25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
YFA: ttö cumfiunyeT 14 Aralık 1969 Piş Osman •rfnt« Cem SulUn, Düı m« Muatafa gibi Ostnanlı tahtma veraset iddi» eden bir de «Piç man» vardır. Hlkayeti »öyJultan fbrahlm ramanınd» •lar agajı Sümbül Ağa tafından Zarife adında bir ku tirilir saraya. Bir müdde» nr*. bu haspamn gebe oldu. : anlaşılır TB her nasılsa giıe iarayda bir erkek çocuk >ğurur, adını Osman korlar. sırada Hatic» Turhan Valde lUan da Şehzade Mehmed'i •nyaya getirir. Bu, sonradan hta çıkan Dördüncü Mehmetr. Turhao Sultanın «ütü kelince «ehzadeyi Zarüe emzir. Topkapı Saraymm if'.arl» kBîkOnde Sultan Ibrahlml» ıı süt nin« uygunıuı bir du;rrîda Valide Sultan tarafınan yakalanmca Zarifeyi, ogı Piç Osman'ı, Telinimetleri ümbül AŞayı «araydan atariT. Bunlar da bir gemiye bierek büyük bir »ervetle Mıır'a tfoğru yollanırlar. Olayı aber alan, açıkgöz Malta koranlan bunları yakalar ve Mal aya getirirler. Malta'da Süm>ül Ağa, Zarife T» oğlu measiml» karşılanır, çünkü bu ocuk üerde Osmanlı tahtının •arisl eldugunu iddia edecekir. Osman 12 yaşında bir rnaıastıra verilir, Sen Toraıı ıdiyle Hıristiyan olur. On»l:ıncı Lui taraîından bir O*•nanlı veliahdi oîarak kebul 5İunuT, lşin rengt bu çekle giinee Türkler bu macera yüzünrten Akdenlz'de püvensizlik olcluüunu 1leri sürerek Venediklilerİ ıcrumlu tutarlar. î?ta Venediklilerle Osmanli" l»r arasıncta yirmibeş sene süren Glrlt Harbi bu yüzden patlamıştır. Tarihten YARENLIK Elif NACİ o K arşıtaldı oturan oandan Ckd «ıkadas, hemeo hemen aynı «nda tabâncalannı belle> rinden «yınp havaya yönelttiler. Boğma rukısınm keytlyl» tetlkler« dokundular. Pa*ttt Şehnna güldü Hem da pl» Nevreain havay» kalöırdıfc tabancası »teş almamıştı. Sankl lnadma, Şehmuı, »rd aıda iki kurşun daha saldı gökyüzUnün karanlık suratın». Bu BIT& bitlşlk evin toprak damındaa, avludafcl düğünü İZr liyen kanlardan biri, ancak g»rileTde sura kapabüml» olan Gülsüne seslendi: «Kıa Gnllo, heto berl gel, herlfinin süâhı berk »tejlenmedl.» Güislin ayağa kalktı. Kar&kefenin saxıp sarmalsuiığı bedentni damın ucuna doğru fcaydırmıCs. lstedi. Birkaç kadm dlrllk•izlik etti ama: «Ayağıru tar d» yerind» otoı bacım. Bizim eanınus yok mu belliysen?» cViş «»Tittm»., ı r n s n tuttugu işo bak...» Gülsün, Bİdırı» «tmedl onlv r&. Birbirina yapışık omuzlan aralayıp seyretmeya vrygun düşen en gözde yer« r a n p çömeldi. Nevr««, tflbancasnu kurcalıyor, can ciğer arkadaşı Şehmuz da, masanın üzerine yatırdığı tabancasını, kuzusunu seven çocuk gibi okştryordu. Rakının burduğu pek çok agız, önce suyla, sonra da mezeler'ja alkolden temlzlendi. Ar dından inişld yokuşlu bir gürültü avludan tâşıp mahallenln ta ucuna ka^•uştu. Saz başlamıştı. Gülsün, bu curcunadan yararîarup yanındaki kızın kulagına fısıldadı: «Nişanlın hangisl bacım?» Kız, başındaki yaşmağı azıcık geriye çekti. Sonra karanlıktan güçtenip avludaM aydırüıgın bir ucunda, arkadaşlanyla oturan nişarüısını tanıtmaya çabaladı. «Aha şn beril abla. tüçünctt B W U U , Uzun oğlanın yamacındaki. Bana da eltim gösterdl geçenlerde.» Gülsüm, bir yıla yalon raman dan berl öpülmeyo başlanan lnrmızı dudaklanyla güldü. Fakat karanlık gizledl bu tatlılıgı. Sonra iç geçirdi belli belirstı. Kıskandı nedena» yanındaki kıza: «Demek Oyle bacım» dedi.. <N1 şanlını KÖstcrdiler gana. Ben heç görmeden evlennüşeın.» «Anam de>1 ki, dügünden berisi göx açıp kapamayla geçer, işin çetini uzun yı!dadır.» «Doğru söıe, ne demeli...» Gece, ortanın çok berisindeydi henüz. Buna karşın dügün ihtlyarlamış, pek çok kimse sa bırsızJaşıp hamamdan dönecek gUveyinin yoluna kulak tutmaya başlaıruştı bile. Az sonra, yol gbzliyenlerin dileğl oldu. Güveyinin arkadaşlanndan biri Buyuk Yas Yazan avludan girip bagırdı: «Geliy:. Bamy» nıyuan »şto. Ur demincek.» Güveyinin dönmekt» oldugu işitüir işiülniB» tabaacalar j»tladı. Ard arda, yan yan». .„ Nevres de, tatmncasmın 1»kelenen namusunu kurtarmaga beves etti. Kaldırdı havaya, çekti tetiğinl. Tabanc* g«n« ateşten yoksun kalmıştı. Şehmuz giildü. Takat bu gülüşünde, en yüce »rkadaşlıgı bi!<s alaşağı eden kstmerU biı alay vardı: «Ver de osakUr •ynasın tmmioğlu» dedi. Nevres başım MtllAdı. Be«l lime limeydi: «t'stütne Tanna» dedi. Alkol, Şehmuzu dürtüklüyordu sanW: «Yalan mı lo Tabancayrn dışı kalaylı, içi vayvaylı dejü ml yani» Nevresln nutku kurudu. Bu sbzler çok küçülttü onu. Kurşunu ateşliyemiyen tetigin* çı Bekir YILDIZ rlne gene Şehmuz'un »Öeleri kavuştu: «Boşuna debelemiM enunioglu!» Ne\Tesin havaya kalkan kolu utançla indi. Masada da gülü»meîfir oldu bu ara. Nevres birşeyler yapmftuydı. Çevrestna batondı. Dostuyla sevişirken kocası tarafındaa suç UstU yakalanan bir kadının şaş kınlığı ve eziKligi vardı üzerinde. Dudaklannl birleştirip öne verdi. Elinin biriyie de bıyıklarını düzeltti. Sonra hırsla masaya uzanıp baıdağuıa yeni doldurulmus olan boğma rakıEinı bir solukta midesine boşalttı. Güveii, kapıdan içerl girdi. Bu ara tabancalar tekrar pr.tladı. Is*e\Tesin başı öndeydi. Mümkün olsa savuşup gidecektl. Şehmuz tistüne üstüne gitmekten çekinmedi. Birkaç söz daha etti: «Hele, bir kez daha sına ha.» dedi. «Bakarsın şeytanın işi Biyografî [ 19S3"de Urfa'da doğdn. îlk ö|renimini Anadolunun çeşitli yerierinde iamamladı. 1955 yılınd» ds Isianbul Matbaacılık Oknlu'nn bitırâi. 19621968 yılton arasınd» Almanya'd* bnlnndn. Dönüşünde .Türkler Almanyada» isimli romanım y»»*ı. Ardından «Heşo Aga» isimli bikâye kiubını, yayımlaiı.^Bn TII TByımlanan «Kara Vagon» hikiye kltabıyU d» May Edebiyat ödülüntt »Idı. Genellikle Güneydogn Anadoln lnianının yasantısını konn edinmekiedir. Söylememiş mi idim? O Savasın faydası plr huWlmd&n Pirrhus'un vezirlerinden blri: Roma ile savaşta btr f»y da Körmüyorum. Roma'yı buradan ldare etmek mümkün licğil. Farzedelim W, kazandık, ne yapacağız? demiş. Kıralın cevabı: E tfm. Geçrp kargısına gfllece Veslr oidaiyetla: PeM hannetmaap, demiş, «tei «imdi gulmekten meneden rar nu? ımanh Împaratorluğu tamanında bir kasabaya yeni bir kadı gelmiş, devrin geleneğin» g8re kadı luçluları cezEİandırmak üzere yanına falakacıları alarak kasabanın her tarafını dolaşmağa " başlamı». Dint müesseseleri teftis «ttiği sırada bakmış ki: bir camiy» ^P gübre yıgmışlar, hayvan bağlamışlar, mabedi ahıra çevirmlşler. Kadı, derhal lorumlu T « kıf ldaresi ilgililerinl buldurup huzuruca çagırtmış r « : nnlardan Bn ne hatt Siıde hiç dln, jbiri, bir lman yok mnT diy» yatırmış ' tarih yaadamlan basmış sopayı. Değzarıdır. Bir va neğin tabanlanna her inl?inde kitler detnişti ki: «Darphabir adam karşılarma geçmiş: ncnin Snünd«kl Oh olmn... Ben ıixe ıSyleTopkapı Sarayı meydanmda memlş ml ldlm? Dlnlcmedlnl* vaktile eirit ovnnlan yapılırbent. Şimdl yiyin dayağı ds »kmış. Üçflncfl Mnraâ bonlan lınıı basınıı» gelsiru demeğe Çinlll Köşkfin balkonnndan başlamış. Her gopa lnişlnd* bu •eyredermiş. O ıtman bn racj adam. danl» Çlnlll K5fk »raaındakl Arktolojl mÜMsl yoktn. Ellm Oh olınn, dlnleseydlnlı de bir yetkl olsa bn çirkln blbenl, demektedir. n»yı yıkardına* Dayak laslı bitince Kadı ıormuş buna: Müze olarak memleketimîzd» Gel bakalım demls. Sen lnya edilen bu blricik binayı bnnlara ne demiştint AUah korumuş da bu herifin Adam ?u cevabı irermiş: eline b5yl« bir yetkl verroe Efendim, demiş, bnrasını mi?. boyle kirlettinlz. Bir kadı gellr, camiin bn halini görtince yer(rinlı dayağı, iyisi mi o gelmeteM ukall Ise memleketiden 6nc« sn camil yıkın da meroleketimlze'daTet edilen bir Fiknrtnlnn demiştim. Dinlenjedi'dayet edilen bir Fir.nlr mnuvılc ıızmanı İdi. ler. şimdi yesinler dayagı, çtkrenk moıayık uzmanı ldi. «inlcr cezalarını. O *a tetkiklerini bitirdikten »onra »Syl« konuşmu^tu: «STIItanahmrt Camlinl eskl Btzsnı hipodromunnn Bstünde inş» etmlşler. Ban» bıraksalat e»mil yjkar, »Uındakl *msal»iı moıalktor Huyıklan gün ı?ısın» k»vn?tnrurgo'ya genç dnmj» liğinde ken Dünyanın hiç bir yerinde dîsini kıskanan bir dostu: Sultanahmet C»mli kadar za Senln barif ve »ah&ser bir mimarl eseri ban büyük amevcut deglldir. Samlmi oladamdı, sen niçin böyle kaldın? rak Itlral edeyim ki benira de Hugo joyle cevap vermij: «llmd» bir yetki olsa bu iki Bak ban şeyler babadan ogla geçmiyor demek. Senin ukalanm vücudunu ortadan kal baban d» nazik adamdı. dınrdım. Iki ukalâ B Ve tetiğl çektt. Boş... Tekrar çekti. Ikincisinde kurşun ateş almıştı. Gidip Şehmuzun göğsüne girdi. Saniyeler dakikaya kavuşamadan Sehmuz olduğu yere boşaldı. Nevres mutiuydu rühayet... Düğün bir anda durdu. Damdaki kadmlann çığlvgı, a2 önce atılan gazelleri. güveyinîn şerefine gö'sjTizür.e sahnan kurşunlann patiamaiarıyla şekil ve yer değiştirdi: beyas ç&rşal gertp temın» blı makas koydular. Aglamayan yokttt. Gülsün, ölünün başucjnday dı. Yaşmağı gevşemiş, güzel v« taze y^Jzü, kocastnın ölü bedenine "bulaşmıştı. Ell ayağı tit> riyor. arada bir yumruklarını, toprak xemini örten hasıra vurup bağınyordu: «ölüra .. Hain ölüm. beni da ml eötür...» Sabırsıa birkaç horoz öttü dı çarda. Boylece yeni bir günün iik müjdesi almdı. Fakat odadakiler için bu yeni günde yaşanacak güzel hiçbir şey yoktu. Sadece topraga gömeceklert ölUm vardı. Güîsün çevresin» bak'.ndı. Şehmuzun anasıyla bakışlan birleşti. Ihtiyar kadının konusacak dermanı yoktu. Ancalc gözlerini kırkıp başını hafıfç» öne eğdi. Gülsüne, kaynanasmdan izin çıkmıstı boylece. Şimd: kocasını seven yiftit kadınlara, kocasım has seven encîer kadmlara düşen son bir <;örev bekliyordu. Gü'sünü. O ria bur.u yapmaya hazırdı. Arzuluydu. önce, seslni re acısını ağlama nın en tepesine ulaştırdı. Sonra yaşmağtfii çözüp saçlanm yolmağa başladı. Henüz bir yıla bile erişmiyen evlilijini p=>y laştıgı kocasının ardından saçlarını tutam tutam kopanp ölünün üzerine attı. KmaîJ saçlar beyaz çarşafın Uzerine düştükçe, hemencecik yapışıp kalrmyor, henüz canlılıgını yitirmemiş, saçlar, kıvrılıp hareketleniyordu bir stlre. Odada bıılunanlar şimdl. Şphmva için degil, saçlan yeniden yeşerip belki de güzel omu?una yaslanıncaya kadar, evden dışarı çıkmamays and içen Gülsün için aglıyorlardı. O Nezakel (Resim: A. ARAD) kardığı «çıt» sesi, sanki yirmibeş yıün yigitlik dolu yüreğlnde gülla gibi patlıyordu. Son bir çırpınışla ellnl tekrar havaya yüceltip sanki patiıyacakmıa gibi gözlerini hafllça tasö TB tettgi çetanesiyl» tabancadan çıkacak sesi bekledi. Fakat kulagına ateşlenen kurşun sesi ysyoktur, »ansın denk ynrnr. Fat layıverir meret* Nevres, tabancastnı blrdenbire Şehmuza dogru yönelttt Du daklanndan kayan kelimeler, su ratıru basan ateşle d&ğlftnmısU sanki: «Ala ha» dedi. «AU... Senln bedeninde suuyacağnn.» «Kı» GOllo, heriftyl vnrdnlar.» «Şehmitt trurşunlandı.» «Heyvağ, başımıza küller.» Gülsün, çaglayan gibl, dama dayalı merdüvenden aşağıya ak V tı. A z «onra Şelımuzu eve getirdiler. Yera bir döşek serip üzerine uzattılar. Bedenine +• Romanda Anadolu Rauf MUTLUAY irincl Dünya Savaşımn öncesinde küçük bir parçası idi imparatorluğun Ar.adolu; onun için «Ey vat»nın bağn yanık bncagı!» rfiye seslenir çair. «Vatan», yahut «Silistre» diyecek kadar genişti sınırlar; «onra herşeyiniz, bütün vaTİığımız oldu Anadolu. önce «taşr»» idi Anadolu: simdi her yer Anadolu ve Anadolu her yerde. GecckoncTu çemberleri içinde büyük kentlerin korumak istedikleri değerler ne olursa olsun. Anadolu'nun romanı şimdi tstanbul'larda, Ankaralarria yazılabüir artık. Eskiden böyle değildi... Nerdeyse yüzüncü yıldönümünü anacagız rotr.ar.ımızm. Ama, Anadolu gozleminin sancilarmı du\urmak isteyen hir devlet adamınm, Ebubekir Hâzırn Tepeyrsn'm «Küçük Paşa» sı (Niğde köyleri) sayı'.mazsa ejer (1910>, iarkır.a varılmadı önceleri Anadolu'nun. Yanm yüzyı/lık Anadolu şiiri B M ehmet Emln înrdaknl, «Anadoln» şiirlni yaıah (1914) yarım yüıyıh geçtt: «Ah. Etendi, bize kar S 1 htanbul Neden b8 yle bir sert, yalçın tas gıbi Taşralann havvanhk mı nasibi?. Ey vatanın baj rı yanık bucalı'. Hanl senin bereketU hasadın Tesil ynrdnn, mesut çatın, sen çiltin? Hani senin medeniyet nayatın Tolnn, 'kBprün, kaıman, l|nen, çekicin?> Ey Türklü|ün Otagıî î a n h . «sn» atlamayan şlire; Yarık sana «tremeyen vicdana, Tazık s»n* manmayan eUere; î a n k seni knrtarmayan lnsana!.> 1945 sonrası etfebiyatımızda kesin bir dönemeçtir : Hallkarnas Bahkçısı'nın ki*isel deneylerinden devşirdiği Ege romanlan, Samim Kocagöz'ün yaşadığı kasabadan ar.lattığı iç çekişme!eri, Çukurova dünyasmı yansıttığı büyük yapıya başlayan Orhan Kemal : Baba Evi (1949), Avare Yıllar (1950), Murtaıa, Cemile (1952), Bereketli Topraklar Üstünde (1954)... Anadolu gerçeğini, orsya bir ü'küîîün doğrultusund'a giden aydınların ağzmdan anlatan eserleT di.zisi de ayn bir konu olmalıdır. «rtık; Anadolu'dd yetiîen, orada okuyan, orad» yaşayan, bütün özellikleriyle oralardan gelen yeni bir edebiyatçılar kuşağı. Böylece herke» kendi dolaylarmı anlatmaya başlar: Yaşar Kemal: tne* Memed (1955, 1969), (Toroslar( Tarık Dursun K.: Hasangüler, Rıza Bey Aile Evl (1957), Denizin Kam (1968), (Ege, Bodrura), Taüp Apaydın: Sarı Traktör (1958), Yarbükii (1959), Ortakçılar (1964), Emmioğlu (1961) (îç Batı Anadolu, Turhal..); Fakir Baykurt: Yılaniarın öcü (1959), Irazca'nın Dirliği (1961) (tç Batı Anadolu), Kaplumbağalar (Ankara yakını) (1967); Orhan Kemal'in Çukurova dizid: Vukuat Gfln yayınlan tarafından basılan Said Maden'in çevirdiiji «Lorca» isimli kitabın kapağı. 0 ŞE\TIET SÜREYTA Var (1959). Hanraın Çiltligi (1961), Eskici ve Oğulları (1962), Kar.lı Topraklar (19631; Yaşar Ketnal: Ortadifiek (1960), Yer Detr.ir Gök Bakır (1963), Ölmez Otu (1968) (Toroslardan Çukurova'ya); Samim Kocagöz: Bir Karış Toprak (1964) (Batı Anadolu); Kemal Bilbaşar: Cemo Memo (Doğu Anadolu (1966. 1969); Kılat IIgaz: Karadenizin Kıyıcığında (1969) (Akçakoca..) • Y1LL.\R Bncesine ait bir hâtıra fotosrafı. l'akup Kadrl Karaosmanoğlu ve eşi, Isviçre daglarında, (sağ taraftakiler) sol taraftakiler, Sait Sarper ve e^i. van bu kclu kopuk paşazadenin anı detteri, Kurtulu? Savaşı günlerinin Sakarya boyiannı bütün acüığı ile anlatır. Hem bağımsızhk savaşımn yoksunlugu, hem «tasra»ya çıkmış tstanbullunun şaşkınlığı vardır bu kitapta. Bütün içtenliğine rağmen, Türk halkını efsaneleştlren görüşlerin. tepklsine uğrar. O günden bugüne kadar efa gerçekçilerla düşçü milliyetçilerin çatıçması başlar: Birileri gerçeğin acüığ:nı dile getirmek istedikçe 6tekiler Türk îslâm mitoslannın ön yargüanna dayanıp reddederler bu gözlemlerl. Bugün de sürmektedir bu çeki?me. rı) (1937), ilk kasaba çevresini ele alır. Faik Baysal'ın Sarrfuvan'ı (1944) (Adapazan yakınları), köy gerçeğini keskinlikle çizen bir şehir aydınınm umutsuz gözlenılerini verir. YENİ KUŞAK emal Tahlr, hapishane şözlem'.erinden yararîaaa'n ustalığı ile Orta Anadolu'nun Çorum, Çankm dolaylannın «orunlarına, tarihsel ve toplumsal oluş'unıuna egilir. Ama yeni bir kuçak yetismiştlr K Notlar haberler •r YÖNEntM Kurulunun f Kylül 1969 toplantısında, Türk Dil Kurumunun Odüllerinl dağıtacak yeni seçici kurullan belli oldu. Edebiyat ödülleri için: YJC. Karaosmanoğlu, Cahlt KUlebl. Orhan Hançerlioğlu, Behçet NecatigU, Hikmet Dizdaroğlu, Behçet Kemal Çağlar (ye rine 1. yedek: Cemal SÜreyya). Tahsin Saraç. •• RADYO Te televlıyon * dil ödülünün seçici knrulu: Oktay Akbal, Necati Cnmalı, Enver Naci Gökşen, Haydar Ediskun, Salâh Birsel. • BASIN dill Bdülü seçldler kurulu: Baha Dürder, Emin öztlemir, Adnan Binyazar. (Ödül yönetmeliklerinin son Kunıltay'da değiştirilen yeni şekli TUrk Dill der glslnin Ocak 1970 sayısında yajTnlanac&k). • DARÜŞŞATAKA CemlTvtl, 1968 Sait F»tk HIMye Armafamna katılacak e*erlerin Anılık 196» »onuna kv dat gönderilıaesl gerektlğinl gazetelerle dnynrdn. • MAY dergisi ile yayın evi'nin geçen yıl düzenledlği yanşmada şiir ödülünü paylaşan özdemir înce'nln kltabı (Kiraz Zamanı), ile Mehmet Karabulut'un eseri (Şirn di Haberleri Veriyoruz'» son çünlerde basıhp yaymlandı. • YILIN son avında biribiri ardmca çiizeV hikâye kitaplan yayınlandı: Mehmet Seyda: Anahtarcı Salih (Yeditepe Yayrnı), Oktay Akbal: Tarran Öldü (E Yayını), Necati Cumah: Ay Büyürken Cynyamam (tmbat Yayını), Fahri Erdinç: Diriler MeıarUğı. (Hur Yayınevl), Dnrsun Akçam: ölü Ekmegl (ön cfl Tayıntsvl), Tahstn Yücel: YksMtaktaa Bonr» (Tankı Y KEMAL TAHİR HABERSİZ am altmış yıl Türk ya?arları yurtlannın geı,?âitıden habersiz yaşadı'.ar. Payjtaht konağı ve onun duvarîarı içinde büyük ailenin sorun'.an. Halk yazan Hü?eyin Rahmi'nin, büyük roraancı Halit Ziya'mn bile, dışma çıkamadıkları dür.ya bu. T DÖNEMEÇ ııphesiı Kurtulus Savaşı, Istanbulia Anadolu'nun 3sU tanışması, dostluğu, kaynaşması, iç çatışmalar içinde birbirlerine yaslanışıdır. Ama bu yazı içinde Kurtulus Savaşı romanlarım atlayarak Anadolu'nun nerelerinin konu ecfildigine bakabileceğiz. önce «Ankara» alımr ele; tstanbul'dan gelenlerin büyük vadırgılan ve eleştirlsl ile: Ankara: Yakup Kadri Karaosmanoglu, 1934Memâuh Şevket Eiendal : Ayaşh ve Kiracılan, 1934. Sahah^ttin All'nin «Koytlwkh Tm«I»u (.Idrtnüt daUyi* FAKtR BAYKURT îlk Türk romancılarmda Anadolusuz bir Istanbul vardı sadece; konağı ile de kenar mahallesi ile de «taşra»dan aynlan bir sehir dünyası. Bir süre »onra «kSy romanlan» akımı doğdu kalabalıkça; şehirden tamamen uzak, dili ve kişlleri ile bajtanbaşa köy hayatı. Şimdl örneğin îstanbul'da Anadolu görülebilir artık. Toplumumuzun her kesitinden alınan dlllmde hem şehir, hem k8y; hem halk, hem aydın var TOrk romanının konu bütünlütft Baoak ıimdi |0rülüro(, zan Said Maden, neredeys» yirmi yıla varan bir iüredir şiir çevirisi işini uğraş bilmiş, Eskimo çiirinden tsrail şiirine kadar birçok ulusun edebiyatınm şiir Blçüsünden • tan'.tılmasına yardım etmiştir 1950 yıllannda «V«rlık» dergi' sinln düzenlediği bir «Çevirl Şiir Yarısması»nda Baudelairs den çevirdiği «Moest» et Errabnnda» (Hüzün ve Serseri) adlı şiirle birinciliği kazandığından bu yana, Said Maden'in şiir çevirileri edebiyat dergilerinde yayınlanmıştı. Said Maden, son yıllarda bu çevirileri, kitaplarda toplamaya başlarfı ve, önce 1963'te Meksikolu ozan Octavio Paz'dan yaptjğı çevirileri «Oiuş» Yayınlan arasmda «Güneş Tası» adıyla. 1964'te de Fransız ozanı Blaise Cendrars' tan yaptığı çevirileri de «de» Yayınlan arasında «Seemeler» adıyla yayımlandı. Bu kez Gün Yayınları, «Her ülkeden bir Ozan» dizlsinin ilk kitabını Said Maden'in Federieo Garcia Ijorca'cîan yaptıjı çevirilere ayırmıs. Federieo Garcia Lorca (18981936), Ispanyol tç Savaşımn başlangıcında. cumhuriyetçi yönetime kaTşı eyaklanan fasist zorbalarm kurşuna dizdikleri büyük yürekli bir ozandır. Sıcakkanlı, kıvrak ve hüzünlü bir duyarlık a*T basar şiirlerinde. Daha çok doğa'mn ve ölümlerin şlirini söviemeyi yeglemi?; ama «tnsanlıîin sn c»tı«m» dolu dBnrminde ozanın halkla blrllkte eillmfk, hslkla birlikte aflamak roranda» olduğunu unutmamıştır. Bir konusmasında «övle der : «Bak gltndl: i\nte. Ateş var elTerlmde. Bnnn anlıvornm ben; bnnnnla çsıiı«shlliyornTn lvire. Ama eflebîvat yapmadan sBx edemem bnndan.» Lorca, çîlr çevlrmenleTİmlrAn cokca ilsi duyduklan bir ozan. Sabahattin Eyuboglu, TMelih Cevdet Anday, Bilge Kara«u, Sabri Altınel, Ali Nurganalı, Cevat Çapan, Cemal Süreya, ülkü Tamer, Lorca'nm şiirlerinin büyük bir bölügünü Türkceye çeviTdiler. Said Maden de bu kltabm<Ja LoTca'nm «Romancero GHsno» su (Çîngene Türküleri) ile «Llanto Por îrnaelo Ssnehes Me.11a»»mı (ÎEnado Sancheı Mejlas'a «Sıt) cevlrerek bir arava getirmiştir. «Romancero Gltsno», LoTca'mn •dl «• «ok blltaan sür kltabt LORCA (Çingene Türküleri) • Federieo Garcia Lorca'dan «Çingene Türküleri» ve «İgjıacio Sanchez Meiiasa Ağıt» (Şürler).. Çeviren: Said Maden. Gün YaYinlan, 6 lira. dır. Said Maden'in «tiirkü» dıle çevirdijı «romancero» sözcüğü ise «ballad» adıyla cılinen bir halk şiıri bıçim:dir Lorca, Edwin Honig'in deytmi ile «eski ballad'ın klâsik deyisini veniden yaratmış ve ona bütüniiyle çagdas olan tonal bir nitelik kazandırraıştır.» Lorca'nın, Romancero Gitano (Çingene Türkülpri) içinde en güzel ballad'lardan bin. «Romance Sonambulo» (uyurgezer türkvısü) dür. Lorca'nın arkadaşlanndan b:ri olan ozgn Rafael Alberti'nin «çağdas tspanyol edebiyatının en soylu balladı» diye nitelediği bu ba'.lad' ın giris bölümünü Said in çevirisinden alriım Vesil, sana vurgunum yeşil Yeşil esinti.. Yesil dallar Bir teknedir gider dçntzde Bir atlıdır vol alır dağda. Düs kuruvor balkonunda kıı Gölçe vurmus beline kadar. Gözleri var soğuk çümüsten Yeşil bir ten, yesil saelarla. Said Maden, Çını;er.e Turküleri'ni olsun, Lorca'nm edeniyatsever boğa güreşçısi arkartaşı Sanchez için yskt.ğı aen'ı ol>un özenle Türkçeve çevırmış; Lorca'nm «düşsel görüntüleri» nı Türkçe söylemenın ba?ar\vla üstesinrien eelmıçtir. Saıcl Maden, artık yıllardn üzerinde uŞraştiEi Raurielaıre çevirüe'inı de Mr ki'apta topla ve onlarda^.v • FRANSA'DA: S m ssais sur le probleme Juif : Geçen yıl Inçilt tere'de Blen Polonya asıllı diişünür Isaac •»• Dentscher'in Rus devrimi ve Yahudı sornnu lle ilçi'' bir denemesini. ayrıca Israil ve Arap filkeleri arasında yer alan Haziran savasları ile ressam Marc Chagall ile ilfili denemplerini bir araya getiren bn kitap, yazarın eşi Tamara Deutscher'in bir sunuş yaTisıyla. Fransırcava Klisabeth Gille Nemirovsky tarafından çpvrilmiştir. Ynrdnmnzda «Troçki» östiine vazdısı üç ciltlik biyoerafisi ile bilinen, ve «Bitmemis Devrim» adlı kitabı da bn yıl dilimize çevrilen Uaao Dentscher'in bn kitabını Payot Yayınevi basmıştır. 202 sayfa, 16.30 Frank. S • İNGtLTERE'DE: V he coming VVar between Rassia and Chına : I Bundan dört yıl önce Kuzey Vietnam'dan • yaptığı röportailarla büvük yankı uyanrturan Amerikalı gazeteci Harrison E. Salisbury, bu kıtabmda Rusya'nın Komünişt Çin'den duyduju korkulann bir «histeri» dereceşine vardıgmı, ve Mao başta olduğu sürece Çin'le yeniden bir uzlaşmaya varmanm olanüksızlıS'nı gördüklerini 8ne sürmektedir. Kitsp, Secker and Warbury Yavımevince bsî'.lmış. 42 «;ilin. A n a d o l u önce, oraya E^nü'.lü giden kalbi kınk î?tanbul kızınm anıları İle dıle getirildi : «Çalıknsn» (1922). Curr.huriyet sonra>;ında yanm kalan bir ülkü romanına, «Tesil Gecf» ye (1928) kadar «Anadolu Notlan» nı h<=p yeni bir lon r.larak kullsndı Re?at Nyri. Sorra «Yaban» geldt. tsUnbui i«gaUn« dayanamt mn).
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle