04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHtFE tKt Î9 Ocak 1966 CÜMHURİTET EGiTiM ve POLİTİKA Prof. Dr. Yavuz ABADAN iktidarımn lki Sayın Bakanı, 1966 yılını, kendl çalışma alanlarında köklü reform vaadleriyle açtıiar. Gerçekten Adalet Bakanı Hasan Dinçer'e göre; «1966 yılı, Adalet camiası içm bır reform yıh» olacaktır. Nitekim Adalet Bakanlığı Merkez Teşkilât Kannnu ile, çocnk mahkemeleri ve Patronaj kanun tasanlan Meclir se sevk edilmistir. Yeni avukatlık, noterlik kanunlan ile memleket sartlarına göre syarlanacak af tasanlan hazırlanmakta; özellikle 1965 Ekimi seçim sonnçlannın ilhamı ile gerekliliği bcliren Seçim Kanunu değişiklikleri de, Meclis gündeminde yer almıs bulnnraaktadır. Sayın Bakanın bn beyanlan, 1966 yılının, Adalet Bakanlığında reform kavramı ile bağdasmıyan önemli değişiklik hazırlıklannın müjdesini halkoynna gnnmaktadır. Gerçekten bahis konnsn tasanların reform kavramı ile iliskisini kavramak hayli güçtür. maçlarını belirtme konnsonda 1946 tarihli Bavyera Anayasası, «Bavyera'nın bir hukuk, kultür ve sosyal refah devleti» olduğunn açıklamada öncülük etmiştir. tkinci Dünya Savaşı sonncnnds, ekonomik ve sosyal gelisme alamnda ilerleyip yükselmenin ancak kflltflrel ilerleme temeline dayandığı ve dayanabileeeği, değismiyen bir sosyal kannn kesinliği ile sabit olmnştnr. REFORM ZORUNU Prof. Bahri SAVCI ir genel reform teorisi bulunabıür. «Reform» u tayin ve tesbit eden, şartlarını ve yollannı araştırıp bulan bir genel açıklama yapılabilir. Ama burada bunu araştıracak değilız. Bnrada, Türkivenın isler bir siyasal mekanizmaya sahip olmasının, siyasal olaylann derin ıaiklerini aldığı sosyal bir olnşma ile ahenkli düşmesinin bazı re • formları yapması zornnunu ortaya çıkardıgını belirtmek istiyomz. Burada, bir ilk düşünce olarak, «reform» u (îlk M.B.K. uyesi Erkanhnın da bazı unsurlarım b°hrttiği üzere) belki de, şöyle ifade edebiüriz: Toplnmnn, içinde bnlonduğn genel orlımın üstündeki bir ön bir üstün bir öncü fikre göre müesseselerini yeniden değerlendirmek: Bn ön ve öncü fikre uyan müesseseleri alakoymak; bir düzeltmj ile uyabilecek olanlarda bn düzeltmeyi yapmak; hiçbir şekilde uyamıyacakları, kökten kazıyacak operagyonlarla bertaraf edip, yerlerine, bn önustfln ve öncü flkrin gereği olanlan getirmek.» I REFORM Onlar ve biz Tuhaf bir tesadüfle Sovyet Rusya hakkında üstüste yazılar okudum birkaç gün içinde... Melih Cevdet'in gezi notlarını TÖN'de yayınlanırken izlemiş, kitap halinde çıktıktan sonra toplnca oknmamıstım. Fethi Naci'nin bugünlerde yayınlanan bir seri makalesi Sovyet ekonomisinin durumunu incelemektedir. Nadir Nadi'nin 1935'te Rnsyaya yaptığı gezinin notlannı da gözden geçiriyornm. Constellation dergisinin ocak sayısında Andre Schubnel'in bir makalesi var. Şolohof un Nobel ödülii kazanmış romanı, insanı dünkü ve bugünkü Rnsya üstüne konusmalara çağırıyor. Gene bugünlerde bir tiraj gazetesinde yayınlanan röportaj, Orta Asyadaki Sovyet davranışlan konusunda bilşiler veriyor. Bütün bunlara, De Gaulle'ün seçimleri kazandıktan sonra bilinen siyasetine yeniden yönelmesini ve Karadenizdeki Amerikan gemileri karşısında Sovyetlerin tutumunn katmak gerekir. Rns yöneticilerinin Vietnam ziyareti ve Taskent toplantısı da aktüalitenin olayları... Böyiece birikmiş düşüncelerimi bir fıkrada. toplamak istedim. Rnsya üstüne peşin hükümlerden ötede tarafsız gözlemlere girebilmek Türk toplamn için kaçınılmaz önemde bir meseledir. Bizdeki oy politikacılan Rnsyayı her fırsatta gerçekler dışında propaganda konnsn yapıyorlar. Rnsyada kadın dediniz mi : Şapkayı evin kapısına asıp gireceksin, kadın senin olaeak . Kadınsızlık krizinde kavrnlmus olanlar, bn bayal kapınndan «Eskimolar misafirlerine kanlarını ikram ederler» sözfi gibi lşleyip dnrnrlar. Simdilerde bir de kâr meselesi ortaya çıktı. Sovyet Rusya kâr sistemine dönüyor diye makaleler yazılıyor üstüste... Oysa Kosigin. bu snali kendisine soran ünlü tngiliz gazetecisine : O kâr sizın bildığiniz kâr değıldir . diye kesin cevabı vermişti. Ferdin çıkarlanna değil, toplnmnn çıkanna işleyen ve toplnmnn çıkarını ifade eden bir yeni kavramdır Ruslann kSr dedikleri .. Bütün bnnlar önemli değildir. Çünkü meselenin gerçek dışına taşan propaganda yanlarıdır. önemli olan şndnr: Sovyet Rnsya 1917'den başlıyarak yepyeni bir toplnm kurmak tecrübesine jirismistir. Acaba tecrübenin sonuçları nedir? Lenin ihtllâli ile başlıvan hareket iflâs mı etmiştir? Toksa başan mı kazanmıştır? Çarlık Rnsyasını bir bastan bir başa karmakarışık eden, milyonlarca cana malolan Bolşevik devrimi, Ukrayna'dan Uzak Asyaya kadar yasıyan toplnmları bngün iktisadi bakıradan hançi düzeye getinniştir. Bir zamanlar Rnsyadakl yasayıs Batılılar için alay konnsn idi. Bes yıllık Rns plânları, propaçanda gösterişi için dfizenlenmişti. Demirperde fıkralanna ve karikatürlerine ilham veren kıtlık ve yoklnk edebiyatı almış yürümüştü. Kapitalist ekonomi tüketim üstüne abandığı için Rnsyadaki dnrnm propaganda bakımından işine geliyordn. Bizler de Rnsyadakl yoklnk ve kıtlık üstüne yazılan ve çizilen her şeyi memnnnlnkla karsılıyorduk. Millî gelirin yatırıma aynlan bölümfl büyfldükçe, kalkınma manivelâsının hızla harekete geçeceğini hesaplıyanlanmız azdı. Sovyetler, refah toplumu olmak yolnnda Amerikayla yanşa çıkmışlardır bngün . Gerçi Amerika adam basına düşen 2400 dolârlık millî geliriyle dünyanın en zengin toplamudnr. Ne var ki, Sovyetlerin gelismesi Amerikan iktisatçılarını ve yöneticilerini ciddî şekilde düşündürmekte ve korkntmaktadır. Başkan Johnson 1966 yıIının essiz bir refah yılı olacağım müjdelemiştir. Ama daha sonraki vıllarda Sovyet ekonomisinin Amerikayı yakalaması ve geçmesi kaçınılmaz gibi görünmektedir. Andre Schnbnel bn konuda şnnları yazıyor : « Sovyet yaşama düzeyi Amerikan hayat düzeyinin şimdi dörtte biridir. 1970'te Ruslar, Amerikan randımanının üçte ikisine varacaklardır. Ama buna karsıhk Sovyet rarıdımanı iki misli bir hızla gelişmektedir önümüzdeki yirmi yıl içinde Ruslar, Amerikadan daha fazla çelik üreteceklerdir.» Amerikanm tanınmıs iktisatçılan endise içindedirler. Tansı kaybetmek korknsn yürekleri sarmıştır. Kapitalist toplumun yapısından gelen engeller, çok tutncn roller oynamaktadır. Bn engelier KnslariB yaptıkları hatalardan daima daha büyük »lmaktadır. Blze gelince .. Türklyede bngün lktidara hâkim gruplar ne Amerikayı gerçekleriyle değerlendirebiliyorlar, ne de Rnsyayı... Biz bn büyük yanşın dışındayız. Ve Rnsyanın meselesi, artık bngün Türkiye değildir. Türkiye ise ne geçen yüzyılda gerçekleşmiş Amerikan kapitalist kalkınma modelini taklit ederek bir noktaya varabilir, ne de yarım yüzyıl önce gerçeklesmi; 1917 ihtilâlini özliyebilir. Türkiyenin kosnllan 1850 Amerikasından da, 1917 Rnsyasından da çok farklıdır. Biz bngünkü dünya sartlarına göre kendimize en nygnn metotları araştırmalıyız. Tarihin geçmiş sayfalannı yeniden yaşamak zorunda değiliz. Boşuna korknlar, boşnna taklitler, boşnna taassnplar içinde bir çeyrek yüzyıl kaybettik... Daha da kaybedeceğe benzeriz. B Önemli bir eksiklik n dnrnm, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördfiğü «îktisadi, sosyal ve kültürel» kalkınma hedefine nlasmada en etkili temeL tedbirin, siyasî iktidar değişmelerinden bağımsız bir eğitim politikasına dayanması gerekliliğini belirtmektedir. Üzüntü ile açıklamak gerekir ki, Cumhnriyet hükumetlerinin en asaslı eksiği kısa aralıklar dışında ana hatlan belirli bir öğretim ve egitim politikasından yoksnnlnklan olmnştnr. B Mesnetsiz iyimserlik M illî varhğımızda ve sosyal yapımızda daba genis ve köklü etkiler yaratacağı süphesiz bulunan reform tasanlannın müjdesini ise, deferll bir yılbası hediyesl olarak, Sayın Millî Eğitim Bakanı Orhan Dengiz'den almış bnlnnmakla mntlnyuz. Buna göre, beş yıllık ilkokullanmız, Bakanlıkça hazırlanmakta olan bir yönetmelikie, bn ders yılı sonnnda iki devreye ayrılacaktır. Üç sınıflık devrenin ilk iki sınıfında öğrencilerin kalmalan önlenecek, üçüncS sınıfta ise kanaat notn ile eeçilecektir. tkinci devreyi teşkil edeeek olan dördüncü sınıfta yine kanaat notn ile gecileeek; besinci sınıfta ise, ilkoknln bitirme sınavı yapılacaktır. Bn gınavda basan gösteremiyenler, onbeg rünlOk bir kurstan sonra, tekrar imtiharra alınarak Sayın Millî Eğitim Bakanınm kanısına göre, tam bir yetiskinlik ve olgnnlnkla ortaoknl BğTetimine bashyacaklardır. Aynca Sanat Enstitüleri, Teknik Oknllar, Tiearet Liseleri, tmam Hatip Okullan gibi «lise sevivesindeki bütün orta dereceli okullar» ('!) meznnlan için «çeşitli oleunluk sınavlari» sistemi ihdas edilerek, öğrencilerden istiyenlerin vüksek oknllara ve üniversitelere devamlan sajlanacaktır (1). Bn arıklama, e&itim ve Bfretim politikamızın bas sornmlnsn tarafından, karsısında bulundu&nmDT en havatî ana dSvanın cSzümS konnsnnda beslenen versiz ve mesnetsiz lyimserliği yansıtmaktadır. Bn davranı«, bir kere daha eğftim ve Bğretim dâvasımn, belli vönlerden esen veya estirilmekte bnlnnan rflnlflk sivasi rözıjâra ayarlanması eğlliminl, süphe gStflrmeı Mr acıklıkla belirtmis bnlnnmaktadır. Ovsaki az relismf". başka bir deyimle jrelişme ballnde bnlnnan bir memleketin ana dâvasımn, her seyden 8nee slstemli, kararlı, verimH bir «Eğitinı ve SSretim politikası» mihrakında toplanmaaı zornnlnğu her türiii tartısma dısında benlmsenmesf gereken soseğftim ve Bğretrm, ki&sik çağdanbeH toplnm •asayısının ems konnsn olmustnr. Eğitim ssdeee sosyal ve ekonomik gellsimin değil, avnı zamanda demokrstik stvasl dflzenin de kararhlık ve devamiılığını sağiayan kndret kaynağı savılmıstır. Plato'dan Ronssean'ya kadar bütön finlü siyaset teoricileri, «Hiirriyetslz vatan, erdemsiz hürriyet, vatandassız erdem» olmıyacaJh çerrefinde birlesmisler, bir sivasi toplnmda davanıklılık ve kndretin, ancak egitim ve 5ğretim niteiiğine dayanabileeeği tezini savnnmnşlardır. Günümüzün sosyal ve ekonomik sornnlannın Bzellikle az çelisıriis memleketlerde ancak eğitim Te kfiltür volu ile çözümlenpbifeceji, modern anayasalar» da devletin 5n plânda vazçeçilmez hedef ve çavesi halinde geçmistir. Devletin ana a Knrtnlnş Savasından «onra, Mnstafa Necati'nin knrdnğa lâik ve demokratik egitim sisteminin verimleri derlenecegi sırada, çeşitli taviıler yüzünden ana yoldan sapmalar olmnştnr. Bir sflre bocalamadan sonra, kararlı bir egitim politlkasının sağlam temelleri Köy ve Sanat Enstitüler iile açılmıstır. Aneak Köy Enstitülerinin kısa sflrede egitim ve öğretim hayatımızda yarattıgı devrim, şeklî demokrasi çabalannın, baik oynna verme zornnlnlnfnnn dnydnğn tavizlerin knrbanı olmnştnr. Sanat Enstitülerimiz de belli yönlerde verimli çalısmalanna rağmen memleketin endtistri alanında kalkınmasına etkili olaeak sekilde yayılıp gelisemedikleri için, nmnlan hedeflere nlasaaıamışlardır. n görfig açısından Egitim Bütçesinin konuşnlması sırasında değerli arkadaşım tbrahim öktem'in, «Eğitim politikası» mn yetersizliginden bahsetmesi. bir gerçegin lfadesidir. Hattâ bize göre, Sayın öktemin sornmlnlnk devresinl de kapsayan son yirmi yıl süresinee, Türkiye Cnm hnriyetinin ana çizgilerle belirtiimis bir millî egitim politikasi olmamıstır. Nitekim 1961 den sonra tkinci Koalisyonnn Millî Egitim Bakanı tbrahim öktem, çesitli ySnlerden esen muhalif riizfârlara kapılarak Köv Enstftüleri ve Üniversiler konnlannda, bn çfin de etkisinden knrtnlamadığı anlaşılan yalpalamalara kapılmıştır. A.P. yöneticilerinin, millî eğitim konnsnndaki eğilimlerinin llkelere değil, esen havaya göre ayarianacagı, daha 1965 seçim kampanyası sırasında, tek dersten kalan öğrencilerin bir fistfln sınıfa devam imkânlannı sağlama çabasiyle belirmisti. Devrin Millî Eğitim Bakanı, Talim ve Terbiye Heyetinin aksl karar ve mütalâasına rağmen, kendi düsüncesini nygnlamakta ısrar etmişti. Sürekli çalkantı Son bir kaç yüzyılın Türk tarihi, sürüp giden bu anlamdaki bir reform zorunu içinde geçmektedir. Çünkü, son bir kaç yüzyıl içinde belkl de daha nzun tamandanberi Türk toplumunun temel yapıaım; onun içindeki sosyoekonomik* münasebetler düzenini; onun içindeki kişi davranıslannı, zıhniyetlerini tayin edip yönelten prensipler, bunlara öncülük yapan önfikirler eski miştir. Yaşama, devam etme savaşlannda, yüceltici değil, durdurucu ve geriletici âmil haline gelmiştir Binaenaleyh, bunlan değiştirip yeni düşünceler ve fikırler bulmak; sosyal yapı ve siyasal münasebetler biçimini de, buna gore âyarlamak gerekmiştir. Fakat Türkiye, izlemek istediği sosyal ilerlem'e yonunün gerektirdiği reformları, tüm bir demet halinde gerçekleştirmt fır satını, çansını, imkânını bulamamıştır. Bu yüzden toplumumuz, surekli çalkantılar için girmiştır. n arada Türkiye, reformcnlnk alanında büyük hamle ve başan sayılacak gerçek leştirme safhalanna da, zaman zaman nlasmıştır. Fakat, sosyalekonomiksiyasal olnşmanın pek derindeki bazı sartlan, gereği gibi kavranamadığı için, büyük hamleler ve bnnlara ait başan lar da, kendisinden sonra hemen gelmesi gereken safhayı açamadan bir durgunlnğa nğramıştır. Bunun en büyük örn^ği olarak; medenî ve lâik bir toplum crtamını kurup, onun içinde lâik halk devletinin Cumhuriyetini, içindeki sosyalleşme unsurlarım öne alarak bir sosyal Cumhuriyet haline getirmede uğradığımız durgunluğu gösterebiliriz. B İnme buknkn felsefesi ve hayat görüşü içinde bir tek yeni unsnr kazanmadan, devam etmektedir. O£sa ki, Batı dünyasını inşa etmekte olan yeni siyasal • sosyal fikirlerin serpintiierinin getirdiği bir sezgi, devlet hayatına yeni nnsnrlar getirme ihtiyacım da duynrmaktadır. XIX. yuzyıldan itibaren sezilen bu ihtiyaç, Tanzimatı ve iki Meşrutiyetı getirmiştir. Bunla rın kendılerı birer reformdan ibarettır. Çunku bunlarda, ıslâmcı âmme hukukunun ve felsefe sının öngörmediği yeni bir on ustün öncü fıkir vardır. Ke za, Osmanlı muesseselerine, müm kun olan ölçü içinde, bu fikre gore hiç olmazsa âyarlama vardır: a) Tanzimatta: ön üstün» öncü fikir, pek şnnrln olmasa da, tanrısal olan binaenaleyh yeryüzünde sınırlanamayan si • yasal iktidan, yeryüzünde sımrlamak fikri vardır. Bu itibarla, «reform» olayımn ilk şartı yerine gelmiştir. Sonra, gene Tanzimatta, devlet mekanizmasında bu ön fikrin gereklerine göre bazı âyarlamalara da gidilmiştir. Bn itibarla, Tanzimat bir reform niteliği kazanmıştır. b) Meşrutıyetlerin ikisinde de, bu öncü üstün ön fikir; tanrısal olan ve binaenaleyh, Tanrının gösterdiği hanedandan başkasına da tefviz edilemiyecek olan egemenlik gücünün bir bölümünü de, halka vermek, bir bölümünün de halkta olduğunu tanımak fikridir. itekim Osmanlı âmme hukuku kuralları, bu ön fikre gore âyarlanmıştır: Bn ön fikre nymıyan mutlakiyet müessesesi kaldırılmış, bn ön fikrin gereği olan Parlimento müessesesi getirilmiştir. Bn itibarla, Meş rntiyetler, birer reform olarak gelmiştir. Fakat meşrutiyetler, sosyale konomsal hayatı da âyarlayacak başka on üstün oncü fikirlere yükselemedikleri için, ve hele, toplumun sosyal ve ekonom sal yapısında, siyasal reformun tutması için gerekli olan operasyonlan yapamadıkları için, toplumun topyekun reformlardan geçmesi zorunu da devam etmiştir. tırmaya yarayan siyasal sosyal fikirler hakkında bilinçli bir kültürü olan bir intelligensiya noksanı, kendisinin hastalığı, ölümü, 6lümünden sonraki bocalamalar, 1kinci Dünya Savaşımn sıkıntılan, Türk toplumunu, bu önüstünöncü fikirlere göre operasyonlardan geçirme bilincini geliştirmemiştir. Bu sebeple de Atatürkten sonra da, reform zorunu devam etmiştir, Etmektedir. O zaten, bunu da anladığı içindir ki devrimcilik ilkesini ileri sürmüştür: Bu ilkeye dayanarak, ileriki nesiller, kendi reformlarını yapsmlar diye...) Bugünkü durum | ugtinkü durum ise şudun AI tatürk reformlan ile Türk top Iumu, bir ilkel tanmsal hayat yaşayao bir iptidaî hurafecl sosyal grup olmanm katı çerçevesi dışına taşmıştu. Çağdaş tekniği kullanma ve bunnn âletlerini yaratma yolu üzerine de girmiştir. Fakat yukanda söylenen nedenler yüzünden, Türk toplumu; endüstrilesmiş bir üretim hayatı yaşayan bir sosyal grup olamamıştır. Bütün insanlannı, böyle bir sosyal grubun milli meseleleri ile bn meselelerin künhünü kavnyarak ilgilenmeye sevkeden bir aydınlık millî toplum olamamıştır. Yapılan sosyal, ekonomsal operasyonlar; bu toplumu, söylediğimiz an. lamda bir millî toplum olmaktan alıkoyan feodalite, islâmcı skolâstik toprak ağalığı ile, spekülâsyoncu tiearet ağalığma dayalı bir geri iktisat dünyası artıklarmm eğemenliğinden kurtaracak seviyeye gelememiştir. Üstelik, tkinci DÜEya Savasından sonra, büyük kitle siyaset alanına bütün ağırlıği . İle çıkarmıştır: Hem Mustafa Kemal idealini gerçekleştirecek, onun ilkelerini kavnyacak bir uyanmışlık düzeyine. hem de. feodalite ve islâm skolâstiği artıklarma olan psiko sosyal muhalefetin prensiplerini hazmedecek bir düzeye ulasamadan siyaset sahnesine çıkmıştır. B M Nasıl mümkün olur? halde, bu düzeyi aramak, bulmak, gerçek] eştirmek gerekir. Bu da, feodalite, toprak ağalığı, tiearet ağalığı gibi aslında ilkel tarunsal hayat biçimi yasayan bir grup devresinin artıklan olan ve kişiyi, bir millî politika bulmanm unsuru olmaktan alakoyan muhaf«z*« müesseseleri kaldırmağa yöiKStıriis. reformlarla mönkün olur. Keza bu, müesseselerin yerierine, kişiyi feodalite, ticaret, din ağalarının etkisinden kurtulmuş olarak bir millî politika arama düzeyine çıkaracak müesseseleri getirici reformlarla mümkün olur. (Siyasal Partilerimiz, bu reformlan atama ölçüsünde ve getirme derece sinde millî değer olacaklardır). Fakat bu reformlann önüstünöncü fikirlerini bulmalıyız ki, bugünkü sosyalekonomsal eğitimsel ilerlememizi sağlıyacak reformlanmızı ona göre yapabilelim. O Sonuç Ekim seçimleri sonucnnda mntlak ve kesin çoğnnlnkla devlet idaıesinl «line alan ilk A.P. Iktidannın Millî Eğitim Bakanı ise, yazımızın basında özetlenen sözde reform teklifIeriyle karsımıza çıkmaktadır. Bn tasanlar gerçekleştiği takdirde, aslında kısa sttreli bes sınıflı ilkoknllanmız ikiye bölünecektir. Bölümün birinci devresinde, sevgili çocnklanmız için, sınıfta dönme olmıyacaktır. İki yıllık ikinci devre de bir kanaat notu. bir de bitirme sınavı ile atlatılacaktır. Bütün Batı Dünyasmda ilkoknl öğretiminin en az sekiz yıla çıkarılması dilek, eğilimleri ve nygnlanısı karsısında, memlrketimizde yürntfilmek istenen bn gevşeme ve gevsetme kararımn gerekçe ve nedenlerini kavramak güctür. (1) Milli Eğitim Bak .ırnıi 1 Ocak 1966 tarihli «Cumhuriyet» e demeci. • ••• • ••« •*•• •••• •>•• •••• •••• B Cumhuriyet Ki Evet reform zornnn, gene devam etmiştir.. Cumhnrtyeti getirmiştir. Fakat bn kcz, toplnmsal yapıya da inme gücünü göstermiştir. Bn itibarla, kökten olmoştur. Ve fakat kendi tablosnnu tam tamamlayamadıgı için, re form zorunn, gene de devam etmektedir. Şöyle ki: Mnstafa Kemal Atatürk, Türk toplumunun kurtnluşu için bir ön üstün . öncü fikir tesbit etmiştir: Bu, islâmcı Osmanlı âmme hukukununun bütün siyasal müesseselerinden kurtulmuş bir Lâik Halk Devleti ve onun Cumhuriyetidir. Mustafa Kemal, Siyasal mekanizmayı, buna göre tüm değiştirmiştir. Bn, artık, gerçek anlamıyla bir reformdur. Fakat Mustafa Kemal bu noktada kalmamış, şunu da görmüştür: Lâik Halk Devletinin Cumhurî şeklinin devam edebilmesi için, toplumun da, bütün münasebet biçımlerinde v« seviyelerinde yani doğum ile hak iktisabı safhasından nikahına, mesleğine ticaretine, ö. lümüne, mlrasuıa kadar bütün safhalarda ve münasebet tarzlarmda . lâisize edilmesi; halkm jahsiyet kazanması; Cumhuriyetin gerçek oy vetiresine sadık davranışlar gösterebilecek yolda yetişmesine ıhtiyaç vardur. Yani, Siyasal reformu: sosyal eğitimsel ekonomsal alanlarda da bulunacak önüstünoncu fikirlere göre operasyonlardan geçirip tamamlamak yani yeni reformlar yapmak lâzmıdır. Hjj Üİi m • ••• Tarihçe Bu göruşümiizü de açıklamak üzere, reformfar zorunu tarihı mızi şöyle bir gözden geçirmek mumkundur: Q Reform zornnn, tmparatorluğnn en koyu bir islâmî âmme huknkn knralları uygnlandı•ı zamanlarda duyulmaya başlan ğ mıstır: Bn, tabiî, ynkanda söy lediğimiz reform tarifine nygnn bir ön üstfln öncü fikre nlaşıp, islâmcı Osmanlı müesseselerini ona göre değerlendirmek ve değiştirmek anlamını suurla kazanmış bir hareket olamamış*ır. Bu hareket, en üstün öncü ön fikri, yıne islâmcı esav larda bulduğu için, islâmcı Osmanlı müesseselerini değıştirme düzeyine çıkamamıştır. Ancak, devlet hayatının bazı geri noktalarda saplanıp tehlikelere de açık bulunduğunu görmekten ileri gıdememiştir. Bu itibarla da, topluma inme ihtiyacım pek duy madan, devlet hayatında bir «ıslâhat» seviyesinde kalmıştır. Bu yüzden de, reform zorunu devam etmiştir. YARIN Reformlar için dayanak ilkeler ve fikirler PO1İSİN ÖZEIÜ6! ve ENEK1İ1İK Av. Hüsnü GiDER Polis Enst Yüksek Ks. Öğret. ormal olarak her insanın hizNgüç, yaşblık nisbetinde Orta yaşlanmasısonra met güciine tesir eder. yaştan bu azalmaktadır. Fakat olay, ayrı karakter ve ayn özellikler taşımaktadır. PoUsin bu kadar kaypak bir satıh üzerinde hizmet görmesi, sosyal posikolojik atmosferide rencide etmiyecek şekilde tavır ve hareketlere sahip olmasiyle mümkündür. İşte bu olgunluk ve incelik, yıllar boyn gece ve gündüz demeden olaylann canb takipçiliğini yapmak suretiyle iktisap olunabilen bir meslekî ihtisastır. halde hareket noktası kendiliğinden ortaya çıkmaktadır: Yalnız üstün bilgilerle techiz edilmek kâfl gelmemekte, sosyal ve polisiye olaylar içinde uzun tecruübeler görerek yetişmek ve olgunlaşmak zorunluğu vardır. Bu manasiyle mesIekte kıdemli ve yaşlı polis, hizmetin arzuladığı kıymete, kendi şahsi kabileti ölçüsünde, yıllar boyu yorucu hizmetten sonra varabilmekte ve kıymet olarak hünnete şayan oünaktadır. Oiğer bir açıdan, banunun tatbikçisi ohnası vasfUe, polisin uraumi efkârdan alacağı not ve hfirmet derecesi, kanunun telkin edeceği hfirmet derecesine eşit olmaktadır. Yukarda belirttiğimiz meslek özellikleri nazarı itibara abnınca, en alt kademeyi teşkil eden meslek mensubundan, en üst dereceyi bulanlara kadar, cümlesinde diğer kamu hizmeti gören personelin aksîne olarak, emeklilik yaşınm tesbitinde başka kriteryumlarm ele almması lüzumu belirmektedir. aşta sağlık şartlannın emeklilige esas obuası prensibi kabul olunmalı. Sonra da derece ve riitbeye göre (Bilgi • Ahlâk, Disiplin Tecrübe) gibi birbirini tamamlayıci faktörler göz önünde tutulmab ve özellikler yetkili makam ve kurullarca titizlikle incelenip bir belge ve rapora bağUnmalıdır. Hattâ daha Ueri giderek diyebiliriz ki, meslekte hizmetiyle bir kıymet olduğn delilleriyle sabit bulunanlann, hizmete devam arzu ve rizasında bulunup bulunmadığı da soruimalı ve böyle irade gösterenlerin özelliğine göre genel yaş haddinin üstünde üç veya bes yıl daha hizmete devamına karar verilebihnelidir. Böyiece yülann hem bilimsel ve hem de tecrübe alanında yetiştirdiği kıymet Ieri, kamu hizmeti kaybetmemis ve hizmet gereği gibi görülmüş olur. Bu yüzden emniyette büyük insan gücü ve zamanlar sarfederek yetişmiş kıymetlere, yalnız yaş açısı ele alınarak emeklilik probleminin çözülmesinde. yer verümemesinde millî huzur adına zararlar görmekteyiz. Emniyet mesleğinin özellikleri düşünülürse bu kaziyenin değişeceğine hükmetmek gerekir. Çiinkü; polisi başarılı kılan ve onu istenilen seviyeye ulaştıran ilim, moral ve disiplin, tecrübe gibi bir çok faktörler vardır. Polis mesleğinin temel taşlarından bîrini teşkil eden moral ve disiplinin tam anlamiyle teessüs etmesi şarttır. Sosyal ortamla birlikte kişi özelliklerinin, meslek psikolojisi arasında anlayışlı ve mutedil bir seyrinin temini gereklidir. Her yönden mânevi kudret ve ümidi destekienmemiş ve inkisara uçratılmış polis organizmasımn, hizmet alanında matlup seviyenin altma düşeceği bir hakikattir. Bu sebeple, ervelâ polisin özlük hakIarına ve nakil, terfi ve emeklilik gibi muamelelerinin adalet ölçüleri dışına çıkmaması gerekliliğine eğilmek lâzımdır. Böyiece kişisel haklan yönünden âdil ölçülerin hâkim olduğu fikri, köklü ve yaygın olarak tesis edilmelidir. Bu emniyet atmosferi melekte temin edilemezse . mesleğin huzursuzluğu, hizmete de tesir eder. lim açiMndan polisi yetiştiren kurs, okul ve yüksek kısım ögreniminde çok ağır ve geniş bilim kollarına yer verilmiştir. Nitekim: Bütün sosyal bilimler yanında (Meslek hukuku • Kriminoloji • Adalet psikolojisi Kriminalistik • Haberalma, propaganda Dedektif • Meslek yazışması Taktik • Jiu Jitsu • Atış • Beden eğitimi) gibi derslerı öğrenıne zorunluğu vardır. Çünkü bJzmet, insanın fert olarak, fizik biyolojik, fizyolojik ve psikolojik varbğını inceleme lüzumu yanmda, sosyal insan olarak da, sosyolojik ve hukuki iîişkiler feonıpozisyonu açılanndao tetkikini zorlamaktadır. Polis, bu bilimler yanında kamu hukuku münas«betlerinin İdarî, Adlî, Siyasî varyeteleri içinde de derinliğine bilgfli olma mecburiyetindedir ısaca işaret ederek geçtiğimiz bu büimsel vasfın, hizmetin ifasında matlup dereceyi temin edip etmediği de bir soru oünaktadır. Hemen cevap vererek diyeceğiz ki, bu derece geniş bilim dallarında teorik olarak yetişen polisin. sosyete lâboratuannda hayat olaylannm deneyleriyle olgunlaşması lâzımdır. Emniyet konusu clan her s. •••• • ••• •••• •••• •••* « Üİİ :: mmam ••• ••• • •r~ ••ı •• • • •< •• ı Bir demet reform " şte bu sebeple, Mustafa Kemal, bir demet reformlara girişmiştir: Yani lâik toplum, gerçek üretici olan köylü ve esnaftan kurulu halk kitleleri yaranna bir iküsadî güç yaraücı Devletçilık, oy vetiresini kendi gerçeği ı. çinde kavrayıcı bir eğitim gib: önustüncincü fikirler üzerine dajrah operasyonlara girişmişür. Fakat Ikinci Dünya Savaşı eşiğindeki Milletlerarası problemler, Amerikan ve Fransız ihtilâllerinden ben Batı Dünyasını olgunlaş O I •••• •••• Tanzimat ve Meşrutiyetler Q reform zornnn devam etmiş, Tanzimatı ve Mesrutiyetleri getirmiş ve yine devam etmiştir: Çünkü, toplnm, islâmcı • •• *•• »•• • •P t • ••ı • ••ı • •• • ••! Şirketimızin kuruluş yönetiminde değerli hizmetleri çen Balıkesir tuccarlarından İdare Mecilisi âzamız, ACI KAYBIMIZ ge rral ı§§ B CEMİL KABAKÇI 17 ocak 1966 tarihinde Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Kederli aile efradı ile akraba ve dostlanıun acüarını paylaşır merhuma Cenabı Allahtan maefiret dileriz. Balıkesir Pamuklu Dokuma Sanayii T.A.Ş. Cumhuriyet 686 l ipllil K ŞEKERCİ' NOT: Gazetemize gönderîlen yazılar yayınlansın veya yayınlanmasın iade edilmez. Üİİ En Nefis Lokum, Badem ezmeleri Şektrleme ve Çikolata Çejitltr! 8AHÇEKAPI Telefoo : 27 11 94 Jleklâmcılık 2Ü5J/İI1 Reklâmcüık 5226/C73
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle