18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 Ekim 1968 CUMHÜRÎYET " «SAÎTDON. Bıtkiler Tarmsı idi. Eski bir Kilikya masalına göre, bütün Çukurova'yı Bitkiler Tanrısı Sandon kurmuş idi. Sandon, Fırtma Tanrı'sı Tarhun'dan sonra geliyor idi. Kadim devirlerden bugüne, bu bereketli ova mıîynrlarca ınsanı besledi, onun yüzünden nice savaşlar oldu, nice kıralhklar kuruldu, nice kıralhklar çöktü. Nice uygarlıklar gördü bu ova, nnice açgözler dikildi bu bereketli topraklara, Binbir çeşit ürünlerini sömürmek için nice oyunîar oynandı asırlardan, yıllardan beri... Yıl 1838... Tanrimat'tan bir süre önce Ikinci Mahmut, Ingiltere, Fransa ve diğer devletlerle yeniden ticaret anlaşmaları imzaladı. îçte, '.iftçi ve köylü iirününü bir iskeleden di£':r ifkeleye götürürken, bir kasabadan dığer kasabaya, şehre iletirken «dahili gümrük» ödüyor, binbir çileşinin biri de bu oluyordu! Yabancılar Türkiye'de belivli iskelelerde ticaret yep'.yorlardı, bu anlaşraaya grire memleket içinde de «.erbest ticaret yapabilme hakkını kazanıyor, Türk tüccan bu ımtiyazh, kuvvetli rakipler karşısmaa ezilip ka'ıyordu. Bu anlaşmölar, dışardan geleeek eşya Ve ürünlere °o 5 gumrük resmi koyarken, Türkiye'nin i ı j a n görıdereceği «Mahsulâtı arziye ve sanaiyesin den» "î> 12 gümriik resmi ödeme ji de öngörüyordu!.. Yöz OIHZ yıl önce idi.. CAN PAZARI yazılar . Buhar dabuhar... îngiltere buhan zaptetmiş. ma kinaya koymuştu. Sınsi bir devrimdi bu. 1315 yıhndan sonra hızla gelişroişti buharın makınaya vuruluşu, koşuiuşu!.. Îngiltere başta oimak üzere bütün Avrupa ulusları sanayiın gelişmesi için hımaye nsterr.l uyguluyor, Türkiye ise Avrupa' da liberâl sistemi uygulayan tek devlet kalıyordu! lngıitere iyi bir pazar \eri buluvermişti. Ne var ki, yabancılar nerde yeğenim.. îş ..nerde..T U Dişf Bond MODESTV BLAISE S&JRA .. Türkiye'de 'icaret yapamıyordu, zahire ve dığer tanro ürunlerinin satışı serbcst degildi. Alım, tekel aitmda idi. Îngiltere, îabrikalanna gRrekli ham tnaddeyi Türkiyeden tlabilmek için bir taraftan kendi uyruğuna Türkiye içinde ticaret yapma hakkı istiyor, öte yandan tarım iırünlerinvn alımını tekelnen kurtararak serbest bırskılmasına uğraşıyordu. Bu i? için taa 1833 yıllarında uğraşıya geçmişti. Görüşmeler yi'.larca sürdü. Mi5irh Mehmet Ali ile cebellesen Ikinci Mahmut nihayet 16 Agustos 1838 de îngiliz ticaret anlaşmasını imzaladı!.. O yılın kasımmda aynı çartlarla bir anlaşma da Fransız'larl» imzalandı!. Artık Türkiye, bu ülkeler İçin açık bir pazardı.. Avusturya' nın Odesa konsolosu yazdığı bir raporda, bu anlaşmarr.n Türkiye endüstrisi için «1829 «nlaçması» ndan ağ;r olduğunu belirtiyor, «1829 Edirne anlaçması, hiç olmazsa ecnebi mallarına, yerli sanayi ürünlerine karşı hiç bir lüçhan hakkı vermedi. Oysa, şınıdı Belçika'h bir tacir, Türkiye'de rattığı mallar için °b 5 gümrük resmi verdiği halde. bir Türk taciri, öışan çı kardığı, hattâ imparatorluğun bir eyaletinden diğerine gonderdiği mallar için »• 12 gümrük •' » resmi vermektedir.» (1) diyordu. Bitkiler Tanrısı Sandon kurmuş Çukurova'yı desenler FIKRET OTYAM A R A QÜLER O R H A N PEKER Mistar Çörçil. Yabancıların şehir içinde avlanması yasaktır. Çörçil adh bir Ir.güız tüccîr lf:36 yılında, Kadıköyde vasağa rağmen avlanır ve bu arada bir Türk çocuğunu rla yaralar!. Kr.ptan Paşa kabri nur olî îngiliz tüccan Çörçü'i ^hapseder, Îngiliz sefiri bunu mescle yapar ve «Ha riciye Nâzırı Akif Pr.şa» azledılir!. Bu Çörçü'e tazminat o!arak para biie verilir ve de gazete çıkarmasına «müsaade» edilir!. Çorçıl, «Ceridei Havadis» adh bir gazete yayınlamaya baş lar!. Memleketimizrie Türkçe ve gayrı resmi bu gazeienin masra fına karçılık Çörçil'e maaş da bağlanır!.. Ceridei Havadis'in 21 Recep 1256 (18 Eylııl I84ÜI tfarihlı sayısında «Ziraat m', Fabrika mı?> başlıklı imzasız bir makalede ba zı •kimesne'enn» dışârdan mal getirtmeyip Dunları yurdumuzda «.kârhaneler» kurup yapılması, dolayısiyle dışarı gidecek paranın içerde kîimasi yollu sozler söyledikltiri >>le ahnrr.Bkta ve şöyle demlmcktedir: «... Lâkin elhaietihazıhi memaliki mahrusede kî.tı çok tarlalar boşu boşuna durnıakta ve ekseri mekulâtımız dshi harıçten alınmakta olmasile Devlpti Alivye tebaasına RÖre bu f;:brı kalardan evvel yapacak san'at ekiciliktır. Ve fabrıka maddesi son iştir..» Yıl bu arada 1861 olmuştur. Dünyanın en büyuk pamuk üre tıcisi Amerika'da iç savaş belirtileri vardır. Îngiliz mensucat iabrikalarına ol sebeple pamuk gelemeyeceğini hesaplayan, düşünen Îngiltere paniğe kapıl mıştır. Amerika'da savaş çıkarsa pamuk gelemeyecek, fab rıkalar, tezgâhlsr duracaktır!. rıh;.. Yıllarca onbinlerce insanın çapa sallaması, eğilip kalkma?ı pamuk toplamak için fırın sıc^ğı altında.. Sonra Kore Savaşı sırasında pamuğun yıldırım gibi inmesi değil, çıkması. Milyonlar.. Milyonlar.. Milyonlar... Yurtçu, ış nerde yahu? îş nerde? Çobanlık bile yok» diyordu yeminler ederek... Sonra acıyarak bakıyordu yüzüme: «Hey kısmetsiz koca kurt.. Şöyle iki ay önce geleydin ya..» Bajımı öne eğmiş, »çık havada olmama rağmen, cığanmm külünü önce avucuma, sonra yere «ilkeliyordum. Bir köy öğretmeninin evinin bahçesindeydik. Çaylar pisirtmişti öğretmen, ısrarla oturtmuçtu, Çoban Yurtçu'yu, Ara Güler'i, ağa'yı, Işık Yurtçu'yu... Şehirden kaçmış bu öğretmen, tavukçuluk yapıyor kendi halinde, basını dinliyor kavakların altıncfa.. Berikiler teçekkür edip elini uzatıyor, veda ediyor. Candan sıkıyor öğretmen herkesin elini.. «Eyvallah begim» diyorum.. Toplanan pamuklar büjoik sepetlerle getirilir hararlara basılır. Tiffotıy Jones JIFFANY JONES Sandon, Bitkiler Tannsı, Çukurocayı kurdu. Tüm bereketiri buraya verdi. Bununla kalmadı, tüm hükümetler az çok, Çukurovaya gerekli ilgiyi gösterdi, insanlar çahştı, insanlar zengin oldu, insanlar çahşamadı, insanlar zengin olamarh, elleri böğürlerinde kaldı bir lokma «epmek» için. Yanına vardığımız sevimli bir «küçük ağa» elini kolunu sallıyor, «Yahu Yurtçu, arkadaşım Sandon ••« Uzatıyorum elimi, parmaklanm değiyor parmaklarının ucuna, öğretmen; bu garip işçinin, ırgadın elini sıkmaktan iğreniyor, çekiveriyor hemencik'... Selâm sana öğretmenim, çay İçin, bir bardak su için sana binlerce teşekkür yeniden... Kara sakal. kara şalvar, eski mavi gömlek, yırtık çorap, paramparça ayakkabı, sağ kolda «dövme» sarkık bıy.klar, o bendim işte... (1) Veron John Puryear înternational Economics and Diplomacy in the Near East Sa: 126127. YARIN Canım bulgur pilâvı.. ve rM.m: AYHANBAŞÖĞLU üzun sözün kısası... Ceridei Havadis, nihayet baklayı ağzından çıkarıyor ve diyor ki: «Şu pamuk ticaretinin böyle Amerika'ya münhasır olması halinde ilerude bir sekte gelur ise müşkülâtı müeddi olacağı İngiltere devlet ve milleti indınde malum olduğundan üç senedenberi buna bir çare ve tedbir aranmaktadır...» Paralar toplanmıştır, halklara yardım edilerek pamuk yetiçtirmeleri için «hey'etler» Avrupa, Asya ve Afrik» ülkelerine dağılmıştır. «Memurini merkumeden birisi dahi Dersaadete gelerek halâ buradadır» diyor gazete.. Nihayet, îngilizlerin Türkiye' de pamuk ekimini geliştirmek için gösterdiği çaba'arın hükümet nezdinde etkili olduğunu gosteren tedbirlsrin ahndığını görüyoruz. 26 Recpp 1278 (27 Ocak 1862) tarihli «irade» de pamuk ekicilerine gerekli kolaylıkların sağlanacnğı bildiriliyor, bir yıl sonra tarım araçları ve pamuk tohumları gümrük ten «muaf» tutuluyor.. Mısır' dan getirilen 126.843 «okka» pamuk tohumu ekıcıya bedava dagıtılıvor. W DMIZ GURBETCİLERİ 49 Sonra pamuk üretecekîere m« dalya verilmesine dair «nizamname» çıkıyor, Amerika pamuk tohumu bol bol «ihsan» ediliyor üreticiye.. Gün ge'.iyor, hükümetler bırakıyor pamuğun pesini.. llgi azalıyor.. llgisizlik... Savaşlar... Hastalıkiar. . Saleınlar... Sıtmanın dik alâsı... Yeniden p»muğ» t v Matfalya « Hatırlıyor musun îdris, blr gün Afrika'rla denizin dibinde tokalaşmıştık.» dedi. tdris: « Evet!.. Neresiydi? Adj dilimin ucunda. Dur bakayım» dedi. Karabatak: « Re'sel matruh, (yanl Madruha) blrbirimizl lk! yıl görmemiştik. Birden bire denizia dibinde rEstladık birbirimize. Miğlerlerinden lumbozlanndan tanıdık birbirimizi. Eh, tıoş geldin, sefa bJİdun diyernezdik a! Tokalaştık, sonra sarıldık tıiTbirimize. Hey koca Şeytan! Bacağın n'oldu yahu?» dedi Karabatak. Îdris: « N'olacak, sen oradan glttikten tonra vurulı?um.» dedi. Idris'in sol bacak ve ayagı Koca Numan'ın denizci deyimiyle iskele bacağı ve ayağı • tnsanoğlunun bacak ve ayağının olması gerektiği yerdeydi. Ama sağ ayağı yanl sancak ayak ve oacagı iskele ayağına tam doksan derecelik bir açı yapıyordu. Adı Çağanoz îdris'ti, ama yıllar geçince çağanozluğu unutulur gibi oldu. Ona, artık Şeytan denildi. Çünkü bunca dalgıçlık kazasmdan sonra, ancak bir şeytan diri kalabilirdi. Şeytan kırk yıl sUresince gördüğü deniz diplerinl anlatırken llki. durur düşunürdü, çünkü o diplerin nerede olduğunu unuturdu. Hattâ bir ara Kalimnos'lu süngercilere uyarak Amerika'da Bahama çevTelerinde sünger avcıhjı etmişti. O gece Çağanoz'a örtü verdiler. Aksak ayağıy1* çok yürüyüp yUzmekten pek yorgun düştüğü İçin örtülero sarılınca hemen uykuya vardı. Ertesi günü, gün ağınrken ilk dalışı Poyraa Mustafs, lklncl dalışı Teleskop yapacaktı. Üçüncü dElış Aliş'e verillyordu. GüverteJe herkes toplanmıştı. Ateşoğlu Murat Rels, dalışlara başlamadan önce denizcilere : « Arkadaşlar, dtin gece bildiğinla glW Ç > a ğsno» Idri» blze Biğındı. B«n onu ssklden berl t*runm. Her blrünl» gftıl kaancınuBdan, herhangl birimlz gibt eşit pay almak üzere onu arkadaşlıgınıza kabulleniyor musunuz? Kab1 edenler ello rinl kaldırsın. Ben kendi hesabıma el kaldırıyorum» dedi. Karabatak: <ı Ben de kaldınnm. Hem de eanı gönülden» dedi. Teleskop da el kaldırdı. ötekîler de el kaldırdılar. Yalmz Alis kaldırmadı elini. Telesk'ip: « Yar.u Aliş. senin Çağanoz hakkında karşı duracak Mr bildiğin mi var? Sövle onu? dedi. Aliş, utandı: « Benim oy vermeye hakkım var mı? Ben yeni geldim aranıza. Dalmasını öğreniyorurn ciaha.» dedi. Denizciler güldüler Ateşnğlu: « Hay saÇolasm, sen ta Bodrum'dan beri sş payla bir arkadaşsm» dedi. Aliş utancmdan kıpkırm'Tl kesıldi: •: Ben de oyıımıı veriyorum Çağanoz Amca'ya» dedi. Çağanoz atıldı: « Ben doguştan siz:n arkadaşınızım. Eh, hspinize eyvallah» dedi. Sonra Aîeşoğluna dönerek: « Şimdi artık sizdenim. Bugün dalış sırasını tâyin etüniz. Eşit pay aldığıma göve, benirn de dah« sıramı bildiriniz arkadaşlar. Size yük oimayayun» dedi. Karabatak: «Çağanoz! Kırk yıl dalgıclık yapmış, üstelik vurulmuş bir adamı denize daldırmak onu öldürmek olur. Usta denizcinin seferde dahstan başka, dahş kadar yapacağı yararlı işler çoktur. Ben Kara batak. sen de Çağanoz. benim yüzüme bak. ne h^le geldiğini benim yüzümd.en görürsün. Ben de ne ha le geldiğimi senin yüzünden görüyorum a. Çağanoz kardeş. bizlerden artık dalgıçlık geçti. Geçen yılın sormnda ben bir dalı* yapayım dedim, az kaldı dalgıçlık hayatım bir köpek balığı karnında sona erecekti. Sen hiç bir iş gönnesen bile. ola ki b;r ana baba gününde denizcilik ustalığından ötürü hepimi rin canını kurtarırsın» dedi, ama Çağanoz'un dinle digi yoktu: var)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle