10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
AHİFE DÖRT 23 Ocak 1968 CUMHURÎYET İAMÜ, FAKAT ÇOK 1AREKETLIBIR BEYOGLU \KŞAMI TANIŞMIŞTIK Çöktü omuılarıma düçünmck yükiL Rençberler, koknlar, kadıncıklar sardı beni hep, Yaşiandıgim da£ kimln, gençeldim rüzgâr kadar: Vık evime derdi kardaş Blr esek yükü. Yazan: BAKI SUHA EDIBOGLU Çıktım bir kuşlıık vaktı pazara. A?k idi, avare bir ask idi (ronlümün tek yükil Gördüm oduncular saçlı sakallı, vakitsiz, On matlik >oldan çelmiş. yorfun: Vık evime odunu kardaş, Bir eşek vükü. Sesler uzanıyordn Irili ufaklı dttrt yaıumdan. Çevtr araöanı hayda, çek yükü. Tavuklar, fumurtalar, yağlar, OzUmler, Sevdlm hepsini blrden blre, »evdinı, utandım: Vık evime samanı kardaş, Bir e?ek yükü Kalmadj eskl aiatlığtm, lüzumsuzluğum, Yarın BEHCET NECATİGİL FA1IL HÜSNÜ DAĞLARCA îüçlü şnrlennı 1935 yılından beçeşıtlı dergılerde gördüğum hal ne Istanbul'da ne de AnkaraC Fasıl Hüsnü ıle buluşup tanı| k mümkun olmadı. Çünkü «aııiz, Ordumuzun genç bir subaolarak Anadolu'da çoğunlukla !m illerinde bulunuyordu. Kenısteğı ile yuzbaşı iken emekliye rıldıktan »onra Istanbul'a ge1.Çahşma Bakanlığı'nın tstanbul Ige Müdürlüğünde müfettişlik evi yapıyordu. 950 den bu yana birçok fırsnt• çıktığı halde bir türlü karşııp buluşamıyorduk. Çok garip, şair ve yazarların pek çoğu syhanelerde buluşup tanıjırlar. lim ki de öyle oldu. Bir sonbar ak}amı idi. Beyoğlu'nda Çilc Paıajı'ndaki meyhanelerden ine tek başıma gıtmıjtım. Dı?a la hafıf hafıf yağmur çıs«liyorı. Rutubetle, bana göre gamlı, kat çok hareketli bir Beyoğlu :şamı... ECüçük meyhanenin bir köîesin• yemeğimi yer, kadehımi yuımlarken tam da karsımdaki ma ya gözum ilişti. Ikı kışı biraz kence bajladıkları için olacak ki ve yemek faslını bitirtnek ureydıler. Çunku dıkkat ettım, ıfralarmdakı labaklar bo(lamı;, şeler tükenmiş, meze artıkları jş bir tabağa doldurulmuş ve koışmaları bir hayli hararetlenmis . tnsan böyle yerlerde tek b»«.ıı olunca ister istemez çevresi ile gilenir, hatta bazan kom*,u maılarda yapılan konuşmalara kuık verir, dıkkat ve tecessusü arır. tun, iki adım yürüdükten sonra masalarına yaklaştım, içkinin ver diği rahatlık içınde kendimi tanıttım. Fazıl Hüsnünün ilk cümlesi | u oldu: Deminden beti siztnle gözler. mlıle konuşuyorduk. Slx gelmeseniz ben gelecektim.. Kırk yılhk dostmuş gibi komışmaya başladık. Yamndaki »rkada şı, Fazıl Hüsnü'nün şiirlerini Fran sızca'ya çeviren bir meraklı imiş, çevirdıği jiirler Fransa'da bir dergide yayınlanmış... Şimdi ismini hatırlayamadığım bu genci o akşam çok sevmis ve konusmalarını merakla dinlemistim. Fazıl Hüsnü, az konuşuyor. daha çok dinlivor, ara sıra suâller soruyor, kendısi hakkında konu?ulmasından pek hissettirmeden zevk duyuyordu. Herhangi bir konu üzerinde fıkri ni soylerken özellikle benzetiş!eri ve kısa cümlelerle yaptığı tah liller çok canlı ve yeni idi. Söylenmış sözleri, beyllk lifları tekrarlamaktan kaçan bir hali vardı. F?kat konuşması hiç de güzel değıldi. Konyalı Adanalı arası garıp bir diyalekti vardı. Bazı kelımelerini anlamakta güçlük çekıyordum. Ve pek tabü şiirlerlnl de guzel okuyamıyordu. beni tatmin etmedi. insanın imtası bır çeşıt olmalı ve değismemcli. diye düşundüm. Fazıl Hüsnü Dağlarca, kendi kuşağı içinde hiç (üphesiz en ön ptân da geliyor, dergılerde çıkan ve kıtap halinde yayınlanan şurleri şohretini her gün biraz daha arttırıyordu. Fakat Fazıl'ın şöhreti, daha çok şairler ve yeni edebiyatımızı yakından izliyen tnerakhlar arasında yavgındır. Kendinden evvel gelen kuşaktaki Nazım Hikmet, Faruk Nafiz Çnmlıbel, Necip Fazıl Kısakurek. Behçet Kemal Çağlar gıbı halka ınmiyor, büyük kutlelerm çoğunluğu . hatta entellektüeller de dahil Fazıl Hüsnü Dağlarca adını tanımıyor, ?iirıni bılmiyordu. Halbuki Dağlarca yukarıda adlarını saydığım ş»irlerle kıyaslandığı zaman bazüan ile a>ni hızada, bazılanndan da büyük bir ?airdi. Çok siir yazıyordu. Çok kitap çıkarıyordu ve hemen hemen edebiyat dergilerinin hepsinde imzasma rastlanıyordu. Böyle olduğu halde değerina eşit bır söhreti yoktu. Ürak defil, on sene kadar evvel Anadolu'da bir gezi sırasında misafır olduğum ünlü blr Vall bana günumüzün en değerli, en sevüen şaırı kım diye sordu. üç i'im siydım. Bunlarm başmda Fazı! Husnu vardı. Unlü Vali gayet safca ve hiçbir küçüklük fluygusuna kapılmadan: Tanımıyorum, hiç lımint duymadım, demesin ml? Çok gariptır, bir Tevlik F&ret yirmı yaşında, bir Faruk Nafız, bır Orhan Seyfi 25 yaşında, bır Nâzım Hikmet 22 yaşında, bir Necip Pazıl aş»8ı yukan 23 yaşında şohretini duyduju, halka mnl olduğu halde bızım kuşakta kırkına ellisine dayanan ve yukanda isimlerini saydıgım şairlerden hiç de aşagı olmayan bır yığın ozan ancak hir avuç edebiyat sever arasında tanınmakta, blr türİU halka, geniş kütlelere kadar inememektedır. Varsa yoksa halkımız hatta aydın'arımız arasında hâl& Yahva Kemal, Faruk Nafız. Nazım Hikmet, Necip Fartl mıza, estetikçüerimize ve sanat isimleri dilden dıle dolaşmakta, genç ozanlann adlannı bilenlers, kıtaplarım ev kıtaphklannda b'ilunduranlara pek seyrek rastlanmaktadır. Halkla genç ozanlarımız arasındakı ki bir çoguna genç denemez bu mesafenın, bu topukluğun sebepleri ne ola? Bunun birçok sebeplerı arasında hatırımıza hemen gehverenîer şunlar olsa gerek: Bır defa çağımız insanı genelhkle maddjlesmiştir. Biraz da romantik çaglıır bojoınca akıp gelen hısstlilc ve 6789 • •• takı. 9 Bır çeşıt resım yapnıa yetişip ba?lıca yiyeceğimizın hausul ve tam, tersı «çok» un an zırlanmasına yaraytvndır. «kırmızı kırmızı» mânasına bir rengi sı blr durumu belırtır. be'ırten sozun tekran ıle meydaYUKARIDAN AŞAĞIYA: 1 «Husnu Aşk» yazarı JS na gelmiş Karma blr sözdur. 7 ki ve tanınmış bır şairımiz (ıkı «Bızı besleyen hayvanl gıdayı ele geçiren» kar sozden bırıncısi tekke başkanı şılığı ıkı söz manasınadır, ıkıncı soz de adı 1 23456 dür. 8 Yerdır). 2 Bır hayvan, yoksullara yuzündeki m para yardımı yapma ışı. 3 Hazsanları grupiaretı Alıyı peygamber tanıma mez ra ayıran esas^ hebı, ıskambılde bır kâğıt. 4 lardan, es'.;( Eskıden Albaylara boyle denılirTurklerın at sü dı. 5 Yılın kısımlarından, katunden yaptık dınlarımız vaktıyle ortulu iken ları ıçki. 9 çarşaftan önce bunu gıyerler ve hulmaranın İranın eski şa onunla Kâğıthanede sandal sefn»*kll irlenndcn. Kor sı yaparlardı. 6 Tersı tarlada FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA şilr severlüc duygulan hemen her keste aza'.mıştır. Sonra, genç ozanlsrla halkımıı arasında İ U bakımından, şiir anlayışı bakımından büyük uçurumlar vardır. Ve rihayet şıinmiz Batı anlamında gerek örf, gerek biçun ve gerekse konu zenginlıği bakımından ileri blr anlayış düzeyine çıktıgı halde, halkımızın büyu< bir çoğunluğu olduğu yerde kalmış, ozanlarımızm ilerlevişine ayak uyduramamıştır. tşte ben çagımızın büj'ük bır ozanı olduğu halde, gerektlji kadar halkımızca tanmmamış ve benımsenmemış olan FMII Husnu Dağlarca'mn kaderini bu nedenlere bağlıyorum. Çoğu zaman gerçek, çoğu zaman <İa ltendt kendimizl avutmat tesellt etmek İçin söyledığlmtı bır söz vardır: Buyük şairler, bll>ıik sanatkârlar yaşadıklan çaglarda değil, öldukten sonra, daha ileri çaglarda anlaşılır'ar, sevılirler. Ama bunun aksini ispatlayan birçok ömekler de vardır. Mesela Tevfik Flkret, Mehmet Akif, Nazım Hikmet gıbi şairler yaşadutları omur boyunca isimlerüli bol bol duydukları gibi blıimlerinden sonra da ürJerini sürdürmUşlerdır. Bütun bu konuları inceden inceye ele almak sosyologlarıtarthi yatanlarımıza duser. Fazıl Hüsnu Daflarca her y O nüyle bu memlekettn ınsanını eie almiî, sadece duyarak defil, görerek, dokunarak, diyebilirim kl koklayarak köyümüzü. köylülerımizi şiirine mal etmiştir. Fakat ne yazık ki, köyümüz de, koy lulerlmiz de onun bu gerçek ve içten söyleyışlerınden habersizdır. Çünkü Fazıl'ın şuri aydınlar için yazılmıştır. Ve bu şıirlerde çogu zaman blr kapalıhk, halkın anlıyamıyacağı bır ıçtenhk, bir burukluk ve şürin kışılığine özel garip bir istıf oyunu var. «Toprak An»» adlı kitabından aldığım, Sivas dolaylannda yasdığı şu «Yük» şiirini birlikte okuyalım: ISTANBUL 06 25 Acılıs. oro«ram 06 30 C.unavdın I 07 00 Kove h«berl*r 07 05 GUnavdın II 07 30 Haberler ve hava durumu 07 45 Istajıbulda bue\ıı\ 07 50 Ilânlar \ e hafıf muzık 08 00 H»fıf Batı ınüzitı 08 İS Beıabcr ve tolo sarkılar 08 48 Caz muıiai 09 00 N Yılmazdan türkuler 09 15 Pıvano soloları 09 30 Saz eserlen 09 40 Ev m n 10 00 Aıa hab«rl«r 10 05 Fransadan muzlk 10 20 A Edlboshıdan s a r k ı l n 10 40 Aıka.sı \aıın 11 00 Sabah konseri 11 45 Serao Mutludan sarkılar 12 00 Ara hübcrler. Uânlar 12 10 M.Akgunden türkuler 12 25 Darva? ve arkadlsUrı 12 40 M.DemirkırandKn »arkılar n 00 Haberler vc H G de buırun 13 15 M Parstan sarkılar 1.1 .Tt)" Rekrüvn riT(JVramları'* "* 14 00 Dnrıs orke^traları 14 15 E.UVanılkoılludan »rknnr U 3 0 CCevhercicekten turküier 14 45 S. Pnvraz ve ark*d«slırı 15 00 Ara haberler 15 <V> S Tanııreklpn sarkılar 19 20 Rodvo nrnfonl orkcıtnın l"40 I >ed saali 16 00 Okul ranvosu 17 00 *r« haberler 17 m Erkekler fnslı 17 30 Köv odası 17 50 Rekiam oro"ramlan 19 00 Hnbcrler ve ha\a durumu 1» 15 S«» eserleri 1P<5 Naim» Tarihl 30 00 Türkuler «ecidl JO 20 Soor sasetesl 20..10 S Turd»n «»rkılar JO50 Havat ve kitnolsr 31 00 24 lodtin ol«vlan. ilAnlu î l 10 KVonomi 21.10 PUklnr arasınd» MOO TtrklAm o r o ı r s m U n 22 4.1 Haberler 23 00 Bnrok C«*dan bu T«n« 24.00 Kaoams 16 55 17 00 17 30 1B0O 1310 1") OO 11 20 20 15 21 00 21 15 21 45 22 00 21 00 23 30 0100 İSTANBL'L IL RADYOSU Acılıs ve Droeram Dıskoteiimizden KücuK konser Gtnclert müxik Senfomk mvızıfc Hafıf muzık Aksatm konserl Genclerle beraher Frarutızca u r k ı U r Sorat saatı Hafıf müzik Gece kon*eri Caî saaıi Haflf Batı mürfil Protram v e k a o a n n Daha sonraları iyice farkettim ki. Fazıl Husnu bu eksıkliklermi bıldiğı için kendısı okumuyor. ye nı yazdıgı bır şiıri israrla istedığimız zaman bır kâğıt kalem ıstıyor, oracıkta hemen yazıyor, buyurun siz okuyun! diyordu. Nıtekim Fazıl Hüsnu'nün hiçbir toplulukta, hiç bir törende ve çok rıca ettikleri hslde okulların tertıp ettikleri hiçbir s,iir maUnesinde tek bir mısra okuduğu ne görülmuş ne de duyulmustur. Bundan 56 yıl önce tstsnbul îjte ben de bu ruh haleti içinRadyosunda tertipledığim «OM«ne idim. Karşımdakl masada otular \e Sesleri adlı programa pek an iki kigiden bıri ötekine yükçok genç şair arkadaşlarım seslejk sesle: ııni verdıği halde Fazıl Hüsnü bü Faııl Hüsnü. sen bu siirinde tun ısrar ve ricalarıma rağmen bu endini de gecmi$sin'. gibilerden programlara katılmamış ancak belethiyeler savuruyor, kars,ısmdanıra okuduğum şürlerinin altına i de onutiakin,. kendinden ,emin, kendi sesiyle imzasım atmıştı. oşmadan, heyecanlanmadan din Radyoculuk hayaümda garip oliyordu. duğu kadar bir nevi yenilık sayıBir anda gözümün önünden Falabilecek bu hâdise şöyle cereyan ıl Hüsnü'nün dergılerde çıkan reetmişti: Boş bir banda Fazıl Hüsımleri geçti. Hayalimdeki insannu'ye belki on defa (Fazıl Hüsnü a karşımdaki insanı kıyaslamaya Dağlarca) diye ismini söyletmiş, >a;ladım. Birkaç dakıka süren bu sonra bunları benim okuduğum nceleme ve kıyaslamadan sonra kendi tiirlerinin altına monte ettesinlikle karar verdım: Çatık miştun. Ne kadar gariptir ki, şairicaşları, sıhhatli yuzü, etıne dolmız her defasında ismini ayrı bir *un . tıknaz vucudu ve bir as ton ve renkle soyluyordu. Niye <ere yakışan cıddıyetıyle karşım boyle yaptığını sorduğum zaman iski adam hiç şüphesiz Fazıl Husşu cevabı verdı: ıü Dağlarca idı. Nasıl liirlerim birbirlne benzemiyorsa, ses imzalanm da hirKendisini inceden inceye tetkık birine benıemeraeli. Onlann hepettiğimin herhalde farkında olasi bende ve başkalarında geçmis cak ki, o da bana gozlermi dıktı, günl«rin anılarını ve çağrııımlauzun uzun baku baktı, kadehıne rını yaratmalıdır. biraz daha içki koydu, tekrar yina baktı. O sırada ben ayağa kalkKendi kendime, güzel söz »m» SOLDAN S.\G\: 1 Uygun biçımde ve ince vut L 1 X •/ 1 3 cutlu ka'mak ısteyen kadın ve A erkeklerin hiç istemedıklen bır •t t t X hal. 2 «Vücudunun yenileceK 1X 1 X kısmı lezzetlı olan hayvarüar için böyle bır söz kullamlabilir t t X X (iki kelime); eskı bır Mısır Tanrısı. 3 Komşu Müslüman bir t 1 Ulken'n dortte Uci"i, keyifleri = yerinde olanların tekrar ettıklerı söz. i 923 yılında kaldınlan i t ve vaktıyle Yavuz Sultan Selıtn X tarafınöan Mısır hukiımdarlanndan alınmış olan Peygamberin temsılcılığı sıfatı. 5 Devamh şekilde bazı ınsanlara musalüt DÜNKÜ BULMACANÜ olan itzuntü vencı sıkıntı, ter«t HALLEDILMIŞ ŞEKL bir olayı icra mânasına gelır (esNASIL HALLEDİLECEK Yukarıdaki rakamlı bulmacada M ki teriml. 6 Başkentımmn sa kinlerinden ve halkından. 7 B;r dcce 4 tane anahtaı (ipucu) ve 8 tuııc sonuc vardır. Bo«. kalan < edatın kısaltılmışı. muslukların karenin icine 1 den 9 a kadar ıngun birer rakam koyarık ve top yıvlerı tutr.ıaz bır hale geldı^i lanıa. çarpma, çıkartma, bölme işaretlcrınc dikkat ederek solda zaman boyle oldu derler. 8 «Ha s.tğa ve yukarıdan aşağıya bulmacadn göstf?rilen sonucUrı bulunu yatım» fcarçılıgı bır soz ve Dir Biraz vaktinizi alır ama, boj vaktinizi bu^ça geçirmiş olursunu I L• • •• I 17 T • •+ • • • •+ 2 • • 77] T •• • •• • T T T 7] VV1LL1AM SAROYAN DÜNYADA BİR GÜN OCLEÖEH SOHRfl Ç v e : T A R I K D U R S U N K. ei n r 17 DİŞİ Botld MODESTY BLAISE // f / BÜTÜM OtAVI Anı. I A^ IA*A11 T BEKLEEtSJl »ceRırı ısrıvöesunu? .. AMKARA 06 25 0«30 07.00 07.05 07.30 07 45 0S0O 0*10 08.40 09 00 09 20 09 35 09 55 10.00 11 00 11 05 11 25 11 55 12 00 12 15 12 30 13 00 11 15 1130 14.00 14 15 14 35 14 55 15 00 18 00 16 15 16 35 18 55 17 0ü 17 30 17 50 19 00 19 35 19 50 19 55 20 10 20 40 21.00 21 10 21.30 22 00 22 05 23 45 2100 23 45 24 00 Acılıs. Drogram Gunavdın I Kove haberler Gunavdın II Haberler ve h»v» durumu Sabah muziei Ankarada bu«Un Her telden H. Gokmenden sarkılaı Ev icın Sabah konserl Arkası varın Ara haberler. l l i n l u Okul radvosu Hafıf muzik G Akından sarkılar Balete caSrı Ara haberler. llinltr Ovun havaları Kıbrıs saati M Totıer ve D. Balkandan sarkılar Haberler ve R.G.de bu«ün Hafif muzık ReklSm Droeramları M. Gecevatmazdan türkuler M. Sevrandan sarkılar Albumlerden secmeîer Ara haberler. ilânlar Okul radvosu M Erd»ldan tUrküler A Zeneerden sarkılar Plâklar arasında Ara haberler. ilanlar Incesaz Köv odası Haberler v e hava durumu Salih Uveundan türkuler Uvkudan dnce Bir eeno vetislvor Dlnlevlci lsteklerl Kucük konser 24 «a«tin olavları. llanlar Halk ozanları Klftslk T. M. tooluluiu Hafif müzlk TBMM saıtl Haberler Her hafta blr vorumcu Geee varııın» doSru Karjanıs Reklâm oro«ramUrı i OLCUuUMJ BlE DOKTOR Mustaia Ozdiler DahlUr» Mdtetınn Muıyen» uatt Her (Qo U taa «mn Teiı n m « o LaleU MetihDM» C ı d No U zsrfa gırmıştır. Son derece îîddetle parayK ihtiyacım var. Karımla altı çocuğumun ne ustlerinde kaldı, ne başlarında. Aç sefıl hepsi de. N'apacagımı nede, ceğımı şaşırdım kaldım. Senden para isteyecek yuzüm yok, uumırım. Bu yuzden kardeşımıı Hagop'a ba?vuruyorum. Fakat bır yalnıslıkla bu mektubu onun zarfı yerine senınkinın içine koymuşum. Sen bunu ona üetırsin artık. Komsesız kardejinız Antranık.» Zamlock, bütün iist katı kendme tutsnuştu Asan>ot, korıdorun sonundaydı. Daha sonra iki ya da üç küçuk oda gelıyordu; Ellınci Cadde'ye bakan oda, asıl bekleme odasıydı; Zamlockun sekreteri d« burada oturujordu, ondan sonraki, Zamlock'un burosuvdu; geniştı. (erahtı. Kapıyı açtığ ındd Larry Langley ile ağabeysi Walteı'i ya da kısaca Wal'ı, o da ksndiaine boyle denılmesinden hoşlanıyordu kendısini bekliyor buldu. Gereksiz bır eıcaklıkla Yep'e bakıp gülümsedıler. Langley, birbirlerine tanı?tırdı onlan. Zamlock orta boylu otuz be? kırk yaşUrında görünen, sağlam yapılı yalnız omuzlanna doğru çıkmış hafif kamburlu, koca kafalı, ağırkanlı, çenesine kuvvet biriyrli. • tnşallah güç olmamıştır Ne.v York yolculugunuz?» diye sordu. .Bayan Aronson'a sandviçle kahve mi ısmarlayayım. yoksa başka birseyler mi istersiniz?» €Hayır. teşekkür ederlm » •Trende gelirken herhalde bir takım ley'er <lüşünmüşsünüzdür..» «Biraz.» •Larry ile Walt, istediğim biçimde bir oyun yazabileceğınizi söylediler bana..» «Ben de öyle umuyorum.» «Işınden mutluluk duyan klşi, benc» talihli ki. Sİdir. Meselâ ben ışımi mutlulukla yaparım.» O ara Larry söze girmenin gereklilığini duydu: • Sızi temin ederim ki, baylar, ben de kendi 15imi severek yapanlardanım. Şurasını da belırteyvm, izninız olursa, bu ilk toplanü iki harıka beyni kar»ı karşıya getirmiştir.» ^ Walt, sektırmeden aülarak: • İki harika beyin değil. iki dahî... dedi. «Benimkısi yalnızca pratik bir işadamı dedi, Zamlock. Yep: «Ayni şeyi kendiminki için söylemeyi çok isterdlm.» dedi. «Ama bir yazar için pratıkçi bır beyın hiç bir ışe yaramaz, yazar da olmaz ondan. Yazarlık iyi niyet üzerine kurulmuştur, üstelik yaıar denilen kişi bu iyi niyetle dengesiz bır kumara oturur. Pek aldırmam buna. Ben yazarak mutlu oluyorum, benim için yazarhğın dıyeti de bu Başka şey değil » • Eh, işte şimdi buna da kavuşmuş oluyorsunuz» dedi Zamlock. .Yazın birşeyler, alın diyetini, zengın olun çıkın » «Istediğıme varabilirim ama imkân bulamam buna » «Bunca yıl yazarlık ettikten sonra bu söylediğinize inanmak zor.» «Bunun denemeyle. ustalıkla bir iliîkisi yok.» «İnanmıyorum ben.» «Ama gerçek.» «Peki «The YVanderers» e ne buyurulur? Bunu da herhalde..» «Belki inanmayacaksınız ama, o oyuna baçarılı bir komedi olur diye baîlamıştım. Küçuk bir kasabanın tren istasyonundaki bır bekleme salonunu doldurmuş hiç b'.r yere gitmeyen bır avuççuk insanı anlatıyordu. Kişiler hiç bir yere gıtmeden sıralarda oturup bekleşiyorlardı. Bunu kurmuştum kafaroda, hepsi oydu.» «Bana da bir oyun yazmanızı istiyorum..» dedi Zamlock. «Ben de bunun için nerelerden kalktım geldim size.» «Mühis bir oyun Istiyorum ama. O'ağanüstü birşey. Hem eğlendirsin mılleti, hem de baştan sona hareketli olsun. Seyirciler de büyük memnunluk duysunlar; yalnız aydınlar değil. Para geürsin yani.» •Böyle bir oyun yazılabilir sanırım.» «Yazılabilirse, bence, siz yazarsınız bunu.» «Çahşırım tabü. Fakat bakıyorum kimse ana konuya gelmiyor; biliyorsunuz, ben buraya aramızda imzalanac?k sozleşmeyi görrneye geldim.» Zamlock iki kardeşe döndü: Hagopi y«ıılmı»tır. JP«lâtŞ9f »Inışlık Meri bu «Sevgili biraderim Khatchik», diyirdu. «Bu mek^Mil p d i «Yep, istedığiniz oyunu yazmaya basi.ııntid! Snce bir söıleşme imzalanmasını. maddeler uzcr.: de de tam bir anlajmaya v»rılma«ını ıstıyor efeı dım..» dedi. «Ne kadar zamand» • Tazarsnut bu oyunu?» de Zamlock. «Bulun if, hsîlamsya bakar. Bir bafladın n uzun aurmez pek.» «BaşladıkUn sonra altı ay falın mı yani?» «Hayır. O kadar uzun deftil. Altı, yedı gün anca •The Wanderen« I ne kidarda yazmıştmız?» • Altı günde. Ama bakmsym tiz ona, dedıii g:bi bir başlanıaya bakar. Ba;ladun mı her oyun mun yazımı altı günde biter.» «Hızh i1, çıkaran böylesini ne gördüm, ne du dum dojrusu.» • Yazar dedığiniz kişiler arasında daha da e'i çabııklar vardır Bu işin zamanla yad» ça^ukl'i1 ilgisinden cok, havava girmesine, işinin hilinc' varmRSina baijlıdır Bir bakarsınız bir oyunu bir y da rıkanr. bir b^kav:ıniT hir başkasını bir hpft» temize havale ediverir. Havasına girme sorunu i sinde de »ynidi. rleğismez. Ben çabuk y?zarım. mı burum bun». Bltmemiş bir ovun beni çileden ksrır. Uzun süro ı^klerresine dayanamam • «Gecen (rece (The Wand>rers> \ yeniden © V dum» dedi Znm^ck. «Oyunda neler olduğunu r tırlarvnız herhalde?» •Evet. tabü • •Oradaki kHlerin okurkan ansizın birer filii riııVlannı hissedıyorsunuz, ya da iyi birer öîü h si dp. Acı hir?"V. Bunu niçin böyle yap'ıni7 bilı yorum. Ama mutluluk, mutsuzluktan daha bence.»•Herhaneî biri üzerinrle kesin hir biiçim ' hiç. Buna göre övle değıldi. Mesel* ben The W derers'deki kişılerin hepsinin de mutlu kişiler duklanna inanıyorum » •öyle tsbii.» dfdi Zamlock. «Ama topu da yoV onlann. HepsinHe üst baş hak getire. Bir=ev y; tıkları da yok. Ne bir yere gidiyorlar, nr birsey şünüvorlnr. Hiç Yalnızca mutîuzl«r. Benim t düktörlüSünü vapacağım ilk oyununuz, böyle i sonlu olmBmalı • •En ufacık birjey de herhangi bir kişiyi n «uzl«ndırabilir.» •Ben mutluluğa inanıyorum. ondan yanayu «Anhyorum.» «Mutluluk. ajTica iyi bir ticaret metaıdır .. • Evet, tabii.» «Ne kadar zamanda yazmaya ba$l»yac»k bir ruma gelirsiniz?» • Eğer imzalayacağımız sözleşmede maddeleı me gelıyorsa, çok sürmez bu. Hemen başlayabilıı Zamıock, yeniden Langley kardeşlere döndü zünde beklemediği bu sözleşme lâfmın yarattığ şaşkmlıkla kızgınhk okunuyordu. Derlnen konv jıne döndü dolandı, sanatın inceliği ile ticaretir reklılikleri üzerine geldi. Bayan Aronson dururn yak uydursun diye tam sırasında sandviçlerle k leri getırdı; Zamlock'la temsilci kardeşler >eı giriştiıer. Toplantı devam etti; üç saat durmaksızın k şuldu, hem de sorumsuzcasına, tabii, hiç bir oh sonuca da varılamadı. Zamtock yazılmamış oyun rine saatlerce konuşup tartışıyordu da. yine yazı rrnş o oyun üzerine bir sozleşme imzalamak ger ğinde yan çizbordu. Toplantınm sonlarma doğru, Zamlock: «Yarın akşam Chambord's'da birkaç dostumlı luşup yemek yiyeceğim» dedi. «Sizin de katılm isterım Hoşlanacaksmız onlardan. Gelirsenız on bol bot konuşuruz bu oyun işini.» «Geleceğimı hiç sanmıyorum. Üç ay oldu, 1 çocuklardan ayrıydım, yarın akşam için onlar. verdim.» «Canım, biz de Syle gece yanlarına kadar cak değıliz zaten. Hiç merak etmeyin. Kaçar ya çocuklarınız?» «Oğlan on iki, kız da birkaç ay sonra onuna cak » «İyi. Biz sekiz buçuğa kadar aperatif birşe; rız, siz görünmeden de yemeğe oturmayız.» «Dedım ya, pek sanmıyorum. Cumartesi gı çocuklar kendilenni bütün bütüne özgür sayıy bazan onbirde bazan da daha geç saatlerde bilt mak bilmiyorlar.» «Dâvetımizi kabul edin Yep.» dedi Zamlock. • nim. arkadaşları çok seveceksiniz. Eğlenirsiniz Sokağa çıktıklarında kardeşlerden büyuğü: • îyı ettiniz dâvetini kabul etmekle • dedi. E biri de olmahvdı ki orda, fakat herifçi hiç tır Beyendım davıanısınızı doğrusu.»
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle