Katalog

yere varmak için hcr tÜlHİSÜ peıerli riJreksiyon başmdaki şr» akh başmda. iyi niyeti de yermrie l yapıldıfı ülk*ye rip bsrçnk dçğişiklikief Örneğın. îtalya' da vs Frsnsa'da çok kolay, bsr k?zm ardbâlan durdurrnası, Fakaf, sonrşısi oldukça can sıkıeı! Yaptikiârı yardımırı başka bir ştkilde ödânme&ıni ümıd edıyoriar çoğu. Ayrıca Fransa'nîn güncy kıvı lannda ve İtalya'da beyaz karîm t.icareti yapaniar ağlarını kurmiiş çahşıyorlar. İ^tanbul'dan başladlğmı duyduğum bu ağlar» da her yıl bir çok kız otostopcunun takıhp kaİditmı öğreninee körkmâdığımı şöyleyemem. tsveç, Norvçç, Danimavka, Höllândâ V Avusfurya'da radR yolarm haîkl OtOfitOpçulara kar şı uyaran sözleri gözlerini epeyCP korkutmuş araba sahiplerinin. Aİmanya'rîs 143un yoîlar katsden karnyorilaria ve özelîik Je gece otostop yaparak Yugoslavya'dan Hindistan'a 0 Hepimiz insanız dogra fiden veya oradan dönen arabah genç gruplan oltlukça âniâyışh davranıyorlar otostopruları almak könusunda,, İspanması hemen olanak dışı gibi birşpy, fakat Fas'da. bir süre kalai'ak Arnsterdam'a akan gençîik seliyle beş kuruş harcamadan Akdeniz'den Kuzeydenize kadar ııîaşılabibr. Arabalarmda hİÇ bir yer olrnasa bile ne yâpıp yapıp Amsterdam'a gitmek isteyen bir otostopçu için sıkışacak bir köşe bulabıUrlçr, va'da prkekîprin ninstnp yap İyi şanslar İR OTOSTOPÇU bir dığerinp rastladığj zaman muhakkak selâm verir, iyi şanslar diier. Ço£u kez örada ne kadar zanıandır bekJediğini ve ne B geüp, nereye gıttiğini sorar. Eğer ak.^am ölmu$ da yata cak bir yer arıyorsa ve kendisi gıbi eîinde uyku tulumuyla gezmen bırini gçjrürse sorar ona, uygun bir yer bulup buîmadığını. Sonra birîikte aramaya ko' yulurlar ve bir çalılıgm arkasına veya bir tarlaya girerler ııyu mak için. Eğer deniz kıyısınday salâr plâjlar en konforlu ve en püvenli otel yerine geçer. Bir yatak kadar insanı rahat ettirpn kum, sabah parasız bir banyo ve yığmla arkadaş.. Fas'dan îspanya'ya seçerken Ekezire'de uyumak içm plâja cittiğimizde bir Alman genci kar şılaclı bizi, «Daha oıu'P yrr ayırtmış mıydjnız?» diye sordu. Şaşkmhkla yüzüne baktığımızda: «özür dilrriz çfendim, bütün yerlerimij! rinludnr b« fcce» diye gülmeye ba$ladı. İşm şaka olduğunu aniayıp da kumsala indiğimizde gerçekten çok Küçlük ççktik kendimize bir yer açabilmek jçin. Fas'dan gelen vapurda ne kadar genç ^•ar• sa hepsi oraya doiuşmuştu. Yol kenarmdaki tarlalar, çahlıklar, kiîise avluları, îjayet rastlarsanız deniz kıyılari, uyumak için en uygun yerlerdir. Fotograffa Nur Dolay... Mtşil nruçıl ııyuyor. Yarriım F.REK BOTLE y < rpk yollarda genderin birbirleriyle dost olmalan kadar kolay bir şey yoktur. FJüPr biri digprinîn yiyecejji ol madı^mı öğrfnirsp plinripki kuru ekmefH hemfin onunla bnlüsmrye kalkar. Vrya gece soğukta üşümempsi için ceketini çıkanp yamndakiyle paylaşır. İTlkpsinp giHecck parası tükendiSinden yardim isteyen bir otostopçuyla iîeilenmez çok kişi. Ona cebindeki üç beş kuruşla yardıma koşacak olan yine kendisi gibi az parah otostopçulardır. Kı^acasî hiç bir türlü yardimı esirgemezler birbirlerinden. Marsilya'ya dofcru araba bi'lmaya çalısırken îspanyol sınınn ria yanîma \T)klaşan bir Fransız otostopçu ilkönce nerpye gittiflimi sordu. Ona pasanortumun bitmesine b?s gün kaldıjı için en kısa zamsnda tstanbul'a yptismeye çalıştığımı anlattım. Kendisi de bir an öncp. evine varmak zonındaydıs. Öyle olmasına rağmpn beni bir yere otur 6 EFSANESİ 46 «Kaçakçılar, zulüm şförenler, Yörükler budeğilse de yarın Onbaşıyı hldürccekler.» dedilcr. «Adamda ne yürek var! Adamdaki yürek demircinin örsü gibi. koskocaman! Onbaşıyı öldürmek için geceyarısı evinc giriyor! Pravo böyle yiğitliğe,» dediler. Çocuklar birleşti, kfnetlendi, sahini çalmak için yollar aramağa başladılar. Gece sabahlara kadar Onhaşının evini beklediler. Pencere kapatılmış, açılmıyordu. Kapıyı da arkadan sürgülemişlerdi. Avluda da bir candarma bir baştan bir başa gidip geliyordu. Hasan: «Bu böyle olmayaeak.» dedi. «Gece evi beklemcyi bırakalım, Geeede iş yok,» dedi, Sadi l stava jçitti. Sadi Ustayla birlikte hasbaşa VP. rip iki gün düşündüler. Hasan sevinçle söğiitlükte kendisini bekleyen çocukların yanına vardı: «Sanırsam çocuklar, hu iş oldu.» dedi. «Bu işi hize Kemal becerecek. Kemaller Onbaşının kotnşuları, Kemal de Selahattinin arkadası. K e . mal Selahattine çidecek... Şahinlc ava gideliın diyecek, biz de hep birden bükliiğe gideceğiz... Anladınız mı?» Kemal: «Anladım,» dedi. «En kolayı bu. Hemen hu gün yaparım. Siz beni burada bekleyin. Zaten Selahattin aramıza sirmege. şahinini bize pösiermcğe. hir de düdük çalmağa can atıyor.» Hasan Kercmo: «Selahattin gelincp seni görmesin. Sen Mf. metle biiklüğe git, orada bir kamışhğıı. içine saklanın. Biz gelir sizi bulurnz.» Az sonra Kemal Selahattini almış geldi. Çocuklar Selahattinin etrafını aldılar. Hasan vardı. şahinin tüylerini okşadı, ga gasına. kanatlarına baktı: «Ru,» dedi, «soy bir şahin. Nereden buldun bunu Selahattin?» Splnhattin kendisine, şahinine verilen önemden kıvançlı: «Rıımı.» dedi, «baham sarp kayalıklards, dağların yücesinde yakaladı. Babam diyor ki bu sahin millfti yuvasını en yiiksek sarp kayalara yapar ki, ne insan, ne başka kuş, ne de yılan. hiç bir şey bu yuvaya varamaz.» «Baban nasıl varmış?» diye sordu bir çocuk. Selahattin kabardı: «Babam.» dedi, baham bir yörük diyecekti, çocuklar küçiimserler diye bundan caydı. «Ba. bam,» dedi, «hir Onbası, Onbaşılara sarp dağ. lara çıkmayı hükümet öğretir.» «Doğru.» dedi Hasan. «Sarp kayalara yalnız Onbaşılar çıkar da şahin yuvalannı yalnız onlar bulur. Bu şahin var ya, bövle bir şahin hiç bir dünyada bulunamaz. Ru şahinin tiiyü ycşil Bu şahin yalnız kuş değil, tavşan, tilki, kurt bile avlar. Dedem diyor ki. bu şahinler kurtlann boynuna binerlermiş, kurt kaçar şahin üstünde, kurt kaçar şahin üstünde... Şahin, şu sivri ?ag:aları var ya. bıçak gibi bakın, işte bn sivri «rajalanyla kurdun gözlerine gözlerine arkadan vururmus. Her vurdukça da kurdun gözunden bir parça alırmış. Kurt basını. bovnunu IIUIUHII •HMHUIHIII >tLn^v^B^UW^^AO^vTjwywyjflaaptfAw>'«vjflboocvy. »» «*MXKX«M••vy^. * om "r«•? M|OÇMLTİ îüMtfDAKI «mLf î nniinde duran hpr arabaya sidin dururrmmu anlatmaya basladı. Ar'ba bulmamn son dpreee sniç nlduğu o yprd.p kısa zamanda bpni bir arabaya bindirprpk yollaması pprçpkfpn çok iyiydi. Gerakce TRKtYF.'den be.n de bir çok narasızm yaptığı gibi «çalısroa kampı» gerpkçpsiylft çıktim. Yalnızca bir sırt cantasıyla bir ııvkn tuliımu vardı yanımda. Kanıkiıle'den ba?ladım oto«:top vanmaya. Mnrariston'a kadar sntmektp olan bir Türk 5 arabası buldıım ilkin. Btılc'ari ;tan'dı ilk gectigimİ7: ülke. Sokaklarda. pvlerin. okullarm, fab rikalarm duvarlannda. köy kah velerinin. resmî yapılarm kapılannda çok çirkin basılmış pan kartlar VP kızıl yildiz. Üz*»rlprin de T^enin'in ve çalışan haîkm kötii yapılmış resimleri ve halka seslenen yazılar. T DİŞİ BOND "İFFANY JONES Yaşlıpı gpnri calışıyor Bulgaristan'm. Boş rîurân birini görmpk için aranıyor gözlerim ynl onarımmda gnrpvli f^pnç kızların arasında. Fakai başmı kaldınt) da bakan ynk. Hpr tnplıım içinde kpndi^ine c. yprine cptirmekte. Sofya. basİçpnt!. Son moda ciyinmiş, gerçpk yüzlprini çeşit cpşit boyanın archnria ci^lemiş karfınlar. bab?larının arsbalarıyla yollarda yarış cdcn gençler, er\ snn ri ile akşamüstü gnvde sine çıkan ppnçkızlar. özel sürücülprinin kııllandıgı koca arabalara tek başına kurulrnuş pribpkli işadamları gnrpmiyorıım hiç bir yerde. Son derece görferişsiz giypilpri. giyimin gerçpk amarını bildiklerini gösteriyor. Boyasiz X" 7 ; l e r 'ndp yapmacıktan uzak. sorumhıluÇunıı ve np Olup. nP olnladığım bilpn bir a n . lam var. Uhı.eça iyi bir yaşama düzrvine crişilmemişken tııttıp An Parislinin ciyimini taklide kalkışmıyor içlcrinrfen biri. E sallar, kıvranır, silkinir. üstünden, işte şu çırnaklarıyla yapışmış sahini hiç düşüremezmiş. Şahîn kurdun RÖzünii yiye yiye Uör edcrmiş. Kurt da kor olunca hiç bir yere kaçamaz, olduğu yerde döner dururmuş. Döner, döner. döner dururmus. Tilki de öyle, tavşan daöyle...» Hasan cosmus, kcndinden geçmiş anlatıyordu. «Dedem dedi ki, dedem eski bir yaylaeı, dag adamı. Dedem bu Çukurovalı degil, su sarp, sahinlerin yuva kurdugu daŞlardan olnr. Dedem sahinlerin memleketinden olur. npdem diyor ki, ben iki bin. iki bin. on bin şahin gördüm. Amma Selahattinin sahini çibi j?üzel bir sahin §:örmedim. Dedem diyor ki, hu soy şahinleri kimse yakalayamaz. Onbaşı nasıl yakalamıs aeep, dîyor.» Selahattin costu: «Benim babam,» dedi, «bonim habam da senin dcden gibi o sahinlerin memleketi, sarp kayalık yerlerden olur.» Hasan sözünii siirdürdii: «Ru sahin var ya, havada bir kuş ipördün, cok yücclerde nçuyor ya, işte bu şahini bırak hemen varır 0 kusu yakalar, alır sana çetirir, Ru sahinle bir çünde yiiz tane turaç, tiveyik, hıldırcın, ibihik, ^urruk Uuşu, kartal, ne istersen, hançi kus oîursa nlsun, yiiz tane yakalarsın. Teter ki çökte, yerde bir kuşu gör, şahini salıvrr...» Faltası sîbi anlrms gözlcrle çocuklar Hasanı dinliyorlar, şahinin yöresinde daha çok sıkışıyorlar, parmaklarının ucuyla usuldan şahine dokunuyorlardı. Hasan sonunda: «Bu böyle olmaz.» dedi. «Mademki plimizde hnyle bir soy şahin var, bijî de bua:iin şv bükliiçe çidelim, birkaç turaç avlayalım. Közleme yaptp ya^lı yaglı yiyelım.» Bütün çncuklar dudaklannı yaladılar. «Yiyelim.» dediler. «Mademki elimizde böy» le bir sahin var.» Selahattin düşünüyordn. Hasan: «tlaydi Selahattin.» dedi. «Cıidelim. GidPİim dc şu «ahin nasıl kuş yakalıyor, bir görelim.» Selahattin: «Bahama sormadan nlmaz,» dedi. Hasan: «Babana sorarsan sana hiç bir zaman izîn vermez. Sen de hiç bir zaman hu'güzel, bu soy, bu aslan şahinin yıldırım Ribi tıçup hir ku? , yakalaâığını görmezsin. Şahin senin değil mi?» dedi. Selahattin: «Ya sahini bırakmea nçup çider de bir daha .. O zaman ben ne yaparım? Bu şahin daha bebek.» diye Hasana yalvardı. Hasan: «Böyle soyln şahinler dedem der ki hiç hir 7aman uçup çitmezler, Yoksa senin şahinin soylu degil mi? Söyle. bu bir soy şahin deği! mi?» Selahattin susuyordu, «Söyle, bu şahin bir soy şahin defcil m i ? Soy bir şahin defcilse varsın uçsunffitsin.Soy bir sahin degilse zaten ne işe yarar ki. N e iş« yarar. Sen bana söyle bu şahin soy bir şahin mi degil mi?» muiHimı (Arkası var) 29 îşin hazin tarafı şuydu aslmda... Şu çocuklar böyle bir olayın ilk defa kendi başlarma geldiğini samyorlardı. Bu bakımdan pek şikâyetçi görünmü yorlar, aksine bir an önce gemiye dönüp vakayı ballandıra ballandıra arkadaşlanna anlatmak için sabırsızlanıyorlardı. Oysa, benzer bir durumla burun buruna gelen ne ilk Remicilerdi, ne de son... Her gece ay nı yerde bir sürü denizci ayriı âkıbete uğruyordu. Yaklaştım onlara yavaş yavaş. Hem yürüyorlar, hem de gevezelik ediyorlardı. Gevezeliklerinin en uygun bir noktasında lâfa kanştım... Hiç yadırgamadılar... Garip şeylerden zevk alan, aykın eğilimlerden hoşlanan kadınları söz konusu ettik evvelâ... Sonra normal kadınlardan bahsetmeğe başladık. Neticede bir gerçek çıktı orta. ya... üçü de aklı başında, normal bir kadınla unutulmaz dakikalar yaşamak niyetindeydi... •Gemiden böyle bir kararla çıkmışlardı. OLUM ÇIKMAZI Yazan : t . BLOCK ikincisinin Johnny, üçüncünün de Canada idl. Canada en yaşlıları, Rosso en uzun boylulan, Johnny de en gençleriydi... Evet, en genç, en sarhoş ve en gürültücü. Beni zorla gece lokallerinden birine soktular.. Kendileriyle beraber kafayı çekmem konusunda da ısrara başladılar. Fa kat ben ülser bahanesiyle bir bardak süt ısmarladım. Oysa bir duble viskiye ne ka dar muhtaç oldugumu bir ben biliyordum, bir de Allah... tçtikten sonra da kontrol yeteneklerimi kaybetmek şöyle dur sun, kendimi süratle toparlayacağımdan emindim. Buna rağ men içmemeyi tercih edıyordum. Böylesi çok daha iyivdi.. Tedbir denen şeyi elden bırakmamah. çok dikkatli olmalıydım. Eziklik f'TÜN bıınlara bakarak çalışmalarının karşıhğı büyiik üriinler görmeyi bekliyor insan. Fakat çapınvor bekledigini buiamayınca. Kisiler ürkek, özlpm dolıı yüzleri soluk. Hppsi pzikligini duyuyor bir başka dpvlptin gnlgesinde yaşamanın. Yaşamıyorlar sanki, ölü]er. En ııfak bir canlılık belirtisi pörülmiiyor kentlerde. Ölü bir Filibe. ölü bir Sofya, ölü bir Buijradstan. Her yerde bîr canhhkla karşılaşıliyor birden Yugoslavya'ya geçince. Yolları onaran gençkızlann ve erkpklerin yüzlerindpn taşan bir nese çörülüyor. Bindi£im arabadakilerin bana verdik leri köftrli pkmpgi yerken sırtinda patatps torbaları taşıvan bir kadm yaklaşıyor yanıma. Ilerlemiş yaşına, çplimsiz gövdesine bakmad"an çalısıyor. Fakat gözlerindeki pırıltı sönmemiş. Yanıbaşıma çökerek bana bir şeyler anlatmak istiyor. Ekmeğimi onunla paylaşıyorum ve 0 anda üstüme başıma kiraz yağmaya başhyor havadan. Kafami kaldırdıgımda yaslandığım duvann dammdan gülümseyen iki işçi çocuk görüyorum. Onardıkları dama kadar uzanan bir kiraz ağacının dallarım sallıyorlar üzerime. Kirazları yerken hepimizin yüzünd'e bizi birbirimize daha çok yaklaştıran bir güliimspme var. îçimizde bir sıcakhk: Hepimiz insanız ! B GARTH CADİA'NlN OLAALJŞ ÜNLÜ BİQ DÜS. \YLÂK MUSA YARIN ÖLDÜRÜLMÜŞ BİR KENT Üçü de genç, körpe ve güzel..; Ondokuz yaşlarında... Durun, durun... Sjrayı bozmaksızın an latmaya çalışayım size... Barbara artistlik yapıyor... Sheila ile Jan de balerin... Fakat işler bi raz kesat gittigi için mesleklerine ilâveten bu çeşit şeyler yapmağa da mecbur kalıyor yavrucaklar... Bir nevl gönül eglencesi... Hem eglenlyorlar, hem eğlendiriyorlar, hem de pa ra kazanıyorlar...» Poiis kuvvetlerinln yakalamak amacı ile çoktan seferber oldugu, radyo ve televizyonlarda da saat başı kendisinden bahsedilen bir sanık. bir kanlı kaatil durumunda olduğum halde tam bir soğukkanlılıkla bu rolü nasıl oynadıgıma kendi hesabıma ben de hayret edi yordum ama, kaybedecek vakit yoktu... Dolabı bir an çevirmeli, gerekli parayı tedariklemeli. Geçicl dostlanm adam başına makamlann burasiyakayı ele "ermemek için de birer duble viski ısmarladıiar. nı «Serbest Aşk Bölgesi» ilân başımın çaresine bakmaiıydim. Zevkle içtiler... Sonra ceplerinettiğini duymuştuk...» diye içieSual üstüne sual vagdırmağa den tomar tomar banknot çıka rinden biri fikrini açıkladı.. rarak hesaplarını ayrı ayn gör başlamışlardı... Şahlanmış bir «Yani ne demek oluyor? Serşehvetin pençesinde kıvrandıkdüler... Bir yandan da İokaldebest Aşk Bölgesi.» ları muhakkaktı. ki kadınlara adetâ yiyecekmiş «Cinsi sapıklann bildiklegibi bakıyorlar, o gece İçin ken Hayalim korkunç bir süratle rl gibi davranmakta serbest ol dilerine her ne pahasma olurçahşıyordu. Tereddütün zerreduklarını kastetmiş olacak...» sa olsun blrer dişi bulmak tssine kapılmaksızm gerekli iza «îlgili makamlar bir heyet tediklerini tekrarlayıp duruyorhatı vermege başladım. Kızlagöndersinler de «Serbest Aşk lardı. nn üçü de biraz ilerdeto aparBölpesi» ne demekmiş Tokyo' timanlardan birinde oturuyor Bir süre sonra çıktık. Şimdl dâ inceletsinler bunu... Lâf mı tpkrar sokaktaydık. Üçü bir ve aynı daireyi oavlaşıyorlardı. yani?..» Hayır. hayır bunlar ne kaldıden asılıp duruyordu... Madern «Sen şimdi gevezeligi bırak nm dilberiydi. ne de profesyoburalıydım. muhakkak bilmem da işimize bakahm...» diye bir nel fahişe... Sadece bolca pa» lâzımdı dişe dokunur kadınladiğeri araya girdi. Sonra benraya ihtivaçlan vardı... Gönül rın nerede ve nasıl bulunacağıden yana dönerekten şöyle deeglendirmekten de hoşlanıyornı. di: lardı... Fakat geceyi beraber «Şaka etmediginlzden © • geçireceklen erkeklerin. güvenl «Sen buralarda bir yerlermin olmak lsterdim... Şayet de oturuyorsun yanılmıyorsam lir biri taralınrian bulunması, gerçekten ciddi iseniz...» değil mi?» ya da tavsive edilmesi şarttı... «Evet...» Bu erkekleri bütün bir geceli «tçimizde şaka eden biri «Şu halde aradıgımiz tlpgıne kabu) ediyorlar toolantıya varsa o da sensin Lou... Bunte ve akh başında kızlann neca yıllık hayatımızda hiç böy da içkili dansh bîr kutıama, rede, nasıl bulunabilecegirü da bir bayram. bir doğurn yıldrtniJ lesine ciddi oldugumuzu hatırbiüyorsun demektir...» mü nit.eligı vermp\fi tercib edi« lamıyoruz... Degil ml çocukBen kendiml onlara Lou di lar...» vorlardı. Rol visk! hafil bir ye tanıtmışhm. Onlar da aynı müzik re los ışıklar... Üst ta «Astında bakarsanız üç şeyt yapmaktan geri kalmamışrafı kendiliğinden geliyordu za kız tamyorum... Görür görmez laraı. Birincisinin aaı Rosso, tpn bayılacaemızdan da eminim