Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÎEkhn 1984 CU>THUKtYET : = = C = = = Bakammmn söyledik leri ve söylemedikleri Yazan: Eski Bir Oğretmen İkincl nokta; ilkokul artışı: Son dört yılda 3095 ilkokul, mevcuda ilive edilmrçtir. Sevindik. Bız, her ilerieyişe sevinecek kadar sosyal mizacı bozulmamış. vatandaşlsrdanız. Demek 3.095 ilkokul artmış. Bu. sayın Bakanm söyleoıği. Söylemediği cihetler jun lar: a) Son iki ders yılında bütün bu artışlara rağmen aralan ilkokul mezunlarının geçen 19531954 ders yılı sonunda dururrları nedir? Bir tevekkuf mu var' Azalma devam mı ediyor? Yoksa çoğalma baslamış mıdır? Bu hugust* ne gibi tedbirler alınmıştır? On iki, on üç senedenberi yurdumuzda güzel bir gelenek kurulduHer ders yılı b»şmd» Maarif Bakanları radyoda bir söylev \erıyoT, bu soylevler okullarda öğrenciler* okunarak yeni öğretim devresine giriliyor. Bu yıl da böylt oldu. Bakanımız Celâl Yardımcı güzel bir konuşma ile bu iyî geleneğe uydu. Topluluk şuuru, beraberıik ruhu böyle vesiîerle uyandınlır. Üstüne esmâ sıçratmama duygusu ile lüzumundan fazla muh fazakâr olmağa alısmıs Bakanhk Içi, bu gibi gösterlere pek taraflı gö.ünmezse de Bakanlpr daha curetli ve daha hür olduklarını hislederek hareket uyandırıcı hamleler yapmaktan çekinmemelidirler. Çocuk ve genc. duretmluktan h'zetmez Bu gıbi törenler. okul ıçmde topluluk hsvatma 7evkli b'r hazırlanışı da ifade ettikleri içm futbol maclarından daha az tesirU •îyılamazlar. 2 milyona vakın memleket evlâdı, hükumet merkezinden en küçük köylere kadar aynı yetkili ağızdan, aynı sözleri, hernpn •ynı günde duyuyor. Bu millî ve manevî birliğe. biz. yaşlılar da katllarak biraz gencleşemeı miyiz? Saym Bakanın rsdyoda d.r.ledığiRiiz ve gazetelerdc okuduğumz söv levini. mühim noktaları balirtmek emelile inceliyeceğim. Bu hususta müsaadelerini tiileıım. e) Bu jevşek davraruşla Türklyede liseler beş seneye çıkarılsa veya «bir an önce genclerin yurd hizmet'ne girmeleri» için bir seneye indirılse gene memlekete lüzumunca hizmet göremiyeceklerini kabul etmek akıl için zarurf olmaz mı? Aynj 5«yl«Tİ 127 ortaokul icin tekrarbmakta hiç bir zihn! sakmca yoktur. Kaldı ki, liaelere buralardan öfrenci gelir. Kuvvetlendirmemis ortaokullardan liselere gelecek öğrer.cirin ne korkunç bir zorluğa uğradlğını liselerin birmci sınıfandaki dökülme (okul argosura göre çakma) msbetinden anlamak her zaman mümkün değü midir? Oğretmen ve öğrenci köşesi J Ingiltereden Notlar ve DOKTOR Yazan: Feyyaz Tokar Birinci yazımda lngilterede sağlamların korunması için yapılan büyük işleri. ikincisinde hastanelerin nasıl açıldıjını ve hastalıkların nasıl önlerine geçildığini, Sir William Beveridge plâmnı, bu arada gebe kadınların. emzikli anaların. sanayi amelesüıin nasıl korunduğunu v« nihayet Sağhk Bakanlığının nelerle meşgul olduğunu yazmıstım. Bugün lngilterede Tıb Fakültesini bitiren v* hekim diplomasını alan bir insan hekimlık yapamaz. Fakülteyi bitudikten sonra ancak hastanelere gıdebilir. Orada ufak bir maaj mukabilinde veya cebinden para ddeverek bir Fijuedc çalışır, yani mutehassıg olur. Fakat devlet hesabına hekimlik yapmak müsaadesini alamaz. Londrada meshur bir caddede çalışan hekimler haric. diğer taraflarda serbest hekimlik yapan. devlete mınnet etmiyçrek hususî muayenehanesinde geçinmeğe çalışan hekim, pratik olarak, yok denecek kadar azdır. Zira Sir W. Beveridpe plânile devLet her mahalleye bir hekim tayin etmiştir. Bu hekimler iki büyük grupa aynlıyor. Bir kısmma cpysician», bir kısmına <.sürgeon» diyorlar. Kısacası birincıler bizdeki pratisyen, diğerleri cerrah. Pratisyenlerin tababetin her şubesine aid hayli bılgıleri var. Bir hekünin pratisyen olabilmesi için fakülteyi bitirdikten sonra her klinikte, yani bugünkü tababeti tejkil eden her subede istedikleri kadar kalıp o şubenin bilgilerini elde ediyorlar. Bunun için asgarî iki sene kalmak lâzım, fakat ist«rlerse daha fazla da kalabilirler. Esas mesele, »onunda hntihanda muvaffak olmaktır. Böylece muhtelif hastaneleri, muhtelif klinikleri dolaşan hekimler bu imtiham verecek se\nyeye gelince devlete müracaat ediyor ve muayyen zamanlarda açılan imtihanlara giriyor. Kendılerini imtihan edenler yanlarında calıştıklan mütehassıslar, hocalar değil, tamamen ayn bir jüri. Yani ne namzedler jüriyi, ne jüri namzedleri tanıyor. İmtihanlar hayli sıkı. îşin daha mühimmi imtıhana girebilmek için bizım paramızla 250 hra kadar bir para yaürmak lüzumu var. Namzed imtihanı kazanamazsa bu para yanıyor. Böylece butün şubelerde kâfı bı'gi edınıp bir mahallede kendısine müracaat edecek her hangi bir hastanm hastalığmı teşhis edebileoek. h:ç dcğf.se, kendı beceremedıçı işı. mutehassısma havale etmek olgunlugunu ahrca devlrt bu hekimlere hekimlık yapmak hakkını verır. Bugün lngilterede bu şekılde yetişmış 260OO pratik hekim var. Bunlar mahallelerine yerleşip muayenehanelerinı açmca ilk üç sene devlet kendılerine yardım eder. Bu yardım birinci sene 7000, ikinci sene 5300, üçüncü sene 2500 Türk lirasıdır. Her sene yardımm azaltılmasının sebebi hekimin gittıkçe etrafma kenduıi tanıtacağı ve hasta abonesi yapacağıdır. Bu hekime o mahalle veya diğer mahaKerden herhangi bir kımse abone olabılir. Abone olan hasta hekime hıç bir para ödemez. Buna mukabıl hekim o hastaya ister kendi muayenehanesir.de, ister hastanın evinde, gece gündüz bakmağa nvecburdur Eğer ufak bir ihmal gösterir hastasmı gücendirirse hasta abone olmaktan çıkar, başka hekime kaydolur ve hekim de neticede, gelirini kaybeder. Bu gibi hasta b?şma hekim devlstten senede 10 lira alır Ve her hekimin en /azla abone kaydetmek hududu 3500 dür. Yani bızim paramızla bir pratisyen mahalle hekimi senede 35000 hra kazanabılir. Bu itibarla bugün İngılterede tutunmuş bir pratısyen hekim bü" çok üniversite hocasmdan, birçok meşhur mütehassıstan daha iyi para kazanmaktadır. Eğer bu hekimler iyi çalış.'nazlarsa, meselâ okumamış, aktüaliteyi takıb ermemiş ve hastalarma karşı iyi hareket edemeyip onlan kırmışsa hastalarını kavbeder. Hastalar istedikleri hekimi seçmekte tamamen serbesttirler. Gene bu gibi kafası veya harek<et tarzı müsaade etmed.ği ıçin hastalarını kaybetmiş, kıt kanaat geçinebilen bir sürü hekimin yanmda 3500 lük kadrosunu doldurmuş, ayda ile annesi tîlm çevîriyor Derleycn: Hâmi S. Hâkim Sepe'nin yilrüttüSÜ tahkıkattan hiç bir haber sızmamasına rağmen onun şu tezi müdafaaya hazırlandığı anlaşılıyordu: «Capocetta yakınlanndaki av malikânelerınden birinde, Wılma Mon tesi'ye fazla esrar verılmış, kadın bunun tesırıle olmüş, cesedi getırilerek denıze atılmıj, boğuldu hıssıni uygndırmak için bu piân tasurlanmış!,» Bunun üzerinedir ki, Wilma Montesi'nin cesedine yeniden otopsi yapılması emredildı ve hâkim Sepe'nin emrinde çalışmakta olan eksperlerin, bir sene evvel gömülen kadınm cesedıni topraktan alarak yeniden tetkıke başladıkları ilân edildi. Wilma Montesi'nin çürümeğe yüz tutan damarlarmda esrar izlerine rastlanacak mıydı? Hatırlarda olduğu gibi İlk otopsl gayet acayib }artlar altmda yapilmış, mustear bir ad kullanan bir doktor tarafmdan imzalanmışu. Bunda, cesedde esrara değil de vamlyaiı dondurma izlerine rastlandığmdan bahsedılmisti. Wılma Montesi'nin cesedi çift tabut içindeydı. Bunlardan bırıncisi çmkodan, dığerı de tahtadandı. Belki, dedıler, bu çift muhafaza vucudü muhafaza etmıştir ve damarlarda esrar ızleri varsa ar.Lışılabılecektir. Fakat, şundiye kadar 335 cesed üzerüıde gayet guç şartlar altında otopsi yaprmş ve şöhret sahibi olmuş Dr. Ascalesi, bir ıene fasıladan sonra bir ölünün vücudünde esrar izlerine rastlamak ihtimallerinin son derece az olduğunu derhal belırtti, bu tecrübeye fazla ümid bağlanmaması lâzım geldiğini söyledı. Yahuz hâkim Sepe ısrar ediyor ve bu ikinci otopsınin yapılmasını lüzumlu addediyordu. Otopsi yapıldı ve bilhsssa amudu fıkaride araştırmalara gırışıldi. Bunun neticesinde de bir rapor hazırlandı. Fakat bu raporda ne gibi noktalara temas ediliyor, nelerden bahsediliyordu? Bu hususlar hâlâ gizlı tutulmaktadır. *** Hâkim Sepe, bir taraftan kızın cesedi üzerınde yapılan otopsinın neticeleri ile meşgul olurken diğer taraftan da blü kızın ailesıle yeniden temasa geçmek luzumunu hissetti. Wilma Montesi'nin babasile annesi garib hareketleri ve sözlerile nezan dikkati çekmeğe başlamiflardı. Bunlar bidayette gazeteci Sılvano Muto'yu destekliyorlardı, kızlarının katledildiğini ileri sürüyorlardı. Fakat sonralarj durumlarda bir değişiklik oldu, katilden bahsetmez oldular vt Wihna'nın ayaklarını, egzema ağrılannı dindırmek için, denize sokarken kazara boğulduğundan şüphe etrre'iıklerini sola sağa anlatmağa başladılar. Gazeteci Muto da onlan, «teh35U00 40000 lira gelırle RollsRoyce otomobılıne kurulmuş hayatın tadım çıkaran hekimler de vardır. Kan merkeıleri Bugün ingılterede merkezleri Üniversite şehirlerinde olmak üzere 12 tane kan nakli merkezi var. Buralarda halk kendi arzusıle \ • parasız olarak kanını venyor. Bıliyor ki sıhhatli vücudünden verdiği 250 gr. veya yanm kilo karu iki günde yerin» koyacaktır. Fakat buna mukabil bir vatandaşm hayatı herhangi bir zaman bu sayede kurtulabilir. Bu merkezlerde toplanan kanlar büyük hastanelere gönderilir Oradan da daha küçük hastanelere ve pratik hekimler.? kadar sevkedılır. Ihtiyacı olan her küçük hastane veya hekim derhal buralara telefcn ederek hastası için lâzım olan kanı temin eder. Bu kan da parasızdır. İngilteredeki hastaneler bizdekılerden tamamen başka jekilde ıdare ediliyor. Evvelâ İrıgiltere, biliyorsunuz, üç büyük kısma aynlmıjtır: Britanya, Gal ve îskoçya. İskoçya bü çok bakımlardan kenb) 3095 okul için bütçeden ne Dördiincii ookta; teknik öğ disini Bntanya ve Galdan ayırır, kadar para sarfedilmiştir? Ortalaayn parlamentosu. ayn idaresi varma hesab ile bir okul devlete kaça retim: T;knik öğretime 51 okul ilâve dir ve Ingılter* hukumetinın çımal oluyor? Bunların çoğu köy okulu olduğura göre şartnamelere edümiştır Saym Bakanın söylediği karttığı yıllık resmi kitabda da Ingıltere ve İskoçyarun rakamlan r.e deıece uygun yapılıyorlar? Köy sac'ece bu. Söylemedikleri: ayrı ayn veriliyor. Ben hepsini birTeknik öğretimde lüye yaptırılan okullann çürüklejtirerek »öyliyeoeğim. lüğünden eski Bakan Tevfik İleri 1 Erkek «anat okullan ve bahsetmişlerdi. acaba devletin ver1952 lenesinin »onunda (ki verdigi para ile sekiz on bin lıraya enstitüleri. 2 Yapı usta okul v» tnstitfl diğim rakamlar 1954 tt çıkan resml c.kan'.srın ssğlamhk durumlan na kitabdan aluımıştır) lngilterede leri. Eildır" 3100 hastane ve bunlarda 533175 S Kır sanat enstitüleri ve ak Üçiincü nokta; lise artışı: yatak var, ki hastane başına vasa16 ILse artmıştır. Bu hususta ta şam »anat okullan. tî 173 yatak düjüyor. Bu hastane4 Tıcaret okullan ve liseleri. yın Bakan şunlan söylüyor: lerde 141000 hemsıre, 26700 ebe kl a) Liselevin dört seneve çıkanlVerdır. Bu »rtan 51 okul bun orta'.ama 3 4 hastaya bir mekteb masından beklenen randıman lağ lardan han^ilerine aiddir? mezunu hemşire düşüyor. Hastalannm?mıştır. Teknik öğretime, bılhassa erkek nelerde servislerin temizliği ile uğb) Lise tahsilinde kemiyyetten sanat okul ve enstitülerine duyu raşanlar, hasta taşıyanlar, yemek çok keyfiyetin değeri vardır. Birinci nokta: bütçe: lan ihtiyacm şiddetini bu cins o dağıtanlar bu kadroya dahil değilSöylemediği cihet: Maaıif bütçesi. 1950 de 177 mılkullara yapılan hücumlu mura dir. Onlar tamamen ayrıdır. Hemyon üra ıken 1954 te 263 mııyon R) Dört seneye cıkanlan liseler caatlerden anlıyoruı. Halbuki bun şireler sadece hastalann tıbbi konl i r y a çıkarılmıştır. Bu artışı mm bile randımanı sağlıyacak halde larda, memleket endüstrisinde her trollan ile, tedavileri ile meşgul netle karşılarız. 86 miiyan lıra bir bulunmadığına, halbuki liîe öğregün kuvvetlenen ilerleme ile mü olurlar. fark. timinde «ayıdan cok keyfiyete ve tenasib bir artı» ve gelism« olmaİngılterede hastaneler tamamen ol?un!uğa ehemmiyet verilmesi ge dığını esefle görmekteyiz. Sayın Bu, Bakanımızın söylediğıdir. Söy rektiğine göre dört yılda 16 lise Bakanm bu mühim ve hayat! maa fahri olarak çalısan tesekküller talemediği cihet de şu: 195ü butçesi hangi makul mucib sebeblere ve if ve terbiye davasını toptan bir rafından idare ediliyor. Sağlık Batoplamına göre 1954 teki artış nishangi gerçek imkâr.lara dayanıla 51" rakamına bağlayıp geçmesi kanlığı sadece mahallî hastane idabet., son yıl bütçe toplamımn arre reislerini tayin edıyorlar, bu rak Bcılmıştır? doğru mudur? tışına uygun mudur? 88 mılyon dareler lngilterede 14 tanedir. b) Eskiden var olan liselerde lira farkm içinde, zamlar ve yeni Mahallf yardımlar meselesinde Bu 14 mahallî hastane dairelerlöğrctrren kadrolan tamj:mlanm:ş, tahsis edilen maaşlar dışında, ya\er sağlanmış. ders vasıtaları ts Bakanın yerden göke kadar hakkı ne bağh 400 kadar hastane idare pıcı işler için ne kadar odenek mam olmuş iken mi dört yıl içinde vard:r. M^halli tesk.lât ve halkı komıtesı vardır. Yani lngilterede Vardu? mız, hele ilk öğretimi tamamıle ki 3 bin küsur hastane bu 400 ko1(5 hse yeniden açılmıştır? devletin ıırtına yüklıyerck bu iş mite tarafmdan idare edıüyor. Ha?Bu ciheti ehemmiyetli görüşüm. ten sıyrılamazlar. Bakanın da de tanelerin hekim ihtiyadan, bu he86 milvon liradan maaş dışı bdedıği gibi bütün dünyada öğretim kimlerin tayinleri ve hastanelerin neklerledir kı, okul bınası ve ders davası bir omuzla kaldınlamamış bütün diğer ihtiyacları mahallî vasıtaları bakımından olan ş ddetli ağır bir yüktür. Ona bütün millet :darseler taraftndan yapılıyor. Sağihtiyaclar kErşılanabilir. İ^tanbulun çe »ırt vermek lâzımdır. Hürri lık Bakanlığınm bu işlerle hıç bir kırk kusur sene evvel talebesi olyet, detnokrasi ve bir kel:me ile allkası yoktur. İdaremn olsun, 400 duğum bir lisesine geçenlerde bir medeniyet, ilk öğretime ve halk komitenin olsun her sene 1'3 âzası U ıçin uğramıştım Sıvaları dökuleğitimine dayanır. O, tam ve ke değışıyor, böylece fahrî olarak çamu,;, saçaklan kağsamıs, bu emekmalile gerçeklesmedikçe, alınmış lışan bir âza bu tesekküllerde antar binayi görüp kendimın ondan | daha genc kal'şıma şaşmadım der Fuar münasebetile İzmir Şube bütün diğer ilerleme tedbirleri da cak üç sene kalabılir. *em doğru söylememış olurum. Sa , miz küçuk carl hesabları için yangaçsız kalmağa mahkumdur. Tıb Fakulteleri ve dısçi okullan yın Brkanın da anlattığı gibi çift i yapılan keşidedc 4585 numa j Sayın Bakarumızm, söylevi «o Sağhk Bakanlığın'.n kontrolunda öğretim, her şeyden önce bir «yerralı hesab sahıbi nunda verdiğl nasihatler, dikkatle değildır. Ancak Bakanhk bu hasaiziik > meselesidir. Bunu başlıba> Beyan .Vcstme Yıldız ve şevkle okudum. Bu öğudler o tartelerın tedristen başka her yü|ina bir devlet meselesi olarak İŞÇİMENLER'* kadar yerinde, o kadar güzeldir. künu üzerme almıştır Ünı\ e'sıte hükumetimız ele almadıkça çözuYalnız okul çağmdaki çocuklanmız hocalan, lıastanenin diğer iş'.erinin lecek bir düğüm değildir. Emlâk J için değil; aralarında öyleleri var hiç binsıle alâkadar olmaz, yalnız Bankasının yaptığı gibi tahvil çı | ki, benim gıbi yaşını başını almış tedris işıle me?gul olurlar. isabet etmiştir. kararak mı, yoksa daha baska kay olanlar, hattâ bizzat sayın Baka1723, 7885 No. lı Umumi hastaneler için olsun, nklar sağhyarak mı, nasıl bir tednımır için bile yerine getirilmehesab sahibleri üriversite ve ihtısas hastaneleri bir bulunacaksa bulup bu işi bir sinde mernleket hesabına buyük ıçin olsun icab eden paranm büha'ayola kovmak zanjret: vardır. faydalar sağl'yacak k:ymettedir. yük blr kısmı Mal.y* BakanhğınOğrenci 24 saatinin 3 5 saatini o2331, ?679, 3861, kulda geçirerek pekâlâ yetişir diBu güzel sSylevle acılan veni dan, bir kısmı hastanelerin tâbl 7927, 1305, 909 yen olursa buna iranacsk safdilleri ders yılıru ben de mütevazı kö bulunduğu mahsllî da:relerden, bir sayılı cüzdan sahibleri ilk ağızda yeni kanunlarırrrtzdan şemden bütün millete kutlarken kısmı da millî sağlık sigortasından birındeki bir hükümden is< fade gelecek ders yı'.ına aid işleri Maa temin ediliyor. edıp devlet hizmetinden, hele terrif Vekâletimizin şimdiden dü^ünBuraya kadar devletin umumî kazanmışlardır. bive makamlanndan uzaklaşhrmameye başlann.asmı Cenabı Haktsn sıhhat davasını nasıl ele aldığını lıriır. 1 nivar ederim. ve nasıl sıraya koyduğunu tebaruz ettırdim. Bu yapılanların birinci kısmı, sağlamı hasta yapmamak, sıhhatini devam ettirmek uğrurıda sarfedilen emeklere aiddi; ikinci k:smı, hastaların teşhis ve tedavilerile uğraşan hastanelerin nas:l çahştıklarıru gösteriyordu. Bundan sonra da hekimlerin hastanelerde ve hariçte nas"! hastalarla temasa Bu hususl keşideye iştirak için Seldiklerıni anlatacağım. İrgilterede her hasta istediği zaman bir hastaneye gidip mua v enesini yaptıramaz (tabiî âcil vaka'lar müstesna). Bir hastane hastalanru bizim hastanelerdeki gıbi polıkliniğe müracaat eden ha^talar araBir hesab açtırmanız kâfidir. Bütün şube ve ajanslarımız emrinize âmadcdir smda alabilir, fakat bu hastalar yukarıda söyledığim veçh:l« kendileri gelemezler; ancak daha aşağıda bahsedeceğım pratisyen hekimler tarafmdan gör^erkti'irler. Haikla doğrudan doğruya temasta bulunan hekimlere g.îhnce: \\iinu Montessı nin metan didle» veya trCsvetle* sözlerini bu mın katledildiğini. d*lill«in m t r şekilde değışik bir $ekle sckmakla cud oîduğunu anlattı!» suçlandırdı. Raifaello Sep» gibi bir hâkimia böyle bir «bojboğaılık» yapacağı Gen« o sıralarda, Montesi hâdisesinin en mühün şahidi olan An tahmin edilemezdi. Hâkün bunun naMaria Caglio'nun annesi ile ba hesabını •ormak için Montesi'lerl yeniden çağırtü. Fakat bunlar bu« basında da aynı değişiklik müşalunamadı. Polisin tahkikatından hede edildi. Bu, bir tesadüften ba?anlaşıldı kl, bir film jirketi İtalyayı ka bir sey değil miydi? Onlar da baştan başa saran bu hâdiseyi kahâdıse patlak verdıği sıralarda gaçırmak istememi» ve derhal bir zeteci Muto'yu destekliyor, kızlan(Wilma Montesi hâdiaesi) filmi çe« nm doğru söyledığmden, Montagna virmeğe baglamiftı, İşin garib tara« Markisinin boyle bir iş yaprmş olacağmdan bahsediyorlardı. Fakat bir fı, kızın annesi ile babasına da bu müddet sonra Caglio ailesi, Anna filmde roller teklif edihnış. bunlar Maria'nın Norastenik olduğunu, aşk da gayet iyi para verildığınden telt yüzünden saçma sapan sozlor sar luı kabul ederek beyaz perdede gö« îettığini, bunlara ehemmiyet veril rülmeyi kabul etmislerdi. memesi lâzım geldığini anlatmağa Bu, yeni bir rezalet oldu. Davabasladılar. da, Montesi tarafım tutmakta cWn KREDİ 100 ALTIN 10 ALTIN 5 ALTIN âmme avukatlan küplere bindiler, Bazı gazeteler bu değişikliği 5u esasen durumlan nazikti, şimdl sekilde tefsır ettiler: dahâ da fenalaşıyordu!. tAnnaMaria'nın babaaı hcnuz, (Montesi hâdisesi) nin husule geneticey» bağlanmamıj bir davaya [ tirdiği heyecandan istifade etm«k, dahildir. Bu davayı kajbetuği tak | bu sayede para kazanmak ist^.en» dirde servetinin mühim olçüde eri | ler yalnız bu fiîm şirketinin idareyeceğıni bilmektedir. Bunun için cileri olmamıştır. Orkestra şeü Pıeri de şu sırada kımseyi gücendirmek Piccioni'nin bestelediğı eserleri, ıstemıyor!» gramofon plâklarını satanlar da reklâmlarını tâdil ettiler, cunun Hâkim Sepe'yi, W:lma Monteıimevzuuna uydurdular. Me^lâ bun nin annesile babasmı yeniden aralardan büinde «İtalyayı saran, asmasına sebeb, bilhassa annenin Erin muaması Montesi hâdisesınin poca adlı dergiye verdiği beyanat kahramanlarından Piero Piccionioldu. Kadın, hâkim ile birinci gönin müziğini düıletnek istemez mırüşmesinl müteakıb bu sozleri sarsiniz...» deniliyor ve 5u adrese vafetmişti. Vilma'nın annesi bu defa yeniden «fikır» değiştirmişti. Di kit kaybetmeden müracaat eflnelerl yordu ki: Hâkim Sepe bana, kın tavsiye ediliyordu! 300 Ankara müşterileri icin fevkalâde keşide AL Dramla komedinin kaynaatıgı o günlerde ortaya yeni bir isim atıldı. Wilma Montesi'nin öldüğü gec» yanınd» Pierio Piccioni değil de eski Italyan Kralının bir akrabaa mı vardı? YARINKİ YAZI: Montagna Markisinin adamlannın mukabil ithamlan... Teknik Okuk mürscat eden 650 öğrenciden 150 ti alındı Irtanbul Yıldu Tekuik Okul» 19541955 derı yılı i«ln 650 bfrenel müracaat etmis re yaptlan girl» lmtibanı netle«» slndc 150 bgrend kabul edılmistlr. ANKARA MERKEZ MÜOÜRLÜĞÜMÜZDE 150 Lirahk TURKİYE^ VAKIFLAR İ BANKASIİ Havacıhk konsrresine gelen Raa delegeleri gittl Şehrimlzdt yapılan Beynelmilel Sivll Havacılık korjaesine ijtlrak eden S kisiik Sovyet Rusy» heyetl dun ıksam trer.le Moskovayı <3Snmu»tür. Teda\üldekl paramıı Merkeı Bankasının dün neşrettiji bültene gore, tedavuldeki par?mızın m:ktarı bir milyar 499 milyon 717 bu» kıi'ur liray duşmustür. «tlMHlKIYET» Pek iyi hatırlamıyorum G ı libo Leylâ Hanım ban» Kenaısı de Gu' kadar zengın olursa •iirni teı CUT edeceğimi sormuştıi Ben de keni:sini tercıh edeceğımi soylerr flUm. Fakat bu sövlediklerim zt h f halde ikimiz de pek ehemmifer veı miyorduk. Zannedersem bu kadar ehemmnetsiz bir me^ele için ein.U'et işlenmrz. LeN lâ bi:den aya^a kalkarak: Ben, rleli Bu adr'nı s ı:,';r.d ka'ior dinlemek mecburiyetinde w ınr? b ,vcı: «Evet. Lutfen veıüıize ot>ırıın» diye cevrab verdi. Sonra Fenauna rl^nerek devam ettr DemeV Le\lâ Hanımı bir (•'navfi işl'vcek kadar sevmiyiı duEoz Sadrce Gule tercıh ediyordunuz? Evet. Anıa paravı çok seviyordunu7: Sadrv.din Bey ölmedikçe de bu paradon aneak bir köle gibi istifj 'e edecektiniz. Halbuki Sadcdıiın Bey Bİünce, hosunuza eiden sizın bütün arzıılarınızı v?.narr>k o'sn LPVli Hanınüa; bu «izi cinayet itlema ğe değilse bile tesvik etmeğe, yani kcndi elinizde değil de başkasımn elile cinayet işlcmc^e sevkedccek kadar cazıb değil mi? Hayır! Hıç bir şey için cina>et ışlemem. Her sıkıntı çekmış ınsan gibi parayı severim. Kadına da zâfım vardır. Ama bunların ıkısi de beni cinayete sürükliyemez! Peki, ya Leylâ Hanım? Onjn yapmadığına da emin mıskıiz? Feridun ilk defa Leylâya baktı. Gozlerinde acayib bir mana vardı. Sonra mutereddıd: Hıç zannetmem, dedi. Zannetmiyorsunuz, yani emia değilsıniz? Bılmediğim bir şey için nasJ «eminim» diyeyim Bu evde iki kişi öldürüldü. Bunlan kimin yaptığını bilmek, bulmak benim değil sizin vazifeniz. Neden bana soruyorsunuz? Savcı ağır ağır: Çüııkü. deıiı. b'zıle öyle bir kanaat var ki, bir?z evvel de söyledığim gıbi bu cınayetleıı ya sız vaptınız veya Levlâ Hanım. Yani ya yapUnu veya bıüyorfunuzl Çok rica ederim boşuna ma j söylememesi için rica etmiştim. [ krizler geçiren Aynurun âni büyüx nındaki büyük eşarprnı almıj ve nasız şeyler sormağa basîsmayıi. Çünkü Aynura büsbüttm fena mu bir korku neticesi kalbi dur^rak odadan çıkmış. Az bir müddet sonCünku artık cevab vermıyeceğ'm. amele ederlerdi. Mucevhfrlerin ça blmesi gayet tabii idi. Bu şekılde ra onlar da bezık partisini bitirCanınız ne isterse onu yapın. Is lınma meselesi vardı .. Sonra da katıl istediğine muvaffak olacağı mışier. Bu sefar Fcnjun kalkmış, tersemz beni tevkif edin. Fakat cyle \akalar oldu ki. unuttum gıt na, üstelik yeni bir tahkikat fılân «Bir Gule bakayım. gene saniıii da açılrmyacağına emindi. Halbuki görünüyordu», demiş. Fakat Fekonuşmıyacağım, cünkü soyliyecek ti.. Yani kimse bilmiyordu? ikinci bir cinayet ortava çıkarsa rıdun doğruca Gulun yanına gitbir şeyim yok! dedi. Evet! işler daha fazla sıkışacaktı... Katil memiş. Soylediğıne göre o kattaki Savcı hafifçe guljmsuerek: Teşekkür ederim. ne de olsa korkuyordu.. O gece tualete gitmiş. Ehni, yüzünü yı Peki. Bugür.lük bu kadar kaıYazan: PEH1HAN ZORLU sın. Fakat iyi düşunun Leylâ Ha • Savcı ile komıser ke^ ' : len'ni bah sıkmtılı, bir hava vardı. Yağmur karruş. saçlarmı taramış .Sonra Peki şu halde neden beni tev nım. olan size olacak! çede buldukları zaman bir müddet boşanmak istiyor. bir türlü boşa terasa çıkmış. Gül kendi kenduıe namıyordu. Bir fırtına kopacağı oruruyoımuş. Mesele şurada: Fe Ve artık pıd'yormus gıbi k?p>ya sessiz vürüdüler. Son.a savcı: kif etmıvorsunuz? Bugün değil ama zanneder [ dcğru bir iki adım attı. Sonra bır Şimdi şunlann aile doktorları belli idi. Nihayet gök gürlemeğe, ridunun Ekremle Leylânın yanuışimşek çakmağa basladı. Arkadan dan ayrılıp Guliın yanına gidınceye sem pck vakında bana da mecbur den ddnerek: Naci Beye gıdelim, dedi. da yağmur başladı. Her zaman pen kadar geçen zamanı tesbıt etmek . olacağız Şimdi cekilebilirsıniz. Avnurun kalb has'aiıŞı ne ıdı? Komiser: Feridun sert bir hareke+le don Çok ağır mıydı? dive sordu. Gıdelim ama. dğrenecek mü cereleri kapalı yatan Avnur neden Imkânsız! Hiç biri bunun farkmda dü. iki adım attı, fakat kapıclsn Kadm gaynıhtiyari: him bir şey vok. Adamcağız bizim böyle bir gecede penceresıni açuc değil.. İki nişsnlı yağmur boşanmcaya kadar terasta otu.mujlar. çıkmadan savcıya rr.üstehzi bir Hsyır. dedi ve derhal kcndıni doktora bütün malumatı vermıs, bırakmışü? Evet bunu ben de düşündüm. Dün gece saat on birde rüzgâr baş bakışla bakarak: top!ayarak: «Size art'k cevab ver dedi Anlıyamachğt'n bir şey var, mıyeceğımi söylemijtim» diye ilâ Evet. evet. Aynurun Öldürücü Doktor Avnurun ölüm saatini ya ladı. Bire doğru şimşek çakmağa dodi. Hrvdi SE''eddin Beyin cina ve etti. bir kalb hastahğı olmadığmı, daha rımla bir buçuk arası olarak gös başladı. Fakat yağmur bir veya biyeüni ber.im ustume yüklemek Savcı ga\et nazık: zıvade asabî olduğunu söylemış. terıyor. Anladığımıza göre o gece ri biraz geçerek bcşandı.. Nişsnlılar dört kişi Leylâ, Gül, Feridun, Ek içeri gırdiklerinde ortada kimse ıçin bir kulp buldunuz. Ama Ay Evet arr.3 bu sıze aid bir şey Ama . rem sokak kapısmın yanma tesa yokmuş. Ama bir kaç dakıka sonra nuru neden ben oldürmüs olayım? değil ki; lutfen Aynurun hastal ğı Ama? .. neydi onu söyleyin? Sızın doktoru Ç'inkü Aynur biliyordu. Ama.. bunu daha evvel kimo düf eden ufak salonda oturuyorlar Ekrem Bey elinde bir tabak buzla Yani ben gidip de Aynura iti göremedim. acele işi varmış. bir sövledığinı bılmıyoruz Daha doğ mış. Ekremle Feridun bezik yonu görünmuş: «Frıjıderden buz çıkargelmeden Cİtm'Ş. Bızimki ds Ay 1 ıT U Leylâ kendisine söylediğıni yorlarmış. Eeylâ ile Gül de konuş dım, biraz içkı hsz;r!'vacâ;ın. rafta mı bulundum? .5 Hayır, Aynur gördü. Ya zehri niıru ancak öldükten sonra gör iddia ediyor. Görünuşe göre de bu madan oruruyorlarmış. Gülün içi zannedersem hepimize iyi gelir» çalarken veya sürahije kojarkor du . dedi. doğru Tahkikat neticesi anladıpı sıkılmış, kalkmış, son salon olan demiş. Gül Leylâyı sorunca «TerKadın isteksiz cevab verdi: Her nasılsa caninin kim olduğunu m.za göre evde herkes Avnuru ağır yani bahçenin arka tarafına bakan lemiş, üstündeki elbise fözla kapalı Hastalığın ismini bilmivorum. hasta bilıvordu. Şu halde bu 15i yemek salonunun önündeki terasa ve kahn gelmiş. zannedersem debiliyordu. Feridun müsteJızi, küstah bir Gabba daha ziyade asabi bir şey Leylâ yapmadı.. Ama bir de dok çıkmış. Gül giderken Ekrem: cSı ğiştirmek üzere yukan çıktı» dekıldmız ama şimdi bitiriyoruzi) de miş,. Hakikaten de biraz sonra Leydi. Doktor mühim olmadığmı sdy tora soralım. eda ile: miş. O da cevaben: «Hayır, terasj lâ elbise değistirmiş olarak ve kolemıiçü. Zavallı Aynur. dedi. Vefatma Soralım ama bence bu kadm Bunu bütün ev halkı bılıyov çok zoki. Herhalde valfn söylemi çıkıp biraz hava alacağım, boğulu lonya kokarak gelmis. Su ön tamfikinci defa müteesıir oldum. mu? Ve kapıyı vurarak dışorı o.ktı. yordur Fakat katil'.n Aynuru kor yorum» diye cevab vermiş Adam: taki mu=>7zam salona g°çmişler. Bu Hayır kimse bilmiyor. Savcı Leylâya dondü. Fakat okutarak öldürmek istediğıne emin «Terlı iseniz dikkst edin, a:ssrıda kbşese toplanmışlar. Söyledıklerine rüzgâr var» demiş. Gül: »Mersk aöre saat biri geçıyormuş, ama ^e Nıçın? nun bir ;ev sovlemesıne vakıt bımısıniz? etmeyin, ben üsümemı diyerek ya kadar farkında değiller.. Ekremın Een soylemedun. Doktora da : Muhakkak! Ağıı kalb GIRDİA hazırladığı içkilerini içmiş, bira» daha oturup, ikiye doğru odaların» çekihnişler. Komiser: Gene en şüpheli vazıyette Leylâ, dedi. Gecenin on ikisindsn sonra elbise değiştirmek nereden aklına gelmiş. Evet ama dikkat edersen cinayeti islıyebilecek kadar bir zaman hepsı yalnız kalrmşlar. Bıliyorsun terası oturduklan salondan goıme'?ri imkânsız Su halde ne Gul, Feridunun cnlann ", ""r.^an ne zaman aynldığını büebilir. ne de onlar ne zaman terasa çıktığtu görebılirlrr.. Ek<pın P<"p e»l'nce: Leylâ kadar o da yalnre kalnış.. Ne o! Ekrem Beyden de mi şüphe ediyorsunuz? Neden olmasın, Leylâ güzel kadın ve ortada büyük bir servet var. Evet ama aralarında bir şey yok ki, Le>lâ Feridunu sevryor! Ekrem çok zeki. Feridun gibi kuklayı nasıl olsa atlatacağını düşunemez mi? Zeki ve azimkâr. Tuttuğunu koparacak bir tip. Leytâyı na^ıl müdafaa ettiğinin farkmda değil misin? Evet ama hem aile dostu, hem avukstı. Kadına bakıçlannı görmediA mi? Doğrusu dikkst ernedim Dostum tavsiye ederim, bundan sonra sozlerden T'I^^" "^zlere dikkat e t (Arkuı