15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA: ÎKÎ Cumhuriyet 3 >Iayıs 1970 Tarihten YARENLIK Elif NACI o KöarülüFaıılMuslafaPaşo N TEDtNCt yüzyıida Osmanlı devletine büI yük hizmetler yapmış Kopriilü ailesinden Fazıl Mustafa Paşa, Yakıflara ait parayı harb masraflarına tahsis etmeye kalkışhğı zaman etrafında bir sürü itiraz yukseimeye başlamış: «Camilere ve dinî müesseselere ait para nasıl olur da harb için lıarcanırmış?» Sadnâzam paşa bu seslere sadece şu cevabı vermekle yetinmıştır : Evkafa ait bu paranın camiieri muhafaza etmekle göre\li askere sarf olunması müılumanların menfastleri iktizasındandır. Sultan Hamit ••• devrinin meşhur Ö7U, sözü doğru olmakla tasimalarından Ma nınan tarihin büyük devlet aarif Nazırı bir damlanndan biri olan Fazıl Münıf Paşa varMustafa Paşa, bir tek cami bucır. Okumuş, yaz lunmayan bir hıristiyan köyunmı? b:r adamdı Gunün birinde den geçerken hıristiyanlar kenkonağında verdiği bir ziyafette dısınden burada bir kılise yapmalarma müsaade istemişler, Minas efendiden bahsederken: yır.e etrafında «Cami bulunma Bu Minas efendi, tercüme yan yerde kilise yapılmasını yakaleminden arkadaşundır. O. didıreayanlann» homurtularına lin i tutmadığı için küçük bir kar.şı : memur olarak kaldı. Bense naıırlığa kadar yükseldim, demış. Cami bulunmayan yerde Minas efendi de şu karşıhgı nasıl müslüman yaşayamazsa, vermij: kilise olmayan yerde de hıristi>an yaşayamaz. dıyerek gerekli Evet. Dilimin belâsını ben ızır.i vermiştir. kendim çekiyorum. Ama Nazırlann susmasından doğan belâyı bütün mUlet çekmektedir. Halbuki miüî kutuphar.emize değerli eserler kazandıran Münif Paşa, çıkardığı dergılerden birinde yazdığı bir maka'.ede hmet Yefik •Yıldız boccği» tâbirini kullanPaşa gençli1 dığından öturii padişahm hışmığinde Tuna na uğramıştı. yolu ile Paris' DAM, «ırada oturuyordu. Parkın ağaçları arasından batan güneşi gözetliyordu. Çok acıklı bir hali vardı. Bunu kendisi de biliyordu. Fakat elindeki taze simitleri kâğıttak: kaşar peyniriyle yiyip bitirinceye kadar hiçbir şey düşünmek istemiyordu. Geceyi burada geçirecekti. Park kapandıktan sonra bekçilerirj gece kontrolunu da atlatmıştı. Daha önce de bir, iki kere burada sabahlamıştı. Hayatına bir çekidüzen veya bir istikamet vermesi gerektiğine inanınca T laya gelirdi. Sabahleyin buradan çıkınca yepyeni bir adam olurdu. Artık saptığı yeni yoldan hiçbir kuvvet kendisini alıkoyamazdı. Evet, hersey parktan başlardı. Matbaanın loşluktaki kokusunu çok seviyordu. «Sen de bu masada otur» dedıkleri vakıt bir güzel kurulup saman kâğıdma murekkebi içireiçire kalem yürütmeğe başladığı giinün sevincini hâlâ urtutamıyordu. Sonra birkaç yazısmın dizilmek üzere mürettiphaneye gönderildığini öğrenince yazdıklarmı gazetenın sütunlarmda gdreceği gunü beklerken duyduğu heyecanı çok iyi hatırhyordu. Odada, kalburüstü yazarların nasıl kalem oynattıklarını görebiliyordu. Bazısının arada bir omuzuna dokunup hatırmı sordukları bile oluyordu. Bunlar çok iyi şeylerdi. Günü gımune yaşayan bir adamın katlanabileceği kadar güzel jeylerdi. Bu kıtkanaat yaşantıya şimdi Kızkulesınden kopagelen yaz meltemi gibi goğüs germeğe çahşmasma rağmen uçbeş yazının getıreceği birkaç lırayı almak içm başvurduğu zaman «bugün para yok» diyorlardı Hayat çok güzeldi ve bu hayatı yaşamak lâzımdı. Strf gazeteci geçinebilmek için daha ne kadar katlanabilirdi? Bazen cığer, pıyaz yiyordu; hattâ uzerme bir de irmik helvası indiriyordu. Sonra da pansiyoner olriuğu rütubetli dar oda için madanıa ayda on beş lira odeyemiyordu. Ikinci aylık binince de gecenin bir saatinde adetâ hırsız gibi eve sü. zülüyordu. Kaçmcı cigaranın du manmı çektiğini hatırlamıyordu ama, kararını vcrmışti. Yarmdan tezi yok, kahveye gidip beş, al'ı yere dilekçe hazırlayacaktı. Kâtip olacaktı. Evvelâ karnmı doyuracakü, sonra yazı yazacaktı. Tam bu sırada bir adamın çahlar arasından sıyrıhp kendısine yaklaştığını görmüştü. •Anlaşılan evde hanımla münakaşa edip buraya gcldiniz?» «Oylesi dcgil. E\lenmck nerede, biz nerede. Daha askerliğiml Kesik parmok Yazan : Cevad Tevfik ENSON bile yjpmadrm. Hayat bu. Cebbn de az bir param var; buraya geldim.» Orta yaşlarda çelimsiz bir adamdı. Düzgün konuşuyordu. •Tabiî hayat bu. Insanın dertsiz haşuıa neler gelmez ki? Cebinde parası olan burada hlç yıldız sayar mı? Müsaade ederseniz ilişeyim. İnsan yalnızlıktan adetâ bunalıyor. Parkta insan çok. Ama herkesle konujulmuyor kl.j ayakayak üstüne attı. Dirseğıni dizine dayadı, avucıyle de avurdunu sıvazlayıp derin bir düşünceye daldıktan »onra sağ eliyle dizini döğmeğe başladı. •Ulan insan müsveddesi, turşu nıratlı herif. Yapmayacağin işe neden evet dersin. Git, gel; bugıin, yann, yok bilmem çok işim çıktı. Gelecek hafta gel de bir çaresine bakanz. Sonunda da ben bu işi yapamayacağım. Ulan ba Miinif Paşa tediğini söyleyebilirdi. Onu ne alâkadar ederdi. Adamı bu gece görmüştü, bir daha da görmeyecekü. Sesini bile çıkarmadı. Bu durumu hiç de beğenmedi. Hoş, bu çelimsiz heriften kendisîne bir zarar gelmezcii ama, sabaha kadar da onun dırdırını dınleyeCP':*İ. Ne çare ki, yapılacak başka bir şey de yoktu. Cebinde dört yuz otuz kuruş vardı. Ertesi günü yapacağı ijleri tasarlamağa başladı. Arası çok geçmeden gine insanlığı ve kendisine soz verdiği halde ışini yapmayan adamı kötülemeğe girişince işler çatallaşmağa başlamıştı. Bu hususta hiç bir şey sormak istemiyordu ama, gıne de konuşması, bir şey soyrlemesi lâzımdı. Düşündü, taşındı. Kendisinden bahsetmeğe başladı. Adam. büyük bir ilgiyle kendisını dınliyordu ve kaiiyen sözlerini kesmiyordu. Yalnız konuşmasını bıtirir gibi olunca mırıldandı. Delikarüı. adsmın söylediklerin: derhal yerme getirdi. •Artık ben gidiyorum. Hafif tertip kestiriniz. Yana belkl de yolunuzu bulursunuz. Hojça kal.» Hoşça kal.» Ne tarafa gittiğini bile görememişti. Adam, kaşla goz arasında karanlığa saplanmıştı, O da gözlerini yumdu. A • ştNDEN çıkar çıkmaz seğirteI rek gıiçbelâ Şişli otobüsüne • daldı. Kadına bu akşam için söz vermiştL Otobüste adetâ cendereye girmişti. Kımüdanacak gibi değildi, üstelik durmadan itiyorlardı. Pangaltıda güçlükle inebildi. Kravahnı düzeltirken yaşlı, omuzlan çökük, düzgun kıyafetli bitkin bir adam dikildi karşısrna. • Demek beni tanımaduıız?» • Biraz içkilisiniz, beni birine beıızettiniz; olur böyle şeyler.» «Hayır olmaz böyle şeyler. Insan arkadaşını hiç unutur mu?» «Ama bcıı sizi tanımıyorum.» «tyice duşününüz. Yıllar önce. Bir gece parkta.» Derhal elini sıktı. Öbür eliyle de yaşlı aâamı omuzlarmdan ka%radı. Tanışmışlardı ve adetâ ağlamakh olmuşlardı. Alkollü adam konuşıu: «Nereye gidiyorsunuz?» •Bir kadına söz verdim. Burad; birkaç karanfil satın alıp oraya gideceğim.» «Bcıı sizi daima izledim. Hayatta yolunuzu bulup rahata ka\uştuğunuz icin çok sevindim. O gece parkta bir türlıi öğrenmek istcmediğiniz şeyi şimdi ben size zorla anlatacağıra. Babam beni knvunca > ankesiciliğe başladım. Bu meslekte baş parmak lüzumsuzdur. Yani faydasmdan ziyade zararı vardır. Kopamıak lâzım. Operatör sağlam parmağı hiç keser mi? Vaktiyle bir cerraha yar dımcılık eden bir eczacı kalfası bulmuştum. Söz verdiği halde boyuna gitgel yapıyordu. Bir tiirlü parmağunı kesmiyordu. A\uç dolusu da para alacaktı. Sizi parkta gordüğum gece bana bu ii yapamayacağım kati olarak bildirmişti. Ben de fena halde sinirlenmiştim. Söylenip duruyordunı.» Bir aralık eiindeki süet eldivenı çıkararak sozlerine devam ett:: «Ama sonra ne oldu. Dünyanın parasım verdim. Parmağımı bl Biyografi 1916 da İstanbuTda dogmuştur. Galatasaray Lisesinde okuduktan sonra özel bir Usan eğitimiyle kendisini yetiştirmiçtir. Fransııca, Infrüizce ve Rusç» biür. Yıllarca basın işlerinde çahşnuştır. Istanbul gazete ye dergilerinde hikâyelerini yayınlamıştır. Sonra birkaç yıl münhasıran «Cumhuriyet» jaıetesine hikâye yazrnıştır. «Gramofonlu Garsoniyer» isimli bir hikâye kitabı vardır. Bo? raldtlerinde balık avlar. 0 eski kaleler ten Istanbul'a gelirken bir vakıtler Turkier tarafından yapıln:s. fakat o devirde üzerinde Avuslurya bayragı dalgalanan lcale^.ere daîgın dalgın bakıyorr.uş. Lord Palınerston, delikanl.mn üzuntüsünü hissederek kendısıne: l'zülmeyin genç adam, bu yerler dedelerinizindi. Ama torunları hirgün gelir elbet buraları geri alır, demiş. A hmet Vefık Paşa, şu cevabı venr.ış : Ben kaybettiğimizi geri alnıaı ı değil, elimizde kalanları nasıl muhafaza edeceğimizi düşünüyorurn. Enver Beyin kaatili Süleyman Na zif bir gun, bir kaç ahbabı ile yolda giderken onierinden o zamanın yüz beygırlık Benz otomobıli içınde Harbiye Nazırı Enver Paşa geçmış, arkasından Süleyman Nazif merhum: Bakınız! demiş. Hürriyet kahramanı Enver Beyin kaatili geçiyor. (Resim: A. ARAD) •Hayhay. Buyurunuz. Parkta ne varsa hepimizin..» Bu söz galıba hoşuna gitmişti. Elindeki zenbili bir kenara bırakarak oturdu. «Ama peşin »öyleyeyim. \ e cigara vcririm. ne de isterim.» «Cobimde cigaram var. Kamınıı da doyurdum..» Tanımadığı adam bir cigara yaktı. O da bir tane yaktı. Herif banın hayrına mı japacaksın?. Avuç dolusu para alacaksın. İki gözünun ortasına konduracaksın yumruğu. Sonra da başın belâya girecek..» Adamın konuşmasından hiçbir çey anlamamıştı. Merak da eüniyor değıldi. Fakat okulda bir öğretmenin sozünü hatırladı. »Durup dururkcn bir adamın sırrını öçrenmeğe kaJkışmayınız; bajuıız belâya girer.» Öyle ya, herif is«Ben de iyi bir ailenin evlâdıyım. Babam bir gece evden kovdu. Ben de bir daha kapısuiı çalmadım.» , Delikanimın hafif tertip kestirmeğe niyetli olduğunu anlayuıca sö'zlerini değiştırdi. «Cebinizde kaç paranız var?» «Dört yüz otuz kuruş.» •O parayı ayakkabılarınızın içi ne koyunuz, bağlarını da sıkısıkı dugümleyiniz..» rinci sınıf bir operatöre kestrrdim. Ve yolumu buldum. Yüx binlerin sahibi oldum: şimdi de işten çekildim. Âkıbetimden babauı mesuldür. Yalnız size bir jey daha söyleyeceğim ve hu sözlerhni iyi dinleyiniz. Demln otobüst; üstünüzü aradım. YÜI yirmi liranız var. Üzerinizde para bulunduracaksınız. Başmız belâya girer, para lâzım olur; evdeki para'dan hayır gelmez. Para bulunduracaküinız ama, fazlasuıı da parkta size öğrettiğim gibi ayakkabılannızın içine koyacaksınız. Hayır efendim, olmaz. Bu zençin muhitte yüz yirmi lirayla kadın tavlanmaz.» Adam sözlerini bitirir biürmeı kendisinden beklenmeyen bir hareketle oradan geçen bir taksiye atladı. Öteki de yalnız kalmca derhal elini pantalon ccbine goürdü. Not deftenni yoklarken parmağı bir şeye takıldı. Çıkartıp baktı. A\oıcunun içinde bir adet gıcır gıcır be? yüziuk %'ardı. BULMACS Hece Bulmacası A AD AK A K A R AT AY AY BAS BO DEH DOS EB ĞI GO HAN 1 İM KA KIR KIZ LAY LE LET LET LÎK MAK ME O RA RA RAT RIK RU SA SI SİZ SİL ŞE Tl TİR UÇ YE ZİL. Yukarıda gördüğünüz dağınık heceleri aşağıdaki soruların kar şılıgı olarak bir kerede kullarup numaralı çizgilere yazınız. Meydana gelecek kelimelerin sıra ile yukardan aşagıya İKİNCİ ve DÖRDÜNCU harflenni okuduğunuzda. geçenlerde bir resmikabule dâveılı bulunan hâlen 93 yaşındakı viyolonselist üstad Pablo Csals'ın, takdirkârlarmın ıkramlarına teşekkür ederek sby ledıği bir sözü bulacaksımz. 1 Kutsal bilinen şeylere isteğın oluşunda vaadedilen nesne. 2 Sert bir rüzgâr. 3 Soyluluk. i Isimsiz. 5 Hâdise. 6 Küçük bardak. 7 Gelır S Ofkelenmek. 9 Sınav. 10 Bir renk. 11 Emekli maaşı. 12 Sık hapşırmak. 13 Hor görrnek. 14 îstanbul'da b:r tepe. 15 Tokat. 16 Eskıden kâgıt süslemecilıginde dalgalı hareli tezyinat. 17 Piknik. 18 Cemiyetin aşagı smıfmdan kişilerın aralarında konuştuğu ozel dıl. 19 Irak'ta bir şehir. 1 3 4 5 6 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 1 1 12 13 14 15 16 17 18 19 20 l'l 11 ı: 19 Kartv'zîî Butmacası RLHİ KUCAK EV Yukarıda kartvizitinı gördügunuz Bay. Türk misafirperverlı*ınde önemlı yeri bulunan bir nesnenin meslekî yönü ile yakını olan kimsedir. Mesleğinin ne oldugu kartviziti teşkil eden harflerin arasındadır. âgıda dokunur dokunmaz kuruyan Parker marka dolma kalem çağında yaşadığı halde, romancı Eliseo Kapparıs, Derüs Diderot'un tavsiyeslSOLDAN SAGA: ni kendl malı gibi benlmsemisti: «Kadın fizerine yazsrken ka1 Ikinci Selim'ın şehzade liğınde eğitmenligtnı yapmış, lemi çoban kuşağına batınp, Iran seferinde, Çıldır, Gürcismurekkebi kelebek kanatlanrun tan savaşlarında buyuk yarartozu ile kurulayacaksımz.» lıkları gorülmuş «Kıbrıs FatlEvet Eliseo Kapparis, UnlU hı» nam bir serdar ve vezir; bir romancıydı Satış bakımınYol üzerinde olmayıp dolaşaral: dan eserleri rekor üstüne rekor gıdılen. 2 Demzcilıkte bir gekırıyor, âdeta kapışıhyordumınin başka bir tekneye veya Er. sadık okuyucuları: sahile açık oiması; Caz ve dans Malını satmaktan ziyade kenmüziğinde ritımde melodiyi susdıni satmaya ga>Tet eden tezleyen bırbirıne \urularak t'.kırgâhtar kızlar, ikinci bir erkeğe tılar yapan iki sopacık; Ingılızdaha dünyayı zehir etmek gayelerin tahta sopalarla oynanan siyle pusuya yatmış dullar, bübir top oyur.u. 3 Bir balık; tün kabahati artık aynada bulTERSİ cehennem; Afrika'da maya başlıyan ihtiyar kadınlar, gbl; Asya'da nehir. 4 Sıtma bir de ebe, hemşire ve sanat oyapan sivrisinek; Mikael tvanokulu öğrencileri. viç ön adlariyle halk şarkılannı îmza meraklıları konusunda işleterek Rus milli müzigimn son derece cömertti. Ara sıekolunu kurmuş ve bir besteci ra tutarı az kabarık çekler bile TERSt eskı kadın giyimlermimzalıyordu bazı kadınlar için. den. 5 Ön acı Claude olup «Gun doğarken ızlenimler» tabSayısız maceralar yaşadı, losu ile dahıl olduğu ekolün isdört kadına da âşık oldu. Fani çagırması. 10 ölumlü; Asmine ısını babası sayılan emkahraman bir vezir. 2 Nevsenfonisi...) bir Fransız sar.atkat dördünden de maflup çıktı. keri dehasiyle «Çöl Tılkisi» napresyomst ressam; TERSİ Tışehir'de üçe; TERSt iğreti verçısı; Kımyada plâtin; EskımoHenüz çok meşhur degilken bet öküzıi: Sanat; TERSt yapmını almış. Alman generali; ların buzdan kulübeleri; Bır ırk. me; Şıkâr. 3 K. îskandinavtutulduğu kadın ona şöyle derakları baharlı bır bıtki. 6 Kimyada baryum. 11 Yumur 13 Tersi yemek; G. Amerika ya'da bır kavim; Birleşmiş Mılrruşti: Notada duraklama işareti; Türk devesi; 2. Dünya Savaştnda, Tutanın bir kısrnı; Kimyada sodletier eğitım billm ve kültür teş «Sabahtan akşama kadar müzıği yamr.da, Viyana'da tahnus, Sicilya muharebelermde, yum; Almanya'nın endüstri bolkılâtı'mn rumuzu. 4 Bir gün if görmekten, basma ve kreton sılle Batı muziği orkestra böNormandiya'dan Elbeye kadar gesi bir eyaleti; Kocaman. 12 öncesi; Mukaddes. 5 Edoucntariler giymekten bıktım. Belümünü bit:rrr.iş Hasan Ferıt ilerleyen kuvvetlerin başındakı Bir beş, gudde; E. Willıam ard ön adlı empresyonist resnim kadar güzel olmadıkları Beyin soyad:; As da denilen Amerikalı general (Omar Nelön adı ve «Enigma varyassam. Bır acı nıdası; TERSl G. halde vizon ve şinsiUa giyen bir kjrk hay^anı; İhtiyaca yetmez son); Alafranga çorek. 14 yonları» ile Sir'lik tevcıh edılAmerikada kement. 6 Kimsürü kadın var.» miktar. 7 Bilgiçlik taslayan; Yenişehirli nam oiup, Nefı yomış Ingiiiz bestecısi. 13 Bir yada alüminyum; TERSl ulusRoman türündeki ön plân öJaponya'da sehir; Elbisede talunda şiır yazmış 19. asır dıkıta; TERSt kimyada kripton; lararası gıireş teşkilâtı birlifizelliğı dayanılmaz bir hüzündü. kım. 8 Amerıkah viyolonist van şaırlerimizden; Büyük FranO=car önadlı tngiliz yazarı ve nin rumuzu; Bir ırk. 7 KlmEn mutlu sonuçların en canlı lYehudi); TERSİ dinleyıcı mâsız fılozof yazar; İstanbul'da semt. şairi. 14 Toroslarm G. Batıyada samaryum; Sosyolojide ılifadesı «beraber ölelim» cümsına; Asur devletinın başşehri. ya uzanan kolu; Mola'nın ortakel bır topluluk; îtalya'da nelesinde hüviyet buluyordu. BunYUKARIDAN 9 TERSl yapraklan bahariı sı. 15 Antalya'da ilçe; Peru' hir; Kimyada molibden. 8 ları okumaktan ziyade dinlemek bir bitki; Vasco Da ön adı ile nun eski sakinleri olan medeni Viyolonselde %re bilhassa rart ten ve yazılışırun görgü şahitlıUmitburnundan Hmdıstan'a ıls kavım; TERSt kimyada gerdışındaki verdiği konserlerinAŞAGIYA: ğıni etmekten bıkan ikinci kaseçen Portekizli kaptan; Tasmanyum. 16 Fiyaka (Argode üstün virtüozitesi ile ünlü dın, bir gun ona itirafta bulund;k; TERSt bir renk. 10 dai; Kıral vekili; TERSt kamer. P. Mulıiddin Bey'in soy adı; du: 1 Şehzade eğitmenhğinden Ariasto ön adı ve «Kurtulan 17 Bır nota; Utanrra hissı; TERSt kimyada gümüş; Bir «Estergon Fatıhi> şanına erişKudus» eseriyle bir rönesans «Bir üniversite öfrencisi iKüçük körfez: Kimyada osmicins güvercin. 9 Bir süs bi:miş, Prens Bockay'ı Macar kıİtalyan sairi; lgnaz Jan ön adı le Travaso dergisine bakıyoryum. 18 TERSİ eskı 5'azıda kisi; TERSt fikirlerin birbiriralı yapıp ona tac giydirmiş olup, Polonya siyasi hayaduk Krcmos'un, Belli'nin, İsidobir şekil; Çabuk tutuşucu man tındaki yeri ile besteci ve ri'nin resimlerini seyrederken tar kurusu; V.,gi. 19 Brezilyapiyanist. 11 Kubizmın büyıik kendimi birdenbire onun kollalı bujük futbolcu; TERSl kuşustası îspanyol ressanıı (Pabrı arasında buldum.» larda mıde; Kütahyada ilçe. Bulmacalann çözütnü lo); Yabancı; TERSt vilâyet; Üçüncü kadın Genova ile Ya20 Taraflıhkla acıma, koruAskeri giyimde omuzlardaki işa fa arasında yapılacak turistik ma (Eski dil); Eski zamana ait bugünkü CUMHURİYET'te retler. 12 TERSİ Edouard bir sefer için zengin bir adamın değerli esya. ön adı ve bestelerıyle (îspanyol posta ile gönderdiği birinci mevki kamara biletini ona tercih etmisti... Ddrdüncü kadınm inşa halinde bir villâsı vardı. Fakat parası bitmek üzereydl. Kontrol miman günün birinde: « Hanımefendi, evinizin suaat sabahm beşbuçuğu. Hava hafif sdsli. Anadolu yakasınvar. Katar büyük bir gürültü ile istasyondan geçiyor. Alçılı gözüdaki bir banliyö ıstasyonu. Arka kapısı sokağa, ön kapısı tre ne kaçan kurumun acısı ile gözünü uğuşturarak içeriye dönüyor. ne binilen pıâtforma açılan bekleme odasının, sol ön köşesınde Bastonlu. tuvaletten çıkmış, ellerini kuruluyor. Bastonu kolunda hom salona, hem platforma bakan penceresiyle gışe. onun gerısintakılı. Bahçedeki demir kapıdan bir başka yolcu giriyor ağır ağır. de malzerae odası bulunuyor. Her iki kapmın yanında geniş pen Izmaritinı demiryoluna fırlatmak için gişe önünden ileriye, kenacereler ve bekleme odasının sokak taraf:ndaki sağ köşesınde pen ra yürüyor. ve: «Heey! Raylarda parçalanmış biri var!» diye bağıceresi bahçcs'e açılan bir tuvalet mevcut. İstasyon bınasmın so riyor. Memur, Alçılı, Bastonlu, bavulu ile Şişman, platforma fırkakla birleştığı çizgi boyunca demir parmaklık uzaruyor. Buralıyorlar. Memur hemen odasına dönüp ilerdeki istasyona ve sonra dan da bir kapı ile platforma geçiliyor. Sağ taraftaki bahçe kısmır. karakola telefon ediyor. parmakhkları üzeri yüksek kafes telle kapalı. Pazar gecesini, o banliyödeki bir ahbabının köşkünde geçiren Hazırlığını yapan gişe memuru, iç camdan salonda iki kişı Şef, yerini bilen karakolun ihban ile istasyona gelip demiryoluna görüyor. Biri platforma bakan pencere önündeki kanepeye otur indi. Örtülen gazeteleri aralıyarak adamı inceledi. Sırtmdaki bımuş sağ e;i alçılı. sol elini şakağına dayamış, uyukluyor. Ötekisı çağı görerek gazeteleri tekrar örttü. Platforma çıktı. Memurun yut&m karşıda, tuvaletin devamı olan duvar önündeki kanepede ga karıdaki anlattıklarını toparladı. Binanın sağını solımu tetkik etzete okuyor. Yanır.da şişkince bir bavulu var. Kendısi de bir haylı ti. Karşı istasyondan, gerek sis, gerekse yolcu olmayışı ile birşey şişman. Dışarda plâtformda, sisler içinde, ray boyunca bir aşağı gorülemediğini tesbit etti. Kurumu çıkaramıyan Alçılı'ya polislerbir yukarı doiaşan, binanın sağ ucuna kadar yiirüyüp dönen ve den birinin yardım etmesıni söyledi. Gi«e memurundan, plâtsigara içen bır yolcu daha var. Camın tıkırdamasıyle dördüncü formda dolaşan adamın binanın köşesini de aşuğından daha fazla yolcuyu farkeden memur, başını ona çeviriyor ve adam soruyor: gorülemediğini dinledi. Adam, o ileri noktadan raylara yuvarlan«Çok var mı trene?» Memur: «Önden bir posta var. Rötarlı gelemış, trenin çarpmasıyle gişe hizasına kadar süruklenmişti. Sonra cek.» Yolcu. bastona dayana dayana topallıyarak sokağa çıkıyor Şef, hepsini içeri soktu. Kapıları kapattı. Bir yere girerek birazBıraz sonra gazetesini kanepeye bırakan şişman, alçılı'dan bavula rian plâtformda gözüktü. Tekrar içeri girip içlerinden birisine dögöz kulak olmasını rica edip tuvalete geçiyor. Sokağa çıkan Bas nerek: «Hesapların, sis, posta hepsi taınam. Ama gene de bir hata tonlu, birazdan elinde gazete ile dönüyor ve saatine bakıyor. Şiş yaptın» dedi.. Kime söyledi bunları? man, tuvaîftten çıkıp teşekkürle yerine otunıyor. Uzaktan bir uğul tu yaklas'yor. Alçılı ayak değiştiriyor. Sonra kalkıp platforma çıkıyor. Solukları yaklaşan posta trenini seyretmek istiyen bir hali HA2IRLAYAN : K EVET... NE DİYORDUK? Dört macera seklz kadın ratle bitmesini istiyorsanıı şayet» demışti. Gerçi ev süratle bitmişti ama, kadın da elden gitmişti. Dörduncu denemeden sonra, ünlü romancı bütün istikametlere tükurerek kadınlar aleyhine atıp tutmaya başlamıştı. Yash bir dostu itiraz etti: « Bana kalırsa kabahat onlarda değil. zamanda. Sinemalar, tiyatrolar, müstehcen kitaplar, para hırsı ve görenek . Bütün bunların karmakarışıklığı sonucu «İdeal» denen sey sadece bir bisküvi markası olarak kaldı. Bir vakitlerin kadını hiç de böyle değildi.. Emin ol . » Ya nasıldı acaba bir vakitlerın kadını?.. u sualin cevabını ancaR ruhlarla uğraşan ıspırtızma üstadı verebihrdı. Romancı onu buldu, anlaştılar. İiını adamı, Kaparis'ı uyutacak ve eski zamanlara dogru göturecekti. Yavaş yavaş kendinden geçerken bır yandan da duşımuyordu: « Nihayet eski zaman kadınlarını gnrecpîim. . Oniar hiç değilse açık saçık karikalürlerin tesirinde kalarak kcndilerini kaldırdıklan çibi bir üni\ersitolinin kollarına atmıyorlardı.» « Kimsin ve neredesin?» dı ye ilim adamı sordu. « Onüçüncü yüz>ılın Riınini'sinde papalık taraftan bir vatandaşım. Müthiş bir şey gö rüyonım. Gianciotto isirali bir adam Francesca ile sevjtilisi Paolo'yu delik deşik etti. Ikisi de can çekişiyor...» « Kadın bir şeyler mıraldanıyor değil mi?» « Evet.. Biz dijor... Vakit çeçirmek için başbaşa vermiş, kitap okuyorduk...» tlım adamı romancıyı uyandırmıştı. Fakat o tekrar uyumak, daha geriye, kadınlann gerçekten saf ve temız olduğu çağa gitmek istiyordu. Lüks vapurlarla birinci mevki kamara bıletlerinm henuz bulunmadığı çağlara. « Ne görüyorsun?.» « Ben müebbet hapse mahkum bir adamını.. Gemimiz lskendiriye'den kutsal ülkeye doğ ru gidiyor. Yanımda Maria F.gıziaça isimli bir kadın \ar. Yol masrafını ödemiş olmak için kaptandan başlayarak en küçük tayfaya kadar bütün gemi personeliniıı koynuna girip rıktı. Durumu farkeden jolcuiar da fırsatı kaçırmadılar tabiî.. Ne ayıp şey.'» İspırtızmacı or.u tekrar uyandırdı. Ama Kaparıs daha gerılcre, paras; biten kadınlann vıl lâ inşaatı yanm kalır enaişesı iie kendi'erır.i kontrol mıınarla rına peşkeş çekmedığı dsvırlere uzanmak istiyordu. « Xe pörüvorsunuz?.» « Hcrednt'da okuduğum fakat asla inanmak UtemediğiiTi bir sahneyi bizzat va^ıynrum. tşte meşhur Keops şurada. lğradığı mali sıkınlı sebebiyle şaş kın \azi^et!e. Basladığı elıraınj bitiremcmok tehlikcsi var. Harikulâde kızını açık arttırma ile satışa çıkarmış. En >üksek parayı \eren h'nıen orada bu kıza sahip oluyur » Kaparis uyanmıştı Fakat sor bır kpre daha uyurr.ak ıçın ıs rar ediyordu Bu seîer çok ™ e riye. asırlarca Rerıye Ridecektı Basma ve kreton entanlenn ;f tıharla giyüdigı, kadır.lar.n ken d:lerini bir kürk u^runa feda ctmedjği huzur vc sükün dolu sayfalar da vardı şu dünya ta rihinde elbet .. « Ne KÖrü\orsun nikalım?» "• Magara dpvrindeyiz.. Yanınıda ssçı sakalına karışmıs bir adam var.. Agîıyor. Karısı kaçmış. Kaçmad.n evvel de bir nıektup bırakmıs.» • Ne diyor bu mektujrta?.» « Beni affet» dıyor «Kcıı (ii hayatımı yaşamak için kadere boyun eğmek zorunttajım. Dü.şün bir kere yıllar yılı se ııinle yaşadım. Avladığın hayvanların derisiııden ha«ka hana ne ttiyrtirrlin? Hcp avnı seı ler. \iznn Sinsı'!i sinsilla . Vizon Ovsa hcnim kadar füz»l olmadıkları h.tltlp basnıa ve kreton çiyen bir süriı kadın var B CİHAYET BULMACASI KAATİL KİM? S
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle