Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SA3ÎFE ÎKÎ 1 Aralık 1969 CUMfTURÎYET Wr önem kazandığuu ortaya koymaktadır. Brin Göçü (brain drain) ile tanımlanmasına çatylan olay, yüksek mesleld vasfı olan erkej ve ksdın işgücünün kendi ana vatamndaı başka ülkelere orada çalışmak maksadıjia gidişidir. Tüksefc vasıflı meslekden anlaalması gereken ise şudur: Teknisyenler (Müh«disler), bilim adamlan (fizikçiler, kimyagerier, jeologlar, matematisyenler, ekonomistleı. psikoloklar) ile doktorlar, dişçiler ve hastakkıcılar. Meslek dallannda uzman vasfı taşıjın bu işgücü içine üniversite meznnn edebfrıtçılar, hnkukçular ve idareciler dahil edilnKmektedlr. «Göçsün önemi ise bundan etkileaen ve yararlanan ülkelere Köre değişmekte«r. Fakat «göç» esas itibariyle etkilenenfil• kfjfr için ciddi bir problem olma niteligi kaanmaktadır. demlen olaA RAŞTIRICILAIl, beyin göçüçok eskilere yın kökeninin gerçekte S ON yıllarda yapılan gözlemler «beyin gftçü» dediğimiz olayın gittikçe büyüyen BEYİN GOÇU Dr. Melih TÜMER Türkiye'den ve genel olarak geri kalmış ülkelerden gelişmiş ülkelere yönelen göç olması gerekir. Zira Le Monde'nn 27 Ağustos 1967 tarihli sayısında belirtildiğine göre A.BJ).'d« Institute For International Education tarafından yapılan ve Amerika'da oknyan 94.000 yabancı öğrenciyi kapsıyan bir ankete göre 11.000 ögrenci diplomalannı aldıktan sonra *Mrlesik Amerika'da yerleşmek istemektedir. S. Dedijer taralından yapılan ye 1964 yüında yayınlanan bir arastırmaya göre ise, yabaocı ülkelerde eğitim gören Türk, tranli r e Pakistanlı bilim adamlannın yüzde 50'si sürereleri dolduktan sonra kendi anavatanlanna dönmek istememekte ve o ülkelerde çalısmayı tercih etmektedirler. Bilim adamlannın yaptıklan arastırmalara göre geri kalmış ülkelerden beyin göçünün nedenleri sunlardır: (1) Maddî Koşullar (2) ÇevTe Yoklugo (3) Aydın Işsizliği, (4) Terd Sömürgecülk. Simdi bu nedenleri, bir makalenenln stniTlan içinde, kısaca açıklanuya çalısalım. nel olarak. vasantısı ile, düşünceleri ile kendi billür köşkü içine büzülüp yaşamaya mecbur kalıyor. «Sonra başıma neler gelir» endi. şesi içinde fikirlerini söylemekten çekinen bir kısım aydınlar «eyyamcı tip»let olarak toplumda değişen koşullann iniş çıkışlanna intibak meharetini gösteriyorlar. Bir kısım aydınlar ise okumak, araştirmak, düşünmek, fikir sahibi olnıak ve fikirlerini savunmak gibi uygar bir davranışın içine giriyorlar. Fakat bu sonuncular bireysel ya da organize bir eylem içine girdikleri taman ya siyasal otorite ite karşı karşıya geliyorlar ya da toplumdaki geleneksel güçlerln şamarını yüzlerinde hissediyorlar. Bunlann sonucn olarak alt kademelerde yetişecek vasıtlı elemanlara, bünye üzerindeki elblseye uygun oldugu takdirde sınırlı imkânlar tamyor. Aksi halde «huzur bozdu» gibi geçersij gerekçelerle üniversitelerde de asistanların işine son veriliyor. Marksist metodlarla arastırma yaptı ya da tez yazdı diye üniversitelerde akıl almıyacak kıyametler kopuyor. Hiç bir toplutnsal bedef verilmeden, hiç bir yapı degişikliği yapümadan, hiç bir kollekiif beyecan yaratmadan birisi büyük sehirlerde gelişmiş bir çevre içinde yaşarken, diğer genç bir doktor Anadolu'nun yoksul bir kasabasma gönderilmek isteniyor. Genel olarak değindiğimiz bu çevre yokluğunu batı kapitalizmi çoktan çözmüş... Son 50 yıl içinde doğu da aynı yüzeye gelivermiş. Artık eski «Dbğulu Kata» ancak belirti ülkelerin sımrları içinde hapsedilmiş. Ne yazık ki o belirU filkeler içinde 500 yıldır «A\Tupa Medeniyeti» uğruna üstyapı devrimleri peşinde cömertçe zaman harcıyan Türkiye de var. reatade ayd» 4S0 llraya çalışan yüksek tahsflli memur ve 1200 liraya çalısan hademe kadınlar vardır. Mal alımsatımnıa aracılık eden ilkokul tahsilli bir komisyoncunun yıllık kazancı, bir üniversite asistanının yıllık gelirinin en az on mislidir. Aydın işsizliği. bu fakir halka 300.000 liraya malolan bir hukuk merununa. 50.000 liraya malolan bir ortaokul mezununun yapabileceği işi kabul etmiye zorlamaktadır. Milliyetçilik hareketi Boş çuval dik durmaz. diye bir atasözü var. 19S0 1960 ara»ında roilliyetçilitimiz bos çuval gibiydi : Muhtevasız bir edebiyat, resimsiz bir çerçeve, bestesiz bir güfte... 1960 devrimi millî bilincin önüne Brülen duvarlan gümbür gümbür yıkınca ç a | cıl miuiyetçiliğimizin dayanaklanm toplumda adım adım keşfeder olduk. Kesif eylemi iki yönlü yürüdü : Anadolu'nun acı gerçeklerini birer birer, rakam rakam B|renerek.. ve, millî kurtulus tarihimizin evTakı metrukesini yeniden gözden geçirerek. Rutubetli mahzenlerin lesluguna itilmis antıemperyalist bagımsızlık belçelerimiz teker teker ortaya çıkanldı. Ve milliyetçUiğimizin sararmıs solmuş benıine kan gelmıye basladı. 196İ Anayasasıyla kurulmus Plânlama örgütü Anadolu'nun sefaletini rakam rakam kamuoyunnn göıleri önone serıyordu. Olur rnu idi böyle sey? Türk milletinin bir biiyük b«lumü sefalet içinde yasıyacak, çiderek eökecek; ve bîr mutlu azınlık, ser\etin ve sefahatin domğunda fink ataeak . Milliyetçi olan, millet yapısındaki «mutlu a?ınhk yoksul balk» ayınmını yok edip, milleti sağlıklı bir bütünlüte kavusturmava çalışırdı. «Her mahallede milvonerler yaratacağız» politikasının milletin kisiteri arasında uçuromlar yarattığını rt sınıflaşmayı körükledifini öğreniyorduk. Milliyetçi olan, Anadoluda balk sefaletten kınlırken Istanbnl'daUi milyonerlere devlet hazinesini sajamazdı. Milliyetçi olan. milletin herbir kisisini kendi aileslnin kl*isi gibi düsünnrdü. En uzak köydeki Mehmefin açlığı, hastalıtı. oknlsuzlugu bizim için ivedilikle çörülmesi gereken bir dâva idi. Kövdeki Mehmet'e divemezdik ki : Hele sen sabret. senin oğulların da sabretsinler.. Biz önee • her mahallede mîlvoner yaratacas'?* Bnnları yaratmak için devlet hazinesini imtiyazlı kişilerin emrine verecefiz. Milyonerier yüklerini tutup, milletin üstünde birer ekonomik güe haline geldikten sonra vardım ellerini sana da uzatırlar.. MiUivetçi olan. divemezdi Mehmet'e bunlan . Çünkü, Gazt Mustafa Kemal Atatürk'e göre «Memleketın asıl sahibi ve hakıki efendısı» Mehmet idi. Biz, bir mutln azınlıiı memlekftin sahibi ve efendisi yaptıktan sonra, sıra Mehmet'e gelecek diyemezdik Der isek. milliyetçi savılamazdık. 1964 Kıbns bubranı da çoğu kisiyi bilinçlendiren bir «amar etkisi yarattı. O günlere kadar Türkive'de dıs politikavı ve Amerika'yı elestirmek kolay detildi. Yıkıldı bu tabu'lar . Ve lördük ki. «Türkiye'deki Amerika» Türkiye'yi nydnlastıran politikanın kördBğümünü bağlamıstır Anadolu'da tktisadivatımızı, yeraltı, verüstü servetlerimizi. miltî savunmanıııı, toplum havattnın hâkim tepelerini elinde tutmaktadır. Kendisine bağlı bir gayrımılli sınıf. bir kompraoor sınıfı yaratarak Türkiye içindeki nüfuzunu isbirlikçileri eliyle yürütmektedir. O günden bu vana antiemperyalist akım n i gibi biiyfldü AtatGrk'ün bagımsıziık ilkesini kelime keiime, harf . harl incelemeve kovuldnk. Gördük ki, yasadiîımız kosullarla Remalist ideoloji arasında en küçük bir iliski kalmamıstır. Türk millivetcillfcini. yirml yıldan b«ri, bir yandan ümmetçiiik. bir yandan komprador kapitalizml kemire kemire bltirmislerdir Millî sereflerimizin yerini koyu bir zillet almıştır. Bir yabancı devlete baiımlı yasamayı olağan savanlann siyasi ikUdartdır basımızdakl Çatda« uvearlık kervanına Amerika'nın elimize tutustarduğu koltnk detneklerivle katılacagımızı iddia eden bir sürü haysiyetsiı, çağdaslaşmanın önce millet özcflrlügüyle basUdıfeını, özgür olmıvan milletin kisilerimn de örgür olamıyacağını hepimize onutturmıva çalısmaktadırlar. Mllllvetrilik önce millî bagımsızlık demektir. Bir büvük vabaneı devlelin rndümüvie çatdat uluslsr forumnnda serefli bir koltufn doMurmava (mkîn voktur. Miliivetci rüclerimlz artık bu eerçeJi benim«emislerdir. Yeraltı ve verü^tii servetlerinl yabancıların kontrolöne reren bir toplutn. kendi ellerivle bileklerine kelepcevi takmıs drmektir. OavrlmiiH blr sınıfı devlet hatinesinden hesliverek tnHletin «Inrslnde ur ribi eeli^tiren politika. millivetçiligl çSrBtmek için bllinçle »vtulanmaktadır. Türk mnilvetçnifi mnntevasını hnlmn», ve aitın raldızlı çeTÇ'vesinin Içine rerçejtin resmini otnrtmostur : Türk milliyetçiliü millî bilinci vok eden ortaç*! feodal k«lıntılarını. atiret iliskiierini. ümmetcilik akımlarım temltlivecek; vabaneı devlete (öbe&inden batn kompradorlan tasfive «ftfecek: millet «ineMndelii mmflaşma evlemini yok edecek: milTefi hafk, v e halkı milie» yapacak. bagimsıziığı gercetslestirecektir. Bunun dışında müliyetriiik lâfı. lâf degil. lâfı eüzaftır» Yeni sömürgecilik kadar nedenleri geri B UKAYA ülkelerinaçıklanan içlerine dönük kalmış kendi yapısal problemleridir. Bunların yanında beyin göçünü hızlandıran önemli bir diğer etken daha var: Yeni sömürgecilik. Eski sömürgecilikte, sömürülen hal' sistemli olarak cahil bırakılırdı. Libya bağımsızlığına kavuştugu laman >üksek tahsil diplomalı 1? kişi mevcuttu. Yeni sömürgecilik ise geri kalmış ülkclerde iki yönlü bir metod uygulamaktadır. MetDdlardan birincisi geri kalmış filkeleri «şartlandınlmı? bir eğitim politikasuna yöneltmek şeklinde gelişiyor. îlk ve temel öğretimden yüksek öğretime kadar geri kalmış ülkeler «klâsik» dediğimiz bir eğitim düzeninin çemberini kırmak için hiç bir çaba gösternüyorlar. Bu cemberi kırmak istiyen ülkelerde ise toplumdaki tutucu güçler harekete geçirilerek teşebbüs baltalanıyor. Yeni sömürCecillkte uygulanan metodlardan ikincisl ise geri kalmış ülkelerin «parlak kafa»larını bnrslar yoluyla seçime tâbi tutmak ve en uygun olanlarmı «göç ettirivermek». veya onlar için «tercihli %ize» sistemi uygulamak. Bu yolla yüksek vasıflı işgücü sıfır maliyetle ithal ediİivermiş olnyor. 1982 19B6 vıllan arasında geri kalmış ülkelerden A.B.D.'ne göç etmis vasıflı eleman sayısı 21589 kişidir. Bu elemanlann kendi faldr halklanna eğitim maliyetini ki^i ba«m.> ortalama 30.000 dolâr kabul edersek geri kalmış ülkelerin A.B.D.'ne 5 yılda 659.G70.000 dolâr tııtannda yardım sağladıkları sonucuna varabiliriz. uzuıdığım tespit etmişlerdir. Orta çağlardan 19 uncu Yüzyıl sonuna kadar yüksek vasıflı isrücü göçü ülkeler arasında olagelmiştir. Faku konu çafumzda; nedenleri, etkileri ve sonuçlan bakımından üzerinde ciddi araştırmalar yapılan ayn bir önem kazanmıştır. Bu önemi yaratan nedenlerin baştnda geri kalmış ülkelerden gelişmis ülkelere ve özellikle A.B.D. ne beyin göçünün hızlanması gelmektedir. 196 • 1966 dönetnin] kapsıyan 5 yıl içinde gelişmiş ülkelerden (Almanya, İngiltere, Hollâtıda, italya.Fransa v.b.) ABD'ne vuknbolan göç yutde 18 oranında bir artış gösterirken geri kalmış ülkelerden A.B.D.'ne yönelen göç vüzde 90 gibi çok dikkat çekici bir hacimde artmıstır. Söz konusu göç'ü meslekler itibariyle gösteraı çiıelgeden anlaşılacağı üzere, geri kalmış ülkelerden A.B.D.'ne göçen mühendisIrr, tablî bilimciler, doktorlar ve dişçilerin aıyilanndaki mutlak ve nisbi artışlar gelişmiş iilkelerdekilerden fazladır. Aydın ve bilim adamlarının göçünden etkilenen geri kalmış ülkeler arasında Güney Doğu Asya ülkeleri (HindlsUn, Pakistan, Güney Kore, Formoza), Orta Dogu ülkeleri (tran. Türkiye, Lübnan, B.A.C.) Litin Amerika ülkeleri ve Antüler vırdır. Gecim sartları EYİN göçünü tahrik eden en ftnemll etkenlerin başında geçim seviyesi Ue ilgili maddi kosullann geldiği anlasılmaktadır. tînlü M.t.T. tıüversitesi Profesdrierinden Kindleberger'in Güney Doğu Asyasmm durum ile ilgili olarak yayınladıgı bir mektnp bütün geri kalmış ülkelere uygulanabilir bir örnek olması bakımından çok Ugi çekicidJr. Prefesöre mektup, eski bir Harvard ögrenrencisi olup Seoul Üniversitesinde ders veren bir bilim adatnından gelmektedir. Güney Koreü bilim adsunı diyor ki: «Üniversite'deki ayhk gelirimle defil bihmsel yayınlan satın alabümek ev kirasını bile zorla ödüyorum. Geliri yükseltrnek İçin daha düşük seviyeli eğitim kuruluşlannda ders vermek gerekiyor. Bu da arastırma yapmak ve mesleld bakımdan gelişmek imk&nlarımı kısıtlıyor. BildılUerimizın bile kalitesinden kaybetmiye başlıyoruz..» Gelişmiş ülkelere yerleşmiş mühendislerin, doktorlann, dişçileriiı hemen hemen tamamı maddî kosulları, yabancı ülkelere göç etmelerinin başhca nedenleri arasında göstermektedirler. Diplomanın değeri tün araştırıcılar biriesmektedirler. Geri kalmış ülkelerin yüksek eğitim kurumlan yurt ihtiyaçlanna göre eğitim (aaliyetlerini düıenliyememektedirler. Bir bilim adamının dediği gibi. «Bu ülkeler aydın yedeklerini; munzam işsı?. aydın kadrolan yaratmadan, kendi sınal ve teknolojık gelişme politikalaruıt gerçekçi bir metodla tespit ederek, bu alanlarda istlhdam etmek İçin hiç bir gayret göstermemektedirler..» B« durumda vüksek öğrenimini tamamlamış aydınlarm çogunluğn «diplomanın d»ğeri bile kalmadu diye yakınıyorlar. Sosyal VP ekonomik politikavı vürütraekten sorumlu olanlann basiretsizliği yüzünden «diplomanın degeri» ucnzlarken «diplomalının maliyeti» gittikçe artıyor. Bu ters yonlü gelişme bir yandan kaynak ve kaabiliyet israfının, öte yannan kaynak ve kaabiliyetleri tahsis başıbozukluğunun büyümesine sebep oluyor. tçinde bulunulan ortamın sistemslzliğini yansıtan en tipik 5rnek geçenlerde arkadaşraıız Sadun TanJu tarafından verildi. Bucün tstanbul Beledi Sonuç B EYİN göçünü yaratan temel etkenlerin başında eğitim sisteminin geldiğinde bü A.B.D. ne Yüksek Vasıflı İşgücü Göçü Yüksek vasıflı Meslekler Muhendisler TabıS bilimciler Sosyal bilimcıler Doktor ve Disçtler Hastabakıcılar To p l a m Artıs oranı Gelişmlş Ülkelerden 1962 1966 2.833 1.896 776 1.022 108 182 737 1.052 2 930 2.541 6.441 7.630 •.18 Az gelismis Ülkelerden 1962 19S6 1.044 2.086 313 798 84 159 1 190 1.741 770 1.033 3.041 5.819 •.90 O Çevre yokluğu INE araştırmacılann vardıklan sonuçlara göre geri kalmış ülkelerde «çevre yokluğu* diye ifade edebileceğimiz etken de göçü yaratan nedenlerden birisl ohnaktadu. Çevre yokluğundan kasdedilen şndur: Geri kalmış ülkelerde insanlar, genel olarak, içine • dönfik. rikirlerini açıkiamaktan çeklnerek yaşamayı tercih ediyorlar. Çünkü toplumda avduı ile halk arasında bir yabancılasma var. A>dın ile siyaset adamlan arasında da gerçekte büyük düşünce farklan var. Aydın, ge> Neden artıyor? ELİŞMİŞ filketeTden SnUikle A.B.D.'nc bevin göçünün artış nedenleri de ilgi çekici olmakla beraber bizi asü ilgilendirenin EÇEN yüki Blrleşmlş Milletler Cenel Kurula'nda konu enine boyuna Urtışılmıçür. Vanlan sonuçlar: geri kalmış ülkelerin trellşme gereklerine uygun olarak yüksek vasıflı ptTSonel formasyonuna yön vermeleri, onlardan fardalanma olanaklannı arttıracak tedbirler slmalan gibi genel nitelikte olmustur. Toplantıda yalnu Kongo Demokratlk Cumhuriyeti delegesi Ue Ukranya Cumhuriyeti temsilcisi. gelişmiş ülkelere de bu konnda büyük bir sorumluluk düştüğünO, onlarm da gittikçe *ıı~lanan bu aktmı durduracak bir tutum takmmalan gerektiğini yavınlanacak metne koyma teklifinde bulunmus fakat teklifleri metln içinde yer almamıştır Yurdumuzda da giMikce önem kazi.nan bevin g5çtinü «zaptiye» metodlan ve «plâtonik edebiyat» ile degil yapısal ve köklü reformlarla durdurmak ıımanı gelmiş b'tlunmaktadır. Ztra öyle anlasilıyor ki. gelişmiş fllkeler, bu dözeni de kendi çıkarlarma göre yürütecek bir .utumu bırakmak niyetinde değildirler. Hemoglobin molekitlölıün modeli »•o üemoglobin oksijeni dokulara nasıl taşıri HAZIRLAYAN : dığı safra ve kemik Uiğine konabilir. Dr. Perutz bunun «hayal edilebılecelc» ama hâlâ utoplk taır şey oldjgunu söylemekte ve şöyle demektedır: «Kusurlu hemoglobin üreten organı degiştiımek belki çok mümkündür.» ••• •••••»•••••••»•••••»•••»•»»»•»••»•••••» Unlü Bilgln ••••«••••••••• •»••••• ••••••••••••••••••••••••••••••MaaıiBHatıİ ABDÜLBÂKİ GÖLP1NARLI* nm Türk düşünce tarihine ve ! Türk in&anınm iç dünyasına ışık tutan 2 eseri: TÜRKÎYE'DE MF.7HEPLER VE TARİKATLAR 304 sayfa 12A lira (Yenı çıktı) TASAVVUF 222 ssyfa 10 lira. »••••••••••••••••••••»•••••»••••••••••»•• (Cumhunyet 14417) Vecdı KIZILDEMIR tişmeler sırasında molekül, ok»ijen molelıülünü dışan atar. kılmıstır. Aniasüdığına göre bu anormallikler hemoglobin moleküllerinin oksijeninl atmasına engel olmaktadırlar. Bu hastalıklardan blıinin adı «Hemoglobin Hiroşlrna» dır. Bir yı! kadar önce Japonya'da keşfedilen bu hastalıkta gövde Sazla kırmızı kan hücreleri meydana getirmekte ve bu da hemoglobının gerekli yerlere yeterli ölçüde oksijen yollayamamasma kar şı gövdenin dengesini saglamaktadır. Kusursuz hfmoglobin Oretil Sen gene de gitme Sevgili öğretmenim. Seni ne kadar iyi anlarsam anlayayım çektiklerinl cekmediğtm İçin, gene de derdine ottak olamıyorum, köyünü çocuklannı bırakıp öğrermenlik gibi gercekten kutsal bir görevi terk edip Alroanyaya işçi olarak neden gittiğini biliyorum; denk getiremediğin bütceni biçime sokmak için her gün basit fakat halledilemiyen hesaplarla kafanı yormaktan bıktın usandm, borclu yaşamaktan illallah! dedin. Sıkıntın yalntz bu kadar olsaydı. yemin ederim ki yine de gitmezdin! Senin acın borçlu olmaktan daha büyük. Seni çocuklannla başbasa rahat bırakmıyorlat, hergün bir ihbar, hergün çember sakal markalı bir itham, her gün yeşil takke imzalı bir tezvir.. Köy muhtan senin karşmda, imam senin kâfir ve komünist olduğunu ispatla mesgul. Öğrenci velileri sana düşman, kız çocuklarını mektebe, her gün Cumhuriyete soverek gönderiyorlar, Eskiden dayanacağın. ümîtsizlik zamanlarmda kuvvet aldığm bir >er vardı, Bakanı ile müfettişi ile. umum raüdütü ile Atatürk'cü bir Millî Eğitim Bakanlıgı... Hani şu Atatürk'ten aldığı ilhamla sizlcri kutsal insanlaı mertebesine çıkaran Mustata Necati'lerin, Hasan Ali'lcrin millî eğitimi... Simdi o da kalmadı. Cahil köy imamı ile çattstığın zaman, bugiin haksız olan mutlaka sensin! Biliyorum. buna rajjpnen >ene de memleketini bırakıp Almanyaya girmezdin, fakat ne çare artık kendini uııuttun. evlâtlannın geleceğini düşünmeye basladın. dünyada senin çektigini çekmesinler, biraz mutlu olsunlar, rahat etsinler diye onlara kendinden üstün tahsil vererek sosyal şartlarını düzeltmek istiyordun; baktın ki o da mümkün değil. Paran yok ki onları şehirde okutasm: evlâdını bağnna basacak devlet yurtlan aradm bulamadın, üniversitenin turnikelerinden geçiremedin, ve onları çepeeevre bağlayan tâlihsizlik «Jnvannı yıkamadın! artık canına tak etti. Almanyaya gitmeye kalktm. Buna rağmen yine de gitme benim sevgili oğretmenim! Gitme!. Gitme. Çünku senden boşalacak yeri burada okuması, yazması olmayan bir yobaz dolduracak.. Emin ol nereden bir öğretmen kendi evlâtlannın istikbalini kurtarmak üzere yabancı diyara gidetse. geride bıraktığı yüzlerce yavrunun geleceğini kara takkeli bir din simsarına tctk edecek. Biz Cumhuriyetin knrulusu gününden bugüne kadar, vm beş yıl içinde açılan İmam Hatip Okulu kadar, lise açamadık. Gericilik teskilâtiyle, parasıyla, üniformasıyle, târikatlariyle, gazeteleri ile ''ir silindir gibi üzerimize doğru yürumektedir, sen de bizi bırakıp z .Mrsen burçlarımız teker teker düser. Almanyaya gidip çocuklatyc g ı ist" 7 ^ " i , kurtatacağına Kubilayın yanında nöbet tutarak tüm <." 'F giıcünü attır. K A \ HÜCKELERİNDEKt KIBMIZ1 PIGMENT, W NI HEMOGLOBÎN, OKSÎJENİ DtGKR DOKULARA NASIL T A Ş r i O B , O DOKVLARA \ A S I L İLETİYOR VE BUNA KARSILIK «ARTIK» KARBOVDI OKSlDt NASIL ALIYOR? BOHR ETKİSİ ADI VKRİLEN BU MEKANİZMA YIL LARDIR AÇIKLANMAMIŞTIR.. ATOMLARIN HAREKETİ KEMİK İLİGİ NAKLİ ormal hemoglobin elde etmek için amelıyatla hastamn kemüc ılıği yenüenebılır. Bırçok nakıl anıeliyatından daha kolay yapılabillr ve bünyenın zamanla reddı meselesi hâllolduktan sonra ki bu da birkaç vı'da saSlanabilir tam manâ Inşaat Yüksek Mühendisi ' Veya Mühendisi İle Mtmar f Ahnacaktır Merkez teşküâtırmzda ve Urfa Et Kombinası ek insaatında Kontrol Muhendi«ı olarak çahştırılmak uzere 410195 sayılı Kararname hukumlenndekı butün haklar, ıntıbaklar ve ağırlık zamlanna ek olarak zarun masrat karsılığı günde 15, TL sı verilmek suretıyle tnşaat Yüksek Muhendısı, Mühendis veya Yüksek Mımar. Mımar alınacaktır l?teklilenn Gerel Müdürlugümüz Fen Daıresı Baskanhğına müracaatlan ılân olunur. A tomlarm hareketini öî^mek bile başlıbaşına bir başarıdır ve bunun ilerde bır takını tıbbi faydaları olabılir. Dr. Perutz'un daha önceki araştırmalan jiizden fazla (mutant) yani kusurlu hemoglobin zncsle M Asidite, hemoglobml oksijeninden aynlmaya iter, her nasılsa. Böylece oksijen yalmzca gövdenin yeni enerji gerekseyen bolgelenne sevkedılir. Hemoglobinin, karbonik asit tarafından oksijenınden ayntoası için itelendiğınde, tam olarak ueler olduğunu yakınlarda Cambridge Moleküler Biyoloji Arastırma Bolümunün Tıbbi Arastırma Enstitüsu Baskanı Dr. Max Penıtz göstermiştir. ET VE BALIK KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Bas.n : A 18673 26458/14415) 204 Ton Zırnık Sat/n Ahnacaktır Camıamız Fabrikalarınm 1970 yılı ihtıyaçları İçin 204 TON ZIRNIK kapah zarfla teklıf alma suretıyle tatın ahnacaktır. 1 Teklif zarflarının üstüne 3302/70 yazılarak en geç 4/12/1969 günü saat 17'ye kadar Muessesemiz veya îstanbul Şubemiz hollerinrfeki ALIM TEKLİF KUTUSU' na atılmış olacaktır. 2 Ev^af, Şartname ve mütemmim malumat AL. III Servısinden öğrenilebilir. 3 Teklifler arasında şartlarımızla ihtiyacımıza en uygun olanlar tercih edilecektir. Dosya No.: 3302/70 ÜQ BOYUTLU MOLEKÜL Wkm Perutz \e arkadaşlan 18 III yıldır hemoglobin mole• » • • kulünün üç boyutUı yapısı üzerinde araştırmalar yapıyorlardı. 1968 yılının Eylul ayında bu araştırmaların ilk devresi sona erdi r » Dr. Perutz ile arkadaşlan hemoglobin molekulünün üç boyutlu tam bir mode'ini yaptılar. Bu modelde her atom yerliyerinde ?österilmiştı. Dr. Perutz ve arltadaslan, şimdl daha da üeri eiderek karbonik asit dolayısıyla hemoglobin molekülüriün nasıl biçim değiştirdiğini göstermiş bulunuyorlar. Durumu şöyle anlatabiUriz: Her moleküldekl 4 atom zincirinden ikisi bir halka h&hne gellr ve bir «incirin bası di£ennln kuyruguna takıhr. Aynt zamnnda öteki ikt hnltcnrla d s bazı defcı^ıiüıkier ol'ir. tm d* MOLEKÜLER BİO LOJİ LABORATUARI külilnün ortaya çıkanlmasını sağlarruştı. Bu kusurlu hemoglobinlerln her birine baska bir jenetik eksikliğin sebep cıduğu anlaşılıyor. Böylece tlk olarak, aneml ve öteki kan bozukıigu hastalıklannı belli jenetik bozute luklara baglamak mümkün olmuştur. mestni sağlayacak jenetik maddelerin ameUyatla naklen yerleştlrilmeleri de mllmkundür. Bu madde hemoglobin taşıyan yeni kırmızı hücrelerin yaratılsıyla gerçekleşebilir. Kemik Hlği nakUlerinin radiyasyon hastalığına tutulan hastalan lyilestirmede kullanılmış oldugunu da unutmamak gerekir. SÜMERBANK ALIM VE SATIM MÜESSESESİ (Basm: 25672/14410) Onüçüncü Hafta Spor Toto İkramivesi Kazananlann Nazarı Dikkatine Onüçüncü hafta SPOR TOTO ikramiyesi ödemelerine devam edümekte olup. Başbayiliğimlze bağlı bayiliklerden oynayıp ikramiye karatımış olanlann bir ay zarfında ŞUBEMÎZ giselerine mürac»' atla ıkramiyelerini almalan rica olunur. Taşra bayilorinden oynayanlann ıkramiyeleri P.T.T. ve Zlraat Bankası vasıtasile adreslerine zOnrierümistir TÜRHİYF KMi «K KRROİ R^NKASl * O. 1SX. M İ L L ŞUBK> »Rİ (Basm: Ü512»/14411) HİROSİMA HEMOGLOBİN» Siyasal Bilgilet Fakültesi Dekanlığmttan Fakültemizin Kunıluşunun 110. Yıldonümü 4 Aralık 1969 Persembe günü saat 17.30'da Fakülte'de kutlanacaktır. Mezunlanmiîtn Kutlama Tnremni .$ereflenHirmeleri ric« olunur. CiHcıct Yts*l»«>«* B u yeni araştırmalar bir çeşît oksijen eksikliğinln sebep oldugu bazı hastaiıklan hemo ekUlierindeltl anor Dagiamayı aa muznicün (Basın: A 18B45 26402/14409)