Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İAHİFK tKf 12 Ocak 1966 CUMHURtYET SEÇİN KAKUHUMA DİKKAT Prof. Bahri SAVCI ürk Kamu Oyu, Kıbru lhtflâfi, plân, bfitçe, Anavasa hürriyetleri ve eğitim hakkı üaerinde Başbakanın geleceğimizi hedef tutmuş sıkı tasavvurlannın ip uçlannı veren basın toplantısı gibi meselelerle uğraşırken, Parlâmentodan küçük partileri silip süpürecek bir seçim kanunu tasansı Meclise kadar sokulmuştu. Bu tasan, gene AP nin bir kanadının, amacı henüz bllinmeyen bir tesebbüsü ile durduruldu. ••••••••••••* s::: • «>• •••I T Fakat bu tasan, ihtiva ettiği «küçük partileri silip süpürücü» mahiyeti ile Türk Siyasî Hürriyetler rejimi iizerinde Demoklesin küıcı gibi durmaktadır. Onun bu hüviyetml ve varaeağı sonuçları Turk kamu oyu bilmelidir. Böyle bir tasanmn, nasd bir muteberiyetsizlik ve mesruiyetsizUk ufku açacağını öğrenmclidir. Bu tasan «Demokrasi, çoğunluğun iradesinin yürümesidir. Çoğunluğun iradesini en kolay ve en büyük ölçüde yakalama yolunu da buluyorum» iddiası ile gelmiştir. Fakat bu iddia noksan ve yanlıştır. A.P. böyle noksan, yanlış bir görüşe dayanarak, ashnda, yeni hasıl olmaya başlamıs çok altenıatifli taürriyet Cumhuriyetimizi, gene tek hâkim görüş ile, onun karşısında pek zayıf bir muhalefetten ibaret bir basitliğe sokarak, tasavvur ettiği mutlakiyetini kurmak istiyor. Şimdilik bu tehlike ertelenmiştir. Fakat iferide gene ortaya çıkacaktır. Kamu ovu* buna tüm ran olmamahdır. Bunun için de şunlan bilmelidir: etken kılma zorunda olan bir siyasal hayat tarzmdan ibaret olabilir. O balde seçim sistemimiz, artık, yalmzca ve alelâde olarak, çoğunluk iradesini yakalama, bulnu, etkili hale getirme aracı olamaz. Muhalefetleri de, alternatifleri de bulma, yakalama, etkili kılma aracı olmalıdır. Binaenaleyh seçim sistemi memlekette sosyo • politik olarak mevcut olan ne kadar muhalefet, alternatif varsa, hepsini bulup, yakalayıp Parlâmentoda etken hale getirecek nitelikte olmalıdır. Bunun ötesi, muteber olamaz hatta meşru olamaz. ;=!! Dikkat edilsin lkkat edilsin: Parlâmentodan öyle bir seçim kanunu çıkabilir ki, bunun, Anayasanm l&fzuıa aykınlığı tesbit edilip meşruiyetsizliği kolayca ispat edilemez. Fakat bu kanun, siyasal gelisme yönüne aykın olmakta devam edebilir. Ve iste bu bakımdan da siyaset felsefesi açısından muteberliğini, meşruiyetini yitirmiş duruma düsebilir: Bizim giyasal gelisme yönümüz «Anayasaca muteber ve meşru sayılan her düşüncenin, siyaset yapmasına, siyaseü etkilemesine, gücünü Türk TJlusunun kaderini etkilemeye elverişll hale getirmesine elverişli bir yön» dür. Bir yeni seçim kanunu İle, kurulmus obın ve işlemis bulunan böyle bir yolu ve onu izleme hakkım, imkâmnı kaldırmak, siyaset felsefesi ve demokrasinin temel ilkeleri bakımından meşruiyetsizük teşkil eder. İPİ D • ••• Tek baş, tek oy •• Gerçekten Demokrasi, bir dıs açıdan, seç| | m e n oyu vasıtası ile çoğunluğun iradesini yakalama ve onu, siyasî iktidan işleten ve uygulayan irade haline getirme vetiresidir. Bu bakımdan önemli olan husus «çoğunluğun İradesini bulan, yakalayan» herhangi bir sistemin uygulanmasındadır. Çoğunluğun iradesini yakalayacak olan bir seçim sisteminin; kadmlan kapsamaması da, siyasal erginliğine kavuşmuş bütün Türkleri kapsamaması da mümkündür. «Tek baş tek oy» sistemine itibar etmemesi mümkündür. Bunun yerine, servet derecesine, mülkiyet derecesine, aile reisliğine, diploma sahipllğine onlar arasuıda da çok diplomaya sahip olmaklığa önem verebilir. Yeter ki, sistem, bir çoğunluk iradesini bulsun, yakalasın işletmiş olsun. Çünkü Demokrasi, çoğunluğun iradesinin yürümesi, muta olması, egemen olmasıdır. Binaenaleyh seçim sistemi, bu çoğunluğu yakalamada bir hukukî şekilden ibarettir. Bütün önemi de bundan ibarettir. Bu çoğunluğu yakalayan bütün şekiller muteberdir, meşrudur. Hatta, en basit, en kolay yoldan çoğunluk iradesini yakalayan sistem daha da muteberdir. Eğer, ancak belli bir serveti, belli bir sosyal yeri, belli bir fikri seviyesi olanlar eliyle çoğunluğu yakalama daha da kolay ve basit olacaksa bu hususta kullanılacak usul ve varılan sonuç ne olursa olsun hem meşrudur, hem de basitliği ve kolayhğı dolayısiyle muteberdir. E | Fakat demokrasi bir iç ve gerçek açıdan, ""kendisini gerçekten demokratik kılacak ö ı nitelik açısından, sadece bu sayı çoğunluğunu yakalama vetiresinden ibaret değildir. Bilhassa siyasal hürriyetlerin varolması; bu siyasal hürriyetlerın, iktidar ile birlikte ve en aşağı iktidan meydana getirmesî kadar altenv>tifi de, muhalefeti de meydana getirmesinin vaı^lmasıdır. Muhalefetin işlerliğinin bütün gücü ve bütün nüanslan ile daha baştan sağlanmasınm varolmasıdır. Bütün siyasal eğilimlerin, bütün siyasal araçlardan, imkânlardan, kurumlardan yararlanarak kendilerini ifade etmelerinin sistemidir. Bu siyasal eğilimlerin, gelecek iktidar çoğunluğu olma yolunda, bütün araçların, imkânlann, kurumlann içinde kendüerini duyurtmalannın mümkün olması sistemidir. Alternatiflerin, muhalefetlcrin, önce, doğal olarak sahip olduklan orandan hiç düşmeden kendilerini, her türlü siyasal araç ve kurum içinde yaşatabilmeleri sistemidir. Nihayet, gelecek iktidar olma yolundaki bütün imkânlan kullanabüme istidatlarını geliştirebüme, büyütebüme imkânlarının işlediği bir sistemdir. Siyasal hürriyetlerimiz de bilhassa Parlâmentolarda uygulandığma göre; siyasal hürriyetler de, alternatifleri ve muhalefetleri bilhassa Parlâmentoda meydana getirebileceklerine göre; alternatif ve muhalefet nüanslarmm en gerçek sağlanma yeri de Parlâmento olduğuna göre; alternatif ve muhalefetlerin, içinde yaşayabileceği en verünll ve etken araç ve kurum, bizzat Parlâmentonun kendisi olduğuna göre; gelecek iktidar olma çalısmalannm seçmene en iyi sunulma yeri, gene bizzat Parlâmento olduğuna göre, demokrasi de ancak bütün alternatifleri ve muhalefetleri, olduklan gibi Parlâmentoda toplama, teşkilâtlandınna, îngiltere'de birbirinin muhalifi ve altematifi olan iki büyük ve nihayet üç tane giyasal eğilim ve akun vardır. Seçim sistemi bunlann üçünü de tam yakalayabfldiği içhıdir H, muteber ve meşrudur. Siyasal eğilim ve akımlan pek çok olan ve tngiltere'deki gibi dar bölge usulüne dayanan bir seçim sistemi ile tüm yakalanamayacak olan Fransa'da bu İngiliz sistemi muteber ve meşru olamaz. Orası, bütün muhalefetleri ve alternatifleri Parlâmentoda ifadeye imkân verecek bir başka sistem bulmaya mecburdur. Ve bulmuştur da. öyle ki, muhtaç olduğu kuvvetli hükumeti, Parlâmentodaki parti sayılannı azaltıp bir tek parti mutlakiyeti kurmada aramamıstır. Bütün partileri meclise sokmakla beraber, gene de bir kuvvetli hükumet formülü mevcut olabileceğini düşünmüs ve bunu bulmuştur. aj'in Prof. Dr. Besim Üstünel'in yaztnış olduğu yazı serisini okudum. Yazarın görüşlerine esas itibariyle karşıyım ve bazı hususlan eksik buldum. Meseleleri ıırasiyl* •!• «1mak istiyorum: 0 Tazann belirttigi fizere, a ı gelişmi? Ulkelerle gelişmis ülkeler arasındakl fark kapanacağı yerde gittikçe açılmaktadır. Bu noktada beraberiz, az gelişmis ülkeler bn farkı kapatmak için ne gibi bir iktisadi politika izlemelidirler? Bu yazılarda bu sornms açık bir cevap bnlamadığımı belirtmek isterim. O Batı Almanya, Japonya, îsrael ve Venezüellâ gibi ülkelerin rejim değiştirmek zorunda kalmadan %14 ün üstünde bir sinai üretim artışını gerçekleştirdikleri ileri Bürülmekte ve hemen arkasmdan az gelişmis ülkelerin kapitalist olmayan bir düzenle kalkmabilecekleri tezinin zayıfladığı neticesine varılmaktadır. Sayın Üstünel'e sunu sormak isterim: Batı Almanya 1950 de az gelişmis bir ülke miydiT Bana göre değildi. S AZ GELIŞEN ULKELER ve TÜRKİYE Idaresinl «Bizi boyunduruk «ltırıda tuttulnr> diye itham etmedller. Fakat imparatorluğun son yıllarmda kötü idareden sikâyet edip ona karsı savaş açtılar. Cumhuriyet Inıruluşundan son yıllara dek, Türkiyeyl bir önder olarak biliyor lardı Araplar. Böylece eskl kin diye bir jey mevzuu bahis olamaz. Araplarm B.M. de Türkiye aleyhine oy kullanmalanna gelince, bu da junlardan ileri gelmekte olduğunu sanıyorum : O Türkiyenin tsraeli tannnası ve ikill münasebetlerin gelismemesl ve Türkiyenin Araglara hiçbir şekilde yakrnlık göstermemesi. O Araplarm 3. Dünya'ya mensup olmalan ve buna karşılık Türkiyenin NATO ve CENTO fiyed bolunması. A Türkiye'nln Araplar tarafından hain diye ilân edilen bazı hükümdarlarla dostluk ve iyi münasebetler kurması (Nuri Sait Pasa, Habip Burgiba v.s. gibi). O Cezayir meselesi B.M. de gSrüsülürken Türkiyenm Fransa lebine oy kııllanması. Bunlan izah etmekle beraber Araplann, Türk dostu olduklarmı ve bu dostluğun karşılıklı iyi davranışlara bağlı olduğuna inamyorum. erkek tabipler dahi gitmemektedirler. Buna karşılık, köy ebeleri, gezid köy kadmlan kurs öğrermen leri köylere gitmekte ve çalısmak» tadırlar. Ben Doğuda bir 1 merkezinde 1 bulunduğum halde makiyajı düşünmek şöyle dursun, sabahlan erken saatlerde, evimde çalışan bir kadma çocuklanmı bırakmanın üzüntüsü içinde okula gidiyorum. Kendi çocuklarımız, eğitimden yoksun kalmış bir kadırun kötü etkilerine mâruz kalırken, bizler onlarm çocuklarının eğitimleri ile uğrasıyoruz. Bayan öğretmenler de dahil bütün öğretmenler, kanunlann kendilerine sağladığı olanaklarm yetersizliğine rağmen vicdanlan ile vazife ve yurtseverlikleriyle görevlerlni her meslekten daha çok yapmış durıımdadır ve yapmaktadırlar. Karşılığmda ise öğretmen fedakârdır, vefakârdır edebiyatı yapıhnaktadır. Kaldı kl, kadınm toplumda g&rev alması birtakım özel durumlan gerektlrir. Kadm erkek aynı hal ve sartlara tâbi tutulamaz, Kadınm toplumdakl çalısma ortamı başka erkeğinki başkadır. Buna gözetmekse kimsenin zararma değildir. Kara kuvvet! Mehmet AkiHn ölüm yıldönümünde Yüksek Islâm Enstitüsfl öğrend Derneği bh: anma töreni düzenledi. Törene katılan koro'dakl kızlara birer beyaz başörtüsü verilmiş, ve başlarmı örtmesl Istenmis. Atatürk'ün «Hsyatta en hakiki mürşit ilimdir. sözü yazılı levha Adana İmam ve Hatip Okulnnda duvardan indirilip yerine Arapca bir ibarenin asıldığmı da gazetelerde okumnşsunuzdur. Ba iki olaynı üstüne şimdi de Biga'da çıkan Birlik gazetesmm îsmet Dereli hnzaıU basyazısmdan parçalar okuyalnn: «Ramazamn raşmdan beri Çarşı Camiindeki vaızlan dinliyenler bekledıklerini bulacnamanın üzüntüsü içinde olduklannı söylemektedirler. Böyle koa^anlar haklıdırlar. (...) Camii bir seçim meydanı, kürsüyü de fideto bir seçim kürsüsü haline getiriyorlar. (...) Neler işitiyoruz? Işte öcneüeri: Bir vâiz çıkıyor «Ancak midesi aç olanlar iyi düşünür. Din ululanmız riyazetle yetişmişlerdir. ve evliyalık mertebesine ancak bn suretle yükselmişlerdir» diyor. Bir diğeri «Yüksek tahsil yapanlar h«r şeyi bilirler, hattâ birkaç dil bilenleri de vardır. B'.' iyi bir şeydir. Fskat sorun onlara. Kitabı bilmezler kitabı. Yâni Kur'anL Hazreti Mahammedi de bilmezler. Ama büyük adam diye bir sürü gâvurun adını sayarlar. Neden bilmezler? Öğretmediler, ve öğrenmediler de nrjdanj ( ) Bir başkası çikar «Islâmiyetin içine fitne Lozan'da sokuldu» der. Başka bir gün ajrm adam: «Pek yakında memleketimizde inananlarla, inanmıyanlar arasmda büyük bir bogusrca olacak. Ve bu boğuşma çok kanlı olacak. Biz müslümanlar îimıiiden hazırlanalım> feklinde konujur. (...) Bir vâiz de bir gün kürsüye çıkar, şunlan konuşun «Fransız BüySk thtilâlini dinsizler hazırladı. Bizdeki 1839 hareketi de bunun beaneridir. Ve frenkliğe özentinin bir neticesidir. Büyük Reşit Pasa dırier. Ne büyüğü efendim, Küçük Mustafa Reşit Paşa küçük. Bu ve yardımcılan Abdullah Cevdet VJ. bunlar birer Donkişot. 1839 la benber dinsizliği soktular memlekete.» Bigaya yeni ^ l e n bir vâiz de «Biz burada her şeyi konuşuruz. Kimseden korkmafva. Pasa olsa bile korkmayız» buyurur. Merkez Vâizi de «Geçen sere bir beyanname için bizi şikâyet ettiler de ne oldu sonki? Bizim iııç kimseden korkumuz yoktur. Şikâyetcileri de biliyoruz. Birgün scracağız onlara» (...) Ve Birlik gazetcsl basyazısma şöyle devam ediyor: «Yeni gelen râizin Biga'lılar hakkmdaki sözlerine cevabmuz da şu olacaktır. (...) Gerçekleri bilmeden konuşuyorsunuz vâiz efendi. (...) Dijrorsunuz ki kürsüden «Biz müslümanlar başka yerde toplanamnyız. Emniyet knvvetleri hemen peşimize takılır. Ama burada camide rahat koncşcruz. Kimse kanşamaz bize. Istediğimizi söyleriz. Kimseden de kortraayız.» Neye, kime harp cesaretten bahsediyorsunuz, açık konuşunuz. anlasın millet Yııkanda belirttiğimiz gibi bir siyasetçi değil, gerçek bir din adamına yzraşır şekilde konuşsanız ne iyi olacak!.. * * * tste size bazı olıytar ki çoğu kişiyi umutsuzluğa sürükleyebilir, ya da kızdırabilir. Oysa ^ondan daha tabiî bir şey olamaz sanıyoruz. 193060 arasında Cumhurlafkanlarınm oy almak için seyh sakalı öptüğü bir devirdl. Ama bütün bonlar da meselenin siyasi görünüşüdür. tktisadî temelde irticam sebeplerinl bulup kazımadan, Türk halkmı Ortaçağ ka fasma göre eğitmtk istiyen kara kuvvetin önüne geçilemez. Polis ve Jandarma işl değOdir bu... Kara kuvvetin makbuz defterindeki islmlerin hangi iktisadi düzenden kuvvet alarak yaşadığını bilmek gerekir. Anadolunun 6»kir halkmı ve memleketin zenginliklerini sömürenler bir yandan trriçre bankalarına para kaçınrken, öte yandan da sömüriicü düzeniı yürümesi Için kara kuvvete yatırım yapmaktadırlar. Çünkü bir gîm ortalık ışırsa, ve çünkü bir halk uyanırsa elbette sömürüeülere kar«ı uyanacak ve temel haklannı arıyacakür. Blr gün halk uyanırsa veefilerln hesabını, toprak reformunu, eğitimde adaletl Istiyecek, millî gttiı dağılısmdaki sonsuz haksızlığa lsyan edecektir. Bu halkın uyınrnasını istemiyenlerin yctistirdiği ve donattığı vâisler, camide kürnâye cıkacak ve Biga Birlik gazetesinin yazdığı gibi: Ancak midesi a; olanlar iyi düşünür. Din ululanmız ancak riyazetle yetişmişler ve evliyalık mertebesine böyle yükselmişlerdir™ diye tevekkül fehefenni fakir halka asılayacaktır. Geri lktidarlann tabiî mürtefikidir kara kuvvet... Geri iktisadi düzenın tabiî müOefJikidir kara kuvvet... ve fikir özgürlüğünden korkanların tabiî möttefikidir kara kuvvet... Türkiye ile ilgili görüşler Mesude ÖZYAVUZ Öğretmen Erzurum • Aynı konuda Kurtalan llköğretim Müdürü Sabahattin GÜZEL de, tartışmacı Özyavuz'un görüşünü paylaşmakta ve «Smıf arkadasun Saym Bastürk'ün konuyu toplum kalkınması ve kalite yönünden objektif bir sekilde değerlendirmediklerl kanısmdayım» demektedir. * * * Altı Alternatif ürkiye'de de, şimdi 6 alternatif, 6 siyasal eğilim ve akun vardır. Çoğunluğun iradesini ifade etme faraziyesi arkasına saklanarak, bunlardan bir İnsınını, «bütün alternatifleri ve muhalefetleri kendi göğsünde, tam oranlan içinde, toplama zorunda olan Parlâmentoda» kendilerini ifade etme imkâmndan yoksun bırakan bir seçim sistemi, muteber olamaz demokratik olamaz. Demokrasinin ilkeleri ve felsefesi açısından da meşru da olamaz. Bu, ayni zamanda Türk Ulusunun, önündeki türlü alternatifler aracıhğı De kendini ifade etmesi, geliştirmesi, kendine en uygun çöriim yollanm seçmesi hakkım da tanımamak olur. Mevcut sistem, bütün alternatiflere kendilerini meclislerde ifade imkâmnı verdiği gibi, fistelik, bir büyük partiye bir büyük oranla çoğunluk tradesinl hukuken sekillendirme imkâmnı da veriyor. O parti, halk önündeki gücünü yitirmedikçe bu imkânı da elinde tutacaktır. Bununla yetinmeyip daha fazlasını lstemesf, demokrasinin, gerçek demokrasinin ötetd alternatiflere de tamdığı kendini ifade etme ve etken küma hakkım küçülterek hattâ tasfiye ederek onlarm haklarım, kendi hanesine kaydetme teşkil eder. Bu parti onlann hakkmı gasbetme yolunu eline geçirmek istiyor. Ona bu imkânı verecek bir seçim sistemi, Türkiye şartlan bakımmdan verimli, muteber, hattâ meşru olamaz. T İİİ! • ••I H Her zaman lşitiriz, OkuSelâhattin BEZİRGÂN ""ruz. Türkiye as gelişmis Î.Ü. Fen Fak. îst bir ülke. Sanayileşmemiş bir ülke. Politikacılarımıı bunn söyler* * * ler; gerçek de bu. Fakat sayın yazara göre 1950 65 arasında gelişme hızımız bütün as gelişmis ülkeler ve gelişmis ülkelerin gelişme hızından fazla olmuştnr. Ben bu fikirde değilim. Gerçi gelişme hızı tngiltere'den fazla olmustnr. Ama bu demek değildir ki, hepsinden fazladır. Verdikleri rakamların kaynağını öğrenmek isterim. Birleşmiş Milletler istatistiklerine göre dünyada en geri azetenizin ikinci sayfasmda 10 ülkeden birisidir Türkiye. TaSaym Müfide Z. ERKÎN'in zarın verdiği rakamlara göre Or«Toplum Kalkınması ve Katak Pazar ülkelerinin gelişme hıdın» yazısı üzerind» görüflerini zı bizdeki gelişme hızından yükbelirten Diyarbakırda ilköğretim sektir. Buna göre nasıl oluyor da müiettişi Baydar Bastürk'ün dübizdeki gelisme hızı gelişmis ül sünceleri peşin yargılar niteliğinkelerin hızından fazla olabiliyor? dedir. Burada bir çelişme var gibi geldi Saym Baştürk yazısmda funlan bana. yazmaktadır: «Doğuda ilçe mer Toplum kalkınması ve kadın G Genel Görüşme smırlanmamah r.: Sonuç ğer bugün Türkiye'de, 6 alternatif varsa, bunlann tümüne imkân vermek gerekir. A.P., hünerli ise, muktedir ise kendisine pek benziyen alternatifleri kendi göğsü içinde birleştirsin. Ama kendisinin orta veya ortamn solunda veya demokratik sosyalizmde olduğunu söyleyen öteki alternatiflere, yaşama imkâmnı bertaraf etmeye kalkmasın. Bu, alternatiflerin, muhalefetlerin mevcut olma ve yaşama hakkım tanımamak; rejimin ister iktidarda, ister muhalefette olsun temel unsuru olan kuruluşlann bu temel unsur olma hakkını, ellerinden, bir seçim türiiğü ile gasbetme teşkil eder ki bn, verimli, muteber ve hatta meşru olmaz. •••• • ••a • •«• E :•:• •••• «taa •••• • *•• • ••• • ••• ••• • ••• • •••• :::: RODEZYA BOYKOTAII ETRAFINDA YORUMLAR odezya'mn bağımsızlığı meselesi, siyasî çevoykotaj hareketi, bakır, krom ve tütün ihrelerde olduğu kadar, dünya piyasalannda racatı bakımından, bizi de yakmdan ilgilenda önemini muhafaza etmektedir. Bılindiği gibi, diren bir mesele haline gelmiştir. Krom ve tütün bu memleket bakır, ebnas, altın, krom madenleihracatiyle uğraşan çevrelerde, fazla satış ümitlerine sahip olan bir memlekettir. Burada, bu zen rı belirmistir. İngiltere'nin her yıl, Rodezya'dan gin kaynaklardan başka, bol miktarda tütün de 20.000 ton krom alması, bu ümitleri artıran bir üretilmektedir. Bu tütün kalitesinin Uriental tü âmildir. Acaba, boykotajm önderi olan İngiltere, tün olduğu iddia edilmektedir. Bu iddianın da ne krom ihtiyacuu hangi kaynaktan tedarik edecekdereceye kadar gerçeğe uygun olduğunu bilemiyotir? Bizden mi? Sovyetler Birliğinden mi? Toksa ruz. Her ne olursa olsun. Rodezya'nın iki yıl ön başka kaynaklardan mı? ceki bir istatistiğine bakacak olursak, 139.000.000 librelik bir ihracat yaptığını görürüz. Bu besaba göre, bu memleketin dünya tütün ihracatında, Tütün ihracatma gelince, Japon firmalan taradördüncü dereceyi tuttuğuna hükmedebiliriz. fından şimdiye kadar piyasamızdan 2.483.000 kilo ahnmıştır. Bu miktarın değeri, 30 milyon lirayı bulmaktadır. Japonya gibi diğer memleketlerin de, her zamankine nisbetle, daha fazla tütün alaakıra gelince: The Financial Times'in 1964 caklan ümit edilmektedir. deki bir grafiğine göre, üretici memleketleBakır ihracatı için yeni müşteriler bulmaya rin yüzde hesabiyle elde ettikleri miktarlar şöyve bu uğurda gayretler sarfetmeye hiç de ihtiyaç ledir: kalmamıştır. Zira, her elde edilen bakır partisine, 24 Birleşik Amerika kolayca müşteri bulmak kabfldir. Son olaylar do13.25 Şili layısiyle, tek avantaj, fiyat meselesidir. B. Ameri13 Rodezya ka 'nın da Rodezya meselesinden dolayı, dış piya12.25 Sovyetler Birliği salara bakır satışlanm kısması, dünya piyasala9 Kanada nnda, fiyatlann artmasına ayrıca bir sebep teşkil 6 Kongo etmiştir. Bu suretle, Londra, metal borsasında, baBunun dışında kalan memleketlerin, üretim kır fiyatı, ton başma 500 sterlini bnlmuştur. nisbetinin tutarı ise, "o 22.50 dir. Yukarıdaki tablodan da anlaşıldığı üzere, Rodezya, dünya bakır üretiminde, üçünçü sırada yer aünaktadır. odezya'ya karşı yapılan boykotaj hareketinin Acaba boykotaj hareketi, bu memleketin belbizdeki tepkilerini ancak, yukanda belirttili başlı ihraç maddelerinin dünyaya yayüışım, tamamiyle önleyebilecek mi? İlgili çevrelerin bun ğimiz yorumlarla tesbite imkân bulabildik. Bahis konusu olan olaylann gelişmesiyle, ihracatçı çevdan şüphe ettiklerini tahmin ediyoruz. Zira. Ikinrelerde beliren ümitlerin, pratik sahada ne gibi ci Dünya savaşından sonra, B. Amerikan sermasonuçlar vereceğini simdiki halde kestirmeye imyesi, Şili ve Kongo'da olduğu gibi, Rodezya'nm kân bulamryoruz. Bu bakımdan, bu meseleler etbakır sanayiine de katılmıştır. Bu durum karşırafında kesin hükümler verebibnek için, btraz dasında, bovkotaj hareketinin tesirlerine dair yorumha beklemek zorundayız. lara girişmek zordur. iii •••I •••I • ••I I» Türkiyede sinai üretim ar" " tışının kaba bir tahminle %12 olduğu ileri sürülmektedir. Bu nispet ',i3 lük nüfus artışı gözönüne alınırsa Vo9 a düşer ki, bu da yeterli bir hız değildir. Yazara göre bundan sonra 30 sene boyunca yılhk sınai üretim artışı Vol5 in üstünde olursa prob lemlerimizin bir kısmı halledilmiş olacaktır. Kanaatimce bu hedefe ulaşmak bugünkü «istemle mümkün olmıyacaktır. Yazara göre, yukanda öngörülen hedefe ulaşmak İçin rejim değişikliği söz konusu olmamahdır. Elbette olmamalıdır. Demokrasi içinde kalkınacağız. Yalnız üzülerek belirtelim kl kötü bir anlayış Saym Üstünele de hâkim olmuşa benzemektedir. Bu anlayış şudur: «Demokraside sistem tartışmalanna yer yoktur. Biz izm istemiyoruz. Biz özel teşebbüs çüyüz.» yani demokrasi bu saym kişilere göre özel teşebbüs özgürlüğü demektir. Daha doğrusn kapitalizm demektir. Gerçek demokrasiden bahsedebilmek için o ülkede kapitalist olmayan toplumcu yolu savunan partiler de bulunma lıdır. Bulunmuyorsa demokrasi ' den bahsetmek bile yersizdir. Bu itibarla rejim değişikliçine lüzum yoktur. Fakat sistem değişikliğine ihtiyaç vardır. Bunu da ancak halkımızm oylan tâyin eder. C ayın Prof. Bahri Savcı'nın «Genel görüşme Iıdır» başlıklı yazısmı Ugiyle okudum... Medenl cesareti gerçekten güçlü olan Sayın Savcı'nın görevlerine katümamak elde değil... Bu konuda bizim de ilâve etmek iskezlerine her yıl bayan öğretmen tediklerimiz var. Şöyle M: tâyin edilir. Fakat birçoğu gitmek O Esefle gördük ki, gelecek İçin istemezler. Tâyinlerinl il merkezlyapılması gerekenleri karar altına ne aldırma çabasma düserler. Çün almak için açılan bir genel görüskü II merkezinde rahat ve huzur me çığınndan çıkanldı... Ereğiniçinde olacaklarmı ve bo arada den uzaklaştmldı... Bir taknn usul makiyaj yapıp derse girebilecekletartifmalan şekline sokuldu... Par rini düşünmektedirler.» tiler üstü bir konu olarak ele aBu fikirler, sorunlarm nedenl*hnması gereken bu sorun, yine rini göremiyen çoğunluğun yalm iç politika çekişmelerine konu y*> kanılan ile aynı saftadır. Bir öğpıldı .. Suçlu aramaya gidildi... retmen olan saym müfettijin ba«Suçlu» ben değilim, «suçlu» sensit bir makiyaj meselesini, il mersin gibi, bir takım siyasi cambazkezlerinde kalmak istemenin neUk yollan denendl... denleri arasında göstermesi gerçek A ... «Demokrasi denetim rejilerin ifadesi olmaktan uzaktır. midir. tktidarlarm, mutlakiyet tak Müfide Z. Erkin, Toplum Kaldirleriyle değil, denetim altmda kınması ve Kadm konusunu genelçaüşması rejimidir...» diyor Salikle ele almıs, Baştürk ise bayan yın Savcı, ve ilftve ediyor: Parlâöğretmenlerle ilgili, dıştan bakılmentonun denetim hakkmı sınırla dığmda haklı sayılabilecek görüşmaya kadar gitme yolnna giderek lerini belirtmistir. ülkenin ana gorunlannı, bir iktiA nce kendi kendhnize soralım: dar mutlakiyetinin takdirine bırak " Köy ve ilçelere gitmek istem ı tehlikesi getirmistir...» diye. miyen yalnız bayan öğretmenler Evet, muhalefete söz verilmez, damidir? ha acısı düsüncelerini açıklamak Kendileri müfettis olduğuna göiçin sıra bekliyen elliye yakm milre erkek öğretmenlerin sayısmı daletvekill konuşturulmaz, açıkianha iyi bilirler. Örneğin, bin llraması gereken konular sayı üstünnm üstünde ücret verildiği halde lüğüne dayanılarak kapak altı edisağlık ocaklarma, kadmlar değil. lirse başka türlU yargıda bulunma sı mümkün degildir sayın Sava'nın... Türürlükte bulunan bir Anayasamn var... ki bu Anayasa, •ert anayasalar kategorisine <ırer ve anayasanm ustünhlğü ilkeslni Sn görür. U al böyle lken, «ulusal davamıı Kıbrıs sorunu» ile ilgili genel görüşmeleri lzlerken gördük ki, Parlâmento kürsüsünden «Meclis İç tüzüğünün Anayasanm üstünde olduğu savunuluyor... Bir yanlışl:k olsa gerek: Bizce Meclis içtttzfl ğü, Anayasanm üstünde değil, onu kalkan yapan milletvekülerlnin üstündedir. Unutmamalı ki; hem milletvekilleri, hem içtüzükler güç lerini anayasadan alırlar... «Tasama orgamm» lçtUzUkten Bnc« Anayasa suurlar!.. Ümitler yok edUmemelidir. Siya silerimiz dikkatli olsnnlar... Ulu•an nefretini kazanmak, birbirleri nln nefretini kazamnaktan çok daha, felâketli gelecekler hanrlar'... A ÂKBABA İİİ: YUSUF ZIYA ORTAÇ Bugünkü Başyazısı.. Cumhuriyet H. Avni ŞANDA | iiü • ••a H B ::» Tütün İİÜ •aaa • ••• • ••« •••• ••a a Bakır iiii >••• III B •I •Hızlı sanayileşme için ta*^ rım sektörünün sıhhatli bir . gelişmeye kavuşturulması zorunlu | dur. Bu da ancak toprak reformu i nun yapılması ve geleneksel üre ' tim metotlarmm değiştirilmesi ile I mümkün olabilir». Saym yazar j böyle söylüyor. Ben de aynı fiklr l deyim. Fakat Hükumet programmda bu gibi satırlara raslamak müm kün değildir. Yazarm «bir istisnası ile» diye sıfatlandırdığı bir siyasi partimizin programmda ise yukardakl satırlara harfi harfine raslamak mümkündür. Ben de lna nıyorum ki, gerçek bir toprak reformu yapılmadıkça sanayileşmemlze hnkân yoktur. Bu reformu kim yapacaktır. Hükumet mi? Programmda sözünü dahi etmiyor. Saym Başbakana göre, dağıülacak toprak bile yoktur. Diğer partiler de derece derece geçmiş hükfimetlerde sorumlnluk almışlardır. Onlar da toprak reformunu gerçekleştirmekten kaçmmışlardır. Mesele yine bir noktaya gelip { dayanıyor: Türkiye kapitalist yol | dan kalkınmasını gerçekleştiremez. Gerçekleştirseydi, 40 seneden beri gerçekleştirirdi. Bu sebeple bence sistem değişikliği zornnln hale gel miştir. TÜRKÇE KUR'AN I KERİM 5. Baskı Tam TereUme 8u »tır. (•«kin bir fctftt t»r»fınd»n, ç(|ifll dilllıdı çıkın K R N tıreOmtlıri |lzdin UA gıçlrilerek me;dana gıtirilmlştlr Ku?» gömlekll ciltll 3 8 4 uhıft Ramazan bayramı »onun» kadar STAJYER ALINACAK alanlara 1 O ' Lira Osman GÜLER îst. Hukuk Fakültesi Aym konuda EsHsehir Î.T.ÎA. öğrencisi ve öğretmen Tamer Sazak' da Osetle vaalan «Oylemektcdh. «Pek saym A.P. mllletvekilleri, hanl arşivler konusacak, vesikalar ortaya dökülüp CJÎ.P. perisan edilecekti? Ama ne yazık ki gece yansı saat 24 te radyo basmdan biz perisan aynldık. Gene 1960 dan öncesinde olduğu gibi muhalefet bir emrivaki karşısında bırakılarak ona soru sorma hakkı verHmemiş, saym Dışişleri VekUinin konuşmasından »onra verilen kifayet önergesl lle susturulmuştor. Asıl soru sorubnan icabeden sahıs konnştuktan ve ilk sorulara cevap verdikten sonra muhalefete yeniden soru sormak imkftm bahsedllmemişttr. Ben ve benlm gibi bir çok kimse bn genel gSrflsmeden hiç bir şey anlıyamamıştır. Bütün bunlardan çıkan netice sndur kl saym iktidar partlıi çoğunluğuna güvenerek istediğinl yap makta bir sakmca görmfiyor. öyleyse devrün neden yapüdı? HAZRETİ HUHAMMED ve HADİSLERİ AKBANK UNUM MUDÜRLU6ÜNDEN Bankamıı .eşkilâtmda istihdam edilmek üzere askerlik görevini yapmış Yüksek Okul ve Lise mezunlan arasından Istanbul, Anfcıra, İzmir ve Adanada yapılacak müsabaka im tihaniyle ihtiTa; nisbetinde (stajyer) almacaktır. A tstetlıleT (Akbank Um. Md. Galata P.K. 926) adre sine en geç 21/1/1966 akşamına kadar yazılı olarak müracaat etmelidirler. Müracaat mektuplannda kısa hal tercümesi, sarih adres elle yazılmalı ve mektu ba her fotoğraf iliştirümelidir. (Taliplerüı 25 yaşını geçraemiş olmalan şarttır.) B MürîcaaUardan yazılı sınava girmeleri kararlaştın lanlara dâvetiye gönderüecek, Imtihan yeri ve tarihi »TTica bildirilecektir. C Fransısca, tngilizce ve Almanca lisanlanndaıı blrlnı biln»i tercih sebebi olup, farklı Ucret verilecektir D tmtüan konulan lle maaş miStan, sosyal yardım ve ecneklilik vesair usul ve mevzuatımız hakkındakı malîanat, mahalli şubelerimizden öğrenilebilir. (Reklamcüık: 113 403) OÇOlMCÜ BASKI Hazırlayan:AbdulbSkl GSIpınaılı HAZRETİ MUHAMMEDin hajatmı «a ııçilmiı 1001 nadisial Içlnda tsplamaktadır. Cıltlı kuşe gom!«kli:224 »ahıl* Özcan KORKMAZ 1. Ü. Çctisat Fak. öğrencisi * * * Fiatı Î^Ğ Lira Ramazan Bayramı sonuna kadar »laniara Fıatı 7,5 Lira Sonuç R aaa aaaı Türkün çilesi dolsun artık Hazırla)an : Ihsan llgar 144 tahıf* lıatı><Lira Tanııl»tlı 4 Lira. ÖOEMELI İSTEYİKİ2 IİTAPCINIZDAN GÜREREK AIINIZ MEVLİD NOT: Gazetemize gönderiîen yazılar yayınlansın veya yayınlanmasın iade edllmez. ayın Ord. Prof. Dr. H. V. Velidedeoğlu'nun «Türkün Çilesi Dolsun Artık» başhklı yazısı ve Saym Mehmet Güler'in aynı konu üzerinde görüşlerini dikkatle izledim. Bu konuda g5rüslerimi arzetmek lıtiyorum okurlar» : S Q^/^"p YAYINEVİ * Ankara Caıl P I 1017 İSTANBUL M SATI$ YERLERI ızmır Orhan Ozsifcmı " sın « A n k l r l Kitabavı Ba*k«nl Yayincvl E l < k Galatasaray :|8»nd«r Kltab«vt Bfltttn bnote hiMilı tatin diye