Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 Ağustos 1967 flFE DÖRT adolunun sesi adlı yazılarda, olu uygarlığı hakkında Avromantızminin etkisirıde kaiyarak ileri sürülen düjünceifes'e, Milet'e, Bergama ve Aludaki başka uygarlık merkezs gelen, dünyaca tanınmış kişj ie açıklanmıştı. Bu düşüncelemisi ilgisizlikle, kimisi de delir merakla karşıladılar. Yapıonuşmalar bir röportajda şöysıralanmıştı. Bu röportajın bir i şöyledir: lıkçıyı eni konu yaşlanmış bul . Ama yine de arasıra esk; negözlerinde ışılıyıveriyoıdu. ine Efes'e ve Ege'nin ören oleski kentlerine gidiyor musu» diye sordum. idiyomm ama esklsi kadar dele de olsa tekne su yapıyor, akalafat gerektiğinde evde kaçekiliyorum. Artık ben de bir be oldum. Galiba onun için ha leri iyi temsil ediyorum. Dağ yıkmtılar kümesinm, hey hey azametini düşundükçe, bana da «yler oluyor. Şaka değil, kabarum efendim. Sesim benim delarabenin sesi oluyor sanki, gür 'or sessiz taş yığını. Artık kılauk kalmıyor, konferans ım diye , eski bir hikâye mi diyevim, şeyler oluyor. Benim de, çoğu eyicilerin de hoşumuza gidiyor rusu bu. Isınıyoruz.» iizi her dinleyen Öyle ısınıyor ', îepsi ısınıyor diyemem. Ama ço luk. benim gibi kendilerinden lyorlar.» îfes'de. öteki örenlerde binlernsan görmüşsünüzdür.» £h, %imdiye dek yuzbin kısiyi miştir.» Bunlar arasmda hatırladıklannız yordur, herhalde.» Evet, evet, kimisini hemen unu um. Kimisi de yıllarca aklımda ır. Ya bilgileri ya esprileri, ya esprisizlikleri, kimisini de derin an dostluklan dolayısıyla hiç utmam. Onlar kardeş.im gibi, hat kardeşlerimden çok insandaşım• Bunlar, söyledikleri bir söz. , bir bakışta enstantane bir fojraf alırcasına belli olurlar. uıya hiyerarşisinde mevkileri is• olsun. ister olmasın önemli deIdir.» >Şu esprililerle esprili olmayaardan ilti ömek verir misiniz?» En güzel kütüphane yapma yarışmdan TARÎH ve HELLENİZM atom tUKUm bombası yarışma güldü. O mahallenin tam karşıg:tük. Şuraya buraya gıder gelirsında, Roma'nm Anadolu Gene! «Örneğin George Duhamel ile ken, yolda boyuna uyudu. Yalnız. Valisi Celsius'un kütüphanesi İran Şahı. Duhamel'le iki gün sa Bodrumdaki kayığrmın biçinü, yelvardı. Kütüphanenin önünde boş bahtan akşama beraberdik. En akeni ve armasıyla pek mesgul oldu. dört niş vardır. Burada, eskiden an lelâde şeyleri söylerkcn bile espriHarabeyle pek ügilenmedi.> tik çağm Hikmet,( Hâfıza, Safiye; si hazırdı. Bir yerde bir deve dızisi «Bunlardan başka, siyasi dünyave Sebat diye adlandınlan dört ka gördük. Eşek başta gidiyordu. «Bun nın önemli kişileriyle bulundunuz dm heykeli dururdu. Spaak, bana dan kirni devletler hakkında fikir mu?. faziletin bu dört temsilcisi hanımm edinilehilir». dedi. Hemen on, onbeş «Evet, Avrupa'mn hemen hemen nereye gitüğini sordu. Tabelâyı gös adım Ötede dört demir ayak üstünbiitün Dışişleri ve başka nâzırlanytererek, «Soğuk mermer heykelde duran koca bir zift varili görler oimaktan herhalde usandılar da la bulundum. Ama çogunun ismini dük. «Bu da mekanik bir deve,» deburaya geçtiler> dedim. Spaak'ın unutturn. Hepsi de Efes'le çok ildi. Şahı da Imparatoriçe Süreyya san saçh, giizel sekreteri, harabeg:lendiler. Özellikle, Efes'in dört ile birlikte Efes'de gezdirdim. Hanin şurasmda burasmda yürüyorbeş yüzyıllık insan uygarhğının va çok sıcaktı. Boğazma kadar, kodu. Harabede yılanlar olduğu için yu renkli çuhadan. sırmalar içinde, merkezi olusuyla ve bu kentın kıza, «Matmazel, öyle sapa yeramiral elbisesi giyaıişti. O öyle giinsanoğlu tarihindeki etkisiyle. Şa lerde dolaşmaym, burası Antik Ça yinmiş olunca, biz de ceketlerimiz ka değil. Heraklit. diyalektik mağa aittir. Belki de santor 'Belinden içinde şah gibi buram buram terteryalizmin babası, buraltydı. Buasağısı at olan mitoloiik insan•> sizi leme işkencesine ugradık. Efes geraiar Anadolu atomistlerinin yurtutup kaçırır» diye bağırdım uzak zisi ve konuşmaiar hep havanm sıduydu. tan. Henri Spaak, «Öyle kaçınlcakhğına aitti. Harabenin taşları maktan çok memnun olur» dedi. demirler gibi kızgın, yerden fınn Spaak'la güle oynaya gezdim. Ha ağzındân hohlanırcasına âdeta alev va da masmaviydi. Kendisiyle, inüflüyorlardı. Yukardan da güneş te Efes'ie çok Ugilenenler arasında pemize olanca kızgmhğıyla yükleni Hünri Spaak vardı. Efese iki kez sancasına, yürekten, ferah fahur konuşmak büyük bir zevkti.. yordu. Bizlerin de yegâne ilgılendigeidi. İlk sefer onu, Vatikanca Merğimiz iş, yüzümüzden akan, burnuyem Ana'nın evi sayılan yere götür «Ne hakkında konuşuyordumuzdan şıp şıp damlayan terleri sil dük. Beni buraya niçin getirdiniz nuz?» mekti. Terleme yarışına çıkmış bir diye kızdı. <Ben Efes'i ve Sokrateskarnaval alayma benziyorduk. Niden önceki Anadolu düîünürleri«Bittabi, harabe ve eski Eles hayet, şah hazretleri, «Bu harabede nin kentlerini görmeye geldim» deve Anadoluda gelişmiş uygarhklar Iran'ın bir yapıtı yok mu?» diye sor di. Efes'i gezdirdim. Bu arada şehhakkında. Avrupanın He'.înizm du. «Yok., dedık, gezi dc sağ se'.ârin umumhaneler mahallesine githakkındaki kanılarına ayfcn düşmet bitti.» tik. Orada, üç dilden umumhane di mesine rağmen, sayılan gerçeklcye bir tabela asılıdır. O zaman ri satnimi olarak kao'il etmesi «Duhamel ve Şah'dan başka önem Spaak, Natocularm kabine reisi insana, insanca bir haz verıyor li kişilerle buiunmadıruz mı?» idi. Spaak tabelâmn altında durdu, doğrusu.» >Bu tabelâ. Nato kabine reisi ola «Söylediklerinize bütün tcpklrak, şimdiki mevkime çok uygun> diye birkaç resmini aldırttı. «Bu ler hep böyle mi oldu?» «Hayır; ters tepkjye hiç rast«Bulundum. Sornerset Maugham resimleri yüksek fiatla, Fransız geldi. Yanında sekreteri, onaltı yalamadrm. Ama kiml yol ügisizlikMatch dergisine satarım> dedi ve şında bir genç vardı. Bergamaya Kenri Spaak le karşılaştım. Orr.eğin, şu haltahk anlı şanlı «Liie» dergisi sahibi Luce var ya Baş adıru unur tum. O, dört bes Amerikalı senatör> ve kansıyla geldi Mad3rn Clara Luce, haniya Amerikanın Vatikan Elçisi olan hanım. Onîar iki taksi ile Bergamaya gideceklerdi. Yola düzüldük. Madam Lu ce İzmırdeki Katolik kiliseler;n birinde Mass duasmda bulunacağını hatırladı. Bir otomobil ile geri döndiı. Kendisi Katolik mez hebme büyük bağhlık gösterivordu. Yeni Katolik olmuştu. Hattâ Katolikhk mezhebinin üstünlüĞü hakkında Papa Hazretlerıne uzun uzadıya söz ederken, Papa ona «Unutmayın kızım ki ben de Ka toliğim» dem:ş. Prenses Hanzade yi Efeste gezdirirken, Papayla Ma dame Luce hakkında bu konuşma söz konusu olmuştu. Ama, tasan elinde olmadan Madame Luce ile Hanzade arasında aklında bir karşüaştırma yapıyor, bvrakın ki kadın insan güzelhği bakıımndan Pıenses, defme babayiğidin başını yıllarca topaç gibi döndürecetc niteliktedir. Espri bakımından ne rede Prenses, nerede Madam Luce. Mister Luce ve senatörler Ber gamaya dofru yola devam ettiler. Ama Bergamadan ziyade, Goldwater'in ne kadar etkili nutuk çektiğini aralannda habire tartışıyorlardı. Ben o arada, bir erkek kumrunun dişisine reveranslar ya pıp, daldan dala Üsküdara gide!im diyerekten aşk ilânı etmesini daha ilginç bulmuştum. kılıç haxale eyledi. Çocuğun başmdan kan boşandı. O ona, o ona derken genel bir çarpışma oldu. Sabık Kıralın yanında oturuyordum. «Ma si battono davvero» Gerçekten savaşıyorlar diye heyecana kapıldı Kolumdan çekerek, «Gidelim. a>irahm» dedi. Ço Yoıan: cuklara bağırdım gösteri kazasız HALİKARNAS belâsız sona erdi. En ilginç karşılaşmam, üsi A merikalıyla oldu. îki yabancı var sizle Efesi gezmek istiyorlar diye ısrar ettiler. Bir resmi lüks o:onıobil seldi. İki Amerikalı biri kısa, ötelu uzun boylu va bancı bir şive ile konuşuyorlarrat'tan önceki düşünürlerine ola iı. Harabeyi gezerek tiyatroya hayranlığırru daha ziyade Niçe »eldik. Orada Sen Pol halkı Hıden esinlenişime veriyordu O yo ristiyanlığa dâvet edince protesdaki fikrini tashıh etmemi, önc< ;o kıyametleri kopmuştu. Tiyatdırenerek, sonra tamamen be roda bir iki Ağustos böceğindeTt nımsedi. Bu yoldakı diyaloglarır. başka ses yoktu. Malum a Ağustartışması, Monsieur Luce ile c tos böcekleri ölmezleT, sert kazamanki Fransız Elcisi arasmds natlarını birbirtne sürtüstürerelt eni konu hararet'e devam ettl. Ma srumurtalaıını ısıtırlar. Ve bunu dame Pompidu Didimadaki koca yaparken kendilerini öldUrmek Medusa heykeliru görünce. «Aman ve ya,kmak pahasına yeni Ağustos ne kadar da Atatürke benzıyorx böcekleri ve yeni hayat yeüştirir demişti. Her halde Madamm bu ler. Eh, ne Sen Pol kalmış, ne de fikrinin kabahati kendisınde de iki bin yü öneeki Efesliler. Heğildi. Heykeltraşlardaydı; çunkü Diinraca tanınmış kisilerden birfosmıAnadolu uygarlığına ait bilgileri merakla karşıltıdt hepsi de memleketimizin kurtarıcısını yüzü asüc olarak gösteriyordu. O yanlış îikrini, At&türkün kimi nüktelerini anlatarak düzelt tik. Parise gittikten sonra insanı ilgilendiren, yığın yığın kitaplar gönderdiler. «Bir de sabık Îtalyan Kıralı eeldiydi. Portekizden. Yanında bir Îtalyan profesörü de vardı. Anlayışlı bir kişiydi. Efese ve Bergamaya gittik. Bergamada ona bir kılıç ve kalkan gösterisi yapıldı. Çocuklar oyuna başladılar ama çok geçmeden aşka mı geldller ne, bir tanesi durup dururken «Ya îettah!» diyerek, karşısındakinin basına can ve gönülden bir Antik Çağın bir özelliğini anlat' maya kalkıştım. tskenderiye ile Bergama dünyanın en güzel kütüphanesini yaratma yarışma çılc tılar, Bergamanın Ustün selecei»! ni anlayınca, Mısır BeTgamaya pa pirüs İhracmı yasak etti. Bunun üzerine Bergamalılar parsomeni yani sayfa yaprak ve cildi icat ettüer. Bu Gutenberg'in matbaayı icadı kadar önemlidlr. «Şimdi İse devletler, kütüphane yansma değil, atom bombası yarışına çıktılar» dedim. Vay sen misin bunu söyliyen! Kısa boylusu heyecanla hidrojen. hatta. kobalt bombasmm pek gereklt o'duSıımj söyledi Uzun boylusu da onu yanm a?ızla isteksiz isteksiz savunuyordu. Orada al takke ver külâh bir tartışm* oldu. Harabenin bir Köşesinde Ali Bey adlı, iyi yürekli bir lokantacı var dır Bana, «Ce^t 3ey. ne oluyor, arkanızda on kadar detektil var» dedi. Yoksa yine ml okkanın altma gidiyonjz diye yüreğim hop etti. Sonradan benimle tartışan kısa boylusunun hidrojen bomba sını yapan Macar Teller, uzun boy lusunun da füzeci Von Brown olduğunu öğrendim. Tepemizde dolaşan iki helikopterin de mânasını anladım. Seruveni Don Kişote de la Mança ile Sanço Pança arar. Ben hiç serüven aramam. A rna beni göTünce «Serüven» galiba «Hah işte aradığımız burada!» diye hemen tepeme pike odiyor. Anadolu uygarlığı ile Hallkarnas Balıkçısı nerde, Efes harabesi nerde, Teller ile atom bom bası ve Von Brown ile fiiza nerede? Oysa, Küba olayla<'T>dan sonra, tzmirde Çiğlide füzeleiı .çı karmaya gelmişler mütehassısla». raklit'in söylediği gibl «Panta rel» Eh, ne diyeyim! Yirminci yüzyıhep akar, dedim. Kala kala halın en dramatik sonuna doğru yat yaratan ağustos böcekleri kagidiyoruz.» hr. SON O hava İçinde iki zlyaretçiye Somerset Maugham Pompidu ile Cuve de Mnrvil, bir de son ekselâns Luce ile, iki gün süren konuşmamız tam bir ilgi ve anlayışla devam ettl. Monsieur Pompidu, Anadolunun Sok B E LCO tâncüık: 1831/10179 kül etmlş gruplara verilen isimYUKARIDAN «.ŞAĞIYA: dir, idrar yolu 1 Bir savaş sonu mağlup ol34 5 6789 ile vücuttan çı123456 ma hali. 2 Cümle, çorba kabı. IİHİEIvIEİSlF kanlardan. 7 3 İki nota arka arkaya, AfriNota, baskı için kanın batısında bir körfes. 4 İHHİİ13BHE kullanılan kuvBir Macar tlyatro yazarının bir vetler (çoğuD.3 adı (öteki adı Franz'dır), acıklı Bir emir, bir piyesin dörtte ikisi. 5 «Visoru edatı. 9 yete tahsis edilmiş paralam roâAkşamcılann bir nasına Üîi soz (ikincl söz eski u raııaanıı türlü kendisinsul çoğuldur ve sonunda bir takı baimacanıo den vazgeçemevardır). 6 Tersi çeşitli cinsler•ektt dikleri, bir talu. den bir araya getirilerek teşek Bond «ODESTY »LAISE İ S T  N BU L Acıhs ve Droeram '" ı Giınavdın F.eıtım sohbeti Ovuıı havaları ı Kove haberler ı Sabah melodılerl ı Haüerler ve hava durumu i Istanbv.lda bueun 1 Hafif mıirik ) Kahramanhk turktileri TIRKIYE RADYOLARI 0 AnıtK^bir'den nak. vavın n Marslar 09 10 09 20 123456789 g S VOĞL YO LOCKJŞUM ', MUİCSİM 46. VAPABI'LECESİ MÎ 09.40 10 00 10.15 10 25 10.40 11 00 11 05 11 .0 12.05 12 15 12 30 13 00 13.20 13.30 14.00 14.20 14.35 11 CA ' Konu^ma Marslarımız TIFFANY ÜONES ,TOk X 7 h tSıPEVİN^ e . ı ı r j " •» M ~r MI lV DİKKAT SÜMERBANK ORDU SOYA FABRİKAS1NDAN Gıda tuzugüne tamamen uygun olartk istihsal ettiğimiz Maden (ELAZIG) Oıtaokaln Nüdüılüğönden 1 Ortaokulun 26.00000 Cyirmi altı bin) lira keşü bedelü depo v« \VC yapımı ışi kapah zarf usulü ile yaptınlacakür. 2 Eksıitme 16 Eylul 196T cuma günü saat 11.00 de Ortaokulda toplanacak komisyonda yapüacakür. 3 Eksiltmeye katllabümek içın (1950) liralık geçici teminat yatırmak. 1967 yılı Ticaret Belgesi ile îl Bayındırlık Müdürlüğünde ehliyet belgesi almak ve teklif zarflannın eksiltme günü saat 10.00 a kadar komisyona teslim etmek gerekir. 4 Bu ışe ait şartname eksiltme ve keşif belgeleri hergün çalışma saat.erinde oku! raüdürlüğünde görülebilir. 5 Postada olabilecek gecikmeler dikkate alınmaz. (Basın 21299/10158) Ovun haval?rı Muzık kutusu Sen ne çuzel buiursun faz eserleri Arkası varın Ara haber.cri Ozandan O^ana O. Avsar Orkpstr« Havscıhk haftası S Gultekin'den tjrkuler Talrbe BırUsı Korosu Habcrlcr Hosmi Gazete Marslarunız Reklâm Drocramîarı G. Akkor'dan sarkılar I Sıval oıkestrası O. Soner'den sarkılar Kücük kon.ser Hanj Mplulleıi sünu Saz escrîeri Ara haberlerl Gencüâe aoâru Cocuk bahcefi Ara haberîcn M?lodıder! Mflodvc Reklâm Droaraınları Habevler ve hava durumu S Kvıtbav'clan sarkılar Bir İIcc hir bucak Yurdun £csi Hcredot tanhi 24 saaîin olavları Mehîer Eecıvor 00 Aâustns toıenles Klâsık Turk Mııtıkisı Reklâm orOEramları Haberler ve hava dmıımu Radvo vavhîar toolıılUEU Oda muzığı I KaDanıs ISTANBL'L İl. RADVOSU i Acıhs ve ovoıram ) Sızm lc'n ) Kucuk konser Q İvi aksamlar 3 Senfomk muzik 0 Türkiveve hos eeldmiz 0 Aksam knnscri 5 Ger.cifle berabcr 0 ODeralardan secmeler 5 Hsfif muzîk 5 Latin Anerika melodıleri 0 Caz muziğı B r sarkıcı (jecp varısı icin FıoeTam ve kaoanıs SGIUAN SAGA: 1 Büyük Taarnız Ağustosun bugününde başlamıştı. 2 Doğum uzmanı mertebesine erişme (İki söz). 3 îsimler ve adlar (çoHğul), bir renk. 4 «îçinde tchlike yaratacak uîunetli madde çok değil» mânasına iki söz. 5 Bir edatın kılsaltılmışı, «isim tak!» karşılığı iki sözlii bir emır. 6 Çok eskiden kullanüan bir cins tüfegin markası, evlenmek istcml yen bir kız kendisine teklil yapan NASR HALLEDİ1.ECEK delikanlıya bu cevabı verir. 7 Eski Türk tmparatorluklarından, ince perdeler bununla yapüır. 8 Benzerliği yüzünden başka bir şeyi hatırlatan. 9 Çalışıp onaya konulan şey, istediği gayeye ulasan. > DÜNKC 8OU4ACANTN HAlJ^ntLMTî: SKKlJ toknd.üd raUmV, » ^ » ^ SSSssrsşS S . . J = Î •••=:•••=". Yaıan: ANKARA Acıhs ve Droeram Gunavdın liyve haberler T\ırküler ve ovun hivaları Haber'.er ve hava duramu Marslar .•^ıkara'da bueun Zevbeklcr TÜRKİYE RADYOL\RI A.nıtKabir'den nak. v.ıvııı ANKARA. IZM1R VE İL RADYOLAR1 ) Bir baska üozle 1 Halk türkuleri i Kısa haberler ) Marslar 5 Hioodi'omdan nak. vavın 0 Haberler ve hava d'irı.mu 0 0 5 Î5 İ5 J0 ^5 ^ 55 ÎÎ 00 30 50 00 40 1 5 00 15 35 55 05 45 10 .30 .45 00 .25 00 0 Saf ve üstün vasıflı SOYA yağlarımız Türkiyenin her taraiında 530 kunış fiyetta piyasaya arzedilmıştir. Sıcak, soğuk bütün yemekleriniz ilfe hanmr işlerinizde yakmadan garantiü olarak kullanacağıraz SOYA YAGtMlZ her türlü hileden uzak bir DEVLET TEŞEKKULÜ mam>Mü olup KALB ve DAMAR hastalıklarına karşı e,ı şilalı ve koruyucu air yağdır. SATIŞ YERLERİ ORDU'DA ANKABATJA SOYA FABRİK.ASI Koyun Pazarı Can Sokakta Mustaia Aksoy ve GİMA Yavuzlar İki Eylul ceddesinde Umurgün Tic. ve San. A. Ş. Bozkurt Koüektif Şiıketi Cemal Saylam ve Mahdumlan Koll. Şti. Ekrem Topçuoğlu Şirketi Arif ve Salih Coşkun Kardeşler Akşehir İcra Tetkik Mercii Hâkimliğinden Dosya No: 1967/42 Akşehir İstasyon caddesi No: 78 de Rekabet Hah ve Mobilya Mağazası SicilU Ticarette Doğanlar Kollektif Şirketi oîarak kayıth bulunan şirket temsilcisi Eyyüp Doğanlar vekiü Avukat Halis Şeker 19'8/1967 tanhli dilekçesi ile müvekkilinüı borçlarını fceş sene müddetle ve beş müsavi taksitle yüzde yüz ödemek kaydı ile konkordato talebinde bulunmuş ve bu talebi mercice yerinde görülerek İcra ve Iflâs Kanununun 287 inci maddesi gereğince Akşehir Hukuîc Mahkemeleri Başkâtibi Lütfi Koyutürk'ün Komiser tâyini ile iki aylık rnühlet verilmesine ve bu mühletin aynı kanunun 258 inci maddesi gereğince ilânma durumun İcra Dairesi, Tapu Dairesi ve Ticaret ve Sanayi Odası Baskanlığına bildirilmesine karar verilmiş olup, şirkette alacaklı olanların bu mühlete bir itirazları varsa ilân tarihinden itibsreıi yedi gün içerisinde dilekçe ile itiraz etmeleri hususu ilân olur.ur ESKİŞEHİRDE SAMSUNDA KAYSER1DE TRABZON'DA RİZEDE GİRESUN'DA NOT : Dığer vilâyetierirraz için bayilik teklifleri bcklen mektedır. Şartnamesi iabrikarmzdan temin edilir, TELEFON: 1363 ORDU (Basm 2Î919/10164) Reklâm DroEiarrüarı Coc.ık bahcesi Sarkılar Arkası varın Ktsa haberler Ovun havaları Konser saati Mehter nıuzic: Mikır.fondd cenchk Kısa habçrler Yurîtan sesler Köv odası 30 A&ıştos Reklâm DroEramları Hab?rier ve hava durumu Kucük itân'ar Mehter müzi£i Sılâhlı Kuvvetler saati Foiklor ekioleri eecidi Turk muziei Uvkudarı önce 24 saatin olayları ^5aTs 1 a^ İ.00 KaDams S0 Aeustos Özel tıroaramı Erkekler tocUılueu Kcnservamar korosu Turküler HaberiPr ve hava durumu Ordu terfl ÜEtesi Gece konseri süne çeken, onu okşıyan tertemiz bir genç kız seviş mesi vardı. Odanm içerisi iyice kararmıştı. Zehra, yakmadı ışıkları. Loşiukta o gecenin izleri dolaşıZehramn her yanı derin bir haz ıçindeydi. Dünya yor gibi geliyordu. Kulağı hep kapıdaydı. Kâzım'ın onun olmuştu, birden. Sandalyesini iyice yaklaştırdı. ayak seslerini kolluyordu. Kâzım'la dizdizeydi. Delikanlı'nın bütün sıcakhğı Tam bir hafta olmuştu. Güneş doğarkcn Kâzım Zehra'nm içine dolmuştu. Zor tutuyordu kendini; fırlayıp çabucak giyinmiş: «Nuri amca merak etmiş delikanlının bo>nuna sarılıp öpmek, kalm etli dudaktir!» diyip cıkmıştı. Çıkarken: larını emmek, kumral bıyıklarmı yanaklarında dolaş•Haftaya bugün yine gelirim, odada bekle'» detırmak arzusuyla kavruluyordu. tçkisini yenilerken mişti. e'.leri birbirine değince, kadehini «Kâzım"m şerefiAmma, Zehra bundan kuşkudaydı. Hep böyle ne!» diye kaldırdı. derdi erkekler. Zehra'nm hoşlanıp da d'^'liğıni buKâzım'm gözleri parıl parıldı. Zehra'ya yiyecek tün içtentiğiyle verdiği az sayıda erkeklerın çoğu. gibi bakıyordu. Zehra kalktr. sabah sabah çıkarken hep böyle derdi. Boynuna fa«Biraz çıkalım, havasızlıktan bunaldım..» rıhp: «Haftaya yine geleceğim'» demıstiler. Kâzım Kâzım. hemen fırlayıp kolundan yakaladı. Kâgibi. Deli oğlan çoktan unutmustu. belki de! Arka zım'ın parmakları buz gibi. avuçîarı ıslak îîlaktı. Zehdaşları belki de kötülemişlerdi. Zehra'yı! Saat üerra'nın her yanı alev alevdi. Kapıdan çıkarken. Artinliyordu. Gelen yoktu. Gelmiyecekti de' Oysa. Zehra le göz göze geldi. Yamnda, iri yarı, öazlak kafalı bir hep bugünü, bu saatı beklemişti. Çoğu günlerini herif vardı. Artin. kaşgöz ediyordu. Zehra hiç oralı ol odasrnda geçirmiş. ne Gül Bar'a, ne de öteki uğrak madı ve Kâzım'ın koluna iyice abandı. yerlerine ayak basmıştı. Artin'in zoruyla bir geeeEğri büğrü sokak, çöp kutulaıını eşeliyen sıska liğine gitmisti, amma müsterinin suratından düşen kedileri. sidik kokulu duvar dipleri. kaldınmâa uyubin parçaydı. Sonunda: «Ne çeldin öyleyse. ka:ya kalmış ihtiyar arap dilencisine kadar her şeyiyle tak!» diye küfrij basmıştı, herif. güzeldi. şu anda: Zehra'nın içinde bayram vardı. KâMerdivende ayak sesleri vardı. koçup elek1ri2i zım'a daha da sokulchr. çevirdi, kapınm sürmesini cekti. Kâzım. ka'.ın du«Haydi, bize gidelim!» daklarmm bütün erkekliğivle gülüyordu. Tır.up odaIII ya çekti, kapıyı kapattı ve kollannı boynuna dolasif öptü. öptü. Leman abla, çatlak çatlak güldü: Yanakları ıslanmıştı. ağlayıvermişti. • Kız, tutulayım deme, sakın!» Sonra gülmeğe başladı: Zehra da güldü: • Gelmiyeceksin sanmıştım...!» «Tutuldum gitti, Leman abla.. unutamıyorum. Kâzım da güldü: Unutamıyacağtm.» • Gelmez olur muyum? Zehra unutuiur rau?Zehra'nm kollan hâlâ Kâzıra'ın bojnundaydı. «Kolla kendini. bizim işlerde gönül kaptırmaya Birden boşandı: gelmez.» «Kâzım unutulur mu hiç..! Benım yüzümden bj«Biliyorum amma, gönül bu... Söz dinler mi?» çaklanan Kâzım'ı nası! unuturum ben?Zehra'nm odasmdaydılar. Karşı kıyılarda ilk ışık Kâzım, anlamamıştı. Zehra kollannı dah? da kelar yanmıştı. Radyoda ajans haberleri başlamıştı. Lenetlendi, pencereye sürükledi ve Çiçekçj pasajındaki man abla, kalktı: kavgayı anlatmaya başlp^ı «Ben çıkıyorum. sen de pek gecikme!» IV Zehra, başmı salladı, sonra kapıyı çekip pencereYağmur Çayevinin mermer masaları her zaman ye gitti. Az önce suladığı saksılardan tâze bir toprak kirlidir. Müşterileri de pek değişmez Vola bakaa kokusu geliyordu. Haliç'in san gri sularında akşamın masalarda ihtiyarlar bütün gün gazete okur Kahson kızıllıklan siliniyordu. Karşıya. koca kırmızı kive ocağına yakın masalardaki'er kâğıt ovnar ;oHsenin çevresinde kümelenmiş evlere baktı. Bakışlagu zaman da çekişir, ağız dalası yaparlar Panrı daha aşağılara, kıyıya, vapur iskelesine kaydı. düllü saatin altına rastlıyan iki masanın gedıkll Vapur iskelesinin yanındaki küçük parkın bitiminde müşterileri daha çok akşama doğru selirler ve Geyikli Aile Gazinosu vardı. Kâzım anlatmıştı. Kâzıkaparuncaya kadar otururlar Ne aazete okurlar, mın Nuri amcası vardı. Nuri amca iyi insandı. ne de oyun o>Tiar!ar Öteki müsterilerlp de p?k O gece sabaha kadar hiç uyumamıştılar. O gece konuşmazlar, arada bir vabpncı b;n cehp kulakçılgmca birbirlerine sanlrmşlar, vahşice didişmişler. larına eğilerek fısıl fısıl bir şevler «iövlp%ince ka!birbirlerini dişler gibi sevişmişlerdi. Zehra, onbeş yıl kar, birlikte çıkarlar. pek pek varım saat sonra dır binlerce erkeğin veremediği tadı, hazzı, ürperyine dönüp yerlprine otururiardı Arada btr kadıntiyi Kâzım'm sert, guçlü ve beceriksiz kollarmda lar da uğrar onlarm masasma. Saçlarmın ren^l bulmuştu. Hem de, hiç cilveye baş\*urmadan, onu sık sık boya deŞiştiren yüzlericn oovası aşırı, gitahrik edecek hiç bir davranış yapmadan. îlk tanıştıfı erkeğe vücudunu veren bir genç kız içtenliğiyi J i bir tuhai olan Kadıniar. le^ırakıvermişti, kenrli^ir.i. Bu bırakısta, yıllsnmış (Arkası var) bir disLnin azgmlığmdan çok, hoşlandığı erkeği goğ ALMIMDAKİ BIÇHK YHRHSI BURHAN ARPAD