22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5A1TA DÖRT: ds Murtafa Kemal Paşa'dan hak ettiklert dersl aldılar n slndilsr. Mustafa Kemal Pasa da; BÜyük Mlllat MımHninriı.Ti, Başkumandanlık fle beraber Meclis'in baiz oldugu yetkiyl aldı ve yüceleştL Mustafa Kemal Paşa'ya, Baskumandaniığı tevcih eden, 5 Ağustos 1921 tarihll kanunun üdn. ci maddesi; (Başkmnandan; ordunnn maddl, manevt kuvvetini azam! surette çoğaltmak, sevk ve idaresmi bir kat daha h n vetlendirmek Jçin T&rldye Büyük MMet Meclisinln btum dair yetkisinl Meclis mmına fiilen kullanmaya merundur) diyordu. Buna göre, Mustaia Kemal Paşa.'ran verecegi emirler kanun olacaktı. Ortada blr TUrldye Büyük Millet Meclısi T« EUkumeU olmasına rağmen, artık gerçekta Turkiye'yı yönetecek, TUrkrye"nin kaderine hükmedeahhüt eden hain P&dlşahın (1) ve duşmanlarla beraber mlllete karşı sil&ba sanlacak derecede şerefsizlesen bUkumetinin Mustafa Kemal Paşa'dan almış olduklan riitbeyi Türk milleti Mustafa Kemal'e gen vermışti. Sakarya zaferi, siyasl sahada da tesiTirü gösterdl ve 37 gün sonra. 20/Ekim/1921'de Turkıye Bü yuk Millet Mecüsi Hükumeti ile Fransa arasmda Ankara Andlaşması ımzalandı. Bu andlaşma>a gore, Türkiye ile Fransa arasında harp hali son buluyordu ve Fransa, işgali altında bulundurdugu topraklanmızı boşaltacaktı. Bu andlasma ile, Kurtuluş savaşının hedef tuttugu «Millî emellerimiz», ilk defa olarak, Bi. rincl Dünya Harbinin galip devletlerlnden biri tarafından tasdik ve ifade edilmis oluyordu. : 4 Eylul 1970. T7STAFA Kemalin karsumda ne kadar küçük olduklanm göremıyecek kadar gösleri kapalı olan bir tısım milletvekillerl, kustah blr davram»}a homurdanmaya başlamışlar<±ı. «Ordn nereye gidiyor; millet Jiereye goturfllüyor? Bn harekâtın elbette bir soramlusn vardır; o nerede? Onu gdremiyoruz. Bagünkâ hazm ve Bcıklı durmnn yarataıu ordunun basm. da fBrmek lsterdik.» Bu çekilde konu&an kUçük lnsanlar Mustafa Kemal Paşa'yı bedef olarak jeçmislerdi. N KURTULUS SAVASİNIN Fakai, Mustafa Kemal öyle btr dev yaradüıstı kı; ona çaıpaa fıklr da olsa, ordu da olsa darmartagın olmaya mahkumdu. Onlar, Büyüi Mıliet Meclisin Yunan gemilerine yardım oefc yttnıa Mustaia Kemal Pasa Idi. Böyl* blr yetM ile T*«yVıtm«ıv dan seçilen Mustafa Kemal Paşa; genel seferberlik il&n etti ve yayınladıgi karrtm mahlyetindeki konu veresim: AYHAN BAŞOGuT endülüste emlrlerle; ordunım her çeşit ü». tıyacmı karşılamak üaere, milletin ellndeki ber clns vasıtaya, malzemeye, yeteri derecesinda el koydu. Bu durum, Karadeniz'deJd sllftb, cephane naklıyatına, ordumm beliren geni? çaptaki ihtiyaemı karşüayacak şekllde, hız verümesinl gerektlriyordu. BATUM NAKLİYATI B ü nralarda, Ermenistan Ordusundan ele geçlrilml? bu. lunaa îngllia yapısı top, tüfek T« cephanenln nakll için de Batum . Trabaon nalülyaU başlamıştL HalbuM, KıUos nrhhsı da dahil olmak Uzere Yunan donanması, Tuapsl Trabzon; Novroslskl Trabaon; Batum . Trabzon yollannı kontrol alttna almi9 oldugu gibi, kıyılanmızdakl ablukayı da şiddetlendirmişti. Bu arada, Karade&lz'dekl îngıliz mubriplerinin de, ber yönden, Yunan harp gemUerine yardand olmalan, Kurtuluş Savaşının deniz cepbesini bUsbUtün zor bir durumda bırakıyordu. Bu durum karşısında, Babriye Dalresl Rlyaseti, baa tedbirler alznak zorunluğunu duyarak, Trabzon Nakliyatı Bahriye Komutanlığına göndenügl bir etnir de: a) Rna Umuüanndan yapü* makta olan silâh, cephaoe nakliyatının, açık deniz yolnndan kaçınılarak, sınmmııa kadar Rus karasvlan içinden seyredilmek •uretiyle yapılmasını; b) Gemilerin. Umanlanmızda mfimkfln olan «üraile bojaltılmalarnu; c) Rus Umanlanndan Trabzon'a yapılan nakliyatta kuUartu lan gemilerin, yüklerinl boşalttıkt»n lonra, limanda hiç bekletilmeden Rus kara snlan içinden Batam'a gönderilmelerini bildirdL Kıyı nakliyatı, yolun uzamasna sebep oluyordu; ama, silâh re cephane yuklü gemilerimizin emniyetlerinl saghyordu. Bu ara da, yolun uzaması yUzlinden uğranılan kaybı karşılayacak tedbir de alındı. Tedek çekecek güçteki motorlu ve sltimll teknelerlmirin pe?lerine tonajlan büyük yelkenlilerden birer, hattâ ikişer tane bağlanmak «uretıyle, sılah cephane taşıma kapasitesl bu şekilde arttınlm. Böylece Harp Bahriyemiz, önündeki çeşitll engelleri yenerek, ordumuzun bu sıralarda şiddetle muhtaç olduğu sil&h, cephaneyi nir«*frTymfiftn karşılamayı başftr> dı. rinl yerine getirlyordu. O, Sakar ya meydan muh&rebesinde devleşmıştı; sonralan daha da devleşecek ve sonunda duşznanlara baş efdirecekti. Sakarya meydan muharebesinden sonra, Büyük Millet Meclisl, Mustafa Kemal'e Müşir «Mare. şal» rütbesiyle Gazı ünvanmı verdl. S/S/Teınrııuz/lBig gecesl, üçüncü ordu müfettışliğı görevi ile beraber rütbelerınden de sıyrılmış olan Mustafa Kemal, Sakarya meydan muharebesine kadar askert bir rutbeye sahıp degıldi. Buyuk Britanya mandası altına geçmeyi ve hılafetm ruhanl, manevl kudretıni îngıliz menfaatıne kullanacağını 12 Eylul 1919 tarihlı gızlı bir andlasma ile ta TAM İSTİKLÂL NEDİR? lisadî, adli, askeri, hars! ve 11*.3 her hususta tam istiklâl ve tam serbesti demtktir. Bu taydıkla. nmın her hangl birinde, isüklâlden mahrmniyet, millet ve memleketin, gerçek anlartu tls bütün isüklâlinden mahrumiyeti demektir. Biı, bunu elde etmeden sulh ve BÜküna kavuşacağı. mız inanışmda değiliz. Şeklen, usulen sulh yapabiliriz, andlas. malar yapabiliriz. Fakat, tam istiklâlimizi sağlamavacak olaa bn gibi sulhler ve andlaşmalarla milletimiz hiç bir vakit hürriyete ve sükflnete kavuşmuş obnavacaktır. Eğer Türk milleti, bunun aksini dfişünecek ve kabul edecek bir yaradıbsta olsaydı. Ud senedenberi mücadele etmeye hiç de lünmı yoktn. Da. ha mütarekenin ertesi gflnü sükuna geçmek mttmkün oUbüirdi.» (2) Mustafa Kemal Paşa'nın; bu görüşünU Birincl Dünya Harbl galıplerinden Fransa'ya kabul ettirmesl ve Misakı Mllllmızia Ankara Andlaşmasında ifadeslnl bulması, siyasl bir nferdi. (3) (1) Resat Ekrem. Osmanb Moabedeleri. S.: 361. (3) Mustafa Kemal. Nnrok, 1938 baskısı. S.: 446. (3) Resat Ekrem. Osmanlı MuahedelerL S.: 291. Â NKARA andlasmasına zemin hazırlamak Uzere Fransa HU kumetinin Ankara"ya göndermiş oldugu, eski Bakanlarmdan, Franklen Buyyon ile görüsmesinde, Mustafa Kemal Pasa demıştır ki: «Âlim, eahfl bütün millet, bugün yalnız bir nokta etrafında toplanmıs ve sonun» kadar kanını atatmaya karar vermistir. O nokta; tam Istiklâlimizin teminl ve idatnesidir. Tam istiklâl denildifi caman, hiç süphe yok ki ciyasi, mali, lk. Enosis şilebine el koyuyoruz Bir olayın başlangıcı 89 MU1AFFER BUYRUKCU Ahraet, yana yattı, lyle çektl dnmanı lçine ve cigara daha parmaklannın arasındayken 8ksürmeye başladı. Gögsüyle bırlikte başı da koln da sarsılıvordu. Cigara parmaklannın arasından fırlayacakkcn Yaşar kaptı, agnna fötürdü. «Bekle, sotusun» dedi Hasan. Ahmet, öksürüyordu. Tüzü kızannı?, göıle* rl gerilmis ve sulanmıştı. Her öksurüste dili dışarıya çıkıyordu. Bir kere daha sert sert öksürünce kalktı, snvnn kenarına gidip çSmeldi, ellerini >ıkadı, tükurdü. Gögsüne bir sey saplanmış, soluk borusunu tıkamıstı »anki. Teniden oksürdü. tükürdü, afzını açık tottu. Bir hınltı geliyorda ciğerlerinden. tleriye dofra gitti. Gene öksürâü ve rabatladı; a^zından meıcimek irılifeınde bir $ey fırlamış gibi geldi ona, dönüp oturdu. «Ne oldn sana?» dedi Hatan ilgivle. «Bunu içince hep öksürüyornm. Gfçti» dedi Ahmet. •Biraı şarap IÇJ» Ahmet, bardaktaM garabı diktl. Cigara, Yaşar'dan Meviut'a, ordan Sabahattin'e, ordan Hasan'a, ordan tzzet'e, ordan Hulki'ye, ordan Dogsn'a, Dojan'dan da Ahmet'e geçti. Ahraet. lçtikten sonra gene Bkrtrdfl ama çabnk kesildi bu kes ve o nrada deniz hısırdadı. Birkaç dakka lonra hışırtılar çojaldı. Ahmet'in knlağına bir motor «esi geldi •• denizi dalgalandıranın sesıni dnvdngn bu motomn oldngunn anladı. Motornn sesi git git nzaklaştı, azaldı ve öldü. Motornn Sldüğü yerden bir kara tabnt çıktı. Solncan inceliginde, solucana benzeyen ayakıız, kolsuz adamlar, irinde babasının beyglr agzına benzeyen agzıyla yattıgı tabntu kavdırdılar ruynn cilâlanmıs yüzünde, Tabnt, akjllan durdnracak bir hızla Saraybnrnnna dofrn fidivordn. Sandallan, mavnaları deiirdi, kocaman bir vapurun direğinin üstünde fınldak gibi dSnerek tekrar drnize indi, Ahmet'in kendisiyle alay ettigini bildigi için yönünü de{iştirdi, kapı gicırtısıns benıer blr kahkaha attı. Hayal hızıyla geliyordn. Arkasında milyonlarc» balık, yosnn, igne gözlfl ynvarlaklar, aadece kSpek dişieri vardı. Ahmet, gizlenecek blr yer aradı içinde ve başını efdi, knlaklannı tıkadı, bekledl. Tabnt flstflnden knrşnn gibl geçti, tren yolanda gfirülr&yle parçalandı. Ahmet, tren yoluna baktı korktıyla: Tren, pencerelerinin kareli ısıklanm dSkerek Kumkapı'ya dogm gidiyordn. Hiçbir »ey yoktn ortalıkta. ••• 9 Polis ajanı Fred OToole, dört saatten beri aynı yerde nöbet tutuyordu. Iri kıyım, esmer bir îrlandalıydı... Gbzlerinden zekS fışkınyordu adetâ. Bıkmıştı şehre atan eden çu turistlerden... Hepsı de kendini beğennuş, kolay para kazanmanın usullerini gayet iyi bılen, sahte tebessümlerle gtllen, yapmacık bir nezaketle konuşan, aslında her şeyı ve herkesi hor gören şu altın babalanndan nef ret edlyordu. Kendisi ve arkadaslan şurada, ekmek parası uğruna kızgın guneçm altında kan ter içinde çalışırken, bunlar ceplerindekı çek defterleruıe ve gıcır gıcır dolar'ara guvenerek luks otellere, kumarhanelere, yemek ve içkılenn en ıyısı veren lokantalara dogru gıdıyorlar, hayatın tadını çıkarmak, dunya nimetlermden de kıyasıya faydalanmak için sabırsızlanıyorlardı. Dört saattır ayakta dikildiği içm tabanlan ateşte yürüyormuşçasına yanmaya başlamıştl. Yolcuların suratına bakıyor, arabaların içıne bir göz atıyor, pasaportlan dikkatle mcelıyor, sonra devam etmeleri için gereklı işaretı verıyordu. Karşılıtında nazık bir selâm ve tatlı bir tebessum.. Oysa bu biraz sonra aynı adamlann kendılerıni boş yere yoldan alakoyduğu için şu ukala polıs memuruna ağız dolusu soveceklerıni de gayet iyı bılıyordu . S'ra yuvarlak suratlı, tombul adaraa gelnuştı. O'Toole, bu suratı gorur gormez sevimsiz buldu bırdenbire. Bir içgüdü olmalıydı bu .. Herıf smtıp duriki söylendi. «Enliyetlm var... Yetmez ml size?..» O'Toole elini urattı. Perry de ehliyetini çıkanp verdi... Şu minicik şey ona tam dörtyüz dolara malolmuştu. Ufak, basit bir aynntımn karşılığı idi bu avuç dolusu para. Ama değerdı dogrusu. Sağ elinın işaret parmagma aıt parmak izi ustahkla tahrıf edılrmşti. Bu çeşit işlemler de biraı tuzluya oturuyordu dalma. «Ne yapmak İçin geldinia buraya?» «Bol bol yemek, Içmek, ka dınlar konusunda da geçıt resmi yapmak içm..» Perry, böyle söyledlkten 8or> ra okkalı bir kahkaha atmıstı: «Ben taüldeytaj aılsadasım tatilde... Kıyasıya eğlenmek ve tadını çıkarmak istiyorum bu günlerin.» O'Toole, gözlerini dört açmış, ısrarla bakmaya devam edıyordu. Buna mukabü ehliyetini iade etmekten de geri kalmadı. Nobetteki dığer polis memuru Jackson, enikonu sinirlenmışti. §u O'Toole saçma sapan suallerle amma da vakıt kaybedıyordu. Ne lüzum vardı işl boylesıne uzatmaya: «Allahını seversen Fred...» diye homuroandı. Millet kuyrukta bekllyor .. Kuyrugun boyu da en azından ıki küometre. Şu deyyuslarla daha fazla oyalanırsak ışın ustesınden geleme ylz kolay kolay . » O'Toole, gerıye doğru bıriki adım atarak, Perry'ye geçmesi ıçm isaret verdı. Berıkl genış bır tebessümla gülerekten arabayı vıtese t&ktı, gaza bastı, yavas yavas hızlanarak uzaklaştı. (Arkan var> TİFFANY JONES SAKARYA SAVAŞI Y GARTH UNAN ordusu; Mustafa Kemal Paşa'nın onbeş gun kadar evrel llân etmiş oldugu genel seferberliğtn sonucunu almaya fırsat vermeden, 23 Ağustos 1921'de cepnemize taarruza geçti ve Sakarya meydan muharebesi başladı. Savaş, çok kanlı oldu, birtakım buhranh safhalar ve dalgalanmalar gösterdl. Nıhayet, karşı taarruzumuzla Yunan ordusu yenilgiye uğrayarak çekilme zorunda kaldı. 23 Ağustos 1921'den 13 Eylül'e kadar, 22 gün, 22 gece fasüasız devam eden Sakarya meydan muharebesiyle Mustafa Kemal Paşa, «Yeni Tfirk devletinin tarihine; torlbte e?i pek az olan büyfik btr meydan muharebesinln örneğini kaydetti.» 5 Agustos 1921'de, kendisine Başkumandanlık tevcih edıldiği yaman, Meclis kUrsUsUnden ylğıt sesiyle bütün dUnyaya seslenerek: «Zavallı milletimiri esir etmek isteyen düşmanları, mutlak mağlup edecefimize dair olan emnlyet ve ittmadım bir dakika olsun sarsilmamıştır. Bn dakikada, bu tam güvenimı, yüksek heyetinizle beraber bütün millete ve bütün dunyaya karşı ilân ederim» demişti. Mustafa Kemal Paşa, dedikle James Hadley CHASE Türkçesi Şchbal ATGEN ruyordu. Yağb, kaypak bir tebessum .. Yersız ve sebepsız bir antipati olabilırdı pekâlâ. . Ama ellnde mıydi?.. Sevmemiştı herıfı ışte. cPasaportunuz?» diye homurdandı. Arabanın açık durumdakı pencere boşluguna dayanmıs, «lıkkatle Perry'ye bakıyordu. «Pasaport dedığiniz şeyi ne yapacak mışım sanki?» diye be BİR DEFADA lira tutarında ikramiyeler... 1970 yılının son ikramiye çekiljşinde: YAPI ve KRFDİ RANKAQI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle