25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
AHİFE DÖRT »emtlnde Ankara Hukuk Fakultesıni bitirerek bir süre avukatlık yaptım, 24 yıl dnce Fakülte sıralarından arksdışım olan Nitamettin Neltçi ile evlendim. 20 ve 23 yaslannda 2 oflumuı var. Gençlifimde edebiyata özel bir merakım vardı, yazardım. Hatti 1957 ytUnda «O Takadan Bn Yaksya» adlı kitabunla bir 5dttl de kazanmıştım. Bir süre şıir de yazdım, fakat bir başarı sağladıgımı sanmıyornm. Okumak, bilhass» siir kitaplanm okrnnak kan koea en büyük meraklarımızdan biridîr. Şairlerimizden Orhan Veli, Eyüp Beyoglu, Taraneı en sevdigim şairlerdir. Nâzım Hıkmet'i de büyük bir şair olarak takdir ederim. Romancılanroızdan Tasar Kemal'i çok be|eniyorum. Mesleğinizin dısında ne gibi meraklarımz var? Kan koes balık totmayı çok severiı. Tazlan mfimkfin oldugu kadar balıkçüık yapanz, bu bizi dinlendirir ve baska bir ileme götürür. Klâ«ik müzik de severiz. En sevdiğiniz politikacılar kimlerdir? Bast» Atatürk Ubii. Sonra inSnü ve Ecevit. Sizi en çok güldüren, basınızdan geçmi; bir olay anlatır mısınız' Son seçimlerde bir köye rittim. Köy halkı toplandılar ve bize kendi dertlerini anlatma|a basladılar. Köyde, gözlerinde katarakt bnlnnsn Filit A|a adında birisi oranın mahallî deyimiyle «Tolimiz yoktir hanim, suyimiz yoktlr hanim.» diyerek »ikâyete başladı. Bir ara kendisine; «Senin gözünde katarakt varmıs. Ankara'ya gel de seni tedavi ettirerek gözünü açtıralım» dedim. Temposnnu hiç bozmadan «Paramiz yoktir hanim» cevabını verdi. O esnada köyün muhtan ayaga kalkarak, hazırol vaziyetinde bana bir seyler anlatmağa başladı, Her sözünün başında «Nermin Beg! Vekil beg'.» diye uitap etmesi tuhafıma gitti. «Görüyorsun ki ben banımım. Niçin bana beg diye hitap ediyorsnn?» dedim. Cevabı pek hoştn: «Vekil defil misen? Madem ki vekilsen; öyleyse begstn.» Onun bu cevabını duyan bizira bey de söze kanştı: «O begse; benim hâlim ne olacak?». Kocamın da bu müdahalesinden sonra bütün köy halkı gülmeie basladık. Beoi de en çok güldüren olav bu olmustnr. Nermin Neftçi ile Millet Meclisinin Wt»plıgında konuşmata dalmıştık ki: yanımıza uzun boylu ve hayli lri yapılı birisi yaklaştı ve «Hanim, dedl; Kernal Satir bey konuşmasına başladı. daha uzun sürer mi kcnuşmamz?» O gün Meclis'te birkaç jrün sonra güven oyu alacak olan Hükumetin programı Uzerine görüsmeler vardı ve konusmarnız Sayın Nlzamettin Neftçi kadar vcrun boylu olmadığı için, kalktık/ ' ' ' '' 14 \ra\ik 1969 CUMHURtYFI tçll ' »zlarla bükük yoUar Gdztepede... Bir havu» ortsda bomboş çrp. lak Dnşüyor yollara mevsim >aprak yaprak Musiki bahçeye dargın bakıjlardan uzalt Bir teselli bile yok . Sonbahar mevtimi kalmış senelerdir bu yerin Bir hazin fırtına sarmış sarl yapraklarını Eskiden kahkahadan s^ıllet açan bahçelrrin Acı bir aam yeli vurmuş l.uru topraklarım Bir havua ortada bomboş çıplak... Ne yazın günleri gezraiş. ne bahann kokusu Bir tebessüm gibi gözlcr de kalan yollarını Mevsimin aynası boş, kupkuru mercan havuzu Czsto bahçenin ardınca su> suz koUannı.. Gecelerden nzak bir âlemde Tine engin Mevsimin rfizgarında belki esir Unutntanu; bu garip bahçede son bir Ozlenen aşta hatırlar çibidir Nesrin Bir edebiyat ötretmem olarak dilimizin özleşmesı va sadeleşmesi konusunda ne düşünüyorsunuz? Son elli yıldanbcri dilimiz pelişme ve anlaşma yolundadır. Ba geli;menin istenilen aşamaya ulaşması için daha uzun bir süreye ihtiyaç vardır. Çünki dil ve din gibi knııular sosyal müesseselerdir. loplumun nitelik ve özelliklerini taşırlar. Sosyal müesseseleri zor lamak toplumun bünvesini sar sar ve kuşaklar arasındaki baS lan gerer, hattâ kopanr. Bu bakımdan dilde yıkıcı bir dev ründen ziyade dikkatli ve titiz bir zenginleşme ve sadplpsıne şeklindfki tekâmüle taraftanm. Aşka inanıyor musunuz? Sadece a?ka değil, açklara Inanıyornm. Allah aşkı, memle het. vatan aşta, vazife askı. ça lsşma askı ve daha nictleri.. Kişisel olnuyan aşklar daha ro» nâlıdır bence. Ama şimdi sai. ıin (M. Âkif) dediği gibi: «Beşerin taptığı bir kendisinin hey krlidir.. "Politika idealist elintle herşey, çıkarcılar elintle hiçbir şeyilir,, | »yın Nermin Nettçl, geçe« | devre eski Seçım Kanunu" nun bir cilvesi olarak; milbakiyeden, hiç bilmediği uj'un milletvekili oluv«nniş. îkat 4 yıl lçinde çok tevmif uşluları ve kencfini de »evrmı;. Bunun sonucu olarak, bu devre d» CHP listesinden Muç MUletvekili seçümis. Ama bu defa yüzünün akı ve almnın teriyle olmuj bu. Ben de Sayın Nermin Neftçi'nın bu özelligini dikkate alarak, elınin hamuruyla liyasete karışan bayan milletvekillerimiz arasından konuşmak üzere onu seçtim. Ikincisi de, biraz sonra okuyacağımz gıbı. eskı Genel Kurmay Baskanımız C«mal Tural'ın eşi, M.P.11 Sayın Suna Tural. «Ben geçen devre, hasbelksder Muş Milletvekiü olmuştnm» dıyerek soze başladı Kermın Neftçi ve devam etti : «DoğUyu tammıyordum o zaman ve Doğn'nnn yabancı bir h»nımı ne dereceye kadar kabnl edebileceğini bilmiyordum. Fakat yakından tanımaga basladıkUn Bonr» endişelerimde haksıı oldugrıma anladım. Dört sene içinde btihassa tabanı daha iyi tanıdım. Bn süre içinde bir Varto deprrmi de geçirdik. O zaman balkın arasında çadır knrarak dertleriyle yakından alâkadar olmak fırsatını buldum. tsmet Pasa bana o zaman • Sen bizim oradakl gözumüz, kulağımızsın» demisti. Benim kendimi tabana »evdirip benimseterek, tekrar seçilmem; Türkiyede demokrasinin gelecegl bakımından büvük nmntlar vermistir bana. Anayasaya paralel ve ortanın soluna uygnn bir alt yapı devriml bakımından da bu nmnt verici bir olaydır.» Seçimler sırasında ne gibl güçlükîerle karşılaştımz? Bilhassa üst yapı ve hacılar, hocalar tamamen aleyhime çalıstılar. Bizim bazı imkânsızlıklar tebebiyla fidemedigiınia kSylere giderek; «îslSmiyette kadındın imım olmaz» »loganıyla teçilmemi engellemek UtedUer. Atatürk'ün Türk kadım ile ilgıli olarak yaptığı devrimlerin bugünkü durumu hakkında ne duşünuyorsunuz? Ben Atatflrk devrimlerinin büyüklügüne inananlardanım. Atatürk, Türk kadımna da en büyük medenî haklan veren devrimler yapmıstır. Hemen akabinde kadına medenî baklannı koruyncn bir silâh orak siyasal baklannı da vermistir. Fakat kadın, toplumunrnznn en az yarısı olduçn hslde; bu islememif ve kadınlarımıx medeni haklarına dahi safaip çıksmamıştır. Bunnn sebebi de egitim slstemimizin boKQkln|ndar. Osman Bölükbaşının partisinden milletvekilı se«,ilen Suna Tural, CUMHt'RÎYET objektiti karşısında dir, Bundan başka; ekonomik durum. haksız gelir dagıtınu, sosyal problemler gibi daba bir çok önemli meselemiz vardır. Sizce politika nedir ve ne değıldir? Bu soru bana bir düşünürün sözlerini hatırlattr. «Politikanın en düşük derecesi hayat, en yüksek derecesi ölümdür.» Gerçek ve idealist bir politikacı memleketine hiztnet yolunda ölümü biie göze alabilen insandır, öyle olmalıdır. Kısaca: politika idealistler elinde çok ?ey, çıkarcılar elinde hiçbir »eydir. Türk kadını toplumdakl yerini tarn tnanftsıyla almı? nudır? Cumhnriyet kanunlan Türk kadınlaru» hemen bütün haklan vermij ve hizmet alanlanm açmıştır. Buna rağmen kadınlarımızın bu haklardan yeteri kadar faydalandıklannı söylemek mümkün değildir. Parlâmentodaki kadın milletvekiUerinin aayısı bunun en açık belgesidlr. Bu bakımdac kadının toplumdaki hakikî yer ve değerini alabilmesi için, cemiyetin ihtiyaclanna ve haklanm kullanabilme esasına göre egitilmesini gerekli bulurum. BİR ŞİİR İHTİYAÇ Sizce bugünkü düzende Turk kadımnın en büyük eksiği ve îhtiyacı nedir? Tine egitimdir diyeeeğira. Kadın o laman baklanna »ahip çıkabileeektir. Bize kısaca hayatımzdan ve özelhklerinizden bahseder misiniz? 1924 yılında lıtanbnl'nn C.H.P. llstesinden Muş Milletvekili seçilen Nermin Neftçi'nin portresi yanda görülüyor P • M a l k O Ç O ğ l U |to»«*»>»*. AYHAN BAŞOGLU j I TI)UH CASUSU rıto bir olitika ve Öğretmenlik dışındaki meraklarınız nelerdiı? Okumak, seyahat etmek ve bilhassa halkın içinde yaşamak. Edebiyat da fikrî, rihnî her ySnüyle hayatıma istikamet vermistir. Şiiri çok severim. Pek çok şiir de yazdım. Birisini okur musunuz? Okuyayun. Şu anda ilk akluna gelea Sonbahar Bahçelerl oldu. * * * «Esldml? rOzginnda pencerenin Acı bir sonbahar güzelligi var Yosunlaşan gecenin Titreyen kollannda boşluklarZaman yannları bekler, Biz yaz ki kmlıın; saza benzer Sızlatır akşatnın sükuoetini YARIN K ASI M GÜLEK Melih Cevdet Andav 42 Nizam'ın tutuklandığı günü, o büyük günü ansıdı. Siyasetçi Ahmet gelmişti evlerine ve Nizam'ın tutuklandığını gizlice fısıldamıştı kulağın». Çünkü Kutlu'nun »nası babası, istemiyorlardv ktzlannın Niztm'la olan ilişkisinin ilerlemesini. Bundan korkmaları ise şaşılacak bir şey değildi; Nızam evliydî, lsveçli olan karısı yılm belki sekiz ayını lsveç'te geçiriyordu ve her gelijinde de kuzenim dediSi %ylak bir oğlanı yanında getiriyordu. Kadının deli olduğu, aylarca süren uzakla^maları gırasında bir yerde tedavi gördüğü söylenıyordu. Belleği perişan bir durumda idi: Nizam'ın adını bile unutmuş olarak döner, fakat onu görunce ağlamağa başlardı. Bu kadın sonraları sessiz sedasız yitti, ondan hiç söz edilmez oldu. Bundan başka Kutlu İle Nizarn arasmda belli belirsiz bir flörtten, flörte benzetilebilir bir arkadaşhktan, hattâ çekişmeli bir arkadaçliktan başka bir şey yoktu daha. Kutlu sık *ık onun atelyesine uğrardı, çahşırken ızlerdi Nizam'ı ve pek az yalnız kalırlardı: atelve genç sanatçılarla dolup bosalırdı. îçiçe üçdört küçük odası vardı atelyenin ve sadece resimlerle, heykellerle dolu idi. Bir de bir köşede, dar, küçücük bir sedir, o kadar. Yalnvz «anatçılar değil, günün genç ve idealist bilginlerl, pohtikacılan da gelirlerdi oraya. Iste Ahmet bunlardan birivdi ve en sivrilmişi. Saatler değil, günler geceler geçirirlerdi tartısmalarla. Yemeği ve uvumağı unuturlardı. Zaten yemek zamanı diye bir za» îaman ayırmayı da düsünmezdi klmse. Arada bir, içlerinden biri kalkar, para toplar, çarsıya gider, yiyecek öteberi ve içki satın alır, kuca» ğı paketler ve sişelerle donerdi. Yere büyük bır kâğıt veva h:r bez yayılır, nevale onun üstune konurdu. Çaycının bıraktığı çay bardaklan ile içki içilır, elle kopanlan ekmek parçalarının arasına peynır, sucuk gibi şeyler konurdu. B T «eferinde hic unutmuvordu bunu Kutlu ve hep gülümseyerek düşünürdü Nizam, kendıne avrılan viyecekten, önce zeytinleri, sonra salamı. sonra ekmeğini yemiş ve en sonra da çay bardajındaki şarabı, yudum yudum, çay gibi içmeye baslamıştı. Kimi zaman çok içerdi, kimi de günlerce ağzına koymazdı. îçkiye hiç düskünlük duymamış olan Kutlu da, ona uydurmustu kendini. O lçmezse içmez, o içerse içerdi. Ve gariptir, uzun süre bunun iarkına da varrnatmstı. Bir gün 'Ahmet açığa vur» muştu bu beraberliğl, «Eh bugün Nizam lçiyor, demektir ki Kutlu da içecek> demisti ve Kutlu birden kıokırrnızı olmuştu, Nizam'ın yuzüne bakamamıştı bir süre. Sonradan Nizam'ın anlattığına göre, atelyeden »ynhrken kimsenin elini sıkmamıstı. Ama bu olayın uyandırdığı izlenimi değistırmeye de kalkatnamıştı Kutlu, NizamHa arasında başlayan bu uyumlu gidisten hoşlannmtı çünkü. Atelyenin bir anahtarı da kendisinde idi. Nizam'ın bulunmadığını bildiği günlerde oraya gelir, kitap okur, hattâ uyur, sonra evine dönerdt. Atelyeye geldiğini anlatmak için küçük bir değişiklik yapardı, bir heykeli biraz sola ya da sağa çevirir, yerde duvara dayah duran bir resmi biraz yükseğe kaldırır, bir kilimin ucunu katlardı. Ve Nizam gelir gelmez anlardı bunu, buluçtuklınnda göste» rırdi Kutlu'ya: Gene biri dağıtmıs benim «telyeyi, derdi göz ucu ile bakarak. îşte Nizatn'ın böyle »Syledigi bir gün, bir anlık bir dursksamadan sonra, nasıt olmuştu anlatılamaz, Kutlu kendlsirü onun kolları arasında bulmuştu. Ve Ahmet, evine gelip de Kutlu'y» Nızam1ın tutuklandığını söylediği gün deliye dönmüştü kız; hemen onu bulmaga kalkısmış, fakat Ahmet'in eng'el olması tle vazgeçmişti bundan. Vazgeçmişti de evinde mi kahnıştı? Hay.r, kuçük bir valizin lçine Btesini berisini koyup doğru atelyeye taşınmıştı, annesıne babasına bır sozcük bile söylemeden. Ve Ahmet'le eve haber yollayıp Nizaın'ın dönüşüne kadar atelyede kalmıştı. Babası sert bir adamdı, aramamıştı kızı, ama annesi birkaç gün sonra, kocasından habersiz gelip görmüştü kızını. Hiç kızgın değildi kadın, garip bir mutluluk gülümsemesl vardı yüzünde. Kızına sanltnış, uzun uzun öpmüstü onu, sonra oturup biraz ağlamıştı. Ama çok da sürmemişti bu ağlama. Kutlu, resimleri. heykelleri göstermiş, «nlatmıs, sonTa*. Sen otur, hen çarsıya ksdar uzsnıp geleylm, demışti. Gitmiş, öteberi »lmıştı ylyeeek, güzel bır yer sofrası kurmuştu annesine. Evinde elini soğuk sudan sıcak suya koymavan kızmm bu hamaratlığı sasırtmıştı kadım. Gerçi bir yabancılık. bir uzaklık duyuvordu kızına karsı, ama saygısı rla artmıştı. Merakla soruyordu: Burası tehlikell degil mi senin İçin? Sonra kızının cevabını beklemeden: Sizin için, diye düzeltiyordu. Kutlu ise: Evet, tehlikell olmasına tehlıkeli. Ama şimdl tehlıkeli olmayan yer mi var bızım ıçm? diyordu. Bu «bizim İçin» sSzünu, ö'tüne basa ba«a söylemişti Kadın anlamış ve dua etrnişıi ıçınden o zaman Kızı. ceçaretinden ötürü gozunde buvümüçtü sankl. ona yol gostermek, nasıhat etmek aklının ucundan geçemezdi artık, elinden gelen tek ts dua etmektı. Kapalı buyümüş bir kadındı, dünyadan korkardı, kocasına sığınmak, onun gucüne güvenmek ve gerçegi onun e5 s terdl|i gıbı görmekti elinden gelen. Ama simdi, kocasının iradesi ve gücü ya» nında, ba«ka bir irade ve güç belirmisti. Kızı. Kadın bur.u hemen kabul etmis ve onun buyruğuna girmişti. Benden bir istediğin var mı? diye soruvordu. Senl her gün aravabilir miyim? Kaç günde bir aramamı dogru bulursun? Babana bir şcy açavım mı Sen tstemezsen açmam Bıze gehr misin' Yok«a artık hiç gelmeveceb mısin? Ağlıvordu. Babanın dareınlıgi geçer. dıvordu. Ve Kutlu'nun en hoşuna gidenı: tnsallah Nizam da yakında kurtulur, demesivdi. Kutlu: Elbette kurtulacak. demisti anne^ine. Ve öfünerek: Ona hiçbir sey yapamazlar, dıve eklemlşti. (Arkam var) Suna Tural S •••»••••••••••I •••••••••••••••• Ifllltltllillllll •• « • • aa» « •• • • « «ı • ••••IIIIKtKII Disi Bond ıtMIMl laaaaaaa «aa»aa.aa..a.«......aaaaaaa»»»«»Maaaaa«»a»»«a«»«aaaa«a«aaa»aa;aaa«jajl ıııaııvı MIIMII ••• •••••( ••••»•••••«•• •I • • » • • • • •• • • • • • » •••••• ••« • • J » • • • » • • • • • • • • • • » • •• • • • • ' • ' • • • '" ' S • • • •• • • • • • • • • • •" • « " • • • • • • • • " ! • • « Ü • •••••IMMIIUHaiII .•••••UlİlHIIIMHlHIIIItKU 1IMMİI ::::::::::.:::: • •• ••••• w •:...:..:.:.::. T İ f f a n V J o n O S U.:..:.::.::...»»».:.»:H:».HH:H:^^ •»»»••«»5» ; ; ; ; ; : : » : J ; » ; : ; : : : : : : ; : : : : : ; : ; ; : : : : : : : : : ; : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : U : U : Î o »yın Suna Tural'la konuşmamız, Ankara'da mlsaflreten kaldıklan bir evde oldu. Kendısini îstanbul'da uzun bir süre yaptıgı Edebiyat öğretmenliğinden tamyordum. Bu seçimlerde ilk defa milletvekili seçilmişti, Bölüibaşı'nın partisinden ve onunla birlikte Ankarm'dan. Hemen sorulara geçtim. Kısaca hayatınızdan bahseder misiniz?.. 1927 yılının 1 Şubat gecesi tzmir'in Karşiyaka semtinde doğdutn. Kırk günlükken tstanbul'a gelmişiz. Yaşam o yaşam. Orada büyüdüm. tlk, orta ve liseyi Ankara'da, üniversiteyi îstanhal'da bitirdim. Çesitli okul larda Sğretmeniik yaptım. Son vaıUern; Ozet Sişli Koleji He Kadıköv Mühendislik, Mimarlık öıel vükgek Okulu'nda TÜTk Dili ve Edehlyatı Sğrettnenliğiydi. Sizce Türkiye'nin en önem U meselesl nedir? Türkiye'nin bir çok meseleleri vardır. En başta kannnlar» ve kanunlan temsil eden ma kamlara karşı saygılı olmak meselesi gelir. Bu konuda maaleset gevşek ve lâubali davranışlar vardır. Her türlü düzensizlik, kanaatımca: kanun ve nizam yolundan yüriimekle önlenebilir. Bu bakımdan; kanunu yapanlarla uyrıılayanlann da titiı ve ciddî bir tutum içinde bulunmaları şarttır. Aksi halde; hem kanunlar, hem de kanunî makamlar vatandaşın gözünden düşer ve böyie bir durum toplumda derin yaralar açar. Bizde bunun belirtileri vardır. Kanunlan eşit ve tarafsız uyçulama durumunda otanların. hatâlı dav ramşlan vüzündrn, sadece kendileri dejHl. temsil ettîkleri makamlar da itibardan düsmekte • • • • •• • • » • • • • • • » • • •• • DOK TO R DERÎ SAÇ »• ZÜHKEVl Hastalıklan MStebassısı Istiklâl Cad, Parmskkapı t No: 66 Tel: 44 10 13 X *> « V • J I Tarık Z. Kırbakan ••••••••••» •••••••••• Türkiye Şişe ve Cam Fabrikalan A.Ş. Telefon Değişikliği 49 03 10 olan santral numaramız 15 Arabk 1968 tarihinden itibaren Osmanlı Bankası A.Ş, 1 Umum Müdürlült ve Karaköy Merkez Şubesı telefonlannın 15/12/1969 tarihinden itibaren aşağıdaki şeküde değisece&ini sayın müşterüerine arzeder. 45 2177 (3hat) olarak değiştirüeceiıUr. Sayp üe duyurulur. Eekiâmcılık: 4172/14872 ; ( SANTRAL 45 40 30 4550 30 Rekiâmcüık.: 4110/14869 TİCARÎ tSTİHBARAT MERKEZt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle