09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 11 Ocak 1986 SAHİFE Şehirde ve Dün Tıp Fakültesi profesörler salonunda başlayan Şehirde Basın Semineri 5 gün devam edecek konomik ve Sosyal Etüdler Konferans heyeünin Gazeteciler Cenüyeti ile müştereken düzenledikleri Basın Semineri dün Tıp Fakültesi Profesörler Kurulu salonunda baslamıştır. Beş gün devam edecek olan seminerde ilk olarak söz alan Vall Nlyazi Akı •Demokratik devletlerde ba yen ve smırlayan mevzuatın değer ımm dafana 4 üncü kuvvet olarak lendirilmesi» konusunda yaptığı çalıştığmı» söylemis ve «Basın bir konuşmada, bazı tahlil ve değer memleketin en önemli konularınhükümlerini açıkladıktan sonra: dan blridir» demiştir. «Türkijenin basın hürriyeti yöDaha sonra söz alan konferans nünden kısa bir zaman içinde ne heyeti idare kurulu başkanı Dr. derece ileri hatvelere ulaşmış olNejat Eczacıbaşı da bugün 3.5 mil duğunu görmekteyiz. İhtilâl geçiyara varan dünya nüfusunda baren bir memleketin en önemli bir sın hürriyetine kavuşanlann sayıhürriyet konusunda o ihtilâlin eiinın yüzde 40 oranında olduğunu seri olarak bu derece önemli ve et •öylenüştir. kili hatvelere ulaşabilmesi bir deGazeteciler Cemiyeti Başkanı vir ve olaylar silsilesi ieln elbetBurhan Felek ise yaptığı konuşma te ki irtiharlaria kaydedilmesi lâ da özetle şöyle demiştir: ı m gelen bir yön te$kil etmektedir» demiştir. •Türkiyede basın meseleleri İlk defa ilmî yönde ele almmaktadır. Bu seminerin Türk basmına bir çok konularda yenilikler getireceğine inanıyorum.» Konferansın öğleden sonraki kıs mında ise Ord. Prof. Sulhi Dönmezer «Basın Hürrlyetini düzenle E Sosyal Etüdler Konferana Basın Seminerinde (goldan itibaren) Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Burhan Felek, Vali Niyazi Akı, Trp Fakülteıi Dekanı ProL Ekrem Şetif Egeli ve Teknik Üniversite Rektörü Prof. Bedil Karafakioğlu (Fotoğraf: Selçuk AYBATAR) rinde... Boynundan beyaz bir kaşkol sarkıyor, kjpkırmızı, benekli kravatnıı ihtimamla bağladığı görülüyordu... Pantalonunun pa çaları bacağına yapışmışçasına dardı... Ve sivri bu runlu papuçlar giymişti ayağnıa!.. Elleri arasuıda oynadığı pempe transistorludan kimbilir hangi istasyonun çaldığı bir caz müziği parçasmı dinleyen genç, az sonra yavaş yavaş ilerdeki ağacın altına doğru yUrümeğe başladı... Ve orada, bankın Üzerinde otururj konusan 3 kişirıin yanına iyice yaklaştı... Sonra paltosunun cebinden çıkardığı 45 turluk plâğı ihtimamla muhafazasından sıyınp ufacık pikaba yerleştirdi... Kulaklanma inanamadım o aada .. Evet duyduğum melodi hiç yabancı degildi... Ve ben sanki îstanbulun kenar semtlerinden bi rinde dolaşıyor gibiydmı... Tadeller aldı beni Köln ve dvanndaki işçilerin «Yüksel abla» sı Yılmaz Çetinet, Taşiara çaldı beni Şefîk Karagüzel ve Türk işçüeri, Atetürk resimleriyle süslü saYardan ayırdı felek londa KimMssizler Yurdunnn meselelerini konuşuyorlar... Gurbete saldı beni... Kimsesizler Yurdunda her milletten insan var kıvırcık saçü yağu yüzlü genç adam elindeki transistorlu RadyoPikabı dikkatli gözlerle ediSiyaholanca bızıyla bağırttınyor ve sonrakonfeksiyon elbise etrafı kolaçan üzeyordu... Garip bir haldi bu... Lâcivert bir vardı gencin Almanya'mn taşı topragı altın değildir... Bir Türk kızı doktora için, Guadalcanal adasına gitti Pensilvanya Üniversitesinde Sos yal Antropoloji dalında Felsefe doktorası yapmakta olan Gülbün Çoçer admdaki Türk kızı, teorık ve üç dil üzerinden başanyla verdikten sonra, doktora tezini hazır lamak üzere bir ilim heyeti refakatinde Pasifikte Solomon takım adaları üzerinde Guadalcaral ada sına gönderilmiştir. Gülbün Çoker, adada bir yıl ka lıp yerlilerin yaşayış ve âdetlerini inceliyecektir. Genç bir Türk kızının bu başarısı Amerikan ilmi çevrelerinde taktikle karşılanmıjtır. İki bekçi, bekçibaşını hırsız zannederek ağır yaraladılar 485 işçi greve başladı | \lilli Eğitim lliikiiıılııjıııııı lıi/iııı 1 varlıüıınızdan haberi \aı ım'! Kısıklıda bir köşkün etrafında tertıbat alan iki bekçi, kontrol» gelen bekçibaşım hırsıı zannı ile kurşun yağmuruna tutup ağır yaralamışlardır. Bulgurlu Sangazi Caddesi 46 sayılı koşkün sahibl Şükriye Akyol'un ihbarı üzerine hırsızlan yakalamağa giden bekçiler, koşk civannda önceki geAyhan Eroğlu: Camiden ayakkabı çalınca ce tertibat almışlardır. (Fotoğraf: İbrahim KÖSEOĞLU) YAYLIM ATEŞI. Bekçi Ismail Kalayıcı ile arkadası Mehmet Ali Erzurumlu, bir ara köşke meçhul bir «ahsm yaklaştığım görmüşlerdir. Mahalle«Yaşım 13. doğum yeri Sinop. Babamın ölümünden sonr» annem nin bekçibaşısı olan Mehmet Aybaşfcası ile evlendl. Beni de başından attı. İstanbula dayılanm yanınayı tanıyamıyan iki bekçi tana geldim. Fakat onlar da bana bakmadüar. Bunu yapmak istemiyorbancalanm çekerek ateşe başladum. Açtım, ayaklanm üşüyordu. Kendi ayakkabılanmı bıraktun. Lâstikîş Sendikası, ikmcı topmışlardır. Bekçibaşı: «Durun, Yerine yenilerini giydim. Fakat çabuk yakalanlım. Daha önce böyle bir lu sözleşme müzakerel^rinde uben Mehmet Ayna, bekçibaşıyım» yuşmazlık çıktığından îzmitte OCAK 11 RAMAZAN 19 şey aklırna gelmezdi.» demesi fayda temin etmemiştir. 13 yaşındaki Ayhan Eroğlu, üç gündenberi Istanbul Emniyet Mükurulu Pirelli lâstik fabrikasınÇıkan kurşunlardan biri Mehdürlüğündekl kısımlarda durumu ıncelenmektedir. Çocuk Bürosu, hırda greve başlanmıştır. met Aynanm sol göğsüne isabet sızlık suçu ile nezaret altına alınan Ayhanm aile durumunu araştomakTürklş İstanbul Birinci Böletmi? ve olduğu yere yığılıp kaltadır. Polislerle beraber gece nöbet tutan, polisle beraber yıyip lçen ge Temsilciliği Grevleri Koormıştır. Ayhanın suçu, Kasımpaşa camiinden bir ayakkabı çalmak. Kendi ayakdine Komitesi dün sabah başlıkabüan yırtümış, yerine camiden yenilerini almış. Cemaatten biri t«yan ve 485 işçinin katıldığı grevV. 1 7.23|12.22'14.47[17.00[18.38| 5.40 VURDÜK. rafından görülerek yakalanan çocuk, yine eski ayakkabüan Ue fcalmış... de, tarafları uzlaştırmak için Vurduklan meçhul kişinin hırE. ] 2.24| 7.22] 9.47|12.00| 137113.41 Ne olacağını bilmiyen Ayhan Eroğlunun memleketinden gelecek telslz müzakerelere devam etmektedir. tız olduğuna kanaat getiren bekBu sabah komite tekrar işçi ve cevabı beklenmektedir. çiler, yerde kıvranmakta olan isveren temsilcileri ile bir topadamın yanma gittikleri zaman lantı daha yapacaktır. kendi bekçibasılan Mehmet AyDiğ<er taraftan Lâstikls SenCMiıııııııımıııııııııııııııııııımııııımımııımıımmııııııııımmıııııııım ıınıu na olduğunu görünce şaşkma dön dikası, îstanbuldaki 51 lâstik ve müslerdir. «Biz, hırsız değil arplâstik fabrikasında ikinci topkadaşımızı vurduk» diye ağlaİu »özleşmeyi yapmak için bütün hazırlıklannı tamamlamış mağa ba«layan bekçiler, Mehve isverenlere gerekli bildiriyi met Aynayı Haydarpaşa Nümuyapmıstır. ne Hastanesine götürmüşlerdir. Olaya Üsküdar Savcıhğı el koymuçtur. Kendileri ile görüstüğümüz Emniyet yetkilileri, bekçiBizleri Tanrının 7 ay kıs hü lardır. Bu sene de durum aynı bajının yaralanmasında bir kaküm sürdüğü soguk Erzurumda, olmuştur. Üniversitemizde burssıt olmadığını belirtmişlerdir. Anadolunun dört buçağından tah lan sadece Ziraat Fakültesi öğrencüeri almıştır. Fen • Edebiyat sil için gelmiş zavallı kimseleriz. tld senedenberi umduğumuz ve Fakültesi öğrencileri olan bizler ümitle beklediğimiz devletin yar ise yine hava, almış bulunuyoruB. Emekliye sevkedilen Dsniz dımlarından nıahrum kişileriz. Okul idaresi elindeki mevcut buNakliyat Genel Müdürü Nâzım Burs için yapüan bütün gayretle lunan 7 8 bursu 70 80 öğrenciye Uzunhekimin yerine, Ulaştırma ri, suya düşmüş takir öğrencüe vermek için müşkülât çekmekteBakanlığı Liman Dairesi Başkariz. Ve aynı zamanda, aynı ünl dir. Bu 1 8 burs ise mezun olan nı Selâhattin Tanç tâyin edilversitenin bir başka ilim kolu arkadaşlann bursu olup, Bamis ve yeni Genel Müdür, dün olmamıza rağmen, üvey evlât kanlık Ud senedenberi okulumusabah görevine baslamıştır. muamelesi görülen biçare gençle za burs tahsis etmemiştir. BilmiKasımpaşa Hacıhüsrev tnahalleYine kendimizi, Türkün gücü • si, Kankardeş sokağında önceki riz. Geçen sene üniversitemizin yoruz? Bakanlığımız bizim varlıbir başka kolu olan Ziraat Fakül ğımızdan bihaber mi? Yoksa Fen, nü dünyaya gösterirken, görü : gece kanlı bir olay cereyan etmiştesine, bağlı olduğu Bakanlıktan Edebiyat Fakültesinde okumak yorum. Bunun başka Dir kelime : tir. Yabancüarın sokulmadığı ve sanii ağır bir vebalmiş gibi bizi ile ifadesi »avaştır. O kelimenin, • tstanbulun «Harlem» i olarak bi2 defa, bu sene ise yine aynı Fakülteye 1 defa olmak üzere cem' adam yerine koymuyorlar mı? o savaş kelimesinin bizrm için • linen Hacıhüsrevdeki yaralama oan iki senede 3 defa burs tahsis Oysa biz bu mesleği sevmiş ve ne mna ifade ettiğini hepi : layının iki falli bulunamamıştır. Eyüp Sağmalcüar Altıntepst ma edilmiştir. Fen Edebiyat Fakül mesleğin kutsallığona yürekten 1 miz çok iyi biliyoruz.. Ama hak • hallesınde dün gece bir ilkokul Beşiktaşta oturan Soyer Akat, tesi ise geçen seneki bütçe mü nanmış kimseleriz. Bu hususues h olduğumuz halde htksu ka | barakası yanmıştır. tklnci okul Kankardeş sokağında bir arkadazakerelerini ileri sürerek burs ki bir boca olan Saym MiUi E bul edilerek, küçük görülerek ya : şını aramak Üzere gelmiş, fakat dördüncü sınıf öğretmeni Teoman ğitim Bakammız daha iyi bilirler. şamaktansa, şerefimizle, inan ; vermemiştir. Oysa diğer fakültesokağa gtrmesi İle meçhul iki şah Esip'in yapbğı okul aüe birliği dığımız bir gaye uğruna, »ehitle • de böyle biT durum yaratılmamış, Bizler her türlü hayat şartlarınsın kendisini izlemeye basladıklatoplantısından sonra yanık bırarimızin başı için intikamuruzı a ; öğrencüer ümit ettikleri yardımı dan mahrum, tiyatrosu, operası nnı görmüştUı. Meçhul kişüer, talan sobadan sıçrıyan kıvılcımlarak ölelim daha iyi. \ en kısa bir zaman içinde almış olmıyan, kar, fırtına, tipi demeSoyer'in tenha bir yere geldiği sılar, yangına sebep oünuştur. tlgiden ilim yapmak ve memlekete Dünyanın en şerefli milletiyi» j rada bıçaklannı çekip üzerine sal liler yanan barakanın 15 bin lira en ulvi bir meslek ile hizmet et diye hakkımızla övünürken, bu | dırmışlar ve ağır şekilde yaraladeğerinde olduğunu söylemişlermek istiyen Atatürk çocuklanyız. na gülen düşmanlarımıza kendi | mışlardır. Yaralı ifade veremiyedir. Açıkta kalan öğrenciler diğer Büyük Önderin ismini taşıyan bir mizi gostermenin sırası geldi. ; cek bir durumda İlk Yardım Hasokullann dershanelerine yerieştiîstiklâl Savaşımızda, kurtulu • üniversitede tahsil eden bizlere tahanesine yatırılmıştır. Polis, serilmilşerdir. yapüan bu haksızlığın sorumlusu şumuz için, ben öleyim »ma va : bebi öğrenllemlyen yaralamanın iki failini tesbite çalışmaktadır. kimdir? Bizler sadece ve ancak tanım sağ olsun diye çarpıştık ; devletin temin edeceği buıslarla ve kazandık. Kıbrıstaki kardeş | 48102T (Tesvikiye'» N o : l u lerimiz, ağabeylerimiz, dedeleri ! tnuz bir aydır bozuktur. Zaman za tahsil yapabüiriz. Başka türlü miz de bunun gibi çarpışırken i dan ses gitmemekte ve korkunç geçimimizi temin edemeyiz. Çün biz bu zevki neden tatauyalım. ; İstanbul Emniyet Beşinci Şube gürültüler gelmektedir. Üç günde kü devam mecburiyetimiz vardır. Ne mutlu ki bu güzel topraklar ! Müdürlüğünün tuvaletlerindeki Tahsilimize devam edebümemiz bir olmak üzere tahminen 10 kemusluklar ve kurşun borular öni ve âciz gücümüzle memleket biz için sehit olabüsek. re (02 No. lu Şikâyet ve Ânzat ceki gece bilüımiyen bir hırsız Eğer dâvamıza hakikaten ina ' Servisine müracaat edip vaziyerl metınde çalışabümemiz için biztarafmdan çalınmıştır. Daha önce lere beklediğimiz yardımı yapın. nıyorsak, bunun mes'uliyetinden i bildirdim. Derhal bakılacağjnm de aynı yerde hırsızlık olmuş, buOkumak zevkinden, hizmet aş çekinmeden, hattâ on a yapma j temin edilmesine rağmen bugüne tün tuvaleüerin musluklan çaBir ö'ü, 4 ağır nın şerefini de taşıyarai ve «söz | kadar hiç bir işlem yapılmış de kmdan bizleri mahrum bırakmalınmıştı. Deniz polisinin bulundu ğildir. Hattâ bu arada bazı roe yın. Büyük Önderin ismini taşv lerimizin önüne bir küvet için i yaralı var ğu binaya giren cüretkâr hırsızin mur hanımlann gayet kabaca dav yan bir üniversitede okuyan biz de hayat kelimesinin mânasını tesbit edilmesi için çahşmalara BURDUR AntaJy» Istltametlru ramşlanna da muhatap oldum. fakir gençleri bu yardımdan mah dahi anlamadan hunharca katbaşlanmıştır. Denizcilik Bankasıden gelmekte olan Tahlr UstaoSlu, Ânza dolayısiyle sesuni duyura rum etmeyin. Memleketin Üerle ledilen kardeşlenroiziri manzana ait olan binarun sokülen musyönetlmlndekl 07 AX «7} pl&kall bir bilmek için bağırmaya mecbur ol mesi için bütün gayretleri Ue rasını» getirerek istedığimizi ya otobüa Çeltlkçlbellnde kar T« bu». luklan ve kurşun borulan tamir palım artık. duğum için (Ne bağınyorsun be) çahşan yeni iktidann yeni Bakad&n kayarak 15 metreUk bir uçu. ettirilmisitir. Ahraet Soyner ruma yuvarlanmıjtır. Tolculardan diyerek telefonu yüzüme kapadık nmdan bu yardımı yapması için Fatm» Aear adlı kadın derhal ölmüj, ; lan bile oldu. Ârızanın derhal şüphe etmiyor, en deıin saygıla4 fclşl ağır, 13 tl?l de muhtellf yer. ' giderilmesini ve 02 deki memur rımızı sunuyonız. lerlnden hafll furette yaralanmıştır. : hanımlara şikâyet sabiplerine neAtatürk Oniversitesl Öte yandan, kar ie don sebeblyla İ zaketle muamele etmeleri lâzım Antalya • Burdur arasmda traîtlc ak. FenEdebiyat Fakültesi ' geldiğinin ihtar edilmesini rica ede Bamıj. gunluk olarak gelmekte olan 200 arkadaş adına : rim. * İstanbul gazetelerl bir güngeclkmo Bafet PoUt Ue Eflebilmlçtlr. : F. Keskin «AyakJarim çok üşüyordu...» "Pirelli,, de Türkieri yakalayan . Herdeki bankın üzerinde oturan 3 kişi yanlarına yaklaşan adama ve şarkıya aldırmamışlaruı bile .. Konuşmalanna devam ediyorlardı. Ancak bu sırada yine oralarda dolaşan başka bir genç, BadyoPikaph, slyah saçlı adamm yanma gülerek yaklaştı ve: Merhaba arkadaş, Türksün galiba? diye sordu... ötekisi heyecanlanmıştı... Ve memnundu... Pikabın sesini biraz hafifleterek cevap verdi: Evet ya dedi... Ve sonra ne«ell nesell devam etti... Bn makina, benim av!... EvelaHah hiç kaçırmıyor... Nerede bir Türk rar> sa böylece yakalayıveriyor!.. Nasıl yani bizim nerede oldu ğumuzu mu gösteriyor ki!!.. Ne biçim şeymis o?.. Bir tane de ben alayrm bari!.. Ötekisi guldtl *• bu sefer izah etti: Yok canun öyie değil... Mem leket hasreti çekiyordum çok... Çahştığım yerde ax Türk vardı. Ben de bizimkilerle bol bol konuşmak istediğün için basladım aranmaya... Bu RadyoPikabı aldım... «Yadeller aldı beni» plâğını takrverdim! Çıktım yollara... Basladım şarkıyı çalmaya... TabH ne kadar Türk varsa dayanamadl yanıma yanaştı... Şimdi bütün izinü günlerimde böyle yapıyorum Ifte!.. Elâzığlı Hıdvan Dinç gibi, mem leket hasreti çeken, Türk arkadaşlanyla ne kadar konuşursa konuşsun doyamayan pek çok işçimiz vardı Almanyada... Ve bunlann ekserisi mall durumlan düzgün olan, geçün bunalımına düşmemiş kimselerdl... bir makİna h i r te Jsml ^ ^ vüiyor ve tutuluyordu... «Yüksel ^ ^ ,Yüksel abi...» Kimin ne derdi varsa; hemen soluğu ablayla abinin karşısında alıyor, bir çare bulunmasını istiyordu!.. Tımarhaneye yatırılacak hasta, hapishaneden çıkan mahkum, ayyaş bir işçi, parasız kalmış bir yabancı nasıl buluyor, nereden ögreniyor yaşı kendisinden çok küçük «Yüksel Abla» nın masasınm kenanna oturuyordu!.. Gayet iyi almanca konuşan ve sosyal mevzulara ilgi duyan genç Türk kızı Yüksel Kandemir'in yardım etmek için el atmadığı ko mı yoktu arna, buna rağmen, «işimi yapmazsan varnrnm, keserim» gibi tehditlere yeltenenler de maalesef oluyordu... lŞÇÜerimiz arasında pek se Her Anne ve Babasınl bir genç d Ü Ş Ü n e b İ l e n Ama çok şükür şimdi kendisin» Köln'e gelip parası biten, yatacak yer bulamayan yabancılar, 14 gün, fevkalâde hallerde 21 gün bu yurdda kalabiUyorlardı.. Ken dilerine günde 4 mark yiyecek parası veriliyor, alışveriş yapacaklan bakkal gösteriliyordu... Yatacak yerleri de gayet temiı ve konforiuydu... Bu yüzden pek çok açıkgöz, oraya girdıkten sonra bir daha çıkmak istemiyordu... Benim; Kimsesizler Yurduna gittiğim gün, Türk, ttalyan, Yunanlı, Avusturya, Kenya, Pakistanlüann yanında bir Amerikalı vardı... Blra, şarap, viski sabahtan akşama kadar ne bulduysa içen ve sonra sızan bu misafirin adı «Sar hoş Amerikalı» çıkmıştı... Fakat çok sempatik adamdı diyorlardı onun için... Kemal Dincel lsmindekl işçinin ise kontratını firma feshetmişti.™ bir plastik fabrikasında iş bulun muştu... Ve birkaç gün kadar yeni işine başlayacaktı... Kayserili Osman Cebe ise, «Ford'da çauşıyordnm... Hastalandım işten attılar.» diye şikâyet ediyordu. Ona mukabil Orgüplü Ahmet Gümüş, 13 ay Ford fabrikasında çahştım... 3 ay izin alıp Türkiye' ye gittim... Şimdi tekrar ayni işe gireceğim diyordu... Türkiyede kalış sebebi ise kansı ve iki çocuğuna, ailesine hasretiydi... Selâhattin Tanç Deniz Nakliyat Genel müdürü oldu "Kanhardeş» İstedigimizi yapalım sokağmda hanlt olay Bir ilkokulun barakası yandı Isçilerin bir de "yüksel ablası,, var ünya Gençlik Teşkilâtmın Almanyada faaliyette bulunan bir sosyal kolu vardı ki; bu da gurbet ellerinde sıkmtıya düşen işçUerimize büyük destek oluyordu... Teştüat, 52 işçi yurdunun idaresini ve bakımını üzerine almıştı. Böylece 1112 bin kadar yabancı isçiyle meşgul oluyordu ki, bunun 4000 i Türktü... Ayrıca, yine bu teşkilat; elektrik kaynakçılığı, fotoğrafçüık, ustabaşılık ve lisan kurslan açmıştı... Bu kurslan bitirenler çok daha iyi sartlsrla lş bulabiliyorlardı. Bu beynelmilel teşkilat işçilerin sosyal durumlanyla, dertleriyle de yakından ilgileniyordu... Hastalık, tercümanlık, iş bulma, evlenme, kayıp arama, vergi meseleleri hakkmda işçüerin bütün D İ İşle Teleîon İ Müdürlüğünün hali Buzlu yolda kayan bir yolcu otobüsü Emniyette tuvalet muslukları çalındı uçunıma yuvarlandı arzuian, hepsi, hep^i tesküâön Kimsesizler yurdunda elemanlan tarafmdan takip ediliaÖrdÜklerİm Teşkilatın başında genç bir Alman sosyoloğ vardı... tki yardımcısı biri erkek, diğeri genç akınız bu teşfclâta; meselâ «Yüksel» ablaya ne gibi mü" yapıyordu bazj racaatlar Türk işçüeri: 1617 yaşında bir çocuk geliyor. Ağlayarak, «Annemi de, babamı da öldüreceğim, başka çarem yok...» diye korkunç bir takım tasavvurlannı açıklıyordu... Bunun da; sebebi yine bir fabrikada çalışan bu genç çocuğa anne ve babanm eve geç gelmemesi, kızlarla dolaşmaması için yaptıkları baskrydı... Bu arada anne şikayete geliyor, «Geceleri geç geliyor, kızlarla dolaşıyor, it olacak... O nu doğuracağıma taş doğursaydım» gibi sözlerle acı acı oğlundan dert yanıyordu... Yüksel Kandemir ve arkadaşlan bu konuyu inceledikleri zaman şöyle bir neticeye vanyorlardı: Anne veya baba, oğullannı sokakta bir Alman kızıyla görmüşler ve onu orada bu yüzden dövmüşlerdir... Bu hareket çocukta müthiş bir aşağılık duygusu yaratmış ve onda annesiyle, babasını öldürmek gibi korkunç bir teşebbüs fikrinı uyandırmıştır... Başka bir tanesi yine 1819 yaşında, yakında askerliğini yapmak için Türkiyeye dönmesi lâzım... Ama, kimsesiz ve yalnız genç bir buhran geçiriyor... Mem leketine dönmek korkutuyor onu... Boşalmak ihtiyacı ile düşüncelerini açıklıyor ve diyor ki: Doğuya, Doğu Berline kaç. mak istiyorum!. Tabii bu genç de, anne ve babasını öldürmek isteyen genç gibi kendisiyle günlerce konuşulup tedavi edilerek yanlış hareketler yapmaktan alıkonuyor!.. ... . . , . B Almanyada herşey altın değildir imsesizler yurdunun müdürüyle tanıştım bu arada.. 196V de Almanyaya işçi olarak gelen Trabzonlu Şefik Karagüzel daha önce Zonguldakta çalısmıstı. Ben pratik olarak almanca' yı öğrendim, diyen Karagüzel iş. çilerimizin lisan bilrnemek vüzün den çok şey kaybettiğini söylüyor ve şunlan ilâve edivordu: Türkiyede Almanvayı riiyalar ülkesi gibi. taşı toprağı altın sanıyorlar. Onlara bunu lıınüz menüeketteykcn <i*retmete lâııın. Sonr3 bir de, bizimkiler herşey ayağraa gelsin bekliyor. Kirase, kendi işini kendisi takip etmiyor!.. Dünya Gençlik Teşkılâtınm idarecileri de aşağı yukan a\nıi noktalar üzerinde duruyor ve diyorlar ki: • Alman) a da herşey altın A degildir. İşçilere herşeyden önce bunu öâretmekle işe başlanmalnlıı + Bu nizamlara ayak uydurmak Almanlara bile zor geliyor Başka toplum bu şartlar içînde vetişen Türk • lere haydi haydi güç olacaktır elbette ~k Firmalar işçüeri muayyen mukavelelerie çetirivorlar. Bir sene sonra isterlerse çahştırmıvorlar İşçinin bir sene sonra mukavelesi yeniîenme\ince sükutu hayale uçruyor!.. •r Ailelerini ijetirmeye kal^ kınca ev bulamıyortar.. Bu da ayn bir sılnntı konusu oluyor.. K f^ ünya Gençlik Teşküâtınm bir y de «Kimsesizler Yurdu» vardı... îsten çıkanlıp iş arayan, "ÇAMUR Bütan Gozı oyunu Piyasaya sürüldügü tarihtenberi adı geçen gazı kullanmaktayız. İlk zamanlar 5560 gün devam eden gaz azala, azala son aylarda 2530 gün« kadar düstu. Biz 4 veya 5 nüfuslu bir aileyiz, yıllardanberi durumumuzda bir değişiklik olmamıştır. Evimin kadmı olarak her türlü tüketimde sistemli davranışımız devam rtmektedir. Bn hale binden «0 günden 25 güne düşen gaz tuketüni olayında knsnr bizde değildir. Tanıştığnn bannn arkadaşlanm tünı olarak ba konuda «Jkâyetçidirler. Her türlü kontroldan nzak bnlundnmlan bn ticarl metaın denetlenmesi içiü kime başvnrmamız lâznn? Olay teknik dikkatsizlikten fleri geliyorsm derhal duleltihnelL Şayet olayda kasıt varsa belli firma için cidden ayıp... Bu dürüst olmayan hareketin önlenmesi için tnektubumun lütfen yayuüanmasuu rica ederim. DERYASI» Diyarbakırdan FahrerÜn Ydmaı ş aayor: Istasyon bağlan, yssauı J = mevkiinde oturmaktayıro. Mahal s lemizin kanalizasyonu yaz döne minde, mahalle sâkinlerinden top Ş lanan paralar ve sayın Beledlye Ş Başkanrmıı Nejat CemUoglu'nun ^ kontrolü altında yapıldı. s Kanallzasyon blttiktca «mnı yo 5 lumnza dökfilen knm, bh Bağlaı S halkmm bu yağıslı mevslnıde ayak Ş kabılanmızı, çamnrlıı kumdan çı s karamıyaeak kadar faydalı oldu! s Evlerimize gidebümek için tarla 5 lardan geçmek tnecbariyetindeyiz. = Saym Belediy» Bsşkanımızdan, ş bu yolu, çamurlardan temizleyip, 5 yeniden kum dökubaesini «ağ = layarak bizleri ayakksbüanmız ell Ş mizde, yalmayak, çarnurda yürü mekten kurtarmasırA Bağlar sâ Ş kinlerl adroa ric» eâer. bu arzu Ş muzu yerine getirmek zahmetin» a gokaca&onscdan dolayı ozür dllt ~ rim. İstanbul için Fitre miktarlan En az Orta Yüksek Cmsl L. Kn. L. KT«. L. Krj. Buğdaydan 1.7S 1.83 190 Arpadan 3.77 3.*3 3.07 Çekirdekll üzünı (Ktzaki) S.7« »48 10.21 Pcklrdekaiı Üzüm 10.S 11.» 14.N Kunnadan 23.36 34.82 MM •4 tLİN Timnt Bakanh£ı MflfetUfİMİ Sendllunnduı OMiel Kurul'un 15.1.1M* rOnü »• at 1«.00 d« çogunluk »aglanamadığı takdlrd» 22.1.1966 günu »TW «•atte Şlşll. Bllglg Sokak No: 61'dekl Sendlka MerSezind» toplanacajl U an olunur. GÜNDEM: 1 Bagkanlık Dlvam KÇlml, 2 îonetlm Kurulu raporunun oktm. rnası re lbr». 3 Aldatın yeniden tasbltl, 4 Diğer gendlkalarl» bir. leşme konusunda Karar tttlhazı, 5 Yonetlm ve Denetlm Kurullanmn seçiml, 6 DUeklrr. ı TÖNETİM Kl'BULU , (Cumiiurlyet J62), Kimsesizler Yurdunda biz bunlan konuşurken elinde tuttuğu kitabı sıkı sıkıya sarılmjş, gözlüklü bir Pakistanlı baktım dikkatîe bizi takip ediyordu .. Ona dönerek: Siz dedim hangi fabrikada çahşıyorsunuz? On gündür sokağa bile ç>kmadan kitap okuduğunu söyleyen Pakistanlı genç bembeyaz dışlerini göstererek sempatik bir gülüşle yüzüme manidar bir şekilde baktı. Maalesef gazeteciyim. dedi... Sonradan öğrendim, kendisinin anlattığına göre; dünyayı böyla dolaşıyor, yazılar hazırlıyordu... Ve Kimsesizîer Yurdunda da Pa kistandan parasının gelmesini bekliyordu!... Fehamet Çteenel Kimsesizleı Yurdu Müdürü Şefik Karagüzel |UiHiiHHnıınııııııııııııuıııııiHiıııuuıııuıııııımııııııııııuınııummiMiııiıınniHinHnnwnniHHHHllHlâ orada kalan Pakistanlı gazeteci, bir Yugoslav ve Türk •ohbft edjy ot^ YAPIN Eski bir bakan oğlu ile müsabaka kazanan Şâir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle