23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 Mart 1965 CUMHURİYET SAIIIFE BEŞ Ö HAFTANIN ŞAKAL.ÂRI RUHLAR KONUSUYOR1 Konsolosnn Alışveriş sahnelerinden Ne yapacağımızı bilelim ş 1882 + 83 = 1965 • Kiproko Elden kaçıracağız 1 Ruhlar konuşuyor Oiyarf luyatımıza, epeyldir, bir de «rah» bab*J fl ksrıştı. Hızını alamıyanlar, lâfı döndttrflp dolastınp «ruh» a getiriyorlar. Son olarak, meselS, yıllardır bağımsı» kalnjıg kalmıs da, nihayet, eazibesine (!) dayanarnayıp, pat diye A.P. ye flrmiş bir siyasimiz, bn acayip tutumunu şöyle Izah etti: 194S mhnna tnandıgım için Adalet Partisine girdim. tkinci bir misal: Sayın ve sevimli Osman Bölükbaşı da, lki,ttegün evve!, Meeliı kürsü•ünden, bennntad bangır bangir «Ben koalisyondan tonnna kadar ayrılmam. öldükten sonra bile rnhnm onnnla beraberdir» diye bafırdı. Banlar, yalnız, son lki Brnek. Aranırsa daha pek çoğo bıılunur. Birinci giyasimizin, gimdiye kadar neresinde «aklandığını bilemediğimiz «1946 rahn» nnn, geç de olsa, harekete geçmesine sevinmemek mfimkfin değil. Nerede hareket orada bereket, deraişler. Tara da seçimlere gidilirken, doğrusu, bnnnn lamamydı. Osman Bölükbasının rnhana gelince, is biraz eatallasıyor. Çünkfl herkesin kanaati, Efer yeni bükümet rataat çalışamazsa, bnna, bizim hırçın kürsü canbazımn sebep olacağt merkezindedir. Anlaşılıyor ki, AUata gecinden versin, fistad öteye tesrif etse bile, Crgüplü toplnlnğn rabat yüzü görmeyecek. Ve gittikçe yayılan bn gecikmiş ruh davranışları karsısında insanın aklına geliyor: Acaba siyasilerimiz, geceleri, lâmbalan söndürüp, parmaklannı bir yuvarlak masaya doknndnrarak, ruhları çağırıyor, ve onların tavsiyelerine göre mi konuşuyorlar?., Bn durnmda, galiba, Türkiyenin, neresinde, ne çeşit piyesler oynanacağını, ne biçim filimler gösterileceğini, ve ne şekil danslar yapılacağını gösteren, yeni bir haritasım yapmak Iâzım. Yazarlar, filimciler, ve dansözler, hattâ yerlt ve yabancı bilâmnm turistler için, bic süphesiz, çok faydalı olnr. Burhon FELEK imtiham •••• •••• • ••• 1882 + 83 = 1965 kitap oknyornm. Tazan gaBirzeteci. Tttrkiyeye«Türkiyeninbfr yabancıbasgelmiş, ve bn kitabı yazmış. Sonnna doğrn yaraları» lığını koydngu bir kısım var. Türkiyenin yaralarını şöyle »ıralıyorj 1 Havale. 2 Harem. 3 Bahşiş. 4 Tol yoklnğn. 5 Falzlerinln bile aitından kalkılamıyan dıs borçlar. ( Avrnpanm Türkiyeye karsı fena niyeti. Havale, yanl kırtasiyecilik. Harem, yani kadını kafese ve çarsafa tıkmak. Bahşiş, yani rüsvet. (Zaten, yazar da bnnn böyle tasrih ediyor ama, Avrnpa dillerinde «bahsis» knllanıldıgı için öyle demis.) Tol yoklnğn, yani, malum. Dış borçlar, o da Syle. Avropanın kötü niyetlerini izaba lüznm yok. Adam, bilhassa «rüsvet» ve «kadın» bahsini Türkiye için bir «ayıp» olarak gösteriyor. Ve, medenî dünyaya katılacaksak, bnnların mntlaka düzeltilmesini istiyor. Siz simdi «biz bnnları zaten biliyornz. Tabancının lâfına ne lüznm var?» diyeceksiniz. Dogrn, hakhnnıı. Ama bilmediğiniz, daha doğrusa, benim »öyleraevi düşündüfüm bir şey var: Bn kitabın basılış tarihi 1882. Alış veriş sahnelerinden atıcıların garip alıskanlıklan vardır, bir tflrlfl vazgeçemezler. Meselâ, mevsimine göre, marol dediniz mi, mntlaka Tediknlenin, hıvar dediniz mi, illâ ÇengelkSyün, yogurt dediniz mi, istisnasız Silivrinin olacak. Darıcadan başka yerde enginar, Arnavntköy dışında da çilek çıkmaz. Bunlar gibi bir de Taşdelen var. Memlekette, nereye gitseniz, karsınızda Taşdelen snyn. Mübarek membaın iplik misali akan suyn değil, Niyagara selâlesi olsa yetmez bnna. Herkes de bilir bnnn ama, yine de su dediniz mi muhakkak Tasdelendir o. Geçenlerde, dünyanın en sevimli insanlarından biri olan Mabmnt Baler (Balmahmut) dostumuza rastladım. Portakal alıyordum, sabah gabah yine sinirlendim, dedi. Hayırola. Canım, nereye gitsem «Fenikeden taze geldi» diyorlar. Bütün portakallar Fenikenin. Fenikede yüz binlerce ağaç olsa yine kâfi gelmez. Insanı enayi yerine koynyorlar, kızıyorum. Almasaydm .. Zaten »Imıyornm. «Fenfkedir» divene «Ben Dörtyol istiyornm» deyip, adamı da mahcup edip, geçiyorum. Ijri ya, Syleyse .. Ama, sabahleyin, manavın biri fistün çıktı. «Başüstüne beyim, gize yaramaz diye KÖstermiyornm. DSrtyol da var» dedi, ve içeriden bir başka sandık getirdi. Portakal, aynı portakal. Ama ne yapayım? Yigitlige toz kondurmamak için almaya mecbor oldnm. Ve, kıskıs gfilerek, ilâve etti: Bereket versln, Dörtyol'da ıgrar ediyornm diye, fazla para istemedi. Yoksa bütün bütün, hem de bn sefer sabiden, enayi olacaktım. Kiproko KJüfns kayıtlarımızın perisanlığına dair, tnı* haf tnhaf hikâyeler gibi, haberlerin ardı arası kesilmiyor. Geçen gün, iiç aylıfını almak için, tekafidlük mnamelesini yaptıran bir vatandaşa, kendisinin «çoktan öldüfünü» söylemisler. Adam, simdi, hayatta olduğnnn, ispat etmeye nğrasıyor. înşallah, o mnvaffak olana kadar, nSfnı memurluğn haklı çıkmaz. Daha tnhaf bir haber de sn: Bingölde, bnndan yirmi üç sene evvel, iki kardeş evlenmişler. Birisinin beş, ötekinin altı çocnğn olmnş. Bir hafta kadar evvel, bambaska bir iş için nüfus memnrlnğuna basvuran kardesler, bir de ne görsünler? Birisinin karısı ötekine, ötekinin karısı da berikine kayıtlı değil mi? Yani, nüfus kayıtlannda, ikisi de birbirlerinın yengeleriyle evli görünüyorlar. Çare yok. Nüfusa böyle geçmiş bir defa. Şimdi iki kardes, mabkemeye basvuracaklar, nüfus kayıtlanna göre, yengelerinden boşanıp, kendi karılariyle bir defa daha evlenecekler. Tanrı yardım ederse, is, ancak bn şekilde yola girecek. tnsan bir tiyatroda, sinemada böyle bir vaka görse, yahnt, bir romanda oknsa «amtna da mübalâga etmis. Böyle sey de olnr mu?» der de, rahatça gülemez. Gelgelelim olnyor iste. «hakikat daima havali geçer» lâfını, hiç de, boşuna söylememişler. S Elden kaçıracağız ani, ismi ya, bizim de HMüdürlüğüvar cismi yok derler meshur T.R. radyosn var, televizyonn yok T. etrafında, geçen hafta Meclisin Ne yapacağumızı bilelim bir vapura bindirdiği gibi sınır dısı etmiş. Hatırımda kaldığına göre, bn atlı soyuncn (soyunarak danseden oynncnnnn Türkçesi olabilir!) daha evvel Ankaradaydı. fsmi etrafında oradayken de bir hayli lâf edildiydi ama, numarasını yapmasına mâni olnnmadıydı. Anlasılan Ankarada isini bitirdikten sonra Izmire geçmiş, ve başı derde gırmis. Neden acaba? Kadın, neden, Ankarada soyundn da Îzmirde giyindirildi?. Türkiyenin, anlasılması güç, hallerinden biri de bu. Istanbulda, pekâlâ, oynanan bir thatro pi>esi (hem de 30 sene evveline ait) Adanada >asaklanır. Bir roraan yazılır, gazetelerde tefrika edilir, kitap olarak yayınlanır, ses yok. Filml çe\rilince, yasak. Böyle seyler çok olmaya başladı. tzrairden dısan çıkarılan çıplak Fransız kadını da bn çercevenin içine girer. Î sözünü, ahlâk zabıtası yakalamıs, apar topar, zmirde, atla Striptiz yapan bir Fransız dan içinde ve dışında, kıyametler koptn. Daha da kopacağa benzer. öne sürülen baslıca hücnm sebeplerinden biri de Umum Müdürun ayhğı. Adam senede 120 bin lira maas, ayrıca da 60 bin lira prim alırmış. Yani ayda 15 bin lira. Çok para doğrusu. Çokluğuna, filhakika, çok ama, memlekette aylık gelirler arasında, öylesine tnhaf, zıtlıklar var ki, insan ne diyeceğini şasınyor. Meselâ, Ankarada T.R.T. gürültülerinin koptnğu günlerde, Eskisehirde bir adam yakalandı. Bn adamın günlük kazancı 1500 lira. Mesleği de, evlenemiyen kızlara koca bnlmak, evlenip de geçinemiyenleri de kocalari>le barıstırmak. Kısacası büyüculük, üfürükçülük. Şimdi, insaf edin, bir üfürükçünün, taş atıp kolu yorulmadan, günde 1500, a>da 45 bin, senede 400 bilmem ne kadar bin lira kazandığı bir memlekette, koskoca bir nmnm müdürün 180 bin lira alması pek mi fazla bir şey?. Demek istediğim, evvelâ, bn çesit dengesizlikleri ortadan kaldırmanın bir yolunu bulmalı. Ya nmum müdürlerin maaşlarını üfürükçününküne çıkarmalı, ya üfürükçünün gelirini umura müdürlerinkine indirmeli. Yoksa, gün gelir, maazallah, dört bir yanımız üfürükçüyle dolar da, ilâç olsun diye, tek bir nmum müdür bulamayız. Hepsi gider, öteki isi tercih eder. Hem de haklı olarak!. ahmi ceketini kartal kanadı omznna atmış, mintamnın yakası açık, kasketi ensesine itmiş kahveden içeri girdi. Halinde bir külhanbeyliği özentisi seziliyordu.. Recebe: Merhaba hemserim.. dedi. Recep dalgındı, işitmedi... Hişt! Bana bak!. Merhaba dedik.. Ağzını belediye mi mühürledi.. konnssana.. kahveci. Abmet Konsolosla hafif hafif sohbet ediyordu. Birdenbire irkildi yüksekçe seslendi. Ne olnyor yahu? Rahmi henüz âvâreliğin havaıından kendini knrtaramamıştı. Ne olaeak Ahmet Bey, kahveye Rahmi Bey giriyor • kadar da olmasın mı? Konsolo» girer, «bnynrsnnlar», eczacı girer «teşrif etsinler», taşaron Nnrl girer «vay Nnrl Bey»; Ahmet Bey girer «kahve ml, çay mı?», Rahmi girer, aldıran yok biz de girdiğimiz yerden «et getiririı a|abey... Aaaayt! Vat mı blrim gibi yaradanın knznsn... Elint masaya vnrnp: Kahveeiil!. Taze tarafından bir demll çay. hadi bakalım, kıpırda!. Reeep: Hayyyyt!. Geliyooor . Ne saman geliyor?. Anlayalım .. Konsolos, Ahmet Bey, Eezaet bey Reeebe, Nnri Eczacı beyebakarken elinl masaya sıkı vurdngn İçin acımıı olan Rahmi de baş parmafını emiyordu. Ahmet: ödüraüzü kopardın Rahmi! Sen ne aslan çocnkmnşsnn yahu! öyleyimdir ağabey!. Biz «esimizi çıkarraaya çıkarmaya, böyle knpknrn knrndnk. Bizim de hakkımo yok mn?. Merhaba diyoruz, eevap veren yok!. Nuri hemen: Merhaba Rahmi Beyefendi! Nasılsınnz, eyimisinuz? Alay etme Nuri! Bugün günüm değil.. kalbini kırarım. Oyle göruniy!. Bir sey kıracaksun ama benim kalbimi mi? Gendu elini mi?. De bana pakaayum!. Nedur derdun?. Kızmadan konuş ha!. Ne kızacağım yaho!. Biz de insanız, bizim de canımız var., anladın mı? Bu kahveye geliyornz, yüzümüze bakan yok!. Haksız mıyım?. Haklisun!. Ama herkes de isini gücünü pırakup senin yüzüne mi pakacak?. Bir merhaba yahu!. Bir merhaba!. Ağzın mı asınır?. Merhaba dedük ya!. Sen degil, bak, Konsolo» Bey diyor mu?. Bak Ahmet ağabeye?. Diyor mn?. Bana da yazık değil mi? Ben de bn vatanın evlâdıyım!. Ben de askerlik yaptım.. anladın mı? Hem piyadede yaptım.. senin gibi... Nnri: Ben behriyede yaptın. Kon •olos Bey, sen nerede yaptın?. Konsolos boş bulundu Neyl goruyorsun Nnrl Bey?. Eskerlifini?. Ha?. Ben levazımda yaptım. Nevazilde mi yaptın?. Ahmet: Tok Nnrl, levazım, levazım.. Rahmi: Bak, lifı nasıl değistiriyorsunuz.. (yumruğu masaya vurarak) of!. Hep de enayi gibi elimi acıtıyornm be!. Hâlâ merhaba demiyorsnnuı (Kalkıp kapıya doğrn giderken) bir daha kahveye gelenin... Derkea Nnri ksştm, kolnna girdi .. Klzma dedük ya sana!. Merhaba!. Kahvedekilere: Bir merhaba deyün şn çocnİ% be!. Olan ne pahıl adamsinnr be!. Ha bn garip çocnk gelmif bnray»!. Bir merhaba da tis de•enüz ne olnr?. Konsoloa: Diyelim Nnri Beyefendi! Merhaba HilmJ Beyefendi!. Bonjnr... Ahmet: Merhaba Rahmi.. merhaba!. Rahminln gBzleri doln doln oldu... Merhaba!. Teşekkfir ederim.. eyvallah!. S a | olnn!. Nuri: Rahatladın mı şimdi?. Sağ ol Nnri ağabey. Sen olmasan vallahi gideeektim. Nereye gideeeksnn be Rehmi? Giderira Vallaa!. Şehreminin de bizim Sülüman var.. onnn kahvesine giderim. Orada knlüp de var... Ahmet: Haaa! Bildim.. Çipil Sülüman!. Sen onnnlan dargın değil miydin?. Dargınım ama barışırım. Nuri: ülan Rehmi?. Ha buradakilerlen darıl, Sehreminindeki Sülümanla banş .. Sende de ha pu kadar akıl yok . Gülüstüler. . Rahmi birdenbire değişti.. Şimdi gelirken gördüm.. Vallahi böyle vıcır vıcır kaynıyordu Ahmet sordu: Ne o?. Cemle ağabey!. Cemle değil, cemre .. Biz cemle deriz . Si» yanhş söylersiniz.. onun adı eemredir Ne ise ağabey.. vallahi gözlerimle gördümKonsolos: Nedlr gördüğünüı Hilmi Beyefendi?. Cemre.. Konsolos Bey Tikoomis kala?. Konsolos Ahmede sordu: Ne diyorlar Ahmet Beyefendi?. Anlamadım. Bari pazar günleri babam rahat bırak CUMHURtYKTtn remkast ı 79 BOZKIRDAKİ ÇEKİRDEK Bozkırdaki Çekirdek 247 248 Bozkırdaki Çekirdek Hele Selânikten Hareket Ordusunun yola çıktığı duyulmasi^le, islcr büsbütün kötuledi. «Toplarının, makinelilerinin sayısı belirsiz» diyorlar, «Rumu, Bulşarı, Sırbı. Clahı toplamıslar, Müslümam bire kadar kıracaklarmıs» di\orlar. Contürk kırar mı kırar. Can korkusu sardı Müslümam beyim . Daha kötüsü: Biz bunca cabalıyoruz da, tstanbulun kaltaban milletinden biri ortaya çıkmıyor?. Hamdi Çavus rahmetlı, ikide bir kosmakta Dervis Vahdetıve. «Hani senin Muhammediye partinin su kadar vüz bin ih\anı?. Sözümüz böyle miydi? Buna kancıklık demezler mi?» dive sıkılamakta . Evet, tstanbul milletinden biri çıkıp katılmadı bize Benim bu milletten soşumam o şiinün isidir. Kızdım ki, o kadar Kudurmusum ki, tutulacağım kalmamıs «Bana contürk buhın din kardeslerim, yeminim var, kanlarını icmedikçe benim öfkem basılmaza diye kükrüyornm. Meğerse, Zeynel Ağa, bizim kükremelerimizi, basımızı taslara çalmalarımızı beriden gözlemekte değil miymis?. Tanısıyor musunuz?. Yok Askerin içinde, beni yiğit çormö.i . «\nalar nasıl aslan doeurmus yahu?» diye çok beçenmis Ben contürk ararken, baktım, biri kolumu tuttu. «Beri bak molla ts isten geçti ve de kudarmanın zamanı çeçtî, bilmis ol» dedi, «Senin haberin \ok, Hareket Ordusunun treni Sirkeciye girdi girecek» dedi. «Girmekle » dedim. «Bosuna geberip t. tanhul itlerine manca olmanın sırası değil, atla su k^vığa, Anadolu topragını tutmaya bakalım, gerisine Allah kerim» dedi. Direnecek oldum, Hamza pelvan gibi beni >erden kesmesivle kayığa attı. Lâfı açıldıkça sö>ler Zevnel Ağa, «Babayiğitliğine kıyamadım sefil Kara Derviş, yoksama, kardeşin kardeşe bakacağı sıra değildi o sıra » diye güler. Csküdardan aldık ele Bağdat susasını, gece yürüyüp gündüz çizlenerek Tosyayı tnttuk. «Napalım», derken, baber aldım ki, Isparta toprağını, karınca ynvalarına kadar aramaktaymıs contürk casnsları. Fazladan «Vur» emrimiz çıkmıs ki, görülmemizle bizi kalbura çevireceklermis besmelesizler . Ben, zorlattım az biraz . Emine öğretmene gözlerini bayıltarak baktı, sonra, kaslarını çatarak yine kasıldı: «Tiğidin alnına yazılan gelir ve de insan oğln defterine yazılmısından artık yasamaz. Ne olmak ihtimali var» dedimse de, sağolsun, Zeynel Ağaya söz geçiremedim. «Alın yazısı evet, alın yazısıdır ama, belânın üstüne gitmemek de kitabımızın emridir» dedi. Baktım, baklı «Orası Müslüman ülkesi de bura değil mi?» dedi, baktım doğru . Hasılı tuttn eteğimizi, bırakmadı. Kaldık gurbet ellerde Yorçun yorçun gülümsedi: tneiliz dedin mi, on dakika düsüneceksin öğretmen bey, oynnn çoktur ve de en kötü oyununun üstüne yoktur. Bana kalırsa, bn din askeri isi de biraz tngiliz oynnn Deli Derviş önce bu sözden pek bir şey anlıyamamış, başka şeyier düşünüyor gibi dalmıştı. Nuri Çeviğin ne demek istediğini farkedince birden irkildi: Din askerliği de İnçiliz oyunu mu?.. Ne demek!.. Hayır . Din askerliğinde tngilizin patmağı olabilemez. Zor bozdu bizim oyunumuzu .. Hangi zor? Imansız contürklerin Hareket ordusu Bana kalırsa, 31 IMartı çıkaran da tngilizdi, Hareket Ordusunu çıkaran da Abdülhamidi. «Alamanoı» diye tepeledi, sonra, bu dersten yararlanmıyan contürkleri de «Alamancı oldular» diye bitirdi. Arada ne oldcysa Anadolu mllletine oldu Derviı Yazan : KEMAL TAHIR Bozkırdaki Çekirdek 249 Ağa.. Deli Derviş tam karşüık verecekti kl, arfcadan kurşun yemiş gibi «Hıhhh» diye inliyerek irkildi. Önce, elinin üstündeki kocaman yağmur damlasına, sonra gökyüzüne baktı, bakar bakmaz da var gücüyle zıplayıp kalkmak için yekindi Aman hey Allah!.. Nedir?.. Aman beyim... Bir türlü toparlanıp kalkamıyor, debeleniyordu: Rahmet... Yağmur düştü elime . Dizlerini dövmeye başladı: Âfat bu, aman beyim .. Deli Derviş titriyen parmağıyla oturanlann başları üstünden bir yeri gösteriyordu. Baktılar. Boğazın doruğunu kapkara bulutlar iyice kaplamıştı. Doruk neredeyse alçalan kara bulutların içinde kaybolacaktı. Âfat bu .. Yandım!.. Ocağım söndü Müsluman kardaşlarım . Aman durmıyalım, ob Beyim koşalım Dört ayağı üstüne gelip iki kere döndü, beli kınlmış gibi bir türlü doğrulamıyordu: Heyvaaah. . Aman Çakınn Esef, seğirt aman, aman yavrulanm!.. Nerde benim dirgenim?.. Dirgen dedim, Esef!.. Amanı bilir misin. Ocağım söndüüüü . Evim yıkıidı, yandım. Enstitülüler Deli Dervişin anlattıklanna daldıklarından havanın değiştiğini farketmemişler, adamın olağanüstü telâşıyla da gerçekten şaşırmışlardı. Birden, ilk gök gürültüsO, Dumanlı Boğazı, agır bataryaların aralıksız gürlemesiyle inletti, milyonlarca tonluk bir kaya yuvarlamyor gibi doruktan aşağıya indi, yamaçların kaya sivrilihlerini budayarak gelip. değirmeni sanki ezdi. Ayağa kalkan Deli Derviş gürültüyle iki biiklüm olmuş, öylece kala kalmışta. Çatırdı, Bozkın depretne vererek uzaklaşı»ca, Ud kere zıpladı: (Arksm rar) Abmet gülerek: 7 Mart 1926 tarihli Cumhuriyet'ten Siz Pransızca bilirsinlz diye Rumca söylüyor.. Ne münasebet monşer?. Rahmi: O da hıristiyanca, o da.. siz onu bırakın! Cemre gördünüz mü hiç?. Görmedim monser. Nedir o? Bir bayvan mı?. ttalya Başveklll Slnyor Benlto Rahmi gülerek: Mussollnl, 1918 yılında, bugün üç Konsolos Bey!. Analar neler çocuğunun anası bulunan Raşel lsdofuruyor? Anladınız mı?. Cemmlnde bir kadınla medenl nlk&b re diyorum cemre.. var mısınız? akdederek evlenmlştl. Fafcat dlStaHadi imtihan olalım .. tor Başvekll epey blı zamandan bert kansından ayn yaşamaktaydı. Konsolos güldü.. Mussollnl geçenlerde bu medenl nl Monşer.. çok sempatiksiniz. kâbı bir de din! nlkâbia yenllemek Ben patik, sen patik billstemlş ve Mll&no «ehrlndekl bir mem.. siz Cemreyi biliyor nrasnklllsede özel surette bir pap&z tanuz?. rafından din! nlk&hlan kıyılmı; Bilmiyornm.. tır. Bilmezsiniz ya?. Cemre varOlaydan Mussollnl'nln komşulan bile ancak tonradan baberdar oladır, üç tane.. şnbatta düşer.. übılmışierdır. çüncüsü düserken gördüm... Ama şimdi marttayız zannederim. Ben tekaüt maaşımı aldım.. martın basında... O, haaa!. O mart asıl mart değildir» Bizim snbatın daha.. Şeker buhranı (darhği) yuzünden bagün kaçındayız?. nzatüan muhlet dttn akşam «ona Nnri: tespit ednen •»•• ermij ve komisyonca Şubatm zl idir. kilo başına seklz knruı zamla şeker, Daha bizim marta bir hafta Inhısar (Tekel) Idaresl tarafından •••• «atışa çıkarılmıstır. var. •••• •••• Konsolos: İnblsar tdaresl, seker satışında ihtikânn «nflne geçmek lctn »eker. Monser, sizin mart, bizim Tediyclfr Terglsl yttzflnden lerl okkalık kesekâğitlan İçinde ve subat.. nasıl sey bnnlar?.. üzerteri bandrölltt olarak sattıra sız parlâmrntosundan Itlmat reyl Ahmet Bey: caktır isteyen Bıiand kablnesl Terjtnln Konsolos Bev!. tstanbnl ma274 e karp 221 reyle kabul edilmeıl hallelerinde, bahçelerinde eski üzerine istlfa etmiştir. takvim sayarlar. Bizim subat deA>lardan berı de\am edcn dedikodular bfitce açığı üzerinde toplandi $i Rdmî subat.. malum ya!. 13 mış bulnnuyordu. /Vlınan bir dlfer gün eksiktir. habere göre de Fransız parlâmen Haaa! Eveeet!. Çok enteretosuTiun feshi Istenmektedlr. san Mısırlı talebeler Rahmi: •••• Enteresan ya!. Kış kaç gfin «••• ••*« Türk arkadaşlarını dür?. Bilir misiniz Konsolos Bey? •••• Beyoğlunda, Bonmarşenin takip ettiler Hilmi Beyefendi.. bendenikarşısındaki Hayskul (High Scoll) Ingıliz kız mektebi. zin 32 senelik kariyerimde ba giKablre'den bUdirlldlğlne gfir*. kapatılmıştır. tstanbal Maarif bi problemlerle meşgul olmadım. Mısır Darülfünun (Onlverslte) taleMıidttrlfijhı, ecnebi (yabancı) belerl Türk arkada«lan glbl başla Kış 185 gündür.. yaz da 185 •••• ve ekalliyet (azmlık) mek• •a* nndan feslertni çıkararak çapt* gündür... teplerine olduğv gibi buraya giymeye başlamıalardır. da Yusııf Rasih Bey isminde Ahmet: bir Turk öğretmen tâyin etHilaliahmerin Rahmi, biraz fazla kaçtı gamış, ancak mektep idaresi liba!. yardımları kendisini derslere sokmamış Neden ağabev?. tır. Mektep idaresi «Burası HUaliabmer (KızUay) tarafuıdaa 185, 185 eder 370 gün.. sene kız mektebidir, erkek girehergun meüteplerdeki (aktı çocukbes gün fazla oldu .. mez» şeklınde bir mazeret lara ynmnrta, poğaça, peynlrll piileri surmek istemiştir. An E o kadarı olor ağabey .. • •>« de dagıtılmaktadır. Dttn bu terzlcak Maarif buno bir mazeSen de ince eleyip dık dokuma .. • ••• at teşkllâtı daha da genl;letilml| ret olarak kabul etmemiş ı c | a bul Konsolos Beyi imtihan edelim bave Kajagumrtık, Merlânekapı, Akmektep kapatılmıştır. ıtılmıştır. I kalım .. Konsolos Bey.. Hıdırîllez* saray semtlerlne de teşmil edilmijde ne yapılır?.. tır. Bilmiyorum monşer.. bizim teşrifat kalanderiyesinde böyle bir şey mevcut değil . Vatandaş Türkçe konuş!.. Değil mi ağabey Hldırillez'de kuzu yenir.. yaz başlar.. çingeneler.. Ahmet: " Susss! O nasıl lâf o?«H>4r . Affedersiniz.. kıptiler.. kırtara çıkar.. yaz başıdır.. Konsolos Bey.. cemreler, yazı haber verir.. cemreyi şimdi gördüm.. vallahi... Ne gördünüz monşer.. Buram buram duman çıtayordu yerden.. cemre düşmüş de.. Ahmet beyefendi.. bu bir meteoroloji fenomeni midir? Rahmi: Değil Konsolos Bey! O sizin bildiğiniz şey değil.. cemre düş SOLDAN SAĞA: tü.. birincisi havaya.. ikincisi su 1 Geçıcı butçe yenl hükumet taraya, üçüncüsü toprağa.. bugün top fından bu kadar süre için yapıldı (iki soz). 2 «Mektebe gitraeyip karağa düştü. . çan» karşıhğı lki söz. 3 Ingılızlerde Nasıl düşer Hilmi Beyefen bay, seciye ve karakter. 4 Üzüm di?... ağacının dortte ikisi, yonetme lşi. 5 Aman Konsolos Bey!.. Kos Endustrıde kullanılan bir çesit yağ, koca Konsolos olmuşsunuz.. cem çevrüince Fransızcada tdört» sayısının soylenişi belirir (söylendiğl gibi yazılreyi bilmiyorsunuz?.. Monşer Hilmi Beyefendi.. za mıştır). 6 Guney Asya halkımn tıâliniz meselâ droit international esaslı dinlerinden birinln kunıcusu. sık bilir misiniz?.. Yani hukuku bey sık içtiklerimlzden. 7 «Kesin olarak alkol kullanmaz» anlamına bir soz ve nelmilele vâkıf mısınız? bir çekun. 8 Nota. «rgeçmışı in ya Ben mi? Konsolos Bey? rısı, bir edat. 9 Bir hayvanın ba Zatıâliniz! ğırtısı, ayakta durur gibi vaziyettekı Estâfurullah.. ben onlardan çızgi çakmam YUKARIDAN AŞAĞIYA: Bendeniz de sizin buyurdugu 1 Dilimizdekl bir atalar sözunde nuz cimri mi, cemre mi ondan •tdipsiz kile» lâfından sonra bu iki söz gelır. 2 Bir takının tersi, beyinslz. çakmam Ama Konsolos Bey.. siz kon3 Bir komşu devletin halkından, solossunuz.. bugüne bugün.. Ba ileride olacağı ve kayıpta olanları kınu gözlüğünüz de var.. biz size b i l m e £ e çahşma usullerinden. 4 şey ediyoruz.. Konsolos be. ^ | «Yuksek makamdan gelen suçlandırmB» yağa kalkıyoruz. Efendime söyliye karşıhğı iki soz. 5 insanın doğup büyüdüğü memyim.. sonra cemreyi bilmiyorsu1234^6789 Ieket, her hangi nuz.. bir lşin tam yaKonsolos kızardı: pılma zamanı. 6 Bilmiyorum monşer. Bundan Nota, vasıta sonra öğrenirim. Bu kahvede zaveya âlet. 7 ten bir çok şeyleri öğrendim.. oBirıne cdisletl» anlamına bir e Yaşa Konsolos Bey!.. Bu kab mir, tersi bir ve yok mu?.. Burası ünversite.. soru edatıdır. 8 değil mi ağabey? DunKu bulmacanıo «Dort blrli Nuri lâfa kanştı: halledilmiş gekll birden avuca!» Sen de profosor ha?.. mânasına pokerde bir temennl (üç söz). Yok.. ben işportacı Rahmi 9 Bir zaman parcasmın tersi, bir yim.. (Ahmedi göstererek) Bu!.. yon. !!»••••••••••••••••••••«•• ••! Abmet gülerek: Senin gibi talebe, benim gibi hoca .. Recep yap şn Rahmiye bir kahve... • Fırar suçundan sanık, Os Arpası az olsun Recep! Son ; man Hüseyin oğlu 1933 doğ. ra çok koşuyorum. • Elâzığ merkez kaza Pelte kö Estâfurullah Rahmi Bey!.. ! yiinde kayıtlı ve hâlen ElâBizde arpa yok.. sen onu kendi • zığ As. Ş. Başk. lığı emrinde arkadaşlannda ara!.. ; er Muharrem Özcan.ın 15 gün Hangisi o?.. • içinde subesine veya Savcılı Sen bilirsin.. hani bir kahve i ğımıza teslim olması veya ko ci Cemal vardır, ara sıra ucuz ol ; nutunu bildirmesi, aksi halde sun diye arpa kahvesi götürür • Türkiye dahilindeki mallansün ona!.. ! nın haczedileceği 353 sayılı Yok bey! Ben onu lâf olsun İ kanunun 190. maddesi gerediye söyledim.. namussuzum yap • ğince ihtar olunur. madun öyle şey!.. • Nevzat Beyga L'zatma Rahmi Bey.. kaç de i Tazeliğlnl muhafaza etmek Hâkim Bnb. fa söyledik burada .. ; Askerî Savcı i İçin kapalı yerde) tutunuz. Yabu! Sen benim her söyle : 1. Hv. Kv. K. lığı diğime bakma! Hani matrak di • (Basm 3268 E. 98) 2653 ye söylüyorum ben.. şakadan.. Üâncılık: 5072/2637 Şakadan ama bunun burası Recebin kahvesi.. bak Konsolos Beyi imtihan ediyorsun? Ahmet: Uzatma Recep! Geçen ay kah ve kıtlaştığı zaman... Namussuzum arpa katmadun.. biraz yanık leblebi nnu kattım.. çeşnili oluyor ağabey.. Gülüştüler... O sırada imam efendi içeri gir9 Mart 1965 saat 18.00 de EMEK Sinemasmda di .. Solistler: Tülây GERMAN, Ayten ALPMAN, Metin ERSOY, Selâmünaleyküm... Ruhi SU, Aylâ DİKMEN, Salim DÜNDAR Selçnk URAL, Aleykümselâm.. dediler. Cem YURTBAT, Selâhattin TANSEL, Nevzat YALAZ. KollejUler Lâf durdu.. imam efendi, köşeOrkestralar: Seüm ÖZER, Şerif YÜZBAŞIOĞLU, ye oturdu... Vasfl UÇAROĞLU Ahmet: Dâvetiyeler: EMEK Sinemasmda ve Türkiye Gazeteciler Recep, imam efendiye de bir sade kahve.. dedi.. imam gülümSendiktsmda satüıyor. sedi: (Basın Sarayı Cağaloğlu Tel: 22 10 05) Eyvallah'.. diye cevap verdi.. Cumhuriyet 2625 MUSSOÜNİ KARISI İLE YENİDEN EVLENDİ Şeker inhisarı resmen başladı Fransada kabine istifa etti İngiliz kız meklebi kapatıldı! ŞİŞMANLAMAMAK kahvaltılarınızda yemeklerinizde ekmek yerine daimaı GRİSSİNİ yiyerek endamınızı koruyunuz j Gaibe Ihtar TÜRKİYE GAZETECİLER SENDIKASI İSTANBUL ŞUBESİ'nin 1965 MÜZİK SÖLENİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle