06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAJffrE DORT 28 Ocak 1966 CTJMHTJRtYET * • • • • • • • • • • •• • •* • • • • • • • « • • • • • • •. • • • • • • • • • • • • • • • • • • • « • • «• • • • • • • •• • • • • • • » • • • • • • • • • PERIDE CELÂL 75 Nuriye hanım pek farkına varmadan içiyordu şampanvasını. Kı za ilgiyle bakıyordu. Sözü geçen oyunu sevmişti ve eleştırmecinın dediği gibi anlamıştı. Bıraz da sa ?ıyordu Güler Işığın yazarı savurimasına. Bunu anlamış gıbi kız ona bakıp güldü. Bizim sözumüz sanatına de ğil, klşiligine onun dedi... Mimar tamamladı arkadan; Sanatıru yararlı kümamasına, daha olumlu şeyler yazmamasına öfkemiz .. Arkadan birinin yavaşca, tşte böyle heykel gibi durur, parmağını kıpırdatmaz karşılık vermek için! diye mırıldandığını duydu Nuriye hanım. Yazar da duymuş olmalıydı. Aldırmadan ıç kisini içiyordu yavaş yavaş. Bitur dıği zaman bardağı yerıne koyarak dünyanın en tatlı güluşüyle, Buraya eğlenmeye gelmemiş miydık! dedi. İçmeye, tatlı konuşmaya!. Dans bile edeceğiz öyle demedik mi beyler? Bu gulüşe kimse dayanamaz! diye, ona baktı Nuriye hanım. Isınıverdi. îçkiyi fazla kaçırdım, başım dönüyor! Ne karanlık burası, ne dumanlı! Bir iki lâmba daha yaksalar olmaz nu? diye sordu. Olmaz! dedi, Sahir Kırtay. Yavaşca elini tuttu, sıkıştırdı kanepenin yanında. Yan karanlıkta, dumanların arasında gulen genç yüzleri gordü Nuriye hanım. Hepsi eğlenmek, dans etmek istiyorlardı. Bir dostluk havası esiyordu masada. Ben de onlar gibi olsam, ben de bırşeyler istesem! öj'le sıkışmış, elı adamın elinde oturuyordu. Onu kaybedeceğimi, bir daha hiç bir zaman elimi böyle tutmıyacağını biliyorum! Adama bakıyordu. O duymuyor mu aynı tasayı, çdzüluşu, umutsuzlugu! diye. tsin acı yanı, onu artık hiç bir zaman eskisi gibi sevemiyecegini de anlamasıydı. Ne onunla ne onsuz. Alay ediyordu kendi kendısi ile, kuruyan bofazını serinletmek için bardağına uzanıyordu yeniden. Şampanya bıtmişti. Şımdı herkes kopuklu şarap içiyordu. Dansa kalkanlar vardı. Haydi, siz de kalkm! diye, seslenıyorlar uzaktan. Nuriye hanım şaşkın bakıyordu onlara. Garıp şeyler duşunuyordu Hiç olmazsa ellerımızı gızlıyebılseydık1 El ele oturuyoruz, şaraplan çekip sarhoş oluyoruz, sevdalı bakışıyoruz birbirimize! Kimse aldırmaz gibiydi bütün bunlara masada. Ayıp değil mi? Bizim yaşımızda iki insan! İçlerinden bizırtüe eğlendiklerini bUiyorum! Kocam, boyumca çocuklarım! Ama onlar, hepsi şimdi bir sisin gerisinde, alaca karanlıkta süinmış kaybolan hayallerdi, Sahir Kır tay bile biraz öyleydi. Kalabahk ta, bunca insanın gözleri önünde koluma, elime sanlmış bir adamla, eski, çok eski bir anıyla! İkinci şarap şişesi gelmişti masaya. Çocuklar bedavadan içtikleri için sevinçlerini saklamıyorlar, masanın gerisindeki başka gruplara kadar şişe elden ele dolaşıyordu. Dudaklarında donmuş, budala bir güluşle seyrediyordu onlan Nuriye hanım. Parise müzik okumaya gittiğini söyleyen gencecik bir oğlan, şarapla beraber gelen fmdık fıstığı avuçlayarak çabucak yiyip bıtirmişti. Arkadaşları en çok onunla eğleniyorlardı. Parise yalnızca plâk dinlemeye git tığini öne sürüyordu bıri. Bir başkası konser salonlarmda süpürücü olabileceğini soylüyordu. O ise aldırmadan, «Tabiî ya, öyle ya..» diye başmı sallayıp fındıkları tıkırdatıyordu sağlam, beyaz dişlerin arasmda Sahir Kırtay'a pek hayran göriinen, her konuşmada onu savunan sanşın, genç irisi kız, burnuna kadar çıkan sıyah kazağının ioınde durmadan terliyordu Onun da yolu Fransayaydı. Orada tıyatro yapacaktı, bunun için evlerde oğleye kadar hizmetçi gibi çalışmayı göze almıştı, iş bulacağma inançlı görünüyor, uzun saçlarını sallıyarak, Ne olursa olsun, hele bir Parıs kaldınmlarmı çiğnemeye başlayalım da.. diye guluyordu umursamadan. Onunla pek sıkı fıkı olan bir Almanya oğrencisi vardı. Kızı, yol«nu Almanyaya çevirmesi için kandırmaya çabalıyor, odasında yer vereceğinı, ış bulacagını, Almanyadaki kaldırımların Paristekınden daha da güzel, temiz olduğunu soylüyordu. Gülerek, şakalaşarak iki bardak şarap arasında hayatlarını UgüencUren en önemli şeylerı konuşuyorlardı ikisi de. Bu kız gider mı o oğlanla, öbürü plâk mı dinler, süpurgecilik mi eder konser salonlarmda gerçekten ve şu kendmi beğenmış Guler Işık, sevgılisinın sevgilisi yanmda, o zavallı Alman kadınla bir damın altmda yaşar mı beraber? Kafasında sorular bırbirine giriyordu Nuriye hanımın. Eli sıkmtıyla terliyordu yazarm elinde. Ona bağırmak geliyordu içinden: çözülüyoruz, dokulüyoruz, hep beraber, çoluk çocuk! diye.. Kızının sarı gözleri parlıyıp sönüyordu havalinde. O da bir gün Memoyla, sonra bir başkasıyla bir anı yakalamak, bir tutamcık mutlu olabıimek için, belki de yalnız unutmak için. Eleştirmeci yerini değiştirmiş, yanında boş kalan iskemleye oturmuş, anlatıyordu fısıl üsıl şimdi: Bu kızı, buna benzerleri siz İstanbulda görmelisiniz! Hiltondan dışarı çıkmaz bunlann çoğu. Pariste hızmetçiliğe gidiyor küçuk hanım. Tiyatro merakı palavra sürtecek biraz. ögünecek mektup yazıp Istanbuldaki arkadaşlarına. Sabahtan akşama kadar kahve kahve sürtüp vitrin seyredecek. O budala oğlan da onu Almanyaya gotürmek için kandırayım derken kendısi cebe duşecek görürsünüz. Arabası varmış. Kız araba lâfını duyalı kancayı attı burnuna. Dün aksam baygm baygın bakıp «Güzel bır yolculuk yaparız. Beni arabanla Parise göturür, bir kaç gün kalır öyle dönersın Almanyaya di yordu. Kerata ne hesaplı değil mi? Sevimlı doğrusu ama! Konuşmak istemıyordu Nuriye hanım. Canı sıkılıyordu iyıce. Şarap kafasmı uyuşturdu, ıçi saman dolu bebeklere döndüm! Kımıldayordu yerınde durmadan. Bir şey söylemiş olmak için, Sevimli mi buluyorsunuz siz onu! dedi. Guler ışığı bulutlu gorüyordu bıraz. Gulmeye çabaladı «İyıce sarhoşum!» dedi. Yuksek sesle mi soyledığim, kendi kendine mi mırıldandığını bilemiyordu pek. Vız gelır! demek ıstedı. Elıni sıkıyordu adamın yavaşca. Beni seviyor, sevışıyoruz! Gulmeye başladı kesık kesık . Nen var Nurum! dedi Sahir Kırtay eğılıp O da sarhoş olmalıydj. Gözleri kara karaydı, ateşli, yakın! Onu sevıyorum! dedi, ıçınden Nuriye hanım. Karanlıkta korkmuş biri gıbi omuzunu adamın omuzuna yaslayıp sokuldu bıraz daha. Bırşeyim yok, çok rahatım ben boyle! dıye, guldu? Benimle hep rahat olacaksm! dedi yavaşca yazar. Hep rahat olacağız boyle . Gozlerme baktı Nuriye hanım onun. Ayılır gibi oldu birdenbire, ne onemli lâftı bu! öj'lesine bir telâşa kapıldı ki kendıni tutmak, yanmda oturan kıza sarsıntısını gostermemek için ne yapacağını şaşırdı. Adanun avucunu tımaklanyla tırmalarcasına tutup sıktı. Sevimli ya! dedi Güler Işık. ZUppe, akılsız ama gençliği var, güzelliği var. Korkusuz sonra. Ben korkusuz insanları severim çok. Ben de! dedi, yavaşca Nuriye hanım. Adamın kendisine baktığını, hep oyle mutlu, kararh güldügünüjsezıyordu. «Benimle hep rahat olacaksm!» Kız duymuş olabilir miydi? Duymamış olmalıydı gUrultüden. Yoksa hâlâ o budala, Paris delısi kızdan soz eder miydi? Ben duydum mu, ıyi duydum mu? Hep rahat olacakmışız beraber! Kanm da, yureğinde sevdanın tatlı sıcaklığı akmaya koyuldu. Kanşıklığım korkunç benım! Dermn sıkılıyordum yanmda, demm elım elinde terliyordu utançtan! Bir sözü yettı, değiştim, gftklerde uçuyorum! Gene de o sözlerın önemine tam varamıyordu. Kafam kanşık, son ra düşünmem, ona sormam, onunla konuşmam gerek beııim! Değışen bırşey vardı .Çok güzel bır şey! Utanmıyorum onunla diz dize, kolkola, elele olmaktan! Bundan sonra hep böyle olacağım, adım adıra, golgesı gıbi peşinden gideceğim.. Onunla gitmek? tlk defa kafasının karanlığı, kanşıklığı içinde inceden bu1 yol açüır gıbi oluyordu. Yapar mıyım bunu, yapar mıyız? cak. Nuriye hanım, kimden konuşuyor, neyi anlatıyor gıbilerden bakıyordu ona. Benim ne düştlndüğümü, neler kurduğumu bilse bu kız! Yapacak mıyım? yapabilir mıyim? Yazara bakıyordu. Sahir Kırtay omuzunun üzerinden eğümiş eleştirmeciye gülerek soruyordu şimdi: Ne konuşuyorlar o çocuklar arkamızda, oyle birbtrlerini yer gibi? Güler Işık geriye doğru dönüp baktı. Ne konuşuyorsunuz orada öyle çocuklar, kavga eder gıbi? Yer bulamadıkları için masaya yanaşamamış iki üniversıteli hemen iskemlelerini kapıp geldıler, sokuldular eleştirmeci ile Nuriye hanımın arasına mimar Cengız de yaklaşmıstı piposunun küllerıni sılkeleyıp. Pırıl pırü akıllı gozlerı vardı çocuklann. Sahir Kırtayın bıraz önce sözü edilen yeni oyunu uzerıne sorular yağdırmaya başladılar. Hayranlıkları nı, onu yeni kuşağın en ıyi oyun yazarı bulduklarını saklamıyordular Öburlerı de konuşmaya katıldılar. Sesler müziğın gürültusu içinde kayboluyordu biraz Durnanlar ince ınce yukselıyordu tablalardan. Dans edenler çoğalmıştı ortada. Yan karanlıkta şurası burası parlayan kıvıl kıvıl b:r kume halınde oradan oraya dalgalanıp dunıyordu çıftler. Sevdığım adamla bır vapurda ve el ele! Daha sıkı tutuyordu Nuri ye hanım onun elıni. Dudaklanna yorgun, mutlu bır gülüj yayılıyordu hafıften. Bursalı taş bebek kaptanla dansa kalkmıştı. Başım, guzel saçlarını adamın omuzuna yasiamıştı iyıce Avukat hanım, çarkcı başısının boynuna asılmış, sevdalı baygın bakışlarla adamı yıyordu. Ingılızler, bırbırlerınden uzak, kazık gibi yürurcesıne gıdip gelıyorlardı kalabalığın arasında. Başları yukarda, birbirlerinın omuzlan üzennden sıkıntıyla dans edenleri seyrederek yalandan gulüyorlardı eğlendiklerini göstermek istercesine. Kaptanın, piste vakın masasında ofuran Kozaoğlu tuzağını kurmuş olmalıydı kendince. Sırtını karısına donmuş, kadınlann bacaklannı, açık enselerini kollarını sevrederek, elinden dusürmedıfı tesbihini çekiştıriyordu. Kansının gözleri kaptanın kollannda sıkıstıkca sıkışan kızındaydı Danstan dönenler vardı. tskemleler biraz daha yaklaşıyordu masanın çevresinde. Herkes gülüyor, birşey soylüyordu. Üniversiteli gençlerden biri söylev verir gibi konuşuyordu. \g£M £$«:::::::::::::: ° ü c • • • * A £ • *•» ::::::::î:î:::::n:::::::::::::n:::::::::::::::: ••••••••••••••••!• ::::::: İSÎSSSSSîîSî•••••••••••••••• « * • • • • • • I •• • • • • • • Elif hanım !•••••#«•• •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••«••• ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••a** *••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••*••••• I S T A N B U L 6 25 Açılıj 6 JO Kur'an, Turkçe açıklaması 6 45 Saz eserleri 7 00 Kove habçrıer 7 05 Gunaydm 7 30 Sabah melo. 7.45 Haberler 8 00 Istanbulda buçün 8 05 Turkuler 8.20 K ilânlar 8 25 Bu sabah sızmle 8 40 Sarkılar 9 00 Harp solo. 9 13 Turkuler 9 30 Kadın ve ev 9 50 Operetlerden 10 05 Arkası yarm 10 25 K. haber'er 10 30 Konçerto saatı 11.00 Sarkılar 1120 Trafık 1125 Oyun havaları 11 40 Sonat saatl 12 00 Sarkılar 12 20 Öğie tatıll 12 35 K. ılânlar 12 40 Sarkılar 13 00 Habeıler 13 20 Caz albümleri 13 40 Şarkılar 14 00 Eğıtim radyosu 14 45 Turkuler 15 00 Kapam". 16 55 Açıhs 17 00 Yurdun sesi 17 25 Şan solo. 17.40 Çocuklar 6 25 Açılıs 6 10 Kur'an ve Turkçe açıklaması 6 45 Saz eserleri 7 00 Kove haberler 7.05 Gunaydm 7 30 Sabah muz. 7 45 Haber ler 8 00 Ankarada bugun 8 10 Hafif muz 8 25 Her telden 9.00 Sabah kon. 9.15 Sorunlarımız 9 35 Çesitli muz. 10 00 Arkası yarın 10 20 K. haberler 10 25 Sarkılar 10 45 Eğitim radyosu 11 45 Konser saati 12 15 Kıbrıs saatı 12 25 K. ilânlar 12 30 Şarkılar 13 00 Haberler 13 20 Plâklar 13 30 Reklâmlar 14 00 Birlıkte soyhyelim 14 20 Sarkılar 14 40 Bando muz. 14 55 K. haberler 15 00 Eğitim radyosu 16 00 K. ilânlar 16 05 Melodıden melo. 16 35 Şarkılar 16 55 K. haberler 17 00 Yurttan sesler 17 30 Rad. Halk okulu 17 55 K. ilân'ar için 17 55 K. ilânlar 18 00 Reklâmlar 19 00 Haberler 19 40 K. ilânlar 19 45 Şarkılar 20.05 Rad. Hafif muz. ork. 20 35 Spor gazetesi 20 45 Barok muz. 21 00 K. haberler 21 05 Uygarlık yolunda ınsan 21 35 K. Turk muslkisi korosu 22 00 Reklâmlar 22.45 Haberler 23 00 Oda raüz. 23 3 Gece ve muz. 24 00 Kapanış. İSTANBUL (L RADYOSU 17 57 Açılış 18 00 Iyi akşamlar 18 30 Minyatür muz. 19 00 Çeşıtli melo. 19 30 Akşam kon. 20 00 Hafif müz. 20 15 Plâklar 2100 Muz. sozluğu 21.20 Gece kon. 22 00 Halk şarkıları 22.30 Sonat saati 23 00 Caz müz. 23 30 Dansedellm 24 00 Hafif çarkılar 00 30 Gecenın seslenişi 1 00 Kapanış. konu ve resim: Ayhan Başoglu SON DOGÜŞ A N K ARA 18 00 Reklâmlar 19 00 Haberler 19 40 K. ilânlar 19.45 Uykudan once 19 50 Şarkılar 2010 Cuma sohbeti 20 20 K. ilânlar 20 25 Y. sesler erkek top. 20.45 Bir eski. bır yeni 21 00 K. haberler 21 05 Studyo kon. 22 05 T B M.M. saati 22 25 Italyadan muz. 22 45 Haberler 23 00 Haftanın bestecisi 23 45 Gec» yansına dogru 24 00 Kapanış. AVKARA İL RADYOSU 17 57 Açıhş 18 00 Plâklar 18 30 Bir konçerto 19 00 Caz dortlusu 19 30 Gunün melo. 20 00 Ork. konseri 21 00 Dılek pmarı 22 00 Opera saati 23 05 Dünyanın dort bucağında 23.30 Gece y a n sına doğru 24 00 Gece ve muz 1 00 Kapanış. I LAN DSİ. Genel Müdiirlüğünden: A 167 sayılı Yeraltısulan hakkındaki kanun ile aynı kanunun 20 inci maddesine göre hazrrlanan Yeraltısulan Tüzüğünün 9. maddesi gereğince yeraltısuyu işlerinde çalışacak Sondör, Kuyucu, Galerici ve Tünelci gibi elemanlar için yeterlik belgesi imtihanı 1. Mart 1966 ile 7. Mart. 1966 tarihleri arasında DSİ. Yeraltısulan Dairesi Başkanlığı binasmda yapılacaktu. Aşağıdaki şartlara haiz olup da belge imtihanına girmek isteyenlerin en geç 15 şubat 1966 tarihine kadar DSİ. Yeraltısu'.arı Dairesi Başkanlığına müracaat ederek gerekli formları ye imtihana giriş belgelerini almaları gereklidir. B imtihana giriş şartları: 1 Türk vatsndaşı olmak, 2 İlk Okul mezunu olmak (5 sınıflı ilk okuldan) 3 Yeraltısu işlerinde çalışabileceğine dair sağlık raporu almak. (Hükumet Tabibliğinden). 4 a) Birinci smıf belge alacakların belge istedikleri dalda en az 7 yıl çalışmış olması ve bunu vesıka ile tevsik etmesi. B İkinci smıf belge alacak olanlann belge istedikleri dalda en az dört yıl çalışımş olması ve bunu vesika ile tevsik etmesi. C İstenilen vesikalar: 1 Nüfus kâğıdı sureti, 2 İlk Okul diploması sureti (5 sınıflı). 3 İkâmetgâh kâğıdı (1966 senesinde alınmış), 4 Hükumet Tabibliğinden alınmış sıhhat raporu (1966 senesinde alınmış), 5 Cumhuriyet Savcılığmdan alınmış doğruluk kâğıdı (1966 senesinde alınmış), 6 Hizmet belgeleri, 7 6 adet vesikalık fotoğraf, 8 45 kuruşluk damga pulu; 9 Hangi branşta imtihana gireceğini belirten dilekçe (Dilekçe sureti Yeraltısulan Dairesi Başkanlığından almacaktır.) CBa«a 7830 A. 391/939) Hocam, diyordu. Batı tohumlarından bu memleketi temızle meliyız. Siz, bizim ınsanlarımızı en ıyi anlatanlardansınız, ama artık büyük kentlerden çıkmnnı; gerek, büyük yürekli küçük ın saniarımızı anlatın bıze biraz da Kendi bencılliği içinde, aydınım diye, öğünen kokmuş, çürürnuç kentliden hayır yok artık Karşı nıza hemen Camus, Faulkner. Sartre dıye çıkar bilgıç bılpıc bu herıfler. Bıldıklerı ıkı buçuk yabancı dılle, batılı bır kaç arila mat etmeye balkarlar ınsanı. ku çük gorur bunlar köylüsünü. ıs çisını. Kokmuş yürekli bunlar düzenbaz palavracı, hepsi dosva koltukta kapı kapı çıkannda Pa na Anadolumu, yoksulluğıımu. bana köylümü anlatan, .yaramı deşip çare arayan gerçekçi, kenriı yazarım gerek.. Bılınen bir süru büyük, vuvar lak sözleri arka arkaya di/iyordu oğlan coşmus Yazar ifülerelc din liyordu cıçara dumanlannın ara kasından kızmadığı bellivdi Ko öyle değü mi? dedi "Güler I nuşan çocuğu seyrediyordu ilsi şık, korkusuz olmayana, güçsüz, li. pısırıklara yer var mı bu dünyaNuriye hanım Güler Işığa ba da? karak alayla, Nuriye hanım yalnız kendini Bunlar bir şarkı ezberlermşdüşünerek başım salladı inançlı, ler. hep onu söylüyorlarl riertı Evet korkusuz olmak gerek Bıktıgını ve bütün o sözlere pl bu dünyada, gözümü taştan esirdırmadığını açıklıyordu jîüluşu gemeden öyle korkusuz hem de! Eleştirmeci duymadı, o da ya İşte kız böylesi Pervasızlığı hoşuma gidıyor doğrusu. Züppe, zar gibi konusan çocuğa hdkıyor du. Mimar Cengızle çöz U07e gel akılsız ama, oraya giderse adam olur, değişir belki de.. Yeni insan di Nuriye hanım Korkutamazsın beni oğlum! dedi ıçınden. eözlerilar tanıyacak, tiyatronun, küık değiştirip kıç sallama olmadıgını, ni kaçırmadı adamdan. öbürü ça. ekmek parası için taşı kırmayı öğ buk çabuk, renecek, hanyayı konyayı anlaya(Arkası var) ÂYSE İLE 53 Her laman için boyuıı adalesi nabziyle birlikte gözle görünür şekilde bir saat jelkovanı gibi atar dururdu. Bu adam dünyaca meşhur kütiip haneler için okasyon kitaplar arar ve isine geldiği fiyatta kitap bulursa derhal satın alırdı. Belki senelerdenberi Nuri Beyin kitaplarında gözü vardı. Onun elin de bulunan bir kaç kitap ise, paha biçilmez, kıymet ifade eden nadir eserlerdendi. Nuri Bey uzunca bir konuşma yaparak artık seyahat etmek zamanı geldiğini, Ramazan sonunda nadir kitaplarından bir kaçını alarak Avrupaya gideceğini ve o büyük şehirlerde yasıyacafını, bu cibetle kitaplarını ya oralarda, ya burada satacağını anlatıyordu. Yer kurbağası dediğimiz herifle sahafııı gözleri Nuri Beyin bey besine dikilmiş, ondan bir an bi le gözlerini ayırmıyorlardı. Nuri Bey de heybesini yavaş yavaş yer den kaldırarak camekâmn üzerine koyuyor ve müzehhep Kur'anı Kerimi onların ağızlanmn suyn akacak şekilde teşhir için va\as yavaş çıkanvordu. Onlar da: « Nuri Bey, sende bundan çok daha kıymetUIeri var. Onlar nerede?» diye soruyorlar, Nuri Bey de tranlan dünys piyasalarındakl Çeviren: B. KÜRTARAN kitapçılara satacağını söyliyerek, i l â ! Yoksa verdıkleri fiat bile onlarla âdeta alay ediyordu. Yer pahall idi. Nuri Bey ise dünya fcurbağası adamla sahaf, en gü piyasalarındaki fiatları onların zel kitaplarını getirdiği takdirde nasıl bileceklerini soruyor; onçok iyi fiyat vereceklerini söylü lar da British Museum (Ingilteyorlar, Nuri Beyin dilnkü yançın re nıüzesi) hafızı kütübünün karda kül olmuş kitaplarını medih tını çıkararak bu zatın daha geve sena etmekte devam ediyorlar çen hafta tstanhula gelerek onlarla istisare ettiğini söylüyordı. Nuri Bey su günlerde çok kıy lar ve Nuri Beye tekllf ettikleri nıetli kitaplarını e<den çıkarmak ve daba sonra edecekleri fiatlaistemediğini ve simdilik ibtiyacı rın dünya piyasasına uygun oliçin fazla bir kıymet ifade et duğu iddiasını ileri sürüyorlarmiyen bir iki kitap satacağını dı. Nuri Ya Allah deyip, bir söylemekle yetiniyor ve uçakla Sayret daha gösterdi. Eğer yer sevahat edeceği için de bu se kurbağası ve sahaf, verdikleri yahate epey para lâzım olduğn fiatın iki mislini verirlerse, genu söyledigi zaman yer Rurba lirmis oldugu kitaplan derhal ğasiyle sabafm tefclif ettiği fi satacağını söylemiş; onlar da at, Nuri Beyin tahayyül ettiğin hemen paralan ceplerinden cıden üç misli daha fazla olduğu kararak hemen Nuri Beyin elinu işitince Nuri Bey işl biraz ne ssyıvennişlerdi. daha ağır aldı. Fakat onlar bu Nuri, gimdi heybesi boş, fakat fiattan ancak bir sartla daha cepleri banknotlarla dolu; do|fazlasını verebileceklerini söy rn Kapalıçarsının yolunu tuttn. lüyorlardı. Eğer Nuri Bey diğer Oradan Jenny'ye ellşi bir deri eaerlerini de onlara aatars», ne ceket ııtın »ldı. Köprüden tramvaya atlıyarak solufu Hilton'da Jeuny'nin odasının önünde al • dı. Odadan tfirlü sesler geliyordu. Hattâ kahkahalar bile işitilivordu. Kapı açıldığı zaman Ingiliz kızının kat basgarsonu ile oda bizmetçilerinden ikisine ingilizce dersi verdiğini gördü ve sevindi. Demek bugun her şey yolunda cereyan edecekti. Hele Ingiliz kızının ceketi çok beğendigi Nnri Beyi son derece memnun etmisti. Hemen banyoya çirerek Jenny üstüne geçirerek birdenbire şık bir kız oluvermisti. Artık herkesin önüne utanmadan çıkacak hale geldimdiyordu. Yalıda neler cereyan ettifini düşününce Nnri Bey Hilton'da Jenny'yt kimsenin keşfedemiyeceğini duşünerek büs bütün sevinmekte idi. Madam Bonnsompierre de artık raemnnn olmalı idi. Hava çok güzel gitmiş; Nuri Beyin fikrince her şey yolunda cereyan etmif olaeaktı. (Arkan var) SAATLERi Bugünlerde biraz para sıkmtısı varmış, gelecek ay ödiyecek sizin alaca ğınızı, dersin.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle