Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
tKt CÜMITURnrET 22 Ağustos 1965 TÜRKİŞ' İN •«•• •«•• Gelişi güzel DOGAN NADI ARANMASI Coşkun KIRCA İstanbul MiUetvekili sat ve faalivetleri göz önüne alarak son fıkranın kaldınlnıası haliııde ilk fıkra ile derneklere yasak edilen fiillerin Sendikalar için yasaklanmamış olacağı kanısına varılmış ve bu sebeble haşiv sayılnıası gereği düşüncesile sözü edilen fıkra metinden çıkarılmıştır." Bu da söstcrmektedir ki, Siyasî Partiler Kanununun 135 nci maddesinin son fıkrasi, sendikaların özelliklerini ve bu arada, Sendikalar Kanununun 16 nci maddesiııi, Siyasi Partiler Kanununun tüm hukumlerinitı uygulanmasında saklı tutmak amacile scvkedilmiştir. Sendikalar Kanununun 16 nci maddesi, Anayasanın 46 nci maddesine ve Anayasanın bu maddrsiniıı görüşiılmesi sırasında Temsilciler Meclisi Anayasa Komisyonu Sözcüsünce acıkca yapılan yoruma uygun olarak. scndikalara \e üst tcşekküllerine sadcce bazı si>asi faaliyctlcri yasaklar. Aııa>^sanın 4> nci maddesi gereğince sendikalar için > scnel bir siyasi faaliyct yasağı konamayacağına göre. ya^aklanan siyasî faaliyetler arasuıda, işçi lıaklan aleyhinde calıştığı ileri siirülen Milletvekilleriniıı önsecimlerde seçtirilmemesi icin faaliyet sarfetmek yoktur. Kaldı ki sendikaların ve iist tesekküllerinin siyasi alanda haskı grupu olarak faaliyette bulunabilecekleri. Sendikalar Kanununun 16 nci maddesi görüşülürken, Komisyon Sözeusü sıfatile tarafımdan bütün açıklıjpyla tutanafclara geçirilmiştir. Bağımsız yargı organlarımızın, bu pck iizücü nlayı, demokratik rcjimin bütün medeni memlekctlerde uygulannn gercklerine uygun hiçimde cüzümleyeceğinden şüphe etmemek gereklidir. Sahiplerinin sesleri Buyur etmek yetmiyor 1 taş, 2 kuş Yeni bir şey yokiyi islâh ediyor Ertuğrul Muhsin çizmeyi aşıyor Mağluba tahammülü yok Oldu mu ya? ' Mesele afta. vetı Berlindi. Anlaşılıyor ki, asıl Sahiplerinin sesleri oradan getirtmeliymiş. Bari, şim ya, infaz sisteminin değistirılmesir.de değildir. Mesele, Türkiye di fırsatı kaçırmıyalım. l ^ l aşallah, maşallah... 1961 de. " • henüz sıcağı sıcağına olduğu için, pek ortalarda gorünmek istemıyenlerin de katılma'ii ile. Adalet Partisinjn milletvekı'.i adayları listesi, bu sefer tam bır akraba ve taallukat şeceresi hahni aldı. Kımler yok ki... Bir kısmını sıralıyaiıra: Menderes'in oğlu, Bayar'ın kızı, Ko Düşünsenize. Hem çöp derdın den kurtulacağız, hem de mesken yapımına hız vereceğiz. Bundan âlâ iş olur mu? *** de büyük bir toplum yarası olan cezaevlenne bir çekidüzen verilme=indedir. Cezaevler:, Batı memleketlerinde olduğu gıbi, bizde de, âdeta, bir mektep haline getirilmelidir. Filhakika bizde mektep olmasına mekteptir ama, ters tarafndan. Acemi giren usta çıkıyor. T ürk isçilerinin büyük çoğunluğunu temsil ettiğine jüphe olmayan Türk Î5 Yönetim Kurulunun işci hakları aleyhine çalışan Milletvckillerinin yeniden seçilmemesi amacıyla yaptığı propaganda faaliyetinin Siyasî Partiler Kaııununun ?,1. maddesine aykırı olduğu iddiasile, Türkİş Genel Merkezinde mahkeme kararile arama yapılmıştır. Aramanın dpyanağı bu ise. tamamile yanlış bir uygulama ile karşı karşıya olduğumuz şiiphesizdir. Gerçekten, Siyasi Partiler Kaııununun uygulannıasında Sendikaların ve ust teşekküllerinln özelliklerine dokunulamayacağı, aynı Kanunun l.V) ııci maddesiniıı son fıkrasında acıkca belirtilmiştir. Belirtilmesodi bilc. Sendikalar Kaııunu hükümlcrinin özcl hüküm olması doiayısile Siya«î Partiler Kanununun 37 nci maddesinin Sendikalar vc Ü kuruluşlan hakkında u>culanmaM ması gerrkirdi. Nitekim. Siyasi Partiler Kanununun 2 nci maddesinde >er alan ve derneklerin yasama meclislrTi seçimlerinde belli adayları desteklememrk aTnacile kurulaınayacağuıı belirten hukıııe ilişkjn olarak. Millet Meclisince Cumhuriyet Senatosuna sevkedilen metinde. seııdikaları ve iist kuruluşlarını bundan istisna eden bir fıkra vardı. Senato Geçici Komisyonu. bu fıkrayı haşiv saymış ve bu Rörüş yasama organınca da benimsenmiştir. Bu görüş Senato Gcçici Komisyonunun raporunda Şojlp ifade edilmiştir: Aııayasamızın 29 ve 46. maddelcrile diğer me\•uat hükiımlcri; sendikaların kuruluşundaki m.ık Bir profrsörün bir kitabı var: «Garplüaşmanın neresindeyiz?» Şu GarplıJaşma, Batılılaşma, Batıcılık kavramları üstüne döktürülen pajavralara bir son vermek için artık soruyu şöyle değiştirmek gerekir. ^anayileşmenin neresindeyiz? l'oksa Garphlaşma veya Batılılaşma arlma saçma sapan çok masa' dinlheceğiz. Gardrop Atatürkçülerinden Abdülmecitlere, alafranga Batıcılardan kompradorlara kadar herkesin düinde bir Batı ka%ranu dolaşıp durur. Kimine güre Batılı olmak şapka gijip kratat takmak. dans etmek ve monden hayat yaşamak; kimine göre Batılı olmak Ortak Huzara girmek. kunine fföre Batılı olmak Anadoluda halk ilkel yaşanti') ve yan derebeylik düzeni içinric sürünürken şehirlerde Avrupa ol"ülerine göre lüks vaşamak. . SakaUı Celâl: lürkiye Doğuya dojru gidrn bir büyük vapurdur, güvertesinde bazt kişiler Batıya doğru koşarlar... demiş Uaha da güzeli: Bitılılaşmanın neresindeyiz? diye sormuşlar da cevap vermiş biri: Doğusundayız Bir de Niyazi Berkes'in «Batılıcılık, Vlusçuluk ve Toplumsal Devrimler» kitabı var. Alafranga beylerin. beyefendilcrin dikkatle okuması gejek. Bizim millet olmak bilincine varışımız pck eski değil Kitapta Abdülhamit devrinde Paristeki bir iöntürk'ün hikâyesi an latılıyor. Bu jöntürk bir kaç arkadaşiyle bir kütüphaneye dadanmış Kitaplığın müdürii bunları izlermiş. Bir gün sormuş: S'7 nesiniz? Bizimkiler önce bakışmışlar ve sonra cevap vermişler: Müslümanız. Fransız: Bu sizîn dininiz. Milliyetiniz ne? Bizimkiler: Osmanlıyız. Adam gene bir eksiklik duyarak: Bu sizin tâbiiyetiniz. Fakat milliyetiniz ne? Jöntürk: İşte o zaman Türk olduğumuz aklımıza geldi. . demi«.. Buna rağmen şimdilerde bile millet olarak yaşamak, ve bu top raklardkp üretileni millet olarak adalete uygun bölÜKmek diye ka\ ranı yok çoğu kafalarda... Okumuş yazmışlarımız: Kfendim bizim halk cahil, bizim halk geri... diyorlar. Sanki kendileri ileri imişler gibi. Kelle hesabına göre en büyük partinin çazetelerle ilân edilen a daylaru» bakıyorum. Çoğu yüksek öğrenimli. Avukat, doktor, mu hendis. ış adamı, profesör .. Bunlar ileri de halk geri. Bunıfcr petrolleri Batılıya peşkeş çekecekler de halkımız ilerlı yecek. Bunlar toprak reformuna karşı duracaklar da halk kalkınacak. M?mlekette okuyanlar, okumak imkânını bulaniar, çoğunlukla zengin ağa. is adamı, eşraf çocukları... Batı sömürgeciliğirıin etkı sindr bir eğitimle diploma aldıktan sonra da görevleri halkın fuka ralığını «ürdürme düzenini muhafazaya çalışmak... Bunun için de adları «muhafazakâr». Müift olmak bilinci, milleti topyekun düşünmekle başlar. Bir vakitler saray millrtten ne kadar uzakta idiyse. bugün df çoğu aparlımanlar ve köşkler milletten o kadar kopmuştur. • Bu rıkrayı Turhan Sel,'uk'tan duydum: E.ski Yunanda halk politikayla uğraşmava bavılırmış. Kürsülerde nutuk ctkenler karşılarınrla her zaman büyük kalabalık bulurlarmış Zamanın ünlü hatipleriııdcn Antistenos, günün birinde hemşehrilerine şöyle bağırmış: Vatandaşlarım! Hemen bir kanun çıkarıp bundan böyle bütün eseklerin at olduğunu ilân edelim. Dinleyicilerden biri sormuş: Nt faydası var bunun? .Ne demek ne faydası var! Hiç değil«e eşekler tarafından idare •"dilmekten kurtuluruz. Kanun çıkmış mı bilmem. Şıı günlerde politika bayatımıza at pek kanştığına göre incelemeye değer. Yeni bir şey yok f > aıetede «trafik kazalarını ön^ lemek için tedbirler alındı» başlıklı bir haber görünce <Oh, çok şükür kurtuldnk artık diye sevindim. Sayın tçişleri Bakanı nin verdiği izahata göre alınan tedbirler şunlar: 1 Trafik kontrolları yalnız gfindüı değil, geceleri de yapılaeak. (Gündüz yapılanlar, simdiye kadar ne netice verdiyse, gece yapılacak olanlar da elbette, aynı •onucu verir.) 2 Nizamlara aykırı hareket edenler «amansız ve müsamahasız» bir sekilde cezalandırılacak. (Zaten öyle olması lâzımdı. Şiradiye kadar olmadıysa. bundan sonra bu «araan ve müsamaha» nasıl ortadan kalkacak?) Ertuğrul Muhsin çizmeyi aşıyor lvayete göre, R büyük adamı,Türk tiyatrosunun Ertuğrul Muhsin, şimdi, tiyatro tenkidçisi yetiştirmek, sahne hayatımızın bu boşluğunu doldurmak istiyormuş. Ben üstad Muhsin'in, kendi sahasında, her i$i başaracağına ötedenberi inanmışımdır ama, kusuruma bakmasın. bu bahiste muvaffak olacağından şüpheliyim. Çünkü: 1 Bizim memleket için bir tiyatro tenkidçisinin en az iki (hattâ son zamanlarda Türkçe de yabancı diller arasına girdiğine göre) üç yabancı dil bilmelidir. (Zira sahnelerimizde yandan çok fazla tercüme oynanıyor.) 2 Bütün klâsikleri dünyada o kadar çok ve çeşitli görmüs olmalı ki, âdeta. satır satır ezbere söyliyebilmelidir. (Hamlet hariç. Çünkü onu herkes öğrendi!) 3 Tiyatro tarihini vutmuş olmalıdır. (Âfiyet olsun!) 4 Bütün yeni piyesleri adım adım takip ctmeli, nasıl oynandıklarını yerinde RÖrmelidir. (Tercümelerde kıyaslama yapmak. yerlilerin de aşırma olup olmadığım anlamak için.) Velhâsıl daha bir sürü şey. Saymakla bitmez. Eş dost batın dinlememek. tarafsız olmak, hattâ «bu hizmetçi kansının sahnede işi ne?» diyecek kadar terbiyesiz olmamak da lâzım. Muhsin böyle bir adam yetiştiremez mi? Elbette yetiştirir Hiç şüphesiz >etiştirir. Ama, gelgelelim, o adamın tenkidini okuyanlar da «ne de ukala herif» derler, ve yazısın' sepete atarlar. Vaziyetin durumu budur. • $• ^ = ! •••1 • ••• •»•• •••« •••• BÜYÜK ROHANIAR Türker ACAROĞLU • AMBERSONLAR (1965). Kuzey Amerıkalı yazar Booth Tarkington'dan (18691946) Aydın Emeç'ın dılimize çevırdıği roman, Ağaoğlu yayınevince bastırıldı (286 s., ciltli, 12,5 lıra). Geçen yüzyıHn Amerıkan toplumunu ele alan eser, o çağlarda kaybolmak üzere olan Anıerikalı tipinin yanısıra, geleceğın Amerikalısını da tanıtıyor. Orson Welles tarafından «Muhteşem Amberson' ları» adıyla fılme de alınmıştı (1942), ama bir a» laşmazlık yuzunden bırçok ülkede gosterılememişti. Yazarm ilk romanı «The Gentleman from Indiana İndianalı bir c*ntilmen» (1899) admı taşır. • BU SALI (1965). Alman yazarı Wolfgang Borcherfden (1921 1947) Kâmuran şipal'ın çevirdiği küçük hıkâyeler, De yaymevinin (Anlatı dizisi) nde çıktı (152 s., 5 lira). İkinci Dünya Savaşında yırmi yaşındatfskere alınan yazar, savaşın butün acılarım tatmış, bunları kısa hikâyeler halinde bıze anlatıyor. Bir seçmeler kıtabı. HeIflrich BöII. kitabm başmda yazarın «ses» ini yankılandırraaya çalışmaktadır. Bir îsviçre hastanesinde 26 yaşında olen yazarın şiirleri, oyunları da vardır. Cezaevlenne gırip çıkmış, yazmak için ancak iki yıl gıbi bir zaman bulabilmiş, ikı eseri daha önce dilimize çevrilmiştir. Aslı «Andiesem Dienstag» adını taşıyan bu kitabının basıldığını görememiştir. (Karda, temiz karda), (Ve kimse bilmiyor nereye) başlıklı iki bölüme ayrılan kıtaptaki hikâyeler; şiir dolu bir dille yazılmış, savaş aleyhtan, fakat insan sevgisini işleyen parçalardır. • DÖŞEGİMDE OLLRKEN (1965). Amerıkalı dâhi yazar H'iUiam Faulkner'den (18971962) Murat Belge'nın çevirdiği roman, De yayınevinin (Anlatı dizisi) nin ilk kitabı olarak çıku (216 s., 7,5 lira). Asıl adı «As I lay dying» olan eser; 1929 da altı haftada yazılmış, 1930 da yayınranmıştı. Yazarın en sevilen, en başanlı diye anılan bu eserı, tasvir yerine, kişilerin aynı olay etrafmda kendi kendine konuşması gibi pek özel bir teknıkle işlenmiştir. Yazar, bu eserde, ilk defa olarak, iç monoloğu tek başına kullanmak denemesini yapmıştır. Hıç tasvir yapmadan bir olay nasıl anlatılır? Yazar bunun bileşim maddelerini bize ayrı ayn verebilmiştir. Art arda, romanm bütün k:çileri başlarından geçenleri. görüp soylediklerinı, herşeyi anlatmaktadır. şehrin yok edılişıni, bu şehırde oturanların başlarmdan geçenleri anlatıyor. 6 ağustos gunü, olayın yirminci yıldönümüne rastlıyordu, dünyanın her yanından yeni protesto sesleri yükseldi. 250.000 nüfuslu koskoca bir şehirde o gün 60.000 kışi bir anda ölmüş, 100.000 kişi yaralanmış, bir lıman şehri yanarak yerle bir olmuştu. Japonya yenılerek İkinci Dünya Savaşı bitmişti. Yazar, Kıroşima'da bir ay kalarak, olayı ya^ıyan altı kışiyi bulup konuşturuyor. Olay, onların ağzından anlatılmış. Bir NewYork dergisinin özel sa>ısı olarak yayınlanan (1946) eser, canlı ve akıcı bır dille, atom bombasının etkilerini, dünyanın en öldürücü deneyini geçirip sağ kalanların gözü ve ağzıyla hikâye etmektedir. • KUKLA KADIN (1965). Catherine Arley'den Adnan Tahir Güntan'ın dilimize çevirdiği bu roman, Minnetoğlu yayınevinin (Tercüme romanlar serisi) nin ilk kitabı olarak basıldı (375 s., ciitli, 12,5 lira). Günlük bir gazetede tefrika edildikten sonra kitap haline gelen eser, bir milyarderle evlenen yoksul bir kızın hayatuıı anlatır. 25 dıle birderi çevrilen romanm filml de çevrilmiştir. Dikkatli, temiz bir türkçeyle dilimize de çevrilen eser, zenginlık hırsınm bir genç kadım nasıl bır kukla haline getirdığini anlatması bakımmdan, kadınlar için etkili bir ibret dersl olmak niteliğini de taşımaktadır. • MEZ.ARLARIN'IZA TtTİÜRECEĞİM (1965). Fran;:z yazarı Boris Vian'ın (Vernon Sullivan) takma adıyla yazdığı roman, Betul Öztoprak'ın çevirisi olarak, Nil yayınevince bastırıldı (206 s., ciltli, 10 lira). Ömrü boyunca kanun dışı yaşamaktan zevk ve şeref duyan bir adamın hayat hikâyesi. Asıl adı «J'irai cracher sur vos tornbes» (1947) olan eserin yazarının kimliği sonradan anlaşıldı: Bu adanı. İsratistik Enstitüsünde memur olduğu halde, geceleri bir orkestrada trompet çalıyordu! Eserinde toplum sorunlarına büyuk bir cesaretle eğiliyor, kötü zihmyetlileri, hırslı insanları bütün iğrençliğıyle ortaya çıkanyordu. Yazar ve yayınevi hakkında dâva açıldı, kitabın satışı yasak edildi. Aynı konuyu bir senaryo biçimınde yazdı. Feci şekilde öldü. Bu eseriyle, iki yüzlülere savaş açmışnr. raltan'ın oğlu, Polatkan'ın kardeşı, Ağaoğlunun ablası, Gedik'ın karısı, Yardımcının da, nesi ol duğunu bilmediğım, bir akrabası. Şımdi düşünelim. Bunların hiç birisinm, soyadlarmdan ba'şka, politika ile bir ilmkleri yoktur. Babalan, kocalan, kardeşleri i^başında ikern akşamları sofrada, ancak onlardan duydukları kadar politikadan. o da azbuçuk, bir haberleri olmuştur. O halde? O haldesi gayet basit. Meclise girecekler, ve orada, al dıkları direktiflere göre söz soyliyecekler, oy verecekler. Sen istediğin kadar koskoca mahkemeler kurup, medeni haklardan menet. Her zaman söylerım. Bu memleket bır «:şi kitataa uydurmak» memleketidır. Elhak da, bu hususta, âdeta, mutehassıs olmuşuzdur. *** Buyur etmek yetmiyor Q azan milletlerarası biiyük " toplantıların Türkivede yapılması hevesimiz kabarır. Bunların bir kısmı kabul edilir. Fakat hiçbir hazırlığımız olmadığından, ekseriya, mabçup mevkide kalı rız. Bir tarihte biz, dünya güzellik müsabakasının Istanbulda yapılmasını istedik. Adamlar kabul ettiler. Maksadımız 25 30 kadar fotografçıyı, sinernacıyı jazeteciyi dâvet etmek, böylece, şimdi pek moda olan, turizm işitnize, daha o zamandan, reklâm ysp 3 >'asıtaların süratleri, yüklemeleri, yollar üzerinde gündüz ve gece yaptıkları parklar. cok dikkatle takip edilecek. (Guya. zaten, takip edilir. Fakat, nzun yollar şöyle durgun, sehirlerin içinde dolasan vasıtaların hâli malum. Bazan öyle hesapsız yüklenmiş kamyonlar, trafik memurlarının önünden geçivor ki, biz yanlarken üstümüze yıkılacak diye ödümüz kopuyor.) Sayın Bakanın aldığmı söyledigi tedbirler, kısaca, bunlar. öyle anlaşılıyor ki, daha bir süre biz, eski hamam eski tas, bn yol facialarına katlanmaya devam edece|iz. *** lyi islâh ediyor r • SEVGİLİM (1965). Ünlu Fransız kadın yazar Colette'in (18731954) en güzel romanlanndan biri, Gülten Suveren'm çevirisi olarak, Altın Kitaplar yayme\tnin (Meşhur romanlar serisi)n• GERÇEK (1965). Fransız yazarı Emile de çıktı (351 s., ciltli, 12,5 lira). Asıl adı «Cheri» Zola'dan (1840 • 1902 i »İlhami l'zel tarafından (1920) olan eser. yazarın «Her aşk ayrı bir mutçevrilen roman. İstanbul kitabevinin (Dünya edeluluktur» vecızesıyle başlıyor. Son'j olmayan bir bîyatından tercümeler serisi) nde yayınlandı f495 sevgiyi yasatmağa çalısan genç, yakışıklı bir ers.. ciltli, 12,5 lıra). Asıl adı «Verite» olan eser, keğin kendı eliyle çizdiği kaderinin hikâyesi, kayazarın ölümünden bir yıl sonra (1903) basıldm ruhunun ince, ustaca bir çözümüdür. Fransız mış. dılimize ilkin rahmetli romancı Reşat Nuri Güntekin tarafından çevrılmişti (1929. 1945) Ya psıkolojı rorr.anlarınm en lyi örneklerınden biri. Monden hayatı canlı bir biçimde anlatan, bir büzann son eseri olan bu roman. sosyal inancını tün olarak çok iyı kurulmuş bir roman. Y'azar belirtir. Yazar bunda, ancak bilim yoluyla gerbunun devamını «La Fin de Cheri Sevgilim'in çeğe vanlabileceği, ilk öğretimle bır ulusun kursonu» (1926) ile vermıstı. tulabüeceği kanılannı ateşli bir dı'le, savunmakta; gericilığe. baîı! inançlara. halkı somürüp bii• SAHANE AZAP (1964 ı. Fransız yazarı gisiz bırakanlara çatmakta: lâyik öğretimin taasMarccl Brion'un Michelangelo'nun hayatını anlasuplu. maksath din ögretimine ü?tün geldiğıni tan bu eseri, Betul Öztoprak'ın çevirisiyle, Nil bir örnekle isDatlamaktadır yayınlarında çıktı (317 s., ciltli, 12,5 lira). Filme de alınan eser, doğumundan ölümüne kadar, ün0 HİROSİ.MA (1965). Amerıkalı yazar John lü heykelci Michelangelo Buonarotti'nin (14751564) Hersey'in eseri, R. Tomris'ın çevirisiyle, De yaeserlerinin reyınevinin (Anlatı dizisi) nde basıldı (112 s., 4 li bütün hayatını hikâye etmekte, simlerini vermektedir. Olümünün 400. yüdönüra). İkinci Dunya Savası sırasında Japonya'da mü dolayısıyla yayınlanmış yararlı bir eser bu. Hiroşima şehrine atılan :lk atnm bombasıyla maktı. Karşılasmadifimız zorluk kal madı. Sarayların birinde bir baIo diyoruz, izin vermivorlar. Vapnrl» Izmire ıridiş geliş bir e | lence yolculnçu diyoruz, vapnr vermiyorlar. Hiç olmazsa »tellerde oda diyoruz, bellibaşlı oteller oda vermiyorlar. Velhâsıl, adamları atlatıncaya kadar canıraız çıktı. Bunu neye yazıyoram? Şunan için. 1968 kış Olimpiyatları Fransada, Grö'nobl'da yapılacakmış. Fransızlar geçen seneden hazır lıklara başlamışlar. Bir gazetede yapılan isleri okudum, bnrada sayraakla bitecek gibi değil. Yol ları. hava meydanlarını, garajları filân bir kenara bırakın, yaltıız bir şeyi söyliyeyim: Tekunn bin daireli olacak iki yüz apartman vapmaya başlamışlar. Bunları. oynnlardan sonra, ibtiyaç sabiplerine dafıtacaklarmış. Yani, kolay degil. Bn işler «bir daha sefere bize buyurun» demekle olmnyor. *** g% iz bu sütunlarda cezaevlerindeki hükümlü vatandaşlara, âdeta ıkidebir denecek kadar, sık sık af çıkarılmasının karşısında olduğumuzu, bir kaç defa, yazd.k. Bu yüzden de hapishanelerden epice küfür mektubu aldık. Bu sefer af çıkmadı ama, infaz sistemi değiştirıldi. Pratik anlamda bu da yarı af gibi bır ?ey. Şımdi şu iki küçuk habere. lutfen, bir de beraber göz atalım: îzmir Yeni infaz sısteminden faydalanarak cezaevinden çıkan sabıkalı hırsızlardan Refik A r tuç Karşıyakada hırsızlık yaparken yakalanmıştır. Bursa İnfaz kanunundan faydalanarak 15 gün önce cezaevin den çıkan Hamdi Yüksel, garsorı Mehmet Güneyi 20 yerinden bı çaklıyarak öldürmüştür. Mağluba tahammülü yok Ediboğlu A rkadaşım Baki Süha anlattı. (Mikrofonda 25 yıl) TÜRKİYE İŞ BANKASI A. Ş. GALATA ŞUBESİNDEN Şubemizin 44 47 44 ve 44 43 08 telefon numaraları 27. 8. 1965 tarihinden itibaren Bu, yalnız gazetelere geçen, ve yalnız benim gözüme çarpan iki vaka. Daha başka pek çoklarının vuku bulduğuna şüphe yok. Barışık olduklan günlerden birinde, Yahya Kemalle Ahmet Haşim. Boğaziçinde, bir lokantaya gider, ve bırer istakoz ısmarlarlar. îstakozlar gelir. Yahya Kemalin ki fevkalâde. Fakat Haşımınki • nin kolları eksik. En ufak seyle ri bile kıskanmak tabiatında o • lan rahmetli şair sinirlsnir VP garsor.a sorar: Bunun kolları ne olmuş? Rum garson durumu anlatır: Pasam bu istakozlar böyledir Birbirleriyle kavga ederler. Biri ö tekinin kolunu kopanr. Bu da öyle olacak her halde. Bunun üzerine Haşim, hiddetle, istakoz tabağını garsona doğru iter, ve: Al bunu, der, bana çabuk galip Istakozu getir. 44 46 50 (5 hat) çağırma numaFası ile değiştirilecektir. Sayın müşterilerimize VR ilgililere bildiririz. Yeni Ajans 4561/9J04 BEY061U DİŞ POUKLİNİĞİ Tünel Asmalımescit 35 Lütfen not ediniz İsfanbul Teknik Üniversilesi Rektörlüğünden: 19651966 öğretim yılı için Üniversitemiz fakültelerine ve İ.T.Ü. Teknik Okulu şubelerine alınacak öğrencilerin aday kaydı, 1 eylül 1965 tarihinde başlıyacak ve 20 eylül 1965 tarihinde nihayete erecektir. Giriş sıralama imtihanları 30 eylül ve 1 ekim tarihlerinde yapılacaktır. Bu işe ait kılavuz ve yazılma formüleri Millî Eğitim ve Lise Müdürlüklerine gönderilmiştir. İlgililere duyurulur. (Basın 15310«9924) 1 ta$f 2 kuş Deriş Patent ve Marka Acentalıjrı Ltd. Şti. nin ıAv. Etem D. Derış) 44 Id 51 ve 49 26 31 sayılı telefon numaraUrı 24 öğustos 1965 tarihinden itibaren •yl eger bu çöp meselesi, yalnız ' ^ b i z i m büyük şehirlerde değil, Batı Berlinde de varmış. Biliyorsunuz Batı Berlin, harbden sonra, Amerikahların pek ileri görüşlü (!) diplomasileri sayesinde dört bir tarafı komünist Almanya ile çevrili, orta yerde, YENİ TELEFON No.su 4 3 O6 7O (Başka adreste şubemiz yoktur) Cumhuriyet 991Ö 49 70 10 (İki Hat) olarak değişürilmiştir İ ' Dozer ve Grayder ! i SATILIK veya KİRALIK 55 24 45 f / (Üâncılık: 8176/9927) Cumhuriyet 9917 •••••••••••••• ! Süri'yya Plâjı Yaııındaki, Xefis Manzaralı I ll/i'l l'liiilı Yalı Uairelerini Vlutlaka lniniııii/ 5 F ia t1a r : 5 Z ;min katları: 48 50 55 Bin Liıa • Birinci Kat Daireleri: 65 Bin Lira 5 İkinci Kat Daireleri: 70 Bin Lira 5 Duircler 100 115 M2 dir. 5 Küçük Yalı Cad. No. 79 Maltepe S İZZET Şl.r«/\DE ve Ort. YAPI ve EMLÂK KOLL. İIIMI1MHUIIIINIUUHHHHHMUHIIMIIHH"" 11 1 ••••••••••••••••• ada gıbi, bir acayip halde kaldı. Şimdi, biraz da bu yüzden, 2.5 milyonluk koca şehrin çöplerini atacak yer bulamıyorlarmış. Öteki memleketlerle münasebetlerini uçaklarla temin ediyor ama, eh çöp de uçaklarla taşınmaz ya. Astart yüzünden pahalıya mal olur. Bunun üzerine, Alman şehircileri ve ilim adamlan düşünmüşler taşmmışlar, ievkalâde bir şey bulmuşlar. İHm işi olduğu için tafsilâtına akıl erdiremedim ama, kısaca^ı şu: Çöpten çimento yaDiyorlar v> insaatta kullanıyor'armış. Biz. ikidebir. çöp dâvası için rutehassiflar getirtir, raporlar hazırlatır. ve bermutad raflara '•ı" ?n? Galiba. mutfhaîüi g» SİRKECİ DOGUBANK İŞ HAN) YAZIHANE ve DÜKKÂN FİATLARİNDA BÜYÜK TENZILAT 49.500 TI. lik Yazıhaneler 37.500 TI. 42.800 TI. lik Yazıhaneler 27.500 TI. HANDA ÇİFT ASANSÖR OLUP YAZIHANELER PARKE VE KALORİFERLİDİR. 2.8.1965 ten itibaren Müracaat: İZZET ŞEFİZADE DOĞU İŞ TİCARET VE SANAYİ T.AŞ. DOĞÖ İŞ HAN 405 Heklâmcılık: ŞİRKETİ 11 11 11 * "" '* "" flalrlâmMİık; 2170/8906 ÜrtmedUbmiı.tekaeralekat B*