21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAüfPE DÖRT 10 Eklm 1968 CUMHURtYET çalifıyorlar ve adamlarının fikir* lerine de medenl insanlara yakıçır gekild'e hürmet etmesini biliyor, üste^k onlan en uygun »ekilde tatmin ediyorlar. Şirket ortaklannın yegâne flkftyeti vergiden. cGecemizi xündüzümüze katıp çahşıyor, zekâmızı kullanıyor, para kazanıyoruz ama, hükumet kazancımızm çoğunu vasıtah, vasıtasız vergilerle elimizden alıyor; işimizl daha da genisletmek ve geli?tirmek imkânmı bize vermiyor» dl ye dert yanıyorlar. Yok denecek kadar az bir «ermaye ile milyonlar kazanan ve etrafma kazandırmaya çahjan bu tip müteşebbisleri korumak, hattâ teşvik etmek yalnız hükumetin değil, toplum olarak hepimizin görevidir... pıyorlar, ama kendüerı de zengın olmalanna rağmen, günde en azından onsekiz saat çalışıyorlar. Ekseriya bu çalışmalarına kilometrelerce vol katetmek de eklenıyor. Aslında başarılarının asıl sebebi de bu. Sigorta sahasında ihtilâl denecek bir yenilik getirmelerinin yanısıra, tükenmek bilmıyen bir enerji ile Çeviren : AZİZ dB lyl dlretalyon kulher araba sahlbi, trafik sigortası Tony Hımt, Roggie Burr ve Laurle Kershow adlı Uçlliye büyük bir teşekkür borçludur. Zira bu müteşebbis Uçlü, trafık sigortasında Ihtilâl yapmış ve müşterisine senede 20 sterling (yaklaşık olarak 500 T.L.) tasarruf sağlamıştır. Üçlü şirket 1960 yılında kuruldu ve dikkatll joförlere mahsus olmak Uzere ucuz tarifeden trafik sigortası yapmaya başladı. Bu gün onlann bulduğu usulü yıllanmış dlğer şirketler de kullanmaktadır. Vasıta Tfl umuml sigorta şirketlnln 48 yaşındaki idare mUdürü Tony Hunt, buluşlarau »öyle anlattı: «Slgorta yapıkrken arabamn büyüklugü, yaşı, motor gtlcü nazarı dikkate almıyor, fakat şofor ile hîç ilgilenilmiyordu. Bu tamamlyle yanlış bır metottu. Ben mektebl bitirdiğim günden beri sigorta lşlerinde çalışınm. îlk olarak umum slgorta şirketinde işe başladım. Havacı olarak katıldığım Ikincl Dünya Savaşmdan döndükten sonra trafik sigortas» yapan şırkete girdim. Daha ük zamanlarda bu sahada yapılan sigortalann sekii tuhafıma gitmeye başladı. Arabalara ait her şey gözönünde tutuluyor, fakat soförün rolü hiç düşünülmüyordu. Halbuki iyi bir sürücü karşısındakinin hatasını düzeltmeye muktedirdir. Poliçelerde ya pılacak küçük bir tadilâtın şirkete büyük kazanç saglayabileceğini tın alırlar. Bu sirketin o nunankl senelik gellrl onbin sterling olup dokuz kisi çalıştırmaktadır. Sekiz sene sonra bugün lse iki bin memuru vardır ve senede onbeş milyon gelir sağlamaktadır. 1967 yılının net k&rı 645 bin sterlingtir. Bir milyon dört yüz bin müşterisi vardır. Bu miktar umumi yekunun yüzde onüçüdür. Bu başannın nedenlerl birkaç noktada toplanıyor. Arabalarını s&dece kendileri ve kan koca kullananlara, evli ve çocuk sahibl olanlara tenzilâtlı tarife tatbik ediyorlar. Ayrıca, en küçük bir hasan ve kaybı derhal telâfi ediyorlar. Meseli bir silecek dahi zayi olsa bedeli ödeniyor. Bay Tony Hunt'ın «öylediğine göre, sigortalılann yüzde ellısi sekiz senedir hiç tazminat talep etmemış. Yirmibes yasından kUçük, altmışından büyük olanlarla îngilterede on seneden az yaşamış yabancılar da tehlikeli rizikolar ara sındadır. Umumiyet itibariyle ka dınlar daha dlkkatli araba kullanıyorlar. Bu yüzden şirket onlara ekseriya tenzilâtlı tarife uyguluyor. Tony Hunt ve rkadaşlannın trafik sigortası sahasına getird"iği yenilikler tabii ki müşterinin lehinde oluyor, rağbet görüyor, fakat prodüktörlere biraz fazla külfet yüklüyor. Sigor ta olmak isteyen adaylar oldukça sıkı bir soruşturmaya tâbi tutuluyor'.ar. Şirketin beyni olan ve finansman kısmını idare eden Roggıe Burr, çahşmaları hakkında bana »unları söyledi: • Bir hayli prodüktör ve küçük firmalar bizim için çalısıyorlar. Onlan hususl kurslarımızda yetiştiriyor, yapacakları seyi öğretiyor, sonrasını kendi insiyatiflerine bırakıyoruz. Onlarda bizim için çalıştık'.anndan ziyade, bizimle beraber olduklan hissini uyandırıyoruz. Bu sa yede randıman ümit edilmedik bir leviyeye yükseliyor. Kendl müessesemizde çalışanlara gelin ce; onlar diğer şirketlerde çalışanlara nazaran daha çabuk ilerleme imkân'.arına sahip ve mukayese kabul etmiyecek dereeede yuksek ücret alıyorlar. Yanımızda çahşanların fikirlerinden yararlanmayı biliyoruz. Baş ka firmalar gibi patron olarak yalınız biz biliyoruz demiyoruz. llk zamanlarda diğer tanınmış sigorta sirketleri bizi yadırgamış • iar, hatta bozgunculukla ıtham etmişlerdi. Şimdi ise bızım getirdiğimiz yeniliğe alıştılar ve uzun direnmelerden sonra bizi de sigortacılar cemiyetine âza et tiler...» Taklit edillyor önceleri yadırganmasına hattâ ayıplanmasına rağmen, Tony Hunt'ın trafik sigortası alanına getirdiği yenilikler rakip sirketler tarafınd'an yavaş yavaş benimseniyor, hattâ taklit ediliyor. Böylece Ingiltere'deki iyi şoförler senede yirmi Sterling tutarında bir tasarruf »ağlamış oluyorlar. Orijinal buluslanyla yetinmeyip sigorta alanına her gün yenilikler getirmeye gayret sarfeden üç kafadar aynı zamanda kendılerine yeni iş sahaları bulmayı da ihmal etmiyorlar. Son olarak Avusturalya'da bir sube açmışlar ve senede birbuçuk milyon Sterling tutarmda bir gelir bekliyorlar. Niyetleri daha baska ülkelerde de şubeler açmak ve böylece hem müşteriye faydalı olmak hem de kazançlannı arttırmak. Görünüşe bakıhrsa teşebbüslerinde daha da muvaffak olacağa benziyorlar. Bugünkü cfürumda zaten milyonerler sınıfına geçmis olan üç ortak, yakın bir gelecekte dünya çapındaki zenginler arasında yer alacaklar. Zira senetlerinin değerı her geçen gün yükseliyor. Üç ortak yanlarında iki bin kişi çahştırıyorlar ve diğer küçük prodüktörlerle teşriki mesai ya~ ~ ~ • " " \ YARIN Para makineleri yetiştiriliyor Tehlikeli rizikolar înceleme neticesi, Bay Tony Hunt, şu gerçeği de ortaya çıkanyor: Sigorta olacak müsterilerin hepsi için aynı rlzikoya girmemektedir. Talebeler, gazeteci yaplığı büyük ihiilâl daha o zaman dUşunmeye başladım. • Tony Hunt, düşündügünU tatbik sahasına koyabilmek için bin ekonomi, diğeri piyasa uzmanı olmak uzere iki arkadaşı ıle işe girişir. Aralannda yüzbin sterling toplayıp bisiklet sigortası yapmakta olan bir şirketi sa 123 456 78 9 1 1 2 3 4 5 6 t 1 U 71 1 8 9 ler, seyyar satıcılar, kulüp sahıplen, kumarhane işletenler tehlikeli rizikolardır. öte yanda, papazlar, hesap uzmanlan, avukatlar, polisler, öğretmenler, devlet memurları dıkkatli sürücülerdir ve bunları tenzilâtlı tarifeden sigorta yapmak müsbet netice vermektedir. Dlşf Bond MODESTY BLAISE t ST A N B UL 06 25 06 30 r" 00 07.05 07 30 07 45 08 00 08 05 08.10 08 30 08.45 ( 00 W 09 20 09 40 10 00 10 05 11 05 11 35 1125 12 00 12 10 VI29 12 40 l.i n<l 13 15 13 30 14 00 14 20 Acılıs Droîram Guıiavdın I Kove haberlrr Günaydın II Hab«rler ve Y\v» Hıınımu H Karadan saıkılar Istanbulda hıııi'n Kııcuk ılanlar Beraber vp 'ı.lo sarkılar Aris ve ırKadaiları Gitar soluları Ev icin Beraber v e solo türkuler Arkası var.n Ara haberl'r Oku! r a d o i u Barok rmı •>'< Haf'f sarkılar Eski 'Jv'i'iV ve Kadın Ara haberler ilânlar M. Akku«tan türkuler Radvo hafif müıik T. Yakarcelikten sarkılar Haberier: R G de bucun Oyun havaları Reklâm Droeramları A Dal orkestrası Radvo İle ineillzeı M5. ders) 14 35 Ovun havalan 14.50 Haftanın sarkıcıll 15 05 Okııl ratlvosu 16 05 Y Ero51udan « r k ı l a r 16 25 Cesıtli ulkelerden muzik Ifi 45 A Ekber Cicekten türkuler 17 00 Ara haberler 17.05 Kov odası 17 25 Karma fash 17 50 Reklâm Drozramiarı 19 on Haberle»: hava durumu 10 30 KıicOk ilânlar 19 35 A. Edıbo*lu ve E Kone»rdan sarkılar 19 55 Bır varmıs: bir vokmuj 20 00 Radvo tıvatrosu 21 00 24 saatın nlavları: llnlar 21.02 24 saatin olayları, İlânlar 21 10 N. Innaotan türkuler 21 25 Atatiirk ve Kurtulus Savası 21 50 Tunadan Semerkanta 22 00 Reklâm Droeramları 22 45 Haberler 23.00 Ooera konseri 23 45 Gece muziSi 24 00 KaDams ISTANBUL İL RADYOlVj 16.55 Açılış ve program 17 00 Dıskoteğımizden 17.30 Kuçuk konser 13.00 Gençlere muzik 18 30 Senfonik müzik 19.00 Guney Ammlkadan halk sarkıları 19.30 Akşam konseri 20 15 Gençlerle berab«r 21.00 Klâsik Batı müılği dinleyld isteklerl 22 00 Fransadan sarkılar 22.15 Gece konseri 23 00 Caz müzlğl 23.30 Hafif melodiler 01 00 Program v e kapanıı P d § l| SOLDAN SAĞA: 1 Bir müessesenin veya bir insanın geçırdiği belli yıllar sonunda yapılan kutlama törenleri (çoğul). 2 Bır konuyu dennden derine inceleyiş (iki söz). 3 Tersi «bir işte biraz da aldır • mazlık sonucu gosterilen ihmal ve gaflet içinde kalma hareketidir (eski dılde Arapçadan alınıp kullanılmış olan bır terimdir). 4 Minarenin tam tepesindeki ma denl kısım. Kanuni Sultan Süleyman için yazdığı değerli mersiyesi ile tanınmış en büyük Divan Edebiyatı şairlerimızden. 5 B.r DÜNKÜ BULMACANIN harfin okunuşu, bilgilerini arttırmak istiyenlerin ellerinden düHALLEDİLMİŞ ŞEKLİ şürmedikleri. 6 «Güzel şekılde NASIL HALLEDİLECEK Yukarıdaki rakamiı balmacada «amukavemet göster!» mânasına ıkı dece 4 tane anahtar (ipucu) ve 8 tane sonuç vardır. Boş 4alan 12 sözlü bir emır. 7 Bir çekarenin içine 1 den 9 a kadar uygun birer rakam koyarak ve topşit maden elde eden» anlamma iki söz. 8 Kuluçka tavugun al lama, çarpma, çlkartma, bölme işaretlerine dikkat ederek soldan tmdaki yumurtadan piliç buna sa «aç a ve yukarıdan aşağıya bulmacada gosterilen sonuçlan bulunuz. hıp olarak çıkar, para ve mal sa Biraz vaktinizi alır ama, boj vaktinizi hoşça geçinnij olursunuz. FE • hibl olma hırsı. 9 Uselerde o den başka bir emirdlr. 6 Lise derslerinden ve üniversite fakülkutulan derslerden. bir renk. telerinden birinin adı. 7 ÇevVUKARIDAN AŞAĞtTA: rili^oe «cok hos. dinlenme devre1 Kendlsinden yapıştıncı 1 2 3 4 5 6 7 8 9 sl » mânasma imaddeler yapılan şey. 2 Elbi d söz belırir. se ve çamaşırlan sıcak bir araçla ı Benzerler düzelten ve hale yola koyan teişı •ahut kan ko3 Yemek ve içecek kaplannm •a, ameliyatlı saklandığı dolap, uyarma hareke lastalarda mey ti (eski terim). 4 Bir suçlunun lana gelirse teh vücudünü ortadan kaldırma ceza ikelidir. 9 sı, alçak ve hain tabiatli kişi. 3ir «tüz» Un Tersi bir err.irdir, bu da evvel Otınku bulmacaniD temSİlCİSİ, haykinin aksi bir hareketi tavsiye e bâlledilmU «*» ' V an ayakkaöısı. DENU CURBETÇIUR HALİKARNAS BALIKCISI « Hani Karabatak, meyhanede, avradm payı, her Allahın günü üç öğün dayak yemektir, diye böbürleniyordun!» dedi. Karabatak da: «Ulan Teleskop, senin yaşın da benimkine vakın. Bu isleri anlamaz olur musun be? Dpniz voldaşıvız yahu! Meyhanede çekince kafayı Allah aşkı alevlenir, insanın içinde. Barut kesilir insan! Eh, evde değilsin ya, meyhanedesin. Mevdarı da boş. Eh, zaten bulutsun, üfleyip esdin miydi, provezza fırtınası gibi mangalda kül komazsın uçurmadık' Amq eve gidip, Kesban'ın gece dalga üzerinde ay '«'*' gibî çakan gözlerini görünce kuzu kesilirsin. Dav^k mayak, onlann topu da bos lâf olur. B?n vavi'Vianmazdan önce, akşamleyin Üçkuyularda Kezban'ın gel'n de testisini doldurmasıru beklerdim. Gelirdi, arkasından gözlerdim. Kalçalarının bir yukan, bir' aşağı rüzgârda skan selâle gibi süzülmesini seyr=derdim. Dönüp bana bakmasında ve gülümsemesinde bakışı sevginin tâ kendisiydi. Ben artık onu seymekten vaz geçemedim. Insanı sevmek ne iyi şeymis^ Hani, iyi çeşit melat süngeri olur. tıpkı onun gibi olduydum. Sünger deniz suvuyla dolar a, ben de KezbanTa doldum. Onu sevdiğimi antadım. O anlayış içime yayıldı. Gün doğusunda ışığın her yana yavıîdıeı gibi, ben de dünyada da değişti., dedi. Sustu. Çocuk dene cek çağda olan Datça'h İsa. başını kaldırmış yıldızlara bakıyordu. Onu öyle gören Sarı Ali: •Ne o İsa? Datça'da sevdiğin kızı mı dinliyorsun?> dedi. Sarı Ali, onun Datça'h bir kıza gönül vermiş oldusjunu biliyordu. Karabatak: •Demek îsamız âşıkmıs! Onu bilrniyordum. Hey gidi gençlik! Bak İsa, oğul. Tâ eski zamanlardan be ri yıldızlar denizcilere yol gÖEteri^li. Sen yıldızlara dikkatlice bak. Yıldızın bir tanesi ötek"<vr'en daha hızlı çarpar. Iste o yıldız. seni seven kızın yürek çarpışı ve bakışıdır. Sen o vıldi7a rls^ış herrrpn kızın ne dediğini yüreğine bildirir.» dedi. îs='ya yıldızlardan biri gülüyor gibi geldi. İsa. utancmdan kınJnrm'zı kı zardı. Ami pece olduğtı icin görünme^i çok şükür kanınm yüzündeki harlayısı. Geç olunca denizcüer. Çakır Ayşe'yi de S i Reis'i de yerlerine götürdüler. Süngerciler, bir sünger seferinde değil, birkaç sünger seferinde avlanabilecek kadar sünger avladılar. Eylul ortasına doeru. artık doğruca Bodrum'a yollanmava karar verdiler. Gökova körfezirti bil» yok lamaya lüzum ka'madı. Bo^nım'a p\A~ .''• • püniin • akşamı Salih Reis'le Avse Nine'ye Allaha ı=Ti^rladik demeye ve artakalan kumanvalarını vermevo gittiler. Salih Reis'in kulaklarınm hemen h°rrıen dtıvrnaz olduğunu anlavi"<^ t^coiand.'ir o><ı BMrum'a dok tora götürmeye ka'kıstılar. Ama Salih Rei' Palamut bükünden bir türlü aynlm"ordu: «Varsın kula^ım sashr olsun. GÖ7üm eörüyor a. Baksanıza zaten bu bükte hemen kVmse ka'rnadı. Hep si de kulübelerini sattılar mı ne? Kiminle honuşacağım? Sağ olunuz cocuklar. rmaktıŞmız k'iiianva bana bir yıl yeter de artar. Aklıma eserse gider, iki balık avlarım» dedi. Ayşe Nine'ye de uğradılar. Yemek pişirivordu. Ufak çömleğinin altına birkaç dal sıkıştırıyordu. On lann adımlarını duyunca döndü. Oözlerinin yandığın dan yakındı: • Önceleri güneşe bakarken gözlerim yanardı, son ra kararırdı. Şimdi ocağa bakınca ate^in alevleri bile gözlerimi yakıyor. dedi. Onu, gözlerini baktırmak için Bodrum'a götürmeye uğraştılar. Onlara: «Vallah buralarda bir şeyler oluyor. Gözlüklü ve koltuk altlan defterli adamlar peydah oldu, şu sıralarda. Dolaşıyor, kulübelere girip çıkıyorlar. Kulübe lerin hemen hemen hepsini satın aldılar.. Bana da gel diler. bu Hamza'nın evini satayım diye. Satmadım. Kızgın kızgın çekip gittiler. Patronları tonrak ağası mı, para babası mı. bir şevmiş. Ben nasıl ayrılınm buradan. Salih Reis'in benden oaşka kimse?i yok. Sa lih Reîs de Hamza'nın öz be öz amcas.iır. Salih Dede'yi yalnız btrakamam. dedi. Ertesi sabah ayrılırken bütün bukinalarını (şeytan kulelerini) öttürdüler. Koca Palamut bükünün ıssız kıyısmda iki ihtiyarcığı. kumsal üzerinde birbirine dayanarak el salladıklarını görmek, ve onları yapayalnız bırakmak, ağır geldi yüreklerine. Ama ne yapabilirlerdi. Bir ara teleskop: Haydi çocuklar. geri dönelim! iki ihtiyarcığı ksrga tulumba kayığa taşıyıp Bodrum'a götürelim.» dedi. Ama Karabatak: (Arkısı «O gece bütün yüdızlar, güneş ay, parlak renkler, hoş kokularla geçtı. Çoğu gece ıslak olan başaltı ran zamda düş görüyorum sandım. O gece uyudum, derin bir unutkanhk uykusuyla. Başımdan deniz harıl harıl akıp gidiyordu. Plânlar kurdum, bozdum, başkalarını tasarladım. Güldüm uyanınca, katıla kaüla gül dum. Seı»ım eni konu türküye savruldu. Kadın pencereden dışarı baktı. Sonra bana bakıp içini çekti, bana. bir şey söylemedi. Az sonra bana: «Gel, gel» dedi. • Evlenelim» dedim ona. Içüni ısıtmıştı o avrat. Başını salladl. «Ben bilirim. sen kimsenin değil, denizinsin» dedi, yaslı yaslı. Kızdım: « Sana bir daha gelmem» diye bağırdun. «Zararı yok. dedi. «Başka içleri donuk denizciler gelir bu limana. Ben denizin buzlarını eritirim. Sen de onlarla beraber gene gelirsin.» Yürüdüm, çıktım. limana gittim. Liman kahvesinde denizcilere rastladım • • Hepsi de ben de yüksek sesle konuşuyorduk. Güluşüyorlardı. Biri rastgeldiği sarışın bir şişman, öteki kapkara bir karabiberden, ipincesinden, şişkosundan söz ediyordu. Hoyrattı kimisi, pek acı çekmemişlerdi. Birkaçıyla kahveden çıkıp kafaları iyice çektik. Gözümde bir şey harlar gibi oldu. Evlenmeye kalkıştığunı söyledim onlara. «Budala», diye güldüler bana. «Sen toysun daha, o liman avratlan denizcilerin yalnızhğını bilirler. Onlar her limanda var. Burada bir tanesi. orada bir tanesi. Daha tammıyorsun onlan. Pek toysun onlan tanırsın gitgide. Şimdi iç bakahm. dediler. Karabatağın gözleri açıldı, açıldı söylemediği, içinde gizlediği bır şeyi açıklamak üzereydî. Ama yutkundu, yutkundu, kendini topladı. söylemedi! Önce söylemiş olduğunu gene tekrar etti ve •Şimdi iç bakahm, dediler.. dedi. Durdu, bir kadeh yuvarladı. «Işte ondan sonra içtik. içtik denize bol bol küfür savurduk, lânetler okuduk, sonra hep birden gırt laklanmızı patlatırcasına bir türkü tutturduk. Batsın deniz! Yaşasm deniz! diye gürledik. Orada bir kaptanla konuştum. Gemisine tayfa yazıldım. Denizden denize, gemiden gemiye ömrümüz geçti,. dedi. Derin bir soluk aldıktan sonra, «Denizi ne kadar sev mezsen. onu ta o kadar çok seversin» dedi. İçini uzun uzun çekti. Denizlere bakakaldı. Güvertedekileri bir sessizlik kapladı. Yalnız denizin, şşşışşışı'sı işitiliyordu. Ama Çakır Ayşe: • A! A' Aa! Seni dinlerken az kalsın hafakanlarım basacaktı. Baksana, bütün yurttaşlar. mezartaşla rı gibi sustular. Nedir bu yakmman! A! A! Şu sakahn, benim saçlarım kadar ağardı. Ulan bre Karabatak, şu ak sakallarından utan. Ben senin gençliğini de bilirim Böyle gozü yaşlı, soluğu ahlı vahlı değildın. Hamza Ailah ralımet eylesin ona öldükten sonra, ulan bana bile sulandığını unuttun galiba. Göz lerimi çıngıl çıngıl oynayan mavi deniz şapırtısına benzetir, saçlarımı gökteki saman yolunun samanına ve altınına benzetir, peşime dadamrdın da gözlerine mor oturtmaktan kendimi güç zaptederdim. Seni gidi çakallaşmış kurt seni! Yahu senin uzun boylu sayık lamalarım dinlerken, arkadaşlar denize gidip işemek ten kendilerini alakoya alakoya donlarına sahvermişlerdir. dedi. Çakır Ayşe bunları söyleyince kayıkta güçlü bir d«nizci kahkahası yükseldi. Karabatak da gülüyordu. Hattâ pek gülmez olan Ateşoğlu bile Ka» rabatağa bakınca basbayağı güldü. Çakır Ayje: « Şu rakı denen zıkkımı içe içe topunuz da irezil oluyorsunuz. Hani çok olmadı, Kezban'ın duvak altmdan ne hal gülümsediğini anlatıyordun ya, Hamza'ya varışımın anısıyla gözlerime yaş getirdin. Ama ben doğrusu Hamza'ma öyle duvak altmdan, pılıpırtı ardından gülümsememiştim. Duvak, tel mel değil, anam nasıl doğurmussa övle v^rakoydumdu ona. Sen burada, şu limanda bu limanda karşüaştığın, gözleri yapmacık sürgün frenk orospularını dile aldın. Yok içini uıtmışmış onlar, içindeki buzlan eritirmiş, onlan allandıra ballandıra anlatırken, zavallı Kezbancık gözünün önüne gelip de suratına tükürme'i mi?» dedi. Karabatak da, güle güle: •Etme bre Ayşe Nine. herkesin önünde beni irelil ettin! Yetti gayri berbat ettiğin beni! Eh utandun! Gereme viranı gibi harap oldum. Hani Kerban cık burada olsa, bana öyle geliyor ki, o canım, can yoldaşımın ayağına kapanArak af yalvarmcaküm. dedi. TeleskoD atıldı: GartK N5ÖP Konu ve retim; AYHAN BAŞOĞLU mmmm BÜDİM KÖPRÜSÜ A NK AR A 06.25 06 30 07.00 07 05 07 30 07 45 08 00 08 05 08.10 Acıln. Günavdın I Kove haberler Günavdın II Haberler ve hava durumu Sabah muziSi Ankarada bueün Kücük ilânlar A Rıza KÖDriilülerotludan sarkılar 08.30 Cesitll müzik 08 45 Türkuler v e O havaları 09 00 Ev ıcin 09 20 Sabah konseri 09 40 Arkası varın 10 00 Ara haberler llâıüar 10 05 Okul radvosu 11 05 M Guverden sarkılar 11 30 Konser saati 12.00 Ara haberler. ilânlar 12 05 A. Sezeinden türkuler 12 20 Kıbrıs saatl 12.25 Kucuk ılânlar 12.30 G Tecer ve F Kozinoğludan sarkılar 13 00 Haberler 13.15 Halıf muzik 13 30 Reklâm nroeramları 14.00 Bando müziKİ 14.15 D Balkandan tarkılar 14.35 Plâklar arasında 15 00 Ara haberler. ilânlar 15 05 Okul radvosu 16.05 O Turenden türküler 18.25 Radvo İle lne lızc* (45r ders) 16 40 Albümlerdetı »ecmeler 17.00 Ara haberler illnlar 17.05 Incesaz 17.30 Köv odası 17 50 Reklâm Droaramlan 19.00 Haberler v e hava durumu 19 30 Kücük llanlar 19.35 A.Akkıhçtan türkuler 19.50 Bir varmıs bir yokmus 19 55 Din Ahlâk sohbeti 20 05 G Akından sarkılar 2 0 ' « ^.lShlı Kuvvetler saati 20 40 Kücük konser 21.00 24 taıttn olavları. ilânlar 21.10 Genclik 21.25 Mafif müzik 21 30 Klâsik Turk M. tooluluâu 32 25 Hafif müzik 22 30 Ovun h ı v a l a n 33 00 Barok müzik 34 00 Kaeanıı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle