15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8AHİFE tKl 4 Ocak 1966 CUMETURİYET n«f4 •••• •••••••••••••••' VEREM SAVASI Doç. Dr. Haydar AKSUGUR ugün Türkiyede önemi ön plânda bulunan en mühira gağlık problemi veremdir; resmî makamlann muhtelif yerlerdeki taramalara istinaden verdikleri tabminî istatistiklere nazaran vereme müptelâ olanların nmumî nüfusa nispeti •İ23 civarındadır. Buna göre Türkiyede 750 900 bin veremli olması lâzımdır. Yine aynı makamlara RÖre senede 40.000 vatandaş veremden ölmekte, S0.000 kişi de vereme tutulmaktadır. Bn rakamlar bu amansız âfetle mücadelenin memleket çapındaki öncmini belirtmesi bakımından mühimdir. Son 10 sene zarfında Türkiyede verem mücadelesinde oldukça önemli mesafeler aşıltnıştır. Bu tekâmül merhalesinin en son ve mühim bir halkasını da verem mücadele teşkilâtınm tümünün bir merkezde (Verem Mücadelesi Umnm Müdürlügü) nde toplanması olmuştur. Bn şekilde verem mücadelesinde münferit gayretlerin birleştirilme• imkânı belirmig olmakladır. i Verem savasında îstanbnlnn Türkiye içinde ayn bir mevkii vardır. Çünkü tstanbnl memleketin aüfusu en fazla oldnğu bir şehri, yurt lçl ve dışı nüfus hareketlerinin çok fazla oldnğu bir yeri ve aynca verem savaşı için lüznmlu organizasyon ve propaganda vasıtalanna en çok sahip bulunan bir köşesidir. Acaba verem savaşı tstanbnlda ne merkezdedir ve ne gibi bir istikbal vâdetmektedir? Bn snali eevaplandırmak için verem savaşında tntulması lâzım olan plânlı yoln anlatmak, bn plânlı hareket İçinde tstanbnlnn tnevküni bnlmak ve ona göre bir hnkme varmak lâzımdır. Verem savaşı bulaşıcı ber bastabkta oldnğu gibi kısaca 1 Sağlamlann kornnması, 2 basta olanların aranarak bnlnnması, 3 Bnlunan hastalann tedavi edilmesi şeklinde hülâsa edilebüecek üç çrupta toplanabilmektedir. Hastalann tedavisi dolayısiyle verem mücadelesine müessir basta ve ailesinin maddî dnrnmlan, hasta cemiyet, bekim basta münasebetleri ilâ... gibi münferit ve mevziî faktörler mevznnmnz dışında oldnğnndan tistünde dnrmayacagız. B taramaktadırlar. Bunlara ilâve olarak bu sene Üsküdar, Unkapanı ve İstinyede birer tarama merkezi daha kumlarak tstanbul şehri 6 koldan süratle taranarak vereme tutulmuşlar aranıp bulunacak ve tedaviye sevkedilecektir. tstanbnl Verem Savaş Derneği Sağbk Başkanhğı ile işbirliği yaparak bütün tstanbnlu tarayacak 5 yıllık bir plânı hazırlamaya başlamıştır. Memnnniyetle görülüyor ki tstanbulda tarama faaliyeti büyük bir hızla gelişmektedir. •••• •••• :::: HS: ':: :: Hastalann tedavisi astalann tedavisi, verem mücadelesinde bulaşıcı menbalann kaldırılmasını temin etmesi bakımından çok mühimdir. Veremli hastanın tedavisinin ideal şekli verem hastanelerinde olabilir. Ancak resmî istatistiklere göre Türkiyede 9970 i Sağhk Bakanlığına, 4315 i diçer resmi ve hususî teşekküllere ait olmak üzere 14285 yatak vardır. Bu yatak miktan yüz bine vardığı tahmin edüen açık veremlileri tedaviye elbette kâfi değildir. O halde verem yatağı adedini malî imkânlar nispetinde mümkün olduğu kadar süratle artırmak zorunda olduğumuz meydandadır. Ancak bu büyük boşlnk telâfi edilinceye kadar da mücadele durmayacaktır. H •••• :::: :::: •••• •»•• • •*• :::: Veremli hastanın tedavisinde iki mühim noktanın gerek hasta ve gerekse hastayı tâkip edenler tarafından bilinmesi lâzımdır. Bunlar da: 0 Veremli hasta bulundnğu andan itibaren yarası kapanıp mikrobn kaybolnncaya kadar yatak istirahatinde tedavi edilmelidir. Bu 34 aylık bir devre sürer. Q Mikropsnz ve yarasıı hale gelen hastanın mütaakıp tedavisi ayaktan dispanserler tarafından yapılır. Türkiyede yeni bnlnnmuş verem hastalarının tedavisi, hastalann bulnnduklan mıntakalardaki imkânlara göre ya bidayette bnlnnan hastalar evlerinde yatarken dispanser hekimleri tarafından yapılacak ve basilsiz, yarasız hale geldikten sonra bn hastalann aynı dispanserlerce de ayaktan tedavilerine devam edilecektir yahut hastalann bulnndnğu mıntakalarda göğüs hastalıklan hastaneleri varsa, taramalarda veya dispanserlerde bnlnnan yeni hastalar süratle buralara yollanarak yarasız ve basilsiz hale gelinceye kadar bnralarda tedavi olnnacaklardır. tki milyon nüfusln tstanbnl, nüfusnna nispeten en fazla dispanser ve verem yatağı bnlnnan bir vilâyettir. Nitekim Türkiyede mevcut 129 dispanserden 22 si tstanbnldadır. Keza Devlete tktisadî Devlet Teşekkülleri ve derneklere ait 4 bin kadar verem hastalanna mahsus yatak mevcut I •••• ••«• ••*• SaZlamların korunması •ycj crem savaşımn başlıca bedefi sağlamlann * kornnmasıdır. Çünkü kornnan insanların Coklngn nispetinde hastalığa yenl yakalananların miktan azalmaktadır. B.C.G. verem aşısı sağlamlann kornnması için en mühim bir vasıtadır. Bngiin artık bn aşının sağlam insanlan, bilbassa çocukları veremden kornyncn tesiri ve biç bir zararı olmadığı berkes tarafından kabnl edilmiştir. B.C.G. verem aşısının bir program dahilinde yurt çapında tatbikı 1953 ocak aymda başladı, 1959 mayısında bitmiştir. Keza 1959 mayısında başlayan yurt çapındaki ikinci tur 1964 yılı sonnnda bitmiştir. Bir ve ikinci turlarda mükerrer denemelerle beraber 44,000,000 kişiye tüberkülin derl testi yapılmış ve bunnn menfi oldnfu yani verem basili ile temas etmemis olduğu anlasılan 15.000,000 şahsa B.C.G. aşısı yapılmıştır. Son olarak 1965 te 06 yaş arasında olnp da kampanya dışında kalarak aşılanamamış çocuklann süratle aşılanmasına başlanmıs olup bn da kısa bir zamsn sonra bltmek üzeredir. Turt çapındaki bu mükemmel tatbikatın bir kısmını teşkil eden şehrimiz sakinlerinin aşılanmasına gelince: Yine Sağlık Bakanlıgımn tstanbul bölgesl B.C.G. Kampanyası Başkanhğı eliyle tstanbnl ilinin bütün ilçelerinin merkezleri ve köyleri, şehrimiz okılları da dabil olmak fizere baştanbaşa B. C.G. tatbikatına tâbi tutnlmnstnr. Ayrıca tstanbnl Verem Savaş Derneği Dispanserleri de bn (ahşmalara yardımcı olmaktadır. •••• ••«• •••• •••• •••• ••«• ••«• •*«• •••• •••a •••• :::: :::: • ••ı •••< •••< • ••<• >•• «••• • ••• • ••• tnr. Sonuç T T " n « kadar, dispanserlerde yapııan syakta H tedavi ile, hastanelerde yapılan tedavi arasında bir fark olmadığını iddia etmekte iseler de bizim tstanbulda aynı mıntakada bulnnan bir Gögüs Hastalıklan hastanesiyle bir dispanserde yapılan bn iki tip tedaviyi mnkayese maksadiyle yaptığımıı araştırmada, vardığımız sonuçta yarası (kavernli) olan hastalarla mikrobn olan hastalann hastanede yapılan ilk tedavilerinin dispanserdekinden çok üstün neticeler verdiğini fiilen tespit etmiş dorumdayız. Nitekim tstanbul Verem Savaş Derneğinin genel knrulnna sunuIan 1963 ve 1964 senelerine ait raporlarda, dispanser faaliyetleri kısmına bakılırsa burada her iki çalışma senesinde, ilk mnayenesi yapılan aynı miktardaki insan toplnlnklannda (204.000, 208.000) yakalanan, akciğer veremine tntnlmuş yaralı ve yarasız hastalann adedl ile dispanserlerin tâkip rttikleri eski vakalann adedi azalmamış, aksine biraz da artmıştır. Bn dnrum verem savaşımn tstanbnlda artan hasta adedini ancak durdnrabildiğini göstermektedir. Mücadelenin mnvaffak olması için her sene yeni yakalanan veremli adedi ile tedavide bnlnnan eski veremli adedinin azalması lâzımdır. O halde tstanbnl ve tstanbnl gibi yatak imkânlan bol olan şehirlerde hastalığa yer.i yakalanmış şahıslar derhal yataklı tedavi müesseselerine yatırılarak üç, dört ay içinde kapalı tüberküloz haline çevrildikten sonra dispanserlerde ayaktan tedaviye alınmaları lâzımdır. Ancak bu sayede yaralı (kavernli) ve basilli hastalann, hastalıklannm başından itibaren ayaktan tedavi edilerek büyük bir kısmının kronik bir intan menbaı haline geçmesi önlenmiş olabilir. tşte bugün verem savaşımn en zayıf halkasının bu dnrum olduğu intıbaı uyanmaktadır. Esasen yukarıdaki tavsiyelerimiz millî tüberküloz kongrelerinde de kabul edilmiştir. 8 stanbnl ber türlü imkânı ile verem savaşıM. nın mnvaffak olması için en uygun ve en büyük bir yurt parçasıdır. Burada veremli miktarınm artış hızı eski senelere nazaran çok azalmıştır. Bnna rağmen tstanbul için daha bir hayli veremli yatağına ibtiyaç vardır. Ancak Devlet, tktisadî Devlet Teşekkülleri, Sosyal Sigortalar, hususî teşekkül ve derneklere ait mücadele merkezlerinde bilhassa tarama merkezleri, dispanserler ve yataklı tedavi müesseseleri arasında yapılacak plânlı iyi bir işbirliği, mücadelenin mnvaffakıyet şansını çok artıracağı gibi mücadele süresini de çok azaltacaktır. •••' • ••I :::; •••ı • ••I • ••I • ••I •••I :::: •• 1 • !!•: ::r ••«• •••• •••• •••• •«•• •••• Olaylan gerçek yönleri ile görerek yorumlayan ve Cumhuriyet okurlarına yansıtan değerli yazar tlhan Selçuk 25. aralık. 1965 günü köşesinden, bizlere ışık tutan bir gerçeği daha yansıttı: «Yunan Emperyalizminin kaynaklan^ Sayın yazarın bu konudaki düşünce ve görüşleri tüm yurttaşları uyaracak niteliktedir. Yunan Emperyalizminin kaynaklannı gozönüne seren yazar, yurt sorunları yönünden önemli bir nok taya değinmektedir ve şöyle demektedir: •Yunan emperyalizminin en önem 11 kaynaklarmdan biri de ortodoks kilisesidir. Türkiye içinde ve Türkiye dışında iki kanattan geniş faaliyette bulunmaktadır.» Kendi vatan topraklarımız üstünde istediği gibi at koşturan ve sözde din adamı olan Yunan propaganda ajanı papazlan, Megalo İdea yolundaki çalışmalarında mey danı boş bulmaktadırlar. Yazar, fıkrasının başka bir paragrafında, kafalara silinmiyeeek şekilde işlenmesi gereken şu tarihi uyarmayı yapmaktadır: •Özellikle Amerikada geniş örgütlenme içinde bulunan Ortodoks kiliscsi, Heybeliada Papaz Okulunda Elenizm dâvasına militan yetiştirmektedlr. Patrik Athenagoras Türkiyeye Amerikadan gönderilmiştir. Makarios, Heybeliada yetiştirmesidir. Patrikhane bir din ku rumu değildir. Yunanistanın Türkiye üstündeki emellerinin siyasi bir üssüdür. Biz topraklanmızda yalnız Amerikalılara üs vermemişiz. Yunan emperjalizmi de Türk topraklannda üslenmiştir. Ve bu üslerin kontrolu bizler için mümkün değildir.» u ürkütücü ve gerçek manzara karşısmda her vatansever Türkün yüreğinin burkulmamasma imkân yoktur. Bir din kurumu düşünün ki, yabancı topraklarda üslenmiş, esas amacmı bırakarak tamamen siyasi emeller peginde koşuyor ve bunlara «dur» di yen de olmuyor. Artık gafletten uyanmanm zamanı gelmis, geçiyor bile. •Zararm neresinden dönülürse kârdır» ilkesine uyarak harekete geçmeliyiz. Türk düşmanı yetiştiren bu •zehir yuvalannı sıkı bir denetim altmda bulundurmalı ya da sınırlarımız dışma çıkanlmalıdır. Olaylan soğukkanhlıkla izlemeli yiz. Esasen dışarıdan çok içeride üslenerek yıkıcı faaliyetlerde bulunanlan kontrolumuz altına aldığımız gün, emperyalistlerin menfur emellerine set çekmiş olacağız. madan doğan kinlere ket vurarak, ondan ağır basabilirdi. O halde neden durum bugünkünün aksine bir seyir tâkip etmiştir? Kendi sorumuza vereceğimiz kesin yargımız şu oluyor: Biz yıllar sonra da olsa, din birliğine sahip oldugumuz uluslara bile geçmis olaylan unut turamıyor, Batılı gözükebilmek öz lemi içersinde islâm olan ve özgürlüğune kavuşan uluslarm dâva larmı benimsemiyerek dostluklarını kazanamıyoruz. Kapitalist uluslar, Emperyalist uluslar, ayn dine men sup batı uluslan yaşanan olaylan unutturup şirin gözükmesini biliyorlar. Türk Ulusunun yalnız ve geri kalmışlığını, Atatürk'ün anladığı ve anlattığı şekilde lâyikliği benimsiyememiş, Batı Uygarlığmı anlıyamamış ve taklitçilikten ileriye gidememiş olduğumuza veriyor, Millî bir politikanm gerekliliğine inanıyoruz. Yunan Emperyalizminin Kaynakları Sermayeyi yiyoruz! Bütün milletin sofrasında et, Kahvaltısında yumurta, Büyüyen yavrusuna süt, Yeteri kadar sağlansın istemez misinizî Tukarıdaki satırları dizgi biçimiyle biHikte Türk Veteriner Hekimleri Derneği'nin yayınladığı bir broşürden aldım. Türkiye yan aç yaşıyanlann ülkesidir. Nitekim elimizdeki bro?ürde de yazıldıgı gibi, Amerika ve Batı Avrnpa ülkeleri kalori, yağ ve hayvanî proteinler bakımından ihtiyacmdan daha çok tüketim yapabilmektedir. Doğn Avrupa, Rusya, Akdeniz ülkeleri normal düzeydedirler. Türkiyede ise bir kisi yılda 14,7 kilogram et ve 50 yumurta tüketmektedir. Halkımız asgarî protein ihtiyacının ancak yüzde 54'ünü karşılıyabilmektedir. Türk Veterinerleri diyorlar ki : Biz bugünkü hayvancılık endüstrimizle 31 milyon nüfusumuzun ihtiyacını karşılıyamazken, çok değil dört yıl sonra, yani 1970 yılında 38 milyona yükseleceği kuvvetle tahmin edilen Türkiyenin et, süt, yumurta gibi ihtiyaçlarını nasıl karsılıyabileceğiz? Prof. Baade'nin deyişine göre Türkiyede bngnnkü hayvancılık endüstrisine bundan 50 yıl önce Batıda uygulanan yem ve üretim usulleri uygulanacak olsa Türkiye hem kendi ibtiyacını karşılar. hem de ihracata baslar. Zira Türkiyede 1963 yılı istatistiklerine göre 32 milyon koyun, 16 milyon kılkeçi, 5,5 milyon tiftikkeçi, 12,5 milyon sığır, 1 milyon manda, 50 bin deve, 1 milyon at, 2 milyona yakın eşek, 300 bin katır, 30 milyon kanatlı hayvan vardır. Bn rakamlarla Türkiye dünyada altıncı gelmektedir. Ama sayı bakımından dünyada altıncı gelen Türkiyenin verim bakımından dnrumu hazindir. Bizde bir inekten yılda ortalama 584 kilo süt alınmaktadır. Oysa bn miktar Holânda'da 4385, Danimarkada 3640, Batı Almanyada 4130 kilodur. tsrael ise 5000 kilo ile dünya rekornnn kırmaktadır. Feki... Hayvancılığımız neden bn perisan hale düşmüştür? Cevabı açıktır : Türk hayvancılıŞı genis ölçüde ekstansif beslemeye, yani mer'a beslemesine dayanmaktadır. Oysa 20 yıldan beri mer'alar sürülmüş, tarla haline getirilmiştir. 1950'den 53'e kadsr devam eden hayü huy, Türk toplumnnda iktisadi kalkınmanın hızlandığı bir dönem gibi ele alınmaktadır. Gerçekten de 1950 ile 53 arasında ekilmetniş toprakların ekime açılması, mer'alann sürülmesi, suni bir hızlanmaya yol vermişti. Türkiyeyi traktör mezarlığı haline getiren başı sonu belirsiz o ekim seferberliğinden bngrün elimizde ne kalmıs oldugunu hesaplamak bizi hazin sonuçlara götürmektedir. Ormanlanmızı ve mer'alanmızı yok eden başıbos ekim telâsı, Türkiyeyi bnğdaysız, ormansız ve mer'asız bırakmaktan baska ise yaramadı. Buçün Batı kapitalizminin Türk pazarına sürdüğn çeşitll markalardan on binlerce traktör mezarlıkta yatmakta... Yerll traktör fabrikası kurmak için çirisilen tesebbüsler gene Batı kapitalizminin tröstlerince baltalandıgından havada asılı kalmakta... Sözun kısası Türkiye bilgisiz bir iktidar elinde ve yanlıs vollarda sürüklenmenin cezasım çekmektedir. 15 yıldan beri 10 milyon hektar mer'a yok edilmiştir. 40 milyon hektar yüzölçümü olan mer'alarımız bugün 29 milyon hektara düşmüştür. Anadolu erozyonla kavrulmaktadır. Ve bizi bn hale düşürenler ise : Büyük dostumuz bize buğday gönderiyor... diye, çoktan iflâs etmis bir isbirliğinin propagandasını daha da yürütmeye çalışmaktadırlar. Bugün eldeki yem miktan, hayvanlarımızın tüm ihtiyacının ancak yüzde 20'sini karşılıyabilmekte... Ve milyonlarca hayvana sahip Türkiye hayvanî protein bakımından fakirlik içinde kıvranmaktadır. Varlık içinde yokluk, ve zensinlik İçinde iflâs, işte bnna derler. Türk Veterinerleri diyorlar ki : Hayvancılık sanayiindeki eksiklikler yüzünden millî gelirimizdeki kayıp yılda 10 milyar liranın üstündedir. tşte iç kaynaklannı elleriyle yok edip, gözleri yollarda dıs yardım bekliyen Türkiyenin bazin hali... Bir büyük kapitalist devietin uydusu gibi yaşamayı kendine temel felsefe edinmis Türkiye bnndan basUa bir sey olamaıdı. Biz 15 yıldan beri ormanlanmızı, mer'alsrımızı, tnpraklanmızı yok ederek yaşıyoruz. y'ani sermayeden yiyoruz, vatanımızı yntarak yaşıyornz. Mehmet GÜLER Ortaokul Edebiyat Öğretmeni Ayancık • Ankara Hukuk Fakültesi öğrencilerüıden Kadri ÖNER de söedilen yazıya değinerek özetle şun lan söylemektedir: «Şimdi nedenlerini, niçinlerini araştırmadan aleyhimize karar ver di diye Birleşmiş Milletleri lânetlemek ne de din kardeşimiz Mısır, bizi turmadı diye suçlamak bize yl tiklerimizi geri getirmez. Nâsır din kardeşlerimizdir diye kendi derletüıin, milletinln çıkarlarını körü körüne baltalıyamamış daha açık bir ifadeyle dini siyasete âlet etme miştir. Bu yüzden Mısır yönünden Nâsm takdir etmelidir. O halde meselelerimizi dinî yönden çözmeye kalkışmak yahut yorumlamak bizi hiç bir zaman lâikliğe götürmez bilâkis diializmin doğ masuıa sebebiyet verir.» zünü yarmadan konuşamadığı ö z Türkçe; nüfus orammızdaki okuma yazma bilmiyenler yüzdesinin düşmesiyle bir gün arzu edilen şeklini muhakkak alacaktır. Onun için arkadaşımızm örneklerini ventıiş olduğu ve duyulduk larmda yüzlerde acayip tebessümler meydana getirdiklerini belirttiği bazı yabancı menşeli fakat lisanımızda önemli rolleri olan keli melerden şimdilik vazgeçerek, köy lü ve hattâ birçok şehirli vatandaş larımıza aynı yazıda bahsi geçmekte olan İstiklâ! Marşımız çalmırken ne yapılması icap ettiğini öğretmenin daha elzem olduğu kanaatindeyim. Bugün, her yerde hattâ en büyük illerimizde dahi İstiklâ] Marşı ânmda gözlere diken gibi batan hareketler herkesçe mâlum dur. ürk Dil Kurumu tarafmdan meydana getirilen, hakikaten güzel deyimlerin, yetişkin nesillerde tepkiler yarattığı âşikârdır. Onlara bir dereceye kadar hak vermek yerinde midir, yoksa değil midir? Bu uzun tartışmalar istiyen bir husus. Lâkin, büyüklerimizdeki bu karşı davranışm bayraktarlığına kendilerini kaptırmıs olan, icabında her hangi bir kelimedeki tek harf için lüzumsuz direnişlerde bulunan genç nesle mâni olması bakımından Türk Dil Kunımundan faaliyetlermi mümkün olabildiği kadar arttırmasını talep etmek acaba hakkuıız değil mi? T Gürcan ERSOY • Üsküdardan O. Sel adlı okurumuz gönderdiği mektupta Türkçeyi iyi kullanamadığımızdan yakınmakta ve bu yüzden hatalara düşüldüğünü belirtmektedir. Ali Kemal Balkanlı ise şu açıklamayı yapmakta fayda gördüğünü bildirmektedir. » •Saym Doğan Nadi'nin «7 Dakika»hk sütununda kısaca işaret edilen. dilimizi arıtma gayretleri vesilesiyle yazmış olduğum ufacık dü şünüşün, zaman zaman gâh tasvib gâh tenkid şeklindeki akislerini «Tartışma» sütunlarında okumakla zevk ve memnunluk duymaktayım. Konunun yanlıs anlaşılmaması için, şu hususu öncelikle belirteyim ki, ben dilimizin yabancı sözlerden ayıklanmasma karşı değil. aksine taraftanm. Yalnız, bu arınma gayreti, sadece şn veya bu dilden gelen kelimelere münhasır kal mamalı, bütün yabancı dillerden alman ve gereği ve zarureti olmadığı halde, sırf bir okumuşluk gayreti veya gösterisi olarak kullanılan kelimeleri de içine alan bir çalısmaya şâmil olmalıdır.» B Oğretim sorunu alkmma çabası içerisinde bulunan bir memlekette, öğretmeninden Reisi Cumhuruna dek, gerek radyolarda, gerekse gazete sütunlarında bir «Fen ve Teknik Öğretim Bakanlığı» kurulması sloganları söylenirken; Saym A. Y. Bayazit arkadagımızın bir koltuk daha işgâl edihne endişesini gülünç buluyoruz. Meslekdaşımız Cumhuriyetin ilk kuruluşundaki Bakanlıklanmızın sayısı ile, bugünkü Bakanlıkların sayısını mukayese ederlerse, acaba ilk günlere dönmemizi mi tavsiye edecekler. Bir fikrin karşısma çıkarken ya pıcı. yaratıcı, düşünücü olmak icab eder. Bir Fen ve Teknik Öğretim Bakanlığının kurulmasına lüzum yok derken yapıcı ve yaratıcı güce sahip olmayışımızı ortaya koyanz. Türkiyede, böyle bir Bakanhğm kurulması kaçmılmaz bir zaruret halini almıştır. Memleketimiz sanayileşmeye mecburdur. Bir sanayi tesisi kurarken bunun makinasmı, projesini, teknisyenini dışanya dö viz akıtmakla temin ediyoruz. tşte Teknik Öğretime verilmesi gereken değer bunun için mühimdir. Biz neden makinayı kendimiz yap mıyalım ve neden yapıcı ellere gereken pâyeyi vermiyelim. Bunu, görüş zaviyesi dar olanlara anlatmak zor oluyor. K • ••• •«•• • aaa vaa* •aaa ıııı • ••• •••• • aaa • aaa • ••• • aaa aaaa • III • ••a aaaa • ••• •••• aaaa • lll aaaa ıııt • aaa • aaa • aaa • ••« aaaa llll • ••I :::: :::: aaaa • ••• • •» Hastalann bulunması T T astalann aranarak bulunması ve süratle te•*• •• daviye alınması sayesinde hastalığa yenl tutulmuş şahısların zamanla müzminleşerek birer bnluşma membaı haline gelmelerinin önlenmesi bakımından verem savaşımn en mühim bir kısmını teskil eder. Tatbikat göstermiştir ki kadastro nsulüne göre yapılan mikro film taramaları İle bulunan akciğer tüberkülozuna müptelâ hastaların büyük bir kısmı hasta oldnklanndan habersiz yaşamaktadırlar. Bnnlar zamanla büyük yaralı mikrop saçan menbalar halinde ortaya çıkmaya namzet şahıslardır. Bn sistematik taramalar, bn gibilerin kendilerini, ailelerini ve yasadıklan toplnmn bekleyen kötü Skıbetten süratle kurtararak verem mücadelesine büyük hizmetler yapmaktadırlar. tstanbul Verem Savaş Derneği ve Sağlık Bakanlığı Verem Umnm Müdürlüğünün işbirlifi ile, 1961 den 1964 senesine kadar 80.000 nüfuslu Zeytinbnrnu ilçesinin 33,000 nüfnsln Yalova ile 32.000 nüfusln Silivri ilçelerinin merkezleri ve köyleri tamamen taranmış ve bnlunan hastalar derbal tedaviye sevkedilmiştir. 1965 yılında üç ayrı merkezde bn taramalara devam edilmiştir. Bnnlardan birincisi sabit ve gezici ekiplerle 230,000 nüfnsln Gazi Osmanpasa Sagmalcılar Rami ve Küçükköyü mıntakasını taramakta, Ikincisi merkezi Gültepe olan 80.000 nüfusln Şişli ilçesine bağlı gecekondnlar mıntakasını, üçüncüsü ise 80 bin nüfnsln Kartal ilçesl merkezi ve köylerini Türk'ün çilesi •• • Edip POLAT TEŞEKKUR Kıymetll rar. lığımız, sevglU Babamız, EMEKLİ P. ALBAY1 ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••a 1 Parçası yekpâre 1 » » 2 Parçada cem'an 126 metre 110 » "236 metre kauçuk O •aaa aaaa • ••a • ••a aaaa aaaa :::: •••• • ••a • ••a aaa* aaaa aaaa • ••• •aaa •••• llll • ••• • aaa aaaa • ııı llll •••• •aaa aaaa aaaa llll • aaa •••a aaa* «••a aaaa *a*a • ••a • •••^••«••••••«•••«••••••«••«•••••»«••••••••••••'••a••••••••••(>•••••••••••>•••«••••••• •ııı *. aaaa aaaa SOYA FABRİKASI MÜDÜRLÜGÜNDEN: ORDU 1 Fabrikamızın ihtiyacı olan 5000 ton 1018 cinsi linyit kömürünün Somadan Dikiliye ve oradan da Deniz yoliyle fabrikamız kömür sahasına nakli isteklisine kapalı zarf usulü ile 12/1/1966 çarşamba günü saat 15.00 de ihale olunacaktır. 2 Muvakkat teminat 35.000, TL. dır. 3 Bu işe ait şartname; Fabrikamızda Ticaret Servisinden, İstanbulda Sümerbank Aiım ve Satım Müessesesi nakliyat servisinden, İzmirde Sümerbank Basma Sanayü Müessesesinden temin edilebilir. 4 Fabrikanuz ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine vermekte tamamen serbesttir. (Baan 25285/131) Cavlde Güney'in zevci, De. met ve Dllek GOney'in çok sey glll babaları merhum Talip ve Hafıza Güney'in evlâtlan, Nurl ve merhum Nlyazi Güney İle Naime Dikenler ve Ayşe GulgüllUnün kardeşlerl, Ayanoglu alleslnln damatlan, Çamlıca Kız Llsesl ve Özel KadıKoy Kız Kolleil flzik öğretmenl, mustarip bulunduğu hastalıktan kurtulamıyarak 2.1.196» pazar günü Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesl bu gün öğle namazmı mütaakıp Kadıköy İskele Camllnden kaldınlarak Karacaahmet Mezarlığma defnedl. lecektlr. Mevlâ rahmet eyleye. (Cumhurlyet 136) AGI BİR KAY1P DAVUT GÜNEY rd. Prof. Dr. H. V. Velidedeoğlu'nun 22. Aralık. 1965 tarihli Cumhuriyet Gazetesinde çıkan, «Türkün çilesi dolsun artık..» Başlıklı yazısım ilgi duyarak okudum. Osmanh hâkimiyeti altmda bulunan Arap Ülkelerinin, «Türkler asırlardır bizi boyunduruk altmda tuttular» düşüncesiyle Kıbrıs konusunda yalnız bıraktıklarını, aslmda bizim yıllarca «Arap kültürü boyunduruğu» altmda yaşadığımızı savunuyor. Yazarın görüşlerini bir kısmı ile hem fikir olurken, bazılannı kabul edemiyerek gerekli ilâveler yap mak istiyoruz. Araplar yıllarca Osmanh idaresinde iken, idare eden Osmanlılann Arap Kültürünün boyundururuğu altmda kaldığı muhakkaktır. Bu durum o çağlann dinî müeyyidelerinin tezahüründen başka bir şey değildir. Hazin olan taraf, İslâm dininin hâlâ anlaşılamamış, Atatürk'ün «laiklik» devrimlerinin benimsenememiş olmasıdır. Bunun neticesi olarak da, «İslâm ümmetin den, Batı medeniyetindeniz» düşün celeri ya «Kavmi Necibi Arab'ın» veya Batı medeniyetinin hayranlığı ve taklitçiliği şeklinde kendisini göstermiştir. Bu izahtan sonra birkaç dost dev let hâriç, Arap Ulusları neden bizi yalnız bırakmıştır? Sorusuna ce vap arayalım. Bu konuda Ord. Prof. Dr. H. V. Velidedeoğlunun görüşünü tamamen bir kenara itmi yor, bundan daha kuvvetli olduğu kanısında bulunduğumuz fikrimizi söylemek istiyoruz: «Arap millîyet çileri Osmanh boyunduruğu altmda yıllarca yaşamış bulunmalarından dolayı kinleri küllenmemiş ola bilir. Esas olarak şunu kabul etmek gerekir ki, aynı milliyetçi görüşe sahip olan Araplar. mâzideki olaylardan ziyade, halde kendisini sömüren kapitalist ve emperyalist uluslara karşı da kin besliyebilirlerdi. Ekonomik sömürülme, Osman lı boyunduruğnnun altmda yaşa Recep ATALAY Öz türkçe B ir öğretmen arkadaşımız Türkçemizle ilgili üzüntülerini 28.12.1965 tarihindeki bu sütun larda belirttiler. Her türlü müsbet yöndeki fikırlere hak vermek elbette gerektir. Yalnız, nüfusumuzun ne yazık ki, sadece iki milyonunun değil, belki de bir milyonunun dahi başmı gö (333 . 470) Hastalığı esnasmda yakın llgllerlyle kendlslnl tedavi eden Dr. Aydemlr Duygu'ya, Dr. Sefik Alagün'e, Operatör Mehmet All Okay'a, cenazeslnln kaldırılmasmda yar. dımlarını eslrgemeyen Eski Muharipler Cemlyetlne, Ordu Merasim Kıt'aa Komutan ve erlerlne, Veia Lisesi oğrermen, öğrenci ve Koruma Derneglne Sultan Sellm Kız Enstltüsüne, tktlsat Fakultesı Mezunları Cemiyetine, Emnlyet Sandığı mensuplarına, Akraba ve dostlarımıza ayn ayrı tesekkure büyük acımız engel olduğundan gazetenlzln aracı. lığını rlca edertz. Eşi: HATİCE TÜNÇÖZ Çocukları: Fahrettin, Nermrn, Şahap TtJNÇÖZ. Neclâ GÜNEY. GeUni: Güler TTJNÇÖZ, Damadı: Kd. Bnb. Arnl GÜNEY. (Cumhuriyet 139) ALİ Tunçöz'ün TRANSPORT KAYISI AUNAGAKTIR İ. E. T. T. İSLETMELERİNDEN 1 Yukarıda yazılı malzeme 17 Ocak 1966 günü saat 10.00 da pazarlık usulü ile ihaleye konulmuştur. 2 İşin muhammen bedeli 36.000, TL. ve geçici teminatı da 2.700, TL. dır. 3 Bu işe ait şartnameler, bedelsiz olarak Metrohan Levazımından alınabilir. 4 tdare, ihaleyi yapıp yapmamakta, kısmen yapmakta, veya dilediğine yapmakta serbesttir. (Basın: 25209 144) Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanhğı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünden 1 Elâzığ DSİ 9. Bölge Müdürlüğü hudutlan içerisinde bulunan Malatya Akçadağ sulaması 4. kısım inşaatı işi ihaleye çıkanlmıştır. 2 Insaatm muhammen keşif bedeli (23.400.000) lira olup, geçici teminatı (715.750.) liradır. 3 Müteahhitçe bu işte kullanılmak üzere iş programma uvf^ın olarak şantiyede çalışır vaziyette: Bir aöet trakskavatör, bir adet ekskavatör 1 1/2 yarda küplük, sekiz pdet betoniyer 250 ütrelik, dört adet vibratör, dört ade: satıh Vibratörü, bir adet greyder, dört adet kompresör (dörder tabancalı), üç adet konkasör (30 m3/gün kapasiteli). iki adet dozer, iki adet keçiayağı ve Çekicisi ile kâfi miktarda kamyon arazoz ve benzeri ekipman bulundunılacaktır. 4 ihale 18/Ocak/1966 salı günü saat (161 da Ankara UlusRüzgârlı Sokak Çatal Handaki DSİ Proje ve Inşaat Dairesi Başkaı'ıŞı katmda toplanacak olan DSİ Merkez İhale Komisyonu tarafmdnn kapalı zarf usulü ile yapılacaktır. 5 İhale tasansı ve ekleri (100.) lira bedel mukabilinde 4. maddede yazılı adresten 4/1/1966 tarihinden itibaren temin edilebilir. 6 İîcekli Şahıs ve Şirketlerin DSÎ Proje ve İnşaat Dairesi Başkanlığına 12/1/1966 günü saat (17.00) ye kadar bir dilekçe ile müracaat ederek ihaleye iştirak belgesi istemeleri ve bu dilekçeye aşağıdaki vesikalan eklemeleri lâzundır. a) Baymdırlık Bakanhğmdan alınmış müteahhitlik karnesi, <B grupundan en az (23.400.000.) liralık b> Makina ve teçhizat beyannamesi. c) Taahhüt altmda bulunan işler beyannamesi, d) 3. maddede istenilen iş makinalarını iş programma uygun olarak şantiyede çalışır vaziyette hazır bulunduracağına dair usulü veçhile tanzim edilmiş bir taahhürname. f) tşi clacak müteahhit veya bu işte çalıştıracağı şantiye şefinin DSİ 9. Bölge Müdürlüğünden iş yerinin görüldüğüne dair alacağı belge. 7 Istekliler iştirak belgesi ahp almadıklarmı 14/1/1966 cabahından itibaren DSİ Proje ve İnşaat Dairesi Başkanlığına müracaat ederek öğrenebilirler. 8 12A/1966 tarihine kadar ihale tasansı ve eklerini almamış olanlara iştirak be'.gesı verilmez. 9 İhaleye iştirak etmek isteyen şahıs veya şirketlerin tekhf zarfUrını 18/Ocak/1966 salı günü saat (15.45) e kadar 4. maddedj belirtilen adresteki DSİ Merkez İhale Komisyonu Başkanlışına makbuz mukabilinde teslim etmeleri şarttır. 10 Telgrafla yapılacak müracaatlar ve postadd vâki gecikmeier kabul edilmez. (Basm: 25188 A 16127) 146 TC 1 53024.00 lira keşif bedelli BiÜis Merkez AB tipi Sağlık Ocağı kaloriier inşaatı işi olup 14/1/1966 cuma günü saat 15.00 de Bayındırlık Müdürlüğünde kapalı zarf usulü ile yapılacakür. 2 Bu işlere ait plân, proje ve şartname mesa! saatleri dahilinde Bayıcdırlık Müdürlüğünde görülebilir. 3 Taliplerin en geç 9/1/1966 pazartesi günü akşamına kadar müracaat ederek, bonservislerini ekliyerek Vilâyete vermeleri lâzımdır. 4 İhaleye girebümek için yeterlik belgesi 1965 yıh Ticaret Odası vesikası ve 3901.20 liraiık teminat mektuplannı zarfa koyarak en geç saat 14,00 ile kadar vermeleri lâzımdır. 5 Telgraîla müracaat ve postadaki gecikmeler kabul edilmez. (Basrn 25087/133) Bitlis Valili?inden Acı Bir Kayıp Tüksek asalet ve nezaketlyle kalplerlmizl feth etmlş olan kıymetll dostumuz ve yakm ar. kadaşımız öğretmen ve müelhf, fiöynük Kaymakamlığından: Hükuaıet Konağında yapılacak elektrik tesisatı onarunı 2015750 lira keşif bedeli üzerinden 2490 sayıh kanuna göre açık eksiltmeye konulmuştur. İhale 19 ocak 1966 salı günü saat 14.00 de Göynük Malmüdürlüğünde yapılacaktır. Geçid teminatı 1511.82 lira olup bu işle ügiü fceşıı, şartname ve projeler her gün mesaî saatleri içinde Maünudürlüğünde görülebiUr. Taliplerin Bayındırlık Müdürlüğünden alacaklan l»t>o yıh yeterlLk belgeleri 1965 yılı Ticaret Odası vesikalan ve geçici teminat makbuzu Ue birlikte müracaatlan ilân olu(Basın 25102/132) n u r .GRİP.NEZLE ıDİŞAĞRISI IYANIKLAR Sümerbank Kayserî Pamuklu Sanayü Müessesesi Müdürlüğünden Aşağıda yazılı mallar 18/1/1966 salı günü saat 10 da Kayseri Fabrikamızda şartname esaslarına göre satılacaktır. 1 Teminat yatırmıyanlar ihaleye iştirak ettirilmiyecektir. 2 İhaleden sonra fiyat arttırmalan kabul edilmiyecektir. 3 Müessese satışı yapıp yapmamakta serbesttir. Miktan Malın cinsi 17 Ton Muhtelif cins pamuk telefi 4 Ton » » üstüpü 3 Ton » » Parça bez 3000 Mt. » tip hatelı bez Müstamel ve hurda malzeme (Basın: 25289 143) i DAVUT GÜNEY Hakkın rahmetine kavuşmuş vakltslz ölümü İle blzlerl derln acılara garketmiştlr. Cenazesl bugün 5ğle namazmı mütaakıp Kadıköy İskele Camllnden kaldırüarak Saracaahmet Mezarlığma defnedllecektlr Ke. derll allesl Cavlde Hanımefendlye ve çok sevgiil evlâtlan Demet ve Dilek hanımlara başsağlığı dileriz. Çeltüt Matbaan mensuplan (Cumhuriyet 137) GÜNEŞ YANIĞI ARIBOCEK SOKMASI ı ADALE ROMATİZMASI YARALAR. KESİK PİŞIK. KAŞINTt EKZEMA. ERGENLİK DONUK DERİ ÇATLAKLARINDA,MANİKÜRVE TRAŞTAN SONRA KULLANILIR tâncılık 668 142
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle