Alman Kurmay Başkanı lse hemen Pasa'nın yanına gıderek bu karara katılmadığuu ve bu karann sorumunu üzerine almadıgmı 'Türk birliklerinin Baku'va (riremeyeceSinl, tarihin Halil Paşayı bu davranışı sebeblyle so rumlu bulacağını söyledi. Derleyen : llhan SELÇUK Salih ve ben blr hendek kenarına uzandık. Altımıza bır battanıye .serdik, üstumüze bır bat taniye çektık. Ama uyumak ne mflmkün.Hem soğuktan hem hevecandan dışlenmiz bırbirine çarpıyordu. Saat tam iki oldu. Hep kalktık Bir kenarda kaynattığımız çayı içerek kendımize gelmeye ve ısınmaya çalışıyorduk. Saat iki buçuk» Üç... Hâlâ ortalıkta ses seda vok. Alman Kurmav Başkanı geziniyor, sinırlı ve heyecanlı.. ÎM şev beklıyor Alman sUvarislnl tasıvan tranin Azerbavcan'a girdığm: bildirir telgraf... Ve Türklerin düşman siperlerine gırmeden düşmanca farkına vanlarak başansızlığa uğratılması. kilometreye mesafe vardı. EMtR SUVARt ALAYI Halll Pa^a İle Fon Kres bu işte uyuştular. Kres bir Alman süvart hazırlayacak ve biz kendisinden ister istemez. bu alayı Azerbaycan devleti emrine verecek. Fon Kres'in bizim Azerbaycan'a hatta Kurmay Başkanımıa Paraküvin'den de gizlice yolladıftımız kuvvetlerden haberi yoktu. Biz 15. Kafkas Tümeninden başka 5' inci Kafkas Tümenini ve birçok süvari ve topçu birliklerini geçirmij ve birçok subay yollamış, orada mahalli kuvvetler mevdana getirmiştik. Tiflis'teki karardan sonra Baku'vü çeviren Ordu Karargâhında bulunmak üzere Azerbaycan'a hareket ettik Bir saat sonra Azerbaycan sımrlarma girdik. llk istasvon Ahıstafa idi. Burada bızi Enver Paşanın küçük kardeşi. Halil Paşanın veğeni ve Islâm Ordusu Başkumandanı 29 yaşında Nurl Paşa karşıladı. Geceyansından bir saat sonra Gence'ye vardık. tstasyonda bizim serefimize çay hazırlanmıştı. Cay içerken bir telli saa şairi bize saz çaldı Stnırlar ötesindeki bu TUrk «esi hepimizi duygulandınyordu. Güneşın batmasına yakın Karargâha geldik. Kumandan bana su emrl ver di: Basn'ye söyle. bu gece yansından sonra saat 2'de birlikler süngü hücumuyla düşmarr siperlerine girecektir. Bu emir en geç saat 9'da (yirmi birde) birliklere tebliğ edilmiş olmalıdır. Basri bunu sağlasın Ben tam saat 24'te sevk ve ldareyi ele almak üzere yerimde buluna cağun. Bu emrimi aynen Alman' Kurmay Başkanına da söylevin. Tiflıs'te Fon Kres'e süvan alayını hemen trenle Baku'ya göndermesi için yazsm. GUrcü Azerbavcan sının UzerindeM şünendifer köprüsünü HEYECAN Gece'saat on iki. Emredilen tepeve gelmiştik. Heyecanımıs en yüksek sınınna' davanmıstı. Muharebe zamanına daha iki saat vardı. Ayaz müthiştt. GUndUzÜn cehenneml sıcagına karsılıfe gece dondurucu bir soğuk oftahği kaplıvordu Halil Paşa otomobilin lçmde vattı. Herkes bir köşeye sığınrp biraz uyumaya çabalıyordu. Saffet, İŞARETLER Saat Bç buçuğa dogru birkaç e' silâh ve birkaç tenvir tabancası atıldl. Biraz sürekli makıne 11 tüfek atesi işıtHdı. Demek İki taraf temasa başlamıştı. Kur» may Başkanı bu işaretleri düşman siperlerine gırmeden vakalandıihmıza kanıt savarak: tşte demedım mi' Düşman hareketimizin farlcma vardı Başanva Rİdilemez. Dıvordu. Tam bu sırada telefondan bir rapor geldi. Okudum. Dü^manm blrinci hattına girilmiş. düşman greriye doğru kaçıyor, takip ediliyor. (1) Koşnn (asker) (2) 934'te ölen Korçenera! Basri. (3) Salih Omurtak f4) 920de Eütahva Moharphelerinde şehit olan Albav Tonhaneli Nazım, (5) Saffet Ankan (6> Sonadan Cnmhurbaşkanlığı Genel Sekre 4 0 Yıl önce Çumhuriyet APONYA, karadan Sovyetlere, denızden Amerika'ya karşı harbe hazırlanması yüzünden son zamanlarda butun dünyanın dıkkat nazarını uzerirıde toplayan bir memleket olmustur. Japonya'nın endışe ve telâş uyandıran hareketi yalnız yaptığı harp hazırlıkları deŞıldir. Avrupa medeniyetinl tamamıyle kabul ve tatbik eden ve hatta teknık ve sanayi işlerinde Avrupa ve Amenka'yı geriden bırakan bu Asyalı millet bır taraftan da Avrupa ve Amerika sanayııne karşı dehşetli bır rekabete gırmiş bulunuyor. 19.1.1934 I MALKOÇOĞLU yazan veçizen.Ayhan BAŞOGLU Avrupa ve Amerika sanayıi Japonya'nın bu rekabeti karşısında aciz göstermektedır. Hıç bır memleketın sanayii Japonya ile rekabet edemıvor. Japon bidkletleri bugun Amsterdam" da 12 marka (bes Türk lırası) satılıyor Japon ampulleri Avrupa'da 5 fenık (100 para) dir. 1926 senesinde otuz mılyon ampul satan Japonya, 1932'de 250 milyon ampul ihraç etmfştir. BUNDAN birka^ ay traştan kurulan «D» de ikinci sergılenni JAPONYA, DÜNYÂ SANAYİİNİ MAHVEDİYOR Japonya lâstik ayakkabı sanayıinde lngiltere, İsveç ve Amerika'yı sarsmıştır. Bir çjft çızme 3 marka (bizim' paramızU .b'iı" lira)"şatılmaktadır Japonya hele selluloit esya sanayiıno*e butün cıhan piyasasının çoğunu eline almıştır. Japonlar; Çin'i, Felemenk Hindistanını, Kızıl Deniz sahillerinı, Doğu Afrika'yı jrc bütün Guney Amerika'yı istilâ etmışlerdir önce beş ressam vt bir heykelGrubu, dün Beyoğlu Halkevinacmıştır. teri. YAR1N: ORTALIK BİR MAHŞERDİ DİŞİ BOND VAUSOtS fBANSIZ l'SV'U SAZ ŞAİRİ Turan yolunda Türklerle karşılaşıyorduk. Saz şaıri yüzyıüardan beri süregelen Tıirk ıstıraplannı oyle güzel anJatıyordu ki, gözlerimiz yaslınıyordu. Saz şairi: «Trenler kosun (1) taşır Baku"ya / Bunda bir ls var / Söyle Halil Pasa Allahaşkına / Bunda bir iş var..» dlyordu. Zaten herkesın heyecanı son haddındeydı. Çay bıtmiştı Biz ayağa kalkarken sair bağınyordu: «Söyle Halil Paşa Allahaşkına/ Bunda ne İş var.» Kumandan dayanamadı ve bagırdı: Bugün Baku, yann Merev, öbürgün Karakurum. ne olacak Turan var.. Dedl. Bir alkıs, bir hıçtank. bir ürpens cardı her yanı» Tren hareket ederken saz şalri söylüyordu: «AUah yolunu açsın Turan'a/ Seni verdım yaradana/ Senden isterim Baku'yu/ TUrk Halil Paşa.» Tren Gence lstnsyonundan kalktıktan sonra tepeleri karlı Kafkas dağlanm seyrederek ve «airın heyecanlı sesınden aldığımız ilhamla cepheye gidiyorduk. Ertesi günü bgleyin 10 Eylül 1918 günü Baku'nun karşısında bir köyde bulunan îslâm ordusu karargahına geldik. Trenden sonra bir saat otomobille 1lerledik. Vardığımız yerden Baku'nun güzel manzarasını ve Hazer danizini görüyorduk. TİFFANY JONES f ONU Bl'R C4Ç WAFTADAKJ FAZIA BU RAOu d SÛ.S0MÛM. . sıze söyıe ı ( GARTH TAARRUZ Baku sehrinin savunması tngilız Generali Thomson'a verilmişti. Kentte tngiliz, Rus, Ermeni birlikleri vardı. Taarruzu nasü düzenleyecektik? Başta Alman Kurmay Baskam Paraküvin olmak üzere Alman grubu su fikri savunuyorlardı: Büyük savaşın muharebelerl göstermiştır ki, bir düşman aahra mevzil topçu atesiylft ezll medikçe oraya süngü hücumuy AMA BEM GENE DE OPAMJSI S£ NINK SEVİHDİM.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle