Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA: İKÎ Cumhurîyet 8 Şubat 1970 Tarihten YARENLIK Elif NACİ o Semiramis OCÜKTÜM. Böyük annem yatagımm yanına oturur bana cuynsun» diye masallar söylerdi. Bu masallan sonradan tarih kitaplannda da buldum. Işte onlardan Mr taneslnl şlmcU slze mitolojideki kayıtlannı da k&tarai anlatiyorum. Balık sultanı. Dereeto kadın, güzel ve yakışıklı bır dehkanlı çobana aşık olur. Onunla glzllce evlenir, mır topu gibi bır kız çocuklan dünyaya gelir. Balık sultanı bu nlkâhsız doğan ^^ çocuğu utancradan Askalon şeh^ rtnin arkasındakl slyah kayalık lara götüıllp bırakır. Orada güversinler bu yavruyu gagalarile «ut ve yiyeoefc; getirlp, beslerler. B1 r g ü n civardan geçen j o l o u U r guvercin Bürülertnin slyah kay&lıklar *rkasına uçup döndüklerinl gorüp merak ederler. Gizlice güverclnlerl takip ederler. Bir de Tarihçiler, Balne görsünler? Fembe beyaz bir tacı Mebmet Pa kız çocuğu güvercinlerin kartatşa lle Rusya l a n altında mısıl mışıl uyumakÇan Petro'nun tadır. Bu seyyahlar çocugu alıp kansı Katerikıralın emlâk nazmnın sarayına arasmda gena getirirler. Kız büyür, serpi, çen macerayı ballandıra ballan lir, güzelleşir ve bir stirü kah[ dıra anlatırlar. Hattâ bazılan ramanlık maceralanndan sonra Imeşhur geca halvet hallnde buAsur hükümdarlanndan Ni' lunduklan sırada, yanlannda nosla evlenir. Kocasını zehirler, jlmişler gibi Katerina ile BaltaAsurlular onu ölen koc&smın I cının aralanndakl komışmalayerine tahta çıkanrlar. Taç gly,rı yazacak kadar ilerl gitmişler dlrip krallçe yaparlar. Kırk se|Te Katerlna'ya açıkça fahışe, ne Asur tahtında saltanat suBaltacıya da düpedüz zampara rer (M.ö. 1106). Idemekten çekinmemişlerdir. [Yine hattâ, Prut harbi «Rus Nihayet yerini kendisine karorclasunun çelik süngülerinde 91 lsyan eden oğluna terk ede,deği], Katerina'mıı yumusak rek kanatlanıp uçar, siyah kajgöğsünde bitmiştir» derler. Ayaldüann ardında kaybolur, girna, onlara göre Çar Petro'nun der. Asurlular ona (Semiramis) •bir adı «büyfik», öteki adı da derler. Semiramis, Asur dilinUdeli» dir. de güverdn mânâsına gelirmis. | Halbuki Prut harbinin başınSeneler sonra BttyUk tskendan sonuna kadar Baltacı Mehmet Paşa ile birlikte bulunan der oralarâan geçerken blr tas ve olaylann en yakın şahidl Kıustunda su satırlan okumusrımlı Hacı Abdülgaffar, «Umtur: detül tevârih» adlı eserinde Bal ENİ o blrrian boşanıverea yaz yagmunı altmdm beklerken otobüsteküer, dolmuştakiler nalime bir scaipçe bakryorlardı. Galiba acıyarak, Miçümseyerek.. Altına sığındığım cıll2 ağag yağmurdan koruyamryordu beni. Saçlarımı, yOzümü, ensenü gfldlğim rr.endll lucuk olmustu, sucuk. Ama lklde blrde suyunu gıkıp yenlden kuHanraaJrtan baaka çanra yoktu. S Seni behletUen Yazan da beklemek, sucuga dönmek ne demekml? anlasın keratalarl Hele zifosunu Ustüme sıçratıp gaza basan şoförler yok mu, analanndan emdiklerl attt bu Baltacı ve Katerina Gözlerim, bir, senin geleceğln yol* çevrüraekta; bir, rasatane memuru gibi, karanlık ve Mrli bulutlan gonlemek İçin gökyüzüne kalkmaktaydı. Yağmurdan yana kısmetımiı gür, nazar degmestn, senden yana kısır. Anlamadım DAdeiı burada randevu verdlğlnl. Havanın bozacağı daha dünkü 11monillğlıvden belliydl. Yoksa mahsus mu, bile bile ml, nedlr Borun? Şunun surasında 5 daki ka daha kaldı. Soz verdlğin saatU gelirsen gelirsin, yoksa yok, haberln ola, basar giderim. Her şeye dayanmaga razıyım ya, o dolmuştakiler yok mu dolmuştakiler, nasıl bakıvoriar Insana, bir bllsen Belkl, evet, olabllir, öyle rahat, ıslanmaduı, yorulmadan giderken, güneş altmda ya da karda ytirüyenlero ben de o tepeden bakışla bakmı? olabilirtan. Huyu nu suyunu tanır, bilirsin bereket versin. Şöyle alttan alıp, önce «dolmu? kâhyası» yken gi derek trafik memuru, daha son ra başkomiserl oluverdim. Hani nerdeyse Altmcı Şube MUdU rü bile olacaktım hırsımdan. Elinvden çekmedikleri kalmadı; bir isaretimle, hem de el kol sallaması, düdük ötturmesi gerekslz hafif bir kaşgöz iça retlmle, bütün o arabalar, dolmuşlar, otobüsler zınk dedl duruverdi. Kimine kevif benim değil mi? yol vermedim, kimine ehlij'et sordum. TTı»iı giden şoförlerl yollanndan alıkoyup durdurdum. Hepsine cezalar kestim. «Çolak çocuğum v»r abi. Bir daha yapmara, RÖzünü seveyim!» Yuregim yağ bağlıyordu, sen duysan yüreğln parçaluur. Arabalardaki yolcular sızlandıkça, lşi lnadına agırdan 6lıyordum. Birisl kansının dogumuna, bir baakası çok önemll bir eksiltmeye, öbürU vapııra yetlşecekmla. Bunlann hepsl vız geldi bana. Yalvanp yakarmalar bir kulağımdan girip öbürunden çıktı. Yağmur aıtın Mehmet SEYDA •erinlemek için du? altına koşmuş adam yerine de koyuyordum. îşi, bir de o çeşit düjünüyor dum. Saat tam 14'te, yâni senin gelmen gereken laatte çözüldüm, gaçen kızın biri de eamdan bakıp gülümsemes mi? (A kus beyinli, a ser»em tavuk, sen kim oluyorsun da..) derken, o zamana kadar hiç bir levgilimi, «evdiğimi, yakınunı bu kerte jsavallılıkla, sabır ve sabırsızlıkla beklemediğimi düşündüm. Düşün dum; koltuklarun kabanrken ko lum kanadım kınldı. Dijlerimi gıcırdatarak, beni bu durumlara coktuğundan dolayı seni hiç bir laman bağışlamayacaktım; söz ver dım kendı kendıme. Eh, alacağın olsun, en acı sözleri şu yediğim sağnak gibi yüzüne bosaltmusam.. ben, ben değilim! Ke hakla bekleürsuı? S & ••• ren tutar sözünü, gelecek olan vaktinde gelir. Biz de «na baba kuzusuyduk, biz de Tann kulu tacı ile Katerina arasmda geçen maceradan bahseden tek satır yoktur. Bu zat eserinde önemll bir noktayı da aydınlatmaktadır. Rus ordulannı yendikten sonra daha Üeri giderek tamamen mahvetmemiş olmasım tenklt edıp, Baltacı'yı ltham edenlere karşı Baltacı'nın şu sözünü nakledei". «Eğilen başı kılıç kesmet» «Ben kadın oUnüc doğdum. Bir çok erkekkrle gavastım, kraliçe oldnm. Asurlulara dört denis gögterdim. Geçilmez dağl u i delerek knrak arasiyi suUdım. Babil kulesi benimdir. Vahsl hayvanlar arasmdan ar*bamı geçirdim ve dostlanml* zevkn tafa içinde yaşadun..» (Resim: A. ABAD) runiarından geldl. «Armbmyı ksnar» çek. Ehliyetini verl» BÖyl» işte. ButUn bunlar olup biterken ben sadece trafik başkomiseri miydim? hayır. Kendimi, günejte iyic* pijtikten sonra »yrıldım hepsinden. Bekletilen adam olmanın »ıkıntısı mıydı ney di, üstümden, tepemden sanki ko ca bir nehir akıp geçiyormuş gi bi yüreğim daralmağa, sıkışmağa ba?ladı. Tam o sıra, otomobilde yuz. Seni ıdık sıçanma donerek bekleyip duracağımı nereden çıkardın kuzum? Yok öyle sey efen dim, yağma yok. Kafam daha çok kızdı mı basar giderim. Sözleşmemizde yağmur hesap ta yoktu diyeceksin. Olabihr, ama gökyüzü bu. Açar da, kapar da.. Keyfine karışamayız. Değıl mi ki tam 14'te buiusraağa sozleş mi;iz, tutacağız o sözü. Bak ben nasü tutuyorum? Gökten yağmur değil taş yağsa gene tutardım. Ben de böyle bir adamım işte. Bir şey ağzımdan çıkmasuı, kıya met kopsa o gene yerine gelecek tir. Ha, belki geçende seni Köp rü iskelesînde bekletisimin acısını çıkartmak istiyorsun. lyi ama uzun uzun açıklamıştım neden gelemediğimi. Daireden izin ala mamıstım, anlaşıldı mı? Bizim EHMET Seyda (Çeliker) 15. S. müdür öküz altında buzağı arar. 1919'da Kadıköyde doğdu. De •Her gün insanm işl çıkmaz,» dedesi kolağası Omer Sâkro bey di kesü. «Yakında tezkiye varaka eczacı, babası Mahmut Kâmil bey larmız dolacak, hatırlatınm!» On eczacı kimyagerdir. Annesi dan sonra hadi, kıpırdayabilirsen Kuhsar (Remziye) hanım bir sakıpırda. Benrm gibi küçük meraylı idi. Her yıl başka yerlerde, murların işe gelip gitmeleri defbaşka okullarda okumak zoruntere, imzaya, izne bağlıdır. Meda kalan Mehmct Seyda, 1936'da nrur değilsin de, bilmiyorsun. Böy Pertc\niyal Lisesindeki öğrenile Oç almak olrnaz! mini >arıda bırakarak hayata atıldı. Daha çocuk yaşlarından baş Saat 14'ü çeyrek geçiyor. Daha la>an bir takım lorunluklar. ilerortalarda yoksun. Haber vereki yaşlarda tam geçim derdine yim; taş çatlasa 5 dakka daha bek donüserek. onu Trakya ile Analerim ben. Sonra basıp gidecedolu'nun birçok il ve ilçelerinde ğim. Kodunsa bul beni. Hem bu dolaştırdı. Edirne'den Etzurum'a, 5 dakkayı da saatime güvenim ol Antalya'dan Zonguldak'a uzayan madığından bekleyeceğim. Eğer bu yerlerin onun romanlarına, saatlerin düzgün gittiğine, birbi hikâyelcrüıe yansıdığmı gbrurıiz. nni tuttuğuna inansaydun, onu Damlarda katran işciliğinden da beklemezdim. bazı İktisadî Devlet Teşekkulleri ile bankalarda ser\is şeflikleYağmur kesildi birden. Hava rine, gazetede yiik taşıyıcılığınaçtı. Oh be, dunya varmış.. Deminden beri sigara içemiyordum. dan fıkra yazarlığına kadar. çok çeşitli işlere girip çıkmış olması Kibriti yakamadımdı. Onu yakda, insan gerçeğini tanıma \e antm, cigaran ıslanacak. Şu cigara latma olanağını herhalde bilebitene kadar beklerim. O bitti miş olsa gerektir, mi tamamdır. Ağır ağır içişimi zamandan kazanmak isteyişıme Necdet Ası, Ömet Sâkıp, Mimyorma sakın. Keyfini çıkartarak Sin, Özkan Çeliker takma adlaiçiyorum da ondan.. Gene de hırs rını zaman zaman kullanmış olan basmış, yansına gelivermişim. sanatçının kendi imzasıyla ilk hiBaşımı döndürünce, karşıdan kâyesi 1937'de. Yeni Adam dergi geleni sana benzettım. Benzettim, sinde yayınlanmıştı. •Ne Ekersen..» adlı romanı 1958 yüreğim ağzıma geldi. Her şeyi, de Yunns Nadi Roman Yanşması söylenecek bütün acı sözleri unut üçüncülüğünü kazandıktan sontum. Sonra baktım, a'ah, sen dera bunu, 1964de Sait Faik hikâye ğilmiısin. Dünya tepeme yıkıldı, arraağanı. gene 1964de «Bir Gün ağız dolusu sövdüm sana. SöveBıiyüyeceksin» adlı romanıyla rim. Sen de arkadaş mısın be! Yapı ve Kredi Banka^ı Çocuk Ro manları Yanşması birmcilik arDedik ya, hiç bir sevgilimi, sevmağanı, 1968'de Milliyet Gazetesidiğımi, yakınunı böyle yürek nin Karagöz Oynnlan Yanşması çarpmtılanyla beklemedim ben. ikincilik armağanı, 1%9'da May Eksik olsun getireceğbı borç paRoman Yanşması armağanı «Dıtiyar Gençlik» adıyla, gazetera. Lânet! Şimdi gider bir başka raizde tefrika edilen roman izsmdan lsterim, bulurum. Balur ledi. muyam, balamaz mjjim? Orasma Şimdilerde Basın llân Knnıkansamazsm.. Sana da hesap vemunda çalışan Mchmet Seyda, üç rinek yandık yani. Yaşamayak u babasıdır. Iım, eleltm. BiyograU M BULMAC2 Hece Bulmacası A A A A F A K AN AN AR AS AY BA BAK CA Cİ ÇİN DE DtM E GE ĞAN HET Jl KA KA KA KA KO LA LA LO LUŞ MA MA MO NA NE O BA RE ŞAR ŞI TAK Tl VA VAZ VİL YAZ ZAK. Yukarda gördüğünüz dağınık heceleri aşağıdakı sorulann karşılığı olarak bir kerede kullanıp numarah çizgılere yazınu. Meydana gelecek kelimelerin sıra ile yukardan aşağıya İKÎNCİ ve BEŞINCİ harflerıni okuduğunuz da, yoldan geçen birinin eğri demesiyle, ustasının minareyi yıkmasına üzulen kalfanın: «Ama usta doğruydu* lâfı uzerine Sman'ın: «Doğruluğuna doğru kalfa ama eğri sanan bu adam.» dıye başlayan sozünün gerisini bulacaksınız. 1 Bir cins pamuk. 2 Bir hayvan. 3 Bır meyva. 4 Evde sözu geçen erkek. 5 Sun ma. 6 Bır hizada anlamına. 7 Yön. 8 Gelenek. 9 Bir maden. 10 Bolu'nun bir ilçesi. 11 Bır kelimenin nerden, nasıl geldiğinı inceleyen ilım kolu. 12 Mükâfat 13 Bir peyn,r. 14 Bağışlanış. 15 Soz, yemin. 16 Rumlarda kutsal pınar. 17 Bır tatlı. 18 Eski konaklarda mutfak kıler işlerine bakan. 1 9 1 2 3 r4 5 6 , 7 8 9 10 1112 13 14 15 16 17 18 19,20^ Sl U l I İ Ünlü isimler avcısı DUı\YA 1 Arapça Itkabı, k«n dökucü mânasına gellp, Mısır'dakl yararhklariyle valiliğe kadar yükselmiş, Akka'da kendisini kuşatan Napoleon'nu karşı bir savaşla bozguna uğraüp kaçırtmış ünlü bir vezir; Italya'da bir göl. 2 Amerikalı bir filonrf; TERSt Avrupa'da bir başkent; 10. asırda yaşamış îranlı büyük tıp ve kimya âlimi; TERSt kimyada baryumun Bİmgesi. 3 îlk adı Antonio olup keman için verdiği pekçok konçertoları, sonaüan, triolan ile keman tekniğini geliştirmis bir 1talyan bestecisi ve viyolonist; Brikten küçük iki direkli bir tip yelkenli: TERSÎ dünya. 4 TERSÎ G. Amerika'da bir dağ: TERSt Hindistan'da halkın ayrılmış olduğu smıflarrn dışrnda kalan halk, sınıf: TERSt hane; Ön adı Francis olan bir tn giliz filozofu (Deneyci) ve devlet adamı. 5 Resimde çıplak Czerine tablo veya çalışma: Namı Taşlıcah OIUD Kanuni ve 3. Murat devirlerinde sipahiligi. şürleri, Kanuni'nin öldürttüğü oğlu içın mersiye yazmak cesareti ile ünlü bir şair; «Inci avcılan, Carmen> operalarmm bestecisi (Georges). 6 TERSt kimyada plâtin; Bir ' *up hayvanı; Bir ırk. 7 TERSt delmeye yarar bir âle*: Erzurum'un bir ilçesi; Avrupa'da bir nehir. 8 Bir kürk hayvanı; YugosIavya'da bir nehir; Teleskopu bulrnuş ve dünyanın döndüğünü bu âletle tespit edip kesinlikle söylemi, bir Italyan fizik ve astronomi âlimi; îsim. 9 Üstün Rus kuvvetlerine karşı vatanı Dağıstan'm hürriyeti için savaşmış büyük Türk mücahidi; Carl ilk adı ile Isveçli tabiat âlimi; Bunaklık; Bir hayvan. 10 Eski Yunan'ın büyük bir filozofu ve hocası: Ayıp hissi; Anton Pavloviç ilk adı ile bir Görev «ürtsini doldurduktaa sonra emekliye aynlaa San Francısco'lu Ed Brown, can sıkıntısından ne yapacağmı çaşırdığı için telefon rehberini kanştırarak ün lü isimler arasürmağa ba^lamıs. İşte yakalamağa muvaifak olduk larından birkaçı: Yedi tane Karl Marks, dört tane James Bond, bej tane Goldfinger, 73 tane Askıra, 7 bın tane Romeo, 10 bin tane Jülyet, 67 tane de Kennedy. Şeref üyesi YETMİŞ yaşındaki Antoinette Bicard, Fransa'ya bağlı Anjou şehrindeki «Pipo Kulübü»nun şeref üyeüğine seçilmıştir. Sebepsiz bir şey değil bu tabii. Bir sürü torun sahibi olmasına rağmen sağlık durumu gayet iyi. Dokuz yaşuıdan ben de pipo içiyor. Çocukluğunda, değirmen çalıştıran babasuıa jardım edermiş. Fakat iş başında sık sık uyuya kaldığı için babası bunu onlemek amacı ile: «Yak şu pipoyu açılırsın...» diye diye yavrucağı tütüne alıştırmış. O günden bu yana da bir daha bırakmamış. Vaktiyle Endonezya savaşlan sırasında hemşirelik de yapan Antoinette şimdi hergün ortalama 40 defa pıposunu doldurup zevkle tüttürüyor. Rus hikâye ve tiyatro yazarı; TERSİ bazı hayvanların ensesindeki kıllar. 11 TERSt Avrupa'da bir baskent; TERSİ kimyada seryum; TERSt sosyolojide bir topluluk; Kimyada tantal. 12 Trabzon'un bir ilçesi; Edime'nin bir ilçesi; Bir divan Sairimiz; Aksiseda. 13 Zaviye; Fas"ın başkenti; Eskiden Bektaşi tarikatinin bir adı. 14 «Cavalleria Rusticana, Araica, Neron, Marat> operalarının bestecisi bir Fransız sanatçısı; TERSİ eskiden silâh zırh işleri mânasına; Erkek sesinde bir oerde; TB^ISİ kimyada manganez. ilerlemış, çeşitli eserleri, bilhassa 12 ciltlik Tarih'i ile temayüz etmiş bir ilim ve devlet adamımız; TERSİ Uzak Doğuda unlü bir lider. 2 Hacı lâkabiyle tanınrp, alaturkada ilk defa Avrupa notasını kullanmış, açtığı t a | mat baasında notalar basmıj bir EFENDİ; 1718 de Osmanhlar ile Almanlar arasmda imzalanan bır antlajma. 3 Düşkünlük, bozulma; Bir mesafe ölçüsü; Sahtp. 4 TERSİ sunma; Henri ilk adı ile aydınlık renkleri; geometrik desenlerl, süsleri ile kübizmi özel açıdan islemi» bir Fransız ressamı. 5 Bir hayvan; John ilk adı ile âmâ olduktan sonra kızına yazdırdığı Kaybolan Cennet eseriyle ünlü bir tngiliz sairi. 6 Bir maden; Büyük Sahranm kumluk bölgesi. 7 TERSİ bir balık; Değerli bir teş: Minareden okunur. 8 TERSİ operada uzun dramatik parça; TERSt ilk adı Ce sar Antoniviç olan, Rus nden general bir besteci; Kimyada bizmut 9 Guy de, ön adı ile bir Fran sız hikâye ve roman yazan (Pierre et Jean); Kimyada »odyum. 10 Almanya'da bir nehir; Silâhlı, maksatlı ufak birlik. 11 Aç değil; Kabuklu bir deniz hayvanı. 12 Gemilerin 3n taraftnda ileri kısım; Bir nota; Çanakkale'nin bir ilçesi. 13 Kimyada neon; TERSt bozukluk, bozma; TERSİ pencerede bulunur. 14 Müslümanlığın dört mezhebi dışında kalan beşincl mezhep; Erkek sesinde bir perde. 15 Cüzi; Bir parazit böcek; Bulgar parası; TERSİ kimyada berilyum. 16 Yeryüzü parçası; TERSİ kimyada helyum; Kuzey Asya'da bir nehir. 17 Kimyada Krom; Merkezi Antlasma Teşkilâtı'nm rumuzu; TERSİ madeni para (Eski dil). 18 TERSİ havaya kalkan toprak zerrecikleri; Kimyada a1 ıinyum; Bir sayı. 19 Bir çeşit toprak; Büyük ve sayılan birinden gelen iyilik. 20 Göçebe ahalisi; Bir Uimiz. Kayıp eşya SAN FKANCtSCO'da adamın bi ri büyük bir çanta buluyor. Acaba içinde ne var?... Hemen açıp bakıyor, açıp bakması ile de çığlığı basması bir oluyor. Çünkü çantanın içi yılanla dolu. Tam al tı tane Herbirinin boyu da bir metre yirmi santim civannda. Iradada yetişen birkaç polis yılan ları güçbelâ çantaya sokuyor, fenalık geçiren adam da hemen ora cıkta tedavi ediliyor. Şimdi çanta kayıp eşya bürosunda sahibini beklemektedir. Bir zam Sezafm hakkı Sezar'a New York'ta yeni ve or'jinal buluslarla ün yapmıs firmalardan bırı geçenlerde ptyasaya yep yeni bir şey daha surdu Ilânım da sovle vapıyor Çocuklarınız bundan bövle haklarının yendiSini. kardeslerine de iltimas cdil dieini ileri «ürerek mızmizlık etme>ecektir... Çünkü...» Çunkü pi yasaya surdükleri âlet hem ucuz, hem favdalı hem pratik Pasta, torta. kurabiye ve benzerı şeyleri b r mılimetre bile şaşmaksızın eşit parçalara ayırıyormus. YUKARDAN AŞAĞIYA: 1 ÇeşıtU iUmlere vokufu, Mustafa Reşit Paşa'nm himayesi, Fuat Paşa'nın yakınlığı ile 3 ' Yapı 1 an incelemeler sonucu Fransa'nm Domfront şehrinde ölüm vakalan orantısının son derece düşük olduğu sonucuna varılmıs. Aynı zamanda bu yuzden bir takım kimselerin de zararlı düştüğü gerçeği meydana çıkmış. Neticede ilgililer enine boyuna tartışmışlar ve olumlu kararlara varmışlar. Böylece de mezarcüarın maaşına olduğu ka dar, cenaze malzemesi satan ve cenaze töreni düzenleyen firmalara belirli bir zam hakkı tanınmıştır. 9 10 11 12 13 14 16 18 Bulmacaların yannki çözümü CUMHURİYET'te 15 17 CİHAYET BULMACASI KAflTİL KİM? Hayalet Kartvzit Bulmacası ÜHİM kesfinin son çalısmalarını yapan kimyager, karısına telefon ederek bu gece gelemıyecegini bildirdi. Sonra, tekrar notlartnın başına döndü. Bir köşede uyuklayan hademesine çay demlemesini ve sonra da gidip yatmasını soyledi. Yartm saat sonra demlik ve bardakla lâboratuvara giren hademe, kimyagerin başını masasına dayamış uyukladığını sandı. Yanına yakla>tı. Şaşırdı. Masada kan vardı. Eğılip bakü. Goğsüne bir bıçak saplıydı. Hemen telefona uzandı. M Svna Oylam • Yukarıda kartvizitini görduğünüz Bayan. Kerime Nadir'in romanlarından bir tanesini çok sevmektedir. Romanın ismi de kartviziti teşkil eden harllerin arasındadır. Birazdan Şef. haberi veren knmiserle, yaşlı, şişman kapıcının açtığı demir kapıdan, alçak duvarlı ve çamurlu fabrika bahçesinden geçerek girdiği lâboratuvarda hademenin yukanda anlattıklarını dinliyordu. Şef, perişan hademeye su sıralarda binada kimlerin olabileceğini sordu. Adam: •Kapıcı. nöbetçi ambar muhafızı, ben, bir de ılzden iki dakika önce nefes nefese gelen sabaha bazırlık aslstanı» dedi. 8ef. masada en flnemHsinf kaatiHn «i*»" v«».ı !««<•< kamda biri... Kımıldama, ilaçlara elini «flnne. ba tanıdığun bir ses.. Czanabilsem rüplere.^ Hademenin çayı yaptığı yer koridorun öteki ucundaydı. Şef, daha lâboratuvara girerken yerde çamurlu ayak izleri görmüstü. Buraiı ile bitişik odayı bağlayan duvann üst tarafı boydan boya camdı ve bu caraın bir kanadı açıktı. Bitişik odaya geçen Şef in dikkatini tabladaki izmaritlerle 2. sayfaları açık gazeteler çekti. Geri döndü. Hademeye bitişik odada kimin bulunduğunu sordu. Hademe, muhafızın oturup gazete okuduğunu, sonra da kendisine çaya başlamadan şelıp etrafı dolaşacağını, bildırdiğini soyledi. Sef, muhafızı getirterek, devriyedeyken etrafta çüpheli bir sey görüp görmediğini sordu. Sadpce, asistanın gelisinl gördüğü cevabını aldı. Şef: «Şimdi bunlann hepsinl Tüpleri göstererek rafı Ue bir kenara çekeceğiz». Odacı ile muhafıza ijaret ederek, iki ucundan tutmalarını soyledi. Muhafız arkasına düsen kapıyı açtı. Asistan ortasından tuttu. . ^v x Boğulmaktan korkmayın Plâjlarda cankurtaıan vazifesi görerek hayatlaruıı kazanan ve Sydney'de çalışan iki Avustralya'h: Bruce Morgan ve Bruce Taylor, yeni bir buluşla hem kendi işlerini kolcylaıtırmış, hem de boğulma teh likesini ortadan l:aldırmışlardır. Buluş basit ama çok faydalı. Bunlardan biri, sırtına naylon tp sanh bir maVam oi.i ' » U " 1 J ' • ' tngHizierin cThe Times» gazetesinde geçenlerde şöyle bır ktiçük llân cıktı: «Şatom için bir havalet anvorum Bulup getirenlere arznladıkları para derhal ve nahden ödenecektir . » Sımdıve Kaaar sadece uç kişi cevap vermtş fakat bu cevaplar tekHt sahibini tatmin etmertig] içın aranan havaler henüz bulunamamış Şato sahibi Philip Kemp'in havalet aramasın