18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet AYRICA PARA ILE SATILMAZ Edebiyat arthur ve koestler azalan verimler yasası S Sermet Çağan ve tiyatro anlayışı «Yücelmek, vüceltmek için dunvava gelmiş insanlan dogal hakları olan yaşam» bahasın» surunduren kimlerdir? Kımlerdir bunun sorumlulan? ( ) Kişiye oz çıkannı, insancü çıfcannı oğretmeyenler, göstermeyenler. Onlarl Yönetmişler, yönetcnler, yoneteceklerj» Boyle haykırıyordu Sermet Çağan 1965 yılının başlannda Onun bu baş kaldırması karamsar bır yazarın romantık bır yonelımı değıldı. Tersıne, gerçeklere donerek bılımsel sonuçlara dayanarak soyluyordu o bunları. Ustelık ıçtendı, çunkü heyecanlıydı Bır yıl sonra onun «Türfciye Ö|retmenler SendlkBSi» nın desteğıyle yurt çapında bır gezıcı tıjatro tasarısını gerçekleştırmesı de bundandı. «Tıyatro TÖS», çeşıtlı nedenlerden kısa surelı de olmuş olsa tıyatro tanhımız ıçmde onemlı bır çabadır. Çağan ın bu tıyatronun hem yazarı, hem yonetıcısı olarak çalışması bırçok vonlerden ıncelenmeğe değer Onun ılk önemlı adımı Anadolu'nun çeşıtlı yorelerındekı halkın ozellıklerını tanımak ıçın yaptığı on çalışma okiu. O gune kadar tıvatronun yalnız sahneden ıbaret oldugunu sanan anlayış Turk tıyatro ıncelemesını tıyatronun yalnu bır yarım kuresı uzerınde gelışunruştı Oysa Sermet tıyatro olgusunun halkla kaynaşmış bır butun oldugunu ve tıyatro estetığmın seyırcısız butunlenemıyeceflnı bıllyordu. Devlet Tıyatrosunun o gune değın yapmış olması gereken bu onemh, onemlı olduğu kadar da zor çalışmayı Sermet Çağan başardı Yonetıci Çağan 17 soruluk bır anket duzenleyerek «Turkıye Öğretmenler Sendıkası»nm butun yurda yayılmış 270 şubesı aracüığı ıle seyırci gerçeğı yanısıra. çeşıtlı yorelerın algılama nıtelıklermı, sahne olanaklarını, tıyatro anlayışlannı o«rendı Sonra gençlerden kurulu topluluğunu o gune değın Turkiye'de gorulmeyen yoğun ve bıhmsel bır çalışmaya soktu Çağan'ın çalışma ıçın scçtığı yer Ege kayısında, Burhanıye'ye dort kılometre uzaklıkta olan Oren oldu Bu sahıl koyunde kamp kuran Sermet Çağan, gençlere bır yandan oyunculuk temnnlerı, kultur fızık yaptınrken obur yandan da sahneye koyacağı Ayak Bacak Fabrikası'nm en doğru yorumunu saptamada yardımcı olacak kuramsal çahşmaları geliştırdı. Tıyatronun kollektıf bır sanat okiuğuna ınandığından kuramsal çalışmalan yoğun bir ınceleme ıçme getirebılmek ıçın Istanbul'dan, Ankara'dan çeşıtlı alanlann uzmanlannı getırterek konferanslar ve semmerler düzenledı O, kapnslı, kısa goruşlu, şımarık, bılmçsız bır yazar sanatçı değıldı. Tıyatro olgusunda çeşıtlı ogelerın onemIı rol oynadıklarına ınanıyordu O tıyatro oğretıcısımn, eleştirıcısınm, mcelemecısının bır oyuncu kadar «tivatro organizmasından asla aMiunavacak» bırımleri oldugunu tekrar tekrar belırtıyordu Sermet Çağan'ın gerek oyunlarını yazarken, gerekse oyun sahneye koyarken gunlerce kutuphanelerde, arşıvlerde bır bılım adamı gıbı çalıştığına sık sık tanık olmuşumdur Oyle bır ıkl kaynakJa yetınmezdı, herhangı bır nokta uzerınde rahatlıyamaroışsa, hangı kentte, hangı ulkede olursa olsun \azar, sorup soruştururdu Yalmzca zekâsının yeterlı oldugunu saOnun çalışma özellıklennden bırı de, çok sayıda gazetenın dergmm verdığı bazı haberlerı kesıp saklamasıydı Bu ışı de buyuk bır ustalıkla yapardı Genel olarak gozden kaçaoılecak gunluk bır olayın haberı, gazetenın hangt koşesıne sıkışmış olursa olsun Sermet'uı makası değınce değerlenıvenrdı. Çağan'ın oyunlarıru yazmasında bu gazete kupurlen onemli rol oynar. Onun ıçrn, Turkıye'nın herhangı bir yenndekı olay, >alnız yurt çapında değıl, butun dünva insanlığını ılgılendırmesı gereken bır olaydır Aynı şekılde, o, ulkenın bır kenanna bulaşmış bır olayı tek başına ırdelemez O olay bu düzenle ılgılıdır; bağlıdır bozuk duzenm çeşıtlı alanlardakı durumlarına Anamur ılçesının Karakuçur. Karağa, Uluyaf ve Sarıdana koylulerı neden kotürumdur' Onları koturum yapan karatohumu bile bıle neden >emışlerdir"' Onları karatohum yeme zorunda bırakan kımlerdır? Olmektense koturum olarak surunmeyı bıle goze alan ınsanlan umutsuzluğun son kertesıne getıren bu duzen nasıl bır duzendır? Ve bu duzenın surmesı ıçın her turlu çare>e başvunılması neden dunya çapında bır ıstır"1 Dunya polıtıkası ıle yakından ılıntılı olan bu duzen Çağanrın Avak Bacak Fabrikası'nda açık ve seçık ortaya çıkar. Yazar, bu duzeni «ıdealıze» etmeden, bır takım yapmacık kahramanlıklar uvdurmadan olduğu gıbı verır ovununda Onu ılgılendıren bozuk duzeni nedenlerıyle açımlamaktır Nasıl olması gerektığını değıl, nasıl olmaması gercktiğini gosterır Marksçı dıyalektık gorüş ıçındedır, dıdaktık degıldlr. Çağan bu oyununda halk sınıflarını ve bu sınıflar ıçındeKi katlan tıplerm temsılcılığı ıle gosterir; ancak oyundakı temel bolümleme yonetıci kadro ıle halk arasında yapılmıştır. Yonetıci kadronun başı olan Sef aslmda halka egemen olan toprak ağaları tarafından yonetılır, ulkesınde olanları bıtenlerı gazetelerden oğrenen ve yemekle kendını rahatlatan bır korkuluktur Toprak ağalan ıse o ulkenın hem yargıcı, hem polısı, hem de polıtıkacısıdır Ulkeyı bunlar yonetır, bunlar yargılar bunlar duzenler, bunlar karıştırır Yonetıci kadronun oır de kendı somurusune âlet ettıgı vazgeçılemıyecek bır yardımcısı vardır Dın adamı Bu oyunda, papaz, halkın dınsel ınancını kullanarak kendı çıkan uğruna dıne ıhanet eder (balıkların putlaştırılması) ve somuruculenn yanında yer alır. Haik ıse somurulmeye yatkındır. Bılınçsız, gunluk kaygularla aiıştığı duzenın dışına çıkamayan, yonetenlere ve papaza hemen manan, msanca nasıl yaşayacağı oğretılmemış, dır Tıpkı kamı açken balıklara bugday attıgı gıbı, şımdı de yonehml elıne geçıren kışı olarak, bır zamanlar karşısında olduğu duzeni sürduren bır vatandaştır. II. Vatandaş, yalnız kendı çıkan ıçın çalışan bır fırsatçıdır Olayların gelışmesınden kendı adına yararlanır Bu duzende ayakta durabılmek ıçın başkalarının somurulmesının gerektıgi duşuncesındedır. II Vatandaş «ozel teşebbusnü sımgeler Doğal olarak kendı varolusunun ffeelhklerı ıçındedır Eündeki malı satabılmek ıçın savaşın çıkmasını ıster, halk koturum olunca o işi bırakıp koltuk degneğı yapımına geçer, polıtıkacılann goz bojamak ıçın dış yardımla ayax bacak getıreceklennı duyunca dış yardım düşuncesının amansız duşmanı kesıhr Onun yanhş ıle doğruyu tutması doğal olarak kendı çıkan ıle orantılıdır. III. Vatandaşın oyun boyunca uğraşıp yaptığı kurgulu bebek ise bu duzenın ıdeal vatandaş tıpıdır «Bır kurarsam yuruyecek; ıkı kurarsam hem yuruyecek, hem selâm verecek; uç kurarsam hem yuruyecek, hem selâm verecek, hem yatacak » Boylece, III Vatandaş buıokrat tıpınin bır sımgesl olu\ebazı kımselerce karamsarlıkla suçlanmıştır Oysa bu düşunce yanlış bır" değerlendırme ıle gelıyor Yazar hıç de karamsar ve umutsuz değüdır. tersıne eleştırdığı duzenın bır gerçeğını dıIe getırmekte ve boyle bir duzenın kesın olarak karşısında oldugunu belirtmektedır. Bovle bır duzende umut elbette Horoz Totoculann elındedır Sermet Çagan, halkımızın çok sevdığı soyutlama yoluvla anlatımı da kullanır A\ak Bacak Fabrikası'ncta bazı tıplerle sağlanan soyutlama yanısıra «Şeyleşme» tekerlemesı, Savaş Oyn* nu'nda «Pandora'nın Kutusu» ılg^ çekici soyutlama omeklerıdır Doğu tıvatrosunun «açık bıçım»ı ıle yazan Çağan'ın oyunlarında yerlı kaynakların çeşırlılığı goze çarpar. Ancak bunlar ovunun yapısına o kadar ıvl butunlenmiştır ki, ılk bakışta seçılemıyebüirler. Oyundaki yer ve zaman kavramlannm en ekonomık bır bıçımde duşunülmuş olması, çeşıtli yer ve za ' manı gosteren dekorun gerıye doğnı yükselen tıç vükseltıden ıbaret olması bıze geleneksel bır bıçım anlayışını getırır Ancak Çağan'ın yerlı ka^aklardan yararlanmasının onemli olanı oyunun yapısmdakı dzellutlerde ortaya çıkar Orta Oyununu başlatan uCurcuna», Çağan'ın oyunun başında yennı bır modern dansa bırakır bu da oldukça gulunç bır gorunuşu olan twıst'tır. Hıçbır sorununu henüz çozememış olan bır halkın tu ıst e kalkması onun ozentılı yaşamını ve bıhnçsızlığını gostenr Okuz tıpıyle yapüan soyutlama koy oyunlarında yapüan gorevcı açıdan soyutlamalara paraleldır Çalgıcılann bulundugu, şarküarın soylendığı ve soytarılıklann, grotesk sahnelenn gostenldığı Ayak Bacak Fabrikası, ulkemızın tıyatro kaynaklarındakı ozelliklerden doğmuştur. Avrıca, Savaş OJTIHU ıle Avak Bacak Fabrikası'nda gorulen «yabancılaştırma» etmenı Brecht ın Epık Tiyatro türunden çok Doğu ozelhğını taşıyan Orta Oyunu'nda ızlenen ozellıklere vakmdır Burada ayrıntıya memedığımız bırçok yonden Çağan ın oyunları çok başanlı bır volda ıçerılmış olan jerli ozellıklen kapsar Ayak Bacak Fabnkası'mn kurulmasıyla halka «monte» edılen ayakların yanlış takılması bıle Golge Oyunu'muzun bır ozellığını getınr Koturumlenn avaklanna takma avaklar ya ters takılmıstır. bun lar gerı gen gıder; ya bırı doğru bırı ters takılmıstır o kışıler oldukları yerde savarlar Golge oyununda da «Çarpık Karagoz. <Çarpık Hacıvat» denen ayaklan elleri çarpılmış cm çarpmış olarak gostenlon tasvırler vardır Bu oyunda da vatandaşlan cinden daha korkunç bır şey çarpmıştır Sermet Çağan, son zamanlarda, Turk toplumunun yüzyıllardan bu yana olan «tavır» oluşumu ıle ılgılenmekteydı Bu konuyu her goruşmemızde tartışır olmuştuk Turk tıyatrosunun evrensel bir nıtelık kazanabılmesı once ulusal kımhğinı elde etmesme bağlı olduguna gore, her şeyden once bu «tavır» sorununun çozumlenmesi ge rektiği sonucuna ulaşmıştık. Bıtıremediğı At Görö bu yönden ılgı çekici bır denemedir. Kuramcı ve deneyci yanlanyla Çağan, çağdaş dunya görüşunun ışığında tiyatro alanında bıreşime gıdebilmiş bir tıyatro adamıdır. Ne yazık ki, yazarlık çızgısı üzcnnde çok bnemli bır oljenitsin'in «tlk Çember» adb romanında kişilerden bazıları bilimsel ılerleme konusuna tartışırLarken içlerinden Gleb Nerzhın atılır: «Ilerleme' Kım istıyor ılerlemeyı' Sanat. ta sevdığım yan da bu . Sanatta hıç bır ılerleme olamaz. Örneğın 17. yuzjılda bır Rembrandt vardı, kımse aşamadı bugune kadar 17. Yüzyıl teknolojısı gunumuzde çok yavan gelıyor,» 1970'lerden bu yana makine üzerinde yapılan çalışmalarda meydana gelen buyuk ilerlemelerden soz eden \erzhin: «Ama o çağda yazılmış olan Anna Karenına aşüdı mı7» der. Soljenitsin'in kahramanı, bilimın gıttikçe artan bir ilerleme gosterdıfinı. tıpta bir kulenin inşası jribi. tuçla uzrrine tuğla yerleştirdipini. ama buna karşın da saııatın bır çeşmenin fıskiyesi dzerinde dans eden \e sonsuzluğa kadar kaJacak bir kaç muzık parçası ustunde \arvas>onlar \apan renkli ^uvarlaklar Sibı zamaıısız oldus^ınu ^ansıtmakt<>dır. Eğer hu çorü^u kabul edersenız şıır. rcsım u <U tıvatroda bir «gelişme prensibı» aramak yersı<.dır. Sanat bu durutnda gelişmez. Geçtniş yapıtlaruı geçmişte geçerli olduğu ancak zamanımıza uvgun duşmedıği konusundaki karşıt goruş ise sanatın gelıştiği \e ılerletliji anlamına gelir. Kişı Tolstoy'u, Rembrandt'ı ya da Etrüsk resım sanatını çağımızın anlatun biçimlerınden farkJı oldukları gerekçesijle reddedemez: Çunku reddetmek, geçmiş nlatım biçimlerinden daha u\jun ve geçerli anlatım bıçımleri bulduğumuz kanısına tanıklık eder. Çağımızın olsun, geçmışm olsun butün a\ antgarde'ları (izlenimciler, dısa\urumcular. soyutlamacılar) seslerinin bütun gucinle sanatta nesnel ilerlemeye ısık tutanlann kendileri oL. duklaruu haykırmışlardır. Doğrasu stil \e tekniğinin çerçeğe kendisinden öncekilcrden daha yakın olmadığuu kabul eden pek az yazar vardır. pa'da son İH rürvıldır ortava çıkan başlıc» edebhat akımlarını ele alalım: Klasısizm, romantızm \e «Sturm und Dranf»; naturalist roman, gerçek ustuculuk \e «Dada»; sos^al bilinci vansıtan roman, raşamanın bir kesitıni vren. roman, varoluşçuluk, ve Yeni Roman. Doğrusu. her hantri bır edebi>at >a da duşuncp okulunu kesin anlamda avırma\a imkâıi yoktur; bunlar sürekli olarak birbirlerinı karşılıklı etkilevecekler va da birbirlerivle kesişeceklerdir; ancak bu akımların hepsinın avrı avn görunuşleri \e >asama sureleri \ardır. Bir kural olarak bir akım daha onceki egemen okula karşı baş kaldırma biçiminde yeni ufuklara doğru engelleri kırmakla başlar. D özdemîr nutku yuceltılmemiş onun lçin de yucelemıyen bır yığındır Bu halkı bılınçlendırecek oyundakı tek yaratık ıse bır okuzdur. Bu okuz bılgıİKÜr, ama halkın anlamıyacağı bır dılle konuşmaktadır Gelecek tehlıkelen sezer, kendıne ozgu terımlerle bu teklıkelerı açıklar da Ne var k\ halk onun teknık tenmlerını, bıhmsel konuşmasını anlamaz. Ustelık sık sık da lâtınce konuşur bu okuz Oküz, halktan kopmuş aydın tıpmın bır sımgesıdır. Halkın ajn ozellıklen ojundakı vatandaşlarla gosterıhr I. Vatandaş çahşmaz, açtır, bunun ıçın de umutsuzdur Bellı belırsız bu durumuyla mhılıst bır tutum ıçjıdedır Bır zamanlar onun ıçm degerlı olan şeyier, degerlennı yıtırmıştır Hıçbır ış yapmadan, emeksız bır yerlere ulaşmak ıster Nıtekım, oyunun sonlarma doğru bır raslantı sonucu Şef ı oldurur ve ıhtılâl yapar Bu da emeksız, hıçbır duşunce duzeyıne dayanmayan bır yonetım değışıkhğıdır Ama duzen aynıdır Bır zamanlar aç bır vatandaşken, şımdı obur bır yonetıci olmuştur, o kaaar Ustelık ıçmden çıktıgı halka da ıhanet ıçınde B nr Oyunda emekçıyı sımgeleyen Dehkanlı'dır. Ama bu bıünçlenmenuş bır emekçıdır Çağan ın emekçıyı bır deiıkanh olarak gostermesı anlamlıdır; bu duzen ıçmde emekçı oluş maktadır geleceğı vardır, emekçılıgın delıkanlılık çağındadır. Delıkanlı olumlu tıptır, ama bılmçlenmek ıçın başından bazı olayların geçmesı gerekmekvdır. OjTinda uzun sure kazığa bağlanır delikanlı. ağzına tıkaç konur, gorur soylemez duyar sovlemez Çağan'ın gosterdığı duzenın emekçısı budur Bundan daha gehşmişı bu dfizen için «ıdealıze» edılmış bır gonintuden oteye geçemez. Yme bu oyunda, kadın ve kız bu duzen ıçındekı «mabın temsılcılerıdır Oyunda kız haraç mezat, ınek glbı satılır. Bu kız pıyasaya şoyle surulur. «Kuş gıbı yer, katır gıbı araba, okuz gıbı kagnı çeker. Esek gıbı yuk taşır » Çağan'ın oyununda gosterdıği duzenın umutsuzluğuna karşı bır umut kapısı açıktır. Toto . Butun umutlannı yıtıren halkın Papaz'a umut ıçın yalvardıkları sırada, sırıtkan bırı gırer: «Ha>dı haydı Horoz Toto1 Horoz doğoşlen'» dlye bağınr Bu sahne ir an için edebiyattan Roze hıtap eden sa. natlara atlamama izin \rrin. En deger verdıeim sanat tarıhçisi E.H. Gombrich'in sozlerini ele alarak bılimde olduğu gıbi sanattz da gittikçe gelişen ilerlemeler meydana Kcldiği gorüşunü destekliyeceğim. Gombrich diyor ki: «Antık çağda resım ve heykel konusundakı tartışmalann merkezı kaçırulmaz olarak doğayı taklıtte (mımesıs) toplanıyordu. Hıç kus. kusuz teknıkte gorulen ilerlemeler çağdaş ınsana gore neyse, geçmışte de sanatın bu ama. ca doğru yol alması eskılere gore odur Boylece Plıny heykel ve resım tanhinl buluşlar tarıhı olarak mtelemiş, doğanm, tek tek sanatçıların kesın çalışmalan ıle belırlerdığıni soylemıştır. Polygnotus kışıyi açık agız ve dışlerle şekıllendıren ılk ressam, Pjthagora» iık kez sınır ve damarlan belırten heykeltraş, Nıkıas da ışık ve golgeyle ılk kez ılgılenen ressamdır îsa dan once «550'den 350'ye kadar geçen bu yıllar Phny ve Quıntılıan'da yansıtıldığı gıbı bır zafer destanı, buluşlar oykusu olarak belırtılmıştır,» Ronesans devrınde, 13 ve 16 yuzyıllar arasmdakı Italjan sanat tarıhine bu teknığı uygulayan Vasarıdır Vasarı, kendı goruşüne gore. ;emsıl ustalığmın açıkça ortaya çıkmasına yardım eden geçmışın sanatkârlanndan saygıyla soz etmekten bır an bıle gerı durmamıştır. Vasarı «Sanat mutevazı bır başlsngıçtan olgunluğun doruğuna erışmıştır» der. Çunku Gıotto gıbı dahıler >ol açmıslar ve otekılenn de yapıtlannı bu temel uzerıne kurmalarıı mumkun kılmışlardır » Bu sbzler sanırım ki Nerzhinin, sanatın süresizliği tezinin tarihsel bir yalanlamasıdır. \ewton «Başkalarına gore daha uzaklan gorebıhyorsam bu, de\lerın omuzları uzennde durduğum ıçındır» di>ordu. Leonardo da bnnu şö^le belirtti: «Ustasını geçemeyen, kotü bır oğrencıdır» Durer \e başkalan da buna benzer düşünceler one sürduler Ancak bunları kelimesi kelimesine kabul edersek gene anlamsızlığın içine duşeriz. Açıkça anlatılmak istenen, 1300 >ıllarında Giotto ile başla\an gelişme döneminin birbirini ızlejen ressam kuşakları, resimde yanlamasına alman objenin boyunu kısa göstermek, perspektif, ışık ovu. rcnk ve tuval, >üz biçimlerini \e bareketlerini yakalayabilme gibi oyunlar ve teknikleri île oğrencinin ustasından alıp yeni ılerlemeler gerçekleştinnekte dayanak olarak kullanabileceğî buluşlar getirmişlerdir. aha açık sdylemek gerekırse devrimler hem MKICI hem de japıcıdır. Eski du\guları frenleme ve töreler hemen saf dışı edilir; daha once ihmale uğravan >a da baskı altır.rta tutulan insan tleııc^lcrındrn aydınlanır, onem değişıklik, bilsri \e a\rmtılarda duzcnleme \apılır. değer hiverarsisi \e tutarhlık olçulerı ıeniden dyzene sokulur. Klasisızmden romantizme, naturalizrne \e btckı akımlara kadar her çağda anlatımcı duz \azı stılindcn donum noktalannda çnrülen bunlar olmuştur. Mısır resminden PicassoSa kadar sanatçımn insan bedeninı algilamakta çorulen bir dizi dramatık değişikhklerde, va da rossamın doğava kar. şı o!an durumda da bövledir. Edebivat ise doğa konusanda işi busbutun yavastan alnordu Lıstowcl «Modern Estetık Tarıhr>nde şö\le der: «Yunan edebıyatınm büyukluk ve değerıni, Atına'nın sanat parlaklığını duşunun Tıyatro ve he\kel dalında gosterdıklerı ılerlemelerın aşılmadığı bır halk ıçmde doğa duygusu pek zayıf bır bıçımde gehsmıştır Yunan tıvatrosuna doğa pek az gırmıştır denılebılır Tum doganın tam bır keşıften geçmesı ıçın 19 yuzyıla kadar beklemek gerektı Yapıtlarmda okjanusları \e dağ dızılerını konu alan ılk yazarlar Byron Shelley, Wordsworth ve Goethe'Cıir s Bu, elbette Giorçone den daha once resım. le ılgılenen sanatçıların doğa\a gozlerini kapadıkları ya da romar.tizm akımından onceki ozanların duvgusal tepkıden joksun oldukları anlamına gelmez. Ancak goruşleri \e tepkıleri bizimkılerden çok daha değişiktı. Homeros'a gore denızde çıkan fırtma Poseıdon'un ofkesıni sımçeler, tan venni ıse %urora'nın gul parmaklan bovamıştır. Vırgil'e gore doğa sâkindir hep. sadece çoban ve kovunlarım kapsar. Kişinin bır elmau Cezanne'ın grozu^le ^a da karld ortulu bir o\an da Verlaine'in gözuvle gormesi ancak devrımci bir takım deeisimlerle mumkun olabilmiştir. «lhtilâlcı» niteliği abartılmamıştır, oysa ki geçmişe şo^le bır bakıldığı zaman ihtilâllerin zararsız ve yumuşak oldukları gorulur. Orneğin Verlaine karın pek da kesır olmavan rengini, «ovanın bıtmez tükenmez iç sıkıcılığını» kapsar an parlak kuma, a\ın oaşaMp, nldüğu» çoçu de bakıra benzetmesi bugim için hıç de asırı curetlı gorunmemektedir. Fransız okul çocuklan bugun bu şıiri ezbere öğrenmek zorundadırlar. Ancak dizeler yaymlamnca Tolstoy Verlaine'e: «Ay nasıl bakır bır gokte jaşar \e olur' Kar nasıl kum gıbı parlar 9 Fransızlar ^otu \e bajağı bu ozanı nasıl bu kadar onemsejebüırler» dıye saldırmıştı. Oncelerı dcvrinaci gibi gorünen her sanat akımı daha sonra bıkkınlık uyandırır, bajatlar: okınucu kıtlesi uzerındeki gucunu ve etkisini vitirir Ba^atlık akımın kendınde değıl tuketicınin bezgin damagındadır. B ilim va da sanat olsun ikisi de siırekli olarak ilerlemiş defillerdir. Whitehead 1500 yı. lmda Avrupa'nın, Isa'dan once 213 yılında olen Arşimed'den daha az şeyler bildiğini soylemişti. Geçmişe şcyle bir goz atılınca Arşimed'i Galile'den, Aristarchus'u da Kopernik'tcn sadece tek bir adnnın ayırdığı gdrülür. \ncak bu tek adımı atmak için vaklaşık olarak iki bin yılın geçmesi gerekmiştir. Sanatta ye bilimde çelişme duzenli ve kesin olmamış. sınırlı donemlerde \e sınırlı doç rultuda görülmüştur. Kısaca, gelişme duzenli bir eğrfri değil, kırık bir çizgiji izlenvıştir. Buna karşın ben, bilim ve sanatın ilerlemesi «uresince tekrar edilen bir ritim va da or. nek bulunabileceği kanıstndayun. Batı Avru çıklıktan kapahhğa (hulanıklığa) doğru tiden bir akım en çeşitlı donemlerde ıe sanat turlerinde bıkkınlık ve dekadansa kar?ı bir tedbir olarak gorulebılir. Mallarme'nm sembolık akınun ana hatlarını çızen bir \azısını buraya almakta varar vardır: «Bana ov. Ie geliyor ki sadece ımâlar olmak gerek. Duş. lerın uçucu goruntülerini ortava çıkarıvorlar. ParnasçUar (Le conte de Lisle ve Heredia'nın klaşisist akımı) nesneyi bütunüyle gosterirler ancak, gizlilikten voksundurlar okuvucunun ak, lını varatılan hayalin leziz mutluluğundan yoksun bırakırlar. Bir nesneyi adlandırmak şiırden ahnacal hazzı dörtte uç oranında vok etmek demektir: nesnevi imâ etmektir duşu jaratan » Oysa ki bu teknik, sanat kadar eskıdir. Bhavasad Gita, her Hindu bilgini ve mutasavvıfının kendine gorp anladıjı bır allegorıdir. »evTat, ozgıin sembollerle berenmiştir, Isa. kiıiareli konuşmaktadır, iiâhlar buhnaca gıbi vanıtlar vermekte, Orfe kemanı>la sozlerini ifade ctmektedir. Amaç, bildiriyi gizlememektir: tersıne bildiriyi daba da avdınlatmak. vo imâları veniden yaratma olanağını vermektir. Içerik bildiri, okur tarafından açılmalıdır: okuvucu bunu çözmelidır. 4ma zaman geçtıkce o'fuvucu ovunların Ecrısinı eormeye baslar, Kjzlilikler savdamlaşır VP Vlallarme'mn dedi&i gibi «Yaratıcılık duşuncrsinın lezİ7 havalınden» voksun kalır. Bovlece vazar va da ozan daha disiplınli bır tutumluluğa daha mce imalara } onelir.. A Çeviren: Leylâ RAGIP SanatEdebiyat Eki okurlarma Sanat Edebiyat Eki'ne okurlanmızdan pek çok şıır yazı, hıkaye gonderılmektedır. Bunlar yetkılı bır kurulca incelenecek. ıçlermde gerçekten degerlı gorulenler zamanı selınce Ek'te vavınlanacaktır Okıırlanmi7 rıımhnnmi'ın famt FHnVmfot rj ,,,«
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle