Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CÜMHURfYET 31 Aralık 1972 eçen hafta Ar.kara'nın, benim gözümün önünde hızla «metropolleşmesini» anlatmıştım. 1972'nin bu son günunde de, onun bazı «hava» larını anlatayım sızlere: Önce linyit bavası. Bunu anlatmak için ben daba güzelmi yazamıyacağımdan Ankara'da yaşayan Sayın Kemal Aydar'ın 1 Aralık 1972 tarihli Cumhurıyet'te çıkan «Takvim Yaprakları» yazısının basından şu satırları aktarıyorum: «Baskent bu mevsimde açık havada bile şüneşi çöremez olur. Sabahlan genzinizin kekremsi bir köraür çazı ile yanarak sızladığını hissedersiniz. Güne böyle başlarsınız. Kirli hava Ankara'nın simgesidir. Bir miktar oksijen re daha çok zift, karbon ve azot karışımıdır bm hava» Eskiden böyle değildi Ankara""mn havası. Hele kışır^ çok sağlam hava olurdu orada. Şimdıki atmosfer, geçen yazlda anlattığım «metropolleşme» madalyonunun ters yüzü. Cığerleri ziftleyen bu atmosfer temizlenebilir elbette. Yalnız küçük, belki de büyük, bir himmet gerekiyor. Ama değer bu himmet! Şimdilik iş, hâlâ konnsma evresind'e. Bakalım gerçekleştirme kime nasıp olacak? Bu kez başkentin iraflk havası'na bayıldım. lnsanlar ana caddelerde tavuklar gıbi dölaşmıyor ve bir yandan bir yana geçmiyorlar orada; trafik lâmbasının ışığını bekliyorlar. Şoıorler terbiyeli. Isterseniz saat <Je açtırabilirsiniz. Darısı Istacbul'un başına! Ne var ki, başkentin politika trafiği biraz düzensiz işlıyor galiba! «Parlamento Takvimi» ve «Parlamento saat ayarı» ile o da düzelir ınşallah! Ben Ankara'nın politika havasını (daha resmen başkent olmadan önce) 1920'den beri bilirim. Linyit havası sadece genzi yakar ve zamanla ciğerlere zarar verir. Politika havası ise ihtırasları korükler ve insanların ruhunu alev alev tutuçturur. Yine de Rüfai dervisi rahatlığıyle koşarlar o alevin içine! Sekiz vezirini idam ettirdiği halde, Yavuz Sultan Selira'e vezir olmak için ardından koşanlar gibi! Ankara'nm modern ve lüks merkezrnin halka halka gecekondu sefaleti ile kuşatılmış olrnasmdan doğan ve insanı derin derin düşündüren bir de sosyal havası var. Fakat Ankara'da (Tevfik Fikret'in deyimiyle) öyle bir «zulmeti beyzâ» hükum surüyor kl, bu havayı politikacıların farkettıfi yok! 6 Olaylar ve görüşler ANKARANIN HAVA,,LARI Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU • şanm. 52 yıl önce, gSrüşmeleri ayakta izlediğim kapı yanına giderek salona bakarken, bu kez de, geçmışm derinliklerine saldım ruhumu. Resımleri duvarlarda asıh ilk mebuslar, âşina goz' lerle bana bakıyorlardı. Onlardaıl şimdi yalnız bir&açı hayatta! Salon serindi. Beni çok nazıkkarsılayan nöbetçi memur, palto ile oturuyordu. Bea de paitomu çıkarmacfan biraz oturarak dınlendim ve sonra ayjıldım. Umut dolu, ruhça taptaze, dipdiri ve 52 yıl önceki gıbi, gencecik. t:ndaydım. Kendimce hayatımın felseıesini yaptvm. «Bütyn yaşamım" boyunca halkımın mutluluğunu gormek ve ona karşı görevimi gereği gıbi yerine getTmekten başka bir ihtirasım olmamıştı. Kinıscye» karş< bir düjmanlık ve kötülük duygusu tayrnamışiım. Atatürkçü doğrultudan bir an bile sopm^yai) yszüarımdaki düşünceler açık açık ortada>uu Zaten oldum olası gizli kapaklılrktan, entnkaden tiksitıen bir yaradılışım vardı. Üniversite öğretıırı üyesi olarak, 40 yıla yakm bir süreden beri, kendime <JÜ5en görevi, karınca kararınca, yerme getirmek ve bana üniversitece verilen en yıiksek bilim pâyesine lâyık olabilmek için, Türkıve.'de ve Avnıpa'nm büyük bilim merkezlerinde, çaiışınış ohnanın vicdan huzuru içindeydim. Yabandı ülkelerde rahatlıkla ve eraniyet içinde konferanslar verebildiğim halde, öz vatanımda beni <kım vurduya getirmeyi» düşünenler çıkabilecckti demek! Yeniden «saçma» diye söylendim, «saçma!» ' • Fakat birden, bu yılın. mayıs ayında, yani tam 6 ay »nce, yine bir konferans için çağrıldığım Ister.bul a yakın bir ilimizin kultür müessesesindeki olay geldi hatınma: Orada akşam üzeri otelıme gelen tanımadığım bir hanım, «yarnıki konferaıısımda büyük olaylar çıkacağını bana haber vermış ve tek kelime sormama fırsat bırakma dan, âdeta kaçarcasma, bırakıp gitmisti. Ben o zaman yine «saçma !• diye söylenmiştim. Fakat ertesi sabah ne olur ne olmaz. düşüncesiyle otelden Ganıizon Koıautamna telefon ederek haberi anlattım. «Merak etmeyin Hocam, ben tedbir aldırırım» dedi tyr ki telefon etmiştim: Müessesenin bahçesinde beyaz kaskh bir manga polis ve konferansımda Sayın Vali ile Ağır Ceza Mahkemesi Başkan ve üyelerinin hazır bulunmasına rağmen, salona girdiğimde, arka sıralardan, bir uğultu halinde «yuuu.!» sesleri duyuluyor, dinleyicilerin büyük çoğunluğu .ise, sanki bu sesleri bastırmak için, beni şiddetle alkiîlıyordu. Arkadan yükselen sesleri duymazlıktan geldim ve konferans olaysu geçti. .En sonunda arka sıradaküer de alkışladı ' lar beni. Hem de öndekilerden daha çok! Demek ki, kafalan daha önceden' yıkanmıştı ve ben onlara «fena insao» olarak tanıtılmıştım. Eğer resmi makamlarca sıkı tedbir yiınmaTni} olsaydı, daha başlangıçta olaylar çıkacak, belki de konferans varilemiyecekti Meçhul hanımın akşam verdiği haber «saema» değU, «doğru çıkmı$tı. Bu anı beni uyardı: Bugün yırttığım pusula 44 Bu da Bir Başka Hava Dışarıda Muzenın onundeki otobüs durağında, karşı yana geçmek için beklerken, orta yaşlı, koyu elbiselı, kasketlı birısı: «Beyefendi, bu mektup sizinmış» dıyerek, katlanmış kuçük bir kâğıt uzattı ve senra yukarı yana doğru giderek kayboldu. Açtığım pusulada şoyle yazıyordu: «Sayın Hocam; kim vurcfuya getirip sızi yok edeceklef. Çok dikkatli olun» Kâğıdın altında «Bugünkü şartlarda imzamı koyamazdım, mazur gorün» notu vardı. Gülümseyerek «Bu da bir başka hava!» dedim içünden! Evet, bu da neyin nesıydı? Yolun karşısma geçtim. Hfim yürüyor, hem düşünüyordum: «Beni kim ve niçin yokedecektl!». «Saçma!» dedim ve pusulayl yırtıp ılerıki durakta kullanılmış otobus biletlerinm yanına attım. Saygıdeğer ve bilge dostum ömer Asım Aksoy'u Türk DU Kurumu'nda zıyaret etmek için, Merkez Bankası'nın yanmdan dolmuşa atladım. Yolda birden: «Pekiy, pusulayı getiren veya gönderen adam, benim o saatts TBMM Müzesi önünde olacağımı nereden biliyordu?» sorusu geldi akhma. Herhaldte beni gözetlemis olmalıydı. Bu, bir «saçma» olmayıp, «tatsız bir şaka» veya «tehdit», ya da gerçekten bir «uyan» olamaz mıym? Olayı sayın ve sevgili dostuma anlatmağa karar verdlğim halde, onunla karşı karşıya gelince, beni seven duygulu kalbini tedirgin etmemek için vazgeçtim bundan. «Benziniz neden solgun?» sorusunu da: «Geçen haftaki gripten» diye yanttlatfım. daki haberin de doğru çıkmaa olasılığı düşünülebilirdi. Yarın sabah konferanstan önce durumu resmi makanüara bildirmeliydim. Bu karara vardıktan sonra rahatça uyudum. Fakat ertesi sabah dınlenmiş kafa ile düşününce, geceki kararımdan vazgeçtim. Çünkü pusulayı. ne yazık ki, yok etmiş tün. Vereceğim bilgi eski deyımle «kavlı mücerret« oiarak havada kalacaktı ve belki de içlerinden güleceklerdi bana. Yalnız, Ankara Barosu Genel Sckreteri Sayın Avukat Halil Mülküs'e dünkü pusuladan hiç söz etmeksizin benim konuşmam sırasında bazılannca kasten olay çıkanlması ihtimaline karşı herhangi bir tedbir alınıp alınmadığını sordum. Konferansım, Adliye binasında verilecek bir meslck konferansı olduğundan, bu ihtımah hiç düşünmemışler. Benim sorum üzerine uyandılar; Savcılığa ve polise telefon ederek tedbir istediler. Konferansta en kuçük bır olay çıkma dı ve geceki kuşku havası dağıİdı içimden. Bana «tatsız bir oyun» oynanmak istenmiştl herhalde' Yeniden kendi neş'eli havama döndüm. • • Ne var ki, şimdiye değin otoriter .Milli Şef, aydm düşmanı DP, devrimci 27 Mayıs, hattâ gericiliğin ve anarşizmin örgütlendıği AP iktidarları dönemlerinde, vatanımızın, en uzak köşeleri dahil olmak üzere, her yanmda, vermiş olduğum sayısız konferanslarda hiç bir zaman güvenlik tedbirleri düşünmek aklımın kıyısından geçmediği halde, Atatürkçülüğün bir halkası sandığım ve başlangıçta coşku ile karşıladığım 12 Mart Örtidarları döneminde iki defa bu gereksinme ile karşı karşıya kahnak, kıskaçlarıru beynime saplayan bir yengeç gıbi. dunrjor henüz kafamda ve «Dernokrasınin acaba neresindeyiz ve neresine varacağız?> diye düşündürüyor beni! mensucat santral ELEMAN ARIYOR EDtRriE TEKSTtL İŞLETMEMİZ Kalite Kontrol Departmanında istihdarn eoilmek ve yetiştirümek için. TATBİKİ GÜZEL SANATLAR TEKSTİL BÖLÜMÜ MEZUNLARl'na ihtiyaç vardır. Askerlığini .yapmış isteklilerîn kısa hâl tercümelerini bildirir mektupla P.K. 56 Edime adresine, veya EdimeKapıkule yolu üzerindeki Pabrikamız Personel Dep. Şefliğine iş günleri saat 9.0017.00 saatleri arasmda şahsen müracaatlan rica olunur. Pulmar: 673/9388 ; Oyun Havası ve Ankara Tavası Ankara'nın «tatlı» ve kıvrak bir oyun havaa da vardır. Vaktiyle çok dinlemiş ve seyretmişimdir onu. Uzün zamandır duymadım ve görmedim. Halk arasmda yaşıyordur. heçhalde. Benim Ankara'ma «tatsız» değil, «tatlı» havalar yaraşır. Çünkü yurt bünyesınde kan dolaşımmı sağlayan merkez, oraiı. Ankara'nın manevî havası ne kadar tatlı olursa, bütün Türkiye'nin ' «hava»sı da o denli gül, gülistan olur. Bilmem biHr misiniz, Ankara'nın "bir de ünlü «Uva»sı vardır'. Fınnda piş.ırilmiş kuru etiyle pirinç veya bulgur pilavından oluşur ve' pek lezzet.li olur. Bu defaki gıdisünde, konferanstan sonra Barodaki arkadaşların beni götürdükleri Anadolu Kulübünde bunun tavuk eti ve bulgurla pişirilmijini yedinj ve çok eski günlerimi haürladım. Ankara'da, politikanın Parlamento öncesi hazırlıklarnun pişirilip kotarüdığı «Anadolu Kulübü havası»nj da yabana aönamah. Ben bu kez orada öğle yemeği yerken, Arlay^sayı Değıştirme Komisyonu üyelerini gördüm oızaktan. Bir kısmmı Kurucu Meclis'ten tanırım. O tarihte bu Anayasayı nasıl da coşku ile savunuyorlardı\ Ya şimdi?!.. Haydi polıtikaya girmeyelim. «Bu lüks Anava «ayı değistirmek de bir sosyal koranma ya'ulu•al savunma işlemidir» deyiverirler, adama!. 1973 yıhna adım atarken, Yüce Ulusumuza ve ayn ayn bepinize yürekten mutlnluk döeklerimi sariatım, sevgili oknrlanm. Sayın dost ve müşterilerimizin YENİ YILINI kutlar, sıhhat ve başanlar dileriz. KAYSERILI Eski Meclis'in Havası Ankara'ya vardığım 24 Kasıra Cuma günü sabahı biraz dinlendikten sonra, Samanpazan Koyunpazarı • Anafartalar Karaoğlan • Ulus Meydanı üzerinden, şimdi müze olan llk Meclis binasına değın, yeni değişikliklere baka baka ve ağır ağır yürüdüm. Gripten kalkalı henüz bir hafta bile olmadığı için, biraz yoruldum da. Müze onanlıyormuş. Butün eşyayı ve büroları eski toplantı salonuna taşımışlar. Ankara'ya her gıdişimde burasım mutlaka ziyaret eder ve onun havasıncfa Millî Mücadele heyecanını ve 18 yaşımdaki ilk memurluk yaşamımı yeniden ya A. ve H. AP1K0GIU KARDEŞIER Sucuk Salam Sosis Fabrikası Tel:22 78 72 îlâncüık: 333/9383 Kuşkulu Bir Gece Havası Tren ;olcula|undâ ;uyuyamadığımdan, ertesi sabahki konfennsa dinlenrnı? olarak gitrnek için o gecp erken yatağa girdim; fakat bir süre uyuyamadım. Demek hâlâ gündüzki pusulanın etkisj al Atatürkçü Eylem ve Düşünce... OKTAY AKBAL Evet Hayır Çok sevgili büyüğümüs Dr. HÜSEYİN ALİ TOPUZ 30 Aralık Cumartesi günü afanuzdan ayrüdı. Tann rahmet eyleye. AtLESt Cumhuriyet 9405 TGS Istanbul Şubesi ~l Devlet Opcra ve Balcsi 31 Aralık 1972 Pazar 2Ocak 1973 Salı 1973 Çarşamba 1973 Perşcmbe 1973 Cuma 1973 Cumartesi saat 15.00 ŞEN DtJL saat 18.00 ŞEN DÜL saat 14J0 KÜL KEDtSt saat 20.30 LA BOHEM saat 18J0 OKTAY DALAYSEL (Konser) saat 15.00 KÜL KEDtSt saat 20.30 ŞEN DÜL saat 15.00 LA BOHEM (Basın: 25964/939* 1 ISTANBUL . . * ürkiye'mizin Atatürkçü düşünce ve eylem ' açısandan I I I bugünkü durumu nedir?» Sorunun ili bölümü bu. "• • Atatürkçü düşünceyi tanımlayacaksınız önce. Sonra da o düşüncenin eylem haline donüşmesini. Bugün öyle bir düşünce var mı, yaşıyor mu, hele hele eylem olabiliyor mu? Sorunun ikinci bölümü de «Ne olması gerekır?»i yanıtlamak... Varlüc Yıllığı 1373'ün soruşturmasıru okuyorum. Ben yarutlayamadun. Bu konolarda öyle Çok yazdım ki bir kez daha ayni şeyleri yazmaktan bıktım, usandım. Yok yok yok! Atatürkçü düşünce, yani Kemalist Devrim ilkeleri'nin bir teki bile gereği gibi uygulanmıyor bugün ülkemizde. Hepsi var, dillerde var, yazılarda var, ama gerçekte izi bile yok. Olmayan bir şeyi varmış gibi gösteriyoruz. tlerici aydınlann genel kanısıdır bu. Atatürk düşmanlarmjn birdenbire tAtatürkçü» kesilmelerine bakmayın, aldanmayın «Milliyetçı ve Atatürkçü» olduklannı söyleyerek söylev çekenlere! Ataturkçülüğü, Kemalizmi anlaşümaz, içinden çıfalmaz garip bif nesne, bir çe«;it faşizm haline getirmek ıstiyorlar... . 1973 Yıllığı'ndaki spruşturmayı yanıtlayanlardan alacağun cümleler yeter büinçli aydınlann bu konuda neler düşündttgünü göstermeye... Atatürkçü düşünce ve eylem neymiş, görun açıkça: c... L&yiklik ilkesinden aynlmaması, politikada milliyetçi, iktisatta devletçi olması... Sosyalizmden umacı gibi korkmak, sosyalizmle komUnizmi bir tutmak, «sosyal spzcüğünun Anayasa'da yer almasına tahammül edememek...» (Ihsan Akay)... «Nerdeyse Atatürk neye karşıysa o Atatürkçülük olarak, adlandınlmaktadır. Hele şeriatçı, yobaz, genci kafalann, Atatürk'ü kendilerinden saymalan ölçüsünde büyük bir saygısızlık yoktur. Onlann geriye dönük, sapık duşünceleriyle durulmuş anlayışlanyle, çağdaşlığı, ilerlemenin temel ilkesi sayan Atatürkçülük bağdaşır mı hiç?» (Adnan Binyazar)... «... örnegin devletçilik, devrimcilik, lâyiklü Ukelerine karşı çıkıp, hem bu ilkeleri yıkarak, hem de Atatürkçü k*almak olanak dışıdır... Atatürk tarafsız değildir. Parti adamıdır, taraf adamıdır. Yönü vardır. Bugün çogalan partilerin bir yandan Ukelerine karşı çıkank bir yandan da Atatürkçüyüz demeleri anlaşılır bir tutum değildir... (Necati Cumalı)...* «... Atatürk. çüyüz diyorlar, lâyiküği, öğretimde birliği çiğnemekten ulusun çıkarlan yerine başka çıkarlar gâzetmekten geri kalmıyorlar. . Öyle sözde Atatürkçüler var ki Ataturk'ü rüyalarmda görseler kâbus görmüş gibi yataklanndan fırlarlar» (Prof. Vehbi Eralp)... «... Atatürk İlkelerini Saptama' Komisyonu çalışmalan, aradan iki yıl geçtiği halde unutuldu gitti. Bunun o zamanki öncülerinden bazılan şimdi cumhuriyetin ellinci yıldönümü öncesinde yayınlamakla yetindikleri Kısası Enbiya'nın 4. cildinden sonraki cütlerini de çıkarma ve Amerika"ya Mevlevi Ekibi gönderme çabası ıçindeler...» (Cahit Külebi)... «Bu bozbulanıklık içinde sahte Atatürkçüler diledikleri gibi at oynatıyorlar. Bir yandan Atatürk adını dillerind'ea düşürmezken bir yandan da Atatürkçülükle gelen uluslaşma ve Batılaşma değerlerini hiçliyorlar, yadsıyorlar. tnsan onuruna, düşünce özgürlügüne saygı duymuyorlar» (Emin öîdemir)... «... Atatürkçü eylemde tâviz yoktur ve olamaz... Yapılmasl zorunlu iş Parlamento'dan başlayarak Atatürkçü kadrolan her kademede iktidara getirmek, hizmete maletmektirjı (Şinasi Özdenoğlu). . «Bugün ümmetçiOsmanlın güçler Atatüi'k'ü, Türkiye'ye hiç gelmemiş gibi göstermekte basarıdan basanya yürüyorlar. Fırsatçı sagr küme, Ataturk'ü yahnkat, bağnaz bir komümzm düşmanı «Milliyetçi» derecesine indirme politikası içindedir O'nun olmayan sözlerle Ankara alaniannı doldurduklanna göre onlar da bâşanya erişmişlerdir...'Atatürkçülük geriye doğru yorumlanamaz, ancak ileriye doğrj açıklanabilir, geliştirilebilir.» (Sami özerdim)... tşte Atatürkçü düşünce ve eylemio günümüzdeki durumu. Gerçek Kemalist devrimciler bu kanıda, bu inançtadır: Atatürk devrimi durdurulmuş, önlenmıştir, şimdi de büsbütün ortadan kaldınlmak ıstenmektedir. Karşı devrım, yani Atatürk devrimmi ta basından beri tutmayan, benimsemeyen, eline fırsat geçtikçe yıkmak, ezmek heveslerini açığa vuran gerici, tutucu, şeriatçı, ırkçı, turancı, osmanücı, padişahcı «Tayfaı sı son yıllarda gemi azıya almış dtırumdadır. Kemalist aydınlar, yazaılar, bılinçli halk yıgınlan bu gorüşte, bu inaçtadır. ıtVarlık Yıllığı» ndaki soruşturmaya verilen . yanıtlann hemen hepsi bunda bırleşiyor. Atatürk devrimine düşman olanlar basarıdan basanya koşuyorlar, bizlerse üzgün, şaşkın, öfkeh, ama eli kolu bağlı, dılsiz sessiz seyirci kalıyoruz buna!.. Yeni Yılda bütün üyelerine bütün çalışanlara, engin mtıtluluklar, daha gilzel yannlar diler, sevgi ve saygılanıu sunar. TÖNETtM KURULD VEFAT Şumnu'lu merhum Hacı Ali Topuz ve Sıdlka Topuz'un oglu, Suphiye Topuz'un kıymetli eşi, Sercan Gönenç, Erdoğan, Ertuğrul, Ercan ve Mehmet Topuz'un babası, Adile Topalak'ın damadj, merhum Ahmet Topuz, Ayşe Meçik, Dr Ismail TopuzOglu ve Meliha Bılim'in agabeyi, Ergun Gönenç, Nergis, Yıldız* ve Seyhun*uıı kayınpederi, Mehmet Topalak'ın ı enış^esi, îsmail Meçik, Melahat Topuz, Cahide Topuz f oğlu ve tsmail Bilim'in kaymbirjderi, •merhum *Mukbil Gönenç, Hakkı Meçik ve Tayyar Ilgaz'ıh dünürü, Sadık tlknur, Hakkı ve Ahmet Bildırik, Dr. NurteVı Uzgören, Kâmuran Topuz, Sacide" Levent,'Vedat Meçik, Inci Togan, Alev Topuzoğlü, Yüksel, AysBl ve Göksel Bilim'in dayı ve amcalan, Hakan ve Okan'm dedesi, Merj'em Çaylak'ın manevî babası, Bülgaristan Türklerinin seçkin rehberlerinden, örnek insan, aydın müslüman Dr. HÜSEYİN ALİ TOPUZ 30.12.1972 günü Hakkm rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 31.12.1972 Fazar günü öğle namazını müteakip Fatıh Camüaden kaldırüacaktır. Cumhuriyet 9406 M9M•>«•••* TEŞEKKÜR hastalık nedeniyle Hacettepe KÜniverslte Hastanesinde teşhis ve tedavimde göstenlen liyakat ve Ugllerinden dolayı Pıof. Dr. NEŞET ATTAN Prof. Dr. FERZAN TELATAB Prof. Dr. StlKRAN KAKADAĞ Doç, Dr. Şeyket UĞURLU ve turekli izlenimleriyle sağlığıma buyük katkıda bulunan mütehassıs Dr. Gülten TEKUZMAN, mütehassıs Dr. Burhan KAYHAN, mütehassls Dr." Sezer KENDt Dr. HASAN t.VAL Dr. MEHMET ŞEN Dr. SUNAY FIBATEB Stj. Dr. HASAN KEMAL diyetisyen »ayın Türkân ÇAÖLAB ve 54 üncü baiüm stajyer doktorları «4 üncü bolum ba^hemşire, hemşire ve personeline mmnet ve tesekkürîerimi Âınarım. , . Doğan BAKUTÇCOĞLC ManİM Senatgrfi Cumhuriyet 9408 ÖLÜM ve TEŞEKKÜR Sevgili babâmız, biricik dedemij RAStM GÜRLER'i 28 Aralık 1972 gunü «cılar içinde yltirdik. Cenazesi 29 Aralık 1972 gunü Sincankoy'de topraga veıildL Koy ve Eğitim dergislnin sahibi olarak uzun sure köyde cgitim sorununıın devrimci çizgıde çözümune katkıda bulunan merhuma Tanndan rahmet yakanr, acımızı paylaşan meslektaşı dost ve akribalanmıza teşekkür ederiz. EviâUarı: Galip, Gfirler, Sehibe, Kaya, Hatice Talçın, Neylre Sayın, damatU n ve tornnlan. Cumhuriyet 9407 DURMUŞ YAŞAR YE OdüLLARI A. Ş. Izmfr 1 ÖYO VE SADOljN A. Ş. lımir Istikbal GÖKLERDEDIR Yeni Ajans 39) HÜRBAŞ MÜESSESESİ Sayın dost ve mü^terilerinın yeni yılını saadet ve başan dılekleriyle kutlar. Reklâmcılık: 2749/9385 Rektas: 1.'