22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
,> .k DÖRTs : CUMHURfYET: 28 Eylul 1970 Ortadoğu ve Emperyalizm zamanında Yahudılere cratan» olmasına ramak kalar Arjantin, olup bitenlere balarak t&lihine r.e kadar şükretse yerıdir. Ama 19. yüzyılın sonmdan itibaren Asya Afrika ülküerinin zenginliklerine üşüsen anperyallst guçlerin bir parmak bal için Okyanuslan aşznası elbetta ki, gerekmiyordu. Ingilia staürgeciliği bu yüzden Davud'uE aitı köşeli yıldızımn, ta o sınlarda göz koydugu Osmanlı ırerasımn oportasına yerleşmesini uygun görmüştü. ÜsteUk, bö^enin zenginlikleri ya R nısıra, Ingiltere böylece Hind Denizlerlnin kilidini de elinde tutmuş oluyordu. O zamanların genç ve hırslı politikacısı \Vinston Churchill, bu gerçeği görmüş ve şöyle demişti: «Eğer ölmeden sadece Fllistin'de değil, Şeria'nın ikl yakasında da bir Yahudi devletinin kurulduğuna tanık olmak şansını elde edebilırsek, Jmparatorluğun gerçek çıkarlanna tıpatıp uygun bir olayın meydana geldiğini göreceğiz.» Churchill, Yahudilerin Şeria'nın iki yakasına yerleşüği günleri göremedi. Tıpkı Ingiliz Imparatorlugunun çöküşünü ve hele sıyonlzmin efendi degiştirdiğini göremediği gibi Şimdi Herzlin halefi David Dolfson'un söylediklerine batanız: «Lord Milner'i siyonizmin kolonyalizmden başka bir şey olmadığına inandırmak için bütün gucümü seferber etüm.« Bir yanda göz kamastıncı zenginlikleri ile Asya, Afrika, Ortadoğu, öbür yanda sömürme hırsıyla yanıp tutuşan Ingiltere ve siyonizm. Tencere yuvarlanmış, kapagını bulmuştu. Bugün tencere değismiştir gerçi, ama kapak kapaklıgını sürdürüyor. 19. yüzyılın «sömürgeye hücum» döneminde Ortadoğu"ya el atan kolonyalist güçler için 1. Düaya Savaşı öncesi petrolün keşfiyle bölge olağanüsttl Bneır kazandı. îkinci DUnya Savaşını izleyen dönemde bölge ulusları nın birbiri ardından özgürlüklerini elde etmeleri sömürüden tamamen kurtulmalarına yetme di. Yeni sömürgecüiğin ince yön temleri Ortadogu'nun zenginliklerinin daha da bir azgınlıkla sömürülmesini sağlıyordu. Arap uluslarının geıçek bağımsızlıklan yönündeki çabalan ise içteki tutucu işbirlikçi unsurlann da aracüığryla çeşıtli desıse ekono mık poütık baskılarla sıfıra müncer ediliyordu. 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başlannda kaba kolonyalizmin hemen bütün müesseselerini kokusturduğu A İsrail Savunma Bakanı Mojc Dayan Süveys Kanalının karjı yakasın dakl Muır mevzUeıini yöılü.vor. rap ulusları bölgeye sürekli ve güçlü bir biçimde yerleşen emperyalizm karşısında etkin olamıyordu. tngiliz sömürgeciliginın «manda» sistemi aracılığıyla Osmanlı mirasına el koymasma ve bunu izleyen dönemlerdeki bolgeye daha muhkemce yerleşmesine karşı çıkacak hemen hiçbir alternatif mevcut degildi. «Ekim devriminin kapitalist sistemin dunya üzerindekl başına ruyruk hegemonyasında ilk gedigi açarak sömürgeleştirilmiş halkları dunya devrun hareketinin genel akınu içine itmesine dek» bu böylece sürüp gidecekArap uluslarının gerçek kurtuluş süreci sosyalizmin genel kazanımları çerçevesi içinde bolge ülkeleri yönetimlerine ilericı rejimlenn el koymasıyla başlayacaktı. Sosyalist alternatifin belirmesiyle yeni dengelerin kurulmasına yol açmıştı. Emperyalizm Ortadoğuda artık eskisi gîbi başına buyruk at oynatamayacaktı. Ortadogu'nun bugünü ve yannı üstüne yapılacak analizlerde bu temel olgunun gözden kaçırılmaması lâzımdır. Mantist yazar Jacques Couland «Ortadoğu ve tsrail» adlı eserinde (1) meselenın temelde anlaşılmasına yardım edecek can alıcı noktalara değinmektedir. Couland kitabının girişinde yer alan bölümde şunlan yazmaktadır: «Genellikle Arap İsrail çatasmasının kendine özgü nıteliğinden söz edilmektedir. Bu kendine özgülük yadsmamaa. Ne var ki bunun son derece ciddi yanlış anlamlara yol açacağını da gözden ırak tutmamak gerekir. örnefin 1967 Haziranında ve ondan sonra antiemperyalist çizgıde olduklannı öne süren ba zı çevreler çatışmayı emperyalist güçlerin bütün dünyada sürdürdükleri çok yönlü eylemlerin ortaya koyduğu sorunlardan «• n tutmak istemişlerdir. Ortadoğu'da sürüp giden çatışma gerçekte çagımızın TB dünyammn sorunlarının uygulama alanı haline geldiği daha evrensel bir çerçeve içinde yer almaktadır. Asya Afrika ve Avrupa kıt'alarının yol kavşağında bulunan bu bölgenin coğrafi önemi harıtaya şöyle bir goz atmakla ortaya çıkmaktadır. Çeşıtlı emperyalızmlerin günümüzdeki mücadelelerınin ardında eski mücadelelerden farklı olarak Ortadogu'nun bu farkh konumu vardır.» Jacques Couland Ortadoğu' nun emperyalizm için önemiru iki bölümde incelıyor: Ekonomik önem petrol; stratejik önem: Paktlar, üsler. Ortadoğu petrolü emperyalizmin temel faktorüdür. Paktlar ve üsler ise çıkarların korunma araçiarıdır. Son yıllarda bölgedeki petrol üretimi dünya üretimınin % 29' una ulaşmıştır. Bu oran emperyalist ulkelerin (Kuzey Amerika, Batı Avrupa, Japonya ve Avusturalya» kendi topraklarmdan elde ettikleri petrolün hemen tümüne eşittır. 1968 den bu yana Kuzey Afnka pelrol üretıminin de Ortadoğu üretimine katıldığı duşünülürse bölge petrol üretiminin dünya üretimindeki payı °o 29'dan °'o 37' , ye çıkacaktı. Sosyalıst ülkeleı petrol üretimi dışında kalan kapitalist devletlerın toplam üretimmde ise Ortadoğu Kuzey Afrıka'nm payı °o 44,7'dir. Böylece tekelci sermayelenn üçüncü dunya ulkelennden elde ettıklen ham petrolün yarısının kaynağı Ortadogu'dur. Bu öte yanda kapıtaust ulkelerin enerji tüketiminde petrolün pay oranı sürekli bir artış içindedır. A.B. D. petrol ve tabiî gaz ihtiyaçlann ",0 75'ini karşılamaktadır. Avrupa Ekonomik Topluluğunda (Ortak Pazar) petrol ürünlerı enerji tüketıminın °.a 50,7'sine cevap vermiştir. Örneğin Fransa'nın enerji tüketimmde Orta cioğu ve Kuzey Afrika petrollerınin oranı °o 85'tir. Ve nihayet ürtadoğu petrol rezerveleri, Jezayir ve Lıbya dahil, dünya rezervlerinin °.a 69'una tekabül •tmektedir. Emperyalizmin Ortadoğu"ja bu ienli sıkı sarılmasının nedenleı elbe:te kı, sadece bunlardan baret değıl. Iştahın bir başka aedeni de Ortadoğu petrolünün maliyetinın ucuzluğudur. öte vanda maliyet düşukluğü sadece verel yasalarm elverişli olmasından, ya da el emeğinın ucuzluğundan gelmemektedir. Dogal koşulların uygun olması da maüyeti etkilemektedir. Delinen her metreye göre randıman ortalama 587 M3 rezerve tekâbül etmektedir. Bu oran Venezüela'da 35, ABD'de 