01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE tKÎ 27 Haziran 1967 CUMHURİYET Universilelerarası giriş imlihanı Doç. Dr. Cavit Orhan TUTENGiL (tktisat Fakülteal ögretlm Cyeai) uksek öğrenlm gSrmek Isteyenlerin sayısı mevcut fskülte ve yüksek oknllsrın kontenjanlarını fazlasıyla aşınca, sayıların basıncı karşısında iki alanda dikkate değer gelişmeler olmuştnr. Bn alanlardan ilki giriş imtihanlarını merkezi bir sisteme bağlamak sonucunu veren zaman kazandırıcı ve birlikte değerlendirici test usuliidür. Ikincisi Ise, resmî kesimdeki yer artışının yetmezliği karşısında özel yüksek okullar sayısında meydana gelen hızlı artıştır. Bugün, Türkiye'nin yakın geleceğinde gerekliliği fazlasıyla duyulacak olan orman, tarıra ve veterinerlik gibi ibtiyaçların zorladığı alanlar dışında kalan öğretim kollarında, resmî kesimdeki kontenjan sıkışıklığına paralel olarak, «parayı verenin düdiigü çalabllecegi. yüksek okullar açılmaktadır. •••••••••••••••••••••••^ ARAP İSRAİL SAVAŞLARINDAN ALİNACAK DERS Aralov'un kitabı Son günlerde okuduğum kitaplardan biri Aralov'un hâtıraları . dır [•]. Birinci Dünya Savaşında Rus Alman cephesınde çarpışan . Aralov, tkinci Sovyet Kongresinde ordu delegesi olarak bulunmuş . gerçek bir ihtilâlcidir. 1918'de Lenin'in emriyle Mıllı Savnnma Ba . kanı Harekât Şubesi Başkanlığına atandı. Kızıl Ordunun kurulu • şunda ilk alay ve tümenleri düzenledi. tç savaş süresinde Asken ; İhtilâl Şurası üyesiydi. S Bu başarılı asker daha sonra diplomat olarak goze çarpmış ve • Lenin'in isteği üzerine Türkiyeye Elçi olarak yollanmıştır. O sıra • Anadoln, Mustafa Kemal'in liderliğinde Kurtuluş Savaşını yaşı • yordu. Aralov, bu savaş süresinde Türk devlet adamlarıyla Sdeta J içiçe yaşamıştır. Mustafa Kemal'in yakınlarında olaylan izlemiş Ş tir. Bu yakınlık ölçiisünü anlamak için şu olayı Aralov'nn kita a bında okumak yeterlidir : • 1922 yılının Ağustosunda Mustafa Kemal, Büyük Taarruza geç • mek için kararlıdır. Ama iç ve dış düşmanlar Gazi'nin plânlarını Ş öğrenirlerse her şey bozulabilir. Bunun için Başkumandanın An • karadan ayrılışı gizli tutuluyor. Mustafa Kemal Sovyet Elçiliğinde • bir kabul resmi düzenlenmesini, bu haberft Ankaraya yayılması • nı, öteki devlet elçilerinin çağnlmasını Aralov'dan rica ediyor. • Herkes toplanıp Gazi'yi beklerken yaveri gelerek Gazi'nin rahat ; sız oldugunu ve özür dilediğini haber verecektir. • Aralov, Mustafa Kemal'in plâııını yerine getiriyor. 5 Olayların bu kadar gizliliğinde yaşamış ve Gazi'nin bn kadar J güvenliğini kazanmış bir Elçinin hâtıraları elbette bizim için pek J ilgi çekici olacaktır. Aralov, zamanın liderlerinden, ünlü kişilerin J den söz açıyor. Çoğu zaman teşhisleri tam yerine oturmaktadır. S İsmet Paşa, Rauf bey, Ali Fuat Paşa, Kâzım Paşa, Refet Pasa, Fev S zi Çakmak. Yunus Nadi bey bütün renkleriyle Aralov'un kalemin Ş de canlanıyorlar. • Türk Millî Kurtuluş tarihinin bilinmiyen bir yanı BUyük Mil Ş let Meclisi içindeki muhalefettir. Kurtuluştan sonra millî birlik • havası içinde, incelenmesi mümkün olmıyan bu konu daha sonra • da ihmal edildi. Uzun siire Türkiye'nin ikiye ayrıldığını ve bir • yanda padişahçılarla satılmısların. öte yanda yüzde'' yüz fikir bera • berliğiyle Atatürkçülerin bulunduğunu sandık. Oysa tstanbnl ik J tidarının Büyük Millet Meclisindeki muhalefeti düşündüğümüzden • daha güclüydü. Kurtuluştan sonra bu muhalefet tstanbnl satılmış J lan ve kompradorlarıyla hemen işbirliğine girmek imkânlanna • kavuşmustur. Aralov'un hâtıraları bu yolda bir incelemeye gide i ceklere ışık tutacak belarelerle doludur. J Aralov'nn âdeta romancı ustalığı içinde ve sade bir tavırla S olaylan ve insanları incelemesi doğrusu şaşırtıcıdır. Bazı yanlış S lara düşmüştür gerçi.. Ne var ki, Millî Kurtuluş Savaşımızın dağ S dağası içinde bunlar tabiî görülmelidir. Bizce kitabın en dikkate S değer yanı, Mustafa Kemal ile sürekli konuşmaları ve Lozan Kon S feransını anlatan sayfalarıdır. Türkiyede gerici muhalefet ikide bir: • Lozan bir zaJer midır. hezimet midir? diye sorular ortaya • atar ve tsmet Paşayı bu yolda vurmaya, Lozan başarısını küçült • meye çabalar. Bayağı politikanın etkilerinden ötede Lozan'ı ten • kid eden çalısmalarımız yok şibidir. Oysa Milli Kurtuluş Savaşı • kadar Lozan Konferansı da bugünkü sorunlarımıza aydınlık jetl J recek olaylarla doludur. i Millî Kurtuluş Savaşında Atatürk, Sovyetlerle tam bir daya S nışma içindeydi. Silâh. araç, malzeme yardımı almıştı. Ve ortak S düşmana karşı mücadelede başarı kazanılmıştı. Emperyalistler, sa i vaş meydanında yenemedikleri Türkiye'yi diplomasi alanında yere S vurmak için manevralar çevirmeye başladılar. Bu oyunların ba S şını Lord Curzon çekiyordu. Türk Sovyet dayanışmasını bozmak S atılacak ilk adımlardan biriydi. Türkiyede tngiliz etkileri bemen ! yürürlüğe çirmisti. O eünlerde, Padisaha yakınlığıyla tanınmış • Rauf beyin Başbakan bulunması Lozan'daki tsmet Paşa için sahi • ci bir talihsiziik olmnştur. Lozan'da İsmet Paşayı âdeta sabote ; eden ve Lqrd Curzon'un manevralarını kolaylaştıran Rauf bey, tngilizlere yakınlığın şampiyonluğunda memleketin gerçek çıkarlarını baltalamıstır. Ve sonunda tsmet Paşa ile Mustafa Kemal Başbakan Ranf beyi bir kenara iterek karar almak zorunda kalmışlardır. Aralov'un hâtıralarında Lozan'ın bu cephesi öncelikle Boğaılar meselesini anlatırken bütün ayrıntılanyla ortaya çıkmaktadır. Atatürk daha sonra Rauf beyi tasfive etmiştir. Ne var ki, o zamana kadar Batılı devletler atı almış Üsküdarı geçmiş bnlnnnyorlardı. Çünkü Lozan'da tsmet Paşa'nın daha sağlam ve güvenli bir direntneye girebilmesi o yılların icabında Sovyetleri Türkiyeye daha fazla ançaje etmek imkânlanna bağlıydı. Ranf bey bunu • yapmamış ve tngiliz manevralarına karşı Lozan'da Türkiye yalnız bırakılmıştır, Herhalde Aralov'un hâtıraları yakın tarihimiz üstüne birtakım ışıklar serpmektedir. Bu arada Millî Kurtuluş Savaşının havasını yansıtan sayfalann degen büyüktür. Mustafa KeımlUn aavastan senra cöylediği şu «özler de pek dikkate. değer ; •, . « ... benim başladıgım tşi kim ıttrdürecek?# dryar Gaıi ve Aralov'» nzun süre yaşamıyacağından söz açarak devam ediyor : « Millet liderler ortaya atacaktır. Bundan hiç kuşkum yok. Ama bunlar sayısı pek çok olan düşmanlara karşı koyabilecekler mi? Bu beni korkutuyor. Zaman zaman büyük zorluklarla karşılaşıyorum.» Bn »özlerin anlamı şimdi çok daha İyi anlaşılmaktadır. [*] Bir Sovyet Diplomatının Türkiye Hâtıralan. Çeviren: Hasan Âli Edız Harb sııııiiisı lıııııııı ve MIIMII Sadi KOÇAŞ undan evvelki iki yazımızda, harbten evvel ve harb esnasında yapılması gereken hususları ve bunların ne derece tatbik edüebıldiklenni kısaca inceledik ve bunlardan bir ders çıkarmaya çalıştık. Bu iki etüdürnüz geçmiş faaliyetlerin incelenrnesi idi. Gelecek için bunlardan ders ahnması düşüncesiyle yapılmıştı. Bugün, aksine. halen içinde bulunduğumuz safhada yapılması gereken işler üzerinde duracağız. Zira harb, daha doğrusu «Ortadoğu bnhranı» bitmemiştir. Anormal bir şekilde devamından veya yanlış almacak karar ve bunların icraatından, sadece Ortadoğu değil, bütün dünya zarar görebilir. Bu bakımdan taraflann gösterecekleri anlayış ve basiret kadar, Birleşmiş Milletler'in ve bilhassa dünyayı idare etmek iddiasında bulunan büyük devletlerin çok dikkatli olmalan gerekir. Aksi halde bundan bütün insanlık zarar görecektir. Y S Q Birinci maddenin (b) fıkrasında ortaya attığıraız soru, yüksek öğretimde kimlere öncelik verilmcsi gerektiği konusunu yüze çıkarmaktadır. Öııcc istidat ve kabiliyet sabibi öğrencileri bulmak, yüksek öğretimi yürütmek için gerekli olanaklardan yoksun olanlara burs ve kredi sağlamak gerekirken bir yerde denge bozulmaktadır. Bir misalle anlatacak olursak, <mimarlık» veya «eczacılık» öğrenimi için giriş iratibanında yeteri kadar başarı sağlıyamıyan iki öğrenci, bir yılı boş geçirmemek düşüncesiyle tercihler sırasmda yer alan, fakat pek de göniılliı olmadığı bir konuda öğrenim görme zorunda iken, mali durumu elverişli olanlar giriş imtihanını kazanamadıkları «resmî. öğrenim yerine «özel» yüksek okullara girebilmektedirler. Q Buçünkü uygulama devlet üniversite ve u yıl da, 1967 . 1968 öğretim yılında rrerkezi yüksek okullarında dolayiı olarak kazanılmış sisteme bağlı kurumlarda yüksek öğreniınle bir burs sonucunu vermektedir. Vapılan «sırarine devam etmek isteğiyle 46.000 kişi müralama» imtihanı sayıca sınırlı olan bu imkânı caat etmiştir. Bu kurumlar Ankara, Ege. Ataçok savıda istekliye dağıtabilmenin objektif öltürk ve Istanbul üniversiteleri ile Karadeuiz Tek çüsü olmak dışında bir anlam taşımamaktadır. nik t'niversitesidir. Adı geçen üniversitelere bağQ Kontcnjan dışı zorlamalar yüksek öğrenim lı fakülte ve yüksek okullarla enstitülerde mevgörenleri sayıca arttırırken, öğrenimin kalitesicut 10.507 yer için beş üniversite şehrimizle New ni de geniş ölçüde düşürmektedir. Buna bir de, Tork, Chicago ve Bonn şebirlerinde 7 Temmuz düşündürücü sonuçları gelecek yıllarda fazla1967 taritainde yapılacak giriş imtihanı, yaklasıvle ortaya çıkacak olan «ikilik» 1 kaşık olarak kazanma şansı dörtte bir oranında otınız. tbtiyaç fazlası «diplomalı aydınlar» ın yalan, gelecek öğretim yılının bu kesimdeki ycni ratacaçı sorunlan ekleyiniz. ögrencilerini tesbit edecektir. Giriş imtihanını {•] özel bir yüksek okulun hangi alanda açılakazananlardan bir kısmı öncelikle girmek istebileccğine karar verecek bir plânlama mercii dikleri yerlere girememenin üzüntüsünü duyargereklidir. Bu ynla gidilmediği takdirde. sınırlı ken, ycr darlığının sıralama dışı bıraktığı öğolan yurt imkânları kadar, gençlerimizin zarenciler de, benzeri geçen yıllarda görülen yolmanları vc geleceğe ait bayalleri de heder edillarla kontenjanların arttırılması için gayret sarmiş ölaçaktır. Devletin yönetimi ve denetimi fedeceklerdir. ' ' • •r •*••""altînda bulunması gereken eğitim sisteminde bir «sapma» saydığımız özel okulculuğun hiç oloylemege lüzum yoktur ki «merkezî sistem» mazsa gerçek ihtiyac alanlarına yöneltilmesi iişleyişi insana gurnr veren büyük bir orgacap eder. nizasyondur. Her şeyin en küçük ayrıntılarına kadar önceden düşünülüp hesaplandığı, elektÜniversiteye götüren yollan orta öğretim ronik hesap makinelerindeki değerlendirme işlebasamağında iken tespit etmek, «sıralama» deminin yanı sıra, her müracaat sahibinin imtihağil, kabiliyet imtihanı yapmak, yurt ve burs ona gireceği şehirdeki binadan iratihan salanaklarını arttırmak, yeni Universiteler açmak lonuna kadr her şeyini önceden hazırlıyan, «çıkmaz» dan kurtulmanın başlıca yollarıdır. önce iki noktaya parmak basmamız gerekir. Tiiksek öğrenim görenlerin sayıca çoğalması ve bu attışııı ihtiyaçlar doğrultusunda meydana gelmesi arzu edilir bir husustur. Ne var ki. başka konularda olduğu gibi yüksek öğreııim konusunda da «imkân» ları istekler sayısında arttırmak mümknn değildir. Bunun içindir ki bir daraltma, bazı özelliklere sahip olaıılara öncelik verme bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Çeşitli yollarla yüksek öğrenımc, özellikle de üniversiteye giden öğrenim basamaklarına engeller koyraak, altından kalkılamıyacak bir birikmeyi işin başında önlemek içindir. Bu bakımdan Türkiye'de ters bir tutum içinde bulunulduğu, hayata bazırlayan raeslek okulu çıkışlılara da, amacı yüksek öğrenime bazırlık olan lisenin mezunlarının yanısıra «fırsat eşitliği» (!) gağlama tekliflerinden anlaşılmaktadır. Lise dısında kalan meslek okullarına v e enstitülerine bir ölçme ve ayırma düzeni yerine çeşitli iktisadi güçlüklerden doğan yön vermeleriıı sebep olusu eğer bir gerekçe yapılmak istenirse, çıkar yolun bu dorumu ortadan kaldırıcı tedbirlere yönelmek oldugunu söylemek isteriz. Kısa vadede ferahlık yaratıcı, hattâ oy toplatıcı olan tedbirlcrin, birbirleriyle birleşerek milletlerin mutlu geleceğini tehdit ettiği bilinen bir şeydir. herkese ayn ayn dnyuran bu organlzacyonla, Prof. Dr. Haydar Furgac ve ekibi bizlere övünç vermektedir, Ne var ki, bunca emek ve gayretle yürütülen giriş imtihanlan, içinde bnlnnulan or tamdan gelen bir zihniyet ve tutumla, düşündürücü bazı noktaları karsımıza yıkartmaktadır. Zaten bu yazının amacı da, aşağıda sıraladığımız noktalar üzerinde durmaktır. Q Merkezî sistemin yanında giriş imtihanlarını kendi üniversiteleri ölçüsünde yapan Istanbul Teknik Üniversitesi ile Orta Doğu Teknik üniversitesi yer almakta, Millî Eğitim Bakanlığııia bağlı yüksek öğretim kurumları da giriş imtihanlarını kendileri yürütmektedirler. öte yandan, özel yüksek öğrenim okulları bir giriş imtihanı açmadan aday kayıt sırasını gözönünde tutarak ögrencilerini almaktadır. Bu durnmda şu sorular akla gelmektedir: a) Rtsmisı, özeli ve yabancısı, üniversitesi, yüksek okulu ve akademileriyle bütün yüksek ögretimi bir merkezi sistemde toplamak gerekli degil mıdır? b) Bugünkü uygulamasında bir «sıralama» niteliği taşımaktan öteye gitmeyen giriş imtihanı sistemlcrini yüksek öğrenimin gerekli sayacağı zekâ ve bilgi kapasitesi ile sınırlandırmak icap etmiyor mu? c) Kontenjanlan zorlama sonunda genişlik kazandığım gördüğümüz «gece öğretimi» ni özellıkle gündüzleri bir işte çalışmakta olanlara ayırmak uygun olmaz mı? B B Durmasını bilmek lâzım • ••I • «•I »••ı • •• Merkezi sistem B • ••I ürk Istiklâl Harbi sonunda (Neden Selâniğe kadar gitmedik, neden bütün adalan almadık, neden Musul'u bıraktık?) diyenler olmuştur. Hâlâ da vardır. Biz o kanaatteyiz ki, Atatürk" ün ve arkadaşlarımn üstünlüklerini, Istiklâl Harbinin başarıya ulaştırılmasınrlaki dirayetleri kadar, hattâ ondan bile fazla olarak, nerede durulacağını bilmiş olmalarında aramak lâzımdır. Zafer sarhoşluğu, büyük başarıları bir anda kaybettirebilir. Israil, kılıncının hakkı olan bir zafer kazanmıştır. Bunu, diplomatik başarılarla taçlandırmasını da becerebilirlerse, başarıları elbette daha verimli olacaktır. «Ben zafer kazandım. tşeal ettiğim her yer benimdir. Hiçbir kuvvet bunları geri alamaz» dedigi gün, tsrail'i zafer sarhoşlugunvjn mukadder âkıbetihderj hiç bir kuvvet kurtaramaz. Böyle bir iddiaya karşı derhal: «Mağlfip ettiğin ordu, yansı »enelerdir Temen'de savaşan ve hâlâ gayrimuntazam Temen kuvvetleri karşısında bağlanmıs olan bir ordudur» sesleri duyulmaya başlar ki, haklı bir iddiadır. Israil topraktan daha çok. huzur içinde yaşamaya muhtaçtır. Bu gerçeği bilmeli ve zaten mevcut olan kin ve düşmanhk his T lerini, intikam hisleriyle de birleştirecek ve tahrik edecek yeni tutumlardan kaçınmahdır. Silâhh çatışmanın bıttigi gündenberi şahit olduğumuz bu kabil tutumlara son verilebilmesi, İsrail'in müstakbel başarısının ilk şartıdır. Yukarıdanberi belirtmeye çalıştığımız hatalan tekrar etmiyecek bir Arap işbirüğinin sağlanabilmesinin çok güç ve çok uzun zamana muhtaç olmadığını hesaba katmak lâzımdır. ugünkü zaferin ebedî olamıyacağını; hak, hukuk ve adalet prensiplerine istinat etmeyen bir tutumun eninde sonunda tsrail'in başına yeni dertler açabileceğini, Israil liderleri kabul etmelidirler. Bölgede huzur ve sükünun temini için bu bile kâfi değildir Israil devletinin kuruluşu bir emrivâkidir. Ama komşulan olan Araplar bu emrivâkii yıllardanberi, ve hâlâ, kabul etmemişlerdir. Israil'den kaçmış veya kaçırılmış birbuçuk milyona yakın Fılistin mültecisi bugün diğer Arap memleketlerinde bir göçebe hayatı yaşamaktadırlar. Birleşmiş Milletlerin UNRWA teşkilâtı vasıtasiyle bir ordu besler gibi bunlara bakması suni bir tedbirdir. Suni tedbirler ebedi olamazlar. Bu dâvanın mutlaka tarafları tatmin edecek bir şekilde halli lâzım ve şarttır. Aksi halde, Arap devletlerl hiddetli, 100 milyon Arap intikam hissi içinde, Israil tedirgin, mülteciler perişan, Ortadoğu ve dünya huzursuz olmakta devam edecektir. Bu elbetteki çıkar yol degildir. îsrail bu dâvanın hallinde anlayış ve basiret göstermelidir. Çünkü, herkesten çok kendileri huzura muhtaçtır. Sadece silâh gücünedayanarak. süngü üstünde oturarak devam eden bir hayatın tadı olmayacağı gibi. bunun normâl bir yol olmadığı da kabul edilmeli, en azdan Birlemiş Milletlerin bu hususta 15 yıl evvel aldığı kararlar ki.bul ve tatbik edümeüdir. îsrail devletinin, kendilerine hayat ve mevcudiyet imkânı vermiş olan Birleşmiş Milletlerin bu konuda •kendi aleyhlerinde karar aldığı fıakfcindakf görü süne katılmak mürnkün değildir. Biraz derin v e insaf ile düşünülürse, Birleşmiş Milletlerin, Filistin mültecilerinin yurtlarına dönmelerine müsade edilmesi, dönmeyeceklere de, yurtla rında blraktıkları değerler karşı lığında tazminat verilmesi hakkındaki kararı oüyük ölçüde, ve en azdan neticeleri ile, Israil'in lehine alınmış bir karardır. Para ile yurt satın alabilmek. ne kadar pahalı olurta olsun, en ucuz ve en kolay yoldur. Dört günlük Dir savaşın neye mâl olduğu bir düşünülürse, bu görüşte ne kadar haklı olduğumuz daha iyi anlaşıhr. Üstelik îsrail daha 1897 denberi bu yola başvurmuş. ama muvaffak olamaroıştı. SENATÖR Batı'ya cephe almak mecburiyetinde kalmışlardır. Bu mecburiyeti anlamak ve daha fazla üzer lerine gitmemek dünya barışı bakımından, Ortadoğu'nun huzuru bakımından şarttır. (Arap dâvâsına ihanet) suçu ile itham edilmeyi hiç bir Arap de/letinin göze alamayacağını büyük devletler hesaba katmalıdırlar. İsrail'in bu bakımdan şimdiye kadarki durumu hiç de arzu edilir ve tatmin edici değildi. Şimdi daha da kritik bir durum yaratılmıştır. Çanakkale'de bir Musevi vatandaşın (Hacca piderken elimizi öpeceksiniz) sözünün Türkiye de bile nelere sebep olabileceğini gazetelerde üzülerek okuduk. Bütün Israü'lüer ksdar, dünya' ya yayılmış Musevilerin de bu gerçeği iyi değerlendirmeleri lâzımdır. Buna karşı bütün insanlığa da söyleyecek sözümüz vardır. Tahriklere aldanmamak, insanın baş lıca meziyeti olmalıdır. Bir densiz insan her şeyi söyleyebilir. Bu hal, kitlelere teşmil edilmemeli, dünya huzurunu bozacak hâdiselere sebebiyet verilmemelidir. Burada Arap devletlerine de büyük görevler düşmektedir. Bu harbten en çok onların ders almış olmalan lâzımdır. Kendi aralanndaki anlaşmazlıklara süratle son verilmeli, muayyen bir zümrenin tahrik edici faaliyetlerine uyulmamahdır. Tunus Cumhurbaşkanı sayın BURGİBA'nın görüşlerinde ne derece haklı ve gerçekçi olduğu acı bir tecrübe ile sabit olmuştur. Bu tecrübeden ders almak suretiyle, acı gibi görünen hâdiseleri, musibet kıhğına girmiş bir nimet hâline cetirebilmek lâzım ve şarttır. Bütün dünya, bütün dost âlem, ezcümle Türkiye, bu konuda Arab devletlerine, tahrik ederek değil, müsbet olarak yardımcı olmahdırlar. Topyekun Arap menfaatlerinin ve her Arab devletinin de kendi milii menfaatlerinin, bütün fa aliyetlerine esas olması tahiidir. Ancak, bu uğurda baska rievietlere âlet olmamak, başkâlarınıri çıkarı uğrunda biribirlerine düş memefc \e milletçe bir ' tahrik unsuru olmamak bilhassa önemlidir. His ve heyecanların, iç politika oyunlannın, milli veya şahsi prestij mücadelelerinin, milletleri selâmete götürmesi. bu devirde asla mümkün değilidir. Sonuç B. M. ve Büyük devletlerç düşen gorev arp sonrası oiplomatik faaliyetlerinde Birleşmiş Milletler Teşkilâtına ve büyük devletlere önemli görevler düşmektedir. Her şeyden evvel dünya barışma samimî olarak inanmış olmak ve bunun tahakkukuna yar dım etmek lâzımdır. Bu barışın sağlanması. bu gün dünyanın iş ve güç birliği ile mümkündür. Büyük devletler politik faaliyetlerinde, kendileri için müstakbel birer manevra unsuru olacağı düşüncesi ile, dünyanın muhtelif yerlerinde ÇIBAN BAŞ LARI yaratmak ve bunları devam ettifmek itiyadından vazgeç melidirler. Üstelik Ortadoğu, ve îsrail çıban başlan, Ne Kuba'ya, hatta ne de Vietnam'a benzer.. Ortadoğu, tecrit edilmesi müm kün olmayan bir jpopolotik değer taşır. Maddi merfaatlerin ya nısıra, manevi ve hissî tahrik unsurlarına da sahip oluşu bu bölgenin kendine has özelliğidir. Devir ne kadar rrtedenî olursa olsun, bu asırda bile dünyada din fanatizminin rrevoudiyeti ve bilhassa bir tahrik unsuru olarak kullanılma değeri inkâr edilemez. Meselâ. Kudüs'ün özel durumu, İsrail'in orada yapacağı en ufak bir hata, dünyayı bir anda kana boyayabilir. Bu konu karşısmda, değil İsrail'in. bel bağladığı kuvvetlerin dahi gücü hiç mesabesindedir. Kudüs'ün yanısıra, Filistin doğu bölgesinin Ürdün'e iade edilmemesi gibi bir Karann, bu küçük devleti müşkül durumlara düşüreceğini ve nihayete kadar bitmez tükenmez bir anlaşmazlık ve intikam konusu olabileceğini hesaba katmak lâzımdır. Birleşmiş Milletler ve büyük devletler bu hususları iyi tetkik etmek ve doğru lir çözüm yolu bulmak zorundadırlar. rtadoğu menfaat mücadeleslnde daha düne kadar Amerikan ve topyekun Batı' nın yanında olan bazı Arap devletleri bile bu gün Israil'e karşı birleşmek ve O'nu destekleyen H İ L Â JS MEVLİT Harputlu Merhum (319 lu> Piyade Binbası Zekeriyyanın refikaları Rasime BERKSUN ve Tueeeneral Bedrettin DEMİRELİN muhterern Anneleri. Cevat BERKSUNUN Aziz kayınvalidesi. Kimva Yüksek Mühendisi Nilâv BERKSUNUN Dek seveili anneannesi ALHANZADE Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörlüğünden Clnll Otomatik Telefon Santrah Baskı Makinesi Kâğıdı (70x100 ebadında 1. ci hamur) Miktarı 1 Adet Komple 100 Top Tıhmtnl Bedeli 16İ00 TL. 47500 TL. üeçicl Teminatı 1238,00 TL. 3563,00 TL. 1 h a 1 e n i n Tarihi Günü 30/6/1967 Cuma 30/6/1967 Cuma Saati 15.00 16.00 Naziye DEMİRELİN Ruhuna ithaf edilmek üzere vefatının (40) ıncı eününe müsadif 29/6/967 Persembe eünü öele namazını mütaakİD SUADİYE Camii serifinde Hafız Kânl Karaca. Hafız Zeki Altun. Hafız Ali Gülses ve Duahan Nusret Yesilcay tarafmdan okunacak Kuranikerim ve mevlldi serife arzu eden vakınlarımızın ve bütün dindaslarımızın tesrlflerl rica olunur. Tugeeneral Bedrettin DEMİREL ve Berksun Allesi Cumhurlyet 7570 Üniversıtemize satın ahnacak yukanda müfredatı yazılı maddeler 2490 sayıh Kanunun 31. ci maddesı gereğınce kapalı zarf usulü ile ıhaleye çıkarılmıştır. 1 Taüplilerin aynı kanun mucibmce hazırlıyacakları teklif mektuplanna lüzumlu belgelen ekleyerek ihale saatinden 1 saat öncesıne kadar Komisyona vermeleri gerekir. 2 İhale Rektörlük toplantı salonunda yapılacaktır. 3 Şartnameler mesar saatlerind* Üniversitemiz Genel Sekreterliğinde göriilebilir. 4 Telgrafla müracaatlar ve Postada gecikmeler kabul edilmeı. Keyfivet ilSn olunur. (Basın 17312/7569) le aldığımız konu çok derin ve önemlidir. Üzerinde cilt cilt eserler yazılabilir. Kısa !•••••<•••• ••••••••••••••••••••••• a a a a a a a a a a * a a ı bir zamanda yazıldığını da göreceğiz. YEŞILKÖY'de kaloriferli parke salon, yatak odalan marley, Biz sadece konunun önemine daimi sıcak sulu, renkli ve gömme banyolu, mutfak fonnik8 dotemas etmek,. belli başh önemli laplı, ayrıca salamanje ve iki büyük yatak odası Ue bir çocuk noktalarını ele alarak, vakit geveya hizmetçi odası çirmeden, sıcağı sıcağına hâdiseyi değerlendirmeye çalıştık. Kâfi olmadığı muhakkak. Hattâ aldandığımız noktalar da bulunabilir. 130 bin liraya satılıktır. Ama, ana fikrimiz olan, bir Tel: 73 82 60 22 42 90 Cumhuriyet 7572 dünya probleminin, bir Ortadoğu probleminin, ne insanlığa, ne de bölgemize daha fazla zarar \ermeden halli (fikri müdiri) ne dayanan samimi inancımızın her türlü art düşünceden uzak, jnsaSeyir ve Hidro^rafi Dairesi Boşkanlığından bildirilmiştir ni ve milli bir esasa istinat etDEMZCİLERE VE HAVACILARA 64 SAYILI BİLDİRİ mekte olduğu gerçeği, münakaşa edüemez bir açıklıktadır. 4 Uâ 7 Terr.muz 1967 tarihlerinde 09.45 ile 16.00 saatTürk hükumetinin bu hâdiseleri arasmda aşağıdaki noktaların bir'eştiği saha içinde ler boyunca izlediği tahriklerden seyretme, demirleme, avlanma ve bu sahanin 5000 metuzak, millî menfaatlerimize uyreye kadar olan yüksekliği can ve mal emniyeti bakımıngun, dostlarımıza yardım esasıdan tehlikelidir. na dayanan politikası olumlu idi. Devamı ve Ortadoğuda ban KARADENİZ RUMELİ KARABURUN AÇIKT.ARI şın sağlanmasına müessir yapıcı 1 nci nokta : E. 4954 No. lu Karaburun fenerinden 323 bir güce ve enerjiye sahip olmaderece ve 4 mil mesafede enlemi 41 desı en büyük temennimizdir. rece 24 dakika Kuzey, Boylamı 28 derece Millet olarak da, yukanda bir 38 dakika Doğu. misalle belirttiğimiz gibi, hissî 2 nd nokta : Enlemi 41 derece 29 derece Kuzey hâdiselere ve tahriklere yer vermeyen, vakur ve ciddî bir davBoylarru 28 derece 41 dakika Doğu ranış ile hükumete yardımcı, 3 uncu nokta : Enlemi 41 derece 34 dakika Kuzey dünyaya ve Ortadoğuya örnek Boylamı 28 derece 28 dakika Doğu bir tutumun muhaJazası bize ya4üncfl nokta : Enlemi 41 derece 29 dakika Kuzey kışan tek hareket tarzıdır. Boylamı 28 derece 25 dakika Dofu Normal ve ciddi tenkidler dışında, tarafları istiskal veya tahDENİZCİLERE VE HAVACILARA ÖNEMLE DUYTJRUIX... rik edici tutumlardan uzak Kal(Basın 18198/7566) mamız lâzımdır. Hezimet de zafer kadar her milletin, her ordunun basına gelebilir. Hüner, onlardan ders almak ve tekerrürüne mâni olmaktadır. Bütün bu belirttiğimiz prensip ve kaideler kadar doğru ve onlar kadar tecrübe edilmış bir atalar sözümüz vardır ki, onu da unutmamak lâzımdır: «Ara1 Ankara • Atatürk erkek öğrenci yurdunun; kapalı spor banın tekerleği kınlınca yol gössalonu, havuzlu kütüphane ve arkadiar inşaatı, birlm flatı esasma teren çok olnr.» göre, kapalı zarf usulü Ue eksiltmeye çıkarılmıştır. 2 S O N ÎŞİn tahminl keşif tutarı 2.630.179.52 TL. (Cdmilyonaltıyüzotuzbinyüzyetmişdokuzliraelliikikuruş) olup, geçici temlnatı 105.210. TL. (YüzbeşbinikiyUzonlira) chr. 3 Üıale, 30 Haziran 1967 Cuma günü saat 15.30 da, Ankarada, Yenişehir Tuna Caddesi No. 25/8 deki Genel Mudürlük îhale Komisyonunca yapılacaktır. 4 Bu işe ait ihale dosyası, Ankara'da Genel Müdürlük İhale Komisyonu Başkanlığında, mesai saatlert dahilinde görülebillr. 5 îsteklilerin, Bayındırhk Bakanlığından, tatil günlerl ha8te«k htvalarda cilt t«rlsm«riç, ihale tarihinden en geç üç gün önce alacaklan yeterlik belge•i elektrikl! traj makinaıi kull«nm»yı zorl»}tnr slyle, 1967 yılı Ticaret Odası belgesini teklif mektuplanna eklemeleri şarttır. LECTRIC8HAVE Bu angoli yok 6 Geçici teminatın Genel Müdürlük vezneslne yatmldığmı oderek elekbUdirir makbuz veya banka teminat mektubu, teklif mektubuna trikli tra« maeklenecektir. E LÜKS DAİRE DENÎZ KUVVETLERİ ROMUTANUGI Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğünden vrilliams LectrıcShave O kinenizin çtli}mıımı kolaylajtınr v» randımanınr iki ml«lin«çıkanr. 7 Teklif mektuplanmn 30.6.1967 Cuma günü saat 14.30 a kadar îhale Komisyonu Başkanlığına verilmesi veya belirli saatte Komisyonda bulunacak şîkilde posta ile iadeli taahhUUU olarak gönderilmesl şarttır. Postada gecikme kabul edllmez. 8 Kurumumuz 2490 sayılı kanuna tâbi olmadığından, ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine yapmakta serbesttlr. HâncılıJt: 257/7576 .u 17496A.6843/7568)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle