Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHtFE DÖRT Sonnt lohbeta bftsladık. Bi•tmle konuşan genç lıseyı bitirmış, ünıversıteye gıdecekmış. 21 Ekim 1969 CUMHURÎYET KOMÜNİSTLER BİLE D Musa Turhan aTayollanna alt btr kaınyonla Elmalı yolu kavşağına kadar geldık. Çantalan yol kıyısına bıraktıktan sonra "o yoredeki tarihl <Termesso«» şehrı harabeleri hakkında bilgl toplayabılmek için ilerdekl ben zın ıstasyonunun Bnünde oturan ıkı adamm yanına gımk. Soylediklenne göre Tennessos ana yoldan 45 km. kadar uzaktavmış. Araba bulmak lse çok «ormus. Adamlar bunlan anlatbktan soıra nereli olduğumuzu sordular. Karadenizli olduğumuıu soyled k, ilgilendller: Karadenizin nereatnden? îneboln. Siz Karadenizlilere benzemİTorsunnz. Onlar gelenek ve göreneklerine çok bağhdırlar. Bıırada çok Karadenizli *ar. Bak su gördüğün evleri hep onlar yaptılar. Biı kendilerini çok severiı. Slze yakıştıram»dık... Şaşırmıştım. Böyle Mr tenkit bekltmıyordum. Nemizi yakıstıramadınnı amca. çezmek kötü mü? Gezmenize bir şey dedifimİ7 vok. Lâkin siz gâvujlar gibi givinmişsiniz. Bu giyiniş bilitn celeneklerimizde \oktor. Gelenek ve RÖrenekler ısmanla değişir amca. Üraidi s»lvar si\ilip peçe takılıyor mu? Bu sapkalan giyınezsek başımıza çüneş geçer, sonra böyle boîjucu sıcakta gezmek icin kısa pantalon daha rahat deçil mi? Orasını bilmem. Biı sizden îslSmlığa önem vennenizî, treleneklerimize sâhip çıkmanın beklerdik. Bunlan Karadenizli oldufunuz Için sovlüyoruz; yok K "Komünistler bile böyle gezmez,, M Mıe ne? Siz herhalde Ankara Teya Istanbul'da oturdnfun u İçin borulmuşsunuz. OnUra benzemiyorsunuz.. Anlaşmamız ımkânsızdı. Tartışmayı daha fazla uzatmadan oradan aynldık. Yol kıyısında epeyce bekledik. Sonunda Antalya tarafındaa gelen bır kamyon yanımızda durdu. Korkutelı'ne gıdıyormus, şoföre rica ettlk bizi aldı. Artık asfalt bitmis, toprak yol başlamıştı. Kamyon sık sık yolda duruD yolcu alıyordu. Bunlar o bolgenın köylülerıydı. Kıhk kıyafetlerl çok perişandı. Korkuteli'nden bir pıkapla Elmalı'ya geldik. Oradan bulduğumuz bir kamyonla Fınıke' ye doğru yola çıktık. Yol çok bozuktu ama doga gıttıkçe guzelleşyordu. Bir çağlayanın 6nünde durup su içtık. Bizim şo for bıçkın bır şeydı. Arabasına bınerken Alman olduğumuzu soylemiştik ona. Yanımıza yaklaşarak bu kez meslegimizi sordu. önce anlamamış gıbi yaptık, işâretle anlatınca: Haa! dedim. cwir stnd Student». (Üniversite öğrencısiyiz.) NeT? Student. Anlamamıştı; tekrar sordu: Student, ne yani? Elımle yazı lşareti yaptun. Mohasebeci mi? Student. Hay AUah, Studentin batsın. Ha>di atlayın gidelim... PORTAKAL DEPOSL S ıkıntılı bir yolculuktan sonra dona döne kıyıdaki ovaya ındık. Yolun her ikl tarafında alabildığine uzanan narenciye bahçelen arasmdan gerçerek Fınıke'ye geldık. Fınıke guzel, sessız bır k&saba. Denize doğru uzanan bır tepenin doğu tarafındaki eteklerds kurulmuş Plajı kasabadan oldukça uzakta ve kabınsiz. Fakat sığ ve temiz. Plâjda denize girdıkten sonra tekrar yüniyerek kasabaya ddnduk. Aksam olmuş, karnımız iyice acıkmıştı. Caddede yürürken yan taraftan genç bır adamın bize seslendiğıni duyduk: Buynnm, bir ammnz var mı? Durakladık, adam tekrar sordu : Finike Turiım Dernefinden bir isteğiniz var mı? Teşekkur ettık. Keı.dlal derneğın sekreterıymiş. Orada kal dığımız 1 2 saat içinde bize büyuk ilgi gosterdı. Geceyi 28 km. otedeM Demre' de geçirip ertesi sabah oradaki «Noel Baba Kilisesi» ni gezmeyi düşünüyorduk. Her zamanki gıbı kasaba dışına çıkıp beklemeye başladık ama, bu yolda araba bulmak, hele otostopla gıtmek imkânsız gibiydi. Kasabada bir minibüsçünün «Demre» dıye bağırdığını duvmuştuk. Gehrse onunla gitmege karar verdik. Nıtekım, biraz sonra geldı de. îşaret edip durdurduk Kıyıyı izleyen çok bozuk bir yolda sarsıla sarsüa gıdıyorduk. Mınıbuste başka yolcular da vardı. Bır ara onümuzdekı genç arkasına bakarak sordu: Sind Sie Deutscher? (Alman mısınız?) Biz Türküz arkadaşım.. Şaşırmışlardı. Hepsi donmüa bize bakıyorlardı. Delikanlı : Peki övleyse neden hiç konuşmuvorsunuz? Bümem, herhalde konusacak konu çıkmadı. S emre'ye geldğımızde gece olmuş, hava iyıce kararmıstı. Kasabada elektrik yoktu. Şofdrün parasını verdikten sonra çay içmek için kahveye gittik. Çaylan arkamızdan gelen soför ısmarladı. Kahvedekiler bizi yadırgamı?, merakla bakryorlardı. Şoförl» Türkçe konuşmamızdan Türk olduğumuzu da anlamışlardı. Yandaki masada oturanların blzim hakkımızda konuştuklarını hissettim. Bir tanesı soruyordu: Sence bunlardan memlekete bir hayır gelir mi? Karşısındakı bir şeyler söyledi: anlayamadım. Bıraz daha yıiksek sesle konuşan beriki tekrar başladı: Komünistler btle böyle (ezmez. Bunlar... Gensim duyamamıştım. Belki de dınlediğımızi sezmışlerdi. Kahveden çıktık Çadır kur Yerli otostop çular Demre'den bindlkleri bir kamyonla Sargo köyüne yarmışUr, o r a d a n maktan vazgeçerek kasabanın da K a ş a yonelmek üıere fotogTafta görülen T.S E. aracına binmişlerdi... tek oteline gıttık. Elektrik olledik. Sonunda oturdufumu» madıgı için gazlı lâmba kullanıbusle Kmık'a doğru yola çıkyonda bızımle beraber Kaş'a kahvenuı sahıbı bızı evına dânılıyordu otelde. Gece olma^ıtık. Bu, gezımızde parayla bıngelen bır adamın anlattığına \et ettı. Çadınmız oldufınu, na rağmen boğucu bir sıcak dığmıız üçuncu taşıttı. gore onlarla bızîmkder arasınvardı. Atlete vanncaya kadar eger bahçesıne kurmamıra ız:n Kır.ık'a vardığımızda akşam da arasıra kuçuk çapta kaçakuzerimizdekılerın hepsıni çıkaçılıklar oluyormuş. Bır gun on olmuştu. Burası kuçuk bır koy. verırse memnun olacagı nızı np pencereyi açtıktan sonra Eskı adı Xanthus. Zamanında ce vme birkaç Rurn, gece bısovledık. Çok lyı adamdı kenancak uvuvabıldık. Lidyalıların en dnemh kentlezım taraftan aJdıklan tavuklad.sınden büyük ilgi görduk. rınden birijmış. Şımdi ıse orarı motorlarına gotünirlerken da kaldığımız bir gece suresınjandarmalar tarafmdan görülNOEL BABA YARIN: ce anlayabıldiğımız kadanyla muşler; getırdıkleri kahveleri başka yonden önem kazanmış; de bırakarak kaçmışlar. GÜZEL BİR abahleyin doğruca Noel Bajandarma gozünden uzak olduKaş ıa fazla kalmadık. Zaten ba Kılisesı'ne gittik. DemBELDE ğu için bölgenin kumar merkamyon oraja kadar geldığı re dekı tarıhi eserleri korukezlerinden biri olmuş. için ugramıştık bu kasabaya. makla görevli bir memur bizi Geç vakte kadar araba bekDenize gırdıkten sonra bır migezdirdi. Kilisenin büyük bır kısmı toprak altından kazılarak ortaya çıkanlmıştı. Duvarlarda Xoeİ Baba ve 12 havanlerın resımleri, yerde oğle vaktinı gösteren b r guneş saati vardı. Abdulhamıt devrınde oralan sa tm alan bir Rus prensesinın Rusça 5azıtmı gordük. Aya Nıkola (Xoel Babal nın olduğu sdylenen mezar, işgal sırasmda NIHAL îtalyanlar tarafmdan açılarak KARAMAGARAU içındekiler Roma'ya kaçınlmış tı.. Disi Bond MODESTY BLA1SE •llltlfllllllllllll«||||||||aı| •••••••••••• ••••••••••••• ı •••••••••••» ••••••••••••• • ||||a||||||||||IIM|taMa||||||aai|aaaaBB||aa||an| : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : ! : : •••••••••••••••• : «•••llllllllllll ?;:•::;:; • «••••••••••••••a f 5 . W # f r % •••••••••••••«•a •••••••»••••••••»«•••»•aaaaa.iiaââiiaaaiiiaiaii.ii;:;;;;; ' • • aaaaaaaa ?n?n?M»»??????::??»?:n::n:"""::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::^ • lilınntlllltıııııııııtııiiiif ••aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaacaaaSB îîi!îÎM«..««..iiiiiiiiiiii;iiii5iî • ••••••••••• ••") *•«•••••••••••• ..'•aa>aa«aaan«aaa...aaaaaaaaaaaaaaaa.aaaaaaaaaaaa.al.aaaaaaaaaaaaaaaaa.il ! ••! •••llllll tl •••MIIIIIHI • • • ! • II *, ...aaa.aa....aaaa......B.a....aaaa..aaaaBa......a..Baaa.a.....a...c..a«ı . •••••••«•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••"••••<*alt*.•••••••••• TIFFANY JONES Demre'de yapacak işimiz kalmamıştı. Otelden çantalan alarak kasaba dışına çıktık; beklemeye başladık. Aradan saatler geçt:ği halde yoldan bır ırotosıkletten baska hıç tasıt geçmemıctı. Son ıki günluk gezi anılarımızı yazrnış, broşürleri kanştırmağa başlamıştık kı, ho murtusuyla bırlıkte uzaktan bir kamyon goründü. Ikimiz birden ısaret ettık, durdu. Hazina bulmuş defıneci gibi sevinçliydik. Sofore nereye gittiğini bile sormadık. Yemveşıl Demre ovasını geçtikten sonra taşlık arazdler baslanııştı Musa «buralarda y%sanmaz» diyordu. Yollarda duman *üen siyah kümeler etrafmda çalışan insanlar görduk. Kamvonda bizimle beraber giden bır gence ne yaptıklannı sorduk. «Kömür» dedi. Merak ettığimızı e;orunce nasıl olduğunu da anlattı. Kestikleri palamut agaçlarını bir çukura doldunp üzerme toprakla örttükten sonra yakıvorlarmıs. Toprak aitmda vanan bu odunlar kömür oluvormuş. Sonra da Adana, Mersin taraflanna gdtürup kilosunu 6070 kuruştan satıyorlarmış Ekilecek toprak olmadıSına pöre bu bölgenin gecım kavnağı da buydu herhalde. KaTiyonumıız sıgır almak 1 çin voldan avrılıp tarlalara saptı Gdrunüştinden çok yoksul olduğu anlaşılan beşaltı evden kurulu küçuk bir köye (jeldik. lomi «SarRO» imiş. Birkaç köyİU yaklaştı: Selâmfinaleykflm, hoş çeldiniz... Aleykfimselim, hos bulduk. Sığırlar kamyona yüklemrken adamlar bizi memnun etmege çahsıyorlar, kovayla avranlar, sepet sppet meyvalar getlrivorlardı Ü=tleri livme hvmeydi ama gönrlleri 7engırdi 75 Yavaş yavaş yaz aksamımn yumusak karanlığı çokmekte odaya. Nasıl olsa uyuyamıyorum. Zaten bu satte, akşam yemegı saatınde uyunur mu? Kalkıp panjurlan kapatajnm, yakayım elektrikleri, diyeı mırıldandı. Guç bulamadı. Bakışlan kıtaplıgm rafında, başka resımlerm arasında, gumuş çerçevesınde şimdi sılikleşmıs gorünen Selım'in.' resmine ilişti. Baktı, baktı. Daha sihkleşti reslm. Gözlerini yumdu, göz kapaklanmn albnda Sellm. Ve rUyasıcda yine Selim. RUya görüyor Nılüfer. Korku nedır bilmea ama, rüyasında tkorkuyor. Gece evde yalnız. Kılitli oda kapısınm ardına eşyalan yığdı, zorlanırsa kapı açılmasm diye. Derken, evın Içinda uzun uzun zil öttü. Saatine baktı üç Kim gelebilir gecenin bu saatınde? Ancak gece yarısı araştırma» yapılmaz kurahnı tanımıyan polısler. Ama devrim hareketinden sonra öyle rastgele ziyaretlerinden yoksun bıraktılardı. Başka kım gelebihr, kimler? Hıç kimsesi yok gelecek. Kapı hâla ısrarla çalınıyor. Parmalo» zılden kalkmamakta. Nilüfer, koridorlardan, sofalardan, merdivenlerden dolanmaya, sokak kapısını açmaya korkuyor. Birden bahçedekl' kurumus karakavagın altından Selim'ın sesini duydu. Ona sesleniyor. Nllüfer'iı pencerede gorünce de fusıldar gibi: A^laa atla, kucağıma, ben tutanm. Senl kıskıvrak bağlayıp enni de başma yıkmaya geldüer, dedi. Pencerenin pervazına tırmandj. N.lüfer. Sonra birden gözlerini açtı. Karşısında «ıSelIın. Olacak iş degil bu .. Kapalı oda kapısınm ör.unde Selım Alaca karanhkta bir gölge. Günduz uykusu adeti clmadığı halde, böyle akşam vaktı münasebetsiz bir saatte uykuya daldıgından zaman anlamımn dısma» çıkmıs, çaşırmıştı. « Onu düşünerek uyudum. Rüyamda da gördum. Kafamın yarattığı bir nayal bu» dıye aklından geçırdı « Nasıl gelebilır benim evime? Olmaz böyle şey» dıye aklından geçırdi « Başımdan yaralanmamın sonucu bu .. Uyanıkken hayal gormeye başladım. Korkunç bır şev bu» dıye aklhndan geçırdi. Daha neler geçırecekn akhndan kimbilir0 Sehm, odada b:r ad:m attı. B.r adım daha. Nılufer fırladı kanapeden Boğuk bir sesle: Selım! dedi. Affedersin, korkuttum senl. Nilüfer ancak onun sesini duyunca gerçeklik duygusuna kavuşabildi. Dizleri titriyordu. Başı dondü. Hafifçe sendeledi yazı masasma tutundu. Selim'in parmakları omuzlannda kenetlendl, bakıştılar. Bılseydim. bilseydim bu kadar korkacaJını... özür dilertm. Uykumun arasmda bir zil sesi lsittim. RUyama kanştı. Duymadım odaya girdiğini. Duymadın. Çok derin uvuyordun. Nilüfer'in kanapeye oüırmasma yardım etti, kendisı ayakta. Aferin Ayhan'a, dedi Nılufer. Uykusu da ağırdır Yine de isitti kapı>n. Güldü Selim: Pnamasıyle fırlamış. Gelişimi de pek olağan saydı. Yüzüme bir kanş esnedı, ddndü odasına gıyinmeye. BÜYÜK İLGÎ K ÖTde tesadufen bulunan bir Y S E. kamyonuvla Kaş ılçesine geldik. Deniz kıyısındaki kasabanın yukandan güzel bır gorunuşü var. Körfezlerın meydana getirdıği doğal Hmanlan, önündekı iıili ufaklı adalanvla ilginç bır yer. Tam karsısında Yunamstana bağlı Meıs Adası bulunuvor KamD O KTO K Birden sesmin perdesıni değıştirdi: Avrupada kongrede idim. Dün döndüm. Bugün Suad haber verdi babamn öldüğünü. Başın sağ olsun. Nilüfer, ona bakıyor. YUzünUn anlamı ks» derü sesine bır şey eklemekte mı? Alaca karanlıkta seçemijor. « Annemı severdl, cenazeslne gelmedl Babamdan hıç hoşlanmadı. evıme başsağlığına geldi. Ekrem Gürgen'in damadı evime? Galiba artık korkmıyacak, bağımsızlığını ilân edecek kadar sağlama basmakta. Kendi bzel bmkimıni yapmış. Vagon olmaktan kurtulmuş, lokomotif olmuş » Gerçekten önemll bir dediğişiklik var S». lim'de. Kendini tam toplarlayamadan babanıa ölümü, diye bır cümleye başladı Selim. Yakınmaktan nefret eder NUÜfer. Sinirlerl sarsılmıştı. tradesinin dışında: Yıkıldım, Selim. Felâket üstüne felftket, dedi. Selım. eski ahşkanlığıyla kanapenin karşısmdaki koltuğa otuntverdi: Sen kuvvetlısm. Göğüs germeslnl bilir8ta. Sen yıkılmazsrn Cevap vermedi Nilüfer. Kalktı, panjurlan çekti. Perdeleri örtüp piyanonun üstündekı abaJuru yalttı. « Kimbilir ne perişan haldeytm» diye dttşündU Parmaklarını saçlannndan geçirdl^ Ne kadar uyudum kestiremlyorum ama, iyice sersemlemişim. Bu saatte ne uykusu? dedi Selim. Bütün gün Ayhan'la çalıştık Muzayedey» koyacagımız eşyalann listestni hazırladık Birik» mış evrakın hakkından geldik. Taşınma hazırUğı. Taşınmak mı?.. Nereye? Sesinde sanki korku var Odadaki bütün ışıklan yakıp tekrar kanapeye oturdu, gulümsedi Nılüfer: Boş kışlada ikı nöbetçi asker gıbi bfs böyle bu evde iki kışi... Selim'e de kendine de başka konulan düşunmeğe zaman bırakmamak ister gibi çabulc çabuk, cUmle'eri birbırıne ekliyerek evin satıldığını. baska bır semtte ftat alacağını, bahçedeki ağaçlanndan aynlacağına çok UzUldügünU anlatmağa koyuldu. Bu arada kulaklan hep Ayhan'ın ayak seslennde. Gıyinse de çabuk gelse. Bu amlannı taşıyan odada. bu başbasa sahneye son verse. Mademki müzavede ile iîgüenecek arkadaş buldunuz, en önemlisi oydu Kat bulmak işten değıl, bu devırde. Ne de venmli toprakmış masaHah . Bir sokakta Uçü besı bır arada ^oıkselıvor Ben ılrlemnm o meselevle. Tanıdıgım bir emlâkçi var sartlan sövlersln on güne kalmaz bulur sana dıledigın gıbısını Ne cevap vereceğini bılemedi, Nilüfer sustu bır sure Sonra: Tesekkür edenrr ded! Hâlâ gözlerıne ınar.amadan bakıyor ona. Selm arkadashk yolunu adımlamağa nivetlenmış bellı Eskı dosvalan kapatmış yenilerini açmağa savasıyor. Övle gorunüyor Son derece rahat bır hali var Sanki onca kıncı olav geçmemi? aralarında Yıllar vılı devam edegelmis dostluklan. Bu evın gedıklılennden herhangi bır insan (Arkan »•»••• •••»»•••»•••• M a i k o ç o ğ i u . ^ « « « . « A Y H A N BAŞOGLUM TI|MA C S S AUU :: Tarık Z. Kırbakan| \l *' ', l ;; DKRt SAÇ »e ZÜHREVt < • Hastalıklan M0leha«sısı , , tstiklâl Cad. Parmakkapi • No: 66 Tel: M 10 73 £ • •••••< Türkiye Kömür İşletmeleri Kuramu fienel Midürlüğınden: •••••••••••••••••••••»•»•» ••••»»»»»»»•»» Kimya Sanat Enstitiisü Mezunları Alınacaktır ldı, csputcunun davrarnnssma ı W Erzururrda ve diğer illerdeki Müessese ve îşletmelerimizde yevmıye ıle çalıştmlmak üzere Kımya Sanat Enstitüsü mezunlan alınacaktır îsteklılenn durumlarını beürten bir dilekçe ıle veya şahsen Ankara Inkılâp Sokak No. 6 daki Genel Mudürlüğümüz Personel ve Sosyal işler Şubesi Mudürlüğune müracaatlan duyurulur. (Basm: 24102 A. 17381 12586) • • MİLLETLERARASI REKLÂM GRAFfKLERf SERGİSİ 2030 Ekim 1969 Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Fındıklı İstanbu] BASIN İLAN KURUMU'nun sağladıgı ımkânlarla düzenlenen bu sergide, her yıl 20 Avrupa ülkesının iştırakiyle yaDilan RİZZOLİ Mületlerarası Reklâm Yanşmaları'nda derece almış renklı ve sıyahbeyaz basın reklâmlan sergilenmektedır Zıyaret saatîeri: Her gun 9 1 7 41 ••••»•••••••••••••••»•••••••>•>•••••»••»»»»»• Cumhurıyet 1267' 4 Aşağıda cins ve miktan yazüı malzeme satm alınacaktır. Tekliflerın en geç 3/11/1969 günü akşamına kadar Malzeme Müdürlüğü katmdakı Satınalma Komısyonuna verilmesı lâzamdır. Şartnamelen Malzeme Müdürlüğü veznesinden temın edılebılır. FORKLİFT VE TRAKTÖR LASTİĞİ İÇ ADET 70 DIŞ » 74 Sip. No: 1234/969 (Basın: 24053/12685) Denizciiik Bankası T.A.O, dan: RESEPSIYONDA DURAGAK BAYAN ALINACAKTIR Seri daktilo yazmak, Gerektiğı zaman İngilizce yazabilmek, tercih sebebıdır. Resepsıyonda durulacağı içm gorunüş, kıbarlık ve zerafet onemlıdır. Müracaatlann şahsen Ilâncılık Koilektıf Şırketı, Ankara Caddesı Ankara Han Kat: 1 Sırkecı adresine yapılması rica olunur. Cumlıur.jet 12678