Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8AHİFE İKİ CUMHURÎYET 26 Nisan 1965 ••••••••••••••••••••••a PATRİKHANENİN Dr. Abdullah Pulat GÖZÜBÜYÜK ıbru meselesile birlikte Türk Tanan münısebetlerinde beliren menfi gelifmeler dolayısfle lstanbuldaki Patrikbanenin de tartısma konusu olduğu görülmektedir. Patrikhanenin Devletin dış rer» iç gfivenliğine karşı zararlı faaliyette bulunduğu, Kıbna me•elesinin patlak vermesinde Kjbns Türfcleri ve Tfirkiyeye karşı çeşitli niteükte Romlsrca giri?!len menfi hareketleri desteklediği söylentileri yaygın haldedir. Bütün bn hal ve dnnımlan inceleyip sorusturmak çüphesiz Türk Tetkfli adll ma> karnlarına düşen görevlerdir. Bir kısnn Rum basınınds Patrikhanenin hukuki durumunun Lausanııe andlasmasına dayandığı, bu andlaşmada değisiklik yapümadıkça, Patrikhanenin durnmünda her hangi blr değismenin bahse konu olamıyacağı iddia edümistir. Bu türlü hal ve düşünceler sebebile Patrikhanenin Milli ve Milletlerarası hnkuk bakrmlarından durumunun incelenip belirtilmesl faydalı görölmüstür. Patrikhanenin dinl bir kuruluş olup gayesi dini ibadete ait hizmetleri yerine getirmektir. Hukuki niteliği bakımından, medeni kanunda yer alan bir «Hükmı şahıs» dır. Bu itibarla yalnızca «Ortodoks dinine ait hizmetleri yapmaktan» ibaret bulunan faaliyetinin, filkede egemen Türk devlelinin kanunlarma nygun olarak, yürütülmesinin gerekeceği Ubiidir. Kaırana, kamu düzenine sykın faaliyette bulunan her türlü kurumlar mahkeme kararile dağıtıiıp kapatıkr (MK, 80 f. 3). Aynca bir dinî kurum olan Patrikhanenin ka•nı hukuku bakımından yetkili makam veya mercüerce teftiş ve murakabe edilebileceği de tablidir (MK. 80 f. 2). ::: •••• •••• •>••• •••• iiii •••• • >•• : • • • • • • ::: ••• ••• ••• ••• ••• ••• K nen (Tfiksek andiaşan taraflar, Turkiye'de imtiyazlann bütün bakımlardan tamamen kaldınlmasını ber biri kendisine ilişkin yönlerden kabul ettiklerini bildirirler> denilmektedlr. Göriilüyor ki, andlaşmanın sözü edilen maddesile, Türkiye'deki her türlü imtiyaz tamamen kaldınlmıştır. Bu itibarla Patrikhanenin İstanbui'da bultmuşunun Osmanlı devieti zamamıtda verihni» imtiyaza vey» Lausanne andlaşmasma dayandığına dair ilerl sürülen iddia ve düşüncelerin hiçbir hukukl tetnel ve esası yoktur, kasden uydnnılmu» propagandadan ibarettir. m :::: KADIN ve TOPLUM TARTIŞMA 1 Gerçek demokrasiye doğru... ! Dörtlü koalisyonan bir Bakanı : J Petrol v . m.denlerin milllleştirilmeıi föı konuıu olamaı... • diye demee verir. S Verir, ara» donanmanus Kıbrıi dâvası İçin emre hanr tutular \ ken yaktığı mazotların bedeli nedir? Mersindeki petrol raflneriıi yabaneıların elinde oldnğnndan mazotn tımitten fıkendernna tasıtmak zoronda kalıyornz. Ve bn külfeti balkın sırtına yükiayernı. Kıbns bubranının en yoğnn zamanında yabaneılar «çaklanmıza benzin vermediler. Zaten verdikleri petroltt fimdiye kadar aldnğm gibi dünya piyasasından yüzde 35 pahahya latmalan her yıl milyonlarca dolâra patladı bize .. Hangi yana bakıanu aeıktan yabaneı »ermayeye haraç ödüyoroı. Halk bn gerçekleri öğrenirken bir Türkiye Bakanı kalkıp l Petrol ve madenlenn millileştirilmesi IÖZ konmu olamaz... diyebiliyor. Peki. . fktidarın Adalet Partisl topyekfin dilsiı mi ald«? diye düsünürken beklenen ses geldi. A.P. içindeki bir mnhalefet, «koıkoca partinın bir tüccarlar ve iş adamları kulübü haline geldiğini, i|çıyı, köylüyü, küçük esnafı düşünmediğinı» açıkladı. Madenler ve petrol konusunda railli bir politikanın gereği üstfinde durdn. Bneün Türkiyede kamaoyn artık safsata üstüne dedikodn yapmaktan nzaklasmaktadır. Seçim mücadelesinin konnsnnn toplumcn görüşlerin getirdiği meseleler teskll edeeektir. Bnnlan listflnkSrü şöylece sıralıvabiliriz : 1 KIBRIS : Hiıfeumet değlşlkllgl Kıbrı» dİTMind» lrl «onuçl&r do. gunnamıstır. Kıbns dâvBsının çözumunü, yeni lktld»rın d*h& d» Anrlo . Amrrikan golgesinde »ramaa yeni blr «aşkrolık devreBİn» glnnemlM M. bep olmuş ve bu arsda ltürşı taraf yeni »dımlar »tmıjtır. Kıbnı dtrannda açüc ve ke.Mn polltlka ne olacsktır? 2 DIŞ POLİTİKA : Kıbns davasını tek oUnüc d«ŞU »ir bütfl» .larn dı» politika Jçinde düşönmplt çerekmektedlr. Öjle förülüyor kl, ba ko. nnda buyük bir IHâsın çöküntüstt Içlndeyiz. Pejklik derekeslne dttjmü. füz. Zajıfladıtımu »aatleri pek İyi bUenler, fırıat kollımaV lçin ortaya çıkmışlardır. Milli Mısmk dısında kalmif Rnmlar, Kttrtler. Ermenller, Sevr Antlaşması (ÜDİerlni hitırlatan blr kayna«nıa Ifindedirler. Kapltallrt v. emperr.ilist devtetlerin koltntnnda blr TUrkirenin keadJ ariDJ cereckleri. ne aykırı dü^tifü anla«ıhm«tır. 3 DISJ TİCARET : Tutun d&vaslyle blr kere daha anlaçılmiftır kl, dı? tlcaretim'B bazı ellerde sömürme aracıdır. Ve kaçakçılık mekanlzmaaı işlemekte. Turklyenln çöküntüsünde büyük gedlkler açmaktadır. tjretl. cllerln lşlnl değerlendlnnekten uzak blr lhracat ye İç paaın aBmCnnek OstUne düzenlenml? blr lthal&tla. halkı degll, bellrll çerrelert dMteklamek üstünedir devlet polltlkası... 4 B\NKALAR VE 4S + 51 109 ŞİRKETLEKİ : TflrkiTed* (ayın lkl elin an parraagını reçen banka înâs hallndedlr. Tt haUcın paran 4» + 51 = 10* şirketlrri yolİTİe özel tahıslann elinde yafmaya n|rami|tır. Açık te etkill oir kontrol tle bankalardaki yolıaıluklar y» yan resmt »irketlerdeki hırnzlıklar önlenmelidir. Banka knrmp banka batırmak Tflrkl. yede pek kirlı blr tlearet olmnjtor. Bn tefeellltlı» yirml rıldaa borl belll isimlerl o banka tenln, bn banka benim, raüdnrlflk koltnkUnnı aayUsmaktadırlar. 5 PETROL DAvASI : Petrol bagımaıslltına fiden bu mlll! mOeadele kar?ısında alyaat partiler açık y» kesln taTirlarını almak «orundadırlar. t MADENLER : Amerikalı Mr. Ely'nla tatann. madcnlerlmlti petrnllerimlz gibi yabancılara pe;kef çekraek İçin hazırlatümif v« Mecllse felmek İçin beklemektedir. 7 ANAYASA DÂVASI : Acayaa* dıçı darranıslar •Urtnekte. hukuk dı«ı lşlemlerdn «lkâyetler çogalmaktadır. Bszan blr ogretmcn afllll Em. niyetln glzll raporuyl» lşlnden atılmakta, b u u bir Memur «orguns mı»lslz mesleğinden edllmektedlr. S ÖZGÜBLÜK DAVASl : Amerikan kapltallrmJnl tenkld eden kl. taplar toplatılmakta, yanıçlar w>syalizm ttstüne kitap yaıdıklan İçin Ule â rinden «tümakta, 120 yıl öncc yazılmn Fransızca blr kltabı çcvlrdl diye t'niversite oğretim ttyesi hakkında kovoıtnrmaya reçllmektedir. 9 TOPRAK REFORM0 VE ORMAN DAVASI : Bütünüyle boşlukta durmaktadırlar. Koyhi topraknzlıktan kmlırken, toprak ağalannın hükmıl surmekte. llkel blr tarım duzenl İçinde nuslu ufuk palarnalylt köylucün karşısına çıkılmaktadır lt EREĞLİ DEMİR . ÇELİK ye Çukurova Elektrik Jibi devlet para. »lyle ve krfaJrtiyle kurnlnın; temel tesisler be$on fizel aahsın emrinde kullanılmaktadır Milli |uarun memleketin temel unayl kvramlanna »a. nip çıkması gerekir. 11 SOSYAL ADALET : Nüfuran yilsd» 1 at mllll gellrln rosdt 35'«1nl almaktadır. Kapkaççılık Te ayantacılık baıtacı edllmektedlr. Sosyal adaletsls bir ortamda lktlndl kalkınmanın minevl ortamı yaratıl&maı. Önce aosyal adalet, T* aonra bu adalatln dogurdugu lnanç yönünd» mllll 12 En baıta Mllll Emnlyet olmak lıer» toplam taayatında »flynk kontrol etkileri olan resml kammlana mllUleıtirUmesl ve yabancı dcvletlerle olan lllşkilerln barimı» blr drrlete yakifir blçlmde dttzeltilmesl (erekmektedir. Ve daba Millî Eğitimden baslıyarak ba kSşeya nğmıyacak kadar çok nseselenin karşısında siyaıi partiler ısılerini löyleaek durumundadırlar. Halk «nlara ba lorolın yöneltecektir. önee yabaneı bir devletin ipotcklarini temiılemek sö* kcnnjadnr. Ve ba arada kalkıp da : Petrol vc madenlerin mılllleftirilmeai tö( konuıu olamaz... diyenlerin yakın geleeekte perisan elacaklanna inanıyarnı. Çünkü kendi milli kaynaklarına hâkim olamiyan milletler perifan olur, ve çünkü Türk mllleti kendi millî kaynaklarına aahip olmasını bileeektir. B Karşılıklılık ilkesine göre Patrikhanenin memleketünizdeki amnlık miUIüman olnııyan Türk vatandaslaruıın «Dini kurumlar kurma» haklarile olan bağlantısı niteliğl bakımından olmayıp, milletlerarası hukukta, aznv lıklara, karşılıklılık ilkesine göre, tanınmn haklardandır. Nitekim Lausanne andlasmasuun 40. maddesinde (müslüman olmıyan aonlıklan mensnp Türk nyruğu hukuken ve fiilen diğer Türklere tatbik edilen aynı muamele ve aynı teminattan faydalanacaklar ve masraflan kendilerine ait olmak üzere hayır veya dini kurum kurmak hususunda esit haklara malik bulunacaklardır) denilmiştir. Bu maddeye göre müslüman olmıyan Türk vatandaalan, miislüraan Türkler gibi, dini kurum meydana grtirme hakkın» maliktirler. Ancak ba hak, karşılıklılık sartına bağb ttıtulmustur. Nitekim yine Lausanne andlaşmasının 45. maddesinde (Türkiye'nin müslüman olmıyan azınhklan için tanınan haklar, Tunanistan tararından da kendi ülkesinde bulunan müslflman annlıklar için de tamnmıştır) denihniştir. Görfilüyor ki, müslüman olmıyan azınlıklara tanınan dinî kurum kurma hakkı ile Patrikhanenin İstanbui'da kalması veya çıkanlması arasında bir baflantı bahse konu değildir. Yani bir hakkın Inıllanılması baska sey, bir kurumnn ?u veys bu sebepten dolayı yurtdısı edümesi baska seydir. Hj: aMI T. C. nin bir lutfu atrikhanenin İstanbufda balunmasi Türkiye Cumhuriyeti devletioin sadece bir lutfuna dayanmaktadır. A Patrikhane konusu Lausanne konferansında görüsülürken Ingiliz temsilcisi olan Lord George CURZON (Patrikhane asırlardanberi îstanbul'dadır; ilk imtiyan Fatih vermiş re ondan sonra eelen padişahlar bu imtiyazı tasvip ve teyH etmişlerdir) yolunda bir iddiada buhındnktan sonrs (Patrikhanenin siyasi faaliyette buluttmıyarak •ırf dini bir kurum olarak kalmasını) sarunmuştur (1). Lausanne konferansında Patrikhane konusunda bir anlaışmaya vanlmamış ve nitekim Lausanne andlaşmasında konu ile ilgili hiç bir hiiküm yer almamıştır Başka deyişle, Lausanne andlaşmasında Patrikhanenin İstanbui'da kalacağına veya Istanbul'dan çıkarılmıyacağına dair her hangi bir hüküm mevcut değildir. A Lausanne andlasmasının 28. maddesinde ay »••• U:: P •>••• •••• •••• •>•• •••• *••• !••• "üü Sonuç Türkiye Cumhuriyeti ile Patrikhane arasında, İtaly» devieti ile Papalık • Kent Vatican . arasmda 1929 Latran andlaşması gibi bir anlaşma da mevcut değildir İstanbulda bulunması her hangi hukuki bir esaça değil, Türkiye'nin tamamen lutfuna dayanan Patrikhanenin yurd dışına çıkarılmasına engel hukuki bir sebep, milli veya milletlerarası bir kuralhüküm mrvcut değildir. (1) Ord. Prof. Cemıl BUsel. 296. Lozaa. Cılt II, sh. •>•• •: •' ••»• •••• •••• • ••• KADIN ve C DEVRİMCİ GÖRÜŞ Iffet Halim ORUZ B «Kadın» gazetesi sahıbi liyle Cemaı rasaya basvurulmuı ve dilegi yerine getirilmistir. Böylece bir Türk kadınının uçağa ilk binişi mesele haline getirilmistir. Bu dernek gerek kendi yayın organı olan Kadınlar Dünyası dergisinde, gerekse diğer gazetelerde kadın haklannı savunan yazılar yanlmasi için çaba harcamıstır. Yeni Gazete'de Mahmut Sadık, Tanin'de Hüseyin Cabit ve Muhittin; İçtihat'da Abdullah Cevdet, Batı kadınlannın davranıslaruu aksettirici ve kadının toplum içindeki roiünü belirtici pek çok yazılar yazmıslardır. Mamülâtı Dahiliye Istihlâki Kadınlar Cemiyeti Hayriyesi tarafmdan da kadınlar ve kızların sanat öğrenerek geçimlerini sağlamalan için çahsmalar yapümıs ve iş yerlerinde kadınlar çahştırılmıştır. Hilâliahmer (Kızılay) Kadınlar Cemiyetinin savaşta ve barışta gördüğü hizmetler de o tarihlerde baslar. 1923 tarihinde Cumhuriyetin ilânı ile yeni bir kadın hareketine rastlıyoruz. O da 1934 tarihinde kıırulan Türk Kadın Birliği çevresinde toplanan kadınların aktit hareketleridir. Nezihe Muhittinin başkanlığında kurulan bu kadın derneği daha sonra Lâtife Bekir'in yönetiminde klâsik sürfa] hareketine girişmiştir. Eşit hak isteme yolunda mitingler tertiplenmis, konferanslar verilmiş. yayın yoluyla haklar savunulmustur. Bu arada içinde benim de bulunduğum bir beyetle Ankaraya gidilerek, eşit hakiann kanunlaşması yolunda büyük kurtancı Atatürk'e kadınlığın dilekleri sunulnıuştur. * Merhum Yunus Nadi'nin de bulunduğu bu görüsmeler sırasında anlaşümıştır ki Türk kadın devrimleri konusunda Atatürk'ün ön düşünceleri vardır. Özetliyerek söylemek istersek, Atatürk'ün derinliğine ve genişliğine eşsiz görüşlerini bu tarihsel açıklamalardan sonra daha iyi anlanz. Ata, devrimlerini ne güçte bir temel üzerine oturtacağım, sonuç almak için ne kadar yürüyeceğini ve nerede duracağını bilen büyük bir adamdı. Bütün devrimlerini nasıl tarihsel deneyler üzerine oturtmuşsa, kadın devrimini de Türk kadınının olumlu varlığı üzerine kurmuştur. Bir Atatürk rar oldu, her seyi sıfırdan alana çıkardı demek *osyal kurallars uymaz. Bugün hâlâ o kanunlar yürürlükte ise, devrim yapıcısının seris gücüne dayanıyor demek doğru olur. Toksa onlar Amanullah Hanın devsinneciliğine benzer ve a yenilgiye uğrardı. •)••• umhuriyet gazetesinde Avukat Beria Onjer'ln «Kadın, özgürlük ve siyaset» başlı^ui) tasıyan bir yazısı yavınlandı. Yazının teıi, «Kadın konusundaki pek çok sorunlarm çözumlenmesi, ancak siyasal güce sahip olması ile mümkündürj deyimi ile özetleniyor. Yazarı bu tezi, ailenin sorunlan \e haklann aJınması bölümlerinde yaptığı açıklamalarla sa\unmaktadır. Yazıda, aile sorunlannın gerektiği kadar incelenmediği ve kadın devriminin tarihçesi incelenmediği kanısmda bulunduğnmuzdan, konuyu fu fekilde genişletmek istiyoruz: ayan Beri» Onger (1), kadın sorunlarınuı ancak kadınlann siyasal giice sahip olmasıle mUmkün olacagını «avunmaktadır. Aslında «aTumırken de kendi kendilerini çelismey» düşürmektedir. Bir yanda, «kadın haklan anayasa ila teminat altına alındıgı bald» tam bir özgürlüğe sahip olamadığımızın gerçeğini söylerken, öte y&ndan Mecliste daha fazla kadın mebusumuz olmasmdan fayda umuyor. Anayasa tam özgürlüğümüzü t«min edemiyorsa (ki bu demektir ki, sadece siyasi haklarla, kadın sosyal hakları temin «dilemez> Meclisteki (diyelim) 50 kadın mebus bunu nasıl temin •der? Anayasanus erkekle beraber bize de aynı derecede seçmek ve seçilme hakkını vermişken niye kadın erkek mebuslann oranı 1/130 dur? Niye rerilmis bir hakkımızı bile gereği ka dar değerlendiremiyoruz? Kadının her türlü problemlerile ilgilenmiş Fransız yazarı Simon de Beauvoir (2) söyl» diyor: «Bir erkeğin beslediği kadın erkekle aynı oya sahip diye, synı haklara sahiptir sayılmaz.>, «Seçme ve is sahibi olma hakkının olması da esitliğe yeter değildir.», «Toplumun yapım kadın sartlan bakımından fasJa değisememistir.» (Dikkat! Hem de Fransa'dakl toplumdan babsedilmektedir.) Elbette Mecliste daha fazla sayıda kadın mebusun bulunmasınin bazı olumlu etkileri olacaktır. Fakflt yine bunlar, bir takım siyasi, yahut kağıt üzerine yazılnus haklar yönünden bir etkileme şeklinde olmaktan ilerl gidemez. Sosyal yapı değişmedikçe fazla bir gelişme beklenemez kadın problemlerinin çözümünde. Kadın kendisinin «Hizmet, itaat, sadakat» v b. gıbi geleneksel fonksiyonuna inanmış ise ona özgürlük, kişilik gibi kavramlan •ermek güç; almıyor, almak istemiyor ki. John Osbome'un (3) Jimmy Porter'i karısını söyle tarif ediyor: «Azıcık fikir sahibi, ancık cesur olmak isteyen, kıt flkirli, dar kafalı. korkak, Urkek düsünceli.» Işte biz böyle oldukça ve erkekler de bizim böyle olmamızı istedikçe ve öyle olduğumu» hakkında ön yargılan oldukça hiçbir zaman S. de Beauvoir'm Fransasındaki kadar bll* (!) problemimM çözemeylı. Herşeyden önce kadını, topluma, görenekleri, hatta gelenekleri olduğu gibi kabul etmiyecek, ona karşı durmasmı bilecek kadar cesaretU ve kültUrlü hale getirmeli ki, ilk toplum yapısırun degiştirilmesine başlansın. (Aslında bu arada erkeklerin de «İdeal kadın» anlayışının eğitilmesi de gerek ya..) Bayan Onger, «Toplumda gelismeler sert dönüşfimler şeklinde olmaz» diyor. Toplumda gerçek gelismeler ancak sert dönüşümlerle olur, (Atatürk devTimleri buna örnektir.) Onun için bizim de sert, fakat kuvvetll bir dönüşüme gereksinmemiz vardır; yoksa mebus olmamız ne gerekli, ne de (gerekli olsa bile) yeterlidir. (1) Cumhuriyet, 12 Nisan 1965 (2) The Independent Women. (3) Look back in Anger (oyun) Saime GÖKSU Fizikçi İnfiltero • Brighnton nn yasadığı ortam kızlanmın da etkilemekte. Ve aynl yolun yolcusu etmekte... Ya arkadaşlık? Bu bizde yalmzca cinsel ybnden anlasılmıs ve sürdürülmektedir. Tut kl, bu anlayıs çerçevesi içersinde her süre yeni dü?üklükler« tanık olmaktayız. Sonuç olarak kadmımunn, siyasi özgürlukler içinde tüm sorunlannı çözme Işini kendilerine yalnızca bırakamayız. Bu ancak daha etkileyici bir çaba olur. Kammca bu sorunlan toplumcu bir eğitim • öğretim içinde kadın erkek beraberliğiyle çözüm leyebuiriz... tsmail KATGLSUZ (öğretmen) Con, Hafiye. yesine uygun olacağına lnanıyoruz. Galip BIC\KIJ Üniversite öğrencisi S Köy Enstitüleri uran Tan, Köy Enstitülerinln kuruluşunuB 35. yıldönümü dolayısiyle kaleme aldığı «Köy Enstitülerinden Toplum Kalkınmasına» başlıklı yazısında, toplum kalkınması çalışmalarını büyük çapta basanya ulastıracak ilginç blr teklif ortaya atmaktadır. Bizim gibi geri kalmış ülkelerin sosyal, kültUrel ve ekonomik yönden kallanabilmesi, çoğunluğun yasadığı, köyün kalkınması ile mümkündür. Köyü kim kalkındıracaktır? l?te bütün mesele burada düğümlenmektedir. Her ne kadar, bugün köye hismet götüren 70 bin devlet memu ru varsa da, bu personelin yetenekleri re toplum kalkınmasmda ne derece yararlı olabilecekleri söz konusudur. Bırakımz küçük memurlan, bu işte söz sahibi, ic ra mevkiinde bulunan büyük dereceli memurlar, toplum kalkınması fikrini çoğunlukla benimsememektedirler. Köyün kalkmmasında görev almak, bıkmadan, usanmadan çalısmak, ancak idealist düşünoeli insanlann yapac«ğı istir. T aym Baha Arıkan'ın yazısındaki görüşlere bütün inancımızla katılıyoruz. Yülardanberi bu memlekette her reformist ve halkçı göriişün karşısına komünizm teraneleriyle çıkılması âdet haline gelmiştir. Bte o kanaatteyiz ki, bir memleketin aydınlan belirli bir zümre tarafuıdan sömurülmekte olan genis halk ldtlelerinin sosyal sorunlannı araştırmakta cesaret ve azim sahibi olmadıkça milli görevlerini yapmıyorlar demektir. O sömürücülere şunu hatırlatmak isteriz ki, tâkip ettikleri insafsız politikadan vazgeçmeleri zamanı gelmiştir. Artık aydın kafalar dan coşkun bir sel gibi akmakta olan milliyetçi ve halkçı sosyal adalet meşalesinin ışıklan, Türkiye'nin mutlu geleceğinin mujdecisi olmaktadır. Ne hazindir ki, komünizmin şiddetle aleyhtan olan nice vatansever insan sosyal görüşleri yüzünden icsafsızca komünist damgasına hedef olmaktadırlar. Bu taktik mücadele gücü yüksek bir avuç idealisti yıllarca susturmağa muvaffak olmus, böylece millet çoğunluğunun sömürülmesi amelıyesi başarı ile jürütülmüştür KOMÜNİSTLİK DAMGASI 19.IV.1965 tarihli gazetenizde yayınlanan Sayın Baha Arıkan'ın makalesindeki fikirlere kısmen katılıyorum. Saym Baha Arıkan. makalesınin bir jerinde dıyor kı: «Sermayenın bölünüş tarzı hususundaki tezıni müdafaa eden üniversite profesörü komünisttir, açlıktan, sefaletten bahseden, bu sefaletin panoramasmı çizen romancı, taş kovuklarında oturan ailenin fotoğrafını neşreden gazete, cami önünde dilenen dilenciyi tasvir eden ressam, milyonere bu milyonu nasıl kazandığını soran yazar, sosyal adaleti savunan fıkracı, hattâ paçavralar ıçersindeki bir çocuğa lokanta vitrınini seyret tiren karikatürist birer komünist tirler.» Ben de katılıyorum Baha Arıkan'ın bu fikirlerine. Ancak şunu da belirtmeden geçemiyeceğim: Bunlarm tümüne bir den komünist denmesi ne kadar hatalı, ne kadar fikir sahasuıı bolücü hareketlerse, gene bunlann tümüne birden komünist değildir, dememiz de en az öbürü kadar hatahdır bence. Başka bir deyişle, bunlann içinde komUnist olanı da vardır. Komünizmin karşısmda olanı da. Bunu böyle kabul edip, ona göre davranmalıyız. Salim KOÇAK Konya Koleji Ünln Ses Sanatkârımıı T. GÖKTÜRK öğrenci Ailenin sorunlan D emokratik rejimlerde, kisi için aile, toplumun çekirdeğidir. Buna göre hem kadının, hem de erkeğin çalışma ya>antısı yanında aile ödevIeri de vardır' Kadının ana olması bakımından bu ödevi daha güçlüdür denilebilir. Bununla beraber çiinümüzdeki insan hakları düşüncesi ve ekonomik zorlamalar kadını çalışmaya yönelttiği için, iş ve aile vasantısı arasında kadın, bir denge kurma zorundadır. Bu dençenin gelişmesi ise sosyal kalkınma ile paralel olur. Çocuk kresleri; çocuk bahçelcrinin yeteri kadar olması; evin, mutfagın modern araçlarla (fürlendirilmesi ve dijer benzeri sosyal imkânlar gibi. Kadının çalısma yasantısmda özgürlüğünü kı•ıtlıyacak gelenek ve cinsel davramşlara Belince, bunlar geri görüşlerin akımıdır. Bu akımın kadını geriye doçru itmesi tezin bir antitezidir. Senter gelişip yerine oturuncaya kadar olaRelecektir. Toplum içuıde bu kısıtlayıcı davranışlann bulundufuna bilmeli ve ona göre saınnma yapılmalıdır. Moral kurallann kadının özgürlüğünü gölgelemesi de geriliğin verimidir. Yoksa, kadının işi dışında tüm cinsel bakımdan özel çıkarlara araç edilebilmesi uygar görüşün dışmda kalır. Ve kadın özgürlüğünü baltalayıcı olamaz. Eşitlik ve insan hakları bakımından, erkeğin özgürlüğünü İMİtalamıyan davranışlar, kadınmkini de baltalamaz. Modern görüs içinde ailenin mutluluğu, eşlerin birbirini aldatmamasına dayanmalıdır. MAGNA CHARTADAN BU YANA M Devrimci görüş A tatürk kadın devrimlerinin anlamına iyice vanbilmek için, Türk kadın devrimi tarihçesini de incelemek gerekir. Bütün uygar evrende kadın haklan savasnu•, teorik olarak erkekler ve afetif olarak kadınlar eliyle yapümış; haklar bunun sonucunda elde edümistir. Bu hareketlerin on dokuruncu yfayü •ODİarmda, Türkiyede de benzeri sekilde yanküar ysptığını görüyoruz. İkinci Abdülhamit devrinde «Kıbnsh Hemsireler» diye anılan bayanlar, çevrelerine bir kaç »ydın kadım da topnyamk bir •iirfaj hareketinin kanun rt tüzfik kahbma tirebüecek ilk yazüı metnini haTirlamışIardır. Dernek karmamn yasaklandı|ı o tarihlcrde, TürkİTede ilk kadm haklan savunmasını yapan bu kadınbırdır. O der» içinde iki gazetenin vayınlandıgını ds görftTt>rm. Bunlar 1869 d» çıkan «Muhadderat için gaaete» re 1895 de yayııılanan «Hanımlara M. *wıs Gaaete» dir. tkinci Meşrutiyetten »onra, kadın haklannm •srnnulması kanun çerçevesi içine alınmıştır. HaHde Edip Adjvar'ın çevresine toplanan kadınlar «TMÜ1 Kisvan» cemiyetinl kurmuşlardır. 27 MaJIM 1329 (1913) torihinde de Nuriye Ulviye t«r«fmdaa «Mtidafaai Hukukn Nisv«n» cemiyeti kunümostar. Bu deroek amaçlan çevTesinde toplananUr, «ktif harekeUere de girismişlerdir. Bedra Osman Telefon Şirketine memur olarak girmek için mfirmcaat etmiş, kabul olunmayınc» Kadmlar Dftnyası dergisinde yaratılan tepki, Bedra Osman vt> diger kadmlann Telefon Şirketine girmesine yol açmıştır. Gene cemiyet üyelerinden 3ayan BelkU uçafa binmek dileğinde bulupmu?, cemiyet e :::: •••• •••• •••• •••• nıı ••>•» • ••r Sonuç seçimlerinde kadınların aiyasal alan|d*ki yenUgisi dolayısiyle Halide Edip I U A d ı v a r l a konuşmuş, durumun demokrasi kurallanna doğru yürümenin tepkisi olduğu kanısına varmıştık. Açık rejimde antiteı canlanmıştı. Ne yazık ki savasmanın Um yapüacağı anda kadmlık teskilâtsızdı. 1948 yılında ikinci defa kurulan Türk Kadınlar Birliği henüz çevresine çok sayıda kadın toplıyamadı. Çoğalan partiler dolaylannda Ise, flnemli olan seçimi kazanmaktı. Yoksa kadını seçmek değil. Bu teskilâtsızlık ve kurulan kadın derneklerinin partiler savasması arasında gereği kadar güçlenememesl günümüzün durumunu ortsva tetirmistir. 1933 • 1948 yüları arasında kadınlar neden teskilitsız kaldı denecekse, onun ds nedenleri vardır. Konuyu dağıtmamak için o bahsi «TTI bir yazıy» bırakarak, diyebiliriz H. 1923 den 1965 tarihine kadar, sayısı çok kabank meslek kadım ve bunca aydm kisi yetiştiren kadınUğmuzın antiteı» karsı koyamaması. teskilttsıs vey» çelimsiı teşkilâtlı olarak savunma gücünden yoksun kalmasıdır. Aydm kad^mn \et yolunda yapacagı I», bo jncn edinmektir. ::: •••• •••• •*•• agna Charta'ji formüle eden İnsan Haklan Beyannamesine göre: «İnsanlar hür doğar, hür yaşar, hür ölür!» Fakat, ekonomik etkilere, demokratik gelişmeye rağmen insanın dişisi olan kadın, özgürlülc yolunda hâlâ yeteri kadar mes*fe asamamıştır. Çünkü hâla İnsan deyiminin dışmda sayılmaktadır. Bu beyannamej'i Anayasalanna aktaran demokratik mületlerin, özelliğile, Nordik bir milletin Anayasasındaki: «Şerefsiz hayat, hürriyetsiz şeref olmaz!» hükrnüne rağmen, insanlığın yarısını teşkil eden kadın, hâlâ erkeğin vesayeti altındadır. Ve demokrasi sentezinin elemanlanndan biri olan özgürlük hakkından nasibini alamadığı içindir ki, yaratıcılık yeteneğini de kaybetmiş bulunmaktadır. Demokrasinin aksaklıklarını, hastalıklarını lşte bu noktada aramak gerektir. Demokrasinin nünetlerinden kadın da faydalanabilseydi, dolayısile toplum, kadının kendıne has meziyet ve hasletlerinden na sibini alabilseydi, Dünya çoktan mutluluğun. esaslanndan olan güven'e, huzura ve sonsuz barışa kavuşmuş olur ve zaman zaman ihtilâllere, parti çekişmelerine, kardeş kavgalanna, dikta rejimi özlemine mahal kalmazdı. Totaliter sistemlere ipucu veren skandallar, sosyal adaletıizlik. taviz, savaş, istismar, artık •arihe kanşnuş olurdu. Nurettin ÜNKN Eski Çanakkale Milletrekili «Köyi ancak ve ancak köylflnfin kendisi kalkındırabiUr.» fik rl doğrudur, yerindedir. Köyde önder olacak, köylü İle bizzat çalışacak, onlara yenilikler asılıyacak güçte, evrimci, ülkücü, kendinl köye adamış elemanların varlığı, bugün, iıer saırtankinden fazla duyulan bir lhtiyaçtır. Bu elemanlar, köyün sevgi ve saygısını kazanmıs, «Köy Ens titülerinin devrimci, hayaU yürü çevTik ve yaratıcı tipte yetiştirdiği öğretnenler'den baskası olamaz. Toplum kalkınması lla 11011 katıldığım bir çok seminerlerde uzmanlar, köyde verimli çalışma köylülerle aynı seviyeye inen, onların dilini konuşan, onlarla bir likte yiyen, onlarla birlikte yatan, kısacası, onlardan bir parça olabilen elemanlarla mümkun dür, demektedirler. Köylü ile kaynasan, onlan harekete getiren ve onların gönüllü çalışmaları ile köyü kalkındjracak olan gerçek lider, öğretmendir. Eğer «Toplnm Kalkınması» çalışmalannda hayal kınklığına uğramak istemiyorsak, emeklerimizi boşa harcamıyacaksak, bu çalışmalarda en önemli ve etkin rolü oynayabilecek, Köy EnstitüİU ruhta öğretmenler yetiştirmeliyiz. Bu öğretmenler, köy çocuklannı sadece okuryazar yapmakla kalmıyacak, onlan, ulusal eğitim aracılığı ile köy kaikmmasını gerçekleştirecek nitelikte yetiştirecektir. Turan Tan'uı bu olumlu teklifı gazete sütunlannda kalmamalıdır. Bu teklif, memleketsever po litikacılar, yöneticiler ve ayduılar arasında yankılar uyandırmalıdır. Umutla beklivoruz. Ömer GÜNER TrabsoB Toprak ve tskia Mfidttrft r SAF1TE flYLfl Mevsimin son büyük konseri «eçkin ve büyük saz heyetı, zengin ve yepyeni bir program. 14 Mayı« Cuma saat 18.30 da SARAY'da Biletleri gişede satılıyor. Tel : 44 16 5« İ • • • Bitmeyen Kavga STEİNBECK BÜTÜN KİTAPÇILARDA SATILIYOR AĞAOĞLU TATINEVİ ANKARA CAD. 37/7 (Vilâyet karşısı) tstanbul Cumhuriyat «37 Vietnam BEBE ŞAMPUANI ResinıH Bilgi D K adın ayın, kadın arazi, ka dın hayvan, kadın tutaaktır ve kadın anadır köylerünizde. Birbirine karsıt olan bunca özellikleri eyninde taşuna köylü kadınırruzın alınyazısıdır. O hem erkeğiyle çalışır, Uretmendir, emekçidir. Aynı zamanda ev ekonomicisidir gelenek çerçevesi içersinde. Anadolunun çogunluk kasaba /e kentlertnde kadın yal nı« yoğaltmandır. HS1A çarsaf altındsdır re hftlâ bir kuluçka fc»Hmımu KADIN ARAZİ... ış olaylar yorumcusu »ayın Kayhan Sağlamer, son aylarda, bütün dünya balklannın endişesml üzerine çeken Vietnam harbinde Amerikan emperiyalizmini yeren olumlu yorumlar yaz mıstır. Halbuki 16 ve 17 Nisan tarihli «Cumhuriyet te» yazarın birdenbire Başkan Johnson'un son politikasının «koruyucuıu» rolUnde çıkısı gazetenizin okuyu cularında hayret uyandırmıs olmalıdır. Zira ona göre, «şartsu mözakere» olarak Johnson'un 1 leri (ürdüğU buluş «Birleşmiş Milleüer ve komünist ounayan bütün ülkeler tarafmdan tasvip» görmüştür. Bilindiği gibi tasvip, sonradan pişman görünen îngiltere'nin Başbakanı tarafından gelmlş ve Almanyanın Başbakanı ile belkl birkaç politikacı daha buna benzer tasvipkâr fikirler ileri sürmUştür. Bunun yanısıra ve onbinlerce talebe Washington' da Vietnam harbine karşı nümayişler yapmış, komünist olmayan Amerikan «enatörleri ve W. Lippman gibi yorumcular Johnson*u tenkid etmislerdir. Bu ger çek ortadayken, ytlzden fazla memleketi lçlne alan Birleşmlş Milletlerin ve biltUn Ulkelerin A merika'nın baştanbasa yanlış tututumunun destekleyicist olarak gösterilmesi kanaatlmizca doğru değildir. Vietnam, Johnson'un «anularına» ve desteksiz ayakta duramıyan idarecilerin isteğine uygun değil de, bizîat Vietnam halkınuı çoğunluğunun arzulanna göre yönetilebilmelldir. Hakikate susamış Türk halkına bu açıdan yorum ve açıklamslarda bulun • Bugün 70. sayısı çıktı. • Eski sayıları azalmakta olduğundan eksiklerinizi süratle tamamlayınız. İSTEME VERİ : Bataş Rayflik T«fbrl>l> Ca^lojlu • İıtınbul. Dr. KEMAL ÇAĞLAR • tdrar kollan *e rensaftl Uastmlıklan MStehaamn Gaiataıarav. rumacıbaaı 8o. No 13 Uğut Apt Saat 1013 ve 1318 Tel: 44 14 90 • • • • • 8 !•••••' Bate« Reklâm 59/4533 <4C»&ft | Saym doktor ve eczacılara ISOVIT 100 mg. INH + 25 mg. Be Vitamini 1 0 0 tabletlik ambalaiiarda TABLET Bekiamcıük: 162ü, 4524