10'dur. Kuyu başına günlük randıman ortalaması kapitalıst sistemdeki 3,55 (A.B.D 1,66) tona karşılık Ortadoğu'da 605 tondur. Üretıme yatınlan sermayenin kâr oranı, böylece, Ortadoğu'da son derece yüksek düzeylere ulaşmaktadır. Bu oran örneğin Venezüelâ'daki "' / • 20"ye karşılık Suudi Arabistan' birinin kaynağı Ortadogu'dur. 1967 de Ortadogu'da faaliyet gös teren yabancı tekellerin sadece petrolden elde ettikleri kârlan üç milyar dolarm üstündedir. Bu konudaki kapitalist yatınmları ise milyarlarca doları aşmaktadır. Anglo Amerikan emperyalizmının Ortadoğu halklannın bağımsızhk yönündeki savaslarına karşı çıkmalarınm temel nedeni böylece daha iyi aniasılmaktadır. Anglo • Amerikan emperyalızmı Batılı diger tekellerle bulıkte uyanan Arap uluslarına kar$ı savaşı kâh ıçerdeki tutucu ışbırlikçi re.iimler, kâh İsrail aracılığıyla sürdurmüştür İsrail ise gerek kuruluşundaki desıse, gerek yapısı itıbariyle emperyalizmin ayrılmaz bir cüzüdür. Devletin hamurunu uluslararası büyük sermaye, din • asker oligarşisi teşkil etmektedir. Devletin felselesi uluslararası kapitalizmin çıkarlannın bekçiliğini yapmak, Arap uluslanna karşı ırkçı ve faşist yöntemler kullanmak ve her fırsatta süâh zoruyla yayılmak ve yine dünya politikasmda tüm tutucu rejimlere destek olmaktır. Ruhban takımı, siyasi partJler ve askerler dahil toplumun bütün kategorilerinin ticaretle meşgul oldugu bilinen (2) Israil'in Anglo Amerikan ve uluslararası tekelci sermaye ile ne denli içli dışlı olduğunu anlamak için sadece rakamlann sıralanması ile yeterlidir. İsraıl'in temelinde Ingüia entrikası ile Amerikan doları yatmaktadır. ömegin A.B.D., kuruluşunun ılk on yılında Israil'e 1,2 milyar dolar vermiştir. Bu rakama ayrıca Yahudi kuruluslarından ve A B.D. hükumetinin desteğiyle satılan istikraz tahvıllerinden gelen (sadece tahviller 276 miiyon dolar) 700 milyon doları da eklemek lâzımdır. (Sekiz yıllık bu ddnemde Arap ülkelerinin tümü 163 milyon dolar almıslardır). 1949 yılı ve onu izleyen yıllarda Israil'in döviz harcamalan 2020 milyon dolardır. Bu rakamın '/» 33'ü lhracatla karEilanmıştır. Kalan ",'» 67'yi lsrail'e şu ya da bu şekilde yapılan yardımlar, hibeler teşkit etmektedir (3). A.B.D. sermayesınin tsrail ekonomik hayatında apayrı bır yeri ve ağırlığı mevcuttur. Diğer uluslararası sermaye için de durum budur. Batı kaynaklarına göre 1967' de Israü'dekl yabancı yatınmlar 780 milyona ulaşmaktadır. Özel sermayeden ve siyonıst örgütlerden sağlanan transferler ise 522 milyon dolardır. Sadece A B. D.'deki siyonist örgütler 1970 yılında tsrail için 250 mil yon dolar toplamıslardır. A.B.D. Dünya Bankası ve Federal Almanya ile varılan anlasmalar uyannca Israil'in 1967'den 1975'e kadar elde edeceği yardım E milyar dolara balig olacaktır (4). (1) Ortsdofu ve İsrail • Jıcques Couland •)Ant yayınlan 1970. (Z) L'ri Avnery • Cumhuriyet. 5 Ağnstos «Banşın Göç Yollan». (3) Ortadoğu'da tsrail ve Ranş. Halad Muhittin • Les Temps Modernea. S«yı: 253 Bis, Paris 1967. (4; Siyonizm Emperyalizmin Hiı metlnde. La Vie İnternationale. V. Alezeev, V. tvanov Ssyı: S. 1970. Moskovs. ğtf Metlltoçoglu konu ve resim: AYHAN BAŞOGLU endülüste isyan Filistin direnme hareketleri Fakir BAYKURT 11 «Snna bak! (Jlan benım kafamd» ayns diirbün mü var, bakıp da gdreyim yedi gün ilerisini? Ben bir yânıslık yapmadım. Emme sen yapıyorsun inei! Korkarım bana da yaptıracaksın. Böyle zıddıma zıddım» konnşaraktan, anladın tnı. kızı Evbi köyünün »yısına verdireceksin. Bak aymğinı denk al, ?ok uı%gatli konnş. Gidismeyen yerlerlmi kaşıms benim. Bak sans irie» edlyorum, Havana diyoram . » «Havana diyormns! Herifço|In k»rannı vermis de yerini yapıyor. «Kın verirsem sebabı sensin, benim zıddıma konusma!» diyor, Sen bu kızı Kabak Mnsdnya ver, bak ben de sana ne yapıyornm? Ataş verip nasıl cayır cayır yakıvormn senln evint, malını, canını?..» «Erisikli noolacak? Deli deli konnsor!..» Konnsmalan nzadı odanm içinde. Yemek gecikti. tkisinin de içinde isttk kalmadı yemeye. lokma koparmaya. tkisi de agrıların acıların içinde kıvranıp dnruvordn. Bir felikete uğradıklannın (arkındaydılar. FelSketi yenemeyiz diye korknyorlar, snçn biribirlerine yüklüyorlardı. Dürü de dıçanya, camın dibine oturranş, çözleri fal ta$ı, dinlivorda anasıyla babasının konnştnklarını. Ağlayaeak, ağlayamıyor; bafıracak, ba|ıramıyordn. Dnmanlı boranlı kocaman bir d a | üstüne üstüne jeliyor, dünyanın taşı kayası üstüne yıkılıyordn. Nasıl kalkacafını bilemlyordn bunca ajırlıgın altından. Ksbak Musdnnnn şöbeğini, gövdesini, bıyıklannı, hele kaplamalannı aklına getiriyor, korkndan çıldınyordn. Bajının üstfinü bastırıyordn aklım çıkıp jridecek diye. Bir süre geçtl böyle. Havana ocaktaki atese baktı. Gözlerini knrnlaya kurnlaya afladı. Kiil esti nzun süre. Dürü de büzüldü. Anasıyla babası yüregine sn serpeeek bir söz edecekler, kendisini kurtaracak bir karar alacaklar diye bekledi. Veli, tas sribl dondn ocağın sag yanında. Ayaklarrnı nzattı kapıya dojrn. Canı tütün istedi. Ama tabakasında sanlmış yoktn. t'sendi, sarmadı da. A$zının içi acıdı. Acı su avnrtlarım doldnrdn. Üşendl ocağa tükürmcye. Acı acı ynttn. Aklmdan dağların sularını ;eçirdi. Kasabaya giden yolu düşündü. Tepeler arka arkaya dizildiler. Biraı düzlük açıldı önünde. Sonra her ysnı çamnr bir çar91, ayaı buı soğuk, küçük, kıga yorganlı kirli bir han. Köyden tetirdiji para üç gün dayanmadı. Dost yok, destek yok. Kapısma kadar duman doln kahvelere girecek gücü bile olmadıfını gördü. Solufnnn içinde hapsetti. «Zufrayı çur!» dedi, bosalttı sonra. Havana: «Aklımı çıvdıracam!« diye kalktı. Sofra bezini serdi. Kalbnr kasnajinı attı, siniyi koydn üstüne. Çorbayı sahana bosalttı. Kasıklan dizdi. «tsdahın varıa sen yi!> dedi kocasına, «Kızı çagır!» diye çıkıstı Veli. «tt yallar gîbi, bırakıverme beni! Çagır çabnk kızı! Kendin de geç şnraya! tkiser lokma yiyip kaldıralım. Edet yerini bnlrun. Gönül diyor, al baçını, karını, hemi de çocnklannı, çek git *ssalara. Dönüp ardına bakma heç!.^ «öpöz köyün! Nereye ırideceksin?» «öpöz köyün emme baksana olanlara!» «Olanlara bakma. Kendine bak da dik dur! Gevşek güvsek konnsma. Benim ere verilecek kızım yok arkadaşım de. Ufak daha o de. Kestir at. Düsünelim danısalım ne demek? Ne düsünecen, kime danısacan? Karıya mı? Kanya »enezfll ettiğin var mı senin? Kannın aklını akıl savdın mı heç Bmrünce?» «Yavn gine baslama Havana! Gine baslayıp dinimi imanımı kurutma benim! Elimden bir kaza çıkmasın aksam aksara. Çağır kızı. Kendin de otnr. tki lokma yiyip bırakalım. tcimin samanlan ataş aldı. tütüyor. Kamım Eöğsüm dnman doln. tnfılâk edip patlayacaro sinci! > «Paila da kartnl Atakeı Velili! Bir kendl yandı^ını biliyon. Bizi düsündütün yok. Bir an önee patla da, biz de knrtulalım .. öfkesini içinde bofmaÇa çalı<;arak: «Dürüüü!..» diye kendi bafrrdı Veli. Dürü. büzSldü dısarda. Hıçkırdı. Havana rıktı: «Hadi vavnm!* dedi. ÇSkta başına. Eliyle omıomı pıt pıt etti. «Hadi girelim içerij» Dürü daha çok büzüldü. Attı kollarını yere. Haykıra haykıra ajlamaya basladı. «Mahanaya mı bakıvordnn cahbanın kızı?» dedi Havana. «Bırak ağlavın bnzlamayı. Bırak Dürü çibi olmaz olan! Olmaz olaydın kes ke de, bana bu zulumlan ?östermeyevdin! Bir sepet anyı basıma dökmeyeydin benim! Kalk da iki zuknm yiyelim...» (Arkası vart Dİ$I BOND TLFFANY JONES ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••lllllllllllllll 33 Bir süre sessiz kaldılar. Sonra Chandler tekrardan bir sual sor du: <(Muhafızı öldürecek mi demek istiyorsunuz?...» Perry, kendini sıtonış sıkmıştı ama, daha fazla dayanamayacağını anlıyordu: «Bana bak ahbap ..» diye homurdandı. «Başımıza hesapta olmayan bır şey gelır mi gelmez mi diye boş yere kaia yorma. Burada hepimiz ayrı birer görev almış vaziyetteyiz .. Herkes kendi işine baksm . Ben de benimkine.. » «Ortalama bir tahmlnle soy gun sonucu hepinizin eline tiçer yüz bin dolar geçecek... Yumurtalar kınlmaksızın omlet pişiri lemez . Kural bu... Haksns nayım? . » Maısky'nm bu sözlerl ylne de rin bir sessizliğe yol açmıştı. Sonra Chandler Mishie Wasu'tan yana döndii: nlşın içine ölüm olaylan da gireceğini bile bile bu soygunda var mısınız siz ikintz?.» «Bir dakika...» diye Maisfcy katı" bir ifadeyle onun lâtını kesti. «Her şeyin asfalt gibl düm düz gideceğinden emin bulundugumu demin de söyledim Silâh kullanmamıza, sert hare GARTH kanşmak niyeünde değilim... Bütün derdim bu...» «öyle İse ne diye salkıp zahmet buyurdun buraya kadar?..» Perry"nin sesl alayhydı. Deetti: «Bana bak arkadaşım... Sen erkeksin... Arslan gibi. Şu halde erkekçe davranman gerekiyor... Üstüne aldığın görevi noksansız olarak yapmağa çalış, çeneni de fazla açma... Kapalı tutarean hepimiz daha rahat çalışınz...» Yine sessizlik... Ve derin denn düşünen bir adam: Candler. Ötekiler gibi Chandler de susuyor, hlssesine düşecek üç yüz bfn dolan düşünüyordu... Başlıbaşına bir servetti bu. Omuzla nnı silkti: «Dediğiniz gibi olstın.. Çenemi kapatryonım Iste... Diyecek başka bir seyim yok.. » Bu defa sıra Mlsh'e gebnişü... Onun da kendine göre bir • aa kurunrulan vardı: •lm «Plânm şu ya da bu sebep ten işlemediğmi ve çıkmaza gir diğiroizi farzedelim... O eaman ne olacak? ..» «Ne mi olacak?.. tşte yerin de bir sual... Bu konuda ben de Mishie Bynı ffldrdeyinı Her türlü ihtlmali önemle dikkate AYLÂK MUSA IIIZ James Hadley CHASE Türkçesl Şehbal AYGEN [htımal dışı bir takım aksılıklet Ustünde duruyor ve boş yere ısrar ediyorsunuz...»
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle