Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHİFK ÎKf 27 Ocak 1966* CUMHURİTET KAÇAKÇIUK VE SEBEPIERI Hulusi SIDÂL t. v« Tlcarl tllmler Akademisi Öğ Gö revllsl urkiyenin ekonomlsint ötedenberi c a n r T*ren öyle konular vardır ki, önem derecesinl bir anda kavramak mümkün olmaz. Bunlardan bas Iıcası giriş ve çıkış kaçakçılığıdır. Bu iki çeşit kaçakçılığa alt esyanm cinsi ekseriya «esbit olunabildiği halde miktar ve kıymetlerl füphcsiz tesbit olunamaz. Yakalanabilen eşyaya göre bir orantı yapılarak da bir aonuca varılamaz. :::: Dıs politika ve madenler gibi milli konularda titizlik gösterenler solcular olmuş, «onlar> susmuş Iardtr. Bu dnruma göre hakikî mil liyetçiler solcular olmuyor mu? A caba milliyetçi geçinenler, ümmetçiliği milliyetçilik mi sanıyorlarî.j. alarak üniversiteye giremiyen öğrenciler ve yüksek öğretim sorunlarını bilimsel bir açıdan inceliyor. Diyor ki Sayın Arkm; «Üniversite tahsiline eşit mânada kullamlan yüksek tahsil tâbirindeld «yüksek» kelimesi her nedense bazan bizleri fazla büyülemekte ve yüksek tahsil yapan bir kimsenin diğer insanlardan her mânada üstün olacağına dair bir inanç yaratmaktadir». Aynen iştirak ederim bu satırlara, ancak haddim olmadan bu yüksek tahsil cazibest ha&ında bir kaç söz de ben söylemek isterim: Yeni personel kanunu bile viiksek diplorr.au insanlara haklar tanıma yolundadır, btzzat devlet yüksek tahsili cazip hale getirmek te ve âdeta şart olarak aramaktadır, gazetelerdeki ilânları tetkik edin, gerek özel şirketler gerek devlet daireleri mutlaka yüksek dereceli elemanlar aramakla meşgul Ama, sajin Arkının belirt tiği gibi bunlar verimsiz olacakmış kalitesiz olacakmış kimin umurun da Vüksek tahsil imkânını bulama* mış Anadolu çocuğu, elindeki orta dereceli diploma ile, senelerce dağ başlannda, yaylalar ve ovalarda vesil bahar dallan altında «İleri Türkiye» öyküsünü terennum ederek binbir fedakârlıkla âmme hizmetlerini şerefle ifa eder lerken, diğer yandan, yüksek tahsilli olduğu halde, Şemdinli ve Başkale ortaokullanna ve Hakkârideki memuriyetlere tâyini çıktığı halde gitmiyen ve kendisi yerine istifa telini gönderenler arasında galiba bir yargıya varmak şarttır Yüksek tahsil cazibesinden kurtulmamıza bu gidişle ünkân yoktur. Bu sebeple binlercr aile maddi ve mânevi zorluklarlâ çocuğunu okutmak istiyecek, binlerce çocuk yüksek mektep mezunu olacağım derken senelerce açıkta kalacaktır. Bugünün gerek cemiyet an!3yışı, gerek kanunlarımızm tat bikatı her yerde ve her zaman yük sek sıfatını şart koşmaktadır. ••••••••••••••••••••••v Düpedüz dın sömürücülüğü Geçenlerde mesleğimizin ustalarından biri ile konuşuyorduk. Kırk yıldan beri yazıyordu. Nice tecrübesi vardı. Basbakanla son konuşmasının izlenimlerini anlatıyordu. Süleyman Demirel demis ki ona : Ben Atatürk çocuğuyum. Ben Cumhuriyetten sonra doğdum. Eski yazı bilmem. Elbette Atatürkçüyüm. Ben Atatürkçü olmıyacağım da kım olacak? Biz, mesleğimizin ustasına sorduk : Mason olduğu halde Mason de|ilim diyen. Atatürkçü olmadığı halde Atatürkçüvüm diyemez mi? Atatürkçülük girdiği kaba göre hieim alan renksiz bir su mudur? Yoksa belirli kosullan olan bir düşünce ve eylem midir? Lâfla Atatürkçülük olur reu? Ben Atatürkçüvüm diyen herkesi Atatürkçü mü sayacaSız? Süleyman Demirel'in Bavram Gazetesine gönderditi yazıyı okudunuz mu? Diyor ki Başbakan yazısında : «Allah devletımize ve mülefimize zeval verrne?m Allah milletimizi ve memleketimizi husumetlerden korusun Allah rahmeti ve bereketi ü!kemızd=n esırgemesin Allah heDİmizin kusurunu affetsin... Cenabıhak mılletimizi serden, fesat ve nıfaktan korusun.. Eğer AtatiJrkcüIüŞün defismez bir kosulu lâisizm, yani din ve devlet islerinin kpsin bicimde birbirinden aynlması ise Sülevman Demirel'i nasıl Atatürkrü savabiliriz? Ne acı ve esef verici istir ki. Başbakan, Ana^afanın tomel ilkesine karsı çelmpkte ve Cumhurivet bükumetinin en sorumlu koltuğunda d'ipedüz din sömürücülüğü yapmaktadır. Atatürk, vukandiki eda ile halka hitap eden birini, deÇil Başbakan, desil Bikan. rieŞİI Vali. değil Kavmakam, değil Nahiye Müdürü. ancak kücfik bir camie itnam yapardı. Ve ona : Efendi mademki kendHizi Tanrı voluna adamak istiyorsunnz, iste si?e fırsat. iste imkân! Ama lutfen politikaya ve devlet islerine karısmavınız derdi. Ama Atatürk, vukandaki eda ile konusan kisinin Mason olup M3sonluğnnu inkâr ederek kadar dojrulardan a^rıldığını, mühendis olup Morrison firmasının temsilciliSini vaptığını ve ticarete atılıp iki yıl ioinde milvoner oldu&nnn hüsevdi, onu küçiik bir mescite imam da vapmardı. Din adamlı^rın menfaatlpr dısında kalmavı önsören hir kisilikle mümkiin o!du*unn bilmek icin Atatürk olmak da ırerekmez. Din adamı siva»i catı<;Tnalardan ve para hırsından annmıs bir ki=ili*e sahip olmalıdır. Tanrınm admı poütikava alet eı'enlerde Tann savçısının ek«ik!iiîi sn sötürmez bir çerçektir Sıılevman Df>mire! simdive Uadar n» sSvlemisse tersini vapmı«tır. Masnn defllim demi«tir. M^son o'rt.,»u helee i'e isnatlinmısf.r Tasarrnf bonnl.vını k^lrtıracRSTTr) <?prrıistir. tasırrnf bonolnrı oldnîu gibi kalmıstır tstanhnla könrii vanacağım demis. köprü ist suva djismüstijr. Memnrlar Tr>i;dürler h?ksız vere verlerinden vn^V lastmlmıvarak d?mi<:tir. viizlerre ve viizlerce haksız kararla mp mnr ve mfid.~.rl»r hal'iç panrnŞu eib! atılnnstır Anıdoluda dof nıdan doŞrıjva AmerÜtava baJlı ü<clı»r hnlnnrtnpnnn Meclis kiirsii sünde saMamava kîlkmis. ama Türkivcde Pntaçon'a ba*lı üsler hnl'"^* f ^ Bfıtün bunlar sövlece aklımızda kalanlardır. Gazete koleksivonlannda vapıHcak hir taram* ile ortava konacak derleme, Demirel'in uek kavTisız knnnstuğunu bütün d^Iilleriyle ispatlıvacaktır. Buriin söfİPdiğinin vann tersini vanmakt?n cekinmiven kisı lerde A!lah korknsnnun hnlnndufunu idflia etmek, çelisme olur Bnnun ioindir ki Sfılevm^n Derrirel. Allahın admı sakız çibi ağzın da çığnevin nropüCT.nda vanaca»ına. doğruiara daha sayçılı dav ranıriRvı Sğrenmelidir. Bakınıı dah» hirkaç rfn önce Başbakan : Per<:ore! Kanunu mart avında uvgulanmava baslıvacaktır demistir. Bu demeci okovan bfıtiin memnrlar maaslarının artacafı dii sflncesıvle «evince kapılmısiardır. Ovsa Demirel'in Personel Kannnn malî hükömlprini martta nvrulamasına imkân voktur. Ve memnrlar mart avmda çenp a^çlannı yal.yacaklardır. Demirel bnSfln verrtıiH bn sözü de tufmıvacaktır. Fivatlann vükselmesi. pahalılıfın doludizrin darçeürlilerin üstüne vöklentnesi karsısinda nvnt»»i3 Dolitikasına sanmıstır. Türkivp Cumhnriveti lâik bir devlettir Rn devletin «ommlo Roltuklanna oturan'ar. hu rtevMin prensiplerine savgılı olmak 70 rundadırlar. DpvVtin temel ilkelerine en sornmlu koltnklarda oto ranlar7n eösWdik!pri saveısızlık devlet düzenini temelinden sar sar. DevİPt vön»»;^in^p sorumsn7iu5un bedeli bir çfın ödenir A«aturk'ün ı»Ti^>,*n Hfvvıi «»^törkcfilfi&ün ravından çıkarmakta sa kınca Rormiyenlerin gelecefini iyi çörmüyornr biz T Oluş şekli ve maliyeti Ancak, kaçakçılığın oluş sekline ve mahlyetine, kaçakçılık bölgelerinde uzun seneler yapılan tetklkata, anketleıe nazaran ban neticelere vanlablllr: 0 Dıs ticaret Rejimimize g5re girisi mUmkün olmıyan veya hudutlu miktarda girebilen, veyahnt yüksek gümrük vergisi sebebiyle talebi mevcut bulunmıyan eşyanın bilhassa büyük tüketim merkezleri piyasasına dökülmesl (meselâ güney hududumuzdan İstanbula kadar kamyonlar ve tankerlerle kahve gelmesl, naylon ve lpekll, «1111 ipekll eşyanın ötedenberi memlekete ithal olunmasi gibi), f> Yine büyük tüketim merkezlerinde her yer de, hattâ Işportalara kadar Intikal eden yabancı esya serbest satıslan (mamnl her cins yabancı giyim esyası. tuvalet, süs esyası, çakmaklar, jiletler, kalemler i]h..), €) Büyük DmanlarımTza dıs hatlardan gelcn gemilerimizde yapılması mutat gümrük aramalannda her defasında gizli yerlerde kaçak esya bulunması (ekseriya bir kısmınm kacınldığına delil), O AvTupada çalışan Işçilerimizin elindeki dövizin Merkez Bankasına Intikall için alınan tedbirlerin kifayetsizliği sebebiyle, bazı işçilerin, parasınm bir kısıtımı bâlâ eşyaya tahvil edip memlekette satmakta avantaj bulmasi ve huduttakl fümrük kontroliindpn sızması, 0 Mühim ihraç maddelerimizin ehemmiyetll bir kısmının Suriye başta olmak üzere dışan kaçtığının. ötedenberi malum bulunao bir olay olduğu (bilhassa koyun ve fıstık gibi), O Giimrüklerde tahdit rejiminin ve ekseriya bununla ilgili tarife tatbikatının kaydınlması suretiyle knta rejiminin bozularak hakikî giriş çıkıs muvazenesinin alt üst edilmesi ve Bruxelles kıymet takdiri norme'u bir tarafa bırakılarak keyfi tatbikat yapılması suretiyle aynı neticeyi veren yolsuzluk ve kaçakçılıklar ile, benzerlerini zikredersek konnnnn ehemmiyeti, hakkmda kısa bir fikir vermiş sayılırız. caret muTaıcaetdnin fayed aleyhina blrer işlem olmakla kalmıyarak, bir kıymet kaybı da mevcuttur. Türk parasının, kaçak talep şartlan, esya einsine göre mevsimlerin gerektirdiği mecburî fasılalar, ve benzeri lebeplerle Suriye piyasasmda birikerek fazlalasan u n , taraflarda zaten kaçak arz ve talebmin çok değişen elâstikiyeti, satın alma gücünün düsmesine tesir eden sebeplerdendir. Bu para kaçak girişa Türkler tarafından ödenen paradan başka biz | e y olmadığından düşüs esasen buradan baslar. İhraç kaçakçılığı yapılması ve devamlılığı sebeplerinden başlıcası, Türk parasının dıs piyasa rayiciuin düşüklüğüdür. Dolar resmî kur 9, karaborsa 12 Iiradır. Bn sartlarla koyun. fıstık gibi mad delerln Türk parasmdan resmi kurla satın alınması imkânsızlaşır. Fakat kaçak ahcı 9 1 2 lita arasmda bir fiyat vererek kaçak ihracı temin edebilir ve kârı çoktur. En büyük avanta.iı, ödemeyi Türk parasiyle yapmasmdadır. Bu arada, zikrettiğimiz pazar avantajlan da kaybolur gider. Suriyenin gümrük politikası açakçılığm önüne geçilmesi Içln, simdiye kadar söylenen ve tecrübe edilen reorganizasion, hudutlann tel örgü İle muhafazası, mayınlanması gibl tedbirleri tekrar etmekte fayda yoktnr. Konuyu ekonomik düzelmemize bağlamâk uzun zamana muhtaç bir temennidir. Kaçakçılığın mühim kısmı hudut komşnmuz Surlye ile vukubulmakta veya onun vasıtasiyle Lübnan'a kadar yayılmaktadır. Suriyenin kolonilik devrindenberl tiraret politikasmm bir yönü, Türklyeye kaçak esya «atmak ve almaya bağlı olup gümrük politikası buna göre ayarlanmıştır. Dünya üzerinde, küçük bir ülkenin, komsusu ve kendisinden çok büyük, kuvvetll bir ülkenin ekonomisi aleyhine, onun sırtından geçindiğini ve bu kuvvetll ülkenin kırk sene bn dunıma seyird kaldığını gören olmamıştır. Bu müddet içinde, Suriyenin zaman zaman bu muzir politikadan vazgeçmesi İçin, sert bir ihtann kâfi geleceği politik ortamlar olmuş; bu memleketi sağlam anlaşmalarla bağlamâk için fırsatlar zuhur etmiş ve istifade edilememlştir. Herhangi bir zaman bu soğuk harbin durdurulması için politik bir demars yapılmamıs, bir tümene yakın bir birlik hu duda bağlanıp (kaçakçılığm men'i) vazifesi verilerek bunun masrafma kırk sene katlanılmıstır. ayın Ecvet Güresin, yakınarak bir makale kaleme almış. Başlığı: «Acı bir görünüş» Işte, bia m sözde milliyetçilers tavsiye emlecek bir yazı. Ama anlıyarak, peşin yargısız okuyacaklara. Bizim de bu konuda söyliyecekle rimiz var. Bir kere Johnson'ın mektubunu, Johnson'dan ateşli savunanlann içinde bulundukları çelişmeye değüımek, onlaruı samtml yetsizliklerini, gerekirse Amerika için kişiliklertni kaybedip, nasıl bir komplekse kendüerini kaptırdıklannı belirtmek isteriz. Mektup açıklanmadan evvel, mektuhun kamu oyunda Amerika düşmanlığı yaratacağım, onun için ' de açıklanmasınm mahzurlu olacağım sa^ınanlar mektup. açıklandıktan sonra, bu kez de mektupta söylenenleri haklı çıkarmaya, buna karşı devrin Başbakanı Sayın İnönü'nün mektubunu sert ve hattâ gereksiz buunaya başladılar. Bizim sözde milliyetçiler de, her şeyden önce, Türklüklerini unutarak ve tamamen Amerikanlaşarak, Amerikayı temsil eden mektubu, dolayısiyle; bâlâ önemini kavramaktan uzak kaldıklan bir sonın da, kalkmıs Amerikayı haklı buluyorlar. S istifa ediniz % Mümin Düber adlı tartışmacı, olaylann kronolojisini yaptıktan sonra Başbakan Sülevman Demirel'e ve «Türkiyemizin haysiyeti pahasma örtbası edilcbilecek durum veya durumlar, var ise açıklamanızı rica ederim. Şahsen bu kadar çelişmezliğe düşen iktidannıza güven duyamıyorum. Lutfen istifa ediniz» demektedir. 0 Ertan Uranga da mektuplar konusundaki yazısma şöyle son vermektedir: «Taahhütlerinde fırsaiçı, çıkarcı ve dönek tutumu yÜ7İinden dünya devletleri karşısındaki itibannı ve son olaylar sebebiyle Türk ulusunun da sempatisini kaybeden Ame rikanın siyasî bir hezimete uğranuş olduğunu söyliyebiliriz.» Çelisme KARDEŞ KOY Kacakalıgın •mm sebepleri emleketimİ2de dış ticaretln kısıntıü bir giris * rejimine ve bazı ihraç maddelerimizin lisansla çıkışına (koyun, fıstık, kepck gibi, kota 17) ve her ikisinin de kambiyo ve fiyat kontrolüne tâbi tutulması. mal mübadelemizi ödeme kapasitemize göre ayarlayıp uygulamaya, diğer bir deyimle, ithalâtı ihracatla temin etmeje gayret etmekten ibarettir. Şu halde Merkez Bankasının bunnnla alâka lı hesabı dısında kalan veya bnnu ihlâl eden her mübadeleyi bu muvazene aleyhine kaydetmekte bir hata yoktur. İhracat kanunî yoldan yapılsaydı kıııntıh rejimimiz biraz daha genişliyecek. bu esyanın iyi fiyat ve devamlı müşteri temin etmesi de•»»"•mek olan »pttzerı memleketimizde bulunacak, bu ntîff^fum istih*«4j iyi fartlarla arttıracak, il]racat!7pı zı inkişaf ettirecek, bu hâl tahditsiz sisteme geçmemise tesireden (aktürlerden biri olacaktı. Geııel olarak kaçak giriş ve çıkışın ve mfibadele vasıtası paranın çıkısı ve girisi Dıs ticaret politikası ve ti Sonuç Tkinci Dünya Harbinden sonra Birleşmiş Millet•1lerin Havana Charte'inin ışığı altında milletlerarası ticaretin islâhı için devam eden çalısmaların bu hususta bizi desteklemesi gerektiği gibi Suriyenin de bizün gibi âzası bulunduğu ve milletlerarası bir ticaret code'unu ilk defa tesis eden G. A. T. T. anlaşması prensiplerinin açık ifadesi konunun çok muhtemel olarak G. A. T.T. umumi heyetinde göriişülmesine inıkân verebilir. Bu yollara müracaatm, en aşağı, ilerde alınması laruret haline gelecek olan daha ciddî tedhirlerin haklı olduğuna, railletlerarası umumi efkârı hazırlamak bakımından faydasi vardır. Sebepleri memleketin içinde olan veya kontrol sıra«'"da yapılan her çeşit kacakcılığa selir.ce. lr"'"i» • ' • •<•• O î tedbirlerin bunların ortadan kaldırılmasına kâfi geleceği kanısındayız. D ir mektup Türk kamu oyunda ** nasıl bir Amerika düşmanlığı yaratabilr? Elbette bize en samiml, en dostane bir şekilde hitap eden, Türkiye yaranna kaleme almmış bir mektup olarak degü. O halde, daha mektup açıklanmadan evvel, mektubun kamu oyunda tep ki yaratacagını söyliyenler; mektubun sertliğini, Amerika düşmanlıgı yaratacak derecede aleyhimize görüşlerin yer aldığmı kabul etmiş olmuyorlar mı? Durum böyle iken, mektup açıklandıktan sonra da ellerinden bir şey gelemiyeceğini anlajinca. daha bir hafta evvel, söylediklerini, kendileri, kendi kalemleriyle, kendi agızlariyle tekzip ettiler. Asluıda, bu kişilerin mektubu açıklamak istemeyişlerinin diğer bir nedeni de, karşı taraftakilere ikide bir: «Kıbnsa neden çıkartma yapmadınız?» şeklinde haksız isnatlarda bulunabilmek içindi. Aca ba böyle bir mektup, kendi hükümetlerine gelmiş olsaydı, çıkartma yapabilirler miydi? OKULLRRI azetenizin ikinci sayfasında «Kardeş köy okulları» konusuna değinen bir jazı lntişar etti. Bu konuya bir iki cümle de biz ilâve etmek isteriz. Açık söyliyelim, olumlu ve bir dönüm noktası olarak kabul edilmesi gereken bu cereyamn, boş çabalamalarla havanda su döğdüğünü gördükce hayal kırıklığına uğruyo ruz. Orta öğretim müesseselerinde köylünün, köy sonınlarının öncelilüe ele alınması meselesi, sadece bir takım maddi ihtiyaçlan kar şılamaktan öteye gidememiştir. Bu, henüz öksüz kalmış bir kimseyi sinemaya dâvet etmeye benzer. Onun şimdilik sinemaya değU fakat teseUiye ve şefkate ihtiyacı vardır. G Mustafa KESKİN Cankin *** Salih KOÇAK Öğrenci Kon>ra 0 A.B.D. Başkanı Johnson He tnönü'nün açıklanan mektuplan konusunda Yüksek Mühendis Feyzi Ünel'den, Cevat Gündamar'dan, köy öğretmeni Yunus Yıldınm'dan, öğrenci Ertan Urunga'dan ve Mümin Dilber'den mektup almış bulunuyoruz. HUKUKÇUNUN SORUHLULUOU AV. büyük değişikEsasını Rom» Avrupa hukuk anlayışı günümüzde geride kalmıştır. Robenson gibi üksek Mühendis Feyzi Ünel bu konuda özet olarak sunlan sövlemektedir »Amerika, İngiltere ve genel olarak Batı dünyasmdan en haklı düvalarımızd» bile yardım ve müzaheret şöyle dursun, adalet ve tarafsızlık beklemenin bir hayal olduğunu bu milletlerin Kıbrıs me selesındeki tutumJarı hiç bir şüphe ve yer bırakmıyacak şekilde göstermiştir. 130 senedir sarfettiğimiz gayretlerimize rağmetı bizi, topluluğuna samimî olarak kabul etmemekte ehlisalip zihniyetiyle inat eden Batıya kendimizi zorla ve isteksizce kabul ettirrnek çabalaruıa son vermeli ve dünyamn yalnız Amerikadan ve Batıdan ibaret bulunmadığun da akıldan çıkarmamalıyız. N'e gibi ihtimallere gebe olduğu şimdiden kestirilemiyecek bu oynak dünyada milletçe bir Robenson gibi yaşıyamıyaoağımızı düşünmek ve lüzumlu tedbirleri almak zorundayız. Sayın înönü'nün deyimiyle (yeni şartlarla kurulacak bir dünyada Tiirkiyenin de yerini buhnası) zamanının gelip gelmediği çok geç olmadan ciddiyetle üzerinde durulacak bir konudur sanınm.» Y Merih SEZEN Ç likler meydana gelmektedir. Hukukundan alan 19 uncu yüzyıl ağımızm hukuk anlayışında Eski anlama göre hukuk kurallan ekonomife ve sosyal olaylar öngörülmeden uygulanmakta idi. Hukukçular ve avukatlar sadece cansız kuralların olduğu gibi nygulanması işind'1 titiz davranırlar ve bu uygulamada eşitlik ve adaletin sağlanması ile de görevleri sona ererdi. Kanunların güniin ihtiyaçlarma uygunluk derecesi kendüerini pek ilgilendirmezdi. Hukuk öğretiminde ise. hak, adalet, kanun şribi deyimler crnlı olarak düşünülmeztli. Ekonomik ve sosyal yapı ile kuralların karşılastırılması ve devamlı olarak hukukçuların toph'mu ilgilendiren sorunlara çare olacak yeni tekl'fleri hazırlayacak şekilde yetiştirilmesi de bahis konusu degikli. Sadece nıüesseseler cansız kalıp'ar haliade iyice belletilirdi. Günümüzde hukukçulara toplıım içinde hattâ düüyada vaşıyan insanlarla îl?ili eşitsizlik, bilgisizlik, issirlik, hastalık ve sefalet gibi sorunların nedenleriyle uğraşmalan görevi yüklenmektedir. tnsanların tnutlulnğu, toplumun mutluluğu için gerekü calışmalara hukukçuların teknik ve sosyolp.rk bilgilerini katmalan şarttır. Günümüzde hukuk ve hukukçular sosyal nizamın tcmininde bir araç sayılmaktadırlar. Devamlı gelişme halinde bulunan toplumu hukuk kurallariyle durdurmamak gerekir. Aksine hukuk bu gelişimi çabuklaştırıcı ve vönetici bir görev taşır. Hukuk anlayışında depişim kinci Dünya Savaşmdan sonra çeşitli mflletler hukukçulan kongrelerde bir araya gelerek çağımızın hukuk anlayışını, hukukçuların sorumluluklannı ve olaylarla ilgilerini tesbit etmişlerdir Biz bu vazımızda Birleşmiş MUIetlere bağlı ekonomik ve scsyal konularda istişarî görevlerde bulunan bir müessesenin çatışmalarına değineceğiz. U1nslarara«ı Hukukçular Komisyonu admı taşıyan bu birlik UNESCO"ya bağlı olup amaç olarak eşitlik ile hukukun üstünlüğü kavramlarını yayıp yaşatmayı ele aünıştır. Merkezi İsviçre' de bul'inan bu birlik kongre ve konferanslar tertipliyerek dünya hukukçulannı bir arada toplayıp çok önemli kararların alınmasma vesile olmustur. Uluslararası Hukukçular KomisyonunuTi tertipled'ği konereler 1955 vılında Atina'da. 1959 yüında Yeni Delhi'de, 1965 yvlında Afrikalı hukukçuların katılmasiyle Nigeria'nın Lagos şehrinde yapılmıştır. 1962 yılınm onikinci ayında Rio de Janeiro'da toplanan kongreye kadar bu kongre> lerde klâsik 19 uncu vüzyıl kurallan dünya hukukçulan ve bilhassa az gelişmiş ülkeler hukuk çuları tarafından yeniden gnzden geçirilerek ka bul edilmiştir. ^ l l l n d a Brezüya'nın Rio şehrinde toplanan kongTede hukukçuların sorumlululklan kavramına yeni bir anlayıs getirilmiş adetâ hukuk sahasmda eski anlayışları vıkan bir ihtilâl yapılmıştır. Bu kongrede alınan bazı ka Tarlan görelim. O Avukatlar ve hukukçular bilgi ve görgülerinı müvekkillerinclen başka toplum hiEmetlne de tahsis edeceklerdir O Hukukçular kişilerin özgürlükleri ile tnsan Haklarına riayet edilmesi olayını aralıksız denetliyeceklerdir. O Dünyanın büyük bir fcısmında yaygın bır halde bulunan sefalet, bilgisizlik ve eşitsizlik hallerine bir son vermek için hukukçular yapılacak mlicadelede öncü olmahdırlar. Yoksa sadece medenl haklar ile politik haklarm teminat altına alınması i£m yapılan çalışmalar insan kışiliğine gerekli özsaygı bakımından yeterli değildir. O Kanun reformlarında hukukçular aktif bir rol oynamalıdırlar. Yetkili organlara hazırladıklan tasanlar Uetmelidirler. © Hukukçular ve tatbikatçüar nulcukun üstünlüğü fikrine saygı duymaiıdırlar. Bu bakımdan gerektiğinde uygulama gücünün tesirlerinden uzak olarak bazen kişisel, bazen de meslekl teşekkülleri kadrolannda eyleme geçme durumundadırlar. Yukardaki kararlar ı.akikaten hukukçulara yepyeni ödevler yüklemektedir. Rio kongresine ait bildirinin önsözünde «Bir hukukçu tamamen meslekî faaliyetleri dışında ekonomik ve sosyal gelişim sahasına karşı alâkasız kalamıyacağı gibi aksine bu sahada yapıa faaliyette bulunması gereklidir.» denihnektedir. 1519 şubat 1965 tarihinde Bangkokta Güneydoğu Asya ve Pasifik memleketleri hukukçulannın katüdıklan kongrede Rio kongresi kararları daha da genişletilerek kabu) edilmiştir. Bu kongrede bilhassa az gelişmiş ülkelerde hukuk öğretiminde kanunilik sorunu ile ekonomik ve sosyal sorunlar arasmdaki ilintilerin ele alınması ve yannın hukuçulanmn toplumda yapıcı rol oynamalarının bu suretle temin edilmesi kararlaştınlmıştır. Köylüyü efitim kampanyamız bile kabataslak bir görüntüden başka herhangi bir aksiyonluk kazanamamıştır. Bundan bir kaç sene evvel, köylünün okuma ihtiyacım karşüamak için kitap ve dergi gönderme kampanyas. açılmıştı. Bunun için şehrin muhtelif yer lerine kırmıza boyalı taîıta kutular konuldu. Halk bu kutulara dergi ve gazeteleri tıka basa doldurînaya başladı. tlk önceleri çok tutulmuştu bu kampanya. Fakat iki aya kalmadan ilgisizlik yüzünden kaldırıldı. «İngilizler gibi düşiin, Türkler gibi başla, Almanlar gibi bitir» sözü bu gibi durumlar için söy'enmişti her haide. Buradaki «Türkler gibi basla» ifadesi bir takdir meselesinden ziyade, aktif • pasif ikilisinin potansiyelindeki menfi sonucu dile getirir. Orta öÇretim müesseselerinin kardeş köy okulu konusundaki faaliyet sahası, kırk yılda bir hatır sormak ya da «Öbür okullar gönderiyor bi de ben göndereyim» gösterışinın dar ve esef verici çerçevesi içerisindedir. Bir kere, rar zıvır şeyler göndermekle köy sorununda Uzerinize düşen vecibeyi yerine getirmiş saysaruz bile, çok rica ediyoruz içi geçmiş kof şeyler göndermekten vazgeçelim. Ayıp ve yazık oluyor. E aıadenize düşen uçak aftanın panoraması'nd», Mehraet Barlas, Rusyanın Ameri kaya verdiği notayı eleştirirken Samsunun 90 mil kuzeyinde düşen belki düşürülen uçakla ilgili şöyle diyor: a < .. Diger bir söylentiye göre İse " uçak Türkiyeden kalknuştır. S Yani konu yine doğrudan doğ *" ruya Amerikayı Ugilendirmektedir.» Türkiyeden uçaklar kalksın, sınırlarırmz dısında önemli uçuşlar yapsm, sonra başma bir belâ gel mezse yine bizim topraklanmıza insin, bundan başka bir devlet sorumlu tutulsun.. Nasıl bir bağımsrzbk anlayışıdır bu? Yann bir filo topraklanmızdan kalkar da başka bir devlete saldınrsa, o devletin uçaklan da haklı olarak bu uçakların pesine düşüp topraklanmızı bombardıman ederse yine ilgilenmiyecek miyiz? H • •••••••••••••••••••a ••••••••••»•••«••••..„ MFVLID Eşîm ve babamız Erzunım eıjrafından. vefatının 40 ıncı gününe rastlayan 28.1.1966 cuma günkü ikindi naınazını mütaakıp Teşvikiye Camii Şerifinde âzlz ruhuna Ithafen okunacak olan Mevlidl Şerlfe dost, akraba ve din karde?lerinin teşriflr.i rica ederiz. EŞİ r e ÇOCl'KLARl (Cumhuriyet 920) TEŞEKKÜR vefatında. cenazesine lştirak eden, mektup, telgraf, telefonla ve bizzat ev'erimize kadar geîerek acjnızı paylaşan, akraba, dost ve yakınlarımıza teşekkOrlerimizi arz ederiz. Eşi: Fahrüıtnisa Kaptana Evlâtlan: Kenan, Affan. Melda Kaptana. RIFAT KARSLI'nm RAUF KAPTANA'mn Eşim, babamız Bir gün elimizde olmadan, üstelik farkına bile varamadan bir harbe sürüklenirsek artık sorumlu aramamız da yararlı olmıyacaktır. Aü Sami ALKIŞ Pertevniyal Lisesi * * * ötfçüı GERÇEKÇt Çanakkale • Galip Bucaklı adındakl tartışmacı da aym konuya değinmekte, Dışişleri Bakam ÇağlayangU'i mem leketimiz için hayati önemde olan dış meseleleri hafife aldığı için tenkid etmekte ve «Bu defa, 12 O cak günkü gazetelerde açıklanan ve Karadenize çıkan Amerikan gemileri ve Samsun bölgesinde düşen B57 uçağıyla ilgUİ demecinde, hemen her zaman yaptığı gibi, Amerikan politikası ve Pentagonun «masnm faaliyetlerini» müdafaa etmek şeklinde pek de hoş görülmiyen ve tahminimize göre, özgürlüğüne kavuşmus iddiasında olan hiç bir memleketin Dışişleri Bakanınm düşmek istemiyeceği bir çıkmaza saplanmış bulunmaktadır.» demektedir. !••• • •a «•• • •• • na '••a • •a • •a • •« mmm • •a Gençlik ve Üniversite sorunu Evfenme lariîesi Son gün *•• i\iiiıılıııi Tiyaîrosu ELHAMRA Saltanata paydos 0 Cevat Gündamar acündaki tar tışmacı «Kamu oyu Amerikanın Kıbrıs konusundaki turumunu mek tupların açıklanmasiyle bir yoruma lüzum kalmıyacak şekilde an lamıştır.» demekte ve ülkemizde artık «Amerikan satanatına» paydos demenin zamanı geldiğine işaret etmektedir. *»m •li ••• lâaâ laaa taaa 'III taaa • II laaa aaa S ayın Prof. Dr. Nezahat Arkın'ın kaleme aldığı «Gençlik ve üniversite sorunu» makalesini dikkat ve büyük bir istifade ile okudum. Sayın Arkın, Türkiyede nüfus hareketlerini de nazara YfîRlN fiEŞAMDAN ITİBAREN , u kongrelere katılan hukukçular görüldüğü 'gibi hukuk» yeni açıdan yön vermekle kalmamışlar, hukukçular da yeni görev ve sorumluluklar yüklenmişlerdir. 1961 Anayasası ile sosyal devlet niteliğine kavuşan devletimizde Türk hukukçulanmn, avnkatlarının ve barolannın memleket sorunlanna, içinde bulnnduğumuz ekonomik ve sosyal problemlere yakından ilgl göstermeleri gereklidir. Örneğin, kamu yararlanmn bulunduğu yerde özel yararlardan fedakârlık yapılacağı prensip olarak Anayasamızda öngSrüünüştür. Hukukçularınuzın toplum olaylannda bu sorunu izlemeleri eerekir. Ziraî reformlarda. kamu yaranna yapılacak millîleştirmelerde, sosyal sigortalar. işsizlik. fikir özgürlüğü, konut problemlerinde olduğu gibi Devletler Hukukunda banş, özgürlük ve insan haklan He ilgili sahalarda da hukukçulanmızm memleket ve dünya realitelerine ve sorunlanna «•çilmeleri gerektiği gibi öllguerine bflgi katarak kamu oyunu ve ilgililer: tr?aracak aktif çalışma lara geçmeleri şarttır. Yazımıza Hindli Baş Hâkim P. B. Gajendraıradkak'm Yeni Oelhi' de söylediği şu sözlerle son veriyoruı: «Hakikaten sosyal demokrasilerde hukuk dinamik bir rol oynar. Ekonomik, sosyal eşitliğin kuruluşuna, hukuk da birşeyler katmalıdır Demokrasilerde sosyo • ekonomik kanşıklıklann çözümünde hukuk kuvvetli bir silfihtır. Normal her vatandaş fakirliğin bilgisizliğin, hastalığın işsizliğtn alaşağı edileoetıni farkederse hukuk ve rtemokrasiye inanç o zaman tahakkuk eder.» B: Sonuç :::: aaaa Milliyetçilik bu mudur? # Yunus Yıldırım gerçek milliyetçiliğin ne olup, olmadığı üzerinde durarak şöyle demektedir: «Milliyetçi, kültürümüze musallat olan her türlü dış akımlar önünde seyirci olamaz ve ümmetçiliği Türk milletine empoze etmeye çaüşmaz. Miliyetçi, yeraltı ve yerüstü zenginb'k kaynakhtnmı zı kutsal bilir, yabancı çıkarcüara eşlik etmez. Milliyetçi. şerefli bir Türk devleti Başbakanına, kendi eyalet valisine yazar gibi. hakaret dolu mektup yazmasına tahammül edemez. O mektubun kamu oyundan gizli kaunasına çahşmaz. Emperyalist bir devlete duyulan hayranhğı, kendi milletinin şere'fiyle değişemez. Milliyetçi, miUetini. em peryalist bir devletin hâmfliğine terkedemez ve terkedenlere karşı bütün gücüyle direr'r. Bizim milliyetcUerimiz yukanda belirtilen hususlarda bir tepki gös termemişler, maalesef sessiz kalma yı uygun bulmuslardır. Daha acısı, milliyetçiyim. diyen bazı trişiler, ysbancılann vanında ver almayı, klşisel çıkarlarma daha uy1 gnn bulmuflardv. Kullanılıtıış Termos Kamyon Satılacaktır 1 Altı tane termos karoserli kamyon kapalı zarfla, teklif alma suretiyle satılacaktır. 2 KamyorJar 1954 modeli (beş) tanesi Dodge ve bir tanesi de Chevrolet markadır. Vasıtalar Ankarada Genel Müdürlük Merkez Ambaımda görülebilir. 3 Geçici teminat muhammen bedellere göre hesaplanmış olup şartnamede yazıbdır. 4 İstekliler dilediği mikterda kamyon için teklif verebilirler. 5 Tediye peşin veya kredili olabilir. >'• Tekliflerin en geç 11/2/1966 günü saat 12.00 ye kadar (Et ve Balık Kurumu Genel MüdürlütüAnkara) adresine verilmesi veya bildirilen gün ve saatte ele geçecek şekilde postalanması şarttır. • Şartname Ankarada Et ve Balık Kurumu Genel Müdürlüğü Malzeme Müdürlüğünden ve İstanbulda Bahçekapı Yeni Valde Han kat 5 de Bölge Müdürlüğünden parssız temin edilebüir. X Kurum ihaleyi tamamen ve kısmen yapıp yapmamakta veya dilediğine yapmakta serbesttir. an Bunun Meresinde Reklâmcıhk *'ll Eezaeı Bir ilâç fabrikası kontrol lâboratuarında çalışm^k 'izeıe Eczacı aramaktadır. Müracaatların haj tercümesi ıle bırtıste Şişli P.K. 222 ye yapılması rica olunur nâncıltk: Iİ3.Î 923 4 şubat CTJMA 1B15 •aaa • ••a ET VE BALIK KURUMU GENEL «İİP'JSLÜGÜ (Baun 8081 A. 530/818) ÂNDREE C0LE8M YÂYLI SAZLAR HRKESTRASI «Sadece Fransanın değil, bijt'if dünyanın en mükemmel ya saz topluluklrrmdan b i r i . » tîene Dıtmfnsil. LE M().\T)i Programrla: BACH, VrVAIOI MOZAKT, tKWÇA!X / > . Reklâmcılık İü2 a26