17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE İKt 16 Nlsan 1968 CUMHURlüKT ••••••• Köy EnsfltDsO • ••• • ••• : HUKUK Kesin düşmanlık ve kesin aşk îsmet Paşa'nın C.H.P. Kar» ll Kongresine gonderdiği me»aj, üıerinde çoktandır durmak isteditimiı bir konny» parmak ba«mıştır. Hem Halk Partisinin içinde bnlnnduçn açmaılan gSstermek bakımından, hem de Türkiyedeki gol kanadın çelismesi açısından bazı noktaları aydınlatmak, kesinlestirmek gerekiyor. Y»aı, sözden çok daha önemlidir. İnsan yaıarken fikirlerini tartmak yolunda zamana sahiptir. Bu bakımdan tnönü'nün mesajma irticalen yaptığı konuşmalardan ötede bir önem vermek gerekir. Diyor ki Pasa : « Bizim başhca rakibimiz solumuzda bulunan T.I.P.'tır. Dıs politikada ve iç politikada bizden en uzak ve bizimle açık, kapalı amansız mücadele eden T.t.P'tir. Onun dış politikasım memleketin menfaatlerine. memleketin hayatî menfaatlerine aykırı buluvoruz. Dış politikada bizim memleketin emniyeti, Amerikaya ve Rusyaya kesin olarak düşmanlık göstermemektir. Bunlardan birine İcarsı 8°*ü kapalı düşmanlık gütmek, bizirn için zararhriır.» tsçi Partisine yöneltilen bu tenkidi seçim yarısının olağan çatısmssı çerçevesinde görmek de mümkündur. Çünkü, sold» yarısan iki parti vardır. Ortanın solnnda C.H.P. ile onun solnndaki knlvarda T.l.P. iki rakiptirler. Bu noktada «rakip» ile «hasım» arasındaki anlam farkını bilmeliyi7. Rakip, bir işde birbirinden üstün olmay» e»lt»an yaruçıUra denif. Hasım, k»rsı karşıy» geçip birbirinln taranna ralısan düşman kisilere denir. Pasa'nın Türkive fcci Partisini Anaytsa çatısı altında ama C.H.P.'ye rakip görmesi tabltdlr. Sotyalist partUinin de kı»« sürede bn düzeye nlaşması sevinilecek bir olavdır. Ne var ki, asıl dâva bnndan sonra baslıvor. înönü, sosyalist partisinin dıs politikasını «memleketin havati menfaatlerine aykırı. bulmiktadır. Çünkü dıs polltlkad» biıinı memleketimizin emniveti Amerikava ve Sovvet Rusyay» kar?ı ke»in düsmanlıktan kaçınmakta bolnnuyor. «Bunlardan birıne karşı gozü kapalı düşmanlık gütmek. bizim için zararlıdır.» Rueün Türkivenin içinde yasadısı dunımo nnotnp da soynt olarak düsünürsek Paşa'va hak vermemek mümkün müdür ! Elbette bir devlete, hele iç rejimi nedenivle düşmanlık tütmemfk çerekir. Mllletler rejimlerini kendileri tlyin ederler. kendi gSbfklerini kendi ellerivle keserler. Atatürk'ün Millî Kurtalus Sav»»ından beri âı« politikami7in temeline kovdofu ilke bndnr. Ve Cnmhuriyet yıllarında bu ilkeve batlı kaldıgımı* »Orece hem milli baSımsızlltlmızı korumnş, hem de dünya b«rı«ında olumlu etkiler yaratmısızdır. Bn temel ilkevi bugiin «yçnladıŞımız zaman valnız Amerikay» ve SovTetler Rnsva'sınt delil, Fransay», tntiltereye, Bnlgaristan'a ve dünyanın bütün devletlerin e karsı kesln düşmanlık çiltmekten kaçınmalıyıı. .Kesin düşmanlıklar» «rütmek kadar yabancı devletlrre «kesin a^k lar. jütmek de Türkiyenln zarannadır, Milletler yabancı devletlere karsı kesin düsmanlık veya kesin ask pesinde kostular mı, uvduluk yoluna girmis olurlar. Amerikay» düimanlık kadar Amerikaya ask da tehlikelidir; ikisi de aynı kapıya cıkar. Biz övle biliriz ki. Türkiye tsçl Partisi'nin bir yabancı devlete düümanlı^ı dış politika yanması diye bir sey yoktur, bu yoia giren bir siyasi parti hem kendisini ve hem de düny3 politikasını pek hafife almıs olur. DIB politikada temel ilkeler milli baftımsızhk ve dünva barısı ilkfleridir. Ama bir parti bu esastan hareketle lomul eercfklere eSlldiJI vakit, Türkiyede içinde üsİFnmis: siyasi. askeri. iktisadl karar kadetnelert kurmug bir Amfrika bulun», kesin bir vatiyet almak »orundadır. Daha kıs« «Jeyisle Atatürk'ün dıs politikasını iaiiyen bir »ivasi parti. 1968 TnrkiVMİnde «Turkivedeki Amerıka ya karsı olmak ve memİFkrtteki ysbanrı nüfnzunn hasım brllemek zorundadır. Cumhurivet Halk Partini, sol politikasında emuervalizme karşı oldutunn defalarca sövlemistfr. Emperyali?min Türkiye içindeki vuvalanna karsı olmadan empervalizme karşı olunmaz. Emptrytlizmin Tiirkiye içindeki bueünkü yıîmakları da yüzde doksan dokuzuyla Amerikan kökenlidir. Su halde ister dıs politikada oisun. ister iç politikada olion Amerikantn Türkivedeki ipotekleri ve nüfuzu üstiine konnsmadan ve karar vermeden «iyaıet yapmaya itnkân yoktur. Cumhuriyet Halk Partisinin ve I«met Pata'nın bu konndaki kesln fibrf nrdir? Bu kesin flkrin, «ke«in düjmanlık. olmasına lüzum yoktur. ama bir «kp«in fikir. muhakkak etrfklldir. Bn kesin fikri. tsmet Pasa, yfdl tilkinln muntaıam bir trafikle dolastıjı kafasında saklarsa etkili voktur. F.lotlu onu kesfeder. ve Pasa'ya sadece düşündülunii «oylememek mtalıfı veya söylivememek ihtiyatkârlıjı kaJır.. ki bu, ne ntçimierde. ne de secim ötesinde Türkiyeye bir hajır, HİIkJPa<tiifce hiçbft yarar çetirtne*. Bugütı Tflrk tiâJkı dolambaçlı l l f de^il. açık lff brkliyor. Bu gereeti anUyan, bttgün değilse bile yarın yarısı muhakkak kazanacaktır. Fakır BAYKURT Nisan, Köy Enstitülerinin kunıluş günüdür. 38*3 sayılı kanun TBMM'den onaylamp çıkaU tamam 28 yıl oluyor. Bu kanunun örüne nygun olarak Köy Enstitülerl yedi yıl bile çalısrnadı. 1946 da girdiğimiz çok partili demagog yönetim, kaptı aldı köylünün elindcn bu devrimci kuruluşlan. Önce özlerini boşalttılar. Derhal klâslk öîrretmen okulları biçimine soktular. Kızları ayırdılar. Çağdas anlamlı iş eğitimini bıraktılar. Ögretilen sanatlan bozdular. Okuma ve yaratma çalısmalarını, halk oyunlarını, türküleri gözden düşürdüler. Ve o yıl Türkiyede Tnıman doktrini yürürlüge girdi. 1950'den »onta adlan da değistfrüdi, oldu bitti. •eğitmen. diyorlar. Eğitmenlerin göıevi bir yandan çocuklan yetiştirmek, bir yandan da köyii etkileyici örnekler yaratmak. Tanmda, ev yaşayifinda, sağlıkta. hükumetle ilişkilerde köylüye önder olmak. Hastalık sağlık hallerinde, acıyı, sevinci paylaşmak. Ankara ve Tunceli köylerinden toplamp yetiştlrilen ve denenen Uk küme, köylerde başan gösteriyor. Ondan sonra bu is sürdürülüyor. (8.000 eğitmen yetiştirilmişti. Yarısmı «On liralık öğretmen olmaz!» diye 1950 den sonra isten attılar. Yansı da bakımsızlık ve çile içinde hizmete devam etti. Otuz yıldır çalışıp çırpınanların öğreneileri Sİmdi öğretmen, miifettis, yargıç, doktor . Ama kendileri «emekli hakkına bile sahip değil hâlâ!) Köy; geniş ve kapalı bir âlem olarak o zamana kadar doğru dürüst incelenmemişti. Bu^ün de eksik olan bilimsel incelemeler olmayınca. Tonguç, Anadoluda uzun gezller yapıyor. Görüyor ki köyün ih tiyacı sadece okuma yazma belleten eğitimci olmadıgı gibi. sadece öğretmen de değil: Ebe. sağlık me muru, taruncı, kooperatifci, yönetici. araştırmacı, problemlere çare bulucu kimseler. Eğitmen deneylnden sonra girişilen Köy Enstitüsü hareketinin ana niteliği bu oluyor. Öğretmen esas olmak üzere, köye yarayışlı meslek erbabmı yetiştirmek. köy sorunlannın çözüm yollannı bulmak üzere inceleme ve araştırmalan yapmak! Bütün bu hizmetlerin bölge özelliklerine göre bir santralıni kurmak. Buııun için de bu kurumlara «Köy Enstitüsü» diyorlar. Amac sadece öğretmen yetiştirmek olmadığı gibi. Enstitüler «dar. bir köycüliik görüşü de getir miyorlardı. Yurdun '• 80 insanı buralarda yaşadığuia göre onun kalkınmasını böyle cok yanh olarak düşünmekten daha doğru ve daha doğal ne var dır? Köy Enstitülerinde çalışacak öğretmenlerl yetiştirmek İçln acılan Yüksek Köy Enstitüsü ile bir. likte bütün Enstitülerin yedi yıl içinde çarçur edii mesi şimrii insanı acı acı düşündürüyor. Bufün Türk eğitlminln en büyük sorunu olan halkm gözünü açnıa. halkta sömürüye karjı çıkma biltnci uyandırma ve taten var olan bağıınsızlıkçı tavn keskinleştirme işi. Köy Enstitülerinde çok cid di olarak ba^lamıştı. San Franslsco konferansından sonra girişilen uyduruk demokrasi, peşi sıra geleıı yabancı sermayenin ekonomimizle birlikte politikamızı da boıması. ulusal eğitimde de yıkıcı etkiler yaptı. Kayiplar kimsenin değil, bizimdir. İtknğretimde ulaştığımız tempoyu çok düşürdük. Eğitimin niteliğini düşürdük. Köy çocuklannm aleyhine olarak fırsat eşitliği denen şeyi mahvettik. Köy kızını. kadınını yarım yamalak aklımıza getir mistik. ondan bu yaııa da hiç hatırlamaz olduk. Ve 29.000 den fazla Enstitii cıkışlı ya da oralarda hirar okumuş öğretmenin. sırf oralarda okumuş ol duklarmdan dolayı cektikleri Işkence! tste Varlık dergisinin 1 nisan 1868 sayısmda B. Başaran'ın «Ağıt sız» adlı yazısı. Babasının ağzından dile gelen o çi le yenilip yutulmazdı, ama öğretnıenler yediler ve yuttular: .Okut kapatmak. bissiirü köy çocuğuna kara çalmak akıl işi mi? Zulüm değil de ne bu? Yunan gâvuru yapmamıştı bize bunu? Neden korkuyorsunuz köy çocuklannm okumasından bu kadar?. Düşünce hürriyeti, mııhtevası bakımından sınırlımıdır? immmmmmmmMmmmmmm • • • • • • • BÜlent T A N Ö R ••. • • ANAYSA HUKUKU ASİSTANI «ANAYASA KOYLCtSUNUN GÖRÜŞÜ» EFSANESÎ: .Duşünce hürriyetınin sınırlıhğı> fıkrıni savunanlann ve bılhassa Anaj asa Mahkemesının. kanaatlerıni genış çapta. Anayasa koyucusunun aynı vöndekı gorüşüne dayandırdıkları ve Temsilcıler Mec Usındekı gorüşmelere atıfta bulundukları goze çarpmaktadır. Oysa, «Anayasa koyucusunun ıradesi» diye bir kaynaktan soz edenler aslında, Anayasayı yaratan üç organdan (M.B.K, Tem. Mec. ve Halk) sadece birının (Tem. Mec.) yayınlanmış tutanaklarının verdiği ıntibaa dayanmaktadırlar. Dığer ikisinin «ıradesi» nin ne olduğunu tesbıte ıse imkan elamamaktadır. Kaldı ki, Temsilcıler Mecli«ının eörüşü olarak ileri sürülen fıkirler de aslında, Anayasa Komıs> onu sözcülerinin çoğu birbirini tutmayan konuşmalarından başka bir sey değıldir. Demek olur ki, «sınırlı düşünce hürriyetı» tezıni savunanlar, delü olarak mevhum bır «Anayasa koyucusunun iradesı» kavramma dayanamazlar. tesirli v e ftdeta en cvurucu» olanlarını özel ve ıstisnaî bırtakım kayıtlara bağlıyan bir gerçekçilik anlayışıdır Meselâ, antidemokratik bır düşüncenin açıklanıp savunulması demokratık bir toplum düzemnı pek de fazla sarsmaz. Fakat aynı düşüncenin siyasî bır teskilât haltnde eyleme yöneîmesi toplum hayatı için çok daha yakın ve ciddî sarsıntıları da ihtimâl dahiline sokar îşte, asıl etkili olan bu ve bunun gibi hürriyetlerdir kı, Anavasamız tarafından da muhteva kayıtlamasına bağlanmı^lardır. Anayasamız, ideolojik hÜTiyetler meselesi söz konusu oldukta, belli birtakım düsünce sistemlerinin açıklanıp vavılmasını va da savunulmasını değil, bunların siyasî eyleme dönüşmesini yasaklamıştır. Realist bir hürriyetçilik anlavışının ıfade etmesi gereken anlam herhalde budur Yoksa daha baslangıçta. henüz kaynaktayken. belli düsümelerın açıklanmasına v e savunulmasına engel olmak, düşünce hayatını dar çemberler içinde hap<;etmek ve kısırlaştırmak olurdu. Demokratik ve hürriyetçi bir Anayasadan beklenen ise bu değıldir. O ANAYASANIN BASKA MADDESİNDE DÜŞtNCE HÜRRİYETtNİ SINIRLIYAN HÜKÜMLER VAR MI?. Yukarda bazı yazarların. Ataturk devrimi ve 27 Mayıs devrimi aleyhindeki düşüncelerin açıklanmasının sınırlanabileceği görüşünde olduklarına işaret etmiştik. Bız, bu konularda dahl herhangi bir muhteva kayıtiamasımn Anayasamızda yer almadığını ileri süreceğiz. Gerçekten de 153 ve geçici 4. Md. lerde yer alan devrimlerle ilgili hukümlerde düşünce hürriyetinin kayıtlanmasına iiişkin bir hükme raslanmamaktadır. Bu maddelerin devrim kanun ve işlemlerini Anayasa Mahkemesinin ^enetimi diMnda tuünak ya da Anayasaya aykırıhk jüphesinden uzak tutmak gayesiyle konduğu besbellidir. Ayrıca. Ataturk ve 27 Mayıs devrimlerıyle ilgili ifadelerin Anayasanın Başlangıcında yer alması da. Anayasaya h&kim siyasi ve felsefi espriyi belirtmekten ibaret olup. bu kavram ve müesseseler üzerindeki inceleme, tartışma ve değerlendirmejere set ^ekrnek arîîaliını herlıalde Uİhnam^ktafiır Hökttfc* bir belge* olan* AnayasanınV temel esprisini belirrmekle, kişilerin düşünce hürriyetlerini düzenleme işinin ayrı ayn meseleler olduğu meydandıdır. Ustelik Anayasamız, tek değişmez ilke olan «Cumhuriyetçi Devlet şekli» nin eleştirilmesini dahi yasaklamış değildir. Sadece, yasama organlarını hedef tutan bir hükümle bu ilkenin Anayasadan çıkarılamıyacağını belirtmijtir. nayasamız 6 yıldır çeşıtli tartışmalara konu oldu: «Anayasa sosyalızme açık mıdır?», «141 ve 142. rnd. ler Anayasaya aykırı mıdır?» «Anavasa fikır suçu kabul etmekte mıdır?» gibi sorular, bu tartışmalarria en fazla ız bırakmıştı. Butün bu ve benzeri sorunların çozümü, Anayasanın duşunce hürriyeti ile ilgıli hukümlerınin sağlam bır yoruma kavuşturulmasıyle mümkündur. «Anayasanııza gSre, belli ideolojılerin açıklanması, yayılması. sa\ unulması, telkin ve tavsiyesı serbest midir? Düsünce hürrı>etinin muhtevasına bazı ideolojik sınırlar koyup, su ya da bu yündeki düşüncelerin ifadesı yasaklanabilir mi'.'..» Işte. bu yazı dızısınde incelemeye çalısacuSımız mesele.. Kısacası, düşüncelerin muhtevasına, açıklanmak ıstenen fikrın kendısın e sınır konabılir mı konamaz mı? •ii: A ölmeyen ülkü ma 17 nisan ülküsü ölmedi. Köy Enstltüleri bayramı, her yıl biraz daha genisleyerek, iilküye katılanlan çoğalarak kutlanıyor. E»Wden gadece Enstitülü öğretmenlerce kutlanırdı. Şlmdi belli başlı öğretmen kurulusları. sendikalar ve öğrenel knnıluşlannca kutlanıyor. Yurdun birçok yerlerinde bğretmenler törenler düzenleyip bir ara ya geliyorlar. Açık olurumlar, konferanslar yapıp tartısıyorlar. Ve hiç aksamadan yayınlar yapılıyor. BİImlyonım haşka eğitim kurumları içln bu kadar y a n ve kitap çıktı mı? Bu yıl bildiğim üç kitap var. Biri, işi ters yanmdan tutan bir roman, Kenıal Tahlr'in •Bozkırda Çekirdek»i: biri Talip Apaydınm anıları, •Karanlı&ın Kudreti»: biri de S. Edip Balkır'ın EsIci Bir ÖSretmenin Anılan» adlı kitabı. Hâlâ dipdiri ve sımsıcak durnyor Kb'v Enstitüsü ülküsü. Kutlamalar, tartışmalar. yaymlanan kitaplar bunu gös terlyor. Daha ne kitaplar yayinlanaeak ve yeniden uvgulamaya girinceye kadar ne cok tartısılacak klm blllr! A Peğişik görüşler S. Edip Baikır. tâ Eğitmen Kurslannın kuruculanndan ve Enstltülçrin belli baslı yöneticilerinden. Yaşı 65 olmuş. Simdi amacrnı bir kitap tanıtması yapmak değil. Kurucu ve yöneticiler tam ola rak yazmadılar anılarını. Kitaplarım çıkarmadılar. Dünya ölçüsünde bir buluşun ve çok kısa olduğu halde hâlâ yankılanın giden bir uygulamanın kitaplan yazılmaz mı? Yaşı 65 olmuş bir kusağın ne kadar günü kalmıstır şurada? Her halde Balkır'ın kitabı arkadaşlarını kamçilayacak. ardı sıra onlann kitaplan da gelecektir. Gelmesi gerekir. çünkü Köy Enstitüsü fikrinl, onu hazırlayan ve geliştiren ayrıntılarla birlikte, bütün boyutlarıyla buluyoruz bu kitaplarda. Balkır önce kendi çocukluğunu. öğrenciliğint, Uk mes lek yıllarını anlatıyor. Tedirgin bir eğitici kusak, yenile^me ihtiyacı içinde kıvranıp duruyor. Sonra Istanbulun adalarından, Kadılı kö.v.IerLnden kalkıp eşi Nimet'le birlikte bozkıra, Eskişehirin Mahmudiyesine gidiyor. «Karşıhğında hiç bir sey verilmeden sömürülmüş köyler> için Comhuriyet âşarı kaldırmış ama Toprak Reformu yapmaıniş. 41.000 köyden sadece 5.000 kadarında okul var. 36.000 köy bo$. Bunlardan 16.000 tanesinin nüfusu 150 den az. Kalan 16.000 köyün nüfusu da 150400 arası .. Yılda 700 öğretmen yetişiyor. Ölüm ve öteki sebeplerden 500 taaesi ayrılıyor. Bu iki yüz eklemeyle olacak gibi değil. Dahası. gidenler köyde durmuyor. Devlet bütçesi, mevcut öğretmen okullanndan daha fazla öğretmen yetişttremez. Öğretmen aylıklarını 5deyen Özel tdareler daha fazlasına güç yetiretneı. Sadece okuma yazma ile köy» Kİtmenin de yaran büyük değil. Köylü uykuda, ölü. Bu ölüyii diriltmek, «yüzyıllardır uyuyan gücü nyandırmak» gerek. Yü» yıldan fazla süredir, pahalı mâmül madde alıp ucuz ham madde satmak ve beliren açıkları kapamak içîn her jçyini vermek yotuyla iliklerine kadar sömürfilen bir üjkede belli başlı olanak halkm kendi gücüdür. Önce o gıicıi harekete eecirmek gereklr. B Sonuç lde kalan bir jeyler var gene sükür! Bir ke re. değerli bir uygulama var. Oralardan yetişmis ve mesleği güclendirmiş. kaynastırmıj diri bir eğitim kadrosu var. Enstitü ülküsünttn gene) olarak eğitime. sanata, politikaya yaptıği yan etkiler var ki, küçümsenemez. Türkiye belki yakın bir Ktlecekte. sosyalist bir uygulama içinde yeniden Köy Enstitülerine sanlacaktır. Köy Enstitüleri uy gulaması, işi ters yanından alan romanın deyimlediği gibi, «yukardaki kaynaktan içme suyu getirmenin zorluğu karşısmda dere suyunu durultup iç' mek> olmamıştır. Gene de olmıyacaktır. Enstitülerin bu yılki bayram için «Eski Bir Oğretmenin Anıları» değerli bir armağandır. «Yazık oldu» sözüyle son bulan bu kitaba öteki kitaplann eklenmesini bekliyoruz. Bekliyoruz ki, köyü kendi içinden gelen güçlerle canlandırma ülkiısü yeniden parlasın. . E •••• .«•• •••• •••> •••• tarürkün verdiği bir işaretle. askerlikte çavuş, onbaşı olarak, arkadaşlan arasından •hrilmiş köylüleri kısa bir meslek eğiriminden geçirip az nüfuslu köylcre yolluyorlar. Adlaruıa da Eğitmenler A lîîi H!î!"ît!!»îîîî'"!SS:î ••*"!• ••••••••"••••«•"•.«••IlîtîSi.îSSîî'îî.SS;.' « • • • • • • • • • • •• « • « • • • • • < • • « • • • • » • • » •• « • • • • • « • • • • • • . •• •• • • • • a • • • • • « « « • • • «« . • » a u konuyla ilgili kendi gbrü'jlerımızı açıklamaya geçmezden önce, şımdiye kadar bu hususta Uerı surulmuş iki zıt görüşten, kısaca da olsa. söz etmek gerekıyor. Bunlardan bırıncısjne ve huNAYASAMIZIN ESASLARI: kukçularımızın da buyuk çollk ıncelenmesı gereken huğunlukla paylaştıkları goruşe gösus, «düşünce hurnyetı» kere, Anayasamız tumu oakımınnar başlığmı tanyan 20. Md. nin dan, hürriyet aleyhtarı duşuncesoz ve ruhunun ne oldu&udur. lerın açıklanıp savunulmasına O 20. Md. ne dlyor?: Anayaımkân vermıyen realıst oır Anayasadır. Bu sebepten, lâık v de samız. hürriyetlerle ilgıli roaddelerinin pek çoğunda (18, 19. mokratık Cumhurıyet du/enıne, 22, 57.) her hürrıyetın ne gibi Ataturk ve 27 Mayıs devrımlerisebeplerle kayıtlanabıleceğını ay ne karşı düşüncelerın, bılhassa rı ayrı düzenlemiştir. Her hürabin sağ ve sol ıdeolojılenn geriyetin özel sınırlanma sebebi lışıp yayılmasına Anayasamız eno hürriyetın yer aldığı maddede geldır (1). bulVınmaktadır. 20 Md. hükmü Buna karşı olan ıkıncı görüş ise, bır istisna olarak, düşünce ise, düşünce hurrıyetıne muhtehürrıyetinı tanımakla yetinen, vaca (yanı belli bırtakım düşünbunun ötesınde hıçbir sınır getirce ve kanaatlerın açıklanıp açıkmiyen bır maddedır. Is'e, mad" lanamaması yonünden) Dır sınır denın mutlak ve sınır tanımayan konamıyacağı fikrını ılerı surıfadesi düşünce hürriyetınin nıuh mektedır. Bu kanaate göre, Ana teva bakımından sınırlanamıyayasamız sıyasi, iktısadi ve sosyal cağımn birincı delihdir. butün fıkırlerın tartışılabilmesine, her turlu ideolojik tahlil ve Bu hürrıyetın bu şekilde muttenkıdin yapılabılmesıne ve b u , la,k bir ifadeyle duzenlenmıs oyoida lercihfBein açığa "reîfırnun ızahını yapmak zor d * jjMJ» Bır kere genel ftçıdan şy söylenebilir: Duşunce hürriyeti, mahıyeti ıcabı butün oteki hürriyetlerin kaynağı ve anası durumundadır. Bu bakımdan, di•• •• •• ğer hürrıyetlenn faydalanamadığı ımtiyazlı bır serbestlik rejirnınden yararlanabılmesı gayet nayasamızın pozıtıf hükümtabıidir. Yoksa. bu kaynak hürlerinı, ruhunu ve genel man riyeti sınırlamak, bır ulkenın tığını araştırmak, bizı de. dü bütün fikri, morâl ve artistik ha« şünce hürrıyetinin muhtevaca yat kaynaklarını da Iturutmak sınırlanamıyacağı sonucuna uiaşdemek olurdu. Ayrıca, yabancı tırmaktadır. Bu yoldaki gerekhukuklarda da, duşunce hurrıyeçelerımızi açıklamaya geçmezden ti bu ımtıyazlı durumdan faydaonce, aksı goruşü savunanlann lanmakladır. dayandıkları bir delılın değerŞu var kı, Anayasamız düşünlendırılmesinı yapmamız gerekice hürrıyetını bu mutlak ve ım Anayasanın esasları A Koyucunun goruşu A •••••»••••••••••»•••••••••»•»•••»»»»•••• TENZİLATtl SATIŞ K I Z I O R O A U S KOENKA BÜYÜK ACI KAYB.M1Z Fskultemizm çok değerli profcsörlerinden ve eski dekanla rından Profesör Dr 14 Nisan 1968 Pazar gunü evinde geçirdiği âni bir kalb krizi sonunds bayata gozlerlnı yumtnujtur. Merhumun cenazesi 16 Nisan 1968 Salı gunu saat 11.00 de Fak'JHede yapılacak merasimden sonra Hacı Bayram camiinden kaldırılarak ebedi istlrahatgâhına tevdi edilecektir. Kederll ailesine, yakınlarına, n.cslek arkadaslarına ve oğren cilerıne başsağlığı dileriz. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakultcsi ÖğTctim uve ve >arriımcıları Cıımhurijet 3887 (« İIKİN tıyazlı çerçeveye yerlestırırken, bu ana • hürrıvetten doğan va da onun ıfadelenmesıne yarıyan başka bırtakım hurrivetleri de ozel sınırlara bağlamaktan ge rı kalmamaktadır. Meseiâ. belli bazı doktnnlerı açıklamak, y»ymak ve savunmak bakımından 20 Md. dekı düşünce hürriyeti tam bır serbestlik getırırken, düşünce hürrıvetinin tabii sonuçlarından ve hattâ gerçeklesme yollarından olan sıyasi partiler kurma ve bunlar vâsıtasıyle düşüncelerını yayma söz konusu olunca. bırtakım özel kayıtlamalarla karşılaşılmaktadır. Meselâ, «İnsan hak ve hürriyetlerine dayanan demokratik ve lâik Cumhurıyet ilkelerine ve Devletin ülkesi ve milletivle boiüıımezli£i temel bükmüne..» aykırı siytsî partiler kapatılabılecek, bu türlü düşünceler siyasî teskılâtlar yoluyla açıklanıp yayılamıyacaklardır (Md. 57). <» '.\Tii şekilde. mücerret plânda • lantilâik düşüncelerin açıklan J J ' masını yasaklar bir Anayasa ••••••••»•»»•»•»•••••»»»•••»»•••••••••••••••• hükmu de bulunmadıcını sanırız Cumhurıvet 3859 Zira, Anayasanın 19. Md. si de, teokraük muhteva ve hedefli düşünce açıklamalannı yasak iamamakta, fakat bu turlü düşüncelerin birer istismar ve suiistimâl aracı olarak kullanılmalarını, dolayısıyla, istismar ve suiistimali yasaklamakDİNAMO VE TRANSFORMATÖR tadır. Bu iki eylemin ise, bir düSAÇ ÇEŞİTLERİ şünce açıklama9i sayılamıyacağı ortadadır. T u r i s t i k E ş y a 390 N a r m a n h Yurdu • Tünel Çarşamba, Perşembe, Cuma, 17, 18, 19 Nisan (Saat 10 11» 19) SİLİSLİ TEVFİK EŞBERK SECRETARY WANTED A vvellknown foreign company is seeking a secretary for its Gayrettepe office. Ability to translate English to Turkish and Turkish to Enghsh essential. Knowled'ge of Turkish steno is an advantage. Please send detailed applicatıon in Enghsh with photograph to P X . 48 Teşvıkive. All applications \vill be kept confidential. ERTAN OZTURKKAL Evlendiler. '*&• 15.4..1968 Kadıköy / Cumhuriyet 3858 JR OZDEN ve ORHAN RE1SOĞLU, DENİZ'in doğumunu akraba vc dostlanna sevinçîe duyururiar. Hacettepe Hst 13.4 968 D 0 Ğü M V\ II Cumhurıyet 3876 (llâncıhk: 6232'3869) BÜYÜK ACI KAY8IMIİ Fakültemizin çok değerli profesorlerinden ve eski dekanla rından Profesör Dr. AGI BIR ÖLUM Ziraat Fakültesi profesorlerinden ve eski dekanlarından. rrerhume Satberk Hanımefcndi ve merhum Eşref Bevefendinin oğvıl!»rı. Azadf; Csbcrk'in kıymetli eşi, Mevhıbe Zpren ve nıerhıım Zihni 2eren'in dama * dı. Gonül Aral'ın kivmetli babası. Celâl Eşberk'in ağabeyl, Cultekin Aral'ın kayınpederi Profesör Dr. 14 Nisan Pazar günu Hakkın rahrr.etine kavuşmuştıır. Cenazesi 16 N'ısan Salı gunü öğle namazını muteaklp Hacıbayram c»miin den kaldırılarak ebedi irtirahatgâhına tevdl olunacaktır. MevlS rahmet eyleye. AİLESt Herij R«kl*m . .../3879 STATISTICIAN WANTED A wellknown foreign company has situation open for a statistician to work ın the field oî Marketing Research. Fluent English and good Mathematical background necessary. Please send currıculum vitae and a photograph P.K. 48 Teşvikiye. All appücations will be kept confidential. to TEVFİK EŞBERK 14 Nisan 1968 Pazar günü evinde geçirdi£i âni bır kalb krizi sonunda hayata gozlerlnı yura muçtur. Merbumun cenazesi 16 Nisan 196H SaU günü saat 11.00 de Fakültede yapılacak merasimden sonra Hacı Bayram camiinden kaldırılarak ebed! istîrahatgâhına tevdi edilecektir. Kederli ailesine, yakınlanna, meslek arkadaşlarına ve öğrencilerine baş tağlığı dilerim. Prof. Dr. Sabahattln Özbek Ankara Üni. Ziraat Fakiiltcal dckanı Cumhuriyet 3888 TEVFİK EŞBERK (Ilâncıhlt: 6232/3870) Şu halde, düşünce hürriyetinin özel yollarla ıbasm ve yayım, eSıtım ve öğretim, siyas! teşkılât kurma..) açıklanmasını duzenlıyen maddelerdekı özel kayıtlama sebeplerı. ancak o maddeler ıçın geçerlı olabılecekler. ana hürnyetı düzenleyen ve daha genel kapsamlı bir hüküm getiren 20. Md ye şâmil tutulamıyacaklardır Aksı bir yorum. belli birtakım hürnyetlerin kayıtlanmasına sebep teşkil edebilecek özel v P lstisnaî «ebep'.e1' BKZ. KUBAL1, Anayasa huri, bu nevıden bir kayıtlamaya kukunun genel esasları ve siyayer vermıyen 20. Md ye de şâmil sî rejimler, îstanbul, S. 271273 tutmak. ıstısnatan kâide haline TUNAYA. Siyasî Miiesseseler getirmek ve Anavasanın ruhuna ve Anayasa Hukuku. îst. 1966 aykırı bır çekılde genişletmek S. 144145. KAPANÎ. Kamu Hürdemek olurdu. Oysa. demokratık riyetleri, Ankara, 1964 S 101102, nıtehktekı Anavasamıza göre, DÖNMEZER Düşünce ve kahürriyet asıl. sınırlama tse istj<naat hürriyetinin sınırı. tÜHFM nadır. Bu sebeple, temel hak ve C XXIX. Sayı: 3, S. 761 v.d! hürrivetlenn sınırlanması ^öz koAn. Mahk. nin kararları: E 1963/ nusu oldukta, «diğer hürriyetler 16 K. 1963/85 RG. 9 Temmuz dahi sınırlanabildikten sonra, 1963 ve TCK 141142 için BKZ. düsünce hürriveti de haydi hay RG. 25 Temmuz 1967. di sınırlanabilir» şeklindeki bir eöriisü paylaşamıvoruz. V Prof. KAPANİ daha sonrakl yayınlarında bu görüşi! tercih üşünce hürriyetinin mutlak eder durumdadırlar. BKZ Htirve kısıntısız bir şekilde tariyetlerin Üzerindeki Gölge, nmmış olmasmın izahını, bu Milliyet, 25.3.1967. Keza, Prof. hürriyetin ;mtivazlı bir kavnak KUBALI da, düşünce hürriyehürriyet oluşuyla, yapmıştık. 1tinin kutsal niteliğine işaretle kıncı bir ızah da, Anayasamızın ayni sonuca varmaktadırlar hürrivetler meselesi karşı«ında BKZ. •Steinbeck raporu. YÖN takındıgı tavır ıncelenerek yapıSayı: 207 ve Uçuruma giden yol. labilir. Pek çok kişinin de ifade Cumhuriyet, 15 Mart 1967. Ayni ettigi gibi Anavasamız hürriyetKörüş için bilhassa BKZ ÖZEK, ler bakımından gerçekçi bir yol Düsünce hörrlyeti açisından tutmuştur Fakat bu gerçekçilik, 141, 142. maddeler, ANT, Sayı: bâzı düşünce tarzlannın, birta3233. lcım doktrinal düşüncelerin açıklanıp tavunulmasını ya da yayılYARIN : masını dahi vasaklavacak «ekilrle kavnaktnn kısıcı bir «erçekKamu yaran ve çılık degıldır Ak«ıne. bu Eerçeksiyasî tercih çilik anlayışı. hürriyetlenn en Acaba basın ve yayın yoluyla yapılacak düşünce açıklamalan muhtevaca sınırlanabilecekler midir? «Kişilerin haysivet, şeref ve haklarına tecavüz.. Suç işîemeye teşvik» gibilerden düşünce hürriyetinin konusu içine zaten girmiyen sınırlamalar bır yana, 22. Md. nin basın yoluyla düşünce açıklamalarma birtakım muhteva kayıtları getirdiği intibaı ilk hakısta hâsıl olmaktadır. Milli güvenliğe, genel ahlâka ve yargı görevlnin yerıne getirılmesine zarar verecek düşüncelerın yasaklanması gibi.. Ancak, bunlann gerçekten düşünce hürriyetine birer ideolojik sınır getirip getirmediklerini anlamak için, bilhassa milli güvenlik ve genel ahlâk gibi kavramlann açıklanması gerekmektedir. Bunu ilerde yapmıya çahşacaği2. Özet olarak denebilir ki, Anayasamız, ne 20. Md. siyle ve ne de öteki maddeleri yoluyla (22. Md. yle ilgili tartışmah durum bir yana), sağ ya da sol eğilimli düşüncelere, bunların açıklanıp savunulmasına. telkin ve tavsiye?ine hicbir muhteve sınırı getirmemektedir: gelmiştir. Kısa teslim hususi sipariş alınır. İBRAHİM KAZANCIOĞULLARI KOLL. ŞTİ. Tersane Caddesi 13 Karaköy Telefon : 44 77 33 ELİF YAYINLARIMN YENİ KİTABI: Osmanlı Tarihinln Sosyal Bilimle Açıklanması ' Türk Urihi ve sosyolojisi ıçiiı önemli yazilaı serisi Yazan: Mehmet Ali ŞEVKİ Fiatı 18 TL. Kitapçılarda araymız. İstanbul ve Anadolu Dağrmı: GeDa, Nuruosmaniyc Caddesi Garanb Han. Ankara Dağıtımı: Aydın Kitabevi. Kızılay. Cumh'iriyet 3873 DİSKOTEK Salı, Pcrşembe 21.15 Çarşarrba 15 ve '.'\lb de Cumarte&i. Pazar 1815 de *** >,'• ¥ h ELHAMRA | ÎSTANBUL TiYATROSU !! BITİŞİK DAİREİ Cuma 21.15 Cumar'ıe&i ve Pazar 15 ve 21.15 de RekUmcılık: 1659 3851 D KADIKÖY IL TİYATROSU Yazan: John Patrick YÖneten: Üııer İlsever Çeviren: Seçkln Çağan Dekor: Sezer Sezln Salonumuzda Klima tesisatı vardır. Pazartesi, hariç her akşam 9.15 Çarjamba, Curaartesi, Pazar Matine 18.00 Ad^es: Bahariye Adlive karşısı İlânnlık: fi 187'3866 AGELECİ KALP (BU AKŞAM)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle