Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHIFE DÖRT p&nyada 29 Temtnuı 1969 CUMHTÎRIYET Baysr'm POUTKfl GALERISI *BÜSTLERvePORTRELER Yazan: C1HAD BABAN Moreşol'ın varlıgu fazla gelmeğe başlıyor Çeşitli olaylardan ötürü Bayar, yöneldiği politika yolunda Mendcres ve Köprülü ile omuz omu za yürüyüp yürüyemeyeceğinden şüphe ediyordu. Bu şüphenin başlıca sebebi berikiler tar&fından yapüan yersiz çıkışlardı. Resimde Köprülü görülüyor. Ben verdiğimiz karara sadakat jçostererek bu sbzü hiç kimseye naklcımedün. Fakat aradan zaman geçjp de Mareşal ile Dcmokrat liderlerinin araları büsbütün açıhnca. liderler etrafında dolaşan ve dedikodu ile yaranmak eğiliıninde olan bazı gay Tetkeşlerin ağzından Mareşal hakkında çeşitli sözler arasinda şunlaruı da soylendiğini duydum: « Adam Rusiara dayanarak ik tidara jrelmek istiyormuş!. Itibar gdster milletvekili yap. ihtiyariık hırsıyle kanımıza ekmek doğrasın... Menderes'e açıkça soylemiş!. Menderes beni söyletmesuıler diyor!.. Bırak ranım..» Demokrat Parti içinde Mareşal'ın manevi otoritesine karşı açılan mücadele gitgide genışliyordu. llk zamanlarda bu mücadelenin bayraktarhğını yalnız Köprülü yaparken 1950 seçimlerine doğru yaklaşıldıkça ve her geçen gün Demokrat Parti liderlerinin gdnlü nü iktidar gerçeği doldurdukça, Mareşal'ın manevi kudretinin par ti üzerine koymuş olduğu ipotek, Demokrat Parti liderlerinin canmı sıkmaya başlamıştı. kopan sıyasi fırünalara hattâ belâlara karşı bir kalkan bulnruştu. Mareşal 1946'dan sonra, Ocak, Bucak Başkanlannın ve partici mı litanlann avuç avuç içtıkleri bir ce«aret kaynağ olmuştu. Partinin yüzde yüz iktidara geleceği görünüyordu. O zaman Mareşal'i ne ya pacaklardı? Cumhurbaşkam mı? Eğer o Cumhurbaşkam olursa, Ba yar çaresız Başvekıl olacak, o zaman da Köprülünün açık, Menderesin gizli gizh besledikleri Başbakanlık arzuları balon gıbi sönecekti Mukaddes görevlerin taksim.r.de, Mareşal artık fazla geliyor du. O yaptığı hizmetı yapmıştı. Demokrat Partiye 1946 buhranını atlatmış. itibar kazandırmış, korkudan düğumlenen ruhları çozmustu. 1946 Cumhurbaşkanlıgı seçimlerinde 60 kişılik DP.. ekipi ittifakla Mareşal'e oy vermişlerdi. O buna yetmez miydi? Minnet bor cu ebediyen taşınmazdı ya!. Hem kurulmak istenen modem devlet gidişi içinde Mareşal ne ise yarardı' Baksanıza. sırtın' Rusya'ya dayayarak Türkiye'de iktidar yıkmaktan bahsediyordu. çıkması ihtunali ile onun retıni kırmak ıstıyorlardı. Bayar, Köprülü'nun külürle rinden o derece bizar olmuştu ki, kulüpte fazla duramıyarak Öruş'm arabasıyla Büyukdere'ye gıttık, üzülmüştü, hattâ bu tartışmalan dınlerken kızarmış teşkılât mensupları onunde ken dısının de otoritesini kıracak sbzler karşısmda sınirlenmişti. O gece Bayar 12'ye kadar Men deres ve Köprülu'den şıkâyet ettı. ŞİDDET GÖSTERİSİ 1950 seçimlerine doğru bir akşam Bayar ile beraber Istanbul Klubunde Beyoğlu DP. teşkilâtının yemeğine gıtmiştik. Merhum Yusuf Ziya öniş de bizımle beraberdi. Yemekten sonra Bayar, öniş'in Büyükdere'deki evine gidecek orada misafır kalacaktı.. Biz daha sofraya oturmadan Köprülü ile Menderes oraya davetsiz misafir olarak geldiler ve salonda birer koltuğa gömülmeleri ile beraber Mareşale en agır şekılde hu cuma başladılar. Teşkılât mensupları da onlan tasdik ediyoriardı. O gün Bayar üzerinde böy le bir baskı yapmaya neden lüîum förmüşlerdi? Neden Mareşa"e karsı bu derece şıddet gostenyorlardı? Bunu bu gün de bilmiyorum. Her halde Mareşal'e karşı güdeceklen kam «BunUrla ne y»p»c*|ız?» diye sordu. Bayar, önündeki dikenli pohtüca" yolunda Menderes ve Kbpriilü ile beraber yüniyüp yü ruyemeyeceğinden şüphe ediyordu. Bu sert muamelelere kendisi de maruz kalacak olursa, bu iş nereye varacaktı1?.. Dertleşmelerimiz devam edince ben: «Eçer» dedım «münasip göriirseniı önümüzdeki seçimlerde (1950 seçimleri) ben adaylığunı koymayayun, bunlara karşı bugünden mücadele açayım..» Bayar, öniş'üı kütüphane odasmda düşündü, biraz denizi ve Büyukdere nhtımında dolaşan seyrek çıftlen seyrettı, içini çek ti, avuçlannı birbinne vurdu: «Bu meseleleri sonra düşunurflz. Haydi yatmaya pdelbn!j» dedi. O odasına çekihrken. ber. de f^cler. a'"i!d:rn fnis benı se Beyoglu D.P. teşkilâtının İstanbttl Kulübündeld yemetinde dâretsiz uıisafir durumunda buiunan Menderes'le Köprülu nün Mare?»I jtfeyhine »tıp tutmağa başlaraalan Bayar'ı fena kızdırmıştı. Yemefi yanda bırakarak mlsafir kaldıfrı •JTusul Ziya Öniş'in evine gitti. Fotografta Öniş görülüyor. deres de, Kdnrülü de rüyaların dd bı!e goremPzlerdi. Turk halkı Mareşal'e gösterdisı bajhhk ve sevgi yüzunden D.P 'ye dönmüştü. Mareşal aılesınin bu kanaatı, înör.u'den öç alma yolunda onlan bir başka düşünceye se\ktdecek»i. Eğer Mareşal D t> ile kurdugu ortaklıgı bozacak olursa, ne Bavar'ın, ne Menderes'in, nerfeKoprulu'nün kurdukları iktidar hayâhne ularmaian mümkur oiomazıl' Oi)hra bu cezayı vermek lizımdı. Çunku bu cezayı tutumları ile hak etmışlerdi. Aılenın kanaatıne go e D.P nin oy ları Msı«']!m drka>nriav<iı Bu, Bayar'a da ne oluyordu? Emekliye sevkedilen Mareşal"ın damadı, Şefık Paşa da aynı netıceye ulasan bir başka duşunceye sahipti. re?al'in üzerinde onun D.P'den kopanlması için etki yapılıyor du. Bu arada, Demokrat Parti de bolünmüş, Hasan Dinçer, Tahtakılıç, Sadık AlcToğar. Hazıra tfoîca. Enver Gok. Sııphı Batur, Osman Nurı Konı/ gıbi i<:imler Demokrat Partıden avrılmışlardı. Kavganın resmi nedeni sözde ödenek meselesıydı. (1948) MADALYANIN TERSİ Demokrat Partı saflarında çok gerilerde yer alabılecek olan Şefik Paşa, Mare?al o yenılmez kudretiyle Demok Partiden uzaklaşarak bütün milleti arkasına topladığı takdırde Maresal'ın damadı olarak ve onu idare ederek politıkada bınncı sınıf bır yer sahibı olacaktı. Evın içinde ızreti nefıs ve gurur yaralan, parlak ümıtler açıyor ve bbylece evcek, Ma Yarın : M İ L L E T PART İSİ CESARET KAYNAĞI Hiç şüphe yok. DP. nin gelişme sinde Mareşal olayı büyük rol oy namıştı. Mareşal'ın kendi ağırlığı nı D P kefesine koymasıyle tered düt ıçındeki valandaş onun şahsında Terakkiperver ve sonra da Serbest Fırka'da göruldüğü gibi Dişi JBond MODESTY BLAİSE Demokrat Parti bolünmü^. Hasan Dinçer, Tahtakılıç, Sâdık Aldoean. Ilazım Bozca, Enver Gök, Suphi Batur. Osman Nuri Köni gibi isimlrr partideıı ayrılmıştı. Fotoçrafta Sâdık Aldoçan sörülmektedır. lâmetlerken: « Celâl be> görüyorsun çok üzçün, bu işe bir çare bulmak lâzim..> diyordu. Belki Bayar da Mareşal'den hoslan»nıyordu ama, Menderes'le Koprülu yü nasıl zaptedeceğı meselesi Mareşal meselesmden daha cıddı olarak onu tasalandjrıyordu. 86 İki meydancı al yanına, »rka tecritlerden bi rini temizlet' Hayrola baba? Kudret Yanardağ'ı tutuklamışlar, geliyormuî ama, bana bak, mahkumlann yanında gevezelik etme! Ne gibi yâni? Herifin gelmek üzere olduğunu »öyleme kimseye' Gardiyan göz kırptı: Emir seninkinden mi? Deyyus. Herkesi de kendi gibi gölgesinden korkar sanıyor! Gardiyan havadise çok sevinmişti. Demek ense lemışlerdı encâm? Iyi iyi, gelsindi.. Eli açık, hovarda adamdı. Yeni Müdür geidi geleh yolları kapanmıştı. iflâhları ke^ilmişti be' Koca hapıshanede kala kala eli açık b.r Kemâl ağa kalmıştı; Kudret bevin bacanağı' Bır o, zarlarına bakıyordu ar» sıra Üstyanı santim «ektirmiyordu. Hızla giderken birden gardiyan arkadaşlarından biriyle karşılaştı. Az kalsın çarpışıyorlardı: Önüne baksana lan, hayvan! Duısu: Pardon, çok dalgınım. Niye? Sana bir ;ey söyliyeceğim ama, aramızda ka lacak.. Ne zaman kalmadı ki? Seninkı geliyormuş! Anlamadı: Kim benimki? Kudret! Heyecanlandı: Yanardağ ha? Arka tecritlerden birini temizletip hazırla* tacağım. Başgardiyan emir verdi! Çekti gıttı. İkıncı gardiyan, gidenin arkasmdan uzun uruo baktı. Adam köşeyi ddnüp eoktaan silinmişti oysa. Bakıyor. görmüyordu. Demek gizli tutuyorlardı? Bacanağmın da haberi yok muydu acaba? Gitse. çıt latıp bahşiji koparsa, kımin nerden haberi olacaktı? Aklma yatmıştı. Bacanak, Akyazılı'yla Cezaevı avlusunda «VoU ta atıyor», yâni dolaşıyordu. Yanlanna gitti: Kemâl ağa, bi dakka.. Akyazıh bekledı. Kıhğı kıyafeti adamakıllı düzeldıkten başka, koynunda da ellilikler, yüzlükler, ziyarete gelen karısına her hafta yağ, peynir, et verdıkten başka, yandan bir, arada ıki ellilik de sıkıştırıyordu. Demek ondan gizli bir havadısi vard: gardiyanın Kemâl ağaya ki, bir kenara çekmışti? Az sonra heyecanla gelen Kemâl ağa: Hocam, dedı, üryan çıktı! Akyazıh hiçbir şey anlamadı. Son günlerde o kadar çok rüya görmüş, görmemişse bile uydurmuştu ki, gene de: Hayrola? dedi. Beriki sır verırcesine: Bizimkir.i tevkif etmişler! Akyazıh arüadı. Günler, haftaîardan beri çektiği nutukların esintileri Cezaevine ulaşıp duran Kudret Yanardağ, demek encâm «Deccâl»ler tarafından tutuklanmıştı? Demedım mi? Kötü kötü üryalar görüyorum, bu adamın başında bir şeyler dolanıyor demedim miydi? îçten içe müthiş sevindiğini hiç belli etmiyerek, onu tutukluyanlara söğdü, saydı, söğüp ssymakl» da kalmıyarak köpürdü, taştı... Bu arada ıki gardiyanla Basgardiyan da « Ben den duymuş olma'» diye haberi yayıp durduklan için, bacak'Ia Akyazıh'nın çevresi gittikçe büyüyen bir merakh kalabalığı tarafından sarüıverdi. Yarım saat içinde duymıyan kalmamıstı: Kudret bey tevkif edilmiş! Kalabahk arttıkça Akyazılfnıa heyecanı da ar tıyordu: Nasıl tevkif ederler? Ne hakla? Ağzından Allah kelâmı düşmiyen bir mübarek kişiyi tevkif edenler gazabı ılâhi'den korkmazlar mı? Yarın on ların yüzunden başımıza taşlar yağarsa çoluk çocuğumuz ne halt eder? Bütün koğuşlar avluya boşalmıştı âdeta. Gerçekten de. Hocaefendi'nin dediğince, Cenâbı Allah öfkeler.ir de başlarına taşlar yağdınrsa? Çoluk çocukları taşlar altmda helâk olmazlar mıydı? Hocaefendi'nin dediği gibi. baştakiler yoksa gerçekten «Deccâl> mıydüar? Akyazüı önce bir «Lâilâhe illâllah» çekti, sonra yalan yanlış bıîdiği birtakım duaları yüksek sesle karmakarışık okuyarak, avluyu dolduran sinirli kalabahğın tansiyonunu yükseltti. Ne demekti, ne demekti bu? Kim tevkif etmişti Zâtı Kibriyâ'nm sevgili kulunu? Buna cesaret edenler, Lemyezel'in Gazabı ilâhi'sinden korkmuyor, kulundan utanmıyorlar mıydı? Gözleri kör, kalpleri mühürlü birtakım ne idigü belirsiz, fakir fıkarannı başına taş mı yağdıracaktı? Kurunun yanında yaşın da yanması revâyı hak rnıydı? Allahülâaa hüvelhayyülk«yyuuuum. Lâtenhuzihusinetün... Bilmedikleri bir dilin, anlamadıklan am», an* lamadıkları içın de mâveradan gelirmi? duyusunu veren sözleri sinirlerini adamakıllı kamçılamıştı Tiril tiril titrıyorlardı. Ne yapmak lâzımdı? Aliahın herhalde çok yp.kın olan gazabmı üzerlerinden uzaklaştırmak için, «DeccpJılere bir şeyleı yapmaları gerekiyordu. Neydi bu? Ne olabilirdi? Ne yapmalı, nasıl davranmalıydılar ki Cenâbı GorfK AKLA GELMEDİK YALANLAR Mareşal Fevzı Çakmak'a karşı DP çevrelerınde g:tgıde belırh bu hal alan sogukîuk, Maresalın ve onun aıle çevresının de gozunden kaçmıyordu. Maresaı'm damadı General Şefik Çakmafc, belki de kayınpederine tiuyulan antipatı yüzunden emeklıye sevkedilmış, o da Demokrat Parti saflannda DP liderierinin içın için Mareşal'ı yemeğe başladıkîarı zaman, sıyasi mücadeleye atılmıştı. Liderler bır şey söylemeseler bıle, onların b:r takım sadık uyduları, kapı kapı dolaşıyor ve Msreşal'ı er.tmek içın akla gelmedık âdı yalanlar düzüyorlardı Bu işı Mareşal 'ın reukası da sezmıstı. Eşının, înonu ıktîdarı tarafından emekliye sevkedıldığıne tahammül edemiyen ve bu sebepten Halk Partisıne de kırk yıllık ahbaplan olan Inonüye de sırt çevıren Mareşahn re fikası Fıtnat hanım, şüphesiz yeni ve daha büyük bir hayal kınkhğının eşiğjne gelmişti, Tiffany TIFFANY JONES Allah'ın hoşuna gıtsinlerdi? Kıyamet alâmetleri! Kıyamet alâmetleri ki kıyamet alâmetleri! Tuuu... Allah belâlarım versin, gözleri çıksın! Akyazılı da dehşetli heyecan'.anmıştı. Kalabalığın elektrikli baskısı onu da sarmış. heyecanlandırdıklarının heyecanı, onu da elinde olraıyarak heyecanlandırmıştı. Zangır zangır titriyordu. Tıtremekle olmaz, bir şeyler söylemeh, bir şeyler yapmalıydı tdareye çıkılan taş merdivenin ikincl ba?amağına zıpiadı. Kendısini bile şaşırtan heybetll bir sesle: Eeeeeey ümmeti Muhammet, eeeeey dia kardaşlarım'. diye bağırdı Koca avludaki kalabahğın uğultusu şıp, kesildi. Kudret bey. Kudret beyimiz, canımız d» ğerimiz ve de AUahü taalâ'nuı sevgili kulu tevkif edilmiş diyorlar. Neymiş suçu? Neden tevkif edılmiş? Buraya ne vakıt getınlecek? Bütün bunları bizlerden ne için saklıyorlar? Öğrenmek is» temez mısiniz? Kalabahk hep bir ağızdan devcesine haykırdı: îsteriiiiiiiz! Elbette ıstersiniz, elbette isleriz. Canımızdan çok sevdiğimiz bir hak âşığını bizlerden saklamak için, tek kişilik tecrit koğuşlanndan birini hazırlıyorlarmış. Müdür çıksın, malumat versin! Kudret beyimiz, canımız ciğerimiz hangi suçtan tevkif edildi? Buraya ne zaman gelecek? Onu ne için bizden saklamak istiyorlar? Kalabalık dalgalandı. Gür bir ses: Müdür dışarı çık! diye bağırdı. Ve sesler, patlıyan mısırlar gibi, başladı: Dışarı çık Müdüüüür! Hesap ver hesaaap' Kudret beyi bizden ayıramazlaaar! Onu bağrımıza basmak istiyoruuuz! îstiyoruuuuuuuuuz;!! Derken tempo: Müdur Müdur Müdur Müdür başındanberi tutuklularin avîudakl ş ve homurtulannın farkındavdı ama. r.« yapacağmı sasırmıstı. Savcı'nın gizli tutulmasını önemle emrpniâı haberin nasıl du>ulup yayıldığını anlamıyor Ceza evinin belki de bir isyana sürüklenme istıdadı gosteren heyecanından üst maksmlara bilgi veremivordu V'erse. Savcı: « Ben sana bunu cok gizîi tut demedim mi?« diye sormıyacak mıvdı" Ne karşılık verebilırdi? Başgardıyana durumun ö'nemini gereğince belirf mışti. Başka ne yapabilirdi? İşte Basgardiyan da karstsındaydı. Basgardiyan nasıl sızdı bu haber? Mahpusların kulağma nasıl gitti? Basgardiyan da çâresizdi: Allah belâmı versin ben görevlılerden başkasına tek lâkırdı ettimse beyefendi! Bunca yıllık Başgardiyanım. Yasağın ne demek olduğunu yeni mi öğreneceğim? Boyle olmak lâztm ama, ya>ılmış hab«r. Sen kime söylemiştin tecrıdin temızlenıp hazırlanmasmı? Tatar Recep'e! Çağır bana sunu.. Talar Recep zâten kapı önündeydi, geldi. Sen mi ağzından kaçırdtn Kudret bey meselesini'' Makinel; tüfek gibi başladı: Töbe Müdür bey, vallaha bHlâha töbe. Iki çocuğum var, eğer ağzundan kaçırdıysam Allah ikisini de elimden alsm1 Peki peki peki.. Tecridı kim temizliyor? İki Âdem baba beyim. Burdalrr. Çağırıyım mı? Çağır bakim. Yeni Müdür geldi geleli Ceza evine esrarla afyonun sokulmaması yüzunden, iki Âdem babanuı ikisi de harmandı; yâni esrar içemiyor, afyon atamıyor, dalgalarmı bulamıyorlar, krize tutuluyorlardı ki, bunu da arada Ceza evi revirinden uçlanabildikleri «Lâvdanom»la geçiştirmeğe çalışıyorlardı. Anam avradım olsun Müdür bey, ben daha az önce öğrendim Kudret bey âbinin geleceğuü» Ötekinin yahnayağını cam kesmişti: Bana ne Kudret bey âbiden beyim? Aymğımı cam kesti duramıyorıım Dediler ban» tecritlerden tek kişilik biri temizlenecek Sandım idamhk için hazırlanıyor. Sonra şöyle bi düşündüm, hangi idamlığa oda temızlendiydi? Nah, ekmek çarpsın, akhma Kudret bey âbi geldiyse. Koğuşa bile uğramadım daha şerefsızim^ Dışardaysa avlu inip inip kalkıyordu: Müdür Müdür Kalabahk gittikçe öfkeleniyor, coşuyordu. Bu Müdür geleliberi kö'ğuslardan kumar kalktığı gibi, esrar, afyon. sustalı mus*ah da ıçeri sokulmaz olmuştu. Hapisâne demek su^'ah, esxar, afyon demekti Nerden gplmişti bu yemiyen, yedirmiyen deyyus da be' îçlerınden biri haykırdı: İbne Müdür! (Devsmi w»r\ LİMON GİBİ konu vercsim: AYHAN BAŞOĞLU JİNTİKAM YEMİNİ • * • ^rı^'V " < 1m fifcfl E \ İJl'fJ/'i' • /W4 K4PilAf31 fctf**" 1 yvrf ^TTTJ '11' 1I rfı |V ^ w 1• SlLVANA/NNESV VE BA üfcajsajER OU D P.'liler, Mareşal'ı yanlarına almıslar, onu siyasî mucadelelerin ortasında lımon gıbi fikmıslar, adetâ onun sırtma binerek yükşelmişlerdi. Isleri bitince de omuzlanndan aşa|ı atmak ıstıyorlardı. Halbuki Mareşal. D P. iktidara gelıncç, Cumhurbaşkam olmah, gidip tnönü'nün koltuğuna oturmah idî. O zaman Fıtnat hanımınkini sonecek, Mareşal'e, emekli "dilmek suretile yapılan sav gısızlık cezasını bulacaktı. Eâer Mareşal bütün ağnlıjım D P. tarafır.i koymamış ol'aydı, bu ba^arıjı Bayar da, Men , '1" 11 '•' •••• VEFAT Sevgili esim ve annemiz vefatını en derin teessürle bıldirirız. Cenaze merasımi 29 7.1969 (bugünkü'» salı gunü saat 13'te Büyuk Hendek, Neve Salom Sınagoğun da ıcra olunacaktır Esi: Dr. Harun Çıprul Kızı ve Damadı: Ivet \e Abraham Haim ve Çocukları (İlâncıhk: 3731/9114) SUZAN ÇIPRUT'un DOKTOR Op. Uroloğ SÜREYYA ATAMAL Tftkslın, SıraselvUer 105/4 Tel : 14 57 «4