05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Yeni bir Kaymakam hikâyesi prwy ürkiyeyi bir baskı ülkesl haline getirmek, ko*• nojanı susturmak, göze batanı tuaklaştırmak kolay olacak sananlar aldanıyor. Bunun tabiat ve toplum aknunlarına ne kadar aykın blr tutum olduğuan bilmemek için ya çıkar sahiplerine gözü kapalı fcul, yada kapkara cahil olmak gerek. İnsanhk, Taş re Mağara dönemierinden, Ortaçağm dar boğazlarından geçip gelerek, işçi ve çiftçi cocuklarının da >kula gittiği, böylece sanata, yönetime, bilinj ve ekniğe katüdığı bir çağa ulaşmıştır. Geçmiste bura'a gelen, gelecekte elbet çok daha ilerilere varacak. varma» eylemi hiç, ama hiç durmayacaktır. Gerei arih içinde baskı dönemleri klmi zaman hayll nzun ürmüşfür. Ama ilcrlcmenin adsız öncüleri belki fn yenilgiden sonra kara zorbanın sırluıı gene de ere vurmuşlardır. Zaferli sonlar hep onların olıuştur. ı «••a • ••* •»•• •••• ••••••••••••••MUrİ OOGAN MADf Enver Paşa kaygısızlığı içindeyiz Bir terael soru ile açalım konnyn : Bizim millî savunma stratejimizin esası nedirî Buna cevap olarak derler ki : Bizim millî savunma stratejimizin esası «Batı savunma stratejisi» içinde bnlunmaktır. Siyasi ve askerî antlasmalarla Batı Bloknna batlanmış», Daha açık deri?le NATO'daki yerimizi almışız. Böylece «Batmm ortak savunma stratejısı. içînde kendimizi emniyette hissetmek alışkanhğım ve eğitimini yıllardan beri sürdürüyoruz. öylesine ki, ilkokullanmızdan başlıyarak çectıklanmıza bıı yolda dersler bile veriliyor. Ordumozun en küçük üyesinden en büyfik üyesine kadar aynı dösüncenin hâkim olmasma özel bir itina gösterilir. «Batı savunma sıstemı» ne katıtmannız 15 yılı askındır; 15 yıl içinde bir yüzbaşının general oldnğn hesaplanırsa bugün ordnyn yöneten snbaylaranızuı kendilerini bildi biieli «Batı savunma sistemı kulturu ve eğıtimı> içinde bulundukları anlasılır. Bu çeşit yetismede bir zaaf vardır. Insanlar eğitilme yöntemlerine göre düsünürler, ve yetistikleri dünyanın dışından o dünyaya bakmak çücünü, yani tenkid yeteneğini kaybetmek tehlikesinde kalırlar. Bunun içindir ki, «Batı ortak savunma sistemi» nin öğrettiklerinden kurtulnp meseleye yalnı* Tflrkiye »çısından bakmak çoğn kişi için pek kolay olmnyor. Bu zorluga isaret ettikten sonra gelelim esas meselemize : «Batı savunma sistemi» içinde oldugumnzo biliyonız. Şimdi kendi kendimize su soruya yönclfmeliyiz : Batı savunma sistemi içinde hangi düşünceyle bnlnnnyornz? Açık deyişle bn soranun esası sudnr : Batıyı savanmak için mi Türkiye? Türkiyeyl savnnmak için mi Batı? Üstelik yukarıdan beri kasten kullandığimız «Batı savunma sistemı» lâfı üstüne de düşünmek gerekir. «Batı savunma sistemi» deyimi bir propaganda aracı'ndan başka şey değilidr. Batı savnnma sistemi esasta NATO'dur. NATO, Batı degildir. Batılı bazı devletlerin anlaşraasıdır. Fransanın NATO'dan aynlması dnrnma büsbütön aydınlık vermektedir. Bugün herkesin bildiği açık gerçek, NATO'nun Amerıka demek olduğudur. Amerikan Cnmhnrbaskanının iki dudağı arasındaki komutlarla barekete jeçecek bir sistemdir NATO.. Ve savunma stratejisini de Amerikah kumandanlar tesbit etmektedir. Şu halde bizim NATO içinde bnlnnuşnmnznn gerekçesinl ynkandaki ilkeye çöre düsünmeliyiz : NATO'da bnlunusumnz 8ncelikle Tnrkiyenin millî gfivenlifini garantiye baflamak kayçısından do^dufun» göre, bn siütem içinde millî grfivenligımiz teminat altına alınmıs nudır? Bn soruya «Evet» diye karşılık vermek istiyenleri h&diseler acı derslerle tekz'p etmişlerdir. Kıbrıs olayları, Jobnson'nn znektnbu, ve buna eklenen çeşitli deliller NATO'nun Amerikan çıkan yönünde işleyen bir mekanizma olduğunu ortaya koymnştur. Su halde Türkiye, roillî savunma stratejisini «Amerika için Turkıye» prensibine göre düzenlemek kaderine boynn eğmiştir, Ne var ki durum bnndan da daha beterdir. Çünkü NATO içinde bnlnnmak demek nükleer savaşın koynllarına göre ve NATO stratejisi düzeyinde taktikleri nygulayabilecek bir ordnya sahip balunmak demektir. Bunun için ona göre roalzeme ıvter, ona göre silâh ister, ona göre yetisme ister.. Bunların biçbiri Türkiyeye verilmemektedir. Ve Türk Ordusundan kendi gerceklerinin dışında bir strateji ve taktik uygnlaması bekienmektedir. Teknik ve malzeme eksiği fedakârlıkla, yani insanla, bavatıvla kapatılaeaktır. Açıkcası VVashington, Anadoiuda bakımı ve hayatı ucuz bir askeri Amerika hesabına kullanmak plânı içindedir. Ve koskoca Anadoln bir «Amerıkan ıleri karakolu» dnrnmuna sokulmustur. Bn söylediklerimizi ispatlıyacak madde madde deliller kısaca şnnlardır : 1 NATO içinde 20 tümenlik kuvvetiyle Türkiye başlarda gelmektedir Milli Savunma bütçemiz ise yuvarlak rakam 4 milyar liradır. Bir Amerikan tümeninin yılhk masrafı 3,5 milyar, bir Alman tümeninin 2,5 milyar liradır. Demek ki, bizim Millî Savunma bütçemizîe 20 tümeni değil en kabadayısı 2 tümeni NATO stratejisıne göre hazırlayıp besleyebiüriz. 2 Batı Almanya ordusunda bir kişinin yıllık masrafı 85 bin, Ingiltere ordusunda 71 bin, Amerikan ordusunda 143 bin liradır. Turk ordusunda bir kişiye 6 bin 781 lira dıişmektedir. Demek ki, ucuz asker besletmepin, jaresini Anadoluda bıümuşiardır Amerikalılar.. . ,, • 3 Silâhh kuvvetİeTin NATO sav*şınm takttk r e »tratejislne uygun düzeye yükselebilmesı için resmi raporlara göre ilk elde 37 milyar liraya ihtiyaç vardır. Bu sarfedilmedikçe savasta insan hayatı harcanacaktır. Yani Mehmetçiğin hayatı ve Turk »ubayının hayatıdır söz konusu olan... 4 Amerikadan gönderilen malzeme ve silâhlar demode olmuslardır Bakım ve onarım masrafı maüyetinden pahalıya gelen malzeme ve silâh Türkiyeye yollanmaktadır. Bu tutum dahi Amenkanm Türkiyeyi nasıl harcamak istediğini göstermektedir. Rakamlar, korkunç gerçejfi çınlcıplak gözler önüne sermektedır. Amerikalı kumandanlar Wall Street Ivapitalistlerinin çıkarlanna nygnn bir savunma stratejisini Pentagon'da kararlaştınyorl»r. Ve biz ba yabancı savunma stratejisini gözü kapalı kabnl ediyornz. Oysa bu strateji Türkiyenin güvenlgini teminat altına almadıfı gibi millî, iktisadi eerçeklerimize. ve en basit mantık kaidesine nymuvor. Ratı Almanyada bir silâhlı kuvvet mensnbana harcanan 85 bin lira herhalde yiyeceğe ve giyime gitmiyor. E*itim, malzeme ve si/âh masrafıdır bn.. Ve biz 6.781 lirayla aynı strateji ve taktifin bir kanaduıı teşkil ediyoruz. Bundan daha mantıksız bir tutnm olamaı. Tarihte bizden başka hiçbir millet bn kadar ncnza bareatmamıştır kendisini.. 1967 yılında daha da 1914 Enver Paşa kaygısızlığı içindeyiz. Bu çidişe «dur» diyecek zaman çoktan gelmiş ve saati dakikası vurmuştur. sss • ••• •::: Zam zama zam Sakın ha... Bir neşe kaynağı Bîzim yokuş Büyüyen kaktüs Ei zaten var da, şiddetlendirilecek. Sakın, bunlar da geçmiş zaman «tavsiye» sinin yeni bir şekli Ql masın! *** Hey gidi dünya! Çekof'un «Vişne Bahçeleri» piyesınde, perde kapamrken, emek tar uşalt «iuç yaşamamış gibıyim» der. Insan bazan öyle oluyor. Fakir BAYKURT ginlerden kız almıj, daha güçlülere kız vermiş. Avukatlan, Müdürleri, Valileri var. Eski Maliye Bakanlanndan biri damatlarıynuş. Kırk yıldır göl, Medenî Kanuna, Anayasaya, akla, ahlâka uyulup da söz konusu aileden aluııp bir turlıi halkm faydasma açılamıyor. Kavga kıyamet, vurup kırma, kaymakam savcı sürme.. kırk yıllık bir sorun ki, zengin sülâleler önünde boyunlan kıldan üıce partilerden hiçbiri uzun iktidar yıllarında kesip atamıyor bu soranu. Yazılıp çizilenleri okurdum da, işin yürek sızlatan janını göremezdim pek. Geçen yaz o yanlara bir yolcnluk yaptım. Hera gidişte, hem dönüşte. gölün kıyısını izleyen yolda, bir açık kamyon üstünde, ellerinde silâh, devriye gezen adamlar gordüm. Kamyon kâh gidiyor. kâh duntyor, silâhlı adamlar inip hayıtlann, kayaların arasuıda dolasarak gdzetleme yapıyorlar. Gölün durgun mavi suları tertemizdi. Kimse firip yüzemiyordu. Kimse bir ağ atıp balık tutamıyordu. Devriyeler bir kisi görseler vururlarmış. İki bir demezlermiş. Bu yetkiyi onlara bilmem hangi kanun veriyormuş. Bindiğimiz taşıttaki ora köylülerinden bir .volcu bu yılan hikâyesini uzun uzun anlattı. «Z.» aduıda bir öğretmen Anayasadan filân konuşarak köylülerin göziinü açmak istemiş. Hemen uçurmaşlar! Şakası var mı? Gdl o zengin aileye tapulu bir kere. Yol arkadaşlarımızdan Aeıpayamlı bir delikanlı, saşıp şaşıp kalıyordu buna: 'Hiç koca göl bir ailenin olur mu?» Öteki yolcular da şaşıyorlardı. Ama olmuştu. Gozümle görünce yazılıp çizilenleri daha iyi anladnn ve ürperdim. Jl/W ehmet Can'ın hikâyesi böyle bir ürpertiyle •* başlıyor. Bafa gölünün çevresindeki köylülerin perişan hali elbet onu da ürpertiyor. Be? oknlluk ödenekle onbeş köy okulu yapan, dağlardaki delice zeytinleri hep aşılatan, kasabanın 2000 ögrencilik lisesüıi tamamlavıp bir de teknik okul açtnaya çalışan bu Kaymakam. bir gün Aydın Valisinden bir emir ahyor. Emir Valiye de Ankaradan geliyor: •Bafa golünden balık tutan köylüler hakkında jandarmanın işlem yapması gerek <> Vali bey, bu emri alır almaz geldiği yere geri yollayacak yerde, Mehmet Can'a yollayıp, Evet yaptıracaksm!» diyor. Ortada Medenî Kanun var, onun 641. maddesi var. Açıkgöz bir aileye öyle bir tapu verildiyse o tapu niçin «iptâl edilmez? Tapuyu veren yetkililer niçin cezalandınlmaz? Cezalar hep toplumun haklannı savunan sanatçılarla. halkın gözünü açmağa çalışan öğretmenlere mi uygulanır? Kanunsuz tapu verme yolu tıkanmazsa ne olur yurdun hali? Daha açıkgözler gider. Tuzgölünii, Marmarayı da (apuiatır. Ne göl kalır, ne deniz kalır kamuya o zaman... I )••• Bir neşe kaynağı A smanlı paşalaruıdan bir vali, " b n l n n d u ğ n viıftyeti, adeta haraca kesenniş. Olur olmaz baha nelerle «vergi» diye halktan boyuani, Verem Haftası, Kanser na para aurtnış. Haftası gfbi bir takım haftal* Koyun başına şu kadar, rımız var ya, onlar gibi, bu hafta İnek başına bu kadar, da zam haftası. Ve, bu gidişle, tıp Ağaçlardan şu kadar, kı ötekiler gibi, senede bir defa, Ekinden ba kadar... hattft belki de iki üç defa, tertip... Al babam al. Halkta takat kal leneceğe benzer zam haftaJarı. mamış. Ama ne yapsınlar? Paşa Maamafih, bunun böyle olacağı nın emri emir. Yapıp yakıştırıp belliydi. Çünkü memleketin başıborçlannı veriyorlar. Yemelerinden na neler gelecefini, yalnrz Çetin içmelerinden kesiyorlar, paşa korAltan dostmnuz değil, az çok her kusundan rine de «vergi» lerini okes hi'.iyor. Nitekim, âcizane, biz düyorlar. de aylarca cvvel, kömüre yapılan zam rnünasebetiyle, bu sütunlarda «zamlann zamlan kovaJjyacağını» yazdıktı. Olacak oldn. Ba zam sevimsiz bir şeydir. Hiç kimse zammı sevmez. Halk da sevmez, hfikfimetler de sevmez. Ama, yine de yapüır. Neden yapılır? Bütçede açık vardır, onun bir Niha.ret Paşa bir «vergi* daha ikısmuu olsun, kapatabilmek için cat etmiş. Fakat balkm elinde ayapılır. vucunda, üstünde başmda, artık, i o k mu başka çaresi bu açıfı verecek bir şey kalmamış. Hep kapatmamn? Evvelâ «Açıksız» büttoplanmışlar, kahkahalarla gule çe yapnuk gibi, sonra, açık mutoynaya, başlamışlar dans etmeye. laka caruri ise, masraflan kısVe Paşa «hele şükür halkın key. mak gibi, büyük araiarm vergisifî şimdi yerine geldi» diye sevinni, bir insaf içinde, artınnak gimiş. bi, daha randımanlı bir çalışma Bu hikâye, gaüba, pek böyle de sisteml kturmak gibi, binbir çaresi ğüdir ama, mânası böyle. Okuyanvar. Fakat bonlar zor işlerdir. En lar yazandan ârif gerek. kolayı zamdır. Bondan dolayı da, i::: !>«• >••• Zam zama zam Büyüyen kaktüs Kimdir bunu yapan? ^> ugün sanatçılara, öğretmenlere; «Yurdun yer ^* altı, yer üstü zengınliklerini ulusal çıkarlarııza uygun olarak işletelim» diyen müdiirlere, besıme olanaklanmızı, nüfus varlığunm canla başla ınunan uzmanlara ve şimdi de adı duyulan dulmayan ülkücü kaymakamlara yapılan eziyetlere kıp da endişe duymanıak elde değil elbet. Ama ndir bunu yapan? Yönetimin onemli noktalarına Jar gelmiş tutucularla, onların destekçisi kasaı politikacılar ki, çoğu ticaretle, basit alım satımbir kısmı da tcfecilikle ilgilidir. Demokrasiden i secmen çoğunlugundan kimsenin sanatçılar için ar yaptığını, öğtetmen sürdürdüğünü, genel miilerin değiştirilmesine etki yaptığını, uzznan yada makam kovdurdnğunu işitmedik. Köylerde seçim ananlar da, sozünü ettiğiraiz bu takırodn. Bojrün i yelek cebine sokup, .Mehmet Yılmaz gidecek, i Piliç gelecek. Ahmet Bakır, Kâmil Kurt geleSalih Zeki de Ankaraya Müdür olacak!» diler onlardır. «Parti yüksek kademesinde. bnnu ır yapanlar onlanu etkislnde, onlann giidümünır. 4ma, «Bahkçınm çocnklan» dahi okula gibneye adıktan sonra, ne zamana kadar sürer v e s o k e r Bir gün hiçbiri farkında olroadan, hiçbirinin ak! hayalinde yokken, görecekler ki ipin ncu ar•llerinde değil. Tıraşçılıkta jilet gelince nsturapabucu nasıl dama atıldıysa, yöneticiliğe halk klan, yönetime de halkın kendisi gelince, bunpabocu da aynı yere yollanacak. Pek fazla biilemek gerek bnsünkü akınhlan. Dik durmak c hepsinin karşısmda... H !••« ••*• • ••• ••«a IIIİ •••• •••• •••• •••« •••• •••• ssss • *•• • •a» •*•• •«>• •••• •*•" •••* ••*• •••• :::: •«•• ••»• ••«• ••»• *•>• •••• :::: ehmet Can, Medenî Kanunun o maddesinl hatırlıyor, Valiye: «Emir kanuna uygun değil, yaptıramam. Köylülerin üstune jandarma yolöke Kaymakamı Mehmet Can'a yapılanlan layamam» diyor. Orası burası, Mehmet Can'ı çekidüşiiniiyorum. Meslekte onuncu yılını dolduryorlar Ankaradaki o masadan bozma kızağa. Bugüne belki. Ama değiştirdiği ilçe sayısı onu geçti. kadar yeni bir Kaymakam verdilerse, kısa blr sfire lacak yerde dursa, susulacak yerde snssaydı, sonunda, Sökede onun hikâyesi de böyle biteeek. çeyle sırasını tamamlar, şimdiye kadar çokDaha bir süre, gölden tutulan kuzu büyüklüğündeki Vali olurdu. Son ugTadığı azizlik de Kaymakefaller, dağ ve ova köylerinde kilo kilo satılacak, ktan almrp Nüfus Genel Müdürlüğünde bir paralar büyük ailenin kasasına girecek. rluğa verilmek. Onun Kadirll hikâyesini çok Ama en sonunda bir Kaymakam gelecek, işte o ııriz. Simdi Söke hikâyesi daha ilgi çekici. Sö Kaymakam yenilmeyecek! Sanat gibi, eğitlm gibi, kâyesi. görün bakın, pesine polis takılan sa yönetim de kasaba politikasınm keyfinden kurrulaınn. sürülen öğretmenlerin, Müdür ve uznjancak. Halk ağacındaki özsuyu gfinden güne gürelehikâyelerlne nasıl benziyor! cek, öğretmen «Z.« nin savaşı yeni öğretmenlere, praklan bol verinıli Söke'den Milâs'a doğru Kaymakam Can'm gücü yeni Kaymakamlara geçeen yolun solunda, Baltık ülkelerindekilere cek, böylece, bir gün görecekler ki, ne o haksız tapu güze) blr göl var. Fırdolayı ağaçbk, kayalık Jcabnış, ne dc gücel Bafa gölünün haksız beyleri, geiyor, ama gene de ekilecek diizlükleri vanmş. linleri, damatları... Kırk yılfık yılan hikâyesi, kırk romancı Samlıa Kocagözün bir yazısından pünliik düğün hikâyesine dönecek. Halkla devlet igimize göre bu duzlükler 8M0 donüm. Yarısı yeniden buluşacak. Bir küslük, kırgınlık varsa bann, yansı da çevredeki 14 köyün. Ama bir çi «acaklar. ülmiyor toprakların, çünkü ckim biçira zamayer su altında kalıyor. Miithi? balık oloyor Köyler tutsun, yediğini yesin, yemeditini göu hlkâye bize, ilerleme Mvasımızın öncüle;atsın, değil mi? Ama hayır. Tntamıyorlar. ri arasına katılmıs olan Kaymakaralarımızın Milâs topraklanna doğrn firen bu mavi suda birer ikişer korban vermeğe başladığuıı gosteriın kıyısından Büyük Menderes admdakl iinyor. Zaten bilmiyor muyuz: Kurban vermeden, çile k geciyor. Irmağin göle degdiği yerde bir diiçekmeden, zindana, sürgüne gitmeden hangi sava; , «dalyan» diyorlar. Kısa bir kanalla ırmak kazanılmış? Işığı Zeüs'iın tekelinden. mutiuluğu biribirine baçlanıyor. Mev=imine gbre Egenin kırk harâmilerin çokelinden ancak böyle kurtarıı gole akıyor, orada üreyip çoğaiıp yenide» yor insanoğlu. Promete gitti ama. ışık Olimposun jçılıyorlar. Vakti gelince kanalı kapadın mı, başından ovalardaki yoksul evlere indi. Mutluluk da ğı tutabildlğin kadar... her gun biraz daha yaygınlığa ulaşiyor. Turkije Oğretmenler Sendikasının Ankaradaki Genel Merkezinde bulunan tek telefonu büyük bir santral gibi içreden aldığımız Medenî Kanun'un $41. işleten ogretmenler, polisçe kaçakçı gibi izlenen sanatçılar, atılan müdürler, uzmanlar, sürülen Kayıddesine göre. ormanlar, ırmaklar ve denizmakamlar; halk için böyle bir hizmet göriiyorlar göller de devletindir. Bunlardan yararlabugün. Var olsunlar. Toplum onların varlığıyla, on«kaderde, kıvançta eşit» olan biitün yurtların diretmesiyle onur kazanıyor. Güzel adlan, güararlanacaktir. Ama Bafra golü bir ailenin zel ömekleri hiç eksik olmasm... tapuluymuş! Zengin bir aile ki, daha zen Söke kavmakamı Türkiyede gelmiş geçmiş bütün hükümetler, ne zaman başları sıkışsa, hep zamma giderler. Onun için, başka memJeketlerde en son çare olan, zam bizde, daima, Ok çare obnuştur. Yahut öyle zannedilmiştir. *** Bizim yokuş j ı ski adj «Babıâli» idl. Sonradan **«Ankara caddesı» oldu. Ama adı ne olursa olsun bu yokuş tbizim yokuş» tur. Tuhaf bir yokuştur bu. tçlnde, v» adım başında milyonlar yatar ama, yine orada, nice nice milyonlar batmıştır. tçinde, ve adım başmda memleketin en yüksek kıymetleri yetişmiştir ama, yine oradan, nice nice enayiler çıkmıştır. Cumhuriyet'in «1» numara taçıyan nüshası sırasında ben 8 9 yaşlarında bir çocuktum. O zamandan bu zamana dmrüm bu yokuşta geçti. Duşünün kaç sene? Y«ş olmuş 53. Ahmet Haşimden, Hüseyin Rahmiden, Ahmet Rasimden, Mehmet Rauftan başlıyarak kimleri, kendi sahalannda ber biri, ne büyük değerleri tanımışım bu yokuşta? ««*• •#*• •••• •#•• •••• •••• •••• • ••• •••• Sakın ha. i ••«I • ••« Sonuç :::: B H ir tarihte memlekette, yüıa •*böyle, bir zam furyası olduydu. Durum bir vaziyete (ah... bu TUrkçemlz!) gelmişü kl başta Muammer Karaca, CelAl Şahln olmak üzere, hemen bütün sahne sanatkArlan zarnlarla alay ediyorlardı. Halk da katıla kaüla gülüyordu. Zamanın «büyük» lerinden birl evvelâ Celâlin çalıştığı gazinoya gider. (O gece ben de oradaydım) hafif sinirlenmi.sti ama, yine, herkesle beraber glüer gibi yapmıştı Aynı «büyük» ıki gece sonra Muammer Karacaya gıder. Yine zamlara daır esprî'er. «Buyuk» yine belli etmez. Şimdi böyle oldu: n stteki küçücuk kaktüs çi•* çeğıni, Mücap Ofluoğhı Tiyatrosunun «Kaktüs Çıceği» isimll pıyesi sahneye koyduğunun ilk gecesi vermiştik. Gel zaman git zaman Mücap ve arkadaşlan bu şiıuu,iür komediste* UöyOJj muvaffakıyetle oynamaya devaro edJyorlar. Ş a i a değil, nerdeyse 300 üncü temsile gıdiyorlar. Dile kolay. Bu arada Küçük Sahne sanatkârlan, ince bir dost dikkatiyle, bizim kaktusü sulamışlar, bakmışlar, kurumaya bırakmamışlar Böylece, onlann temsiUeri devam ettikçe, kaktüs de boy atıyor. Bir çeşit muvaffakıyet barometresi gıbı bir şey oldu bizim kaktüs. Insailah daha uzun müddet devam eder de, gunün birinde, müessese sahibi Sayın Aziz Borovalı'dan tavanda bir delık açmasmı rica edenz. Hadi hayırlısı. M.K. 64/. maddesî Yusuf Ziya Ortaç'm «Bizim Yokuş» unu okurken, tersme çevrilmiş bir sinema fümı gıbı, butün bunlar geçti gözumden. •••f ••Ml«IIMIIIMllHII|IIIIMIIMtll|IIHIIIlllHIMMItl||||fl|IUMIHIII 1 * •••••«•IHa*iailflllHt||IMI|IIIMHMIM,tllll|l||M|l(tliaMMIMlll|llk * ••«••«••••• •••••«••••••••••«•«••«•«•••»«•»•»»••»•««•••••••»•••••••*«t»« «•• •••»«•«••••••••••.•*••••»•••••••••••>**»*•»*••»•«•>••••••••»••«•••»•••*•••». F^ıkat ertesi gün bütün sanatkârları Emniyete çagırmışlar, ve kendılerine, zamlardan bahsetmemelerinı usulü dairesinde, nezaketle, «tavsiye» etmjşlerdi. Şimdl, zamlarla beraber, yeni yeru bir takım kanunîardan söz adıliyor. Kimisi yeni çıkacak, kimı Ankara Eîakfrik, Havagazı ve Ofobüs (şlefme Müessesesinden: Havagazı (stihsal Ocakları Tamir Ettirilecektir 1 Müessesemteın Havagazı Pabrikasındaki 7 • 8 numaralı havagazı istihsal ocaklan teklıf alma usulü ıle tamir ettirilecektir. 2 Bu Işe ait Ttirkçe ve Almanca idarl ve teknik şartnamelerle ekleri Mtiessesemiz Ticaret tşlerı Müdürlügü Dış Tıcaret Bürosundan bede'siz olarak temin edilebilir. 3 Teklifler en geç 2/5/1967 salı günü saat 17.30 a kadar Müessesemiz Yazı tşleri Müdürlüğüne teslinj edilmiş olacaktır. 4 Teklifle birlıkte şartnamede belirtilen nisbette geçici teminat verüecektir. 5 Postadaki gecikmeler ve telgrafla yapılacak teklifler nazan itibara almmıyacaktır. 6 Müessesemiz sıparişt verip vermemekte veya diledigi firmaya vermekte muhtardır. (Basın 10961 A. 715/1505) ••••••••••Mıımııı,,,.,.,,,, •••••••••• Prof. Dr. M KEMAL OĞUZMAN • HUKUKf YÖNDEN i •DA Z A M âELMCPEM < GREV BİBKAÇ IUSMA LlM UACDl. Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu'nun Sistematik Tetkikı ve Hgili Mahkeme İçtihatları Yenıden Işlenmış ve Genişletı/miş 2. Bası ismail Akgün Müesseseier» HAK KİTABEVİ h Ankara Caddesı No 4 . jstanbul Teiefon . 22 Ofl <W T İiâncıhk: 8610/151C Çağtaı/aîı Kıtabvvinde nişanlaiHtık, mııttuı/ttt. VE LOKAVT FİZİK VE KİMYEVÎ BAKIMDAN tamamen Zonguldak ayannda olan maden kömürümuzün tonunu, devletin tesbit ettiği fiattan 50 lira eksiğine satmaktayız. Siparişler derhal yerine teslim edihr. AKAS MADENCİLİK LTD. ŞTİ Karaköy, Kuçük Balıkh Han No: 24 Tel: 49 69 62 Reklâmcılık 507/1512 KÖMÜR TEŞEKKÜR Yerlnde teşhisi ve yaptığı nazlk boğaz ameliyatı ile babam Suleyman Yılmazı muhlm bir dertten kurtaran. AUahın inayeti ve buytık dirayet ve ihtımamı İle normal halîni kazandıran saym DOÇENT Dr. r.c. Enerii ve Tabiî Kaynakfar Bakanfığı Devlef Su İsleri Genel Müdürlüpnden: FİKRİ ŞENOCAK'a smeliyat esnasında ve ameliyatı muteakıp deierli alâka ve l h ü mamjarı ile blzleri minnettar bırakan Sayın Prof. Dr. Yeni Ajans: 1178/1507 Balıkçılık Uzmanı Aranıyor ınbu! jandarma Levazım Amirliği ı Alma Komisyon Başkanlığmdan: «lüteahhit namı hesabına açık eksiltme usulü ile (4500) jinbeşyüz k ü o patates satın alınacaktir. Tahmini b e (7200) yedibinikiyiiz lira olup geçicı teminatı (540) izkırk liradır. Eksiltmesi 27 şubat 1967 pazartesi günü 11 de Demirkapıdaki Komisyonda yapılacaktır. Şartsi Komisyonda görülebilir. (Basın 11006/1504) MEVLİT 15/2/1966 tarihinde eden Şehit Binbaşı vefat HİKMET ALTUĞ'a Sayın A». Dr. Ö6RETMENİER BANKASI MfJŞTERİLERİNE DAHA (W HİZMET EDE8İLMEK İÇİN, BÜTÜN ŞUBELERİNOE GİŞELERİNİ, SABAH » J ö D A N AKŞAM 19 A KADAR, ARALIKSIZ OLARAK AÇIK BULUNOURMAKTADIR. 1 Merkez (Ankara) teşkilâtında görevlendirilmek üzere tatlı s u balıkçıhğı mevzuunda raeslekl v e idarf tecrübeyi haiz veteriner, hidrobiyoloji veya benzer yüksek öğrenim mezunu uzman alınacaktir. 2 10195 sayılı kararnameye yevmiye verilecektir. göre 11. derece dahil NURETTİN SÖZEN'e Sayın AJ. Dr. EKMEL SEZGÎN'in Aziz ruhuna ithaf edilmek üzere 15/2/1967 Çarşamba günu Aksaray Valide Camiinde dğle namazını müteakip Hafız Zeki Altın, Haiız Hasan Akkuş, Hafız îsmail Bolulu ve Hafız Mehmet Bigah tarafından okunacak Mevlidi şerife akraba, tamdık ve dostlanmırla arkadaşlarımı} DEMİRCAN AKAN'a ve bashem^ire »ayın Rezan ŞAN ve yardımejlarına en derto jükraıüarımı arzederlm. Oğln: T. Mak. Htth. MUSTAFA YttMAZ 3 Yabancı dil bilenler tercih oJunacakür. 4 İsteklilerin Ankara'da Ulus Şinasi (eski Rüzgârb) Sokak Çatal Handaki DSİ İşletme v e Bakım Dairesi B a j kanlığına bizıat veya dilekce ile müra<*a»+io s > •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle