25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5V/ U1T1J1. U J.VJL X SU JL 31 Mart 1 ••••••1 Mart rmihtirâsînriârî Söriraki ilk hih kümet kurahiyor. Bu, katcgorilerîn yansıması olarak *en sorumlu parlam?ntodân aimmış srçkinlrr ile, dışardan âlınmış kurulu bif hükiîmpîtir «ParlıJerüstü» Çlkma espriSİ îie nitelidır, Şîmdîvp ka. nlan guli^i varatan «rçformculufun ihnm bırakıîarak. dpvrimfî Bu ıkı nnsur, JH'tkiimfün kunılmasıns IŞik ftlarık kııliamlmtştır Rovjçre de «HIS prwtî,t Sâglanmava u^rasıJmıştır. i partl!çrüstü!ükt?n g?lm# #nğ ilç refiîrmcu • dfvrimcî hîr Ü7Prinrip rpfnrmçıı • drvriroH Isra gerçekten girîp girpmıyeçegıni giz PROGRAM YAPILIRKEN Prof. Bahri SAVCI kiik hırlpşiklıgi ıçınde eörüJurlen e, İktidar merkezleşmpsinç karşı bir isyandır her ikisı.. Dışarda da pmpprralizm sötMüı'üsüne kar 51 bir îşyandır hcr ikisi.. Sonra, Ataturk ile Anayasa arm dcTrimI?r* ulaşma 7onmlııçönu duvmadii da bir hirksiklik gosterirler. Bu d^rim açısı birkşiklipdir: Gprcpktçn her ikisi arasında ötıce, »iyafial dpvrim aciMndan bîr ijirlcyiklik vardır: Hfr ikisi de iktidan halktan çıkartır. Her ikisi de iktidafı llukuksal \e kamu oynnun yapacafı toplumsal dfiipt altmda futar. Dtiruttîa fins>al dp\Tİm arısmdan bakaCftk ftlursak. gpnp hir birleşiklik çörürüz: Bir ke« her îkisi, tam Iavık bir dcvl?t, l?İr toplum arar ve bünu yaratmaya ujrraşır. , hpr ikisi de insanlar. gTupIar, kaarasında sosyalman olan eşitsirlikleri jriderıripyi arar. It.ii somında bçr ikisi arasında ekonomik açıdan bir birlpşiklik vardır: Her ikisi dp. ürrtimi arttırmayı amaç pdinerek devleti bunu saflamakîa yükümlü kılar. Her ikisi üretimi «sai (çalışma> y» dayatırlar. Kişiyi, gTupiarı, sınıfları, bölgeleri ve sonunda tiim ülkeyi ekonomik bir hiitiin halinde geliştirip, bu ekonorni bütünlüpüne sai (çalışma) erbabını sahip kılma da birleşik bir niteliktir. 12 lYIart'ın bu bıitünleşmft do^rultumına katılması jjerpkir, Muhtıranın kpndisinin de îçerdiği üzere, mııtlaka türk Anayasa dofnjHusundadir. BöyJe olm»ma«ı onu kçndisi Hc çclişkiye u^ratır. f'stelik 13 Mart rc ondan gclecek hukümpt girışimlpri, ya d» herhanffi bir girişim Atatürk • Anayasa doçrultusunda olmazsa, o daha «çıkı^ında sıhhatsiz» nlur. Çünkü böyle bir durum ordunun dpvrimciliğin sadık sa•ttınucuhıs'iı ^rîrnp^înp sığmaz. 1 2 Mart'ın fikirsel desteğindc olan bir gfi1 ri^im Atatürk • Anavasa doğrultusunun srerrklprini verine çetirmp^se, bıı da, onun «yerlpşmpsinde sıhhatsizlik» nlur. Ciinkü. Atatürk'tprt sonra, türiii tavİ7İer!P, Atatürkçülük kendi özündc zedelenmiştir. Anavasa, hu ^edelcnmevi dnlcvip, tarihin normal Rpîişîmîni çptirmck icin bir atılıda blllunmuştur. Bu cümlpden olmak Ü7.ere, hem sirasal dpmokra.siyî Küçlendirnıiıştir; hem de Atatürkcü özü yeni koşullara uydurma yohınu açmıştır. Reformnt çizginin ko&ıdıı B i» gimdiHk, lîrfformrn nin, gncak, Mart • dpvrîmH çfoçimuhtırasmı, Atatiirk ' IHBI Anairısaşı doğrultıifiunda anlamakla \e nnu hnUp hir kanpl İÇİnde SClİŞtimıçklc buhınabilecpfînl hatirlatmak îstîjoruz ve şöyle diyonrz; kp/. Aiatürk'ün kfndisi 1961 Anayatpmpl kavnaklnrındandır. Bir baska 1361 Aıınyasası Aiatıırk ilç sıkı hir İHskİ içindpdir. Bu ilişkı, iıpr ikî ftlayın si< \asal sosval eknnomik dftğTultııları araştınhp, hirhinvle karsılastınldiîrı zaman. bilimspl bir bakısla, çnk açik olarak STÖZÜkÜr. CÜnkÜ gene bir başka ripvimlç sövlemek EfTfkİrse Atatürk ve Anajasa Olayları avm tarrhscl zonınlarla doğmuştur. Aynı tarilr s.pl gplişim zoranlukiarmdan hiz almıştır. Bu \u7dpq de aynı özdc bir içrrik ilç doğrmıştur. Eğer 12 Mart doçrultıısu da, Atatürk trrimini *•*• kavramıtit knllanıyorsa ve bu yol ilp kendisinr bir tanbsel siyasal davanak arıyorsa ki kuUamyor rft ariyor; çünkii Anayasa ile önçnrülen reformların ^crçekleşmesini ileri siirüp bunları çprçekleştirecek bir hükümct arıyor: bu hükiimpte, Atatürk. çii £nruşü, çıkıs noktası olarak pföstpriyoı; Atatiirk'iin kmrlu^ıı dpvrimin dokunulma/llgını saelaTan «lnkılâp kanunları» mn uygulanmasını istivor, rvft 12 Mârt da Atatürk ^p Ana>asa ile bir tarihsfl sivasal < sosyal • bütiinlük kurmak istivnrsa, Atatürk TC Anavasa olaylarının içeriği ile dolu olmak fcrekir. Atna buna vptmez, grcrçfk Atatürkpülü' Jc vft Anava.sacılıj>a çert.Tkten dönük olunataksa, hcr ikisinin İıpr zaman için dcTTİmci olma anlammdaki bîrlfşik ilkpJpri gerpjince, yprimlp, üıırmaz hir d.cffişmpci, vr, ıılaştıgı nokta ile jetinmpz bir gclişmcci olunmak ge Mart, hütunlpşmenirt yaimzca bn jftnleri ilft de yetinemez. ayrıca doğnıltunı ^eh'ştirme zornndadır. Talmz burada «s'a çok nazik bir soru geHr: DoğrtlHuyu Rplîştirmenin yönü nerdedir? Sorunun nazikliği, aRÎında ancak edebî ftlandadir. Toksa sorunıın karşılığı gerçpkte sade ve kesindir. Çünkü bu karşılık «eşya> tım fabiatı» ndan çıkmaktadır, Burada e?vamn tabiatı. Atatürk dpvrimleri île Anayasanjn snsyal 07lü ve özjfürlukÇ İçpfisîdir. 12 Mart'ın kpndisine uyacaği Ü ve katıiacağı çelistirme yonü ancak hudur. Bllna çnre, Atatürk • Anavasa dnjjrultusunu izlemek demek: bunun Ö7Ündpki dpyrimcilik ilkesini peliştirmek demek: Türk ulusunun hemen hemen tüm çoçunfuçiı ofan mazlum kitleîerin sosva! açjdan ezilmemesi için, rejime sosval katkılarmı çetirmelerinî sağlayacak bir düzen aramak demrktir Bu düzen. kitlelerin ekonomik olarak ezilmemelpr| için. ekonomik haratın onların katkısı ve ağırhçı altmda seçmesmi sağlavacak bîr yönün düzeni dpmpktîr Ayrıea, bu düzen modrrn b!r eknnoml' nin en çüçlii faktnrü oldııçu halrie hâJâ mazlum kalmakta olan çalışanların Atatürk'te «nçnrülen vere srelmesi icın. us'un bilffi araş» tirma VP bunu tartı^ma nzsürlügünü tüm geliştiren hir düzen nlaeaktır. Beyoğlu insanı Bir isim vardı, dün Beyrfglu'na çıkUm. Beyoçlu öteden beri ilçinç bir yerdir, ikincf adı Pera'd Bu riftleme nereden geliyor, diye kıtaba baktım. Bizans dili dc «Pcran» karsıvaka demekmis. O xamanlar ba^lık bahçelikrr Bevofclu, ve Peran ba^ları diye anılırmıs. Fatih Snltan IMehm 1461'de Rum Pontus Devletini zaptedince tmparator Davit Kor menos sülâlesini htanbDİ'a ç^tirtmis: sülâlenin beyzadelerınd Alekaios'u Tiinel civarına rerlcstirmis. *) vakittpn ber! wmfp BevoÇlu flenmis. Dİİn ögipden sonra. vttrinlrri bnrdalavarak. kalabalıgı omn layarak viirürkpn, Bevoğln'nnn tuhafliKi bir daba çhyume r a r tı. S» daraeık Terde suriUJe diinva kesisiyor. Bir adım atiTO sun. cami.. bir adım daha atıvorsnn. sinagoı., bır adım daf randevuevi.. bir adam daha. re<dm sfrffis».. bir adım «onra. Hıl «f.. bir adım sonra. oknl Mevhaneler, kültiir merkczlcri, « nemalar, kız okullan. moda «alonları, ktımarhaneler. rbarlf r k l a kütüphaneîer, tivatrolar. irkiH saylar, artîit acentalan, 1 sirketleri, fotografcılar, vedpk parcaoılar, lüks «ehir ktıhıpK hayır dernekleri. kapakcı diikkânlan. iskcmbeciler, berberî? mpscitler ipire Kalahahk hirbiri «stüne vıkılarak ye saşk dalealar eibi dar caddenin duvarlarına çarpa carpa cıdıror. \ Im en hızlı maccra ve seks ri!imlerinden kopnp sportoto ovm mava kosanların hirisini voldan rp^irip : Erim kabinesi rtp vapacak? dive sorsan. alacagın rev; iki kere iki dört edercesine belli : Bosvcr rahu !.. Ankara'vj halı to7n silkfr ffibi patakla<=alar, BPVO^IU ken çırrırmda vasıyor, Brvo«lu kalabalıSının dcrdi davası baska Bevngln'na çıkan vatandas va hitmek tükcnmek bilmıv! ma&amlarda alısverisp çeçepek, va da hırh bir fîlim içm bıl knvru&ıına ffire<ek E%*r paraya kıvarsa. karabnrsası da v bilctin î.. Filimde iyi tabanca cekiîecek. ki7Îar sovnnacak. k; çövdevi rötürecck, atlar kosacak. otomobiller devrilecpk. uçrt lar parcalanacak, insanlar birbirine girccek, bombalar pathy pak Ama hepsi filimde olaoak. Türkiye'nin dısında, beyaz pprdpde vasıvor Bcvogln insan Deniz Gezmis olavı, ancak Yesilçam'dan geçip bevaz perd ve gecerse Bevoelu insanı içîn ilffinçtir... Satman Kaya'mn En nivet MüdürİHgündeki macerası da övle... Ünivprsİte ratj^ma Bevoçltı insanına bevaz perdpdeki hevazlarla kızıJderiliIer an sındaki dövüs kadar nzaktır. Islâhiye'de dpvrimci avukatla binlerce mürteci mi kovalamıs? Beyogla insanı, sinemada 7ei riJprin heva7ları kovalama«ını sevredip hevecandan hitmektedı Köyde ö^retmenin hovnnna vnlar takıp sürümüs ban varatı! lar. . Bevo&ln insanı. böyle bir olayı ancak renkli filimde g« rürse ileilenir. Ya hükümet darbesi? Önemi yok Bevoglu insanı için, beya* perdede olmadıkta sonra'.. Arada «ırada. dünva VP memleket habcrlerinde, diiiük D» mirel'in ya da seksenlik İsmet Pasa'nın suratları görülürs salonda birtakım gülüsmeler doynlnr. tste o kadar. Beyoslu insanı, karanlıkların însanıdır. Karanlık saionlan insanı Bir koltuğa oturnr, vÜ7Ünü dnvara eevirir, filim tm kinesi ne oynatıyorsa. dünyası o kadardır. Ve Hâmit'in şiiriı deki çibî : Hpr yer karanhk'tır; pür nür o mevki... Bpyo^hı insanı Bevoçlnnda otnrma/; hütün Türkiye*ye yai ffindır. Bpvaz perde tüm hayatinın perdesidir. Ya bir sinen dergisinden. va bir fotoromandan. ya bir tasra sincmasının ko tu^uudan eözler olan biteni... Tüketim ekonomi«inin tükctti toplnmların tiikenmis ınsanları, hirbirine omuz vurarak, va palavarak, sallanarak. 11,30'dan lfi.SO'a, 16,S0'dan 18.30'a dalç. lamrlar; perde aralarındaki reklâmlarda kendilerine sunnh yheeekleri vîverek, givçeekleri çivcrek: hangi dünyada, han ça^da yasadıklarını, ve hangi denizde vÜ7düklerini bilmiv» balıklar eibi *alsamalarmı oynatarak birbirlerini seyrederlcı Bevo|l« insanı bir degil. on de§il. milyon deŞil... Kim har çi akıllı düsünüp de su çarkı kurmussa. kendi çıkan hesabıt iyi akıl etmis. Bevoâlu varatıkları Beyogln öîretiminde ejiti dikçe. sömürü çarkının isi iş... Kövlü efendimizdir demisiz; köylü efendimiz ise, şehirü d beyoğlumuzdor. • • • « • • • • • • • • • • •!••••! Bir 72 Mart neden vardır? rahilivorsa. tonlumdan Atatürk anlavısında Anayasa icpriçimlr hulunan dovrimci ilkolpr ifp niteli bir hiıkümpt çikarmasını îstevebilivorsa, yukarda anlatjlnn anlamda hir halkcıhk çizgisinin izlenehilmesi için vardır. Geni? hir özsrtirlük ile Türkivenin tüm meselelerini tartışmak, çözüm vollannı us'un tüm verilerivle bulmak icin vardır. Tani tarihimİ7İn yeni cerpksinmesine karşılık olduğiı için vardır. Bu çereksinmryi de Atatürk • Anavasa olavlan ile bütünleşerek yerine çetirpceçi için vardır. bir 12 Mart varsa, ve, parlamento R fer hükümetin vüzüne sucluluklann» vu> ve Birleşik ilkeler flemokrasisi demokrasisi olmak zorunda kalmıştır Bu demokrasi; insan us'unu çağdaş uygarlıği tüm kiiltürel ve düşünsel ürünleri ile besleyerek, Türkiye üzerinde önerilerde bulunma konularında yaygın bir özgürlüğe kavıışturmuştur. Bu demokrasi; aynı zamanda, Menderes patentli bir iktidar olavında ffözüken Menderes üslublu bir merkezîlpşmîş iktidar suiistimalini önleyecek bir düzendir. Bu demokrasi ancak egrpmert sınıflar yararına olan cıkarcıJık politikasını önleyici bir demokratik iktidar dengeîemesi düzenidir. Bu dengevî hem tiirlü ore;an ve kurumlar, hem de adı şreçen özgürlük dolayısiyle türlü serbest RÜC mercekleri işletir. tşte bunlar Atatürkcü özün yeni koşullara urdurulmasıdır. 12 Mart Muhtırası fçindekî bir yeni ?8« nptim, bu özdeki özçürlüge, zümresel çıkarcılık ile çerçevelenmis bir iktidar uyj^ılamasmı önlemeye yönelik düzene ve onun gereklerine uyamazsa, Atatürk • Anayasa drığrultusunun pereklerinden kaymış olur. Bu da kendisinin çıkış noktasını unutma olarak. kendisinin işiemesine eibette bir sıhhatsizlik getirir. ilkeler B öylpcebirdo'jan birleşikgeniş bir demokrasisi; özgürlük, özfürlük 12 Martın dcvrim acısina katılması Mart üzerinde çok şer kolayca söyleyemeyeceğimizi ilen sürenler olacaktır. Bu pek dofnı olmaaa gprek. Ortada, açık seçik hir toplu irade halinde bplirip, fclsefî hir hütün teşkil edecek ipuçlannı da ppkâiâ vercn vf «;rp.sınpn ilzam cdici» niteliktp olan bir vpsika vardir. Iştp divnni7 ki, bu vesika. valnız Imza sahiplfri sövledipî için degil. onu doğuran hareket tarihen zorunlu kıldığı için, o, Ata Her ikisiııi de kurulan hükümetin projrramında üçlü bütünlemenin çerekferinin nastl re ne ölçüde ele alındıçını KÖreeeçiz. Bunu tarihin önünde ^öreceşiz. Ayrıca, tlhan Seleuk* un dediği üzere, sömürücü egemen sınıfların aynası olarak, etrafmda her sov irticaı kümelemiş olan ve bu irtieaı Anadolu'da rurucu bir güç haline setirmiş hıılıınan Demirel iktidarmın payandası olmadan dolayı sorumlu olan; ama başka seçcnegimiz olmadıçı için kendîsini bu sorumlulujiundan teorik olarak arıdığımız parlarnentonun; mndern Kiıçler vararına, jerçck öz^ürlüğün yararına, bu hükümete na.sıl bir katkı getireceğini gö> receğiz. Bunu tarihin önünde göreceğiz. 1 5^ ^^ Dovrirn açısı hirleşikliği imrii bu dımımu daha îvi ka\Tayabilmek için şu analizi yapmak gerekir: Ataturk ve Anayasa, herş.eyden önce, bir "Bu gelen kayık mıdır? Her zaman olmaz bu. Oturdum mu yazı makinesinin başma, ilk cümlevi kurdum mu, tamamdir is. Ö gunün yszısı bitmiç gihîflir artık. Konıı nramava. seçmeye de gçrek yok: Beni, yaz beni yaz diye baçırıvor olaylar. Giinde iki kez çıksa gazeteler yetmpz jazılarımızı yayınlamaya! İftç küçük defterime aimmış notlar, kâçıt parçalarınu riziktirîlmiş satırlar. Ama eskimi? hepsi, gereksiz Iıale girmiş. Ünpmi kalmumış. Ne bana bir şpy anlatı jnr, ne de okurlara bir "jipy verecek... «Hpr sabalı kcndî ol.ir.akhırivlp £Plir». Buna benzer bir söz söilodı çpçpıılcrdc Demiıel. Biilıın bu sıkıntılı günleri atlataeağı krimsıncla mı? Bu fi.ıbah, yarın sabah, bir İKifta. bir ay, üç ay, ha\di havdi bir yıl tatsiz sahahlar, akşamlarla geçecek Demirel icin, DpmırpJeiler için Ama bambaşka bir sabah olaeak günün hirinde. yepveni olanaklar çptirecek. Sandıklar açıldı da oy. lar hir hir savıldı mı. Bay Dpınırpl hevbetli çövdesiyle sandıktan firla>ıp il.lidiir koltujhma bir kez rlaha yerleşecek. Umut fakirın rkmpjçi ripmışler, <) da kursun bö\le havallcri kendi köşesinde! Aınlaıla, ha>all<'rl(* yaşam.ık insaıun yartnsında var! Hem pek ham ha^al tlp de^il DemiıHin heklpdiklpri, Devrimciler gözlerini acma/iarsn, ]'» .Mart atilmiım Rpıpçınee deKerlcndirmezlerse, geno Kısır cpkisînçicrr. ters ,ionımiara, adam yemclere, ideolojik çedüsfrlrrsp cîri dpmnkrasi «kerkdi olanaklariylp>» döner •ri. Hrm bu kez «kaka» dtfmukrasi biçiminde!.. hpr /aman olmaz bu: Gece yarısma kadar oturdum. KMIİ \abanci dergiler, notlar alarak. yazılara başlayıp ıarula ka;;ulı vırtıp atarak. Sabaha bıraktım yazmayı. Gazeteye ÖRIP^C tlck götürsem yptîşir ıımucluvla. Erkcnden geldi füniin pa7etPİeri. Başhklau nkudum: Frgin «kimsryi tâciz etmpdpn para cafım» demiş. Dpmirel soruşıturma komisyonuna savTinmayollamjş. tstar.bııhla gcnc patlamalar olmu^. Tunagür ikj ay izin alımş. Inhnu'ru Erim. Çağlayan^il, Ölcav zivaret etmiş. TasîM'iuf bonoları kaldirılacakmıs. Vıjkıınula gmp üç devrimci vu. Yeni program X sa\f» tutacakmış. Sav işsizlik sİRörtasöz açmış. fiazptplerden varar yok! Itici bir güç hulamariım onlarda. Hpr ŞPV, herkcs bekliyor. Kimi pusuya jatmış bpk. livor. Kimi yumruğunu kaldirmış bekliyor. Kimi ne nlacak halimiz riî.^p bpklivnr. Kimi umutla, kimi umutsuzlukla, kimi avuçlaıım hirhirine sürtcrek, kimî «ah bir şu olsa, bu olsa» diye fki mektup aldım dün: Bir astsubay, hir de eniekli astsubay ya/mı?. «liırk ordıısıı te^meninden orgeneraline kadar Atatürk dpvrimcisidır» diye yazmışım hir yaaıımdsı. «Bıraz daha eğiliniz ljır yapıfın temeline» divor astsuhay arkadaş «Silâhh Kuvvetlerde îi^t^ubay top]ıılu*u vardır tnanmız ki bu zümre de baştanbaşa bilinçli Atatürkçudur» Öteki mektupta da şöyle deniyor: «Benre dn^rnsu şu şekılde yazmakfır: Türk ordıısu erındpn or^eneralıne kadar Ataturk devrimcisidir». Ilemen huldunı o yazımı. Evet boyle tümlc var yazımda. Amn daha yukanda da şunlar var: «... Türk ordusunun en buyuk komutanından en küçük subayma pnne dek Afatürk devrımrılıgı çızgı<>ınde bir kez daha birleşmesi. » Drmek ordumuzun erinden, astsubayından, teğmeninden orgpnpraline dek Atatürk devrinıcisi olduğunu belırtmîşim açıkça. Once ınle uzülmüştüm ki, hiızur dııydum birdeıı. Hem yazılarım boylesine dikkatle izlendiiji, okunduğu için, hem de o yazıda gene de boyle hir tersliğe, bir yanılgıya düşmemiş olduğum için... Simdi sahahın yedisi. Ciene yapmıır hulutları dolaşıvor teppmİ7dç, Yağdı yağacak. Beklersiniz, yağmadan ak*>{imı bulur. Bir çeşit korkuyla, umutla. Şemsive almalı mı, trençkot mu, palto mu £i>melit ya şapka? Övlece durup bir şey japmıvan bulutlar gÖ7 kurkutur yalnız. Gerçi sahahın bu saaUerinden öglenin, ö^le sonıınun nasıl olaeagı da bîiînemez. Güneş bir açar ceket hile fa7İa gelir size. Bakıyorum pencereden, bahar koşa koşa geliyor. Tomurcuklar konu^tıyor her bahardaki gib'ı. Şarkı söylemek geçiyor içimden. Kadvodaki Karadeniz havasına katılmak acemice: «Bu gelen kayık mıdır? Yelkene lâyılc mıdır?» Derken baberler, üç yüz bin kişi ölmüş Pakistanda! Bir cümlecikte geçiliveren bir gprçpk. 3 O bin insan kopmuş dünyamızdan kimin umurunda? Q Çaçrışımlarla dolu bir yazı işte! Her zaman böyle olmaz. Tek bir olay. tek bir söz, tek bir düşünce veter. Ama bu bekleyiş KÜnleri öyle^ine sinir bozucu ki! Kimimiz ıımutsiJ7ea bpkliyoruz. kımimiz umutla . Ne olaeak yarın? Nas»U bir sonuçla karşılaşacağız? Sevinetek miyiz? Üzüntümüz daha mı artaeak? Hiç bir yoruma uygun olmıyan bir Oftam, bir gidiş, bir tutum... Devrimled vapmak için kurulmuş bir hükümet, çelişik görüşler taşıdıjı söylenen Bakanlar, en küçük devrimci davranışı baltalamak için pusuya yatmış partiler, particiler... Her şeye rağmen umudu yaşatmak istiyorum. Umutsuzluçu haklı kılacak bir şey yok ortada. Astsubay arkadaşların mektubu önümde: «Türk ordusu erinorgenAraline kadar Atatürk devrımcisidir» tçimde koskoca Tİ yakan bir cümle bu. Güneş o kurşun rengi bulutum>' ^dan çıkıvor işte. Tam degil, ama zorluyor engelleri. n delecek bulutları... Bütün güzelligiyle kaplayacak 'an. Bir şey geliyor bize doğru. Bir şevler de gidir. Karadeniz şarkısını söylüyorum kendi kendime: 'ç mıdır?» Sonra güniin sorusu: «Yelkene lâyık \rhkta iyimserlik, umutla ıımutsu/luk. bezginlikle ok kısa çizgfiierle belirtmeye çalışılan, yüzyılları kaplamış bu oluşlara, Osmanlı tmparatorluğunda, paralel hiçbir ffelişme yoktur. İmparatorluk, Ondokuzuncu yüzyılın başmda. resmen Batınm tuzağına diişürüîmüştür. Bata baskısı ağırla şınca, Osmanlı aydmlan, 1876 yılında, «ıslâhat yaptık» diyerek, ilk Meşrutiyeti ilân etmişlerdir. Parlamento hayatı altı ay sürmiiş, yerinî otuz yıllık bir istibdada bırakmıstır. Bıl donern îçınde, dıinyasından habersiz, yeıaltı yaşantısına mahkum, en temel hürriyetlerden yoksun bir halk yetiiŞtirilmiştir. îşte, romancı Mehmed R«uf'a göre, «tabistm bol bol verdiği4hayat unsurları» bile kendisinden esirgenmiş Osmanlı toplumunun portresi: Bunlardan tabiahn verdiği seylerden yararlanmaya hakkı olmavan. «Teryüzünde havatı kazanmak icin. ver altmda. cürümüş bir öliinı havası icinde cahşmaya mecbur. Bu s^kat yığmlar. Bu rnnlı camurlar. Morarmıs tırnaklarıyla, tabiatin sögsünü deşprek, çürümüş dişleriyle siyah tnpragı kemîrerek, havasız ve ışıksız ucıırıımların bakışları yoran derinliklerine, yavaş blr düsü<şle iniynriar, înlyorlar...» Fakat, yine de bu ortamın yaratabildi§i, için için gelişpn bir akım, Abdülhamid'i ve rejimini yıkmıştır. Hürrivetin ilânı 23 Temmuz 1908 de (10 Temmuz 1324) olmuştur. O gün, Rumeli kentlerinde çılgm bir bavrom havası vardır. Yer yer çalman Fransız millî marşı Marsevcz'in naameleri arasında, Manastır Valisine çekti^i telgrafmda, Enver Paşa, Sjöyle diyordu: «Hastayı fpdavi et1ik>. On yıl sonra, 1918'de, İttihatçılann kaçıçını ele alan Hâdisat gazetesinda bir karikatür vardır: Yerde imparatorHık yıgılmış yatıyor. Ittihatçılar kaçıyorlar. Altında da şu vazı: «Zaten hastaydı». Hasta adam tedavi edileme7di ki... 1854'den beri. «borçlanarak yasamayı» gelişme prensibi saymış bir devlet, ancak ölebilirdi. C Bizim trajedimiz Y A Z A N : Prof. Tarık Zafer TUNAYA fcolay uygulayabileccklerdi.» Borç alarak yaşayacaksın. Aldığın her 100. liradan memur maaşı gibi eline 21,5 lıra geçecek, O parayı da kalkınmaya yatırma yetkin olmayacak. Maliye'ne, ticaretine, gümrüklerine hâkim dejilsin. Devlet gelirlerinin üçte biıi, gıimıuk gplirl^rinin yü^de 94.5'u Diiyunu Umumiyp'nin elîne geçmiş... Ve sen. demokrasi j'anacaksın... Sonuç bclli: Mondros Miitarekcsi .. hiç bir katkısı bulunmayan AP, DP uzantısı olarak, biçimsel bile denemiyecek bir demokrasi uygulamasma girişmiştir. Sosyal nitelıgi güçlü bir Anayasayı iflâsa sürüklcmiştir. Sonuç: 12 Mart 1971 üHunatomu. Ve biz, şimdi, önceden uyarılmalara ve hesaplanmalara rağmcn, adım adım yaklaştığını gör dıığümÜ7 bu sonucun, çıkmazları içine dıismuş bulunuyoruz. Ve butün bunlara demokrasi divoruz. Hâlâ di5; borca bel bağlıyarak kcndini Düyunu Umumiye saymava hazir. üyeleri arasında Tür. kıyc'nin resmi tem.silcisi bulunmavan, fakat Türkiye hakkında karar verebilen. Kalkmma plânımi7a hâkim, bize kızınca «Sovyetlcrden, Araplardan borç alın» divcbilen bir tefoci örgütün Kon. soı^iyom'un gölgesinde. Ayyıldı/lı >obancı yapısı uçaklarla, ^Ü7rl baj^rağımızı dalgalandıran yabancı yapısı gemilerle, sokakla rı dolduran, aslmdan pahalı, mon. taj mah araçlar icinde demokrasi türküsü söylüyoruz. ler, Millet Meclisi Anayasal denetleyici görevini yapamamıçtır. Parti çoğunluğuna sığınan kişilerin suiistimalleri çopunluk mekanizmasıvla örtülmüş. gensorular aynı âkıbete uği'atılmıştır Meclisler, başkanlannı seçebilmek için, tıır üstüne tur rekorları kırmışlardır... Parlmanterleri satın alma havadislcri günlük olaylardan sayılmıştır. •«•••••«•••••••••••••••••••••••••••»••*, TEŞEKKÜR Babamız MEHMET SÜLÜN'ün mıde amehyatını bagarıyla yapan sayın Op. Dr. ASIM TAŞER ile basta hemçıre GÜLBAY olmak uzere hemşire BILGIN ALPAT; ve hastamıza yardımlarını esirgemeyen Nusret Yeriş; Mahmut Altay ve İstanbııl P.T.T. Hastanesinin diğer personeline teşekkürü bir borç bıliriz. K171: KRSFN ve Damadı: METİN ASKIN ''••••••••••••••••••••••«•••«••••••••••••Jl K Umul yılı 91 s? yılı knramsardir ama iımnt yılıdır: Tek amaç millî dcmok. ra+ik. baBımsız, kı?nca serefli bir Türkive kmmak. TBMM Hükümeti. 1920'de bir aravıs içindedir. Kendi rejimini, ülkenin sosval ko^ullan içindo aramaktadır. Batı kopvacılığı, vcrini, yerli vc millî bir aravı^a hırakmı^tir. îştp Karahisarı Sarkî mob'usunun, 1921 Anayasası konusmalnrı sılasındaki so7İprip « .. Bu e<;as memleketin ruhundan doçmuştur. Garpte yok di>e reddetmek mânâsi7flır. Evvelâ biz tathik ile örnek olalım cihana.» TBMM'nin 2 Mart 1924 toplantısında Saraçoğlu Sükrü aynı iste^i dile setirir: «Hiç bir kanunıımuz yoktıır ki millî olsıın. Biıtün kanuıılar eenehî kanıınlarınm bir haütasıdır. Arap ve ecnebî kanıınlarınm bir halitasıdır,.» 1924 Anayasası 1921 rejiminin tızantısıydı. Müdafaai Hukukçuların gözü kapalı Batı saplantısı yoktur. Ataiürk, 1924'te Samsunda yaptığı bir konuşmada, «alelâde fırkacılığm» memleketin ve milletin barıs ve güvenini bozacaâını sövlcmistir. Türk Devriminin yapıcı ekibine göre, temel sorun ııygaıiık ve kalkmma olarak saptanmıstır. esrutiyet'ten beri siyasal gorüslere bâkim olan 'saplantı, çok partili rcjimdir. Sanayici ve geli^miş Batı demokrasisinin yapısal koşulu olan çok partili rejim, 1945'te de, bir garanti sayılmıstır. Ve bu tarihte, çok partili rejim izini çıkmıstır. Ne var ki, bu rejim 1924'ten beri, tek partive göre ayarlanmış bir Anayasal dÜ7en icinde kurulmtıştur. Demokrat Parti'nin ilk kongresindeki tez de buydu, «anayasa uvgulansm»dı. 1950'de. yalnız «dürüst» bir seçimle, demokraginin zaferi ilân edilmi<;tir. Fakat, soçim sisteminin cilveleri hesaplanmamıştır. Ve hiç bir hukukî ve siyasal frenleme tertibatınm bulunmadığı bu Anavasa düzeni, DP çoğunluğuna tes. lim edilmiştir. DP, Osmanlı borçIanma politikasını, büyük sermavenin gölgesinde, devam ettirmiştir ve biçimscl bile denemiyecek bir sözde demokrasi uygulamasma eirismistir Sonuç: lîlfiO hareketl. 961 Kurucu Meclis'i, sonmları sosyal kapsamı icinde, ilk kez ve olumlu vönde ele alan bir 1 alkmma rasvonelini saptayacak Devlet Plânlama Teşkilâtı, hükümotin emrinde, Anavasanın emrettigi özerklikten yoksun, bir memurlar heyeti durumuna sokulmuştur. Azgelişmiş bir ülkeyi oVcl sektör hâkimiyeti altında kalkındırma esasına dayah, sosval adalotten uzak, Anayasanın sosyal dovlet ilkesıne yabancı ve aykırı tkinci Beş Yıllık Plân. bu zihniyetin eseri olmustur. Ve kalkınma, tamamen yabancı ve yerli Ö7el sermayenin ayaklan altuıa bir hah gibi serilmiştir. Ve nihavet. demokrasiye bagla. nan ümit hiç bir suretle gerçekleşmemiştir. Ki'isel, smifsal ve otoriter sonuçlar önlenememi^tir. Anayasayı çiğneven iktidarları, do^ru yola sokmak için, silâhlı müdahale, on yılda bir tekrarlanan Anayasal bir gelenck olmuştur. Gözlemler daha da arttırılabilir. Cumhuriyet ]•(•••••••••••••••••••••••••••••••(•••••£ TEŞEKKÜR Biricık yavrumuz Harika KÜPELİ'nin geçırdığı elim trafik kazası ile aramızdan ebediyen ayrıhgı dolayısıyla; basta hayatını kurtarnıak için hıçbir fedakârhktan kaçınmıyarak buyuk gayret sarfeden Kayseri Ömür Klinığı sayın doktor ve personeline, cenaze torcnine iştırak etmek; çelenk gondermek; bizzat gelmek veya telefon, telgraf, yahut mektup ıJe büyük acımızı paylaşmak lutfunda bulunan bütun dost; akraba ve yakınlara ayrı ayrı tesekküre teessürümüz mânl olduğundan minnet ve çukranlarımızın bu yolda kabulünü rica ederiz. Ömcr Küpell, Dr. Mustafa Goğuş. H. AbdUlkadir Özkarsh. '<•••••••••••••••*••••<••*••••>••••••••••' Cumhuriyet 2755 Merhum Suleyman Pasa v Nazlı Hanımın torunu; mer lıum Ismail Fevzl Paşa v« Na kife Şahinbas'ın buyuk oglu Omer Fevzi Mardin ve Hursıd Hanımın damadı. Safıye Me ren'in esi; Yuk. Muh, Örkuı Meren'in sevgıli babası; Luta' nın kayınpederi. Ayse ve Ka ya/nın aziz dedesi, Raife: Sa bıha Şahinbas'ın. Nafıa Temo nun kardegi, Muhiddln. Alâet tin; Celâl Şalıınbas'ıo agaoey si; Cemal Saiiınbas; lskende Temo; Edibe Sahınbaç ın ka yınbıraderı, Osman SatıSnbaş'ı yeğenı, Lutfıye Tibet; avııka Faruk ve jrfan Haznedar'ın hî lazadesı; Prof. trfan Sahınoaş Şukran Konuray'm dayızades. Nihal, Zühal, Yük. Muh î^ma Sahinbas, Turkân Cansunar Gulveren Tuntas; YUK. Muh Canan Temo; Esın Sahinb.ış'ıı sevgıli dayıları, Leman Doma niç ve Naci Tibel'in halazadesı Zira Tuntaş'ın büyük dayısı Prof. Fahri Domaniç'in enıjtes D. D. Yollajı Insaat Dairesi Uz manlığı ve Atom Enerjisi Sosy Hızmetler Şeflığinden emeklı. kâmil insan OLUM Oluslar Sonuç SELAHATTİN M ER EN 29.3.1971 tarıhinde vefat etmigtir. Merhumun aziz na'sı 313 1971 Çarşamba gıınü (bugtan) Hacıbayram camiinde kıhnacal öğle namazından sonra kaldırı larak Yeni Mahalle kabristanın da toprağa verılecektır. Tanrıdan mağfiret dilerlz. AÎLESt Herls: 811275 1 M Özle değil, kabukla M î, gelen biz OKTAY AKBAL' eşrutiyetçiler üstyapı mimarı olma çabasındaydılar. Öz'le değil, kabuk'la uğraşabilmişlerdir. Bir Anayasanın yeniden yürürliiğe girmesi, onlarca mucizeler yaratmaya yeterdi. Butun dertleri bir yana bırakarak, siyasal ihtiraslarmı, kurulamıyaeak bir parlmantarizme bağlamışlardır. O zamanlann ünlü gazetelerinden biri olan îkdam'ın 4 Şubat 1913 sayısında, Londra mııhabiri Mehmet Sadi, «tarafsız bir Batılunın şu sözlerini belirtiyordu: «... Memleketin ihtiyaçlarını gözönüne almadan, büyük ve çenig oH'üde bir parlmantarizm idaresinin gençlcr tarafından oluşumunu seyreden Avrupa, Türki>e için haşka yıkılma sebepleri hazırlama^a luzum görrnedi. Çeşitli 94ö'te, açık, çok partili hayatın başlamasından beri oluşlara, kısaca göz atınız: Devrim, devrimi yıkma, hürriyeti.tanınarak kuşa çevrilmiştir. Layiklik bir hayâl olmuştur. CHP 18 türbeyi, çeşitli din kurslarını açarak, DP'nin yolunu düzletmiştir. DP'nin oy politikası, dint siyaset pazarmda taksit taksit satarak gelişmiştir. Atatürkcü olmak suç sayılacak duruma düşürülmüştür. Devrim sözcüğü, allerji yaratmaktadır. Milyonlarca masum vatandaşı sömürücü bir baskı altında tutacak örgütlere izin vermek için, aşırı sol denen bir akım körüklenmiştir. Insanlar birbirine düşürülmüş, genç insanlar düşman muamelesi görmüştür. Yapma bir aşırı akımlar diyalogu kurulmustur. Simdi, kendi yaratığımız olan bu değirmenlere saldırıyoruz. Seçimlere gelince... îstenileni hiç bir zaman vermemislerdir. Seçim sistemleri, belirli hesaplara göre ayarlanmış, memle ketin gerçek güçlerini temsil etmekten uzak kalmıslardır. Hiç bir seçim, devrimci ve Atatürkcü bjr iktidar getirmemiştir Aksine, götürmüştür. Tutucu iktidarlar, millî irade ve sandık türkuleriyle Türkiye'nin kaderine hâkim olmuşlardır. eclis hayatı, ıızun süreler bir tutucu partinin ezici çoğunluğuna takılı kalmıştır. DP zamanmda, halifelik özlemi icinde, devlete resmî din önergeleri bile verilmistir. 1961 Anayasasmda, yasamavürütme arasmdaki dengeyi sağlama amacivla kabul edilen parlmanter sistem iflâsa sürükIenmiştir. Her iki meclise yerlesen AP çoğunlukları yüzünden. ikinci meclis fonksiyonunu yapamaz olmuştur. Aynı parti çoğun A ma lutfen, elimizi vicdanımıza koyalım ve soralım: Demokrasi midir bütün bunlar? Görülen o dur ki, demokrasi dediğimiz şey, kaynağındaki ölçülere uymuyor. 1945'ten beri girişilen uygulamalar, Batıdaki gelişmelerin ve uygulamaların çizgisi ve niteliği dışmda kalmıslardır. Biz de, her azgelişmiş ülke gibi, sosyal yapımız icinde, onu tanınmaz hale getirmiş, yozlaştırmışız. Muvafıkı muhalifi, bizi de mokrasi için yaşatır durumdalar. Sanki, biz demokrasi için varız. Demokrasi bizim için değil. Yirminci yüzyılın şurasında, kendimizi aldatmaya ne lüzum var. 1945'ten beri biz demokrasi icinde yaşamıyoruz. Türk Devriminden, ne idüğü belirsiz bir rejim taslağmı sürdürmek için. boyıına safra atılması niye? Hiç kimse, bu memleketin hörriyetçi çırpımşlarmı ve gelişmelerini inkâr edemez. Ama, hâlâ bir kalkmmahürriyet sentezini gerçekleştirdiğimizi de ileri süremez. Halksız, hürriyetsiz yaşayalun dıven yok. Ama. halks da, hürriyeti de;'kalkmma ve eşitlik içinde. b'irleştirecek müesseseleri kur. mamız gerekiyor. tatürkçülüğe, sosyo ekonomik bir öz kazandırmak zo~ rundayız. Onu, azgelişmişlikten kurtuluş doktrini yapmak zorundayız. Yetersiz, değersiz, yoz laşmış kuralları ve müesseseleri atmak, yenilerini yaratmak ve bunları tstiklâl Savaşı heyecanıyla kurmak. Amacımız. Batıyı taklit değil. kalkmmamızı inşa etmek olmahdır. Türk Devriminin doğrulrusundan saptırıci uygulamalarda ısrar ettikçe, «Teh likeli yirmidört saatlere» parmak ısırtacak tehlikeli dönemler içine duşmekteyiz. Türkiye Gazete Sahipleri Sendîkasından: Türkiye Gazete Sahipleri Sendikası Genel Kurulr 9 Nisan 1971 Cuma günü 11 de Sendika Merkezınr5 toplanacaktır. Gündem aşağıdadır: 1 Yönetim Kurulunun 1970 yılı (1/4/1970 31/: 1971 devresi) çahşma ve hesap raporlannın mı zakeresi; hesap raporunun tasvibi ve kurulu, ibrası, 2 Tüzükte dp&işiklikler yapılmaS] için Yönetim Kurulunun teklifi, 3 a) Yeni Yönetim Kurulu ve yedekleri. b) Haysiyet Divanı ve yedekleri. c) Denetçi ve yedeğinin seçimi, 4 1/4/1971 31/3/1972 bütçesi ve kaynaklan hakkmda karar, 5 Dilekler Cumh'uriyet 27 M A Bursa Belediye Baskanlıgından: OtobOs îşletmesl Garajmda bulunan 16 kalem muhtelif oto parçalanhın 22.71,8. lira muhammen bedelli 1705. lira muvakkat teminatlı olup, kapalı zarf arttırma usulO ile şartnamesi dairesinde ihalesi 9/4/1971 Cuma günü saat 15 te Belediyemiz Encümeninde yapılacaktır. İhaİeye girmek isteyenlerin belirl! gün ve saatten bir saat evvel kapah zarf teklif mektupları ile geçici teminatlannı yatırmak suretiyle ihaleye girebileceklerdir. Şartnamesi Hesap îşleri Müdürlflğünde görülebilir 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle