19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHÎFE DÖRT 26 Kasım 1968 CUMHÜRÎYET n TT A.a F Bülent Ecevit'in Yolun solunda bir ev. tkt katlı. Bahçe kapısmdan içeri girince, iki basamak merdiven. Kavak ağaçiarmın gölgesinde ikinci bir küçük bahçe. Ecevitlerin evi bu bahçeye bakıyor işte. L05, kuytu salonun duvarlan çepeçevre kütüphane. Yerde, sobanın yanmdaki yastıkta «Topal» kıvrıhp yatmış. Sobabaşının tadım o çıkanyor. Köjedeki kü çük masamn başında Rahşan Ecevit, daktiloda Bülent Ecevit' in şiirlerinden birer kopya çıkarıyor bana. Biz de onunla okul h&tıralarından söz ediyoruz. öğrenimimi Ankarada Necatibey ilkoknln ile Mimar Kemâl ilkoknlunda yaptım, dıyor. Ortaoknlu kısmen o zamanki Er kek Lisesinde kıcrcen Robert Kollejde.. Liseyi de Robert Kollejde bitirdim. Xasıı bir öğrenciydiniz? Çok başarılı bir öğrenci değildim. Ama başansız da değildim. Genellikle zihnim belirli konnlara takıhr ve bir süre o konnlarla ilgilenirdlm. Nelerdi bu «konular?» Daha. çok edebiyattı. Belirli bir konnya kendimi verdiğim zaman da, derslerin bepsi ile aynı ölçiide Ugilenmezdim. Ama egitimimi takıntısız bitirdim. Sivrilmış bir öğrenci olmasa da, problemsiz, hocalannm başına dert olmıyan bir öğrenci. Yaramazhklarda, muziplikler de payı yok. ögretmenlerle aramda ne o zaman beni ejçlendirmiş olan, ne de bngiin bana vicdan azâbı veren bir olay geçmedi diyor. Takıntısız biten ders yıllarını Adapazarında geçirilen yazlar izliyor.. Bülent Ecevit'in büyükbabası orada Alaykumandanıydı o zamanlar... En büyük zevki okumak. Bir de komedi filmlerine, sanat film lerine gitmeyi seviyor. Oyle bayâletli, korkulu filmler oldu mu. diyor, sinemayı yarıd» bıraktığım gibi çıkardım!.. hayat şartları üniversiteyl bitirmeme elvermedi. Fakat elvcr sevdi, karanm Sanskrit dalında ilerlemekti. Koleji bitirdikten sonra bir süre Ankarada tngiliz Edebiyatla ilçim fizerinde dil ve edebiyatına gittim. Sonhabamın çok büyük rolü olmnş ra tngilterede basın ataşeliğintur dıyor. Başka şehirlerde bude kâtip oldum. Vakit ayırabildilundugum zamanlar, yaıdığım gim kadar Sanskrit, Bengalce ve mektuplarda en küçük bir Türk sanat tarihi çalıstım. Ama isle çe hatâsı veya nslâp boznklnrim o kadar yüklüydü ki, bitire fca olsa, mektnpla onları bildi medim. rir, düzeltirdi. Ve öz Türkçe Ya politika^.. Okul vıllakuUanmama özellikle dikkat erında ilgi duyar mıydınız poliderdi. Mektupla ders tikaya?.. Ne olmayı hayâl ederdiniz Bülent Ecevit, ressam bir an okul yıüarında? Eğitim yıllarım sürcsince ne ile edebiyata düşkün bir ba Edcbiyattan başka bir çey politika ile doğrudan doâmya banın oğlu. Okul vıllarında bu le ilgim yoktu. Kollejden gonra ilgili değildim. Hattâ politikayı iki etkinin altında. Karakalem resimler yapıyor zaman zaman. Ama gene de kefede ağır basan edebiyat. dünyası şiirli Ecevitlerin mutlu evlilik hikâyelerl okul sıralarıııda başlıyan bir aşka dajanıyor sevmezdim. Ancak insanî ve sosyal sorunlarU daima yakından ilgiliydim. Politikaya da o ilgimin sonucu olarak geçtim. Okul vıllarında sanırdım ki, politika ile ilgilenmeden de insan insanlık için «birşeyler» yapabi lir. Hakikaten yapmak da müm kündür. Fak3t olaylar beni siyaset alanında eyleme götürdü. Daha ilk görüşte kararını veriyor Büient Ecevit. Kelimenin tam anlamı ile bir yıldırım aşk.. Yaş: 19! Rahşan Ecevit'e, Size izdivaç teklif ettiği günü hatırhyor musunuz? dedim. Elbette, diye güldü. Bana bu teklifi yaptı. Ertesi günü de Ingilizce imtibanımız vardı. Ondan ikmâle kaldırn. O heyecanla çalışmaya imkân yoktu çünkürından biri zaten. Ama Bülent Ecevit'in çocukluk vıllarında ol duğu gibi onlarla uğraşacak vak ti yok. O işin zahmetini değil, sadece zevkini bölüşüyor artık. Bakımları Rahşan Ecevit'e ait. daima yanıbaşında. Haftalsr bo yu günde 14 saat yolculuk dile İcolay!. Bu geziye katılan gazeteci ar kad3slar onun, arabada uyuklı yan eşinin başını sarstlmas'.n di ye avuçları arasına alarak de?teklediğini, onu rahat ettirebil mek amacı ile bir an bile cözünü kırpmadığını hayranhkla an lattılar. Gittikleri her yurt kö<;e?inde kadın sorunları ile ilşileniyor Rahşan Ecevit. Onların arasına karışıyor. Yıırdun dörtbir köşesinde 150 kadınla mektuplaşıyor bugün. Onlara hiç nlmazsa mânen destek olmaya çabalıyor. Ve her gezid e bu ^ayı artıyor, artıyor.. Bu yorucu ce7İlerin sorunda kendi rliinyalarına döniivorlar eene. Kavaklı bahçeve bakan küçük ev. kedüeri. bitirilmemiî siir ve örgüleri. demli çav bardakları başında yarım kalmış riost sohbetleri ile onları bekliyor. Y A RI N; \ AYHAV Gece perisi Ama edebiyat merakı, şiir ça lışmaları gene de devam ediyor. Doğu edebiyatının Hınt edebiyatının etkısi altında mistik şıirler yazdığı günden bugüne şiir çalışmalarına ara vermiş değil. Xcrede fırsat bulsa yazıyor.. Po litık gezilerde otellerde, yollarda hattâ.. Ilham perisi, çocukluk yıllarından beri geceleri seviyor. Geceleri şiir yazıyor Bülent Ecevıt. Yığınla şiiri var. Toplasa. bir değil bir kaç şiir kitabı olur belki. Anıa lnç bir şiirini bitmiş saym:yor ki.. Bir tfirlü en iyi şeklini ver diğimi kahul edemem bir şiire. O yüzden kitap olarak derliyemedim. O yüzdpn bir çok şiirîerimi bitiremedim. Devamlı üstünde dururum. Arada «nasılsa» bitirilmiş olan lar da var. Bu şürlerden birini eşıne ithaf eîmts. Ikisınin de özellikle sevdıği bir şiir bu. Bülent Ecevit'in politika dışındaki yaşantısını, küçük bahçeye bakan bu kuytu salondaki mutlu, sâkin gecelerj anlatıyor: *DiŞf Boıtd MODESTY BLAISE Bu sevginin dışında da bir çok ortak yanları var. Rahşan Ecevit de. eşi gibi şiiri ve resml seviyor. Ama onun gönül kefesinde ağır basan resim. Okul vıllarında gayesi ressam olmaktı. Ne çare ki Akademinin yatilı kısmı yok. Rüyası bu yüz den yarıda kalıyor. Ama nasıl Kedili dünya.. Bülent Ecevit şiiri bırakmıyorAramızdaki masanın üstünde demlı çaylar, «Bronşit» in göz sa, o da resmi bırakmıyor. Sık sık paletinin, boyalarının başıkoyduğu taze pastalar.. Patisini na geçiyor gene. usulca uzatıp, çalmak istiyor bir tane. Fırsat buldukça sinemaya gidiyorlar. Karakız nerde? Vyuyor içerde.. Ben neçeli filmleri geviyo(Bir gazetede kedileri münarum, dıyor Rahşan Ecevit.Sosebeti ile yapılan bir röçortajnunda ölüm olmasın istiyodan onların üç tane oldüğunu rum, herkes evlensin istiyorum.. biliyorum.) Kendi yaşantıları da, bu neşeAma evin resmi kedileri bunli fılmlerin mutlu sonlarına ben lar. Gayriresmileri dışarda, ka ziyor. Bir çocukluk aşkının böy vakların gölgesindeki çimli bah lesıne sağlam ve uzun ömürlü çede bannıyorlar.. Kışın da içi olması sık rastlanır şey değil. kiiim parça'arı yastıklar konHer zevki, her yorgunluğu be muş tahta sandıklarda. raberce paylaşıyorlar. Eşinin siKedi sevgisi, müşterek yanlayasî gezilerinde Rahşan Ecevit BARAN DENİZ GURBETÇİLER 85 Barba Vangel'in, haberini verdiği kasırga, bir gün Sümbeki'nin güneyinde patladı. Gökde bulutlar Niyagara'lar gibi akdı. Engin koca şimşeklerle aydınlan dı, sonra gök gürültüîeriyle karanlıklara kapandı. Ama denizciler içlcrindeki acıyla tozaran. burgaçlanan denizleri al takke ver külâh delip geçtiler; kırık seren ve ölü denizciyle Sümbeki limanına majTia demir ettiler. Hırsjz Selim. kendi payma düşcn süngerleri hemen sattı. küçük bir tırhandil satın aldı. Bu ce%'iz kadar kayık, mendil kadar yelkenle, yurt kıyıları ve Bozburun yolunu tuttu. Bir ıssız koya vardı. Açıkda denizin ateş mavisi gözlerini kamaştırmıştı. ama koyun içi cam gibi düz, buz gibi cilâlıydı. Doğal olarak oranın da sesleriyle gürültüleri vardı. Ama sesler durunca, sessizlik oranın sesi gibi duyuluyordu. Issız koy mâsum ve tatlıydı ki, insan bakışı bu güzelliğin eksiklerini ister istemez tamamhyordu. Ortamm böy lesinde, tan yeriyle aydmlanmış herhangi bir insan yüzü, bir sevgi tanrıçasının denizden canlı bir aydınlık olarak çıkışmı gözünün önüne getiriyordu. Aylarca süren bir ayrılıktan sonra, Selim'in Anadolu'ya siftah ayak bastığı yerdi burası. O yere çömelip taşı toprağı öpesi geldi. Dünyaya yeni doğmuş gibi oldu. Çakır Ayşe'yi, Salih Reisi görmek, Ateşoğlu'na kavuş mak için Palamut büküne, canla başla, volta vurmaya koyuldu. Ama Palamut Bükünde ne Çakır Ayşe'yi, ne SaHh Reisi, ne de Ateşoğlu tayfasını buldu. Çakır Ayşe'yi nasıl gömdüğünü Selim daha örıce anlatmıştı. Ateşoğlu Tekir bumunda olmadığına göre, onu Bodrum'da aramahydı. Selim Bodruma yelken açtı. Ertesi gün tan yeri ağarırken Kara Ada kıyılarına vardı. Ada eskisi gibi, denizle gök mavisi, an oğultularıyla kuş cıvıltıları arasında uzun bir tire bir bağlantıydı. Bodrum limanı da, bir çok kayık, paracera, tırhandil, gulet gemilerinin direkleriyle, es kisi gibi bir direk ormanına dönmüştü. Ama bunca tekne arasında Ateşoğlu'nun depozito ve diğer kayıkları görünmüyordu. Sığırtmaçlar mavnaya bindirmek üzere sürü halinde sığırları rıhtımdan geçiriyorlardı. Sığırlar kışlanırken, gider ayak. ineklere asıyorlardı. Onlar sağa sola kaçmasınlar diye, sığırtmaçlar boğalarm ardından koşarak kuyruklannı burkarak tirbuşona çeviriyorlardı. O kuyruklan kayık dümeni gibi kullanıyorlardı. Selim onlardan Ateşoğlu'nu sordu. Sığırtmaçlar bilmediklerini cevapladılar. Selim denizcileri aramaya çıktı. Onlar her halde bilirlerdi. Sokaklar ıssızdı. Bütün Bodrumlular Kör Ömer'in hanının yanmda toplanmıştı. Çünkü ilk çağda, dünyanın en büyük yedi sanat eserinden biri olan Halikarnas Mafsoleon'unu (Bodrumda büyük bir mezardı», günümüzün daha üstün bir sanat yapıtıyla gölgede bırakmak amacıyla olacak, Bodrum Beiediye Başkanı Kör Ömer'in hanının yanmda. deniz kenarmda, dört gözlü bir beiediye kamu abde5thanesinln açılış töreni yapılacaktı. Kalabahğm yüzleri kulaktan kulağa olaylı bir sırıtışla biçilmişti. Abdesthaneyi kaymakam açacak ve herkesten önce oraya küçük suyunu dökecekti. Bir çavuş tarafından derme çatma muzıka tâlimi görmüş bir bando, elde davullar zurnalar alestaydı. Ama çavuş köyüne ayrılınca, orkestra nın başı boş kalmıştı. Kaza kaymakamı küçük suyuyla abdesthaneyi şereflendirirken bando da zart zurt marşlara koyuldu. Ondan sonra kuyruğa girenler, ab^ desthaneyi dörder dörder kullanmaya koyuldular. Ama içeri girenler az sonra, gözleri yuvarlarmdan uğ ramış olarak, uçkurlarını bağlamadan, dışarıya fırladılar. Abdesthanenin deliği denizden yarım metre yüksekdeydi. Limanın karşı yakasından esen sert raa. estra rüzgârı. deliğin aşağısından bir fırtına gibi yukarı üflüyordu. Bu olağanüstü kamu abdesthanesi, insanı kendi sidiğiyle duş edercesine, kendi başma işetiyordu. Selim o gürültü patırtı arasında sesini du yuramaz oldu. Eski bir deniz gurbetçisi olan Subaşını görmek için, ihtiyar Subaşı'nm lokantasına gitti. Subaşı, Ateşoğlu ve onunla çalışan denizcilerin, Tekirbumu'nun dört mil kuzey kıyısmdaki bir batık va purun makinalarını çıkarmakta olduklarını bildirdi. Subası'nın söylediğine göre, Kalimnos adah Hacı Kiryako ile Dimitri Bangelis ve daha başka Kalimnos'lu sünger ağalan Bodruma gidip geliyorlardı, hattâ Ankara'ya kadar uzanıyorlardı. Ankara'daki De niz Işleri Müdürlüğünün yüksek memurları da Bodrum'a gelerek sünger ağalarıyla kapah odalarda, Kara kulak ve onun kabadayılarıyla. görüşüyorlardı. Ne görüştüklerini de gizli tutuyorlrdı. Subaşı derin nefes aldı ve: • Biliyorsun ya Selim, Kalimnos ada.'i. öteki on iki adalara benzemez. Nisiros adası, Sümbeki, Patmos, Leros ve başka küçük Sporad adalannm halkı fukara denizcilerdir. Kalimnos sünger ağalanysa çok zengindirler, Amerika'da Tarpon Spring'de ve Florida'da, dünya lünger piyasasının hâkimidirler. Adalarda sünger kalmamıştır. Amerika'da Bahama'da çıkan süngerlerse, bir işe yaramıyan boktan şeylerdir. (Arfeaa var) Allah rahathk versin RAHŞAN'a Aksam kapı eşitinde bir terli çiysi gibi soyanmak vardı derdinden evrenin, bir entari serinlifini giyinmek, kendi derdini tespih gibi çekmek elinde. Yün örmen vardı akşamlan koltuğa gömülü, karşmda polisiye roman okumak senin sorgusuT bakışmak ynruldukça gözlerimiz, sevinçsiz gülmek, üzüntüsüz ağlamak. gelmesi bazan çevresinde bir masanın kaysıcacık konularda bilmedik bir demli çay gibi komşnlarla konasmak. Oturmağa konnklar A.259 Ş/iMî™J Tiffony Jones TIFFANY JONES Dünyamızla nynşmak vardı, oyunda sonunu görmeden oyoynamak, sevinebilmek kazandığına yitirdiğine yerinebilmek. Düşünmeyebilmek usandıkça düşünmekten kamastıkça örtebilmek gözlerini düşlerde bile ışıktan sakınarak kendini uyuyabilmek vardı vaktinde rahat. Bülent ECEVİT konu ver C sim; AYHAN BAŞOĞLUJa| BUDIN KOPRUSÜ Yıldırım aşkı... Ecevıtlerin mutlu evlilik hikâyeleri okul sıralarında başlıyan bir aşka dayanıyor. Kollejin son sınıfında Marlowe'un Faust'unda görüyorlar ilk defa birhirlerini. Bülent Ecevit'in temsilde rolü var. Rahşan Ecevit ise oyunun dekorlarını hazırlıyor. O da kız kolejinin son sınıfında öğrenci. Adalal lakanhğtndan: MÜNHAL NOTERLİK 1967 yılı gayrisafi geliri 36.580 lira 20 kuruş olan Alanya Noterliği münhaldir. Noterlik Kanununun 7 inci maddesinde yazılı nitelıklere sahip istekiilcrin gerekli belgeleri ile birlikte. ilân tarihincten itibaren bir ay içinde Bakanlığımıza veya bulunduklan yer Cumhuriyet Savcılıklarına başvurmalan lâzımdır. Posta ile doğrudan doğrııya Bakanlığa gönderilmiş olan dılekçeler, başvurma süresi içinde Bakanlışa gelmedıği takdirde atama işleminde nazara alınmaz. Noteriige atanmayan isteklilere, istemlerinin sonucu hakkında Bakanİığımızca aynca tebliğat yapılmayacaîitır. İiân olunur. (Basın: A. 1581028450/14449) İzmir Yüksek Tekstil Teknik Okulu Müdiirüipnden: Acele Asistan Aranıyor Okulumuz ihtiyacı icin Almanya'da ögrenim yapmış tplik, Dokuma ve Tekstil Kimyası bölümlerinden mezun Tekstil Yüksek Mühendisi ve Tekstil Mühendisi asistanlar alınaccktır. Asistanlar, öğretim üyesi yetiştirilmek flzere Alman öğretim üyeleri ile birlikte çalıştınlacak, bunlardan başanh olanlar, maaşlan yurtta kalmak şartiyle burslu olarak bir yıl süre için Almanya'ya gönderileceklerdir. İsteklilerin biografl. dipîoma ve bonservisleriyle Okııl Müdürlüğune başvurmalan duyurulur. (Basın: İ. 533728020 14434^ HERİŞ: 723/14421
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle