09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA DÖRT rCTJMHURİTET: 15 Ekim 1971 B ANA KİTAPLAR Yerdiler. ben de onları okuyup bır şeyler oğrendim ya, artık, bilmislik taslavsbilirim. berkese. Ama bana kıtabı veren Beledlye, derdime çare bulamadı. Bu sabah basıma, ne haller geldi bılsenız. Kanm erken erken beni uyandırdı. Kaç gündür çopçüler bızim sokaga ugramadıklan içın, çöp bidonu dolmus. Evdeki çop tenekesi de. Meyve kabuklan, yiyecek artıklan, iyice kokmuş olduğu için, evde oturamıyoruz. Kapının önündekl manzara da hoş değil. Üstelik mahallenin kedllerıyle köpekJeri bidonu devirmemişler mi? « Şu kedileri köpekleri kovala, Sonra da bidonn doğrult» dedi. Kapının önilne çıktım. Elimdeki sopayla vuracak gibi yaptım. Kaçıştılar. Bir kaç adım attım arkalarından. Meğer, volu kazıp övle bırakmışlar. Üzenne de çöpler dökülünce farkedemedim, ayagım çuktıra rastladı, yuvarlandım. Dızim sıynldı, kanadı Bir acı, bir sızı, dayanılır gıbı değil. Etraftan kosup kaldırdılar. Yere basamıyorum. Zaman geçtikçe ağn artıyor. Kınk xnı, çıkık mı. öfrenmek için doğru has tahaneye. Fakat, Belediye hastahanesi anababa günü. Poliklınikler, koğuslar hastayla dolu, muayene yerlerinin önü kuyruk. Ağrımı da unuttum, sızımı da bir taksiye atlayıp, gene soluğu Beledıyede aldım. Yetmiş ikl müdürlükten Oç müdürlüğe ayn ayn başvurdum. Hıç birl derdlme çare bulmadı ama, sorduğum sorulan ce vapladılar. Sağlık Işleri Müdürlüğünde, ya rarm beremı sardılar once. Ama, iş bununla biter nu? Ben, dedim, îstanbuî hemşehrisi olayım da kendi Belediyemin hastahanesinde yer bulamıyayım? Bulamazsın, diye cevap verdiler olağan bir şeyden söz eder gibl. Bulamazsın, çünkü tstanbul hastahaneleri, sadece, îstanbul' un değil, biitün yurdun hastahane si gibidir. Yurdun her yerinde, hastalar tstanbula akın eder. Nıye ama' Derde deva y erine bol keseden cevap Kapı kapı EN B ü KONTJDA başka sonılar sormaya vaklt bulamadan, ötekl şikâyetçıler doklu. Ben de, çıkıp, Yollar Müdürlüğunün kapısına dayandım. öyle ya, butun başıma gelen yolun bozuk olmasından. Yol bozuk olmasaydı duşmeyecektım. Düşmeseydım ayağım yaralanmayacaktı. Ayağım yaralanmasaydı, hastahaneye baş vurmayacaktım. B Gelin görün ki yollara bakan MüdürlUğün bütün yetkılıleri benden dertli. Daha ben ağzımı açmadan, onlar döktüler içlerini: tstanbul sokak ve caddelerinin uzunluğu 2000 kilometredir. Vani bir baştan bir basa Türkiyenin uzunlnğundan da uzun. Bu sokaklann ve caddelerin sayısı da 8800. Bu bütçeyle hançisini yaparız? Temizlik îsleri Müdürlüğünün motorln araçlannda «tstanbul'a Temiı Tatalım» şeklinde parlak bir cümleye rastlamışsınızdır. Evet Istanbul'u temiz tutalım. Ama böylesine temiı dejil herhalde. arar. îyi ama, Belediye hastahane leri benim ödediğım vergllerle Herkes, şifayı Istanbolda yönetilmea mi? Oran JJyle. Fakat gelen bastayı da geri çeviremeyiz. Hepsi bozuk mu bu yollann? Değil. Fakat yenUeri de açılıyor durmadan. Yeni kurulan mahalleler, jrecekondular ve daha bilmem neler... Ne kadan toprak ne kadarı asfalt bu yolların soyleyebüır misiniz? SSyleriı. 1690 uokağm 310 kilometre tutao yollan, baştanbaşa topraktır. Ya, sonra? 2700 sokak parke tasindandır. Bozufu düzgünüyle. G«riye kalanı asfalt. Bu yol yapımı zor lş bellı. Yeni açılan yollan yapmak, yapılanı korumak. Bir de, yeni yapıiar için, su yolu, elektrik, hattâ tele fon şebekesi döşemek içın kazılıp kazıhp da öyle bırakılan ya da doğru dürüst kapatılmayan yollar var. Bunlan sordum: Hepsine yetişemiyon», dedller. Ben de lâf yetiştirmeye çalışmaktansa. Temizlik Işleri MüdUr lügüne yöneldim. öyle ya. Beledi ye çöpleri zamanmda alsaydı, çöpler bidonu doldurmayacaktı Bidon dolmasavdı. yiyecek artıklan, mevve kabuklan kokusmavaraktı. Kokuşmayınca da kedılcr köpekler devirmeyecektl. Devrilmeyince de ben sokağa fırlamayacaktım. Sokaga fırlamayınca da düsüp avBgımı yaralanuyacaktım. Temizlik Işleri hesap versin bakahm. ANÎ BOŞUNA dememişler «Umut, fikrin etonefi, ye Mehmet ye» diye. Oysa, Istanbulun durumu pek umut verici, pek lç açıcı değil. Gene de, idareciler umutla yaşıyorlar. Diyorlar ki: «ÜnİTersitelertn çofn tstanbulda. Yurdun ber yerinden gelen öğTencileri. otobüslerimizde biz taşınz indirtmli tarife ile Hastalanna bix bakanz. Ama hiç bir Belediye ve Devlet bize yardım etmez. Üstelik, en büyük ihracat ve ithalât limanı olan tstanbulun ban liman gelirleri, bütün Belediyeler arasında böiüsüliir. «Desenize umut yok!» «Var. Yeni Belediye seurlerl kanunumm Meclisten çıkması.» «Çıkınca ne olacak » «Gelirimiz artacak Gelirimiı artınca, bntçemiz kabaracak. Biit çemiz kabannca naramız olacak. Paramız olunca, tstanbulun dertlerine çare bulacağız. Böylece sen şikâvet etmekten. ben de şikâyet edilmekten kurtulacafız.> Inşallah! • I Î A R I N : ÖMÜRLER YOLDA GEÇtYOR Biri yapar; biri bozar misali İstanbul'un önce yollan yapılır; sonra unutulan bilmem ne hattımn ilâvesi için milyonlara malolan bu yol kazılır mahvedilir; açılan çukurlar da aylar ayı kapatılmaz. Gecenin zlflri karanlıjında vatandaşlar bu çukurlara düşer; yaralantr; kendini tedavi için bu defa da bastane bulamaz. .İIINSANIAR.DÜAIAR.OLULER YAZAN : MUZAFFER HACIHASANOÛLU 9 Yatak kom$ularından biri: Son nefesinde Allah dedi, derdi Ötekl: Allah lmandan ayırmasın diye eklerdi. ICoğuşlaki bazı hastalar korkudan yataklaruıın içinde büzülür, yorganı başlarma çekerlerdi. Ibrahim: Kocaman adamlarsuıız. ölüden korkulurmu.Mnuş diye azarlardı. Yorganı başlarma çekenler seslerinl çıkarmazlar, ölümp yaklaşmış bir ihtiyar hasta: Dirilerden korkmalı, bluler bir jey yapamaz derdi. lyilcşip gidenler de vardı içlerinde. Çoğunluk oniaıdaydı: kıvranarak, ağrılar içinde, ya da ateşten yanarak. öksıirerek, halsiz, bitkin gelirlcr, bazen l'r iki günde bazan daha uzun sürede nileşir, sapasağlam çıkar giderlerdi. Geldiklerindc: Vay ktrnım, ölüyom, AUahım..... «Allahun kurter beni, bir seyler sokuyorlar goğsüme > diye inleyenlcr çoktu aralannda. Çıkarken her seyl unuturlardı. Allahı bir siire için hatırlariardı bunlar.. Cafer: l'yudun mo? deylnee daldığı alemden çıkabilmişti. Hic ses vermemi}, sağuıa dönmü}, Hüs•ılyeyl rüyasına davet etmisti; yüzü baru$mu;tu ama paluzc gibi bacaklan vardı kadının; ban\oda hyaklarını yıkarken eörmüjtü. VI TAHTA ÇANTANIN SIRR1 Her Cumartesl temizlik güniiydü hastahane» nin Su içinde kalırdı her yön. Bir gurültüdür giderdi. Ba;hemsire dündik dolajırdı: Sallm sen merdlvenleri güzelce ov! Geçen seferki gibl $apnr jupur etme... Duvarları ulatmat Ismall camlan iylce sil! Ibrahim: Gardiyan yine başladı derdi. Ulan o sölemese bi jey olmayacak sanki. Ovn ova mermerlerl eskJttirecck blze Korkarlardı Başhemjlreden. .Tavuskuşu geliyo...> derdi Nazmi, Mehmed, hayvanat bahçesinde tavuskuşlannı görene kadar anlayamamıştı; kuyruklarını açmış, göğiislerinl şişirmiş, başı yukarda o azametli kuşlan gördiikten sonra İyi bulmuşun lan > demişti. Genls etekliğiyle, middlk başıyla, o acaip kuşlara benziyordu. Astığı astık. kestiği kestikti Başheraşirenin. Bütün hastahanenin işlerini kendisinin çe'iirdiğine inamyordu; başhekimi de buna inandırmıştı Hepsini birbirinden sormad.in edemiyordn: «Hasan nasıl? Çalışıyor mu? Benim Rozüm pek tutmoyor...» derdi. Sorduğu, iyi kolü bir cevap vermezse içerlerdi. Adamları vardı aralannda: yatakhanede, yemekhanede. servislerde ne olursa ulaşıyordu: «Cafer, dıin gece geç gelmişsin. bir daha istemem. >, «Yahya, itijip kakı;madan edemez misin sen?> derdi. Cafer: Bu gan nerden billyo? Bi b... yiyen TM irimizde derdi. «Anasuıı, avradını . diye soverlerdi bazılan. Belki de lâf yetiştirenlcr de sövenlerin arasmdaydL Nazmi Biz adara olsak su İçinde bogarız bu ganyı derdi. Mehmed onun korkusuzca konuîmasuıa sajardu Bajhemşire evlenmemişti. Evlenmiş de aynlmış diyordu kimi de. Cafer öfkeli zamanlarmda: Onun derdini bilirim, bilirim emme diyemem. Gadın dediğin o haltı ganştırmaymca rahat edemez. Alacaksuı bunu... Bi evlense o da rahat eder, biz de .. O Cumartesi Mehmedin eli Işe varmamıstı. Sabahleyin olanlar aklını kanştırmıştı. Çıkmıştı Caferin cantasının sırrı meydana; Başhemsire yatakhaneyi tahtakurusundan temizlemeyi aklma koymuş. dolaplannı, tahta cantalarını sırayla açtırmıstı: sıra Cafere gelince: Aç! demisti. Cafer duymamıştı sanki; kımıldamamıştı blle. Sana diyorum! Yok tahtakurusn çantamda Aç diyorum! Elleri titremişti Caferin çantayı açarken. Üç kalıp sabun. on tane pcnisillin. kalsiyum, kamfre, kafeııı ampulleri dokülüvermişti ortaya. Baçlifmşire ellerini beline koymuş: Domuz hırsu! Belliydi açmayışından... Şahitsinfz demişti. Çantayı yakaladıği gibi idare âmirinin odasında almıstı soluğu. •Penlsillinler hastayken bana yazılnıı<tı. obiir ampuiler de hastalara yaztlanlardan artan fatlalardı . • demişti Cafer: sabon kalıplannı açıklayamamıjtı Kovmuşlardı Caferi. Mehmta, geceleri herkes nyuduktan ranzanın sarsilmasmdaki hlkmetl, açümayan tahta cantanm stmnı hlç bilmemeyi Istemiîti. Caferi kafa dengl, uysal, efendl bir arkadaş olarak tannnış, gölçr dtişürmek Istememljtl fistüne. Başhemşire dalgınlıgınuı farkına varmıştı: Dalga germe Mehmed! tcindec suntarlu bir küfür savurrauştu. «Dalga geçme> demişti kadın. Oysa aklı durmuşta Mehmedin; Cafere, en iyi arkadasuıa, «Hınız» demi;Ierdi. ko\muşlardı onu. Cafer aynlırken göılcri dolmuş: Nasıl bilirsen öle bil garda;, yine de hakkuu helâl et! demişti. Mehmed güç zaptetmişti kendini: Benden yana helâl olsun... Aldırma! tyl bir iş bulursun yine .. Zorlaşmıştı Caferin Işi. Koskoca bir damça yemişti. «Garip fakir Cafer nasj yedin bu haltı?» demişti kendi kendine. Cafer iğne yapmağı öğreomişti; koye gittiğinde yanında ilâcı da bulunsun istemlgti herhalde. Mehmedin aklına başka bir sey gelmemişti. • (Arkası \ar) konu ve resim: AYHAN BAŞOĞLLT) I GÜNAHKÂR KRALİÇE O hesabı da, verdiler. Yeni ahnmış, modern. üstü kapalı koca koca ÇÖD kamvonlannm fotograf larmı eösterdiler. Bu kamvonlar, her eün her sokağa uframasa da ilerde bu mutlu gıinler de gplocek elbet. Biz. dPdıler. eldeki imkânlannU7'a. çok çalısiTOruz. Peki ama çöpler' Herkes eTİnin onünii temiz tutarsa sehir temiz olur. Çop bidonlanmız dolup dolup tasıyor Ana cadde ve meydanlann çöplerini, Rece saat 24 den sonra kaldınyoruz. Arka sokaklarda çöp tenekesi beklemekten kokusuvor.. Birim elimizde. 270 tane mo törlü çöp araeı var. Biz bu araçlanmızla. hanei snkaktaki çöplerin hanei ffünİPr alınacağını. hem şehrive duvurduk. Duyurmanız önemli değil, ge lip almanız önemli Biı çöpleri belli başlı iki yer de toplayip üzerini örtüyorur. Biri NuhkUTusunda. djferi Edirnekapida .. Çöp rakma fınnlanıni7la da pünde 300 ton ç5p imha edİTOruî. Dilimin ucuna geldl. Sordum: Ya toplayamadıtımz çöpler. Cevap alamadım Ama el altından ve benim gibi vanık bir memurun dilinin altmdan ögrenri:S me gcire, asajîı yukan, çöplenn yansı toplanamıyor Ne raman toplanacak, diye sordum «Yakında dediler Bir plân yapıvoruz. Çok yakında..» «Vadettiçi günler doğacaktır sana hakkin Belkl yann belki yanndan da yakın.» SCHEYLA DİŞİ BOND DAtCİKA BIR çALiuıcrA MERCANLI ıle NECATf TtRKSEVEN Nışanlandılar Bursa 9 10 1971 (Cumhuriyet: 84€8) 8) 109 j! Buna kanaat getirdikten sonra kapıyı kapadı, Helene'e döndü: «Allahım...» diye kadın durmaksızın tekrarhyordu. «Allahım ne korkunç şey bu böyle?Allahım... Aman Allahım...» «Al şunu...» diyerek Jabeke vıski bardağmı ona uzattı. «İç... tyl gelecektir...» «O kadar dikkatU davranıyorduk... Nasıl anladı aeaba?.. Hayret... Korkunç bir şey... Allahım...» Jabeke oldugu yerde donup kalmıştı âdeta. «Neyi anlamış?..» diye sakin göriinmeye gavret ederek sordu. «Aramızdakl Uişkiyl... Seninle sevıştiğimizi . Buraya gelmeden önce eve ugramıştı... Ga rajda, tabancasını koltrugunun altma yerleştirirken gördüm onu... Çok sert davrandı bana karşı ve kesin konuştu... Seninle görülmesi gereken bir hesabı varmış... Mesele ortadaydı Hemen kavradım durumu... Sana haberi süratle tılaştırmalıydım... Bu odadakl şu telefon cevap vermiyor, lokalin santralı da hep meşgul çıkıyordu Oysa vakit kaybetmeye gelmezdi... Çabucak giyindim, koştum buraya...» Yanlış fakat mtîkemmel bir yorumdu bu . Jabeke'ye de böy lesi lâzımdı. Para pul İçin değil de sadece aşk vüzünden cinavet işlemiç oluyordu Helene'e göre. Şayet genç kadın bu tür bir açıklamada bulunmasaydı, Jabeke kırk n l düşünse afcıl edemezdi. Gerçekten çok Isabefr li bir şeydi. 3u anda, Valoti"nln öltimüne sebebiyet veren asıl meseleyi kendinden ve Allahtan başka kimse bilmiyordu .. Bilmesine Imkân voktu zaten. «Tam vaktinde yetişmekle çok iyi ettin .. Aksi halde kocan beni ö'.dürecekti. Sen de aynl ftkibete ugramaktan kur> CINflYET Türkçesi: ŞehbaJ AFGEN tujamıyacaktm ştipheslz. Yazık olacaktı lkımize de sevgilim...» «Parlonda bile olmıyarals önemîi bir iş başarmış bulunuyorum demek?..» «Hem de nasıl... Homurdanıp duruyordu zaten sen gelmeden biraz önce... Beni gebertttkten sonra sıranın sana geleceğinl söylüyordu... Bu durumda ben kendimden ziyade seni kurtarmak amaeı ile vurmuş oluyonun onu...» «Peki ama simdi ne yapacagız?..» «Her şeyden 5nce cesedi yok etmek zorundayız...» «Polısi çağırarak.. Ben gör gü şahitliği yapanm.. Kendini korumak ıçm öldürmek zorunda kaldığını söylenz.. Kurtulursun...» «Aklını mı oynatıyorsun sen sevgilimT.. Polis, eninde s o nunda bizira gizli gizli sevıştiğimizi anlayacak, böylece de senin şahitlik durumun geçersiz bir hale gelecektir Onların d'eyımi ile ben bu cinayeti taammüden, yani lyıce düşünüp taşmdıktan ve gerekli zemini hazırladıktan sonra işlemiş sayılacağım .. Seni de suç ortağı şeklinde kabullenecekler Sonuç sen en azından on, ben de yirmi seneye mahkum oluruz.. Hiç şakası yok.» «Fakat sen de biliyorsun pekalâ... Ben bir şey yapmadım ki .. Ne suçum var benim bu işte...» «Bana göre tamamlyle hak lisın . Ama sen gel de aynı şeyi polise anlat.. Kimseyl ikna edemezsin. Gülüp geçerler. yine de bildıklerini okurlar. Çunku ortada bır olü var...» «Doğru... Fakat sen kendini korumak içın ateş etmek zorunda kalmadın mı?..» «Dünyadan habenn olmadığı nasıl da belli... Emnıyet mensupları bu çeşit gerekçelere metelik bile vermezJer... Or tada bır cinayet mevcut mu?. Mevcut. Kim işlemış?. Ben. Niçın?. Bu soruya cevap bulmak amacı ile tahkikatı derinleştirdikleri sırada senin ifadene başvurulacak.. Müstesna güzelliğinı görür gormez derhal çakacaklar vazıyetı.. Ben seni sevıyorum.. Kocan aramızda kara bir çalıdan farksız Onu ortadan kaldırmak içın başbaşa verıp tfüşünmüsüz ve bu cınayetı hazırlamışız.. îşte poli» sın döne dolaşa varacağı sonuç.. Biraz kavradın tnı durumu şlmdi?.» «Şu halde kurtuluş yok..» Helene tekrardan cızıklamağa ve ağlamağa başlamıştı. Oysa Jabeke aynı fıkırde değüdı O, bugüne kadar ne vartalar atlatmış, ne dolaplar ç e vırmıştı Her defasında da isın ıçinrfen sıyrılmayı mükemmel becermişti. Kısa bir süre (TTVündÜ: «Beni dinler, dedikleriml harfi harfine uygularsan ikimiz de kurtuluruz bu dertten.. Sonrası kolay..» «Nasıl?..» «Sen şu kapıdan geldiğîne göre seni kimse görmüş o lamaî. Tamam mı?..» «Evet kimse görmedl..» «Emin misin?..» (Arfcan rar) <ı oe. LEDl BB sör İstanbul Asliye 5 ci Ticaret Mahkemesi Başkanlığından Dosya No: 971/260 Sabahat Kalkavanlar tarafmdan Nedım Kartal »s, aleyhlerine açılan dâvânın muhakemesınde: Dâvâlı Nedım Kartal'ın istanbul Küçukyalı Goker Sokak No. 13 Kadıköy adresjne çıkanlan dâvetıyenin ve dâvâ arzuhalının adresinde bihnmediğı meşruhatı ıle bılâ teblığ ıade edümesi üzenne mahkemece dâvâ arzuhalinın ve dâvetıyenin ilânen teblığine duruşmamn 10/Kasım/ 1971 günü saat 14/30 da ıcrasrna 20 giın müddetle ılânına karar verilmistir. Davetırmın 8 Kasım 1971 pazartesı lığ makamma kaım olmak üzere keyfıyet ilân olunur. (Basın 6603'8459) TIFFANY JONES GARTH Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanhğından Asistan Âlınacaktır Fakültemizin muhtelif kürsulerine asistan âlınacaktır. Isteklüerin Ankara Ünıversitesı Asistan Yönetmeliğinm 4. maddesuıdeki şartlan haız bulunmalan gereklidır. Müracaatlann, ılân tarihinden itibaren 20 gün içınde Dekanlığımıza yapılması, yabancı dıl ve bibm imtıhanlayenin ve dâvâ arzuhalının teb gimü saat 10 00 da yapılacağı ilân Olunur. (Basın A • 14738 • 22180) 8461 UC . TUM S'ECSE'M TEÜNAU UALr DSBS.<=eUte VAB BU TAM .
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle