16 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA İKI :CUMHURtTET: 5 Ocak 1971 • »••«»•»»«•• ^ î osyal Güvenlik», bir iilkede yasa• * ^ ' y»n bütün halkın bugününü ve yarınını teminat altına almayı, meslekî veya sosyal bir risk tesiriyle geçim imkânlanndan mahram kalanUra gerekli yardımları saglamavı ve banları istikbal endisesinden kurtarmavı hedef totar. Insan huzur ve haysiyetine ber şeyden çok önem veren modern Anava.samızın 48 inri maddesi «Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir» hükmü He TSrkiye'nln bötün fertlerinin sosyal güvenlik hakkından vararlanmasını Sngörmüş, bn hakkı sağlamak ve bo sosyal amaca nlasmak icin Sosyal Slgortalar ve Sosyal Yardım Teskilâtı knrmayi ve kurdnrmayı devletin ödevleri arasında savmıstır. Memleketimizde sosyal güvenlik genis anlamı ile tatbik edllmemekle beraber 4792 sayılı Kannnla kumlan Sosyal Sigortalar Kurumu. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kannnnna göre «.irortalı «ayılanlara : A ts kazalan ile meslek hastalıklan, A Hastalık. analık, ü Malulluk. yaslılık ve ölüm sigortalan kollarından gerekli yardımları yapmaktadır. 1969 yılı fstatistiklerine göre sayılan I M . fO civarında olan sigortalılarla. bazı siJ OOl gorta kollarından bunların eş ve cocukları, Knrumdan sörekli isgöremezlik geliri. malullük ve vaslılık aylıtı alanlar «osyal yardımlardan faydalanmaktadır. l H TOPLULUK SIGORTASI Herhangi bir döneme ait primlerini, 5deme ayı «onundan itibaren en çok iki ay içinde ve kanuni faizı ile birlikte Kurnma yatırmıyan toplulukların topluluk sigortası sözleşmeleri Kurnm tarafından fesbolnnur. Ycırdımlar ra 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunnndaki şartlarla zornnln sigortalılara yapılan yardımlar aynen saflanır. örnegin: Malnllük, yaslılık ve ölüm sigortalanna tabi olan toplnlnğa dahil olan kimsenin malnl olması, yaşlanması veya ölmesi halinde 50S sayılı Kannnun 52 ve müteakıp maddelerinde kayıtlı şartlarla, kendisine veya ölümü halinde hak sabiplerine gcrekli yardımlar yapılır. Aneak, anılan kannnnn ileri yastakilere aylık baglanma sartlarını belirten çrçici 8 incl maddesi hiikmünden (özel bir kanunla müstesna tutnlanlar hariç) topluluk sigortasına tabi olanlar faydalanamazlar. hangi T opluluk,tabi ise,sigorta kolnna veya kollanna topluluga dahil olanla Gürbüz ERSAN B kannnda tesbit olnnan eranlar dahilinde lsverenler de kendi hisselerini ekliyerek K«rnma verirler. Toplnlnk sigortasına tabi olanlar ise sigortalı ve işveren hissesi primlerinin tümünü kendileri öderler. örneğin balen malullük, yaslılık ve ölüm sigortalan prim oranı sigortalı hissesi */t5, işveren hissesi •• ol/* mak üzere toplamı «gll'dir. Bn sigorta kolnna toplnlnk sigortası ile katılanlar */<ll eranındaki primi kendileri öder. Zonınlo alarak slgortaya tabi olanlartn, bir ay içinde Kannnnn 77 nci maddesinde belirtilen sigorta primine esas teşkil eden neretlerinden prim alındığı halde, toplnlnk »igortasında prime esas tntnlacak ayhk fieret miktara ferdin beyanına bırakılmıstır. tlk giriste beyan edilen fieret tntan her yıl, takvim yılı basından iki ay önee Knrnma yanlı olarak müracaatla •410 arttınlabilir. Aneak, toplulnk sigortasına tabi tntnlan kiraselerin prime esas tntnlacak ücretlerinin alt ve fist sınırları yine 506 sayılı Kannnnn 78 inei maddesinde belirtilen alt sınırdan az. tist sınırdan fazla olamaz. Halen alt sınır şründe 12 TL^ ayda 3S0 TL. ve fist sınır günde 120 TL., ayda 3600, TL.'dır. Toplulnk sigortası primleri nçer aylık dönemler halinde : • Oeak • Mart primleri Nisan ayı içinde # Nisan . Haziran primleri Temmnz içinde 0 Temmnz • Eylül primleri Ekim ayı içinde % Ekim Aralik primleri Ocak ayı içinde Toplniuk tarafından toplu bir halde Knrnma verilir. Sosyal Sigortalar Kurumu Eminönü Şubesi Sigorta Şefi gortalı olmıvanlar, demekleri, birlikleri veya sendlkalan vasıtasiyle Sosyal Sigortalar Kurumuna müracaatla toplnlnk sigortasına tabi olabilirler. Sosyal Sigortalar Kanununa göre sigortalı sayılanlar yukarıda bahsedilen sigorta kollarına zornnln olarak tabi tutuldnkları halde, toplnlnk sigortasın» gtrseeklere toplnlnk olarak bir tercib hakkı tanınmıştır. Ancak, toplnlnk hangi sigorta koinna veya kollanna tabi tutnlmasını talep etrais ise bu toplulugu teşkil eden sahıslar topiulugun tabi oidugn sigorta kolnna veya kollanna girerler. Ferden bir tercih yapılamaz. Talnız, topluluçu teşkil eden kisilerden bir kısmı, avnkatlarda olduğu gibi, kannni bir zornnlnInk yoksa. toplnlnk sigortasına arxu etmedikleri takdirde çirmeyebilirler. Kannnta knnılu Emekli Sandıklanndan malnllük ve emekli aylığı alanlarla, Sosyal Sigortalardan malullük ve yaslılık aylıfı baglanmıs bnlnnanlar, 506 savılı Kannnnn geçici 20 nei maddesi kapsamına giren sandıklara tabi olanlar, malnllük. yaslılık ve ölüm sigortası kolnna topluluk sigortası yoluyla dahil olamazlar. Ayrıca sigortalı olarak çalısanlar veya toplulnk sigortasına devam rtmekte iken sigortalı olarak çalışmaya başlıyanlar hiçbir toplulnk sigortası kolnna tabi tutulmazlar. Sonuç bir milyona yaklaşan H alenbeş vebnçnk civarındavebnlnnan sigor> tahmn bnnların e« çocuklariyle sayılan milyon bir kitlenin Sosyal Sigortalar Kurnmunca sosyal güvenlikleri teminat altına alınmıs bulnnmaktadır. Sigortalı olmayanlar, toplnlnk sigortasıns girmeic snretivle Sosyal Sigorta yardımlarından favdalanabilirler ve bn suretle ynkanda belirtilen sayı daha da srtabilir. Bn sayıya Emekli Sandıklarına ba£h tahminen bir milyon kimsevi de eklersek, ülkemizde yaşıyan büyük bir kitlenin bn yar. dımlardan mahrum kaldıklan förülür. Bn da, dünyada büyfik bir hızla gelisen swyal güvenlik tedbirlerinde Batı nygarlığından bir hayli geride oldutnmnza isarettir. Bn geri kalmıslıktaki en büyük etki, ülkemizin yeni yeni sanayile«mesidir. Sanayide süratle ilerlememize ve isgflcnnün degerlendirilmesine paralel olarak sosyal gfivenlik alanında abnması gereken tedbirlerin artacagına ve tüm nlns olarak sosyal güvenlik koşullan içine girilecegine. Sosyal Sigortalann 1950den bn yana olan gelişimi güzel bir örnektir. Sirortah sayılmayanlar sını mümkün kılmak gayesivle 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kannnnna bazı hükümler konnlmnstnr. Gerçekten, anılan Kanunnn 86 ncı maddesi hükmünce «Kurum, sigortah durumda bulunmıyanların. Çahşma Bakanlığınca onanacak genel şartlarla <iş kazalan ile meslek hastalıkları), (Hastalık), (Analık), (Malullük, yaslılık ve ölüm) sigortalarından birine, birkaçına veya hepsine toplu ol»rak tabi tutulmalan için işverenlerle veya dernek, birlik, senctlka ve baska teşekküllerle sözlesmeler yapabilir.» Kannnnn bu açık hükraüne istinaden, sigavılmıyanlann Sosyal S igortalı sosyal güvenliklerinin bn Sigortalardan faydalanmasmı ve suretle bunların da saglanma Primler > sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre sigortalı bnlunanların ücretlerinden kesilen (igorta primine. ÜNDEN UNE Kanlı Pazar'lan He. ötrenci kaatilleri ile, traeik kazalan ile her cinsten taassup ayaklanmalan ile geçen 197»"i, arayacağımııı hiç zannetmiyorum. Allah da aratmasın. Bu yıl içinde biz Türk toplumu olarak birbirimizden biraz daha soğuduk, birbirimize biraz daha düsman olduk. Şu personel reformu yok mu? Altı milyarlık frdakarlığa rağmen nedense herkesi huzursuz etti, Şimdi emekli. nğrayacağını pe'inden bildiği haksızlığa karsı nasıl bir çare arajacağım? diye düşünce halindedit. 1»7» yılı genci, ihtiyan. öğretmeni, işçisi. kapıcısı. bekçisi, herkesin ayağa kalktıgı yıldır. Rahmetli Borazan Tevfik'in meşrutiyet buhranlannda dediği gibi Bır kere bize kalkın ey ehli vatan! dediler, kalktık. fakat bir de baktık ki, altımızdaki iskemleyi alıp gitmişler!..» dediği gibi 1970'de de bize «Kalkınm ey vatan ehli dediler, kalkmmaya teşebbüs ettîk, fakat bir de baktık ki, ekmeğimizden suyumuza, ilâcımızdan dolmuşumuza kadar her şeye zam gelmis, devalüasyon bizi perisan etmis, topyekun milletin ekmeği ile o>nanrruştır»« Bürün bnnlann bir cins neticesi olarak da 1 1 > 31 gençilk einaycHeriırfn kanlı yılı blmujtur. Silâhlanmalar. açıVlaıımıs. gerilla kavgalan baslamıs, sosval demokratlann dünyanın her .verinde re her zaman olduğu gibi barıs cağınlarına, silâhsızlanma konferanslarına kimse aldırıs etmemistir. Çünkü hiç kimse kendisini dün>ada. nasıl ihtiraslt devletlerin karşısmda emniyette hiss*tmi.\orsa. ka\gacılar da bu devletin gölgesinde kendilerini güvenlikte hissetmemektedirler. Ejer gençllk sorununun daha beter olmasını, yoılaşroasını istemiyorsanıı. siz sayın sorumlular, saym Başbakan, tçişleri Bakanı. saym milletvekilleri, muhalefet liderleri, özellikle sayın İnönü, Güvenlik Kurulu sayın üyeJeri «Türk toplumunda bugünün geııçliği hakkında çok derinlemesine bir etüt yayınlamış olan Profesör Doktor saym Özcan Köknei'in kitabını okuyunuz. Üniversite rektörleri, dekanlan, valiler, emniyet müdürleri, öğretmenler. evet bu memleketin bir giin iki düsman kamp halinde birbiriyle çarpışmasını, vatanın halklar terimi İle bolünmesini istemeyenler, mutlaka bn ettidü gözden geçirsinler. Zira sayın profesör büyük bir tevazu içinde Türk toplumunun bu problemini tâ esasından ele almıs, ekonomik durumun, beslenmenin, psikolojik faktörlerin, aile tutumunun. gençlikteki ruhî sarsıntılann. dinin, ırkın, etkilerini gözden geçirerek son bunalımlara kadar gelmis ve çözüm yoliarını da göstermistir. Hemen ifade edeyim, bu neviden başka etüdler başka memleketlerde yapılmı; ve Türkçeye de aktarılmıştır. Ama Türkiye'ye has, Türk toplumunon bu konudaki özel ihtiyacmı karsüayacak galiba iik eser olarak karşımıza bu yapıt cıkmıştır. 1971'in 1970 gibi kanlı geçmesini istemiyorsak. bize ilmî arastırmasiyle yardım etmek isteyen Profesör Özcan Köknel'e ciddî olarak kulak vermemiz gerektiği üzerinde bir kere daba ısrarla durmak isterim. hanlı 1970den esrarlı 197l'e ylemlerin efitim alanındaki yansımalan hiç kuskusuz bagımsız bir biçimde olmamış, sosyopolitik düzeydeki bütünün bir parçası olarak gözükmtiştür. Başka türlüsünü düştinmek veya beklemek zaten «devrimol felsefe» nin ilkelerine aykırı diişecektir. Ancak, bu konuda da aydınlar arasında gerçek bir anlasmanın var oVduğu savunulamaz. Oldukça uzun bir süre cdevrim için eğitim», «efitim için devrim» gibi slogarUar tartısılmış, fakat bir ortak noktaya henüa ulaşılamamıştır. Bunda da kişisel yorum farklanrnn rolü pek bUyük olmuştur. Bir noktayı belirtmek pek de yanUç olmayacalctır; ber.#eye ragmen «eğitim için devrim» çabalanna bilerek, bilmeyerek, bilinçli, bilinçsiz, bilimsei ya da alayh yontemlerle biraz da olsa girişilmiş olmasına karşıhk «dev rim için eğitim» sorununa hiç değinilmemiştir. Daha somut örneklerle «orta eğitim» dUzeyinde gelecekteki başansmdan ve uygulanmasından umutla söz edemiyecefimiz bir «reform» eylemi hem de Millî Eğitim Bakanlığmca ele alınmış ve 8. Eğitim Şürasına konu yapılmıştır, diyebiliriz. Bir başka somut örnek olaraJc, üzerinde çalısma yapmış bir komisyonun üyesi sıfatıyla Üniversite reform tasansını gösterebiUriz ki, bu da bir basarı olmaktan uzaktır. Aynca bu genel çerçeve içinde her üniversite kendi kapsamında, hattâ bilindıği gibi daha alt düzeydeki akademik bırimlerde eğitimsel devrimi (ya da değişik deyimlerle reform veya yenılenmeyi) uğraş edinmiştir. E Eğitimdeki yansımalar YAZAN Yard. Prof. Sümer GÜREL O.D.T.Ü. ÖĞRETtM ÜYESt lenerek) el atılmıstır. Avrnpa'da bir Kudi, bir Cony Bendrt dünyasal bir üne nlaşmıssa bu basit bir aansasyon sonucn olmamıstır. • Eğitim ortamı eylemlerle birlikte bir dinamizme kavuşmuştur ve eylemlerin durulma, ya da yumusama gösterdiği dönemden sonra da bu dinamilc durum devam etmiştir, etmektedir. Bu noktada ülkemizin ayncalık gösteren bir yönü olmuştur; eylemler baslamış, fakat durmamıştır. Buna rağmen za man zaman silkinme yine de gençlerin uyarılanyla olmakta ve statik olmaya yüz tutan ortam tekrar dinamizm kazanmastadır. Ancak bu dınamizmi yaratırken öğrencilerin denetim ve eleştiri boyutlanm bazan abarttıkları ve yetkigörev ikilisı konusunda yanılgılara düstükleri de gözlenmiştir. Fakat yine de buraya kadar saydıklarınıız eylemlerin oluşumlan sırasında yarattıklan bazı sakmcalara rağ men, genel çizgide egıtime devrimci ve ılerici yön kazandırmışolmaları bakımından olumluluğunu gösterir. Şimdi durumun eleştirisine geçebilirız. Eleştirilerimizi de genel düzeyde tutup sorunu ODTÜ olarak degil ünıversite sorunu olarak gormeğe çaüşacağız. düsUn •« eylemler. sol içinde incelendiğine göre eleştiriye o yönde devam edebiliriz. • Solun kendi içindeki bftlfinmesi çok basite indirgeyerek ele alındığında <sen solcusun, o daha solcu, ben en hulı solcuvum» gibi bir tükrük yansına dönüşmektedir. öğrenci hareketleri içinde bu «devrimcilik» yanşını izlemek ve gözlemek, içtenliklerine daha kolaylıkla inanılabildiği için kıvanç verici olabilir. Fakat farklı düzeylerde bunun çeşitli siyasal yatınmlar ve küçük çıkarlar uğnına yapılması, en szından llkel bir tükrük yanşı olmaktan öteye geçmemekte, hele akademisyenlik hüviyetiyle hiç bağdasmamaktadır. Oysaki Türkiye'nin sn kritik döneminde en büyük gereksinme ana yönde birlesen aydınlann «devrim» için ortak bir savaş vermeleridir. Biz «devrimciler el ele millî cephede» sözünden bunu aniıyoruz. • Fikireel düzeydeki bu parçacı tutum, eylemlerde de aynen yansımış ve Türk Üniversitesinm genel çizgileriyle devrimciliğe yönelmesi yolunda çaba göstermek yerine şu veva bu ünıversitenin falanca fakültesinm öğrenci, yönetici ve öğreticileriyle kişisel olarak uğraşılmaya başlanmiştır. Evet bir «karşı devrim» sorunu vardır ve doğaldır. Her devrim yapıldıgı dönemde çeşitli nedenlerle tepki görmüs ve karşı devrimi önünde engel olarak bulmuştur. Ancak, bu eneel. sorunu lrişililc düzeyine indirerek degil. devrim'i halK katma indirmekle asılabilir. Çok söylenen biT sözö bir kez daha tekrarlamakta varar vardır: «hal ka mal edilmemis devrim başarısız kalmaga mshlrumdur.» • tşte bo nedenledir ki, karşı devrimci güç. devrimcilerin bölünüp güçlerinin zavıflamasından yararlanmakta ve olaylan zaten vüzyıllar boyu sartlanmıs cahil kafalara isine geldiği bicimde yorumlayıp islemektedir. Bunda hata yine devrimci aydın kütienindir veterince bütünlesme ve örgütlenıneyi başaramadık ları için durura böyle gelişmelttedir. • Burada bir gerçek daha yatmaktadır. Onu da açıklamak'a yarar vardır. Bu gerçek. devrimci kütlenin çok küçük bir azınlık oldtığu ve bu yönde yine amaclı olarak bu azınuk durumu İçin «bu felsefeye zaten aklı başmda olan büyük aydın kütlenin inanmadığı» yolunda yapılan vorumlann ve olumsıız propagandanın başansıdır. Ancak devrimciler için bunun bir umutsuzlu£a kapılma nedeni oV madığı gözlenmektedir. Bunun iki ana etmeni vardır. Birincisi zaten etmen değil bir tarihsel gerçektir, toplumlann kaderlcrini değiştirenler daima azmlıktaki kişilerdir. Ikincisi yurdumuza özgü bir durumdur ve büyük önem taşımaktadır; orta öğretim sisteminin gençleri ne kafa yapısı, ne de kişilik yönünden ye tiştiremediği, hattâ her Ud konuda da pek olumsuz etkiler yaptığıdır. Dolayısıyla üniversi te hareketlerine katılmayan, ya da çekimser kalan büyük kütle <<iyi öğrenci», «saygılı vatan evlâtları» gibi yorumlarla değil geçmiş eğitimlerine göre değerlendiriliD elestirilmelidir. TURK HAVA YOLLARI A. O.'dan 1 2 3 4 2.000.000 adet THY'li kâğıt peçete yaptınlacaktar: Muhammen bedeli 120.000, TL. dır: Geçici teminat 6.000,00 TL. dır. İhale 14/1/1971 Perşembe günü saat 15.00 de Ortaklığımız Genel Müdürlüğunde yapdacaktır, 5 Postada vâki gecikmeler dilckate alınmaz. 6 Şartnameler. Taksim. Gümüşsuyu Caddesi, Dümen Sokak. Gümüşpalas Apartmam No: 5 de Ortaklık Levazım Müdürlüğünden almabilir. 7 Ortakhğımız 2490 saj'ih Arttırma ve Eksiltme Kanununa tabi değüdir. TÜRK HAVA YOLLARI A.O. (Basın: 25754/136) Onsekizinci Hafta SporToto İkramiyesi Kazananlann Nazan Dikkatine Onsekizinci hafta SporToto ikramiyesi ödemelerine devam edilmekte olup Başbayüiğimize bağlı bayiliklerden ikramiye kazanrrnş olanlarm bir £ y zarfında Şubemiz gişe> lerine müracaatla ikramiyelerini almalan rica olunur. Taşra bayilerinden ojTiayanlann ikamiyeleri P.T.T: ve Zıraat Bankası vasıtasile adreslerine gönderilmiştir. TİJRKİYE EWLAK KREDt BANKASI A. O. İSTANBCL ŞUBELERİ (Basın: 25566/133) Fakat devrimcı felselenin özünde yatan «bütüncüluk» ilkusmı hedef almadığından bu uğraşlarm yapıcı ve kapsamh bir sonuç vermesi söz konusu olamaz. Eylemlenn eğitim sürecine ve toplumsal yaşanbmıza devrimci ve ılerici yönde çok olumlu katkıları da olmuştur; onian da kısaca sıralamas: gerekmektedlr. Şöyle özetleyebiliriz: 0 Skolastik eğitim felsefesi kalıntılarının geçersiziitini ortaya koyup, yüzyılımızın gerçekçi ve akıicı sistemi olan «materyalist» görüşün egitime de temel olmasımn gereğini açığa çıkarnuştır. Aynca, üike olarak bu konudaki yetersizliklerimizi de açıkseçik ortaya koymuştur. • Vukarıdaki durumun bir başka türlü vorumlanması demek olan toplumdaki ilişki ve çelişkilerin farklı düzeylerdeki durumlarının ünıversite eğitimi içinde, kuşkusuz belirli bir nivo'nun altına inmeksizin tartışılıp eleştirilmesini saglamıştır. % öğrenci kütlesinin eğitim sürecinde etkenlifini saglayabilmek amacıyla «yönetime de katılması» söz konusu olmuş ve çeşitli filkelerin üniversitelerinde bu durum farklı biçimlerde sonuçlanmıştır. • Üniversitelerin, yani genç aydın kütlenin toplumdaki «itici güç» niteliği daha belirgin ve daha kuvvetli bir durum kazanmıştır. % Buna bağunlı olarak toplumun bazı sınıflannm egitimine (sınıfsal bilinçlenmeye katkı ve davalannın savunucuiuğunu fist Eylemlerin eleştirisi K onumuz «ögrenci eylemleri» ve giderek bunlann ışık tutması beklenen «devrimci eğitim»dir. O halde sahnedeki kişiler ülkenin aydınlan. hem de «genç kuşağın aydmlan>dır. Böylesine seçkm bir kütlede haklı olarak arayacagımız ilk nitelik sorunları akıl volu ile çözmek ve anlaşamazlıklan yine bilimsei ikna yollan üe olumlu sonuçlara götürebilmektir. Doğa yasası burada mantık varsayımlarını alt etmekte, GENÇLİK boyutu AKIL boyutunu geçmek»edir. Sonuç, kuşkusuz hiçbir aydının arzulamadıgı biçimde oluşmaktadın bölünmeler v* çatışma lar. Hem de bu bölünmeler birkaç farklı düzeyde ve vtne birkaç farklı aynntı görünüşündedir. Sıralayalım: 0 Aydın kütle temel dünya görüşiinde bölünmektedir Sağ ve sol böylece ortaya cıkmıştır. • Gerek sağ, gerekse sol kendi içinde tekrar bölünmeler göstermektedir. Devrim üzerine söz söylediğimize ve bu biçim tüm NİMBÜ9 Eğer bu büyük kütle «devrimci eylem» diye adlandırılan tüm eylemleri onaylamıyorsa ve bunun akıicı nedenlerini en tatmin edici biçimde sunabiliyorsa o za man söz konusu devrimci eylemlerde aksayan, sakat olan. tutarsız bir taraf var demektir. Fakat böyle bir eleştiri olmamıştır ve söz konusu büvük küt le daima çekimser kalmıştır. Bir başka istatistUd gerçek de bu çekimserhğin öğrencilerin eğitimdeki düzeylerine paralel olarak yukan smıflara gittücçe çoğaldığıdır. % Eleştirilmesi gereken bir nokta da üniversitenin politika ile ilişkisinin tartışıimasında ortaya çıkan farklı görüşlerdir. Bu konuda bir görüş «üniversite politikanın göbeğindedir*, bu kaçınılmaz bir durumdur biçiminde *? diğer göriis «üniDlitik düzenin s * rekli olarak eleştirisini japar, fakat hiçbir zaman adi günlpk politikaya ve hele herhangi bir partinin propagandisti durumuna düşmez* şeklinde ortaya cıkmıştır. Gerçi ikisinde de, «mevcut düzeni eleştirmek» ilkesi vardır ama ikinci anlayıs kanımızca «adece üniversiteli değil, her aydın kişi için daha geçerli bir tutum tanımlamaktadır. Aydın kişi mevcut sosyopolitik düzen ne ohrrsa olsnn dahna onun solunda kalabilen. yani daima eleştirici gözle durumu inceleyen ve kamu yararına bu elestiriyi yapan kimsedir. Yoksa basit bir sol propagandisti değiidir. tste bu konu da açıklık ka> zarmııştır üniversitelerimizde. # Üniversitelerimiz için genel bir dert olduğu halde eiiemlerde el atılmayan bir konuyu daha eleştirmekte büvük yarar vardır: DİL SORUNU. Herhangi bir eylemin, oluştuğu ortamda etkileşim yaratabilmesirıin bn koşulu söz konusu ortamdaki bireyler arasmda bir bıldinşimin varolmasıdır. Bu ise sadece ve sadece bir «ortak dil> ile olanak kazanır. Az önce belirttığimız araştırma üniversite gençlerimn hem oknduklannı aniama, hem de anlayabıldiklerinı anlatma konusunda ne durumda olduklarım açıkseçik ortaya koymaktadır. Yakın bir geçmişte Ankara Gazeteciler Cemiyetinin çağrısına uyarak bir araya gelen 3 gençlik liderinin bildirileri dil konusundaki yetenekleri hakkında bize yeterü bilgiyi verebilir (1). Dogrusu büyük bir kütlenin çekimser kaîmasmdaki nedeni azınlıktaki devrimcilerin davalannı ortak bir dil ile anlatamamalannda aramak pek de hatalı olmayaeaktır. • Oyanlması gereken bir dieer nokta. eyleralerin eğitim sürecinl (ozfinde yattıklan dinamizme ve bazı olumlu katkılanna rağmen) somnt olarak aksattıklandır. Bir başka deyimle bilgi aktanmında eğitimsel ana iike olan süreklilik öğesi kaçınılmaz biçimde sarsılmıştır. Eylemlerin amaç ve felsefesine saygı duyan, destekleyen kişiler arasında bile bu konn ciddî biçimde elestirilmekte ve köklü çözümler aranılması önerilmektedir. Durum Türk kamu oyunda, egemen siyasal güçlerin amaclı ve olumsuz yortımlanndan ötflrfi, çok daha sert bir dille kınanmaktadır. Özellikle eWemler içinde yer alan fikir çatışmalarmın, türlü nedenlerle silâhlı çatışmaya dönöşmüş olması ve gün geçtikçe sayısal olarak çoğalması kamuoyunu haklı endiselere düşürmektedir. Gençlik Iiderlerinin son basın toplan;ısındak: konuşmalan bu konuda herhangi bir çözüm yo> lu getirmekten maalesef uzak kalmıştır. Türkive, 1960 devriminden sonra plânlı kalkınma yolnns girdi. 1961 Anayasasınm 129'uncu maddesi : « Iktisadı, sosyal ve kultürel kalkmma plâna bağlanır. Kalkınma bu plâna göre gerçekleştirilir» diye yazar. Devlet Plânlama Teskilâtı, Anayasa geregi kurolmustır. Başlangıçta sermaye çevreleri plân fikrinden çok ürkmüşler, Plânlamavı sömürfiye «dnr» diyecek bir kurum gibi görmSslerdir. Meşhur «plân değil pılâv ı^tiyoruz» sözü bn korkunun yansımasıdır. Ama kapitalistler iktidara tam anlamında hâkim otanca bu kayçı dağılmıs: Plânlama Teskilâtı, sermayeei çıkar , larına göre isletilen bir kurum haline getirilmiştir. Teskilitın } cahfmalan. devlet elivle kapitaiist gelismeyi pompalamak ilkesine g5re yürütülür. tlk plân 1963 yılında nyçulanmıstır. Yedi yıldan beri bn yolda vürnye ySrfiye nereye gelmiş bulunuyornz? Başlangıçtan bu yana katkınma hızı yüzde 7 olarak sapiatımıstır. Ama yedi yıllık kalkınma hızı ortalamatı yüıde 6.7'de kalmıştır. tlk bakısta hedefe yakın bir kalkınma hızına ulaştığımız sanılır. Ama bu sanı, gerçeklerden uzak bir iyimserlik olacaktır. Türkiye'nin nüfus artısı yılda yüzde 3'e yaklaşan bir düzvydedir. Kalkınma hızı bu nüfus artısı tarafından emildiğinde. yedi yıllık kalkınma ortalamasınm gercekte 6.7 degil, yüzde 3.7 oldnju anlasılır. Bu sürat. kom«nlanmııa ve dünya ülkelerine göre kaplumbaia faızı sayılmalıdır. Ağ»r . aksak gidişimizle çafdas uvgarlık düzevinden çittikçe eeri kalacagımız, ve hiçbir millî sorunnmnzu cSziimlevemivecejfimiz açıktır. Ne var ki, vüzde 3.7'lik kalkınmanm dahi bir aldafmacadan ileriye gidemediğini bilmeliyiı. Çünkü yedi yıldan beri yüzde 3,7 ile kalkındıgını sanan Türfeiye gerçek kalkmmaya ve sosyal adaiete avkın bir gidiş içindedir. Millî gelir, belii bir sürede, diyelim ki bir yılda. millî ekonomide mal ve hizmet Oretiminden doğan gelirlerin teplam parasal de|erj karsılıgıdır. Oretimdeki gelismenin analizi yapılmadan salt millî gellr artısını dolar veya lira flzerinden »öylemek çok aldatıeı olabilir. Memleket kalkınmasına hiçbir sey katmıvan birtakım hizmetlrrden dotan gelirlerin hesabı agırlık kazanıp da gerçek sanavileşme yolnnda gerekli adımlar mtılmadığı vıllarda bfle TSrkive ktlkınıyormus gibi bir aldatıeı gSrünüs ortava çıkabilir Plânlamaya göre kalkınma hızı hedefl ortalama yüzde 7 olarak saptanmıstır. Ama bu «ortalama kalkınma hızı» hedefidir. Tanmda kalkınma hızı hedefi yüzde 4.1.. sanayide yüzde 12. inşaatta yüzde 7^.. ulastırmada 7.2.. konutta Sjrdnr. 1966 yılında kalkınma hm yuzde 7'yi asarak 10.3'e nlasmııtrr. Bu büyük bir basarı gibi sörölmektedir. Oysa aynı yıl «sarayi kesiminde kalkınma» plân hedeflerinin altında kaiarak ancak yüzde 10.6'ya ulaşabilmistir. Kalkınma hızının ortalaraa olarak vüksek görfilmesinin sihri. havaların ivi gitmesi ve tanmda 11.4'e ulasmasıdır. Tüzde 70'i tanmla ugrasan bir ülkede bu artıs, ortalama kalkınma hızını etkilemistir. 1%5'te ise tanmda kalkınma 3,3 oldugundan, ortalama kalkınma hızı da 4,7've dusmüstür. Tedi yıllık ortalamada konut kesiminde kalkınma, hedef saptanan 5.9'u daima asarak yüzde 8,4'e ulasmıstır. Bunu bir basarı mı sayacağız? Toksa lüks konutlara yapılan büyük yatırımların Türkiye'nin kalkınma trücünü vararsız alanlara hareadığını mı düsüneceğiz? Elbette lüks konut inşaatı, Anadolu köylüsiinö sefaletten kurtarmak verine, imtiyazlı bir azmlıjhn konfordan ötede bir saltanat içinde vasamasına hizmet eder. Ne var ki, bu durumlan bilmeven kisiler, kalkınma hızı rakamlarına sovut açıdan bakarak Türkive kalkınıvor ssnabilirler. Yedi vıllık ortalamada tarım kesimindeki kalkınma hızı yözde 2.8.. sanavide vüzde 10.. inşaatta yüzde 8.5.. ulastırmada yüzde 7,5.. konutta yüzde 8.4'tür. Tarım ve sanayi dışındaki kollarda plân hedefleri asılmıstır. Ama tanmda ve sanayide geri kalınmıstır. Türkiye ıvırzıvır vönlere do&ru kasten kaydırılmıs, temel sanayi yatırımlarından yoksnn bırakılmıs. dış kapitalizme bafımlı bir kapitalist gelisme roluna »okulmustnr. Bu strateji, bilinçli, besaplı. plânlı olarak uygnlanmıstiT. Dış ticaret açıjh ise 196S'tp 108 milyon dolarken 1969'da tti milyon dolara cıkmıştır. Dıs ticaret düzeni bir vurgun düzeni niteliğindedir. önümflzdeki yıllarda açık 300 milyon doları asaeak, ve alıs verişten birtakıra imtiyazlı zümreler milyonlar vuracaklardır. Tedi yıl sonra bugün, Türkiye'nin kalkınmasınm iftâs ha'4ht4e oldugunu görmek kolaydırf. tktisadi Iflâsı'rt VanUıları srya. ai Mâs halinde gözler önüne sqrilmektedir. Şimdi' Cumhurbaskanı Cevdet Snnay, siyasi parti liderlerini toplıyacak da bo iflâsa çare bulacak... Mümkün mü? Plânlı sömürünün sonucu HER SALI HÂDtSE OLAN ANKARA'DA SON DURUM PREZIDANSIYEL CiCI DEMOKRASi CEPHESI * .TTİHATÇI CAVİT BEY'İN LOZAN MÜZAKERELERİ ANILARl İlk kez Devrim'de yayınlanıyor * Nrnıet Arzık Bav ve Bayan Ekonom ile Nazmiyanım'ı anlatıyor! DEVRİM: Adakale Sok. 28/4 Yenişehir ANKARA £5öS5as5Sse©s©£ Cumhuriyet 130 1966 tX>RU CLUB VVAGON. (FALCON) Resm! kapalı zarf mukayese usulü ile satjlacaktır. Vasıta Ocak 6, " ve 8, 1971 tarihlerinde sabah 09.00 12.00 tle ögleden sonra J 14.00 16.00 saatleri arasında Amerikan Büyükelçiliği arkasmdakı depo önünde görülebilir Teklife ait form ve teklif şartnamesi Elçilik binası, zemin kat, No. 19'dan temin edilebilir. Teklifler Ocak 8, 1971 öğleden sonra saat 16.00'ya kadar verümiş olmalıdır. Saltlıh Vnsıta Turhal Belediyesinden: (Basın: A. 1680626027/126) 1 Belediyemize bağl, E.S.O.İ. ahnan şase üzerine açık eksiltme ihalesi üe danper yaptınlacaktır. 2 Muhammen bedeli 20 000 TL. olup teminat 1500. TL. ihale 11 Ocak 1971 Pazartesi günü Beledıyede Encümen. huzurunda yapüacaJttır. 3 Şartname İşletme Müdürlüfcü ile Başkâtiplikten görülebilir. (Basm: 10005/134* oyuna yeterince yansımamasj ya da pek küçrlt çevre İçinde kalması duruma «eyleme geçme» biçimine dönüstürmüştür. Dolayısıyla Universiteler söz konusu eylemlerin karargâhı durumuna ister istemez Eelmişlerdir. Asıl önemli olan su sorunun kesin cevabını verebilmektir. Öğrenci hareketlerinin sosyopolitik yöndeki katkılan eğitimi ne oranda etkilemiştir? Kammızca cevap pek umut verici olmayaeaktır. Eğitim dıs eorunüs bakımından bir dinamizm kazanmıstır <ki, bunu bazı kimseler devrimci nitelik kazanmıştır biçiminde yorumlamaktadıri: fakat içerik yö nünden gerçekten devrimei bir vön kazandığı iddia olunamaz. Bu amaca ancak ve ancak aydın kütlenin bilinçlenip bütünleşmesiyle ulasılacaktır. Sonuç K ısaca özetleyecek olursak ideolojik tercihleri ne olursa olsun tüm üniversite genç liğinin egemen siyasal güçleri çeşitli yontemlerle eleştirdiklerini söyleyebiliriz. Bu eleştiri temel dünya görüşünde. mevcut sosyopolitilt düzenle gençliğin uyuşamaması nedenine bağlı kal maktadır. Fasif tepkilerin kamu S O N (1) Ankara Bıyram Gazetesi 2.12.1970 \t 3.12.1970.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle