24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 1 Ocak 1973 MÜ^TAHDEMİNÎM KALDıkLAfcl ODAYA <KİUE (riBı fr K0M/L& 7EJtı£ KALKlKJ J LEHL...HEİÎİFLER îzmir'in içinde SAMİM KOCAGÖZ'ÜN ROMANI • 148 Yîne aklım takıldı: On dört müyonu, Hidayet Beyefendi, bal gibl deve etmiş! diye; ama bir türlü aklım almıyordu. Almıyordu >a, orrun, tsvlçre'ye kaçma sevdası, son aylardaki tutumu, hele son günlerdeki telâsı; bize karşı öfkesi akhma geldikçe, suçlu oldugunu kabul ediyordum. Bu büyük Hidayet Koryürek Beyefendiyi, suçlu sandalyesinde görebümek için sabırsızlanmaya bajladnn. Sulbi ile yüzleştirilnüjtik; belki de yartn, bununla yuzlestirilecektik. Saatime baktım; üçe geliyordu. Sabah, yan n olmu?tu zaten. Uyum» olanağmı bulamadım. Çok tedirgindlm. Asker arkadaşın verdiği paketl, sabaha dek, ara ara içerek vakit geçirdim. Ama naaıl geçti vakit, bana sormalı... V üyfcu tutmamıştt sabaha dek, askerdeyken tuttugum nöbetler dışında, bütün bir geceyi uykusuz geçirdiğimi ansıyamıyordum; bu geçen gece, baska bir gece oldu. Hiç de uykusuzluk hissetmedim. Lâmba, hep yanıyordu. Dısarsının aydınlığı. odayı iyice basmca, kalktım uzandığım yerden. Velenseyi, yatağj düzelttim. Oda, içtiğlm ciğaradan, duman içindeydi. Kapıyı açık bırakıp yüzümü yıkamaya gittim. Yine sıra sıra odaların önünde nöbetçüer vardı. Koridorun üst başındaki koğuşta bir kaynasma vardı yine. Yüzümü yıkayıp dönerken şöyle bir baktım: Kimi karyolasmın Ustünde oturuvor, kimi birbirine Eirercesine tartısıyor. Gözüme, birkaç îzmir'in belâlı Demokrat Partilisi ilisti. Bunlan tzmir'de tanımayan yoktu. Alikıran baş kesen cinsten, yemedik nane bırakmamış kimselerdi. Hemen, uzaklaştım. Birkaç er, ellerinde büyük bir çay eügümü, masrapalar, zeytln çanaklan, ekmeklerle benim odamın önünden geçiyorlardı. Başlaruıda bir onbaşı vardı: «Sen, selbesmişsin hemserim, çavusum söyledi. Istersen, kahvaltıcı subaylann kantininde edebilirmişsin. Vok istersen burada ekmeğiai ye...» «Burada ekmek yiyeyim onbaşım.» «Sen büirsin...» diye, erlere işaret etti: Dörtte bir ekmek, bir küçük çanak zeytin. bir kocaman maşrapa çayı, odadald küçük masanın ustüne koydular. Erin birl, kocaman bir kasık şekeri, çayıma koyuyordu ki, engel oldum: «Yarım kasık yeter... hemserim...» dedim. Bu sırada koridorda bir gürültu koptu. Onbaşı, «Ko guştakileri yemekhaneyo sürüyorlar...» diye, söylendi. Öyle lâf edermiş gibi sordum: «Bizi niye koğuşa koymadılar?» Onbaşı, kendi dilince, «PoKtikeciIeri, hep bir araya kattyorlar... Başka suçlulan a y n odalara kapatıyorIar. Koguştan, ayn odalara sürülenler de var.» Durdu onbaşı, çöyle bir yüzüme baktı: «Sen temize çıkün olmalı?» «öyle gibi...» «Haydi geçmiş ola..» Yürüdü gitti erleriyle. Karayağız bir delikanlıydı. Böylece konusması, içimi biraz daha serinletti. Arkalarmdan kapıyı kapadım. Çöktiim ekmeğin Keytinin başına. Basbayağı keyiflenmiştim. Belki de Komutan Yargıç, biraz sonra benl çagırrp bırakacaktı gideyim. Yüzümü yıkamaya gittiğimde açık bıraktığım kapıdan, bütün ciğara dumanı, pis hava, pis düşüncelerle birlikte çıkmış gitmi» gibivdi. Bir vandan da düşünüyordum ki, gece sabaha dek içtigim ciğara, sporculuguma sığmazdı. Olan oldu, yak şu çayla birlikte bir eifrara daha Emre! dedim. Kalan çayı, cigarayı Hittürerek içivordvm ki, bu keı. kapım vuruldu; açıp iceriye eirilmemiştl: «Günavdın!» diyerekten dün akşam rakt! beni buraya kapavan Üsçavuş üöründü. YÜTÜ piilüvordu. Askerlik, ödev ciddiyeti voktu Ustünde. «Buyurun Çavu?um. pünavdm!» dive. dogmldum. Geçtim karyolamn üstüne oturdum, ona iske r He\i bıraktım Ama oturmadı: «Pek vaktim vok. Size, saat onbire doŞru sıra gelecegini haber verevim dedim. Tutuklu defilsiniz artık; Yüzb»"!im buvurdu. çıkıp bahcede dolasabilirsiniz. Övle sanıyorum ki. tutanaklan imzalamaktan başka işiniz kalmadı.» «Cftnım, hiç de dışan çıkmak istemivor çavugum. Kimseyle karşılasmak istemiyorum. Herpelenin biri, hic haberira yokken beni bir işe bulaştırmış; belki de iftira etmi? .. Bunu saat onbir de anlayacağız.. » (Arkası var> Selâhattin beni sffet, »enin mert ve necip ruhuna saygısızlık ettim diye boynuma sarıldı. O sırada bir er koşarak geldi, Ordu Kumandanınuı beni çağırdığını söyledi. Koştum Halil Pa Yüzbası SelâhattirVin Romanı ÜSTÜNLÜK Selâhatün, bak biz buraya gelmemiş olsaydık Cafer bey bü tün birlikleriyle Cebeli Hamrin'e çekilip Şırkat'ı boş bırakacakmış. Sbebi: Elinde haritası yok. Bu hareketin sonucunda Kolordu ol duğu gibi esir düşecekti. Bizi ve orduyu bir felâketten kurtardığın için seni tebrik etmek üzere çağırdım. Ve Alman Kurmay Başkanına da Almanca: Selâhattinin karakteri kumanda kurulunun bilgisine üstün geldi. Bu Alman'a bir tokat daha demekti. Ben Paşa'nın iltifatmdan hemen yararlanarak: Efendim, kurmayınız Basri bey hocamdır, yülarca yardımcıhgını yaptım. 18 inci Kolordu Kur may Başkanı Saffet bey de iki se nedir bana askerî terbiye ve fikir verdi. Eğer bir ödev yapabilmi^sem şeref tamamen onların çabalarına bağlıdır. Çok zeki olan Kumandan bunun üzerine: Yahu Saffet nerede? Gelsin Kurmay Başkanı sıfatiyle bize durumu açıklasın, dedi. Saffet çağrıldı, tabii Cafer Tayyar bey bu işten memnun olmadı. Üç saat kadar savaş meydanında kaldıktan sonra Musul'a döndük. Karargâhtan ayrılırken Saffet Selâhattin içinde bulunduğum şartlan görüyorsun, demişti. Tokat gibi bir cevap Ordu Kuraandanı Halil Paşa, Alman Kurmay Başkanına bakarak: «Selâhattin'in karakteri, kumanda kurulunun bilgisine üstün geldi...» diyor, sonra da ekliyor:«Bizi ve orduyu bir felâketten kurtardığın için seni tebrik etmek üzere çağırdım.» üzere gönderilmesi emrediliyopdu. Ben hemen bızden 180 kilometre ötede bulunan 18'inci Kolordu Kararg&huu telefonla buidum. Süvari Celâh telefona istedim, ve dedim ki: Saffet Beye şimdi haber ver, Karargâhı Umuıni Birinci Şube Müdür Muavinliğine tâyin olunmuştur. Bu emir hemen tebliğ olunacaktır, kimsenin haberi olmasın. Aradan bir buçuk saat geçti. Uyandınldım. Kolordu beni istiyormuş. Telefon başında Saffet: Selâhattin, Celâl'le bir haber yollamışsın, olmasma imkân olmayan, olmayacak olan böyle bir haberin sebebinı anlamadun. Bu nedir? Sonradan ögTendim ki Cafer Tayyartn kendısıni tabur kumandanlığına tâyin etmesi üzerine Safft intihara karar vermiş. ÇUnkü Ordu'ya gönderüen yazıdan haben olunca düsünmüs ki çok kesin hasmı olan Ordu Kumandanı. Kurmay Başkanı ve yaver Cafer Tayyar'ın isteğine mal bulmus mağrıbl gibi yapışacaklar. Saffet işte bu havalar içindeyken ben Baskumandanlıktan gelen şifreyi Halil Pasa'ya verdim. Görüşüldü. Nihayet Ordu Birinci Şube Müdürlüğü görevini vekâleten gören Kurmay ' ınbası Halit'in Kolorduya tayini uygun bulundu. Yalnız kimseye birsey söylememesi, hattâ Halit'e de birşey sezdirilmemesi münasip görüldü. Kolordunun yeni mevzilerini görmek isteyen Halil Paşa'nın bir geziye çikması ve emirlerini cephede, yerinde vermesi kararlastınldı. Derleyen : tlhan SELÇUK Basri, Birinci Şube Mttdüru H». lit, ben, keleklarle cepheye nareket ettik. Bir geceyansı Kolordu Karargâhının buluncîuğu sahile yanaştık. Başta Paşa olarak herkes kıyıya çıkmıştı. en sona ben kalmıştun. Tam karay3 ayak bastıgım zaman bırt kolumu tuttu. Baktım Saffet Bey. Haydi benün çadıra, dedi. Çadıra girdik. Saffet bulut (dbi sarhoştu. Durumu sordu. Ben de anlattım. Başkumandanın sorusu üzerine Halil Pasa lun kendısıni tavsiye ettiğini va sonucun bu bıçımde geliştıgıni soyledim. Bunu ne Paşa yapar, ne Basri... Bunu sen yaptın, açık söyle.. dedi Saffet. Ben bir pıyade tegmeniyim, bir Kolordu Kurmay Başkanının tayinınde rey sahıbı olabilir miyim kı, ve ben bu kadar şımarık haddıni bılmez miyim? dedim Bu cevap dört ay önce aynı çadırda Saffet'in bana şunarık demesine karşılıku. Saffet bunun üzerine: Selâhattin, ben edepsizlik ettim, beni affet, hayatımı kurtardın. bütün ömrüm boyunca bunu ödemeye çalısacağnn.. diye gözyaşlarıyla boynuma sanldı. DUYULMASIN Şifreyi okuyorum, bu şifreyi henüz kimse gönnedi. Size tebliğ edilecektir. Yalnız kimse duymasm. Saffet çok heyecanüydı, tekrar sordu: Şifre bir yazıya cevap veriyor, Paşa beni iuha etmez. Konuştugumuz zaman anlatınm. Hayatımı sana borçluyum, minnettanm, gözlerinden öperim, varol kardaşun. GECEYARISI Üç gün sonra Halil Paşa, Kurmay Başkanı Alman Paraküvin, Baskan Muavini Binbaşı ŞİFRE 9 Kasım 917'de Musul'a geldiği miz akşam Başkumandanlık tam • kişiye özel» ifaretli bir şifre aldık: •Kararg&hı Umuml (Başkumandanlık Karargâhı) Biri nci Şube (Harekât Şubesi) Müdür Muavinl Kurmay Bin başı Tahsin bey son Filistin sejahatinde bir otomobil kazası sonunda sehlt olmuştur. Bu gorev için tavsiye edeceğiniz bir kurmay subay var midır» Şı/reyi Paşa'ya sonunca sordu: Böyle bir adarn var mı? C?vap verdim: Saffet bey. Paşa hayretle yüzüme baktı. Demek istiyordu ki: Sana bu kadar ağır hakareti yapan ve senin bu kadar aley hinde bulunan Saffet'i ;imdi sen mi tavsij'e ediyorsun? Paşanın gözlerinden okuduğum bu soruya karşılık olsun diye dedim ki: Saffet ile aramızda geçen olaylar şahsidir, söz konusu olan ij ise memleket işidir. Paşa: Peki, düşünelim, dedi. Akşam üzeri fortrak için Kur may Ikinci Başkanı Basri eve gelmisti. Kumandan: Başkumandanhktan gelen şifreyi Basri'ye ver, diye eraret ti. Basri şifreyi okur okumaı: Mümtaz var, dedi. Mümtaz, o sırada 13 üncü Kol ordu Birinci Şube Müdürü ve binbaşıydı. (1) Paşa: Selâhattin de Saffet'i tavsiye ediyor.. deyince Saffet'e karşı hiç de iyi düşünceleri olmayan Basri kudurdu. Üçümüz arasmda uzun süren bir tartışma oldu. Ni hayet Kumandan, Basri'ye: Saffetin şahsen en çok has mı olan Selâhattindir ve hepimi zin gencidir, en çok haksızlığa o uframıştır. Ama ödev söz konusu olunca bunu unutmuştur, bize örnek vatanseverlik göstermistir. Artık bu iş üstünde tartışmak gereksiz.. Sen de ben de biliriz ki bu işe layık adam Saf fet'tir. diye sorunu noktaladı, ve bana emretti: Bir şifre yaz: Başkumandan lığa, Saffet'i bildirelim. 40 Yıl önce Cumhuriyet YENİ SENEYE GİHDÎK* hayatlarından eksllen yılın a a ve tatlı hatıralarını, basarıh, başansız ışlerini söyle bir gözaen geçirirler. Yeni seneye girerken yazdığımız bu ilk yazıyı yine büyük Gazinın bir sözü ile bitirelim: «Yurdumuzu. dünyanın en mamur ve en medenl merr.ıeketleri seviyesine çıkaracagız. Milletimizı en genis refah vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. MiUi kültürümüzti çagdaş medeniyet sevıyesinın üstüne çıkaracagız. Bunun ıçm bizce zaman ölçüsU, geçmiş asırlann gevseticJ rihniyetine gö re değil, asnmızın sürat ve hareket anlamına göre düşünülmelidir.» 4ALKOCOĞLU yazan veçizen:Ayhan BAŞOGLU KILIÇ ÜN GECE yansır.daihtiyar küre, bir döiıüsünü daha tamamladı. Medenıyet bir yasına daha gırdi. tnsanlar bir sene daha yaşlandı. Dün gece yansmda bir tarafta neşeier, kahkahalar, öpüşmeler, öte tarafta kederler, gözya&lan, feryatiar arasında veni bir sene daha doğdu. Fakat dunya dedigimiz bu yuvarlak nesne üstünde yaşayan beşerin saadeı ve ıstıraplarına kayıtsız, yoıuna devam ediyor. Aslında kimbilir kaçmcı 1933 senesi oıttı ve yine ırim bılir kaçıncı 1934 senesi başladı. Biz kendı kendımize mektep çocuklan gibi senelen numaralayıp duralım. Fakat sene bitip yenisine girerken insanlar D Ben de duygularunıştun.'lft>ey oturduk. KÜLtTtel Ertesi günfl Paşs beni çagırdı. Yamnda Kurmay Başkanı, Muavinleri ve Kolordu Kumandanı vardı. Saffet Beyin emrini /azfcz, bana getinniz Kolorduya teblij edeyim, dedi. (1) 1940ta Enururadak) Kolordu Kumandanı ve Korgeneral (2) Düşünülmcli ki o tarihte ben teğmenken tabur kumandaalıği yapmıstım. ROMA.NYA'cla Başvekil Duka öldürüımüş, cesen haj ka teşhir edilmiş ve Romanya'nın 12 şehrinde sıkryönetim ilân edilmiştir. BUGÜNDEN ıtibaren memleketin her taralında yeni ölçüler yani, okka ve arşın yerine kUo ve metre kuilanılmaya başlanmıştır. B t G Ü N D E N ıtibaren muhtarlık fcaıdınımış ve Dahiiiye Vekâletince yeni bir teskilât Kurulmuştur YARIN AÇLIKTAN ÖLEN ÖLENE DİŞİ BOND TİFFANY JONES 7O, AKW* ULfBOJ buluHarın ll üzerind€.pswlı üzanmış uaVan caseHeHn Vıcnur. b ÎSTİRHAM Gayet güzel bir jifre yazdıra, Saffet'in bu işe tayinine müsaade edümesini âdeta istirham ettim. Bizim yazımız Başkuraandanhğa henüz gitmiçti ki Cafer Tayyar'dan bir yazj geldi. Bu yazıda Kurraay Başkanı Saffet'in gö revini beceremediği ve kendisinin bir tabur kumandanlığına atanmasıyla yerine münasip bir kişinin gönderilmesi isteniyordu. (2> Kâğıdı Paşa'ya gösterdim: Dursun, dedi. 12 Kasım 1917 gecesiydi. Geceyartsına doğru Başkumandanlıktan bir şifre geldi. Saffet Beyin Karargâhı ümumi (Başkumandanlık Karargâhı) Bırıncı Sube Müdür Muavınlığıne tâyin edilmiş oldugunu bildiriyor. en kısa zamanda Istanbuida görevine başlamak GARTH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle