24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHUBIYET Yazaa: 17 Şuoat 1932 ELIF NAGI HIKÂYE \ VE, NOKTA { VE j VİRGÜL • Belki «Düğun değıl, bayrdra • değil, ne münasebet!» diyecek• siniz. Fakat bazı yazarlamnızın • yazılannda öyl» cümleler göru varsa o da usule riayet edilmedi• yorum ki nokta ve virgülleri ya ğidır. Gerçi her yığıtin bir yo• tamamen veya yerli yer.ne kon ğurt yeyişi olduğu gibi büyük • mamif olmasından ötürü mana muharrirlerin de kendilerine mah • mn değiştiğine hattâ kayboldu sus bir ifade şekli ve bir nokta• ğuna şahıd cluyorum. Bu mev iama tann vardır. Beynelmılel • zuda iki çift lâi etınek için fırsat prensıplere rağmen bu, şahsi bir • kolluyorum. Kısmen bugüne imis. üslub sahıbi olanlar ıcuı elbette mübah görülecek. Ama bizde ta: * * * mamile anarşı içindedir. • Aşagı yukan her dilde bazı *** • harfler noktalı, bazıian noktasızLâf ararruzda «noktalama» ko• dır. Eskı Arablar, yazılarında ve • Kur'anda nokta kullanmazlardı. lay bir i$ de değildir. Acı aa çi• Nokta, okuyanın cehlini yüzüne kâyetıni yaptığura şu yazırada • vunnak gibi bir «aygısızhk sayı . bile kimbılir ne kadar nckta ve • lırdı. Biı Arab hattatmın yazısı virgül hatası var? Hıkâyeyi bi• için büyüklerden bırinin tnokta ' lirsıniz. Birisi bir roman yazıp • lanndan baska kusuru yok» de , büyük muharrirlerden birine yolİ diği meşhurdur. «FakbelÛhü», j lamıs, ılutfen noktalannı, virgüllerini siz koyunuz» diye rica et• «Fakteluhü» gibi Hazreti Osma • > run sahadetine mal olan hikâyt mis. Muharrir de bir kâSıd üze> lerden başka «ayıb» ın bir nokta rine bir yıgın, nokta ve virjfül ; ilt tgayıb» olduğunu, tgöz> ü ' sıralayarak kendisine göndermis. j tkör» eden vt ecira kamındaki «Ben de bir roman yazdım. Yal| nokta» yı eski yazı aşinalan pek nıı virgül ve noktalannı koydum. ; iyi biiirler. Amı benim kasdim Lutfen aralannı siz dolduruvej toldu» yu t öldüı yapıp manayı rin.> • öldüren noktalar değil, ben, yazı *** • dilindt durak razifesi gören nok Ben «veı leri sevmern ama | talardan vt «Ve» ytrini tutan çifta vavlara bayılırım.. Çifte vav • virgülden bahsetmek lıtiyonım. dedimM ı w ı (dublüve) değil, tabit Kaytan bıyıklı, şoyle kuynık i *** | Bundan yetmis seksen sene «v kuyruğa yaslanıraj o çıfte vavlar | vel Osmanlı dili yanaında «vavı ki ««ki battatlanmızın pek guzel > daa geçilmeıdi. Cümleler birbi nümıınelerini görmüşumdür vt • rine öyl» •eci'll, öyl. kafiyeli o pek •evmifimdir. Eakiden Kur'anı dogru okuyaj yunlarla ve bir «üril vavlarla blr> lcslrdi ki okurken nefe» almak bümek için tecvid öretilirdi. Ka! mümkün degildL «Kamusul'alam» rabaa Tecvidi. «Kaçan harfi med| tahibi Şemseddln Sami Beyle es den aonra cebebi med» ikidir diye • ki Galatasaray arebca hocas Zih baslardık va «Zıl za sena, cude ! ni Eiendiden Allah rmzı olsun. çahsın kat ıema. Kerema, da'za• Onlar önayak obnuslar da dılimi lünen zittüka, düm taiiben fetera» > M virgül, noktalı virgül, nida, is diya bir takun tekerlemeler ez| tifhşm, taaccüb gibi laaretler ge bcrler dururduk. ! Urmiflar re jrezı dilimlri biraı Bunlarla nt tecvid örcnilirdi, | duzene •okmualardı. nt da yanlışsız okumak. | O saman virgüle «sekrteı, nok*** jtall Tİrgüle «menkule», fistüste NokUya T» virgült ehemmi| iki noktaya «noktateyn» derlerjret vermedlkçt biz, tadı tuzu yt! miy, L İ M " * tenkdd usulfl gelince rindt bir yazı okumaktan mah• taassubun yaygarası ortabgı allak rum kalaeağls vt evladlanmıza: j bullak etarüs T» carsbcada yok»Oku baban gibi, esek olma!» | tur, osmanlıcada da olamaz* diye nasihatı yerine: tOku, baban gibi : terter tepinmisler. e?ek olma!» deyip küfretmekt* | Buna dalr bir kitab var ıru bild«vam tdecegiı. j nuyorura. Fakat bildigira bir aey uç ORTAKAL Yazan ve resimleyen: Zâhir Gü, amü miyeti yoktu. Ben, tabıî hangisi olduğunu bılmiyorum ama, en üffttekilerden birini zehirlemiştim. O geceyi hayli çarpıntılı geçirdim. Hakkım var mıydı bunu ytp mağa? Deli mi olmuştum yoksa? Hattâ kendimi öldürmefe hakkıtn var mıydı? Nerdekaldı başkasını.. Gerçi onlar bana ksrsı haince davranmjşlardı. Ellerindt deşildi belki. Fakat vaziveti bu ?eki'.de sürüklemektense geüp bana açıkç* anlatmak ve vapılacak çeyi kararlaştırmak daha ehlâklıca blr hareket sayılmaz mıydı? İşte, rsıl bu noktada Ofllan auçlu bu'uyordum. Benltn »ekeceğim âzabı düfündüklerlf)) Mnmıvorum. Düşi'nleltr de iiHırrrmmıılan lâzım gelirdl. Kendilerini luçlu eorüvorlarsa birbirincîen mahrum olmağa katlanmalıydilar. Bence anl ahlakkıılık, gitlilikM, yalanda, ikiyütlültikte Idi. HerhaHe sneak sabaha karşı dalmı; olacağim. Uyandığım zaman vakıt öğleye yaklaşıyoriu. Hâdiseleri hatırladım. Evde müthi? Hr se«izlik vardı. Bir an, soğuk bir ürpertinin bütün vücudümü dolaştığını hissettim. Hevecandan boöazım kurumuştu. Ayfere seslensem... Ya cevab vermezse? Ya ölen oysa? Aman >•rabbi! Sanki yüregime bir bıçak saplamıslar gibl adeta madd! bir acı... Kspı tıkırdadı. Sesim çıkmıyordu. Aralandı. Sonr» neşeli bir se*le Ayfer sirdi: «Bu ne uykusu?» diyordu. Ben sormadan o söyledi: İsmail Bey erkenden kalkmıs, gitmif. Özür düetniş. Bira* ferahladım. Biraz... Zira kalan 6 üç portakal... demek... tklıma geldL Ehtenmiyet ventısz gorünnıe|e bilhassa ehemmiyet »ererelt, anU güçlükle: cDilun, dareağım kufumu|.. kuzuro Ayfer, | u akstmdan kalta portakalln verıene... dedim. Kanni |1HI. Geçirdifim korkune geceden, türlü heyecandan sonra, ytmbbl, herıeyi kabul edecek k«dir hisıl A* aiçalmiitım. Ayfer, eli bo? döndü. Hizmetçl, birıni aksam, b'rini bu sabah yemis. Birini de çöpçüye vermiş. Bir kaç gün sonra, bılmiyorum ne münasebetle, ihti^ar çöpçünün portakah yediği eün birdeniire kalbi durarak öldüğü mevzuu bahsoldu. Dayı; iste aradan bir ay geçtl. Tam herşey düzelecpkken, 'htiyar çöpçünün ölümü.. G^rçi bu hâdise kimseyı alâkalandırmadı. Lâkın ben biliyordum. Portakallan altüst eden mel"un tesadüf olmasavdı be'ki ben öîmüş bulunacaktım. Bu mukadderdi. Nitekım, baş\urduğum acavib piyango usuiiine rsğmen. işte gene oliim, bana gelivor. Kurtuluş yok. Bu meselede hiç suçu olmıyan çöpÇÜ... Hfemleketten Şeiâın j^azmi o kadar kabiliyetli iıtlk* ^ balde kendısınden pek çok şey beklenen bır doktordu ki; yeğenim olduğu için söylemiyorum; boyle bırdenbire ölümü, meslekd t | l s n arasında adeta bir isyan uyındırdı. Bir haftalıfihâ, b a s tetkikler yapmak üzere Uludağa gideceğıni karısına söylemiş. Karı«ı da genc ve güıel... Benden bafka herkes bu Vakitsiz dula aa dl. Çünkü, bir haftâ bils kalamadan, doktorun Uludagdan cesediMi ğetirdiler. Guya bir kayak karssına kurban gitmişmiş. İntihar etmişti halbuki. Kansının yüzünden değil... Görünüşte hiç öyle değil. Nazmiyi intlhara lÜHikleyen sebeb basit bir çopçünun ölümü olmujtu. Evtt, alelftde bir Çöpçünün ölümü. İ?te yegenimın bana gönderdiği aon mektub: «Dayıcığun; Siz bu satırian okumazdan evvel, belki bir tegraf haberi almıı olacaksınız. Bir kayak kazaiinı haber verecekler size ve ben | BLmüs bulunacağım. Bu soguk keHmeleri nasıl da aoğukkanhhkla yazar görünüyorum! Hakikatte, | u »on aylar azab ve ıstırabını bir ben bilirim. Herşeyden evvel, şu nokta üzerinde ısrarla duımak istiyorum ki ölumümden hiç KimM mesul değildir. Ben, kendi hatomın kurbanıyım. Zerre kadar beni leviyorsanıt, bu mesele üzerinde hiç bir te»«bbüse girifmeyin. Nasıl olsa öleni geri getiremlyeceksiniz. Pek »a, pek kit'î bir imkânsızlık. Ben bu imklniızlıgı bütün buhranlarile yaşadıiun içln «izden de rica ediyorum. Oleni geri getirmek kabil d«|ildir dajn. O halde ne diye batkaUrmı da beyhude bir azaba mahkum ttrneU? Şfandi dinleyln benl. Ayferlt nanl saadet umarak «vlendiğimi hatırlanınız. Önu ne kadar tevdiğimi tiz, bilhasst üz yakından bilirsiniı dayı. Ajrfer çok güzel, çok alımlı Idi. Fakat daha ilk evlilik yıb conunda iki hakikate beni beynimden vurulmu«a döndürdü: Kartmın çocuğu olmıyacaktı ve benim işlerimin tarzı onu yavaş yavaş bend?n uraklaştınyordu. Aramızda küçük ban mizac «yrılıklan belirmişti. En aağlam temalleri bile yıkabılecek kuvvette küçük aynlıklaT: Benim kitablara, onun eğlenceye dü?künlüğümüz.. Gencdi. Yaşamak bakkıydı. Seyahat etmek, dunyayı görmek istiyordu. Bense dSrt duvar arasma kapanmağa mahkumdum. Malum sebebler .. | Malum endişeler... | Meğer bu endişeler'birer nab*rd Imia. Yakın dostlanmızdan biri, ihtimal kendisi de istemeden, gitgidt kanımn gönlünü kazandı. Kendisi istiyemezdi; çiinkü ben. <3en evvel babamın arkanaşıyji Onun, böyle bir sevgiye kendini bıraknuyacağını tahmin ederdim. Lfikin Ayferin o munis, sokulgan, Üçüncü Mevki Yolcuları Yazan: Yaşar Kemal Trene Şarkışladan btadim. Bir bini} kı... Ne siz sorun, nt ben söyleyeyim... Üçüncü mevki .. İnsanlar ıırt sırta.. Iğne atsan yere düşmeî. Çocuklar, kadmlar, ihtiyarlar Vagonun koridorlan da hmcahınc dolu. İçerde bir koku! Ayak kokusu, »igara dumanı, ter kokusu... Koridora yorganlan sermişler, heybeleri koymuşiar... Heybeler iş gorüyor: Yastık. Hattâ yüznumaraiann ıçıne girip oturmuşiar. Köşeiere öy.esıne yığılmışlar, öylesine sıkışm:;lar ki, kimse ehni bile kıpırdatamıyor. Tren, istrsyor, r?rda durunca, Oc1 ki$i inerse beş kişi binıyor. Bir istaayondan bir istasyona insan düşüniıyor: «Bu vagon bundan fazU bir kişi daha alabilir mı?ı Halbuki öteki istasyonda bir insan kalabahğı bıniyor, ve vagon hiç tınmadan hepsini ahyor. Neresme aııyor? İşte ben bu sırra akıı erdiremedim. Herhalde bu işte layın Ulaştırma Bakanımızın parmagı var. Keramet ondadır muhakkak. Yoksa.... Gündüzleyin, Oçflncü mevki gene nurnimet. Gecesı; iştc gecesi çekilmıyor; perisanlık. Gece, Sıvastan ötedt bastardı. Koridorlarda büzüimüs, karınlanm diz'.erine çekmis uyuyorlar... Sırtsırta, üstüste uyuyanlar... Birbırlerine kardeşçesine sanlmıslar. Sabahleyin uv«ndıklan zaman belki de bu » i şaşacaklardır. Bu bize öyle geliş jr. Belki de hiç aafmazlar. Bu ahşılan bir şeydir. Yülar yılı, her yerdt Anadolu insazu sarmaş dolaştır. Bacaklan, ellerl birbirine dolasmı? insan lann dort sıcaklığı. Bunun adına mukadderat bıriiğl mi derler?. İster istemez insan bunun üstünde duruyor: Garezsız, fazsa b:r sar.bna, bir dostluk, uykudaki dosiiuk... Yol uykusu sıcaklığı... Şu, başını sakallı ihtiyarın bacakları üstüne ko>Tnus, ölü durğunluğu içınde uyuyan delikanlı; ince, uzun yüzlü delikaniı mutlai Karadeniz.idir. Nereden bildim? BeUidir. Yüzünde Karadenize hâs solukluk var da. İhtiyar, ya Erzummlu, ya Ağrıhdır. Ama ju halleri, bu hallerine bak:p da kim bunîara baba oftuldur demez. Bu, baba oğuUuktan da ileri bir sey... avnı minval üzere blr paîtosu. Paltosuna sıkıca sanlmıştı. Adam, boynn çeviriyor, kendi kendıne bomurdanıyor, dişlerini nkıyordu. Çocuk, anasınm kamına dofru yumulmus, titremeyt ver yansın ediyordu. Adam doğruldu; yüzünt aa, sokuigan bir gülümsemt geldi. Oturan, yatan kalabahktajı, ayagını koyacak bir yer aradı, bir zaman sonra buldu ve ilk adımı atü. En sonunda k adına yak'.ajıp: * Bacı!..» dedi. Sonra yutkundu. Kadın da basını kaldırdı. Adam kekeledi. « Üşüyor mu?» Kadm bajını geri tndirdt. Adaı» da mshcub oldu. Ellerinl uğusturdu. Bana döndü: « Çok titriyor. Ne yapmalı?» Adam, iki yanına bakıyor, bedentnl sağa, sola döndürüyor, elleriai birbirine kenetlemis sıkıyor: « Bu çocuğa nt yapmaüT» Hepimiz donuyoruz. Tren dejll, buz deposu.. Bize n* yapmah? Bij neyse ne... Gerçekten bu çocuga ne yspmalıT Çart yok. Sonra adam, kadına lgilip kucağmdan çekiyor vt maya bafbyor. « Böylt ısınır bclki.ı Çocugu havaya kaldınp lndlrlycr. Çocuk koskocaman, kendisi kadar büyük ellerln arasmda kuf gibl, uçacak kus gibl, çırpınıp duruyor. Bir bakısı var: «Acaba bu adam Myle na yapıyor?» der gibL N« ağhyor, ne blr | e y Hayretlt b«« kıyon Adara nt yaptıysa eocugun tttremesl durmuyor. Uyuyamamif bir kaç klsi ba hs>> 1« b^kıyorlar. Biri: «Bir sıcalr oay,» diyor. «Bir ncak çay olsa, flndl durur.» c Sıcflk çay...» Bir baskasa: «Birind, lklnd merkiler yanıyor,» diyor, «oraya g8türmeli.» Daha bir rüru çareler... Ama btr blrinin bir belâh tarah var. En aonunda çocugu eunde tutan adam, paltosunu çıkanp çocuğa lyict sanyor. Anasınm kucağına vtriyor, gidip bir köseyt büzülüyor. Buna rağmen, daha blr zaman çocuKun titremesl durmadı. Isianmif k>js, hani tüyleri diken dikca olmus ıslak kus hall var ya, kocaman açıhnıs gözlerile, bu tltreytn çocuk öyleydi iste... Sonra, çocugun ötremeai u a a k durdu. Aia: «Gardafun,» dedi tdama, «sağol sen!» Adam bir yert yumulrnuştu. « Nt yapalım, bacun,» dedL Sordum, öğrendim, bu adama Ter canlı Halll derlemnis. İzmirden çahşmadan geliyormu» Şımdl benim içlme kurt glrdl, Peki, bu vagonlarda kaıorifer bulunmaz mı? Varsa neden u m r a a bu vaçonlarT Şimdi adam nt dlyordu? Bulnd, Ikinci mevküer de böylt soğuk mu7 B3yle, tren değil, iskenct yeri mi? Gidip bakmalı, bir istasyonda inip birinci •• ikinci mevkilere geçtim. Ne g5r« " m bğpnirsiniz! Sımsıcac.k. BOŞ HOŞ V A K T İ N İ Z İ GEÇİRMEK İÇİN Mormal bir insan mısmız? LL( mcalc »amimiligi maaieaef en » ( lam ahlİKı bile Mrsaeak nüfuzt sahibdi. Sıze burada, giderayak kanmı Usvirt kalkifmıyacağım. Sadece, öİürken bile ondan ne hâtıralar götürdüğumü anlatmak üzere ıvınu •dyliyeyim: tnsana a dogrudan dogruya, gözlerinin »iyahına bütün nıhunu koyarak, insanın önünde adeta manen toyunarak, olduğu gibt, tekmil btnjifile, dimdik, bir bakısı var ya? Işte e gözlere, o eephtden bakıaa ' kimsenin mukavemet edebilece|ini aklıma sığdıramam. Eavalli İsmail Beye acıyordum. T«|i elliyi geçklndi. Onun, Iradeainl naaıt kaybett'ğini adım adım göımek bana bir kaç cihetten üzüntü vesilesi oluyordu. EvvelS kendisl için üzülüyordum. Sonra, kendi de farkanda olmaıian, o yaşta genc kadınlsnn oleun, neşeli, hoşsohbet erkeklere karşı duyduklan tabiî meyil dolayısile Ayferin sürüklenişini bile bile buaa mâni olamamak beni harab ediyordu. Emin ol dayı, kıskanchk en sonra geldi. (Halbuki romanlarla hikâyelerde en evvel o lıis göze çarpar. Hayat, kitablardan ne kadar farklı!). İlk ve en çabuk tedbir, seyahate başvurmaktı. Öyle yap'ık. Yazık ki çok geç kalMışım. Ayfer, İsmail Beyi önüne geçilemiyecek bir »iddetle seviyordu. Nitekım, bir kaç günlük aynlık, kanmı solduruverdi. Ona zulmctmek elimden gelmiyecekti. Şiradi dayı, »öyle bana; ferefsiz bir Intan olarak yasamağa tahammlil edebilir miydim ben? Arük inkân imkânsız bir katiyet ralini almıî olan şüphelerimi açığa vurmak, vaziyeti ilân etrnek oimaz mıydı? Kaç gece, kaç fec* gabahlar» kadar düşündOm. Nihayet... Utun ttreddüdlerden »onra, delicesihe bir karara vardım. Delicesirie1.. karanmın deiice bir 'edbir oldufunu hâdiseier meydana koydu ve bana a a bir hayat dersi verdi. i Bır g«ce, hep beraber bizieydik. İsmail Bev de bizde kalaakn o |«€i. Portakal vardı. rtajri hmda hiç blr jey, o baslt portakallan yedis ; miz kadsr heyecan duyarak takıb ettiğimi hatıriamıyorum. Düşün dayı, katil olmjğa hazırlamyordum. O gecenin sabahı ben ya katil olacak, yahjd ö'lecektim. Çünkü, portaka"ardan birüıe, ama yalnız bir tane^ine, vücudde ölümcen sonra iz bırakmıyan bir zehir çınnga etmıştim. İhtimal, dogrudan doğnıya ö'ümiin kurağına atılmasa cesaretim yoktu. İhtimal, on'arı da FUÇIU saydıpımdan... Ya ben, ya kanm, ya sevdiği adam .. binmizrIert 1 iri muhakkak ölecekti. Sana garıb geliyor bu hal. değil mi ı'ayı? Bir de beni düşün! Meyvalarımızı yedik. Tabaxta üç portakal kaldı. Birer tane daha yememız için çok ısrar ettım. Ama künse talib olmadı. Ehem Bu sefer cesaret edeceğim.» HAYAL Aktör, ki| günü tiyatroyt gömlekle gelmişti. Tiyatronun müdürü hayreüe gordu: « Bu ne kıyaiet! Kıj günü böyle gezilir mi?» Aktör boynunu büktü: « Ne yaparsınız, efendim. Dün henüz temmuz maaşımı aldıgıma göre benim için daha kı? gelmedi 1 14 Dtknya lılerint blgâne mlsinizT 15 Sırf g&E* çarpmak v» başkaıanna benzememek için yeni fikirler» veya muhafazakârlığa meyleder misiniz? 16 Bajkalannın kusurunu p karmaktan ho^lanır mısuıu? 17 Hayatınıza başka tiirlü ba} lamanız lâzun geidigi kanaatinde misinız? 18 Bir iften çabuk bıkar mısınız? 19 Açın derecede ttti2 veya son derece derbcdsr misiniz? m ıniz? i 20 Lüzumsuz yere yalan söy8 Başkalannı kıskanır mısınız? i ler misiniz? 9 Müşkülpesend rmsiniz? | 21 Bâtıl itikadiannıı var trı10 Dostlarınızı muhafaza et dır? Bi'kte zorluk çeker misiniz? | 22 Kalabalık yerlerde sıkılır 11 Ufak şeyleri büyütmek, veya açık yerlerde düşecekmiş gibi mühim şeyleri küçümsemek âde bir his duyar mısınız? tirız var mıdır? | 23 Hiç yoktan kendinizi sinirli 12 Diğer cinsten insanlarla hissettiğinız olur mu? an^daşlık etmekten kaçınır mısı j 24 Hafızamzın zayıf olduğundarı şıkâyet eder mLSiniz? 13 Çocuklara karşı nefret du j 25 Kandınızde hasîalık vehyar mısınız? j meaer misiniz? 1 Yabancılarla tazusmaktan çekinir misiniz? 2 Kendinize aandırmasnu eever misiniz? 3 Kötü bir la karsısında derbal kendinizi temize çıkarmaya ve kabshaü başkasuıın üzerint atmaya çalışır mısınız? 4 Isinizdt sıkılır mısmız? 5 Sebebini bilmeden etrannızda bir tebiika hıssettiğiniz olur mu? 6 Kendinizi başkalanndan flstün veya aşağı hlsseder misiniz? ' Karar vermekte mütereddid w Giilü seven. NAZARIYE Einstein'a sordular: « Bu harbde bir çok insanlar yersiz kaldı. Acaba gelecek harbde ne olacak!» Âlim cevab verdi: • Bunu tahmin etmek gayet kolay. Gelecek haroden sonra insansız yerler kalacak.» sayılır, değil mı ya? )/ '6f & Evet, evlenmeden evvel sana «benim kanm olursan blr elin yağda, bir elin balda yajayacaksın» dedim. İnkâr etmiyorum. Fakat sen hiç «cçim nutku dinleınedin mi Allah njkına? w Neden sonra, zor, güç, bavulumu bir köşeye yerleştirip üstüne oturabıldim. Şu bavula bir yer bulabilmek, benim ömrümdeki başnnlanm:n belki de en büyüklerinden bıridir. Belki çasılacakbr bu sörüme... Ama, o ne ijtir, ben bilirim. İnanın ki bundan sonra kendhne itimadım iyicene arth. Bavulumun üstüne kurulmus, seyrediyomm Slemi. Buna, gel keyfim gel de diyebilirim. Türlü türlü uyoyanlar lçinde sayıklayanlan, bir yandan bir yana dönenleri, birdenbire kalkıp, onrnı bunun üstüne basa basa yürüyenleri... Daha ne haller ararsımz! Hele birı vardı, bsşını yüznumaranuı eşifi üstüne koymuî, ayaklannda dıılerine kadar nakışlı bir Sıvas çorabı. Nskısından baharlar tasıyor. Bunca kır, pas, bunca derd belâ içinde çorablardan bır türlü Bözlenml »lamar'ım. Yapan eller derd gcrmesin. Çorablı ıkirie bir I ... Dünyayı bastan baja kuşatabütün jrücile çeriniyor, bacak!annı cak bir örümcek ağı telinin agırlıjı birer çelik tel gibi ger.p inliyor yanm kilovu geçmez. ... Ağa Harun anl adı Mevllna du. Azar Imam Sir Sultan Muhammed Erzincandan ötesl soğuktu. Va Şah ASa Han'dır. gonun pencre'erinl buz rutmuştu. i ... Çinde Lır kısım insanlar ayda Tara yfinımda, başını bir dizinın 1 dünyadan daha büyük bir medtflstüne ko>ijp yumulmuş, yüzünü niyet olduğuna inanırlar *• buneö^ünü başörtfısile sarmıs ananın dan dolayı aya taparlar. kiicaŞ Ir ,d a <jgrt) j,eş yaşlarırH.a bır 1 ... Bir sen a zarfında dünyaya ymçocuk dunıvor, bovuna zanzır zan I ğan sular denizlert dökülmett bu; ?ır t trivordu 2 ruSun yüzü al al ' tün jehirler tu içinde kalır. dı. Çoruk ist?s;nnrlqn binriiğindpn. ... Vaktilt Afrikaya elmas maberi tit'iyordu. Daha ötede de bir den! bulmaya giden bir heytt ur«adam vardı Adamın kocaman bı nium madeni bulmuş, fakat bucun yıklan, yırtık pırhk bir çayak gal değerini anlamıyarak olduğu gibi van ve gene şalvann kumaşından bırakmıştır. Bilir misiniz ki... Ferhadla Şirin Zihin sporları Bir s Tcksirri 1 Eskiler yerin durduğura, Bir evde dört güneşin dondusrüne inanırlardı. Eu arkadaş oturu irıanış doğru olsaydı gürıeşın bır yor. E in arka gunrie ne kadar messfe a^ması ve smda da, buran» kaiar bır sürat'e eıtmesı lizıında şrklini gördüdı? (Dunya ile gur.eş arasınJE^ki ğünüz gibi, müsmcsafe. yuvarlak rakamia, 150 ır.iltatıl bir bahçe yon küomeiredi ) var. Bu dört ar2 Bir işçi bir isi 28 günde, dikrdş bphçayı o ğeri 21 günde bitırivor. Beraber ça ! şekilde dcrde böîlışırlarsa aym :şi kaç günde bıtirır ' mek istıyorlar ki hem heDSİne düler? ? şcn kısım, ölçü bakımından bitbi3 Eski devirlerde bir derebeyi, rine denk olsun, hem de her kıs Biajyetiie beraber, 239 kilometre umın dığer üçü ile hududu bulunfcaktaki şatcsuna doğru yola çılanıştı. Günde 25 kilometre yol alıyorlardı. iki pün son. a şatodan olr u meje başladı ve üçüncü srün akşam «ak acele bir mektub getumek v üzeri yanlbrına vardı. U^ak günde zere yola çıkarak onîara doğru pei k O kilcmetra yol aimıştır?? A I'AZISIZ HİKÂYE : Çocnğun intikamı TAŞ MünekMd, genc şairln Htabını beğenmemişti. Ffkat yüzüne karşı açıkça »öyliyemiyordu: c Eseriniz fena değil», diyebildl. «Yalnız, söz aramızda, bunu size kim yazdı?» G«ne »aire ilham geldl: • Daha evvel ben size birşey sorayım, dedi. «Kitabımı siz* kim okudu?» SEF1RA SIFIR Macarisianda yeni sene mahsulünün çok fazla olduğu hakkında blr prepaganda nesriyau yapümasına kcrar verilmişti. Bu ice memur edilen yerli bir komünist, rad. yo^.a okunmak üzere joylt birsey hüzrrlamıjtı: < MemJeketlmlzin ba seneld patates mnhsulü eskisinden 10 kat fazladır. Milletimizin bu mesud günlerinde Allah da faiz* yajtiım etmij ve...» Radyo Müdürfl adamın sSzunfl kesti: « Durl Dur! Burannı değiştir. Biliyorsun ki biz komünist olduk. Erkek Gel seninle Mr anlaşArfck Allah falan yok...» maya varnlım: Evde senin, dışanMemur cevab verdi: da benira sözüm geçeeek. « Biliyorum ama, efendim, bu Kadın Mükenunel! Bugündtn sene patates mahsulü de yok...» litibaıen dısan jıkmıj acaksınj • Bat. d\%, adalc, «ini», romcrtiun» lorını leskın »def. • Grip ve nezle ba;tangıçmd« fenalıMan önrer. • Suratle hazmolur. derhal festrinl nıeiılmş şe.<lier ı. 1 I Sonra ikiye taksim ederiz.» Taklid
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle