18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHÎFE DOPT 10 Aralık 1968 CUMHURİYET Trende garsonluk yapan asker... Rusya'da Kouo Mıng Tong nedir ? Anlamı. Millî Halk Partisidir. 1900 de Sun Yat Seıı tarafındaıı (Çinin Yeniden Doğması tçin Birlik) adı altında kurulmuş, 1911'de Kouo Ming Tang adını almış. 1911 devrlmini deslekleycn parti. 1913'de Yuan Che K'ai tarafından dağıtılmıştır. 1917 yılında Kanton'da hükümet kuran Sun Yat Sen, 1923'te KouoMing Tang'ı resmi olarak yenidcn kurmuştur. Daha sonra Sun Yat . Seıı Sovyet ajanlarının >ar dımını kabul etmistir. Onlar da Kouo Ming Tang'ı. Rus Komüııist Partisi modeline uygun olarak örgütlemişlerdir.. 1925'te Sun Yat Sen'in ölümünden sonra, Parti ikiyc bolünmüştür. Ilımlı kanat Çan Kay Şek'in yönetimine geçmiştir. Çan Kay Şek 1927 de komünistlerle bozuştuktan sonra 1937 de Japonlarla savasmak için tekrar barısmıştır onlarla ve 194«'da kesin olarak araları açılmıştır.. kan kalkıyor, bir aşagı iniyor, bu kıpırdanma canhlık katıyor eşsiz güzelliğe .. Yeşilin 70 çeşidi bizim Türktyede ise, 71 inclsi mutlaka Çindedir diyeceğim . Ama, hüzün dolu bır yeşil . Bilmem hiç görüp. hissettiniz mi slz hüzünlü yeşili?.. RUtubetii iklimin çıkardığı buğu, arka plânı hafifçe solduruyor; sanki bütün bitkilerin, blitün tabıatin üzerine inc ipince bir tül geriliyor... İşte bu hüzün dolu yeşil... ışanya bakıp bunlan düşünür ken, yammdaki boş koltuğa genç bir Çinli oturdu. . Yabancı değil, Şumcun'dan beri bi jurjuvalar motifle çekerdi Honkong • Kanton katarını!.. Atom bombasından, otomobile; ameliyat mak.ındeyim artık... Trenimiz agır sından röntgen cihazına kadar gır yemyesil, mümbit ovalaırın ortasından geçiyor... Büy her türlü aracı yapan dünyanın 3. ne kadar da isabetli; şu hi devi. demek; ne insanlarının, ne yen ülkeyi iyice göriip, tanıde topraklarının görülmesinden mek için!.. Şayet, komünist artık çekinmiyor!.. Ama yine de met yavaşhkta bir sakınca hayret içindeyim! Zaman zaman ydı, her halde çare düşünür, karşımıza dikilen güçlükler, bilefil, icabederse beş lokohassa yabancıların huzurunu ka şçileri eziyorlar Difii Bond IDESTY MSE 6UUJMAM LER l|£ çıran güvensizlik nlye? Ârızasız. inışsız. yokuşsuz, kolay yapılmış asırlık demiryolunda gıdıyoruz... Renkli fotoğraflardaki kadar güzel tabiat manzaralan uzamyor iki yanımızda.. Gözün alabildiğine buğday ve piring tarlalarının Uzerinde küçük m o tıfler halinde köylünün çahştığı gdrülüyor... Başlarındaki o Unlü, geniş hasır şapkalar bir yu D ze refakat eden «Çin gezi servisi» nin bır memuru... Pirinç tarlalarınd» çalifan ka dınlan gostererek: Bu yıl, dedi, her yıldaıı fııla rnahsul olacak .. öyle tahmin edivoruz. Dışanya satacağız büyük bir kısmıru!.. Çinin geçen yıl hububat üretimi 210 mılyon ton civanndaydı... Daha önceki yıl ise, işler kötü git mış; kuraklık ve sel felâketi sebebıyle 180 milyon ton mahsul elde edilmişti .. Dışanya makine sattp buğday almak mecburiyetınde kalmıştı Çinliler. . Zaten 1964 den bu yana her yıl 5 • 6 mil yon ton çeşıtli gıda maddesi ithal edıliyordu... 700 milyondan fazla insanı doyurmak, giydirmek kolay mı? Yanımda oturan genç. her halde bu yıl pirinç üretimınin ancak kendilerine yetecek kadar tahmin edildiğini bilmiyordu!.. Belki de kendi temennisini söylüyordu bana!.. Az sonra. İnci nehriyle yanş etmeye başladık; iki kaplumbağa gıbi!.. Yanımızdan en aşagı üç insanm boyu çapında borular geçiyordu kilometrelerce... Çınli genç onlara baktığımı görünce güldü: Hongkong'a içme ve yıkanma suyu buradan gider, dedi... Kesersek perişan olnr zavallılsr!.. Sonradan öğrendim ki, kapitalist ulkelerin (îngiliz kolonisi) dillere destan serbest limanında yaşıyan 3 milyon insanin yalnız suyu defil, sütü de Kızıl Çlnden geliyormuş!.. Kanton sokaklarında otomobil pek az görünen bir »raçtır. Fakat otobüslere sık sık raslanır.. Bisiklete ise halkın '• 7080 i sahiptir. Gördügünüz yer tenha bir taatte otobüs duraklarından biri .. Çin yazıları Mao Çe Tung'a uzun ömiir diliyor.. t'stte de Mao Çe Tung ile elinde Kızıl Kitabıyla yardımcısı Lin Piao.. va tertibatı var.. Orada da koltuklar yatıyor!.. Üstelik uyuyan yolcularla dolu her yer.. Göğüslerinde duran Mao rozetleri tavanı seyredıyor.. Hoparlör de so nuna kadar açılmış.. Devrim parkıları trenin gürültüsünü bile bastırıyor!.. Hep ayni kıyafette insanlar.. Beyaz gdmlek, mavi pantolon, plâstik sandal.. Kadınlarınki de buna yakın.. Vagon restorana girdim.. Üç beş kışi duvaıa dayalı portatif masaya oturmuş, yemek 3'iyor, bıra içiyor.. 8 tane de servis yapan kız... Bır Hollandah tüccarla beraber oturdugum masaya az sonra iki Çinlı geldı.. Kolunda «Şanghay» yapısı iri bır saat olan ufak tefek adam, kızarmış tavuk, patates, pirinç ve bira ısmarladı.. Dığeri ise yağda pisırılmış 4 yumurta ile şekerli ekmek!.. Arkadan süt istedi, sıcak sut.. etraftm» baktım herkesin onunde ya sut, ya da bıra bardağı var... Bız de birer kahve içelim dedık... lyi değıl kahvelerı... ama yıne de dibine kadar yudumladık fincanlan... Sonunda hesap geldi... Hem de faturasıyla... İki lira kadar bir şey, bizim parayla.. Göz ucuyla baktım Çin lılerın herbırinin ödediği 5 lıra yı geçmıyor... O zaman anladım ki . Az önce geldığim bu ülkede hayat bir hayli ucuzdur... irml yıl önce açlıktan her yıl milyonlarca insanin olduğu Çındi burası... Bırakınız o kadar uzağı, beş yıl geriyi hatırlayınız; yine açlık, kıtlık olayları vardı bu ülkede... Ama şımdı, «Dünyanın ortası» nda buyle bir tehlike kalmadığı gorulüyordu .. Bır trenin restoranında oğrenmemistım, bu gerçeği... Orada ancak gozlerımle gormuştum!... Batılı kaynaklar ortaya çıkarmışlardı rakkamları.. ve rakkamların dayanaklarını... Bır saat kadar oyalandık diğer vagonlarda... Öğrencılerle ve onların yardımıyla ışçılerle konuştuk... Hoparlörden ardsız arasız soz ve muzık yayını devam edıyordu... Mao Çe Tungu yolculann bır kısmı dinlıyor, bir kısmı da uyuyordu horlaya horlaya... Kimsenın aldırdıgı yoktu bıri b^rıne!^ Tekrar yerime oturdugum zaman bır haylı yorulmuştum. . Gurültu, her dakıka karşıma çı kan yenı sahneler başıma ağrı vermıstı.. Zaten yarım saat sonra Kanton'a varmış olmamız lâzımdı... Koltuğu yatırıp şöyle bir uzanayım dedim... Y Carth Tıffotıy Jones > p£Z2V ŞLJNU ACUMA İYl (2Aİ? JFE "fJAYlC'' ÇİM konu ve resim: AYHAN BAŞOÛLU , I BUDIN KOPRUSD ütün bu konuşmalarımız sırasında hoparlörden ihtilâl şarkılarını dinliyorduk .. Ve sonra her on dakikada bır: Wang wang Sui Wang VVang Sui . «Yüz bin yıl yaşa Başkan Mao. Yüz bin yıl yaşa!.» Belınde kalın fair kayışa asılı tabancasıyla Kızıl Ordunun bir askeri, iki kızla birlikte yolculara çay servisi yapmaya başlamıştı.. Kızlar agzı kapaklı fincanlan dağıtıyor. asker de elinde «ıbnk», yeşıl çay doküyordu... Seker.. yok... çünkü şekersiz içiyorlardı çayı... Tadım bozmasın dıye:.. Komşuma eğilip merakla \üzune baktım: Olacak iş değıldi gordügüm1.. Askerler yolculara garsonluk mu yapıyor Çinde? Yıne alaylı alaylı süzdü beni.. Sonra «Çok bilenın, bilmeyene oğretme gururuyla> gerinerek şunları söyledi: Bü>iik Proleter Kültiir Devriminin bir eayesi de budur.. Bir yenilik, bir ileri anlayıştır gördüC'ünüz. Ordu, enıperyalist ülkelerde sadece dovüşen, savaşan bir organdır. Ama Çinde orduyu her >erde bulabilirsiniz! Çiftçiye yardım eder tohumunu ckip, hasadını kaldırır... Fabrikada çalışır.. t'niversitede öğrenciye yol gösterir. Büyük liderimiz, bü\ük öğretmenimiz, büyük koruyucumuz Başkan .'Mao Çe Tunç diyor ki... Tahmin ettim... daha dcğrusu hatırladım, Onun bu konudaki sözlerıni'. Âdetleri çünkü, mutlaka O'ra bağlayacaklar lâfı!.. Xeyse ki, araya ben girip adr.mcağızın konuşmasını kesmeden onümüzdeki koltuklarda oturan Çinliler hoparlörun yprdıği bır işaretle ayağa kalktılar.. Bız.mkisı de hemen toparlandı ve cebmden Kırmızı Kıtabını çıkardı. Kar=ımızda asılı duran Mao Çe Tung'un renkli fotoğrafına doğru çevırdi yıizünü .. Asker «Çay ibriğini» yere bıraktı... Kızlar, ellerini bir havluyla kuruladılar.. D.ğer iki asker hazırol duruşur.a geçtı . Suratle kırmızı kıtaplar açıldı .. ve Çince olarak hep beraber. okumaya başladılar... Uç dakika, beş dakıka... on dakıka . nıhayet hoparlördekı ince seslı kız sustvı onlar da sustular. Hemen arkadan piyano ile Doğu Kızıldır» şarkısına ses verildi. Herkes koro halinde şarkıyı söylemeye başladı.. Tren ise, sağa sola kaykıla kaykıla hâlâ Kantona doğru gidıyordu'.. Kızıl Çine alış veriş yapmaya dünyanın dort tarafından gelen lâstikçiler, pamukçular, kumaşçılar, ağır veya hafif sanayı fabrıkalarmm sahipleri, temsilcileri hayretler içinde şaşkınlıktan gözleri fal taşı gibi açılmış, olan biteni seyrediyorlardı!!.. Bütün bunlan once ben de yadırgamış, yabancılara gösteriş yapıyorlar sanmıştım... Ama bu ülkede kaldığım süre içinde gorecektim ki; Çinliler başkalarının kendileri hakkmda ne düşundüğüne pek aldırmıyorlar!. Ve üstelik, smırlanndan içeriye girdığimiz andan itibaren karşılaşfığmuz ve bıze garip gelen bütun olaylar, bütün hareketler Çin halkının günluk hayatından bırer parçadır!.. B ağrıyor.. gözümü açacak halim yok... ArrVq yine de o okudu ben dinledim... Nihayet; Nedir ?u «izin kültiir devrimi dedim... Bana anlatır mısınıı? Adam sevincinden uçacak!.. Başladı bülbül gibi konuşmaya.. Bır yandan o, diğer yandan hoparlör.. Ikisi biribirine karıştı.. Devrimler hiç bir zaman bit memrlidir... Devrimler durdnfcu anda bittniş demektir zaten .. tste Rusya ortada.. Leninin büyük komünist, devrimini dejene re ettiler... Krufçev ile basladı facia. Ytni bir burjnva sınıfı meydana geldi .. Ve işçi sınıfını ezmeye başladı... Pardon anlayamadım? Rus yada mı? Işçileri ezmeye başladılar? Evet Rusyada. Burjuvalar, Proleterieri ezmeye başladı... Halbuki Komünist devrimı işçi lerin, köylülerin, askerlerin değıl miydı?!.. Tren, yolcularından, yolcular trenden daha yorgun Kanton garından içeriye girdi.. Ve sonra hepimiz, yeni bir ülkede, yeni bir hayatın temposuna uymaya çalısarak odalarımıza çekildik!. Bay Çetiner, bay Çetiner... Başımı çevirip, baktım... az önce yanımda oturan genç Çinlı.. Gulümsedim... Evet... buyurun!.. Beraberce Mao Çe Tung'u öfrensek asıl olur? Size de bir kitap getirdim... Bakın... işte 90... açın 16. sayfayı okuyalım! Başım burguyla oyulur gıbi Y A R IN: Bngünü anlamak için dünü bilmek lâzım üçük kırmızı kitaplar havaya, üç defa kalktı indi, kalktı indi, kalktı indi... « Mang wang sui.. wang wang sui!..» Yol arkadaşlarımm şaşkınlığı hâlâ geçmiş değildi.. Bir şey soy lemiyorlardı ama, biribirlerinin gözleri içine baktıklarını görmemek... ne düşündüklerini anlamamak mümkün mü?.. Ekseriyetle yabancı yolculann oturduğu bızim soğuk hava terıibatlı, yatar koltuklu vagondan çı kıp restorana gitmek istedim.. Kapıda duran taboneah asker: Tabii, dedı . İki yagon ilerde restoran, buyurun... Sallantıdan, tutuna tutuna y ü rumeye başladım. Aaa.. diğer vagonlann hızimkinrien hiç bir farkı yok!.. Orada da soğuk ha K Baba Oldu ya! İki buçuk metreden beyin üstü duşersen ne olur insan düşünsene.. Kendımi kaybettim. Hancının adamı, salak herif bakıyor; benim odada lâmba yanıyor ve odanın kapısı bir saattir ardına kadar açık. Neden sonra dama çıkıp sesleniyor: •Mahmut Bey, Mahmut Bey!» Ses yok. Bir de görüyor ki, ben aşağıda inildiyorum. Hemen sedyeye koyuyorlar. doğru istasyona: Oradan, doğru Haydarpaşa Numune Hastahanesine! Tam bir ay ben bende değilim. Senin anlayacağın, aklım başıma geliyor gidiyor. Abuk sabuk şeyier arasmda annemi, babamı, sonra seni ve kardeşlerini sayıklarmışım. Anlattılar, bana bakan hemşire anlattı. O vakit, kendi kendime, «Tanrı beni hem cezalandırdı, hem de korudu..» dedim. *lki çocuklu bir kadını boşadığım için cezalandırdı da. üç çocuk babası olduğum için acıdı ve korudu. Onları Düzce'den, büyük oğlanı Antalya'dan çağırtıp getirteyim yanıma. Et ekmek üzerinde yaraşır. Han odalarında böyle sersefil olmayacak!» dedim. Çocuk Büyük geçmiş olsun babacığım. Şimdi nasılsınız? Baba Şimdi iyiyim. Verilmiş sadakamız varmış. Biliyorsundur; ben Devlet Demir Yollarının Bölge Eczacısıyım burada. Çocuk Bilıyorum evet. Baba Sivrisinek dedin mi bitirmiş, kum gibi kaynıyor. Onu bırak, bazan tâ Pozanti'ye, Bilemedik'e kadar uzanmak zorundasm. Oralardaki işçi karılarma kinin dağıtacak, sırasında iğne yapacaksın. Karıların kollarını, kıçlarmı görme.. dalga dalga kir. Su nedir bilmezler. Yıkanmak nedir, temizlik nedir, haberleri bile yok. Yamnda ispirtoyu şişeyle değil, y^tmez. tenekeyle götüreceksin. İğne yapacağın yeri görebilmek için . Halan, Enişten nasıllar? Çocuk Hepsi iyiler babacığım. Size çok çok selâmları var hepsinin. Halam ayrıca gözlerinizden, yanaklarınızdan optü. Mektubunuzu bekliyor. Baba Yazmam o şişko karıya mektup! Biz ona, seni sanki şimdi. apar topar gönder mi dedik? Benim buradan aynlaeağırm biliyordu. Sen tatilini Antalya'da geçirip, öyle. gıdeceğim yere gelecektin. Biz onun çıkardıklarına; Ferhunde'sine, Hikmet'ine, Hayri'sine az mı baktık? Hepsinin kursağmda benim lokmam vardır. Al çocuğunu başına der gibi.. Hıh! Kızlar; Atıfet ile Hümeyra nasıl? Çocuk Onlar da iyidir babacığun, ellerinizden öptuler. Baba Evlendi mi Atıfet bâri, ne oldu? Bir sütçüye varacaktı, vardı mı? Çocuk Sütçüye değil, terzi Hatçânım teyzenin oğluna.. Almanya'da tarım mühendisliği okumuş. Baba lyi ya, ben ona sütçü diyorum. Çocuk Nişanı bozdular. Baba Niçin? Oğlan fena oğlana benzemezdi. Çocuk Evet, ama kaşlarının altını üstünü ciletle aldırıyormuş. Bu nasıl bir erkek dediler. Baba ıHım'lar.) Sütçü mütçü, bakkal çakkal demeyiD, o kız ilk önüne çıkanla evlenmeli artık. Sonu kötu olur. Sağma soluna baksm bir kere. Ablası Ferhunde'ye, kızkardeşi Hikmet'e baksın! Biz, onun ablasını, herif kötü çıktı o başka, daha on beşinin içindeyken Famaka vapuruyla Izmir'e götürup gelin etmiştik. Kızlar mümkün olduğu kadar erken, erkekler mümkün olduğu kadar geç evlenecek. Tecrübeyle sabit.. Tutmağa çahştığın nedir öyle? Çocuk Şu kocaman sivrisinek, baba. Vızıldayıp duruyor., Baba Hah ha.. vazgeç, başa çıkamazsın. Mübarekler bin değil, bin bir değil. Ben diyeyim yüz bin, sen de yüz milyon. Ordu. Dua et de bir an önce kurtulalım biz burdan. Bıktım usandım. Gına geldi. Haydi ben eczacıyım, sıtmanın, hastahkların çeşitlisini bilir, ilâcını yapar kullanırım, ya bilgisiz halk, fakir fukara ne yapsın? Bunlan sana, sen artık büyüdün diye anlatıyorum. Malaryadan, tifodan kınlan kınlana.. Gördün, her bir sivrisinek serçe parmağım büyüklüğünde. Besili, azman. Hele bizim Demiryollarmda çalışanlar.. Çocukların karmları Hüddağı gibi şiş, bacaklar desen çöp, kibrit çöpü. Evlere şenlik bir sıtma savaş doktoru var ki, Allah tez vakitte belâsını versin, işi gücü köylerde kadın oynatmak. Dünya vız geliyor terese.. Kaymakam ondan beter. Vur semeri sırtına, çek jTjlarmdan, pazarda satılık eşek diye dolaştır!.. Başka bir işe yaramaz. Daha olmadı mı, ben, ne yapayım, kendi paramla kinin getirtip dağıtıyorum sağa sola. İşte bizim ev!.. Çocuk (Döner bakar) Hangisi? Baba Soldan ikinci. Çocuk Pembe boyalı, o mu? Baba Hiç sorma, annenle kardeşlerin kapıya çıktılar işte. Anne Hoş geldin Osman . (Araba evin önünde durur. Basma entarili anne ile, biri beş yaşında (erkek), biri iki yaşında (kız) kardeş, kapı ağzında, yeni gelen abilerine ve beygirlere bakmaktadırlar. Küçük kız, annenin etekleri arasına saklanmışür. Ya da orası, ona göre, kendi varlığmı sezdirmeden, merakh şeylerin gözetlenebileceği yerdir.) Çocuk (Arabadan atlayıp onlara koşar.) Hoş bulduk anne. Baba Dikkat ettin mi, kız kime benziyor? Çocuk Babaannemin küçülmüştü.. baba. Tıpkı Babaannem. Baba (Keyifli keyifli güler.) Hadi, sarılın öpün abınızi!.. BABA: Küçük kızla küçük oğlan gelmiş koynuna girmişlerdi. Kuş cıvıltılarıyla ince bayram düdükleH karışımı sesler çıkıyordu kızkardeşten. Önce çatınacak oldu çocuk, «Bırakın uyuyalım..» diyecek oldu, giderek hoşlandı bundan. Hadi altalta, üstüste. Baba, sofanın açık kapılarından görünen karşı odanın cumbasmda oturmuştu. Sırtında patiska geceliği, pamuklu hırkası. Höpürdeterek sabah kahvesini içiyordu. (İkinci kahvesi olacak.'» Kapkara, sert telli saçlarının bir tutamı ayaklanmış. ayaklanmaktan caydığı yerde. geniş, düz alnınm sağına yıkılmıştı. (Arkası var)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle