19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE DÖRT 2 Şubat 1970 CTJMHUltfYEI îyiyaşayanamu içindekini iyi yaşatmayan bir şehîr 2 stanbul, tüm Türkiye'ye I gore, kapladığı vuzolçumü ' bakımından; en kuçük ülerbnizden bin. Ne var kı bu durumla, ülkemizin külturel, ekoBotnik ve toplumsal hayatındakı yerı ters orantıhdır. Istanbul'un kapsadığı bu onemlı yer nedeniyledır kı O'nu Turkiye'run «şah damarı» dıye nıtelemek abartma <mübalâğa> olmaz. Turkiye"nin Bornnlan Istanbnl'da duğümlenir. «Edlme'den Ardahan'a kadar» uzanan bu topraklann derdı, temel sorunlan iyice çdrumlendığınde görüruz ki ge)ır. dayanır ISTANBUL'a! Bu sorun otuz dort mılyon incmın sorunudur. Istanbul, yeryüzünün «n güzel eehırlerınden bırıdır. kabul. Boylesıne bır doğa renginlığine çok az rastlanır. O da kabul. Ama lstanbul'un guzellıklennden ya«Sayende gayebaa oldnk Istanbnl Sayende «ebil oldnk, sefü oldnk tıtrabnl •ehrl.» Attil» ÎLHAN •fstanbnl deyinee akbms KapaJıçarfi jeHr Doknzoncu senfoniyle kolkola Cezayir Mar*ı gelir.» Bedri Rahmi EYÜBOĞLU rarlanan o'nu tam olarak 1&yıkıyla yaşayabılen kaç kışıdır junun surasmda? Guzellıkten ya rarlanraak sadece Emırgân'dan, Çamlıcadan Boğazı seyretmek değıldır herhalde. O guzelUği tam olarak yaşayabümektır. Guzel bır gorunumden sadece gozun yararlanması yeterlidır }eklınde özetlenen goruş saçmadır, kanısmdayım. Koku romantızme dayanan, ışlenne oyle geldığı içın bunu halk yığınlanna telkin eden bir aldatmacadır biraz Bu yüzyılda bu gonişü savunanlara kargalar bile guler. Şaırın deyışıyle «guzel faydalı olmalı» dır. Karın doyunnayan guzelkk neye yarar? Hattâ «hamar yoğurmah . çocnk doğunnalı» dır. ü). MAHMUT ALPTEKIN bi, doğa güzelliklerini. renginliklenni butün insanlann yararlanacağı duruma geürmek gunah mıdır? Yasalarl da insanlar yaptıgına göre bunlan insanlann en ıyi şeküde yararlanabümesi biçiminde düzenlemek en çıkar yoldur. Bu anlayışa göre kaç ki$ı yararlanabıliyor lstanbul'un güzelliklerinden? Kaç kışi insanca yasabiliyor? Kaç kişL dertsiz, tasasız yasayabılmekte? Şuphesdz ki gelır dağıltmında «mntln azmlık» dıye nitelenen, milll gelirin V 33 unü » aralarmda paylafanlar. Ve bunlardan Istanbul'da oturanlar. Geçim sıkıntısı çekmeyenler; apartmanı, katı, otomobüı olanJardır. Bunlar işçı değıl, memur değıl. lthalâtçı, ihracatçı, komısyoncu ya da sırtını «vnrgnna» dayamıs tecımenler. Mütegallıbe.. Ya da arsa ıpekulâsyonu yaratanlar. Önemli bır bulvar. kurum ya da Boğaz Koprusu'nun yapılacağırı çok önceden guçlu ıstıhbarat lan (!) sayesınde öğrenıp büyük bır alanı yok fıyatına kapatanlar. Sonra orası değcrlenınce astronomik rakamlarla şatışından müyonlar vuranlar. Bankalardan çoğu hatır ıçin alınan kredılerle halkın sırtından para kizananlar. Tabiî güzelliklerf bakımından eşslz ve rakipsiz bir şehir. Fakmt bu devirde sadece jçuzelll^in kann doyurmadıgı da bir çerçek. Bunun, en tipik orneklerinden biri de İstanbul'dur. Koca şehirde milyonlarca insan yaşıyor... Daha dogrusu kaçta kaçı ymşıyoT, kaçta kaçı surunuyor?... Fotoğraf: Kanlıca sırtlanndan Bojazın gorünüşu... KIMIN UMURUNDA? ma çoğunluğu teşkil eden halk ekmeğıni bıle zor kazanıyormu5. evsiz barksızmış kımın umurunda' Yeter ki halkm sırtından kazanılao paralarla «tatlı hayat» ları siırup gitsuı. Yeter ki onlann gelir kay naklanna (!> kımse dokunmasın. Ve Boğaz'da bir yalı. Camlıca'da Suadıye'de koşk. Taksım'de, Cıhangır'de, Sışlı'de kıjlık bır kat onlann «tatlı hayat» larının kuçucuk f'1 bırer sembollen olarak şu îstanbul'u süsleyip dursun Onlar da Devlete zavallı bır memurun verdiği yıllık Terginin yansını bıle vermesinler. Devlet baba da bütçedeki ıki mılar açığt nereden kapayacağım, nereden yeni vergi kaynaklan bulacağım dıye kafa yorup yenl zamlara (pardon ayarlamalara) doğru kulaç atsın. GÜNAHMI? utun güzellikler insanlar 1çın yaratılmıştır Ulu Tann tarafından. Güıehn hamur yoğunnası, çocuk doğurması gi  B larının kanştığı bu değın çok kanştığı bır şehır yoktur yeryuzunde. Galata Geçıdı'nın kıyısında, Kadıkoy vapur iskelesne yakın sokaklara öylesme bır Bızans, Cenevız havası ve kokusu sınmıştır kı' Bır anda altı, yedı, on yuzyıl oncesıne goturuverır uısanı bu sokaklar. Bankalar caddesıne geçın, Şı;hane'ye doğru; Yuksekkaldırım'dan çıkın Ya da Galata geçıdınden geçerek vapur iskelesıne gıdm. İskeleye bıtışık ana caddeye varmazdan onceki o nemli sokaklardan her geçijımde duymuşurodur bu havayı ve kokuyu. Bılmem sır de duydunuz mu? Üç milyona yaklaşan nufusu ve yeryuzunun üçuncu kozmopolıt şehri oluşuyla, sokaklarında her renkten ve dılden bınlerce ınsanın kaynaştığı bır şehır olan Istanbul gerçekten tam bır tezatlar şehridır. Bu yazı dızısınde sızlere Istanbul'dan turlü kesıtler çızeceğım. Her gun belkı çoğunuzun da gorup geçtığınız bu goruntulerın janınoa. ortasında dolaştıracağım sızî, A'e var ki ISTANBUL'U ANADOLU AÇISINDAN vemeye, ıncelemeye çalıştım. Bir daha tekrarlayahm: Anadolu'nun det dı tekmıl sorunlan bu jehırd» duğümlenmekte. YARIN : ü B.B. Eyuboğln BURASI tSTANBÜL MalkOÇOğlll Konuv.r«im:AYHAN BAŞOGLU CASUSU îrtanbul. iyi ya?ar ama içindekıni va?atma2. (Yukarda sorünü ettiğımız mutlu azınhğı kastetmlyoruz doğal ki>. Içindekilerin kani. ölümu pahasma YASATAV Bhl ŞEHtR tSTANBUl,!... Koca ?ehir, yedi tepe değıl bugun belkı yüz vedi tepe üzeririe yayılroış, yaşamasını surdürmekte TAL.'P APAYDIN Durdu. îleriye geriye bakındı. Kimsede umudu yoktu. Katın sataıak mı. ne etmeli, bilemiyordu. Ensesini kaşıyarak düsundü. Kasabaya Inip tüccardan istese? «Yok canım olmaz. Zaten borçluyuz. Önce borcunu öde der. Bilmez tniyim herifın huyunu? Ikıde bır habar salıp durur, tütünü başka yere satmasın ha, karısmam. Sanki asacak bizi dürzü. Üç yüz lira borcunauz var, balyoz gıbı bafimızda. O heriften daha borç mu istenir? Tütüne ne diyeeek bakalun? Ters tarafına raslarsa gozumuzün yasına bakmaz. Üç Hra deyiverir. O zaman gene borçlu kalınz. Emme bize yapamaz onu. Ne de olsa adımız Efe Seyit Hakkımıa kım»eye yedırmeyiz. Yağma yok.» Bıyıklannı sıvazladı. Sonra elinl arkasına bagladı gene •Tabancayı mı satmalı, ne etmeli? Tabancasız olmaz. Dostumuz var, düsmanınuz var. Tabanca bızım namusumuz...> Koyün kıyısına çıkmıştı. Durup derelere asağı baktı. Uzun uzun düsündü. <Bir kafa dengi yok şu koyde ağzına tükürdüğüm. Hep koyun gibi herifler» Çeşraenin yanmdan geçtl. Kadınlar kızlar ellerinde bakraçlar, ftüğümler, su dolduruyorlar, sudan dönüyorlardı. Bir iki kere kalın kalın öksürdu. Bi7 burdayız demek istiyordu. Zıbar. dedi kadının birisl usulca. Ne Jsin var burada Dejı durzu? Geçecek yer mi bulamadın" Öbürleri ses çJcarmadan gülfiştüler. Seyıt Ali duvmadı. Bıyıklannı burarak afır ağır uzaklaştı. Yarbav dayı evin köşesinde hâlâ oturuyordu. Yanmdakıler aŞzma bskıyorlardı. Belki gene eskilerden anlatıyordu. Askerken ne yapmış, nasıl çavuş olmu": yarbav urbası friyip askerı nasıl korkutnuş.. Koylü adını «Yarbay dayı> koymuştu. Yarbav dayı ileri, Yarbay davı geri. Konuskan bır ad^mdı. Agzını ssklata saklata, keyifle anlatırdı Yuzü parlardı konuşurken. Selâm verdi Aleykümselâm yeğen Gel bakalun, otur. Öbürlerıne dondu, anlatmava devam etti Sesî çatal çıkıvordu. Boğazında hafıf bir hınltı vardı. Dedim «hoca bizi boşa yonna. Varsa var de, yoksa yok de Bak sabahtan beri anamız ağladı. Yağraur yedık bir yandan Çabşa çahşa turşuya döndük bir yandan. Hoca ill« de burada divor. Kitap böyle Rösterivor diyor. U'a neresinde bu kıtabın, hanı? Hık mık... Kızıyorum ki tepemden ates çıkıvor. Kendımi zor tutuyorum. Define işi mi dayı' Hee Akdağın başmda define aramıstık ya* Onu anlatıyorum. Bu Arap hocayı bir Sıvas'tan getırdık. Bir ay yedırdık içirdik evde. Her Çun yağlı pilâv, et. tatlı.. Ne derse yapıyoruz. Çokuyor kitaba, ^iıriı! eüml okuvor Namlı hoca. bilivon mu' Ünü yedi vılâyeti tutmuş Kara kaplı kıtaptan her bir sevi çıkanyor Bıze definenin verıni bıldırecek Okuyor okuyor, sonra birden durup at isiıyor Altma at çekiyoruz ÇıkiD dolasıyor. Dere tepe duz . Bız de arkasından kosuyoruz. Ha buîdu. ha bulacak Şurayı kaan dıvor, Kaziyoruz. Buravı kazm divor, kazıyoruz Iflâhımızı kesti herif. O raman anam sağdı. Anam başladı sovlenmeye. «Etme oSul, yeter gavri. Bu adam eld» avuçta ne varsa yedi bitirdi. Pısire kotara biz de usandık Yetiversin eayri.» «Ana ne edeytm? Hele az daha sabır Bu adam derin hoca. Bu adam hazinevi bulacak tşte o zaman hepsini pkaracağı? » Kafasını iki vana salladı Hınlbh sesiyle «he he he. . diye güldü. Yağmurlu bir bahar günö. biliyon mu? Sabahtan kalkmış gene okurauş üflemiş. Dedı «yayIâya rdeceğiz. Hazine orada. Kitap 6yle pösteriyor • Ne denir' Peki dedık. Derin hoca bu. Sıvasm namlı Arap hocası. Altma at çektlk. Sırtına yamçı SrttuV Yoğurtmus sovanmıs. heybeve doldurduk Bir de kuzu aldık atın terkisine. Düştük bunun pesine. O atlı, biz yayan. Adam surdü dee, AkdaSın ba'iına. Arkasından koşuvoruz ki dilimiz bl I dışan çıkıyor. Yonüduk bittik. Vardık ta yukanlara Durmak bilmez deyyus. Yaşlı emm« cin gibi. Bi o tarafa, bi ju tarafa gezer. Nerdeys» atı çatlatacak At kopük içınde kaldL Sonunda gdnlü oldu ellâm, «şurayı kazın» dedı. Ulaa. Dafın tepesinde hazine mi olur' Ben dedım bu adam bızı oynatıyor Emme arkadaslara denmıyor. Onlar kararh. Dunyayı yık dese yıkacaklar. Kazdık, Kazdık, kazdık.. Hay Allah, taştan başka şey çıkmıyor. Ula etme hoca. burada hazine mazıne olmaz. A a. «Kazın sız» dıyor, habire. Duıleyenlerden bırısi sordu. Arkadaşlannız kımdi Yarbay dayı' Kım olacak canım. Darma'h Galıp Bu bizim Gazı'nin bobası, Yoz ömer. Bır de Berber Rüştü. Masraflar ortak emme hepsi cıbır dürzulerın. «Hele sen şimdi ver de biz sonra öderız» deyıp geçiştiriyorlar. Sızin anhyacağınız paralar hep benden çıkıyor. Ee, sonra' Sonracığuna kardaşım, ben iyice kızdım bilıyon mu? Aha burama kadar geldı. Taştım taşacağım. Bı de yajjmur başladı ki yağar ha yağar, durmak bilmez. îlıklerımize kadar ıslandık. Arap hoca boj heybenin gozünü başına geçirmiş, habire emir verır. «Kazın ha kazın' Az kaldı kazın1» Bırden taştım bılıvon mu, «Ula dürzu hoca, dedim. Al bakayım kazmayı eline, kendın kaz. Yeter ettin gayri deyyus? Bır aydır aldattm bizi. Burada hazine mi olur alçak' Eğer bulamazsan leşini sererim senm'» Arkadaşlar etme tutma dedıler emme, kim dınler? Verdıra kazmayı elıne, ındirdım bunu çukura. Bir iki de tekmeledim arkasını. Dedim «hadi bakahm, kaz! Bul hazmeyi. Bulamazsan bak ne edeceğim seni.» Gorsen kara Arap hoca bir sarardı, bir ağardı ASIamaya duruverdi. «Ben neydeyim evlâtlar, dedi. Kitap oyle gösteriyor Ben kitabın yalancısıyım» «îyi öyleyse bul işte'» Hocayı sakıştırdık. Başladı yalvarmağa «Etmeyua tutmayın. Elinizi syağınızı öpeyım. Ben aldandım. Salıverin beni de gideyim • Yook, dedık. Yağma vok Bulacaksin hazineyi • Oksürdü. Sonra çatal sesiyle uzun uzun güldü. Mefer dolanHıncınm biriymiş bu Arap hoca Kitao mitap hikâve Kendini besletirmiş bize. Emme ncümıı aldım deyyustan, bırakmadım. Ne yaptın' Ne yapaeağım' tyi bir dayak attım. Sonra da dagın başmda vapavalnız kodum geldım G5rsen bir yalvardı. bir valvardi™ «Etme oğul Ben ettim < > etme o5"l Köve ksdar götür de gerisinİ Mn ben giderim gayrf Elini ayagını öpeyim. Kulun kolen ola>ım. «Yok, dedim. Sen hakettın bunu. Kurda kusa yem oiacaksın deyyus hoca'» Kövluler gulüştüler. Seyit Ali kafayı ver» Indirmis düşünüyordu. Biliyordu zati bu hıkâyeyL Yarbav dayı kaç kere anlatmıştı. Peki bu hoca avnaya bakmayı, remil atmayı bılmivor muydu' dive sordu. Bilmez mi yavu' Her bir şevi biliyor K»gdırmadık yer komadı bize şu çevrede. Kızıl tepeden tut da Derin dereve kadar, kanş kans dolandık. Aha su bahçelerin başını, harman yerlerıni, oku'un ardmdaki tepeleri. her yeri .. Remıl de attı, avnaya da baktı Gül dalına yazı da yazdı Neler etti, neler.. Bilmediği yok dürzünün. Lâkm iman<:i7mış, bulamadı. Kendi de rezıl oldu, bızı de rezil etti. Sonunu hep böyle bitirirdi Yarbay dayı. Ama buna kimse inanmazdı «Buldular da milletten sakladılar> derdi herkes. Hattâ hocayt dovmeleri da| başmda bırakmalan, kimse şÜDhelenme*in dıvj çevırdıkleri bır oyun «ıbi gelirdi başkalanna Sevit Ali sövliyecek oldu, «onra vazgeçti. Boğa?ım temİ7İedi Yarbay dayı ona döndü: Demek gen de heveslendin bu işe veğenî dıve sordu. Biz ml davı* Biz esklden beri heveslıviz. Lâkin para işi Elde avuçta yok Para olmadan olmuyor. Olmaz. Para elbet lSzım Bır o"e arkada» olacak Yalnız başına vürıimez Arkadas buluruz da para .. Gâvur ehbabın vermiyor mu, ondan al« sana' (Arkası rar) TEZATLAR Î NE OUf4t>iK ^s^l&ZJpe ezatlar şehri lstanbul. Bır yanda yıkılmıs surlan. gecekondulan, pisliği, sefaletı. ote yanda suslu kdşkleri, yalıları; luks otomobil dızılen, yırmınci yüzyılm mantar gıbi hemencecık bıtıveren beş on katlı modem apartmanlan. Dört, beş yılda bir ortaya çıkıveren yeni, modern semtler, gecekondu çevrelen. Bır yanda ulu camılerıyle Osmanlı havası, öte yanda kılıselenyle, nemli, eski sokaklarıyle Bizans havan içiçe yasamakta. Fatıh, Aksaray, Karagumrulc, Kocamustafapafa taraflannın dar gelirli, orta hallı yaşantısıyla, Pera (Beyoğlu) tarafmm kozmopolıt, renkli yaşantısı. Bir gerçektir ki büyük Turk mımamı Sınan başta olmak üzere dığer Osmanlı mımarlarının yaratügı ve îstanbul'un göninümunü tamamlayan «camiler» bu sehrı tum olarak Musiuman bır şehir yapmaya yetmemi«tır. Çunkü fetıhten çok önce başlamış ve yuzyıllan kapsayan bır yaşantısı var lstanbul'un. Bu Bizans havası ve kokusu sehrın bırçok yerınde yayguıdır şaadı de. Ezan sesleruıe kılıse çanBayanlar için r DİŞİ BOND hususi pamuk TİFFANY JONES / ÖMA . < VQAa lusıLeMDİBAAEDÎ y MLATAWA 8OSLİK1A "<f^ (Ilâncüık: 6192/1071) UsidUre Matebass» Dr. Kâmran ŞENEL Tafcstm SıraselvUet caa 111/5 Atman hastanesl yanı TeliHSSU ÜİJİgt GARTH Teşvikiyede satıhk 3 daire Te^vikıye, Şakajak Sokakta her konToru 'ıaiz, 6 katlı bır apartmanda, (J) Bırincı kat 7 oda (?) Zemın kat 6 oda © Bodrum kat 5 oda kat kat veya nepsl birden satılıktır. Gormek ve görüşmek içm Pazartesi, Çarşamba, Cuma günleri sabah 10 llâ 12 arası. Tel: 4841 ?6 (Cumhuriyet: 1092) V BU obiCAVr PGOö j • RAMA Tarım Bakanlığmdan 1 Guney ve Güneydoğu Anadolu Vılâyetlerınde Sune ve Çol Çekırgesme karsı yapıJacak mucadelede çalıştınlmak uzere 300 Kg. depo kapasıteh 45 adet veya 550 Kg. dahıl daha buyuk kapasıtelı 30 adet veya bu mıktarlara tekabul edecek sayıda çeşıtlı kapasıtelerde (300 kılo depo kapasiteh 3 adet uçak 550 kılo ve daha büyuk depo kapasıtelı 2 uçaga muadll gayümıştır) uçak kıralanacaktır. Bu mfttar uçağm bir fırma tarafından temmi tnümkün olmadığı veya Hazine menfaatı bulunduğu takdırda yekunu bu tniktan geçmeıoelc iızere çeşıtlı fırmalardan teklif edıltcek layılarda uçak kiralanabılecektir. 2 Bır kg. toz ilâcın atma ucreti (66) kuruş ve bir litra raayi İlâcın atma ücretı olarak muhammen bedel (72) kuru»tur. 300 Kg. depo kapasıtelı uçakların beheri ıçin geçıcl teminat mıktan 2.160 lıra, 550 Kg. ve daha buyulc depo kapasiteli uçakların behen ıçin geçicı teminat miktarı 3340 liradır. 3 Eksiltme 3 Mart 1970 Sah günü saat lOJO'da Ankara' ıfa Zirat Mucadele ve Zîraî Karantma Genel Müdurlueü Satmalma Xomısyonund.a yapılacaktır. AYLÂK MUSA Sosyal Sigortalar Kurumu istanbul Satınalma Müdürlüğünden 1 Yeni «cılacak Beyoğlu Hastanesi ıhtıyaa 123 kalem tıbbl cıhaz teklif alma suretiyle satınalınacaJrtır. 2 Ihaleye istırak etmek istayea fırmalartB, sartnamesi esasları dahılinde hazırlıyacakları teklif mektuplannı en geç 3/3/1970 günü mesaı caati sonuoa kadar Mudürluğumuze vermeleri veya aynı gün ve $a*tte bulundurulmak uz«r« posta ıle göndermelert gerekir. 3 Postada vaki gecikmeler kabul edılmez. 4 Bu l?a ait ldarl |«rtname ve listeler mesai faatlerl dahllınde 1 No.iu Satınalma Komlsyonundan bedelsiz olarak temın edılebilir. 5 Kurumuınut Artırma, Eksiltme v» tha»« ».«..... * > »• TUTMUŞ... «BİR TAtJE OE. S6NDEOE
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle