27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA DÖRT = sCüMHÜRtYET: .13 tfsan ] 23 Ocak Igtaünde bir halk "kalabahğı Çartn sa rayına dogru ilerletü. Bunlar Çfcr*» karp degilditer. EUertDd» Çartn resimleri vardı. «AUah Çan korusun» marşını söylüyorJardı. Kimsede süâh bulunmadığı gibi ortahğı kanştıran da yoktu. Bunlar yoksullu&lanm belirten 133 bln imzalı dilekçelerinl Çann Jcabul edecegini sanıyorlarBu mâsum hareket sflâhla karpılandı. Içlerinde kadınlar ve çocuklar da bulunan binlerce insan 61(1 ve yaralı olarak yere serildi. «Kanh Pazar» denilen bu facia Rasya'da, Çar'a karşı gösterilen sevgi ve saygıyı kökünden yıkarak kotnünistlerfn eionegine yag «ürdü. «Kanh Parar» dan sonra Rusys'da kanlı olaylar patlak verdi. Bunîarm en sonuncusu 15 Şubat 1918 ayaklanmasıdır. Artık Çartn Iplîgi pazara çıkmış, btr yandan açlık devBm ederken, diger yandan da saray sefahatleri ve rezaJetleri duyulmuştu. Halk ayakJandı. Çar Nikola. bu büyiik m yaklanmayı bastırmaJc için 150 bin kjşüik bir kuvvet kullandı. Halk, KasakJarın vahşice saidınlanna dayabyordu. Sonunda ordu, halk taraftna geçtf. Bu olay, Çar'ın kursun» diaümeöyle •onuçlanacaktır. îstanbul'da ve Ankara'da gögteri yapan topluluklara gelişi gü«el ateş etmek emnnin verilmesi <te 27 Mayısta ordunun halka ks tılması ile sonuçlanmıs. Menderes de bu emrinin kurbanj olmuştur. Burada bir hâtıramı açıklamak lsterim, Demokrat Parti iktidan devresinde Toplantı vs Gösteri Kanunu müzakere edilirken kanunun bir maddesinde «Dağilouyao topluiukjara aies etnıe» hükmü de vardı. Ben söz alarak bu hükmün, Demokrat Parti iktidanron başını yiyeeegini sovledim. Bu sözii. tarihten aldığım ilhaın ile söylemiştim. Anlayan oimadı. Ancak Menderes'in şu sözleri hatırınjdadır: «Aziz Paşjun, İNI kanun kabuj edildik<«n soora kunseıun burnu bile katuunıyacakttr.» Evet, bu kanun kabul edildikten sonra, yapılan ihtar üzerine topluluklann çil yavrusu gibi dagılacaklan samlıyordu. Tahmin yanlış çıktı. Topluluklara ateş etme emrini alan ordu, silâhını hükümete çevirdi. Silâhlı kuvvetler ve halk Kendl halkına değil, mustemlekelerdeki silâhsız topluluklara gelişi güzel ateş etmek, insanların koUarını, kulaklannı kesmek, müstemlekeciliği yıkan nedenlerin başmda gelir. İngiiiz tariiıçisi Wells, îngilizlerin, Hindistan' da ve Çin'de silâhsız topluluklara ateş etmelerinin imparatorluğun başını yiyeceğini 50 yıl önce haber vermişti. Belki de onun tarihini iktidardakilerden çoğu okumamıştır. İngiltere bugün, çekildigi adalanna bile tamamiyle hâkim defildir. Toleransın beşiği olan memlekette Katoliklere karşı süâh kullanılmaktacür. Ordu ve zabıia A TATfBK, Ittihat ve Terakki' nin bir üyesi iken kongrede, ordunun siyasetten çekilmesini tavsiye etmişti. Cumhurtyet Ordusunu da siyasetten uzak tuttu. Mareşal Çakmak da disip lin ve mâneviyata çok değer verir di. Ordunun asayiş ve zabıta kuvveti olarak kullanümasma da karşj idi. îzmir'de, Serbest Fırka'nın taşkınhklanna karşı, ordu birliklerinin Vali ve komutan tarafmdan zabita kuvveti gibi kullanılması Mareşalin camnı sıktı. Polis ve Jandarma ile devriye gezen askerler de hakarete uğratnışIardL Menemen olayı çıktıfı zaman, bundan Iznıir Müstahkem Mevki Komutam General Hüscyin Hüsnii Erküefi suçlu buldu. Menemen'deki alayın Izmir'e değil, Birinci Koiordu'ya ait olduğunu söylediğün zaman Mareşal şöyla dedi: «tzmir Komutam, Serbest Fırks çıktıfı zaman askeri, zabıta kuvveti ?ibi kullandı. Askerler limon tcabuğu ve yumurt3 yağmuruna tutuJdular. Askerin itiban sarsıldı. tşte yaratılan ba hava Menemen'de koca bir ala Konuveresim A Y H A N BAŞOGLU §J TUNÂDiAKI H4YA1ET yın bulundafu yerde bir »tıbayın dört derviş tarafmdan boğazlanması cür'etini verdi.» Hüseyin Hüsnü Erkilet'in genç yaşta emekliye sevkedilmesinin bir nedeni de budur. Bu olaydan sonra ordu birliklerinin zabıta kuvveti gibi kullanılmaması, bir ayaklanma halinde emir alan komutanın yalnız taktik düşüncelere baglı kalması hakkında bir kanun teklifi hazırlandı. Pakat Dogu hareketleri bu teklifin kanunlaşmasını önledi. Osmanlı Ordusu, çetelere, isyanlara karşı kullanılmak, yüzün den egitimden yoksun kaldı. Bu hal, disiplini de sarstı. Talih, Cumhuriyet devrinde de karşımıza Dogu ayaklanmasım çıkardı. Bu ayaklanma bastınldıktan sonra da döküntüleri devam ediyordu. Bu sırada 3sayiş işi tamamiy Ie Umum Müfettişe bırakılarak seyyar jandarma birlikleri kuruldu, ordu da kişlalarına çekildi. Ordularından büyük işler bekliyen Mussolini, Hitler, Stalin gibi diktatörler de orduyu zabıta ve asayiş kuvveti gibi kullanmamaya dikkat etmişlerdir. Onlann rejimlerini korumak için özel birlikler kurduklannı biliyoruz. Bu bakımdsn memleketin ihtiyacına göre Jandarma ve Emniyet kuvvetini arttırmak. orduyu bu görevde ssla kullanmamak gerekir. Halka karşı kuHanılan ordu, her vakit halkın gözünden düşmek talihsizligine ugrar. BİR ZAMA.VLARIN İ Ç CNLÜ DİKTATÖRÜ... SOLDAX\ HİTLER, MISSOLİXÎ SAÖA DOĞRl: STALİN. du. Varljklı kisileri, milliyetçüeri bir tarafa bırakıyorum, Kilise dinsiz saydıgı komünistlerle hiç bagdaşamadı. Ancak İtalyan ordusunun, Rusya ve Almanya'dakinden farkı vBrdı. Aiman subayı monarşi ve aristokrasinin yetiştirmesi, Rus subayuım temeli de çogunlukta olan köylü ve işçi sını/ı idi. Fakat İtalya'da çogunluk hiçbir za man dikta rejimine ısındınlam» litarist Almanya da ise orduyu sevmek b;r gelenekti. Alman Ordı. Milletin çogunluguna değil, hü dusu da İkinci DUnya Savasında büyiik başanlar göstermiştir. kümete ve baskı rejimine dayanak olan ordular savaşta basan gösteremezler. îkinci Diinya Sa YARIN vaşjnda İtalya bunu göstermistir. Yine bir baskj rejimi olmakBİZİM tÇİS EN la beraber Rus ordusunun kazanDOĞRU YOL dagı zaferde millet ve ordu arasındaki birliğin etkisi vardir. Ml••••••••••••••••••••»••••••••••••••«••••••••••••«|a(ll(|| rıı«*lıll Aslanköy olayı f VESİLE ile bir hâtıramı açıklamak isterim. Ben Maraş'ta Kolordu Komutam iken. Mersin'in Aslanköy'ü ayaklandı. Vaii de Mersin'deki alaydan bir tabur istedi. Bunu bana telefonla duyurdular. «Silifltede bir Jandarma Tahuru bulunduğu için, ordu birliğini kullanmaya lüzum yoktur» dedim. Sonunda jandarmalar kötü kişi oldular. Olay, Demokrat Parti'nin propaganda konusu oldu. Birgün gelecek, Meclis Başkanı, Hatay'daki bir konuşmasında, «Halk Partisi İktidannda jandarmalar, siziere Fransızlardan daha kötü muamele ettiler» diye şuursuz sözler sarfedecektir. Halk ile çatışmalarda ölenler olur, ölenler halktan ise halk olaydan nefret eder. Ordu !şe kanşmış ise böyle nefretin karşısm da kahr. Halkın sevgisine dayanan orduyu, hükümetler halkın karşîsma çıkarmamaya çok dikkat etmelidirler. B FFSÜNfSİ 59 Bu ktlıç bcnitn Ramazaniı Beyliğimi dejil. koea Osmanlı ülkcsini değcr, demiş. Var git. sana Yiireğir topraginda, aladenizin kıyısuıda, suyu bol, ekini gıir, ota çok bir kıslak vrrdim. Var git obanı aJ îötür oraya, begerıdi4iıı yere kon. Büyiik toyluk eylemis. Haydar l'staya koyunlar knzu. lar, bir de iri bir dana kesmiş. Baklavalar d ö k . türmfiş, davollar çaldırmış. Haydar Ustaya demiş ki bir hafta benim konufumsun, Demir. ciler Ocafı piri evime gelirse, evimin, ulu k o nafımın beti bereketi artar. l/'foru »rtar. Bir hafta kal ki nln konağımd» Ostiimüze ı»ık y»fsın, dfmis.» Oba dinlivor, oba söyliiyor. o b s bir a f ı ı olmnş konnşnyordo. A k o m a kadar türlü türlü rivayetler çıktı. Her sövlenti her obalıyı sevinçten (itretiyordn. «Yok, yok, Kamazanoflana defil de Temir Ağaya, A f a pasaya gitmiş. O da çok »evinmi?, kılıcı förmüş, görönce dili tutulmaş, hayratı fcalmış, üç gün iiç gect yemeden içmeden k ı . lıcı »eyreylemif, sonr» Haydar l'stanın h o z a . runda niyazs durmnş. Bn kılıcı iyi ki Raroazanlıy», benim ean bir düşmanım» jötünnedin, (ötürüp de nln TSrkmenin onnr btldiriıini on* vermedin, b»n» bafışladın, demiş. İyi ki Ismct Paşays yötürüp de nln Türkmenin bajtlılığını onan »yakiannın dibine sermedin. O bir OsmstıJıdır. Ben kökü derinde bir Kürt fıkara. sıvım. Bizim kökümüz kntsal toprakh Horasandadır. Biz de Ağa oldoksa, »damlıktan çıkma. dık. Biz de af yeşil bayrak çektik Horassndsn ba yans... Ramazanlı olsaydım ba kılıca İUer verirdim, Osmanlı olsaydım ülkelpr bağışlardım. Amraa velâkin benim de toprafım çok. Toprağınun b«^endifinix yerine konıın. Sizin olsnn. Kılıcı öpiip Spüp ajflıyormuş.» Oba bölük bölfik toplanmıs, ber bölükte a y n bir hikâye. «Tok, yok Ismet Paş» demis ki bövle kulsal bir kılıç elime geçmiş olsaydı, dana eskiden, ben Ynnanla harbederken, vatanı kartarırken, ben, bem de Kemal Paşa, hem de Padişabımız, pln Kayıhanlı soyn, Horasan eri, Hacıbektaşı Velinin el verdifi, değil Tnnanı, Çini Maçini, Hindi Horasam, gol Arabistanı, tn^ilizi, Fransızı tüm alteder, zaptederdim. Brnim belirai biiken elimde böyle bir kılıctn olmaması oldn. Gene de gcJdin, genc de yetiştin Haydar Usta. Dar za. manda l'rtji iistöne «eferim var. Al san» n e . reden, nereden i«ter«en bir kıştak. Haydar l ' s tsnın öniinde kora İsmet Pa?a niyaza d o r m n ş j Hikiyeler kızıştıkça kızıgıyor. işler gittikç* hikâyeler şittikçe karman çorman «• Joyor, hançi sözii kimin söyledigi belli olmnyorda. Ohada bn hikâyelerin hiç birisine inanm3.v3nlar ço^anlnktaydı ama afızlarını açamı. yorlar, coskun sevinç seline karşı çıkamıyorlar. dı. Hikâyelere en çok inanmayanların yüreğinds bile bir umut yeşermiş, bir umut ışığı parla. mıştı. •cOldo.» diyorlardı. «Haydar f sta bn kadar jeciktigine göre bir şeyler becerdi.» diyorlardı. «Yoksa deli mi Haydar l s ( a ? N e sürünîip d u r . san oralards? Bir şey edemeyince dönüp gflirdl. ö v l e deği! mi?» «Oyle öyle,» diyorlardı hiç bir söze k a i ı l m s . rsnlar da... Siilcvm.'in Kahya ba coskun sevince nyandı. Olanı biteni on« da anlattılar. Süleyman Kahya sadrce gülamsedi. Hiç konasmadı. Hiç bir y o . rnmda balanmadı. Obamn stvincine o da y ü rektpn, candan, ber şeyi nnntarak katıldı. İki gözü ikl çesme, yollar bovnncs yitiih'ne, Kerrmine a{layan Keremin anası da acısını nnnttn: «Oflnm dcdesiyle bile fitti, »oyla dedesiyl* bilc geleceJo dedl avandn. «Gelecetc y s , gelecek.» dlyorl«r da basks bir şey demiyorlardı. O ; e c e en jrözrl dOflfl, en aydmlık, k a s k a . gnz, rndişesiz, korkusvı nyknsnna ayoda biilüıı oba, •ediden yetmise. «Haydar Usta, Haydar Usta, oraklar oesfı, demirciler piri. can knrtsrıcı, rörük güvencesi Haydar Usta » Çoban All Stekl çobanlarla birlikte fnnda. Iıfın içinde siirüyü yayıvordu. Czakta, obanın çadırlarının kondn^n gekinin oralarda bir atlı karartısı gdrdü. Karartı afır aŞır. durmadan obanın yöresini dolanıyor, tenis halkalar çizi. yordn. Çoban Ali bn stlı karartısını vzan bir süre »eyretti. Se olabilirdi? Bir türiü hnlamadı. Gözü bağlı bir dolap beytnri gibi obanın dört bir yanını dolanıp darsn ba attıya bir türlü akıl erdiremedi. ötekj çobaıılara: «ÇocnkUr,» dedi Çoban Ali. «siz burads bekleyin, ben şu atlı karartısına eidivorum. Neymis ola ba? Merakımdan çatlayacağıra. D e lirtniş mi, dolanıp dnruvor.» Kosarak atlının ddndüğü çizgiye nlaştı. Gür sesirle: «Selâmünalevküm,» dedi. Atlı atının başını çekti, yavaşç*, dnynlnr dnyulmaz: ••••<•••••••••• lArkan v a r ) Âşırı rejimlerde DİŞİ BOND OVTET RUSYA'da ihtilâl, Çar Ordusunun yüksek rütbeli ve Çar'a bağh subaylannı ortadan kaldardı. Küçük rütbeli subaylardan çoğu da halk ihtilâline katıldılar. îç savaşlarda başart gösteren sivillerden de komutanlar yetişti. Kurs gördükten sonra bunlardan Millî Savun ma Bakanlığma, ordu komutanIık!ann8 kadar yükselenler de oldu. En çok itimat edilenler de buniardı. Komutanlan kontrol etmek için karargâhlarda siyasî komiserler bulunuyordu. Orduyu rejime bağlamak için birçok tedbirler alındıgı halde Staün, orduyu insafsız bir tasfiyeden geçirdi. Bu hareket orduda bir suikast tertibi oldugu haberine dayanıyordu. Temizlik işini sıkı tutmak, şüpheljleri de atmak için sahte belgeler bile uyduruldu. Bundan sonra da subaylar, işçi ve köylü çocuklanndan, orduda başan gösteren assubaylardan yetiştirilerek ordu, rejime sâdık bir hale getiriMl. Memlekette ooğunluk işçi ve köylü olduğuna göre bu kaynaktan gelen ordu, milletin de sergilisi oldu. 1934 yıl nda Kiev manevrasına katıldığımız zaman. şehirden geçen askerî birliklere karşı halkın «Yasasın Kızıl Ordu» sedalan her yanı çınlatıyordu. Halk ve ordu tek vücut bir kjtle olmuş tu. Bu birlik Rusya'yı zafere götürdü. Orduyu bölmek ve onu halîon çözünden düştirmek veya halka karşı kullanmak istiyenleri uj^armak için bunlan söyltlyorum. S 8ESSİE, BİB ÛÇÛHCÜ TİFFANY JONES EZîSSİGÛfl]\ m • ^ o TO^R ° 0 =J| m | | • GARTH YOBDIM eoivoe, AZ 5\'C£ i • ! 0 42 Ben can havliyle dotrulmus koşuyordum.. Hedefim bodrum katıydı... Oraya da vardım... Adetâ baJıklamasma bir hamleyle kendimi kınk pencereden içeri attım. Kalorifer dairesini süratle geçip znerdivene dogru fırladun. Ölü bir ışıfm aydınlattıgı ko ridora çıktıgımda dev gibi bir zenciyle burun buruna gelince Ister istemez durakladım. Kafasuıda kocaman bir şapka var dı... Hasırdan... Gömlek giyme mişti... Atlet fanilâsı üe idi. «Ne haber?...» diye mınldandım damdan düşercesine. Cevap vermedi... Verecek halde degildi çünkü... Hiç tanımadiğı bir adarmn kendisine «Xe haber?» demesine oldugu kadar garip davranışlanna da saşırmışü. Vakit kaybetmege gelmezdi. Yumruklanmı sıkarak saldırdım. Neye ugradığının farkına varmak imkâmnı bile bulamadan karnına bir sol, çenesine de müthiş bir sağ indirdim... Gözlerinin karası kayboldu... Oldugu yerde önce şöyle bir yaipaladı, üd büklüm oldu ve kapaklandı. Fırsat bu firsattı... Çılgmlar gibl atıldım... Kapıyı açmamla kendimi sokakta bulmam bir oldu Koştum... Koştum... Kosturn... Bir an bile durmaksıan ve dinJenmeden. Oysa tamamiyle akslne davranmak zorunda oldugumu da pekâlâ biliyordum. Normal bir vatandaş gibi yavas yavaş yürümeli. kimsenin dikkatini çekmeden ve sagı solu şiiphelendirmeden gidecegim yere hiç değilse görünüşte rahat rahat gitmeliydim... Kalabalıga kanşmanın. kargasalıkta erimenin en kestirme yolu buydu. gimdi polis kuvvetleri btittin mahalleyi oember «if.ma « ı OLUM CIKMAZI Yazan: L BLOCK yı da ele vermiştinı. ' " Emniyet ügilileri böyle bir tedbiri akıl etmemişlerdi bereket versin, Şansım beni bir kere daha kurtanyordu. Tıkanma derecelerine gelerek üç mahalleyi birden nefes nefese astiktan sonra nihayet durabilecegime kanaat getirerek yavaşladim ve kuytu bir köşeye sıgmdım. Kalbim, gögsümü delip fırlayacakmış gibj çarpıyordu. Hemen oracıkta tıkarup kalabüir ya da bir kalp krizi geçirerek kaldınmlann üstünde geberip gidebilirdim. Bütün ağırlığımla duvar» dayandım... Fakat faydanın zerresini saglamadj bu hareket ba na. Olduğum yere çökerek dtnlenmenin bir de böylesini denedim... Agzımı bir kanş açmış, derin solukiar alıyor ama ferahljyamıyordum bir türlü. Düpedü^ fenalık geçiriyordum... Bayılıp kalabilirdim hemen oracıkta. Baygmlığın işareti sayılan bir takjra haller başgöstermefe başlamıştı bile.. Midem bulamyor, gözlerim karanyor, başım dönüyor, şakaklanm zonkluyor, içimde feci bir eziklik hissediyordum... Dllim, damagım, dudakJanm kup kuru kesUmişti... Ne olursa olsun diyerek kendimi tam bırak mak üzereyken dişimi sıktım şöyle bir toparlandım... Sokak ortasında ' bayılıp kalmak demek en kestirme yoldan polisin eline geçmek demekti. Bu korku ile irademi biraz daha rorladım... S!mdi kendimi mv n»vaş yavaş... Artık doğrulabilirdim... Fakat tam o aralık uzaît tan uzağa ylne süâh sesjert çaundı kulağıma... Patlayan kur şunlar benimle ilgili olmaj"abilirdı... Ama yine de titremeğe başlamıştım. Buîundugum kuytu köşeye biraz daha büztilerelı' bekledim... Budalanın biriydim ben netice itibariyle... Evet düpedüz budala Evin kontrol altmda rutulduğunu kestiremeyecek ka dar... Bana alt dalrenin polisçe didik didik aranacağı gerçeiderin en başında gelen bir ihtimaldl. Bunu emniyet ügilileri yapmak Klzumunu duymasaydılar bile ev sahibi daireyi başka birino kiralayabilmek için polise baş vuracak. oranm süratle boşaltılmasmı saglayacaktı. Çevre ytnç biraz öncekl derin sessizliğe gömülmüştü. Bulundugumköşeden çıkarak caddeve indi'm Görünürde kirnsecikler yokru Merkeze dogru agır adımlarla vürumeğe basiadım.. Vücudum tepeden tırnağa SÎZIJjrordu... Feci surette. Yol üstünde rastladıgım lokallere girmege cesaret edemiyordum bir türlü... . Nihayet her şeyi göze alarak bunlardan birtne daldım... Bir içkiden ziyade tuvalete girip kendime bir an önce cekl düzen vermek ihtiyacını duyuj'ordum. Berbat vaziyette oldugum muhakkaktt. EHerimden biri kan. diğeri da tırmık içindeydi... Ya üstüm basım Am.« »"> " ffitfer Alrnanyası ERSAÎIAES Andlaşması fle Almanya'ya çok ağır bir darde vuruldu. Büyük ve mağrur ordu ortadan kaldınlmış gibi idi. Bir yandan da komünist tehlikesinden korkuluyordu. Hâsılı ezilen Almanya bir kurtancı bekliyordu. Sonunda, savaşta çavuş olan Hitler is başına geldi. Ordu, kilise, yüksek tabaka, milliyetçiler bir çavuşun arkasına takıldılar. Genç kuşaklar da elde edildl. Hitler, meşru yoldan iktidara gelmeyi başardı. Fakat demofcrasi devam etmlyecek, muhalefet şiddetli baskı altına alınacaktır. Burada bir noktaya işaret etmeliyim. O da Hitler'in muhalefeti baskı altında bulundurmak için özel teşkUât fcurması ve orduyu siyasetten uzak tutmuş olmasıdır. Hitler orduya büyük bir önem verdlgi, eskisinden daha Jnıvvetll bir ordu yaratmak istediği için esld asker ler ve ordu mensuplan da ona candan bağlı idfler. Kurtancı n> lüne çıkan ve bazı başanlar elde eden bu adamı, Almanlann ço gu sevrnekte idiler. Hitler blr yerde durmastm bilseydl basanya ulasabilirdi. V Tsnrr~" V(P BU I: SlLSA &İE İZÎH DI 8/c MATŞM' eısee/1 PSSİYİM . V ÖNEMU GcaıMUMlİl UBHBy AYLÂK MUSA o BU sfzoe BİÜ2 MlVİMp HİÇBfe Fasisf İfalya M USSOLİVt, anarşi devrlnin ortaya çıkardığı bir kimsedir. Bu anarşiden bıkan kit leleri toplamayı başarmıştır. O, muhalefpfl ezdikten sonra diktatör oldu Ordu. bir de kilise onun başhc:ıriayana£ıfdi r>r*. >"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle