Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SATFA DÖRT :CUMHL*RİYETi 9 Temmuz 1972 Göfdüklerı; gezdiklerî yşrlerin vatan ÂBİL Tolunda binleree silâhlı, ellerinde tüfekle dolaşan Afganlı rsrdı. DtnizcUerünizin kervam, onlan th> kütmeden, bir olaya Itansmadan setâmetie bir şehre gelebildiler. Burası Paçaver kentiydi. Oradan Hayber geçidi aşıldı. Ker van daglan dolasırken, berbiri kuçıik fil cussesinde iki geTgedana rastladilar, ahnlarıaın ortasmda iki kanş uzanluğunda beynnzlan bulunuyordu. Afrika gergedanlannın boynnztan ise daha nzundn. K zoriukla aşllabihfl.' MUnim H«4m verdiği 300 kadar refakat askerl olmasaydı, müşkiiller yenilemezdl. Karabağ yolu, Hınduküs daglan geçilebilmişti. "••'••^î'^v'ir''*;'^ • HEDÎYELER ECEP ayımn blrincf gunü, Knder&b şehrine varridı. Bedehşân tıikesı de geçjldi. Talıkan şehri Tiînnrogullanndan Süleyman Şah ve oğlu Ibrahım Şah Mirzanıudı. Vatan hasreti îüklU kervan sahibi Seydi Ali Reısi, özel bağlannda kabul ettiler. Onlann da şiire karşı ilgileri vardı. Amirâl bunlara da ıkl yeni şıirini çagatay düiyle okudu. Şah çok hoşlanmıştı. Hedlveler verdi. Belh şehrıne de gıtmek istiyorlaıdı.Şah olumltı kar şıladı. Sade emın yolu göstermek icin dedı kı «Yollar genellikle kanşıktır, tehlikelerle dolu. Muhammed Hanın küçük kardeşleri Kazak (asi) oldulsr. Barak Hanla saraşı Tsr. Konduz ve Termiz taraflaıı yer yer kaynamakta. Siz, Bedehsan ile Huttalan yolundan gidiniz, daha emindir.» R Senîerkartt geçidi son di mi binbir güçlükle aştıla şehir uzaktan uzağa farksız bir yerdi Kişni şehri Bedehşanın başşehriydı. Burada Humayun Şaha ait çok nefıs, guzel b:r bahçe vardı. Seydi Ali Reis bu bahçeyi gezdi, hayran oldu. Sonra Kalei Zafer yoluyla Rustan şehrıae geldi. Buradan AmuDeryayı, yani Ceyhun nehrini aştılar. Artık HuttaJan ülkesmdeydiler. Mir Seydi Ali Hemedanî burada me^ fundu. Seydı Ali Reis, türbesini ziyaret etti... Buradan da Gulâbe şehri yollanna çıktı... Cıhangir All Han Gulâbe'deydi. Kendisine Şah Mırzanın mektubu verüince, Valı yanlanna 15 kisi kattı, Çarsu >a kadar refakatlerlnde kaldı bu adarr.lar. çehirdeydH. Seydi AÎİ ftels « y » retini ıhmal etmedi. Buradan Çağaniyana (Hısarı Şadman) varıldı. Özbek emırjerinden, ve Cengizoğullan sülâlestaclen, T> mur Sultanla tanıştılar. Koş şehri Buyuk Timur Hanın doğduğu şehır olarak ünlüydü... Bugün Haşim Sultana aitti şehır. Kendısini zıyaret edıp yollarına koyuldular. Semerkant gsçldj pek sarptı bin zorlukla geçıldı. Şabanın Ilk günü şehir uzaktan göruldü. Bu b' şehir değil cennetti. Seydi Ali Reıs Barak Hanın Sarayına hediyelerle gittl, Hanla gCruşüp dost oldu. O da kendısine at ve hil'at verdl. KarsılıMı oturup uzun uzun konuştular. Barak Han, Sultan Stileymandan sbz açtı. Cihan Padişahının elçisl vakın zamanda Turan Ulkeskıe gelmişti. Yine Barak Hana bır mıktar tüfenkçi ile topçu da yollamıştı. Zabilistan'ın taht şehri Kabil çok guzel hoş bir şehırdi. Etrafı karlı dağlarla çevreliydi. Akar suları bol, yemyesıl çayırlan gemş, bağlık, bahçelıkti. Halka da çok zanf, eğlence seven, sazı, sozü sohbetı yerındeydı... Fakat bütün bu sınir dolu yerlere rağmen seyyahlarımızın içi içine sığmıyor. Bir an bnce vatana kavuşmak ateşıyle yanıyorlardı. Seydi Ah Reıs, Hümayun Şahın oğullan ve Ekber Şahın karrieşlen olan Muhammed Hâklm ile Ferruh Fal Mirzaiann huzuruna çıktı. Her ıkısı dfi çocuk demlecek yaslardaydı. tJlkeyi, he ikısi adma Munim Han idare edıyordu. Humayun Şahın fermanını göstennce, saygıda kusur edılmedı. Yollanna devam azmlndeydiler, onlara yollann karla ortulü oldugunu, Hinduküş dağlarının aşıhnası güc bulunduğumı söyledıler. Ama, yine durmak, Kâbil sarayında misafir kalmak isteme djler. Yola hemen çıktüar. Geçitler sarptı, dağlar "binbır Tahta geçlnca Barak Han, «Nevmz Ahmet Han» acb.ni alnjıştı. Ve amcaoğlu Abdüllâtif Hanın yerine geçraiîtt. Pakat Belb'te, Pir Muhammcd Han, Barak Harua padişahlıgını kabul ptmemişti. Bu sebeple Turan ülkesi taro bır kardeş kargası içindeyöi. Bu güalerde, Osmanlı topçu ve tüfekçllert başlarmda Ahmet Çavuş oldugu halde, Semerkanttan aynhmşlar, Taşkent, Buhara, Harzern yoluyla tstanbula dogru yola çıkmışlardı. Sade bırkaç Osmanlı subayı Semerkantta kalmıştı.„ İS «ÜB Boharada mlsaflı edildıler. Ziyafetlerde; sobbet top lantılannda siir edebiyat "konuîa• n üzenne duruldu. Seyit Burhan çağatayca bir çiir istedi, Şa.ir amiral dileği yerine getirdi. Çok memznm olm.u^u' Han. Os. ın«ıh tâfeklerini de yermelerini nca edmC4, eaTnaçâr 'Öuhafa hâkirame teslim edÜdi. Tfirkîstan W f ekleri' bakırdandı. Osmanlı tufekleri ise, demirden yapılıyordu. Ayrılırlarken yuıe 'hediyeler su noldTj.. Bunbrtn ttasmjia değerli kitaplâr da var^ı.' Sehirde H«c« B^biddin Nakşıbendîn Emir îsmaıl Simânın tür belerf ziyaret edümisti. Yola çıktılar. AmuDerya safia geçüdl, Çârcuy şehritıe girdüer. Buradan Harzeme doğru yoî aldılar. Kakalamara. Fakat Padijahıma; rakum ^ölünün etekleri arslankülunn anlalacağım. Bu dlvano larla doluydu, kervan saldırıya hanı olacaksın uğradı. Rlyve $ehrinden sonra, Harzem üUcesinin taht jehrı Ürgenç'teydîler. Urgenç'ın bir adı da Harzemdl Cengiz oğullanndan dost Muhammed Han burada hülriim surüyordu. Gurbet yolcularuu saygı ile kabul etti. Necraettin Kübranın kabri bo çehirdeydi. Türbesi ziyaret edü« di, Bu günlerde büyük mutasavvıflardan, Şeyh Abdüllâüf vefat etti. Seydi Ali Reis olüme bnf tarih kıtası yazdı. ÎARIN : Bu kadar gurbet gezen kimselerde para olmaa Huttalan valısı Cıhangır All Hana hir mektup yazdı, ellerine verdi. Kendısme de bir at ve hil'at hediye etti. Cihan Ali Hatun kız kardeşl Slileyman Şah Mırza ile evliy•di. Mırzamn bir kız kardeşı de, öien Humayun Şahın karısı buUınuyordu. Süleyman Şahın oğlu, Şah tbrahım Mirza ise, yıne Humayun Şahın bir kızıyle nişanlıydı. Baba oâul şahlara veda edildl.. • TİMUR SULTAN • VALtLtK V DCRUMDA Barak Ha» Sej'dı Ali Reıse de valiUk verraek ıstedı, burada kalması ricasmda bulundu. Bu oluro suz dilek de, ötekılere venlen ce capla karşılandiı Sultan Süleyman amiralin] bekliyordu.. Hem Barak Hanın durumu da nazıkti. Tahtta kalabilecegi çUpheliydl. Askeri azdı, Refs Sultan Suleymandan gereken yardımı kendl«ine yapılmasmı sdylemeyi vaadettl. 79 Ben insan değil mi dedim. Hem de insanra Eortnsa. İnsan gibi nuraaracı mahluk var mı yeryuzünde. tnsanların da en numaracısı kadmlardır. Ks dın del Yalan de! Ba$ka bir ?ey deme! Korkujorumı Celâl; etrafıma bakıyor, korkuyorum. Bir kn zım olsa keserim diyordum. Buyuk söylememeii inım; scvi>orum bile zaten. Evlenmemeli mi yanl? Fakir insanlar evlenmemeH. Ne derle» (Kan tuz diyince ense cız dw) diyor pasam. Sade ense değil yurek de cız diyor. Bir sey istiyor kadın; keseye davranıyorsun meteiik naoay. İşte o zaman demin kbse başmdan çıkanlar gözümfiıı önüne geliveriyor. Apactımanlann bulundufa hlzay» gelmlçtik. Daha durağa on dakikalık yol vardı. (Sen artık dön) dedim. Dinlcmedi beni. Apartımanlarda yanan ışıklara bakıyordu: Bunlar da insan! Biz de insantz. Sırtıratzdan gcciniyor çofu. Bunlarm yuzünden gcçimimiı zorla şıjor. Bunlarm sahlplerl bclld zengin olabilirler. İçinde oturanlann hepsi de zengin değUIer ya. Oraiıın khasını verebiliyorlar ya. ... ^ N e demek istiyorsun sen? ,Yeryurünun adaletsiıliğinl soylemek Istiy».' ram. Kimisi benim gibi surünüyor. Kimisi bu apartı manlatın sahipleıi gibi yan geldiği yerden para kazanıyor. kimi de benim gibi sürunüyor. Beş parmafın beşi de müsavi mi? Tabii insanlar, hünerlerine. >ekâlaruu göre az veya çok kazanacakiar. Snnların sahipteri demek U, benden nünerli. benden akılh adamlar. Turp sıkayım aklı. na. Darılma bazan benim zevzek damanm tutuverir böyle. Bunların bir hünerlerı varsa herkesi kafeslemeyi, kazıklamayı benden daha iyi bilirler. Gerisi (asa fiso. Bir gtin veryuzünde adalet dah» dürüst dağıtılır belki. Onun akJını başkalannın çeldlği muhakkaktı. Mehmet bunları kendi kafasına göre söylemiyordu. İşçi kahvelerinin gedikli propagaadacdan belki onu da belli bir iki razetelerinden birini okumaya ikna etmişlerdi. Yüdızlara bakıyordn Mehmet: .„• • Yıldıılar kadar parasi olmalı lnsanm. ^Tıldızlsr kadar parayı ne yapacaktı; sormadıra. Fakat herhalde herkese esit olarak dağıtmazdı. / / . v Buçün nlç ummadığım bir anda Selma ile karşdaştıni. Bu duroma dnşeceğimi bilseydim. RTIK TURAN ülkesl olan Maverai nehre ayak basılmıştı. Bazari Nev yolunda Çarşamba kasabası vardı. Ho ca Yakup Çerhinın türbesl bu « B görmeden geçer giderdim. Daha güzelmiş gibi göründü bana. Yanında dalgab «açb, saçlan biryantinli, bıyıkian mceltilmiş, uznn boytn Ingüis kumaşından üç düğmeli bir elbise giyinmiş bhrisi vardı. İşte züppenin biri dedim görür görmez. Bir kitabçı vitrîninin önundevdiler; kitaplarla Ugilendikleri yoktu; ben arkalanndayken konuşuyorlardı: Birsen'in dayısı Paris'ten dönmüş m&T Senin de bir çeydcn haberln y o k . Kim dedi istihbarat servisiyim diye. Yanlanndan geçerken Sehna ile göx g geldik. Selâm vermek mecburiyetinde kaldı. Niçin nasıl yanlanna gittım bilmiyonım. Beo deı selâmına mukabele eder geçip gidebiUrdim. Sank> mıknatıslanmış gibi aynlamadım. Nasılsınra Celâl bey? Size arkadasım Bülent beyi tanrtayım; gfizel sanatlar akademisinde. Müşerref otdum efendim. Bir daldka dnrakladık birbirlmizin yflzune baktık. Neden sonra aklım başona geldi: Siz nasüsıntz Selma hanım? Teşekkür ederim. Bülent beni nerden tamdıgim merak etmlşti: Celâl beyle neredeo tantşıyorsunuı Selma? Sormayın çok Amerikanrari bir tanışma. Sonra tramvayda başımızdan geçenlerin hepsrai anlattı. O zaman Bülent denilen adam memnun memmın sıntmava başladı. Uülünecek na vardı bilmem. Böyle zamanlarda Insanın frenleri kopuverse karşısındakine çalar tokatı. Ben tokat fîlan çalmadım; rengim klreç gibi olmnştnr herbalde. Kanıo bütön vncndumdan çekildiginio farkındaydım çünkü: Çok mu komik buldunuzT Hem de ne kadar» Daha fazla gtUmek isterseniz arnaya ba> kınız. Ingiliz kumaşı İçinde bir şebeğin «ınttıgını görür, feahkahadan agzınn kulaklannıza varır. Allaha ısmarladık Selma hanım.. Süratle yanlanndan aynldım. Vakmınuzda kimsenin olmadığına sevindim. Belki de yanlış hareket etmiştim. Fakat insan böyle zamanlarrta ne yaptığının fartanda olmuyor. Belki de beni adamın şekli sinirlendlrmiştı. Kıskanmıştım belki de. Selmaya karşı ayrp ounnştu. Frain efendi okudukça meraklanıyordn. Ce> lâlin hayatı bir masal gibi geliyordu kendisine. O da harp senelerini yaşamış. ekmek kamesi derdini o du çekmişti. Aklmın ermediği öteld meselelerdi; çeşit çesit arkadaşlan vardı Celâlin, hepsi de birbirinden farkJı şeyler düşünüvorlar; biç biri birbirini sevmiyordn. (Arkan rari ÇALINAN TAÇ DİŞt BOND SONRu D A O W U E N B U y ü t AAUM2 V İ B T Bu arada Ahmet Yesevinin torunlanndaD Şeyh Sarıalemle, dlfer ünlü seyhlerle görüsen Seydi Ali Reis, harekete hanrtandı. Barak Han da Sultan Süleymana bağlılığı yazılı, blr mektubu sunmuştu. Şehrin tarihi yerlerini gezip gören Türk Amiraline, Barak Reıs aynlırken sordu: G*ıdigin (fördüeün şehirler içinde en ffiıel hangisi? Ona Seydi AU Reis bu beyitle cevap verdi«Dil Serî kfiyim karnp etmea behişti srzu,* «Her kiîiye kendl ?ehri y e | gelîr Ba*d»ftan.» * • ' tstanbulu, Semerkanttan da daha pek çok güzel buldugunu açıkladı. Ramazanm beşlnd gUntl yola çıktılar. Ünlü «K»Ie» şehrıni asıp, Kermine'ye geçtiler. Bu yol iizerındeki Zerefşan ırtnağından sotıra, Gacduvan şehrine girdiler... Bu yerde Şeyh Abdülhalık Gacduvani'yl ziyaret eden Seydi Ali Reıs, PuliRıbat yolunda yıne güçlüklerle karçı karçıya geldi. Osmanlı kervam Buharaya gitmeji diliyordu. Ama, Buhara Hâ kimi Seyit Burhanla Harzem Hâ kimi arasında savaş vardı. Yollar geçit vermıyordu. Her iki taraf da karşı tarafa yardım ede cekler dıye çekinlyordu. Ellerin deki Barak Hanm fermamnı gösterdiler. Taraf tutmaya hiç niyetleri olmadıgını, sadece Istanbulr erişme nıyetinde bulunduklannı açıkça bildirdiler. Sonunda önlerinde Buhara yolu açıldı. Şehır çok kanşıktı. Seyit Burhanın yanında 40 kadar Osmanlı bulunuyordu. Bu keşmekeş içinde, Seydi Ali Reism da üç levendi ölmüştü... Amiral de Harzemlilerin adamıdır, diyerek üzerine kılıçla vürümüşlerse de, Seyit Burhanın Osrnanlı olan adamlan mar.i oldular. Onu tanı mışlardı. Koca Hınt Okyanusu Kaptanı DeTası karşılarındaydı. Hatınnı hoş edip, Seyit Burhanın yanına götü.duler. 36 AHesleri ann» granddüîea, derhal kendisini görmeye gidip gl demiyeceğinizi sormakta mesir. Ivedilenmesinden bügin, Landuccı'ye veda etmeyi bile unutmustu. Saraya soluk soluğa vardı: Çok hızlı yurümuştu ve yol da yokustu. Geldiğini hemen haber vermişlerdi ve huzura girer girmez de düşeş, hayli soğuk bir ton la konuşmaya başlamı$tı: Mesir CalUei, hiç kuşkusuz ki, bu sabah verilen vaazdan söz edtldiğini işitmemişsinizdir. Saray matematisyeniıniz, kürsü ü» zerinden dinsizlikle suçlanmaktadjr. Ben sizi sorumlu bulmuyor ve size herbangı bir yüklenimde de bulunmuyorum. Fakat uyarümanır da yerinde olacaktır. Altes, diye mınldandı bilgin, ben, bilimsel çalışmalanmı izle» mekle birlıkte. Aziz Yazı'ya saygılı bir iyi katolik olmaktan başka bir şey yapmıyonım Fakat ba na emrediniz ve ben de hoşunuza gıdecek biçimde davranayun. Sızin (nasıl davranmanız ge rektiğini bilmemi benden nasıl istiyebilirsiniz? Bu konuda benim size söyleyebileeeğim tek sey, bu încil'i red öykülerinin, grandük hazretleri gibi. beni de endişelen dırdiğidir. Öyle uımıtsuz bir ta. vır takınmayınızl Biz, bu duruma düymenizi istemiyoruz. Fakat bu işin düzelmesi için de uzun zamana gereksinme olacaktır Yazan: Zsolt HARSANY Çevıren: Tank ÖZBİLGEN nular eksılmeyecektir. Nasıl? Siz bana, evren sistemimi yadsımamı öğutlüyorsunuzl Demek ben, ınsanlığın lyJiğı uğ runa kurmakta olduğum sıstenumi bir yan« bırakaeağıml Diplomat buna. alayb biı deyıa le karşılık vermisti: Bana öyle geliyot ki, evfenl nizı kurmaya dönük çalışmalannızı bir süre için durdunırsanız, gökte yıldızlar yokolmayacaktırl Ben size hayır için bir öğüt verdim, siz gene kendi yolunuzu ız lemekte dıretiyorsunuz Fakat sizin sol elinizde ne var öyle? Eklem romatızması Her zaman gelen bir hastalık. Ve siz bu durumdaki bır el ile, Kasımda Roma'ya geliyorsunuz ha' Biliyor musunuz ki buranm iklimi. bütün ttalya'mn en kötüsüdür. Bir hafta içmde elinızin ne hale geldiğini göreceksıniz. Bu gezinin size neye maloldu ğıınu düsünmekten kendimi alıko yamıyorum. Fakat geçelim: bu. beni ilgilendirmezl Bir seye ge reksinmeniz olursa bunu. benım içişleri görevlime bıldınrsınız. Sonra görüsürüz. Ev sahibi odadan çıkarken Gaüle onu, nefret dolu bakışlarla ız ledi. Bu diplomat onun islerine n« hakla ksnsıyordu* E6er kendisinden geometriyle uğrasmayı bırakması lstenmiş olsaydı, Eudide ne derdi? Profanların bilirasel sonmlara bımmlanru sokmala nna müsaade edilmemeliydi Bu esnada kendîsinin de uğraş alanından çıkarak teolojiyle uğraşmı ya ba?ladıgmı farketmisti. Kısaca sı bu iş kötü düzenlenmisti. Eli, kendisine son derece acı çektirmekteydi Sinirleri de Ivice boziıktu. Yere bir sey düşfiren usagına bir tnVat attı ve fakat ardın. dan. davranısmdan pişmanlık du yarak, ona bîr altın Ura babsia verdL fArima vmri • EDEBİYAT EYİT BÜRHAN çok yakışık lı bir gençti. Seydi Ali Reısi kucakladu Maruz kaldığı olaydan dolayj büyük özür düedı: S TİFFANY JONES «Savaj Içlne glrmissinlı, bflinen meseledir, kuru içinde yaş da yanar.» tM emlrini yanlanna kattı, bunlar Cengis ogullanndaD dılar. Saygıyla kervam köprüden geçirdiler. Bu arada Harzemliler iki levendi daha yaralamışlardı. 10 atı alıp silâhlan, eşya ve erzakJ yağmadılar. Seyît Burhan rutsak edilen iki levendi de kurtardı. Alman atlarm yerine at verdi, ama silâh temin etmetr istemedi: Dünya ve ahret atam ol, ba vilâyet saadetli Süleyman Sul tanındır. Bu şehri tana vereylra. kal. gHme,» dedL Seydi Ali Reisin cevabı bu oldu: MaveraI nehri bana verseler, yine buralarda eğlenip GARTH ••••••••••• ! OOKTOB ! | Tarık Z. Kırbakan [ ^ DEU yoı lAMAM • Derl, S»e *• Zfltrren Basta : Ş lıklan HBtebasnn. tstlklal | • CML ParmakkBp) No. « j İ TELi H l t n £ i \ <> Opr. Orolot DOSIUB ' . '/*"7 • • : i Süreyya ATAMAL \ | 'ı», T>Jt ı 8ıraselvlJet 09/3 T A & B f M ) «4 n M resmt dokunumum, astronomik bulgularımı incelemek uzere Kardinal Bellarmin tarafından bu ko misyon kuruhnası ile sonuçlanan, son Roma ziyaretime rast lar. O halde, cEnkizısyon. sözcüğünü hiç ağıza almamak ve hatta buna imada bile bulunmamak gerektir. Bunu iyice not edmız. Öyleyse ne yapmalıyım? Olanak ölçüsünde çok kımseyle iliski kurunuz ve mâsum bir tavır takmınız. Konuşmalan nızda suçlamalara karşı becerıkli imalarda bulunacak ve özellikJe, doğmalara ilişkin konularda tıtiz, iyi bir katolik olduğunuz ve Küise düşmanlanvla hıçbır Uişkınizin bulunmadığı üzerinde durunuz. Bunu savlamak, benim için güç olacaktır. Zira Fra Paolo Sarpi, benim en iyi dostlarımdan birıdir ve bundan başka da, Augs bourg belediye başkanı ve Kepler gibi protestan kimselerle ilışkilerim vardır. Bana kalırsa bunları, dama çıkarıp da haykırmak gerekmez, diye kuru bir tonla yeniden söza başladı drplomat Bunlardan bıç sözetmeyiniz ve özellikle teolojik tartifmaJardan kaçınmız. Müsaade edinizl Ben buraya, ögretilerimin Aziz . Yazı'ys ay* • • kanıtlamak Galile, Toskana'nm Azlz . Ma lun bulunmadığuu kam nezdindeki elçisinin konuru üzere geldrm, na yerleşmişü. Bilgin bir Enki Fakat öğretilerinizden sözetzisyon davasım önlemenin söz ko» meyiniz ve beni de bu işe kanshr nusn oiduğu . gezi amacım diplo mayınız. Kendinızi, Kilise'ye samata açıkladığı zaman Guİcciar dık bir iyi katotik olarak göste> dini, bir cüzzamhyla kBrsılaşmış riniz. Eğer Enkizisyon sizi çağnk. gibi, iferinden sıçradı. Fakat hü layacak olursa, bir inanç bildiriml Wmdann emirlerini kendi el ya yapmanız ve şurda burda tanıdığı nız batun karHinallerdcn sözetme ( «sıyîa yazilmış bir mektnpla ilet miş bültmmasi karşısında, izlena niz gerektir. tşte izlenecek yol! cek yolu GalOe ile bHiJrte sapta Teorilerînizin henöz zamana gemak fonında' kaîdı. reksinmerf var Bundan baska ,A4iz . öfisten herhangj blt da, slzîn niçin tam bir dinlenme3^ çekümediğinîzi kendi kendim» oyanya da çağrı alo*lan mıî Hayır. Benim Kilis» U« m sormaktayım: Incelediğiniz ko