22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8AHİFE t Ö CÜMHCRIYET 4 Haziran 1965 ••••••••••• •••••••• ıg OGRETMENE SAYGI firkiye ögretmen Dernekleri Federasvonu'nun yavınladıgı bir bildiriden, öğretmenlerın gene bıskı altına almdıklarını öğreniyornz.. öyle ki, oknyacakları kitaplar, gazetelerle, hattâ konnşnrken kallanacakları sözcüklerle bil e belirli kişileri roemnun etmeleri isteniyormus öğretmenlerden.. Hem de, tehditler savurarak isteniyormnş.. ögretmenlerin, partızanlar tarafından ilk tartaklanısı değildir ba.. Çok Darti sistemine eırdığimiz günden beri, son bir, iki ayı hesaba katılmadan son biriki yıl hariç, öçretmenler, daima iktidar partilerinin gözüne batmıs; ordan orava sürülmüslerdir.. Hem de giin olmustur ki, falanca köyün partizan ağası, çocagnnu oknla devama lorlıyan öğretmeni, «Komünist» diyerek yerinden ovnattırmıs, filânca kasabanın partizan eşrafzadesi, ktndisiyle flört etmegi reddettifi için öğretmeni, hem de siciline, «Hafif mesrcptir» damgaaını vnrdnrarak yerinden ettirmis; bir baska sebrin ocak haşkanı, gtntl müdürun kulağına, «Bızden değildir» cümleıinl fısıldıvarak öğretmeni »ürdürmüstür. Eğlencelik Durmadan ahlâk dersı verenlerden hoslanmam. tlle de kendi S mezıyetlerini ballandır» ballandıra anlatıp duranlara da bir tnhaf S bakarım. Babalar çocnklarını karsılarına alıp : • KALKINMA ismet KUR •••• *•»• »••• ••»• •••• T Hemen hemen her iktıdarın kodamanlan kadar nfaklıkları da hoslanmazlar ojretmenden.. Neden hoslanmazlar?.. Çünkü ögretmen, «avdın» ın, çevresine en çok etkisi olanıdır.. «Avdın» da, iktidar koltnğuna kurnlduktan sonra, çok defa, göbeğinden ötesini göremiyenleri doğru yola getirmeğe çabalıyan kisidir.. Halkın, sade iyi nivetini, inancını değil; şrucünü sömürenleri de tedırgin eden kisidir avdın.. tktidar koltuğnnnn etrafına renkli ağlanm kurarak, çok defa iktidarı bile söraüren partizan kodamanlar, va da «Kıraldan çok kıral taraftarı» olan iktidar ufaklıklan elbette hoslanmıvacaklardır, «avdın» ın sembolu olarak gördükleri öğretmen'den Üstelik, toplum içinde öğretmeııın ödevi, «veni» nin, faydalı \e gerekli olan yeni'nin oncülüğtinü yapmaktır.. Yakın tarihimızde, Türkiye'ye, cumhuriyetin getirdifi sosyal ve kültürel yenilikleri; daha yakın günlerde, demokrasi fikrini ulusa anlatma, naletme konusunda öğretmenin gösterdiği çabarı ve kazandığı basanyı inkâr etmek mumkün mudür?., Bir sınıf insana grire, öğretmenin en büyuk •uçu da bu çabası ve baaşrısıcür işle Ama, inanabilir misinız ki, oğretmeııin hareketli olmasına, asıl ödevlerinden bıri olan oncuhığunü unutmamasına en çok sinirlenen de cok defa Milli Eğitım Bakanlığı olur.. Çünku bir «idarî makam» olarak bakanlık. hcr tarafın «sıit limani olmasını arzular.. Öğretmen sınıfa gırsin, orada bir plâk sadakati ve katılığıyla kitaptakileri tekrarlasın.. Öğrenciler arasından bir okur yazar genç çıkar da, «etliyesütlüye» kanşacak bir soru soruverirse, asla tartışmaya, ya da açıklamava girismedcn, «Sus, otur yerine.. Senin