Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHİFE DÖFT ö n e e M e r » kıyail» daha a » hit •akaydı. Ameliy^ttan bir gün Sace odan n a gittim: • Garip değil ml efendim..^ ' dedi. «Yarm bu saatte artık burada olmayacağım.» • Boyundan büyük lftflar etme küçük budala...» « Hayır.j. diye israr etti. «Ya n n burada olmayacağım...» Ve küçük kız, ertesi gün ameliyat masasmda öldü. Günler geçtikçe ve deneme sa yısı arttıkça eksik taraflarrmız, k u surlarrmızı ve benzeri şeyler de kendiliğinden meydana çıkıyordu. Çok daha kuvvetli b i r ekipe, kalb konusunda uzman hemşire lere ihtiyacımız vardı. Ameliyat kadar, hastanm müdahaleden sonraki giınlerde de çok çok itinalı bir bakıma tâbi tutulması şarttı. En onemlisi eceli yenebil m""k için kalbin t â içine girmek zorundaydık. Fakat nasıl?... 30 Eylul 1969 CUMHURİYET Yazan: BARNARD ffvet, babam son nefesini vermeden once yatağında doğrulmu;, butun aile fertlerini teker teker ve gruplar halinde gösteren fotoğraflara bakraıs, hepimizle ayrı ayrı vedalaşmıştı. « En son senin fotoğrafma bakarak seninle konuştu» dedi annem. «Seninle iftihar ettiğini söyledi, gözleri yaşardı, sonra da uzandı ve bizi bırakıp gitti.» Babam benimle iftihar ettiğinl söylemişti demek. Oysa ben ona ne verebılmiş, onun için ne yapa bilmiştim? Doktor çıktığun gün den beri ondan uzaktım. Telefonla konuştuğumuz zamanlar: • Hiç değilse birkaç güolüğüne gel de >iuıinü gorelim biraz» demış, ısrar etmişti. Fakat ben bu arzuyu yerme getirmek için işlerın yoiuna girmesini bekliyordum. Aksi gibi işler de bir türlü yoiuna gırmıyordu. Sonra kalkm:ş Amerıka'ya gitmistim. thmalcinin bıri olmalıydım. Bu yüzden şımdi de karımı kaybet. mek üzereydim belki de... Louwt jıe, ölum haberini a h r almaz gel tnişti. Sağa sola koşuyor, annemi teselliye çalısıyor, durmaksızın da ağlıyordu. Beyazlardan ziyade siyahların katıldığı cenaze töreninden sonra bır k a n koca yıne donüş yolunu tuttuk, Yarı yola geldiğimiz sırada az kakın bir kamyonla çarpışıyorduk. O ana kadar ağzını açmayan Louwtjıe: CHRISTIAN HAYATIM « Kendini lyi hissetmiyor mu •an yoksa?~» dıye sordu. • Yooo... Hayır... İyiyim. • Babanı çok severdim.. Ne kadar üzüldüğümü anlatamam •ana > « Haklısın...» Babam gibiydi... Hattâ ba bamdan da yakın.... Emin ofananı lsterdim sevgilim.» Kaç yıidan sonra bena sevgilim diyordu. < Araba kullanırken yanında oturmam «eni rahatsu etmiyor ya?~» « Aksine hozur veriyor.. Biraz daha yaklaş...» lyice sokuldu... Yol tenhaydı zaten .. Elele tutuştuk... Boylece babam ölürken bile ba na ıyilık etmekten geri kalmamıştı. Bu, babamın son armağanı idı. Onun sayesinde kaybetmek üzere bulunduğum karımı kazanıyordum. Şahsı dertleri ve üzüntüleri bir yana bırakarak faaliyete geçmenin zamanı gelmişti. Kalb ciğer makinesinden faydalanarak ilk açık kalb ameliyatını küçük bir zenci kız üzerinde yapacaktık. Her şey gayet iyi basladı, iyi devam etti fakat tam sonunda vü cutla kalb ciğer makinası arasında gidıp gelen kandan bir kıs mının biz farkına bile varmaksızın yere akmış olması sebebiyle hasta için ölüm tehlikesi başgösterdi. Saatlerden beri süren ameliyatı üç dakika içinde bitirmezsek küçük kızı kaybedebilirdik. Ben ve arkadaşlarım yıldırım hızı ile çalışarak işimizi bitirdık, göğsu kapadık, diktik. Damarla pompa arasmdaki irtibat noktasının iyi tutturulmamış olması neticesinde basgösteren bu tehLke benim için ders olmuştur. Sonraki ameliyatlarda tek pense yerine o noktada daima çift pense kulanmışımdır. Gece yansı çıktığım hastahaneye ertesi sabah erkenden döndüğümde hemen koşup hastanu ziyaret ettim. Elimi tutarak: • Size nasıl teşekkür edeceği mi büemiyorum...» dedı. Elimİ tutmakla en büyuk teşekkürü eitinlz zaten» diye be yecanla mırıldandım. Bu ilk başarı, gazetelerin man şetine geçti. Butün Güney Afrıka baştan başa yankılanıyor, açık kalb ameliyatının hikâyesi bir destan gibi dillerde dolaşıyordu. Babam ölürken bile bana iyilik etmişti ÂYİN SIRASINDA VE DİĞERLERİ Bir pazar sabahı âyinde hazır bulunmak üzere kiliseye gitmistim. Fakat aklım fikrim kalbdeydi. Nasıl içine girebiliriz diye derin derın düşünüyordum. Bir hastamız vardı... Ameliyat için sıraya koymuştuk. Fakat ameliyat masasmda kalmaması için çok iyi düşünmeli, gerekli ça reyi bulmalıydım. Neticede bunu de buldum... Çocuk kurtuldu. Hâlâ yaşıyor. Müdahaleden sonraki günlerde b u konu ile ilgili bir açıklama yapmıştım. Gazetelerde ve radyolarda yayınlandı. Kanada'lı cerrah doktor Wıllıam Mustard okumuş, ya da dinlemiş. Kısa bir sıire sonra aynı tek nıği kullanarak kendı hastalanndan birini kurtardı. Şimdi kan veren tupü ters taraftan geçirmek suretiyle yapılan b u kalb amehyatına «Mustard Ameliyatı» denılmektedır. Bu başarıdan sonra aklım Ebsteın Anomali'si denen diğer bir kalb hastalığına takılmıştı. Bunun da çaresinı bulup beş yasmdaki bır çocukta denedim. Ârızalı kapakçık yerine bir sun'isini takmıştım. Netice müspet oldu ve bütün diınya aynı usulü uygulamaya başladı. Yaptığı kalp ameliyatı İle dünya çapmda şohrete ulaşan Dr. Barnard'ın ismi çeşitll aşk dedikodularına karışrnış ve sonunda ünlü operatör esinden aynlmıştı. Resimde Barnard, eskl eşi ve çocuklarıvla blrlikte görülüyor... yanlar kızım için şöyle diyorlardı: « Bu tempoda devam ederse giinün birinde dünya $ampi>onu olabilir.» Bana bunu söyiedikleri zaman kızım henüz 11 yaşmdaydı. Gunun birinde madem şampiyon olacak kadar kabihyetliydi, bu ka biliyeti geliştirmek gerekıyordu. Hemen küçük bir motör ısmarladım. Hastahaneden ve hastalardan vakit bulduğum ölçüde de kı zırm çalıştırmağa başladun. Kalb cerrahisi dalında hedef saydığun noktaya ulaşıp ulaşarnıyacağımı kesinlikle bilmiyordum ama kızımın bir gün gerçekten şampiyon olacağı muhakkaktı. Mesleğime olduğu kadar ona da itina etmeliydim. 1lerde be« nım için büyuk bir doktor deyimi kullanmasalar bıle bır şampiyon un babası derlerdi. YARIN: KALBE KARŞI SAVAŞ Tarih 29 Temmuz 1958 idi. Çığır açılmıştı bir kere. Cesaretle devam edebilirdık. En ufak bir aksaklığa bile meydan vermeksi zin 11 ameliyat yaptık. Hepsi de başarıh geçti. Sıra on ikinciye gelmişti. Bu 12 yaşında bir kızdı. Hastahanede çalışan hemşire lerden birinin kardeşi oluyordu. SAHA GENİŞLİYOR Günler geçtikçe tecrübemiz arbyor, kalbin sırlarını yavaj yavaş çözmeğe başlıj'orduk. Sıra şimdi âni tıkanmalar sebebiyle kalb krizinden ölüp gidenleri k u r tarma çabasına gelmişti. En basit izah şekliyle kriz sonucu kalbin yarısı felç oluyor, bü tün pompalama yükü, dığer yarısına kalıyordu. Fakat benzer durumlarda hasta fazla yaşama şansını kaybediyor, yine mevsımsiz bir ölüme kurban gidıyordu. îki şık vardı bunun çaresini bulmak için. Ya sunî bır kalb yapıp yıpranmışın yerine takmak, ya da başka bır hastalıktan olen kalbi sağlam bir kimsenin kalbini ölümden hemen biraz sonra çıkarıp diğerıne takmak. Bır Rus operatorunün yaptığı gibi önceki günlerde ben de bır kopek yavrusuna iki baş takmış tım. Ha.v\an yaşıyor. hayatından da memnun görünüyordu. Kalb nakli denemesini de once köpekler üstunde yapacaktık tabiî. F a kat her yeni hamlede önce olduğu gibi üniversitede konu ile ilgili olarak bir konferans vermem gerekıyordu. , Bu konferansı verdiğim sene tak\ r imler 1963 yılının mart ayını gosteriyordu. Hayalıni kurduğum buyoık basarı ancak beş yıl sonra gerçekleşebılecekti. Babamın ölümünden sonra evde durum düzelmiş. karımla ara mızdaki ilişki'.er normale donmüş tü. Çocuklarıma ha>Tandım. Ikisine de bayılıyordum. Tâtıl aylarmda Deirdre ve Boetide durup dinlenmeksizin su ka yağı yapıyorlardı. Bu ışten anla NIHAL KARAMAGARAU Karırr nasıl? diye sordu Suad Çetin. Soruyu geç kavramış gibi geç cevap geldi Selim'den: Perhiz ettiği sürece iyi. Fakat morali zaman zaman çok bozuluyor. Neden bozuluyormuş morali? Hastalığırun önemini bıliyor da ondan. Merak edıp okuya okuya nefrit hakkmda bir doktor kadar bılgi edindi. Ömür boyu perhize katlanmak kolay değil. Genç kadın. Tansiyonu ne halde? diye sordu Suad Çetin. O d a moraline bağlı. Geçen hafta yirmi ikiye yükseldi. Yatırdık. llâçlarla idare ediyoruz. Allah kolayhk ver?in. dedi Suad Çetin. Sustular bır süre. Suad Çetm halktı masadan: Haydi da\Tan, dedi. Hakkın var, davranayım. Seni de işinden alıkoydum. Suad. Git diyen kim sana?.. Aksine, seni Şermin hanıma götüreceğım. Bir geçmiş olsun, demek gerekir. Nihayet çahşüğm hastanede yatıyor. Selim, tereddüt geçirdi: Bir başka gün... Bir başka gün. Neden çekiniyorsun, azizim? Eski günleri hatırlatmak isteroiyorum, dedi Selim. Suçlu bir insanın r u h hali seninkisi. Eh, biraz da öyle, dedi Selim. Suad Çetin gözlüklerini silerken kısıp bakışlarını arkadaşını süzdü: Yahu aradan sekiz yıidan fazla zaman geçti. Dün gibi. dedi Selim. Sen bilirsın ama. hastahaneye yatınlmca bana seni sormuştu. «O da gelir ziyaretinize» demiştim. Giderim, giderim ama bugün belli değil Bugün olamaz. Oysa bugün tam sırası. Yanında yalntt Nilüfer var. Selım'in birden aklına geldi: Nılüfer'e anlattın mı annesinin umudsuz durum unu?.. Evet. Yıkılmıştır zavallı. Acı bir şey tatmış gibi yuzü değişti Suad Çetin'in: Bilsen, dostum. Öylece gözlerime baktl. Tıpkı senin Berlin'de Yıldızla evlendığıni haber verdiğim zaman baktığı gibi anlamsız baktı. Bu bakışı yüreğime dokunur. «Fazla acı çekroemesini sağlayalım,» dedi. Benden ve Ömer'den başka kimse bılmemelı,> dedi. Sonra toparlandı, girdik annesinin odasına. Ve hafta kadına gülünçlü hikâyeler anlattı. Güldürdü annesini de. Boyle dayamklı oluşu acı geliyor bana. Selim'in cevap vermesine vakit kalmadı, inc« yapılı, soluk benizli bır asistan girdi odaya: Hocam, doksan üç numaradaki hastanın y»rası tekrar kanama yaptı, dedi. Operatör Suad Çetin. Selim'e baktı: Sen otur, şimdi gelirim. Seninle kormşacaklarım var. Ve cevap beklemeden asistanıyla beraber t e lâşla çıktı odadan. Selim koltuğa otururken: Benimle konuşacaklan? diye kendi kendine sordu. Kafasmı iki yana salladı. Nilüfer'in anası ö l ü mün eşiğınde. Bu damm altında. Şu anda Nilüfer de bu damın altında, annesinin yanında. Belki, beU kı bu koridorun üzerinde bir odada. Çıksa koridora belki karşılaşırlar. Karşılaşır da ne olur? Sekiz y ü içinde iki kez karşılaştılar da ne oldu?.. Ne oldu dugunde, ne oldu uçakta?.. Bundan boyle belli k l yalnız bir baş selâmı Selim'in hakkı. Uyuklar gibi daldırmıştı. Hızla açılınca oda k a pısı irkildı, çevirdi başını. Nilüfer'in girdiğini gördü. Fırladı koltuktan. Bir dehşet sahnesiyle karşılaşmış gibi öyle b i r perışanhkta Nilüfer. Yüzü sırtmdaki gömlek kadar ağarmış. Şoyle bir bakındı odaya. boğuk bir sesle sordu: Doktor Suad nerede?.. Sehm, bin bir düşünce kafasında biribirini k o valarken cevap verdi: Bır hastaya çağırdılar. Çimdi gelecek. Ve Nilüfer'in bir an bilinçlenen bakışlarındans « Beni ancak tanıyabildı» diye düşündü Nilüfer ona doğru bir adım attı: Annem komaya gırdi, Selim, dedi. Böyle b i r felâket anmda yılları geriye doğru aşmış, karşısında acı anıların aiırhğmdan kurtulmuş dost Selim'i bulmuştu. Ondan irodat bekli«yordu. Kusmak istedi, küvete uzandım. Kollanmın arasında yığıldı. Yatırdım arka ustü, kendınde değil. Bana yardım et, Selim. Selim, sımsıkı yakaladj onun elini: Haydi yürü, dedi. ' Bir gıin Ekrem Gürgen, doktor Selim Gediz'» kurt yasasını anlatmıştı: Kışın karlı dağ başında aç kalan kurtlar, saldıracak yaratık bulamadılar mı, bir araya toplanır, çember halmde otururlarmış. Biribirlerinin gözlerıne dikerlermiş gözlerini. Çepeçevre bakmırlarmış. Kim önce yorulacak da pes diyecek? Içlerinden biri gevşedi de yumdu mu gözlerini, bütün öteki kurtlar atıhrlar onun üzerine parçalar, d i dikler, dojururlarmış karmlarını. Ekrem Gürgen bir süredir sinir bozukluğundan uykusuziuktan, vücutça çöktüğünden yakınıyordu. Selim onun her yakınışında yaptığı tavsiyeyi tekrarlamıştı: Fazla didiniyorsunuz. Bırakm oîuruna işi. Sürekli sinir gerginliği perişan edıyor sizi. Onun bu sözleri üzerine kurt yasasını anlaU tıydı Ekrem Gürgen: Çemberdeyken uyuklamak postu kaptırmak demektir, oğlum, hiç şakası yo'ttur. Parçalarlar. didik ederler seni. Var'ığına bekçilik ederken sinirlerin her an gergin olacak. Tetikte bulunacaksm. Kırpmayacaksm gözünü. Sen kolay m ı sanıyorsun kapitalist olmayı?.. Kurt yasası bizira yasamız. demisti. Selim güldüydü: Ama aç kurtlara özgü bir yasa o... Sizlerse. Ekrem Gürgen o kendine özgü patavatsızlığıyla cevap verdiydi: Kapital doyar mı hiç?.. Irileştikçe açlığı ar» tar. Midesi büyür. Sen doyurayım dedikçe de o acıkır. Kriz olur da tümü açlık dujinağa başlarsa hele, yorulup da gözünü vumuverene saldırır. Didık dik ederler ahmallah... Lokman kapanm d i şınde kahr. Selim o sırada: (Arkası T«r) •••••••«•••••••a • •••••••••uııta •••«•••••••••••a Disi B o n d !»••••»••••*••••*••••*•••••••••••••«•«••«••••••• •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• ••••*••••••••••••••••*••••••••••••••••*•••••••••• •«•••••••••••••••••a•••••••••••••••••••••••••••• ••••••••••••••••»••••••••••••••••••••••••••••••• ••«•••••••••••••••••••••••••••••! • •••••••••••••••••••••••••a ••••>•! MOOESTY & •••>••••••••*•• E••••••••••«••••! * •••••••••••••• •••••••>•••*«•• ••••••••••••••A Garftı •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••«•••«•••••••••• *•••••••••••••••••••••••*•••••••*• ••••• • IMIII ••••••f ••••••••••• •••••••••••••••••••••••••••••••••a ""•••*•••••••«••••••••••••«••«•« • ) • • • • I • ( İ ••••••••••••••••••••••••*•••• llııı» • ı, • • • • • • • • • •••«•••••••««•••••••••••••••••••««a OLUK1... ÇOK TEMÜKEÜ • «•llllfllllllll «aaaaaaaaaaaaaı •«IIIIMIIIIIIl ÇİMÜ KAIY'OGU ••••••••*••••••«••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• ••••••••«•«•••••••••••••••••«•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• ••••••••*••••••••••••••••t•••••••••••••• VEFfiT VE TEŞEKKÜR Ailemizın büyüğü, babamız ve kayınpederımiz, Duzcell İBRAHİM İBRAHİMOĞLU'nun Düzcede geçirdıği trafik kazasmdan sonra hemen hastaneye ve bılâhare Ankara'ya naklinde, tedavismde ve ameiiyatında emeği geçen, ilgı gosteren; gerek hastalığı sırasında, gerekse 26 Eylül 1969 günü veıatından sonra defni için şahsen zahmet edıp gelen, telefonia, telgrafla veya mektupla hatırımızı soran ve başsağlıgı dileyen bütün hemşehn, dost ve akrabalarımıza, Ibralıimoğlu, Koças ve Kolat aılelerinın teşekkür ve caygılarını arzederız. Neclâ ve Orhan îbrahimoğlu Türkân ve Sadi Koçaş Nuran ve N'uri Kolat ( C u m h u r i y e t : 11811) beHiuorrJu. Çok. aeçm TEŞEKKÜR Değerli aile büyüğümüz Zıya Yalman'ın acılen kaldırıldığı H. Paşa Nümune Hastanesinde tedavısini büyıilc b ı r ihtimamla yapan Asabiye Klıniğı Şefi Sayın Kızıltepe Jandarma Satmalma Komisyon Başkanlığından C î N Miktan kilo Kuru fasulye 15000 Pirinç 150OO S1 Teslim yeri Kızıltepa M. bedel Lira kr. 41250 00 60000 00 G. Teminatı Lira kr. 3094 00 4250 00 Ihale günü Saati 20 10 1969 pazartesi saat 10.30 da 20.10.1969 pazartesi saat 11.00 de 2490 Dr. Fettah Demirhan'a Dr. Günay Eroğul'a Dr. Yetvart Delda'ya B&Atzsiss BU sar OttUN hemşire Saadet Tirydkıoğlu' na ve bütün yardımcı peısonel ile tahnidını yapan Doç. Dr. Muammer YENERMAN'a ve cenaze merasimine katılan, çelenk gönderen, telefon, telgraf ve mektupla acımızı paylaşan bütün akraba ve dostlarımıza en derin şükranlarımızı s u n a n z . AİLESt ( C u m h u r i y e t : 11810) UAHIUYB MOTKHASSISI Yukand. muhammen oedelleri ve üıale tarihleri yazüı ıM kalem yiyecek maddesı sayılı kanunun 31 inci maddesi gereğince kapalı zarf usulü ile satın alınacaktır. Şartnameleri Komisyonda görülebilir. Zarflar ihale saaticden bir saat evvel Komisyona verilecektir. (Basın: 2273911791) Istanbul Göztepe Sağırlar Okulu ve Yetiştirme Yıırdıı Müdürlüğünden Ctesf Kuru yiyecek Ekmek Yağlı maddeleı Et Scbze Miktan 31 12288 11 2 18 tcalem adet kalem kalem kalem 10 00 açık 11.00 açık 11.30 açık 13 30 açık 14.30 açık 1 Yukanda tahmln bedelleri yazılı maddelerin eksiltmesf hizalannda yazılı gün ve saat lerde tstanbul Göztepe Sağırlar Okulu büıasında yapılacaktır. Şartname, Okui Müdürlüğünde görülebilir. 2 tsteklUerin geçial t e m l n a t l a n n ı Kadıköy MalmüdUrlüğüne yatırarak alacaklan makbuz ve şartnamede yazılı kanunl ihaleye iştlrak «icil belgeleri ile belli s ü n ve saatte Satmalma Komisyonumuza m ü r a c a a t l a n llan olunur. ( B a s ı n : 22878/11792) X. bedell TL. 9572.55 9216.00 7318.35 11440.00 3653.94 Geçid Tem. TL. 718. 692. 549. 858. 275. Günü 13.10.1969 13.10.1969 13.10.1969 13.10.1969 13 10 1969 SaaH Şekli Dr. Kâmran Şenel ni/B T e l ! 44 I» 14 Her gün Alnı»n TT»«tnn^«1 T»nı