daha aklın ermez bu işlere» diye azarlavıp sustursun onu. Sonra da ister evine gidip uvuklasm; ister kahveye gidıp kâğit ovnasın. Hattâ Öfretmenler Birliğine gitmesi bUç teblikeli olatajir. Öyle ya, frjr arava gelip bir şevler duşunebilir, bir se\ler hatırlarlar belki Yazıp çizmeleri, bir şeyler istemeleri de müraküudur. . Bakanlığın bunlarla uğraşacak vaktı, hali mi var? Hem, öğretmenlerin bu kıpırdanışları, partizanlan da kızdırabilir Oysa, Bakanlıktan beklenen, öğretmeni, aklı krt. görgiisü kıt, insafı kıt partizana karşı korumaktır . Çünkü öğretmenin «resmi sahibi» Bakanhktır . Zamanın veliahdi, babasına öğretmeninden yakınır . Padişah baba, «Dur hele, der, ben yann okula gelir, ona haddini bildiririm .» El altından da hocaya haber salar, «Sınıfa geldiğimde beni sopayla kovalasın 4ma, dikkatü vursun da canımı çok acıtmasın ha » Yüat yıUar öncesınin padişahı, hocanın, vazifesini hakkiyle yapabilmek için, üstün otoritesini çevresine kabul ettirmek zorunda olduğunn biliyor da, bugunun uygar Turkiyesinin Millî Eğitim Bakanlığı ileri gelenleri bilemiyor mu bunu"\. «Öğretmene savgı», bizim ulusal geleneklerimizden biridir Bu geleneği diriltmek de, herkesten çok Milli Eğitim Bakanlığının elindedir ve onun vazifesidir. Fakat unutmamalı ki, bu saygı, sade öğretmeni partizanlara kurban etmemekle ifade edilmiş olmaz . Öğretmene saygı, ona her batamdan huzura kavuşturmak, hiç değilse bu konuda bir çaba gostermekle olur Milli Eğitim Bakanhğından gayri hemen bııtün Bakanhklann, mensuplanna biraz rahatlık sağlamak için bir çaba içinde olduklarını göru\nruz Kimi. lojmanlar yaptırmakla. kimi, ek odenekler vermekle. kaderini ona bağlamışlara bıraz nefes aldırmayı sağlamak yolundadır Oysa, Millî Eğitim Bakanlığı, boyle çabalar bir yana, oğretmenlerin vıllarca once, kanunla aldıklan haklaruı bile ustune oturmustur . Henuz, «intibak» probleminin halledilmeıniş olduğu, halledilmesi icin de Bakanlıkça en ufak bir gajret bile gosterılmediği acı gerçeklerden biridir Yıllardanberi surfip gelen bu intibak porblemini çözümlemek için öğretmenler, muracaatlar yaparlar; gazetelere şikâyetnameler gönderirler; fakat Bakanlıkta en ufak bir kıpırdama yaratmaya. hattâ ondan ıvıkotu bir karşıhk almaya bile muvaffak olamazlar Sırası gelmi^ken. on binden fazla öğretmenin vurek yarası olan bu konuyu bir de biz ele alalım: tntibak hikâyesinin kahramanlannı, iiç ayrı grup olarak ele almak gerekir: 1) 6273 sayılı kanunun çerçe\esi içme gırenler, 2) Yüksek öğrenim yapmış öğretmenlerden 23 lira asli maaşla işe başlamış olanlar, 3) Kadrosuzluk yuzünden yıllar yılı terfi edetniyenler. D 19*4 yılında cıkanlan 6274 sayılı intibak kanunundan Milli Eğitim Bakanlığının zamamnda mçulamaması \e gerekli kadroyu Meclısten talep etmemesi tuzüııden, 7.000 ojretmen faydalanamamıştır Bu vedi bın öğretmenin buyuk bir kısmı, De\let Surasından lehte karar almalarına rağmen, •(•eçmış yıllarda kuüanılmamı.ş kadro olmadıçı» gerekeesivle haklannı alamamıslar ve emsallerınden birikı barem derecesi geri kalmışlardır Bakanlık, muzminleşen bu konuyu hıç bir vakit cıddiyetle ele almamıs ve tabıî İjir sonuca da bağlıvamamıştır. Q Yuksek öğrenim yapmış, fakat 1939 yılından once, 25 lira aslî maaşla işe başlamış oğretmenlerin de, 1939 dan sonra mezun olanlara gore, en az bir barem derecesi kayıpları \ardir. Bu durumun da duzeltilme"si ve avnı öçrenimi vapmışlar arasm'laki bu ikıliçin «MİerilmESi gerekır. '* • Q 1940 yılından ben, Milli Eğitim Bakanlığı, bir çok ogretmenleri «kadrosuzluk» yuzunden, zamanında terfi ettırememiştır Meselâ, 1938 vılında yuksek öğrenimini tamamlıyarak göreve başlamış olan öğretmenlerden pek çoçu, kadro bulunmadığı için, tam 5 yıl sonra, 30 Iira asli maaşa yükselmiş; buna karşılık 1939 yılında mezun olarîar, işe 0 la başlamışlar ve 3 yıl sonra da 35 e yukselmişlerdir. Bu suretle 38 çıkışlı ile, 39 çıkışlı arasında, daha sonra mezun olanın lehine olarak iki barem derecesi fark başgöstermistir Ben, sık sık, teşekkur, takdirııame alarak 25 yıl çalıstıktan sonra, 60 lira aslî maasla emekliye ayrılmış öğretmenler tanırım 60 lira aslî maaş, ancak 12 vı|. lık öğretmenin hakkıdır Haklarımn varısını dahi alamadan oçretmenlikten ayrılmış, ya da oğretmenliğe devam eden bîr vığın avdının gucünii, Ana;asavı çığnıjerek ıstismar eden tek resmî makam Millî Eğitim Bakanlığıdır sanıvorum.. Evet, öğretmene saygı, Türklerin ulusal geleneklerinden biridir. Once, Milli Eğitim Bakanhğından, öğretmene, onun haklannı çiğnememek ve çiğnetmemek suretijle. sajgı göstermesini istemek hakkımızdır Esasen bundan sonrasını, Tıirk öğretmeni, kendi sağlıyacak niteliktedir! HANGI SISTEM? Prof. Dr. ismet GiRiTLi T gehsmiş Memleketlerin ekonomık kalkınmalarını na sıl bır sıstemle başaracakları konusu çağımızın çok onemlı bır problemini te^kıl etmekte, bu gıbı memleketlere bırçok kımse ve çevreler ıyı nıyetle veya maksath olarak bır takım «kalkınma reçeteleri» teklif ve telkn etmektedırler Ben «enın jasmda>ken kafamı kıfaptan kaldırmazdım. Kır S kına varıncaja kadar ıçkı sıgara nedır bılmedım Sınıfta hep bırtn • cı ıdırp. Hıç butunleme%e kalmazdım gibisinden yalanlar göyle • mevi ahlâk dersinden savarlar. Oysa çocnk biraz büyüyüp de Han • yavı Konvavı anlamava ba^lavınca, babasının gerçek kisiliğini fe S zer. A e bu turlü konferanslar ters tepki uvandmr kafasmda . BS " tiın babalar ahlâklı, butun babalar sınıf birincisi, bütiin babalar ça S Iıskan Demek eskiden okullarda tembel kisi yokmns, battâ iinıf ! ikincisi bile vokmns. ve eskiden gençler arasında sıgara, içki içen • de yokmas. Oh ne çüzel dünva! j Yazarların ahlâk dersine girismelerı, ve ahlâk dersine giriüir S ken de kendilerini ornek gostermeleri busbötün giılunç oluyor. Bir • yazar, eğer kendisınden sbz açarsa gene bir gerçeği aramak çabası • içinde söz açmalıdır. Montaiene gÛ7el örneğidir bnnnn... Nnrnllah J Ataç ds kendinden ancak kendisını varrılamak için söz acanlardan S dır. Yoksa isportadaki malını satmağa çalısan açıkgöz edasiyle ken S disini okuvucuya beğendirmeye çalısan kaleme ancak gülünür : S Ben çok namusluvum, çok ahlâklı vım, ıçki de içmem, kumar S da ovnamam, vatanımı da pek se\ erım beni okuyun .. gibisinden S lâflar neve varar? Hele insanın aile hayatı çogn zaman kendisinin S elinde olmıvan bir düzen icindedir. • • Benim dedem hoca ıdi. babam da subay. Birinin basında sarık; S ötekınin üstunde uniforma. Bu aniavıstan süzülüp telen bir »ert • disiplin vardı evin icınde tçki ne demek, sigara ıçilmezdi büyfik ! lerin vanında «Lâübalilığe» en ufak bir acık kapı voktn. Tavla ve ; iskambil ?ıbi mâsum ovnnlar da aforoz edilmisti. Bn düzen hiç de • ğismemistir. Ama ne cıkar ki'.. Biitün bunların bir erdem oldnSu ; nu sanmıvorum. Ve biı m bunların övünmek için ileri sürülecek i nitelikler olmadığnnı rahatca ıddia ederim. Bn kösede kendinden i söz açmavı usnl edinmedıgim için bu konuda bır meselem yok. An S cak bir eun o duzevde konnsmağa baslarsam elbette kendi kisiliii • mi ve tarafsi7 bır tözle ele almağa eavret ederim. Ve tenkidçi bir • açıdan değerlendirmese calısırım bavatımı Yoksa gülerler insa ; na Çunkü gülunecek bir istir rrdemli olduğunn bizzat iddia et ! mek • Butun bunları nıçin vazıvorum? Son (ünlerde basınıınızın bazı • kalemlerı, her haltı vedikten sonra kürsüve çıkıp cemaate talkın S veren softalara dondüler. Bn fazilet kumkumalarına bakarsanız. S sosvalistler mevhane köselerinden avnlmıvan kisilerdir de «nlar S birer ihlâk âbıdesı'.. Komedive bakın sı/ ki. herkes kendisinin pek ! erdemli oldujunu anlatıp. okuvucuva yaranmava çalısıver. Ne il • kel bir tutumdur! Tıpkı ov almak için Sevb sakalı öpen politikacı • gibi: tıpkı oruçsuz ağzivle iftara eiden sahtekâr siyasi gibi . ! tman ve fazilet. ınanc ve terbive kendi kendine sütnnlarda bon ! servis vermekle olmaz. Bır vazarın erdemi, doğrnian araştırmık S la baslar. doçru'ları arastırmakia bıter. S Kaba sottalara. ahlâk sahtecılerine. ham ervaha nispet, fnsan ol S manın açıklısında erdem kazanır bir vazar S însan'ın toplum dü/eni içinde bir yeri vardır. Ahlik kosnllannı S yaratan da o düzendır. Bizim bu çünkü düzenimiz ablâksızlıgı kö ! rüklemekten baska bır ise varamnor. Ve bn ahlâksızhk çarkının • savnnmasını vaptıktan sonra : • Mevhane koselerındekı sosyalistlerimiz... diye yalan yazmak S komik bir marifettır. " • Hafta >edi çün ve bir yazann aldıgı koktevl çagnsı yedi gflnde • ortalama vedi tanedir. Yabancı knrnmlardan bizim knrnmlara ka S dar hepsı koktevl ve zijafet sarasına tutulmns gibıdirler. Her bi i rısıne gıdip uç kadeh ıçseniz. bedavadan bir hafta sarhos vasarsı S nız. Sımdı devletler mevhanecılık vapıvor; mevhaneye ne hacet ! Ama mevhaneve gitmevi de koktevle gitmekten vef tutarım * ben Hıç olmazsa halkın arasında ve sadelikle icilır; ınsan gibi içi • lır Ikı vuzlülük mevhane kapısından pek eıremez içeri . • Aslmda Türkivede sosvalizra kapitalizm tartışması kadar ee ' lenccl, sev vok. Hale bakın ki, adamlar almıslar kalemi ellerine. • sosyalıstlenn sarhoş olduklarını iddıa ederler, bnndan daha hos i bir sey olur mu? S Sırasıdır: bir unlıi f.kra anlatavım : Adamın biri kokteylde ras ' ladiî, gerçekten çirkin bir kadına: «Siı ne kadar çirkinsiniz. demis • Kadın : S <M7 de sarhossunuz!.. dne hıddetlenınee, adamın cev^bı : 2 Benımkj avılınca geçer! . • A •*•• • a* •••• «••• • ••• • ••• «••• *••• Amerıkan Ekonomi Profe«oru ve A.B D nın Hındıstan Elçm John K Galbraith ın soyledığı gıbı, Çaeımızın gelı^me yolunda olan memleketlerı ekonomık sıstem olarak; Batı Demokrasılenne uvgun olan ve>a Marx a ve Sov yet Ihtılâlıne bağlanan bır sıstemı tercıh etmek mecburıvetındedır'er (11 Derhal sunu ıfade edelım kı, bizim 1961 Anayasamız iktisaden Az gelısmıs bır memleket o'an Turkıyemızın yuzyılların ıhmali sonunda gehşmemiş olan sosval ve ıkti'adı >apısım plânlı olarak kalkındırma gorevını devlete vermış ve bunun ıçın devletı gerekli yetkıler ile teçhiz etmıstir. Ancak devlet bu ısı «demokratik usnllerle» demokrasi muesse'elerını zedelemeden japmak zorundadır. (2) Demek oluyor kı, Anayasamızın plânlı kalkmma konusunda ılerı surduğu sart, bu isın demokrasi rejımı içinde başarılmasından ıbaret bulunmakta ve bu suretle fesatçıların, romantıklerın, sabırsız ve ofkelı kısilerin ve maceraperestlerın telk'.n ettıklerı otorıte ve totalıler çozum yolları vanlış olduktan ba'ka, Anavasanr.;n «Demokratik Plânlama» teknığıne aykırı duşmektedir. bi problemlerın çözulmesinde kullanmak gerek.r. Tarihte «memleketl kalkmdıracağım» diyerek bazı fantezı kapris, ve hayallerle oyalama ve oyalanma teşebbüslerınin her defasuıda fecı ıflâslarla sonuçlandığını gösteren sayısız mısaller vardır Onun içindır ki sosyal ıLmler ve bılhassa modern ekonomi ılrru suratlı ve dengeli kalkmma için devletçe tutulması gereken tek yolun ke>*fı değıl, plânlı bır mubadele olduğunu ortaya koymuştur. • urkiye, plânlamayı ilk uygulıyan memleketlerden bı1 rıdıı, 1933 te sanayıleşmemız üzerinde koklu etkJeri olan ilk bes yıl ık sanavı plânı yapılmış, fakat 1938 ve 19^7 de hazırlanan plânlar savaş, teşkılâtsızlık \e diğer bazı sıyasi sebepler yuzunden uygulanamamıştır Ikincı Dunya Savaşından sonra plânlı ekonomi başta Hındıstan olmak uzere hemen butun Az Gelışmiş ve bağımsızlığa yeni kavuşmuş memleketlerde uygulanmağa çalışılırken, memlekeümizde büyük zaman ve para israfına mal o'an keyfi ve demagojik yollar maalesef seçilmiş, plânlamanm demokrasi rejimi ile bağdaşamıyacağı ve komünist rejimlere ait bır teknık olduğu yolunda safsatalar bile yapılmıştır. Halbuki bugün lıberaliijnuı beşığı olan Ingıltere, Amerıka B. Devletlerinde ve diğer Batı Demokrasılerinde devletın ekonomık alana gitgide artan mudahalesı ınkâr olunamaz bır realite olduğuna ve programsız ve plânsız mudahale, kapris, keyfılık, keşmekeş ve başıbozukluk anlamını ifnde edeceğme gore, bır taraftan dc\letın, ekonomık ve sosyal alana müdahalesıni kabul. diğer taraftan ise genel ve milli bu plânın luzumsuzluğu iddıasında bulunmak tenakuzlaruı en büyüğune duşmek olur. Işte Hindistan bu gerçekleri bır çok memleketlerden daha evve anlamış ve bağunsızlığa kavuşur kavuşmaz hattâ bundan evvel •Demokratik Plânlama» yı ekonomık gel jsmejin bir.JttaciQİatak kabul JtrrTiSirT ^ " * ^ * ^*' Hındıstandaki Demokratık Plânlamanın en cnemlı unsuru ha ka keyfı bır takım hukumler kabul ettirmek ve kalkmmayı belirli bır tabakanın ezılmesı pahasına geıçekleştirmek değıl, butun mılletın muvafakat ve iştirakıni sağlamaktır. Başka bir deyımle Hındıstaadakı plânlama katı doğmalara >er vermıyen ve Az Gelişmış bır torj lumun japısını baıışçı ve demokratik jollarla degıştırmegı ve geliştırmejT ön goren bir plânlamadır Ma<t 1950 de faalıjete geçen Hindistan Plânlama Komısyonu Kalkınma hedefme Beş yıllık plânlarla varümasuıı on gormuş, kabul edilen. ve başarı ile uygulanan Birinci (19511956) ve İkincı (19561961) Beş yıllık Kalkınma Plânlan memlekeün yirmı be? yılda millî gelırınm ıkı mislme çıkmasuıı amaç edınmıstır Hindistanda plân 1961 de yuıurlüğe gıren ve evvelkılerden daha şumullü olan Üçuncü (19611966) Beş yıllık Plân da şımdi başarı ile uygulanmaktadır. (4) apılan butün hatalara ve karsılaşılan guçluklere rağmen Hındıstan'ın bağımsızlığa kavujuşundan ve bılhassa 1951 den bu yana gırıştığı Demokratık ve Plânlı kaıkınma hamlesınde mılh gehr her yıl ortalarra bır hesapla ve net olarak takrıben D ı 4 bır artış kavdetmıs ve uçuncu 5 Yıllık Ka.kınma donemı olan 19611966 devresınde bu artışın '• 6 >ı bulması on gorulmüştur kı bu. nufusu suratle artan Hındistan'ın 18 yıl zarfındakı refahmda '• 100 bır artısı ıfade edecektır. Sağcı ve Solcu Totalıter rejımlerm •bedeli uşaklık ve esaret olan karın doyurma politikası» yerine Hındıstan ın az gelışmış ve yenı bağımsızlığa kavuşmuş AsyaAfrıka memleketlerıne sunduğu bu Hurrivet içinde kalkınma. ornegının ba^aııja ula^ması, hurrıvet ve demokrasının sadece soyut bırer kelıme değıl ve fakat insanoğlunun refahınm artışında kullanılabılecek etkılı birer araç oldugunu butun dunjaja \e bılhassa demokrasi içinde kalkınma konusunda şuphe izhar eden karamsarlaıa ıspat edecektır. (1) J. K. Galbraith Economıc Development, Uondon 19« p 2.1 (2) TX. Anavasa Jasarısı ve Ammrasa Konıisvom?^ Raporu 13) W « . Rosto». Ecoııomic ?rowth: A non Commumst Manıfesto, 1961. p, 13 H) Facts about Indıa, 1963, p. 3745 Y Hindistan Anayasası :::: Çevrenin saygısı tstelık, mensuplarını, partizanlara feda cden bir Bakanlık, her şeydcn once kendini partizanlara oyuncak edivor demektir Eğer bir Bakanlık, mensuplarına ve kendi mânevi şahsivetine saygı gostermesini bilmezse, başkalanndan sayp beklemeye hakkı mı kalır?.. Işte, sağda solda sık sık rastlanan, oğretmen dövme, öğretmene hakaret, öğretmeni uldurmeye kalkma olayiarının asıl nedenıni Bakanuğm davr^^'şında aramak gerekir ™ğretmenin, ödevini bakkiyle yapabılmesi, ancak çevresinden \e oğrencilerinden saygı görmesiyle mumkündiir Geçmişe ait şu hikâyeciği çoğumuz biliriz: 0 Ancak vıne derhal ıfade edelım kı «Sosval Adalet ve Demokrasi içinde Kalkınma» formulunun b«mm<senmesıno*p* Jjîndıs'an .JCunrcuMeclı«ının 26Raslm 1949 da kabul ettığı Anayasa bıze onemlı şekılde kavnaklık etmış, Hındıstan Anavasasının «Devletin gudücü prensipleri» baslığını taşıvan IV. Kısım (m 3651) den fazlasıle mulhem olunmustur. Zamanımızda gehsmiş memleketlerin Demokratık rejım ile kalkınamıyacaklannı ıma ve telkm etmeğe çahsanlann her vesıle ile ılerı surduklerı mulahaza sudur «Kalkınmavı sağlamak için vatırımlan arttırmak gerekmekte bn ise istihlâk seviyesi esasen düsuk olan memleketler halkını tasarrufa zorlamavı icap ettırmektedır. Çok partili rejimlerde seçimi kaybetmek korkusu siyasî çoğunluklara bu tibi radikal tedbirleri aldırmamakla ve neticede is basındaki hiikumetler gerekli reformlan yapamamaktadır.» u'un az gehsmış memleketlerde olduğu gıbı, T u d n e de de mevıut bulunan bu «otorıter ve totalıter sivasî ve iktısadî felsefe» sempatızan'arımn bu konuda unuttukları veya esa ' sen bılmedıklen onemli nokta şudur kı: Marx'm ıktisadî ve tarıhi doğmatizmme bir cevap teşkil eden Prof. W. W Ro";tow' un da esennde gayet ısabetle ışaret ettığı uzere; Çağımızda, yatırımlarm terekküp tarzını ve ekonominm muayven sektorlerindeki gelışme'erı de goz onunde bulunduran bır «dinamik istihsal teorisi» nden bahsetmek mumkundur. (3) | Gerçekten Çağunıza ait birer ' kalkınma kunımu olan ve modern ' ekonomık tetkıklerde goz onün I de tutulması gereken yabancı yat'rım, turızm ve bılhassa dış yardım gıbı kavram ve kurumlar Demokrasi içinde kalkınılamıyacağına inanan karamsar veya kdtü niyetlılerin kahplaşmış. düşuncelerıni çurutmeye yeter. Evet Dış Yardımsız Kalkuuna» çampıyonları ne derse desınler, (dış yardım) kalkınan memleketlerin ıstırsp ve sancılarını onemli vekilde hafifletmekte ve »ert tedbırler» baş vurulmadan muhtaç bulunulan sermayeyi sağlamaktadır. 1956 da Gomulka'yı iktidar» getıren Polonja başkaldırmasında rol oynıyan en onemli faktdr komunıstlenn emekçılerı isyana sevkeden cebri tasarruf polıtıkası olmustur. Oysa Hındıstan'ın Demokratık Hukumetı, On Yıllık Kalkmma Pohtıkasından sonra oyların çoğunluğunu almağa muvaffak olmuş ve bu sonuçta Hındıstan'uı 19531954 devresınde Batı dunyasından bağış ve kredı olarak sağladığı 7 3 Mılyar Dolarlık D15 Yardım onemli rol oynamıştır. YARIN • •••••••••••••••••• •••••••••••••••••••••••••••••••••••••• SOSYALİZM KENT OYUNCULARI B lli'iıi/ıililı liiiıı!ıii\ı PEMBE KADIN Oyun 2 Bölüm Yazan: Hidayet Sajın Muzık. Nedım Otvam Sahneye ko\ an: Muştık Krnter Dekor: Doğan Aksel (ReklâmcJık: 2183) 6277 Ankara BUYUK Sinemoda Bugece 21,30 dan itibaren Bir sure once geçııdığ.m trafık kazası sonucu kaldırıldıiım K*dıkoy Numune Hastahaneınde, gerek amel.yatım ve g e r e k « te<Uvim konusunda bujuk bır ferag,t ve fedakârlıkl» ga>ret gosteren. b*;U hastahane Başhck mı Dr. r MilK AYANOĞLL oimak uzere Op. I)r HISVU 'SMET O7TUKK, Op nr SELİHATTIN AKEL, Op. Dr. KFMAL OZBEREK, Dr ADNAN ARTlhOĞLU, Dr SFLÂHADDIN VALINPALA, Opr Dr Sl \T BIROL. Dr ORHA\ M4LTFPE, Dr. \tPASLAN AKT\\, ^ne.iezı Muteha«iîi Ur ISMAR TUNCER, Amellyathane Hsmsıres. O1A 7LREV ve SIHFR BIRINC1 Narkoz HemSır«i FERIH K İILDIZ. Servis HemM.esı MMFT \R\\ ile Hastahane personHinden pansumancı Alı Çoîak Serıf Dıet Emın Ozcan. Vahit Dulger, Ibrahım Rahmı O>;kan TSmaıl Kar3ça\ gececı Gulsum Altan a ve tedavim sır»sında vardımlarnı efirgpm \en butun hastahane personelıne. v* bastalığım sııisında g*rek mcktup. ttiefon ve telgıafla ve gerekse zıjaretıme bizzat geleıek hatıı ımı sonııak zahnetıne katlanan butun dost ve akraba'arıma candan mınnet ve teşekkurlenmi sunanm. Yuksek Hâkimler Kurulu tyesi NFJ4T OZÜTURK TEŞEKKUR •••"»•••••••••••••••••••••••••••••••••••••I Cumhurıvet 62B3 TUZLA İGMELERİ T.AJ. Karacığer, Bobrek, Taş ve Kumlardan şıfalanacağınız K>n 1 cık sağhk kajnakları hususı doktoru, Otel, Lokanta ve hususı trenlerı ve tam teşkılâtıvle hasta ve zıyaretçılermın emnne açık bulunmaktadu (İlâncılık: 7068) 6290 ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• ÇAVUŞOĞLU BOYA SANAYİI İSTANBUL YENİ TELEFON NUMARASI 4 9 6 7 1 O (iki hat) 5 Haziran 1965 tarilıiııden itibaren değiştirilecektir. Sayın Boya tüccarı ve nalburlırına saygı ile duyurulur. Muhtehf cıns 2500 adet sıva ustu teklı BAKALIT ANAHTAR alınacaktır. Son tekhf tarıhı 17/61965 cbr. Şartnamesi Malzeme Mudurluğu veâıesınden temın edılebüır. (Basın. 8987 6282) 1 Mütercim Aranıyor Turkçeden Ingılızceye ve İngılızceden Turkçeye bıhakkın tercume yapabılecek evsafta ımtıhanla mutercım alınacaktır. Daktılo bümesı şarttır Isteklılerın Denızyolları tşletme Mudurluğune (Sırkecı Yolcu Salonu ustu) muracaatları Denizcilik Bankası TA.O. (Basın: 9076 6280) YENI PARTİ M e ?h u r uhm MİLYON •yt APARTMAN DAIRELERI ve PARA İKRAMİYELERİ İSTANBULKARAKÖY Fermeneciler 5658 (üâncılık: 7030) 6271 TEKLIF İSTEME ILANI 5100 adet sandık yaptırılacaklır Sumerbank Yıldız Çıni Fabrikası için şartnamesi esasları dahılınde 3 tiD 5100 adet sandık j aptırılacaktır. Bu işe ait şartname AL'VI Grupta gorülebilır. Kapalı tekliflerin uzenne 65408/Yıldız yazılarak en geç 15.6.1965 gunü saat 17 ye kadar Muessesemiz ve;a Istanbul Şjbemizdeki Alım teklif kutusu'na atılmaları veya bu taribte Müessemizde bulundurtılmak üzere postalanmalan lâzımdır. Teklifler arasından ıhüyacımızla, şartlarımıza en uygun olanlar tercıh edilır. RALEIGH BİSİKLEILERI Ithalâtçı fiyatı ile Demokratik plânlama YATRIM T263 SATIŞA ARZEDİLMÎŞTİR Müracaat: Tünel Caddesi 18, Transtiirk Han, Karaköy • Tel: 49 51 10 (Yenl AJUi: 3S36 8267) SUMERBANK ALIM VE SATIM MÜESSESESİ (Basın: 9172) 3284 Demokratık Plânlama, modern ekonomi ılmınm; demokratık bır sıstenı içinde hızlı, dengelı ve adıl bır kalkmma için, ortaya koyduğu bır metot araç ve teknığuı adıdır. Kalkınmada asıl amaç; insanların daha iyı yaşamalarını sağlamak olduğuna ve sadece iktısadl gucü arttırma yeter bir hedef olamıyacağına göre, artan ekonomik ımkânlırı eğitim, i«ihk. mesken, |tUr dagıli|ind HAZİRAN EMNIYET SANDIOI (Baata; VÎ47J 6279
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle