26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
COTHTTITYET 2 AraMt 1951 Afrihadan Geliyorum: 11 Bambaralarda aşka ve kadma dair âdetler Yaıan: Haldnn Sel Sizlere Bambara köyünde şahid olduğumuz bir kız kaçırma vaka6inı nakledeyim de Bambaraların aşka dair düsünceleri hakkında bükmünüzü veriniz. Rehberimiz Gue birden ortahktan kayboldu. Reis Gumela'ya sorduk, kendisinden bir kardeşini ziyaret için bir iki günlük izin istediğini, tekrar seleceğini söyı=di. Gumela yasağa rağmen ailesi arasında olduğumuz müddetçe bizimle fransızca konuşmakta bir beis görmüyordu. Bir yabancı oldu mu, derhal gelsin tercüman. Gue'nin dönüşü bir iki günü sürdü, hattâ sanınm, bir haftayı buldu. Bci gün, bir hafta veya bir ay... Afrika yerlileri için zaman ve jaş mefhumu yok. Biraz parası olan herkesin kolunda saat varsa bile tıktığından hoslandıklanndan süs olarak alıyorlar. Kiminin saati öğle üzeri besi gösteriyor, kimininki gecevansını... Gue'nin köye geç gelişine Gumela kızmadı. Gue yeğeni olduğu için, köyde bulundukça ona tâbi. Yalnız geknemişti, yanında ancak on, on iki yaslanda güzelce bir kız vardı. Simsiyah gözlü, güzel vücudlü, dişleri inci gibi bembeyaz. Yalnız yüzti ifadesiz. Burada bir kadın halinden memnun mu? Eelenivor mu? Bütün bunlan yüzünden anlamafa imkân yok. Ya biz göremiyoruz, veyahud kadmlar alınıp satılan bir mal olduklan için eşyalasmısıar. Velhasıl Gue yalnız dönmedl ve Gumela da onun yanmdaki kız yüründen kuskulandı: Gue, bu kızı nereden buldun? Satın almak için paran yoktu? Erkek kardesim hediye ttti, Gumela. Erkek kardeşin mi? O sana metelik bile vermez. İşin doğrusunu söyle, canına okurum. Yavas. yavaş hakikat, adeta kerpetenle sökülür gibi Gue'nin ağzından çıkb. Anlaşılan şu: Gue Bamako'da dokumacılık yapan bir erkek kardesine, onun komşusu olan bir Mande kızını alması için bes senedir para verirmiş. Daha kız altı, yedi yaşındayken taksitler ödenmeğe başlanmış. Gue, ailesLnin yanmda yaşasa bütün bu muameleyi Gumela yapacakmış? Gue, paralan kızın ailesine verilmek üzere kardeşine tesllm edermiş. Para ödenmiş ,kız da gelin'.ik çağa girmis.. Fakat gel gelelim kardeşi gidip kızı alamamış. Anlaşılan parayı öbür tarafa vermemis, yemiş. Gue bu vaziyette ne yapsın? Düşünmüş taşmmı?, kardesinin en genc, en güzel ve en pahali krısını kaçırmış. Kızın taymeti bızım paramızla yüz liraya yakm olduğundan Gue'nin otuz llra kadar tutan alacağını muhakkak ödermis. Gumela bütün hikâyeyi sonuna kadar dinledi: Yaptığm hırsızlıktır, Gue. Bu kadını al, benim evimden çık git. Burada aile kavgası olmasını Utemem.» dedi. Gue de tasını tarağını topladı, ses çıkarmadan o önde, kadın arkada çıkıp gittiler. Gumela bize döoerek «Yann kıyamet kopar» dedl. Hakikaten öyle oldu. Daha o gece kByde bir kavga koptu, bağırmalar, çağrışmalar. Gumela, ev halkından kimseyi köye bırakmadı. Meselenin iki kardeş arasında hallini istiverdu. Gürültülere gelince, ne Kadar çok gürültü olursa, o kadar lyiye alâmetmiş. Ses çıkmazsa o zaman tehlikeliynüş. Ertesi günü hemen Gue'yi yakaîadık. Yüzü gülüyordu. Birinci perde Size iki perdelik bir piyes anlatacağım. Bu piyesin birinci perdesi bir komedi, ikinci perdesi de bir dramdır. Her iki perdenin aktörleri tamamen ayn kimselerdir. Bu iki perdeyi birleştiren tek nokta komediye ve drama esas oıan entrikanın aynı hâdise olmasındfjı ibarettir. Yalnız hakikî bir vaka Mösyö, dedi, kavga bitti. Peki nasıl oldu Gue? Kansını kaçırdığım: görünce ister istemez paramı verdi. Eh, artık gider, o Mande kızını alırsın, değil mi? Hayır mösyö. Bir kadın yüzttn den bu kadar münakaşa olursa ondan hayır gelmez. Kadının içinde bir fenalık varmış. Baska birisioi alırım. İşte Gue'nin aşkının sonu Duydu. *** Alman şairi Schiller, «Hayata iki esas hâkimdir.» der. «Açlık ve Aşk» Eğer Schiller Bambaraların arasuıdan yetişmiş olsaydı, muhakkak ki aşk kelimesini kulanmazdı. Eğer aşkı, cinsî sevki tabiî ile beraber giden romantik bir his, bir şefkat hali, bir manevî bağhlık olarak tarif edersek, Bambaralarda ask yoktur diyebilirim. Kadın tam manasile bir esir, alınan satılan bir maldır. Bir kadın satın alınırken aranan vasıflar manevî değil, tamamen maddidir. Verilen paranın karsıhğı alınıyor mu? Dayanıklı mı? İyi çalıjabilir, çok çocuk doğurabilir mi? Kadın ve erkeğin müsavi olabllecekleri fikri iptidat insana hiç gelmemiş. Ya Bambaralarda ve bir çok diğer otoritenin erkeklerde toplandığı kavimlerde olduğu gibi hakir görülüyor, veya erkekten üstün hassalara sahib olduğuna inanılıyor. Velhasıl kadının mevkii olağanüstü. *** Gerek Bambaralann, gerek diğer rastladığım kavimlerin en fazla ehetnmiyet verdikleri bir nokta bol çocuk sahibi olmakür. Aman vUcudum bozulmasın, korkusu daha buralara yerlefmemis. Bir kadın ne kadar çok gürbüz ve sıh hatli çocuğa sahip olursa, kıymeti, aile nezdindeki itibarı ve sö* söyleme hakkı o dereoe artıyor. Daha çocugu olmamıı yeni evli bir kadın, kendisine hitab edilme den agnnı açemaz. Zaten kendisine fazla bir kıytnet de verilmez Para veya mal mukabili satın ahndığı için daha semeresini verme mis bir sermaye addedilir. Kocan, kaynanasi; diğer ortaklan bütün ağır ialeri onun üsrtme yüklerler Ancak ilk çocuğu doğar ve o da yaşarsa; itibarı yükselnteye baalar. Bambaralann yanmdayken bü komsu ailede bir hâdUe oldu. Efendim; iki cenedir evli olmalarma rağman gelinin bllâ çocuğu olmamış. Artık neler yapılmadı. Arkan Sa. 5, StL 5 t« =haberleri Bir jandarma >ir hırsızı vurdu Dün sabah saat 5 sularında Küçükçekmecede feci bir hâdise olmuf, bir jandarma eri kamyonla kum kaçıran kaçakçılardan birini tabancayla öldürmüştür. Uzun müddettenberi Florya ve Çekmece kum parselerinden jaldıklan kumu satmakla geçinen bir çebekenin yakalanması için iki pun evvel Çekmece jandarma kadrosuna üç kiıüik bir yardım ekipl gönderilmiştir. Muhiti ivi bilmiyen bu erlerden İbrahim Cebe, dün sabsh saat, 46 nöbetine yazılmışür. Jandarma eri tnutad saatte nöbeti devralmış ve saat beşe yaklasırken vazifeli bulunduğu köprüden geçmek üzere, bir kamyonun oldukça süratli ve klakson çalarak geldiğlni görmüştür. İbrahim Cebe köprünün ortasmda durarak kamvona dur iaareti vermiştir. Ahmed Kıl;tçakan idaresindeki 4942 plâkalı kamyon durunca İbrahim içerisini muayene edecegini söylemiştir. Bu sırada kamyonda bulunan Muharrem Aslan ile Galib Bayındır asağı inerek jandarmaya muayeneden vaz geçmesi için rüşvet teklif etmişlerdir. İbrahim Cebe bu teklifi kabul etmeyince Aslan, Gaüb ve kamyonda kumlarm üzerinde oturmakta olan Yaşar Öngider jandarma erinin üzerine hücum etmisler, yumruk ve tekmeyle İbrahimi yere yıktıktan sonra hareket etmis bulunan kamyona athvarak kaçmağa başlamışlardır. Derh?l ava6a kaıkan İbrahim hırsızlann arkasmdan baSirarak durmalannı ihtar etmis.<e de aldırmadıklannı görerek kamyonun listiklerine üç el ateş etmiştir. Bu arada çıkan kursunlardan bir tanesi kamyonun dışmdaki basamağa anlı olarak giden Yaşar Özgiderin beynine lsabet etmis, kum hırsızmı cancız olarak yere sermiştir. Buna rağmen yollarına devam eden hırsızlar Bahçelievler civannda yaaklanmışlardır. Hâdiseyle jandarma alay komutanı Hay reddin Turunc bizzat mesgul olmus ve tahkikata savct yardımcısı Şevket Arbak el koymuştur. Dün akaam adliyede ilk sorgusu yapılan er İbrahim Cebe tevkif edilerek Askert Cezaevine sevgkedilmiştir. S O H B E T L E R 1 O TÜRKIYE.. Fatth Rtfkı Atay dı. Büyük frenk üstadları geldi. Yeni musiki devrinia İlk eseri hafta konserleridir. Bu parasız hcfta konserlerinin müşterileri, Yemen gramofon plâklannın dinloyicilerini hatıra getirecek kadar sz ve zoraki idi. Başbakan arkadaşlanna rastgeldikçe: Konserde mi idiniz? diye torardı. Başbakana görünmek hevesile konserlere katlanmak sıkınusı arasında hayli üzülenlerden biri, bir konser günü: « Oh birader bugün rahatız. İsmet Paşanın nczlei var!» diyordu. Dinleyiciler, yavaş yavaş, dün gece Tosca operasmdaki kalabahğa doğru artmakta idi. Hattâ bir iki yü sonra bir giriş ücreti koymak sorunda kaldılar. Fakat musikili, musikisiz sahneye çıkmak için yetişen gencler ne olacaktı? Ankarada Halkevinin salonundan başka oynanabilecek yer yoktu. Gerçi plânda bir millî tiyatro yeri vardı. Milyonîar harcamak ve yıllarca beklemek lSzımdı. Demokrasiye hazırlanıyorduk. 1945 ten >onraki miting demagoglannın i>anat ve kültürü de lüküsler arasına katacağım ben pek iyi seziyordum. Kaba ve azgm bir demagoji salgmı içinde uzun, çok uzun yıllar hiç bir Türkiyede iş ve işçi meselesi Memleketimizde tetkiklerde bulunan Amerikab mütehassıs bu yoMa inkişaflar kaydedlldiğini söyledi Bir müddet evvel Marshall yardımı gereğince memleketimize getirtilen İş ve Isçi bulma mütehas•m Amerikab Mr. Robert L. Thomas, Bursa ve Izmirdeki tetitlklerinl müteakıb dün sehrimize gelmiştir. Mütehassıs bir yıl memlede kaldıgı müddetçe İş ve İşçi bulma kurumunun kuruluş ve bünyesini tetkik ederek daha mütekâmil metodlarla çalışebilmesi için tavsiyelerde bulunacaktır. Mr. Robert L. Thomas şehrimizde kaldığı müddetçe Iş ve işçi bulma bürolarını gezecek, şehrimizin sanayii hakkında toplu bir bilgi edinebilmek için bazı fabrikaları da görecektir. Mr. Robert L. Thomas, dün, ken disile görüşen bir arkadaşımıza, şimdiye kadar yaptığı tetkiklerden edindiği ilk intıbalar hakkında §un lan «öylemiştir: c Henüz bir aydanberi memleketinizde bulunuyorum. Bu kısa müddet işçi meseleleriniz hakkında geniş ölçüde fikir edinmeye kâfi değildir. ilk gözüme çarpan cihet bu mevzuda başlangıçta olunmasına rağmen doğru yolda gidildiğidir. Son bir yıl içinde kurumda esaslı İnkişaflar kaydedilmiş olduğunu da söylemek isterim. Bu sağlam esas üzerine daha mütekâmil bir teşkilâtın kurulması için hep birlikte çalısacağız.* Mr. Robert L. Thomas önümüzdeki hafta sonunda Ankaraya dönecek, Iş ve işçi bulma kurumu danısma kurulunun 19 aralıkta yapacağı toplantıya iştırak edecektir. Nakışlar Türk, tahtâ işleri Türk, tezhibler, oymalar ve islemeler Türk, bütün hava Türk, fakat bu bir tiyatro... Geleneğimizde olmıyan bir şey... Her türlü iç cihaz, bütün teknik garblı, İsveçte, Fransada, İtalyada ve Amerikada nasılsa öyle... Orkestra Türk, oyuncu ve şarkıcılar TÜrk, seyircilerin yüzde doksam Türk, oynanan sey üç perdelik bir opera, sözleri türkçe... Tamam bir şey bu, Türkiyeyi îirdenbire büyülten, köhne ve geri şarktan koparan, eski ve yeni kültürü soylu bir ahenk içinde kaynagtıran, içli diflı, eşsiz bir örnek... Gerçi henüı yeni kültür, şahsiyetini bulmamışür. Bu orkestrada Fransız sesi, Alman sesi, Rus sesi, Macar sesi var. Cumhuriyet çağının bestecileri Türk sesinin Jenemeleri üzerindedir. Bu denemelere garb sanatkân kulağını vermiştir. Bir gün şark musikisi fasıllannda Türk sesi tanındığı gibi, garb çalgısa içinde de Türk sesi tanınacaktır. Bu son şart, fakat öteki şartlann hepsi hazır... Bu gece gelecek zamanlar Türkiyesinin kısa bahtiyarhğını tadıyorum. Yann yola çıkınca ilk kasabada bir asır geri gideceğim. Türk kadını yeniden çarsafa sokulmustur. Caddeden ve çarşıdan kovulmuştur. Cumhuriyet çağının öğretmen kadını, şapkasını başörtü ile değiştirmiftir. Bu sahnedeki sanatkâr Leylft ile, o kasabanın diplomalı kadın öğretmeni arasında garbın hürriyet cennetile sarkın kölelik cehennemi arasındaki korkunç ve uzun geçid var, Yazan: Tedaınildeki para T. C. Mcrkd Bankasımn jon haftalık bültene nasaran, tedavül. dekl para mlktarı geçen haftaya na. zaran 12.819.152 llra azalmak »uretile 1.138.831.742 liraya lnmijtir. FOTO SABAH Resim atölyesi PAZAR GÜNX,ERİ açıktır. • Galatasaray 289 BeyoğluH Bir er 20 seneye makhum oldu r BİT müddet evvel Şilcnln AlacaDey kfiyünde. evlnln bahçednd* çamajır yıkamakta olan Hatlce Şanlıtürk adında bir kadına tecavuı ettlkten fonra kadı. nı boğank Sldüren er Mustafa Marango zun durujmaıı dün 2 nci Agır Ceza Mahkemeslnde n«üc«lenmlftlr. Sanık 20 n n e ağır hapae mahkum olmuştur. Dünyamn en meşhur bıçaklarile traş olunuz. Bueiin en beğcnilen saat: *•* ARDATH 1952 3LOBUSMANN Traş bıçağı sanaviinde eristiği tekâmül hiç bir bıçağa nasib olmarrustır. En Makbul Hediye: % y MARVİNİ İ AYDA 11 Lira Taksitle MERİNOS Kumaşmdan ısmarlama elbUe 150 llradır. Ismarlama palto yapılır. Beledlyf. Vefada. Clhangirde, Fatthte; LÂlell ve Aksarayda uhibl bulunduğu bir takım küçük arıaları satifa çıkar. mıjtır. Billndlgl gibi evvelce Belediye Gu. ıeba haıtanesinin arkasınd» bulunan Yenibahçede b«xı «vler yapmak lstemlf. fakat buradaki arsalarda hak îddia e denler zuhur etmijtl. Dava mahkemeye akMtaljtlr. Bununla beraber Belediye Yenibahçede ucuz evler yapmak tasarısından sarfı nazar etmemlstir. Mahkeme ka. rarını bildlrir blldlnneı icabında arsa. ları satın alarak ev yaptıracaktır. Belediye Idlçük arsalan satışa çıkardı Vaktile anlatmıştım: Ankara Devlet Tiyatrosu, Yemende bir gramofondan doğmuştur. Balkan Harbinden önce İzzet Paşa Yemene gönderildiği vakit İsmet (İn5nü), Salih (Omurtak) ve Saffet (Ankan) gibi genc erkânıharblerden bir takımla yola çıkmıştı. Glttikleri yerde boş vakitlerini geçirebilmek için arasıra briç oynamaktan başka hiç bir eğlenceleri yoktu. Saffetin bana ölümünden bir hayli zaman önce anlattığına göre bir gün memleketine dönen bir frenk mühendisinin gramofonunu ve plâk lannı satmak istediğini öğrenmişler ve satın almışlar. Plâklarm içinde hiç alaturka yokmuş. Bir ikisini çalmak istemisler, fakat daha bir kaç dönüşte hemen bırakmışlar. Dinlemeğe tahammül edememijler. Avunabilecek başke, bir fey de «!madığından, dişlerini sıkmağa karar vermUler. Bir akşam bir nafif hava, belSİ"l>ir Vaîs, hoşlanna gitmiş. Onu tekrarlaya tekrarlaya kulaklanna bir alışkanlık gelmiş. Biraz daha agırcası, daha ağırrası, nihayet bütün plâklarm zevkine varmışlar. Nihayet: « Asıl musiki bu!» demişler. Aradan yıllar geçti. Atatürk klâşarkılardan ve halk havalarından hoşlanmakla beraber, gelecek zamanlar Türk musikisinin de garblı olacağına inannuştı. Atatürk bu inanışını, Sarayburnunda yeni yazı gecesindeki nutkunda söylemiştir. İzzet Paşanın Kurmay Başkanı, artık Atatürkün Başbakanı idi. Ankaranın tozlu ve kerpiçli bir semtinde Konservatuarm temellerini o atb. Sonra Yemen arkadaşı Saffet Arıkan Millî Eğitim Bakanı olunca, orkestranın ve Devlet Tiyatrosunun bütün eksikleri tamam'an 17 T a ş 1ı lsviçre Hauat Saati DUCASTEL RADYOLARI gelmiştir. Göz kamaştıran güzelliktedir. D e p os u : A. HÜSEYİN ŞAKAR Müessesesi GalataTel: 49404 GLOBUSMEN Dünya adamının bıçağıdır. NEOKALMİNA K t N4 MLI şey yapılamıyacaktl. Lutfi Kırdara rastladıkça: Aman, İstanbul tiyatrosuna başlayınız, diyordum. Ankarada Sergi binasını tiyatroya çevirmek hatıra geldi. Millî Eğitim ve Maliye Bakanlan bu fikri benimsediler ve yürütmeğe karar verdiler. Fakat sergi binası »eaba tiyatro olabilir mi idi? Büyük hoca profesör Bonata'ı gidip gördüm. Fikrimi anlattım. Tereddüd içinde gitti, binayı gezdi: « Beni bu bina ile mi uğraşüracaksınıı? Flört edeyim diye masama yetmişlik bir kadın gönderiyorsunuz..» dedi. Ne yapmalı ki demagoglar ağızlarını açmak üzere idiler. Bugün koskoca İstanbul şehrine tek, bir tek tiyatroyu çok görenler, Ankara Devlet Tiyatrosunun bahsine bile tahammül etmiyeceklerdi. Yetifen sanatkârlar dağılacak, Konservatuara artık kimse girmiyecekti. Profesörü çalısmağa kandırdık Genc Türk mimarlarile blr büro kurdu. Avrupa sanat dergilerinde pek güç mimarî meselelerinden birinin en iyi halledilmis misali diye örülen bu eser meydana geldi. Bu çalıımalar sırasında Evkaf apartımanının alünda bir tiyatro olduğunu haber aldık. Yıllarca e w e yapılmıs. Fakat bir sinema şlrketinin hissedarlan, bir rakib tarahndan isletilmek imkânını önlemek üzere, kiralamışlar, ve yıllarca depo olarak kullanmışlar, battal etmişler. Millt Eğitim Bakanlığı onu da ele aldı ve Küçük Tiyatroyu kazandık. Şimdi Ankara bu iki tiyatrosile, hele operalann verildiği Büyük Tiyatro ile Türkiyenin başbca sahne zevki tadılan merkezi olmuştur. İstanbul, demagoji salgınmın dineceği zamana kadar, bütün imar iş leri gibi, bu büyük kültür işinin de tamamlandığını görmiyecektir. Bir frenk sanatkân bir gün demişti ki: Yapınır, durmadan yapınız. Bu nrsatı bir daha bulamazsmız. Tarihte büyük ve anıtkari binaların hepsi, canım efendim bunun sırası mıdır, para verecek başka yer bulamadmız mı, itirazlan içinde yapılmıştır. Bu defa ytpüdıktan sonra da halk yığınlan kendi mazilerini bu binalarl» övmüslerdir. Eğer Istanbulda mescidden büyük camilerin yapılması için harbsiz zamanlar beklenseydi, bir tek Osmanü anıdı vücud bulmazdı. Çünkü Osmanlılar bir Stileymaniyenin yapılma zamanı kadar bans devri görmw3iler. Fakat hayatiyet bir mılleti yapıcı kıldı mı, o mlllet yapar. Anıt üstüne anıt koyar. Demagoji bu hayatiyeti öldürdü mü, yapılanlar karşısında }asar ve onlardan en küçüğünün bile artık yapılamıyacağı vehmine düşer. Milletler, madde ve manadan yuğrulmuşlardır. Sanat ve kültür ihtiyacını, ekmek ihtiyacı kadar dujmıyan milletler medeniyet yaratamazlar. Evvelâ madde, evvelâ iktısad derler. Derler ama, bugün en zengin, en ileri milletlerin dahi maddî ihtiyaclardan kurtulmamış olduğunu düşünmezler ve o milletler maddî ihtiyaclardan kurtuluş haberi gibi ünkânsız bir zamanı bekleselerdi, şehirleri nin bizim şehirlerimize, memleketlerinin bizim memleketimize ve medeniyetlerinin bizim medeniyetimize dönecek olduğunu hatırlarma getirmezler. riz.. budala da... Yeter Agavni.. Affedersiniz hanımcım. Hanım mantoyu giyer.. Çıkar gider.. Akşam üstü... Saat yediye doğru avdet eder. Agavni.. Bana bir kahve pişir.. Sade olsun.. Sigara sigara üstüne. Telefonla aradım.. Bulamadım.. pathyacağım.. Buldunuz ya!. Onu değil... BerikinL. Hımbılı mı?.. Sus.. o senin ağzına yBkış>maz.. Onu ben söyliyebilirim. Ben de söyliyebilirim hanımcım. Hımbıl.. hımbıl... Sus diyorum Agavni.. Zaten sinirlerim üstünde... Hani kahve. Gelorum... Kahve gelir» lçer.. Fincanı tekrar kapar... Bu sırada kapı çaîmır.. Agavni açar... Mustafa Ragib bey.. Elde bir paket .. Hanım yok mu? Bundadır. Pardesüsünü çıkanr.. Salona girerken kapıda Şehbal hanım karşılar... Elinde tuttuğu faturayı gösterir.. Bu ne? Mustafa Ragıb bey alır.. Bakar.. Fatura.. Ne faturası? Gözlüğümü takayım.. da... Seçemiyorum.. İyi bak. Fatura... Ne faturası? Kastor manto.. Nerede bul Postacı getirdl.. Ama kürk gelmedi.. Teşekkür ederim... Mustafa Ragıb bey biraz bozularak: Estağfırullah ama her halde bir yanlışlık olacak.. Ben kürk gSndermedim.. Faturayı yanhs gön dermlfler... Lftkırdı biter bitmez Mustafa Ragıb beyin suratına, Şehbal hanımın sağ eli bir sille halinde indi. Ragıb bey: Ay Şehbal dell mi oldun.. derken, ikinci bir tokat daha... Alçak seni!.. Paralan kanlara yedir. Bana bir çift çorab alma!.. darpa«a gaıiarile gehtr dahillndekl ls. tasyon blnalarını ıslah etmeğe karar vermijtlr. Bu cümleden olmak üzere Haydarpaja garı ve clvarınm. muhte. mel kauların önüne geçmek için du. varla çevrllmesl derp'.ş edilmektedir. 1 İstasyon binalan ıslah edilecek sik alaturka Devlte Demiryollari Slrkecl ve Hay Bu yıla aid son ikıamivesi 17 ARALIK günü çekileccktir. Bu ikramiyeden faydalanabilmek için 4 ARALIK tarihine kadar bankanın merkez veya şubelerinde en az 100. liralık bir tasarruf hesabına sahib olmak lâzımdır. Her 100. lira bir ikramiye numarası kazandırmakta ve hesab adedi ile ikramiyeler arasındaki nisbet bu ikramıve çekilisin<1e büviık =?n^ vadetmcktedir. KREDİ BÂNKASININ T Ü R K İ Y E SAGLIK AİLE YEMEKLERİ MJESSESESİ Evinizin yemeklerini. en üstün malzemeden çok titiz bir dikkat ve itina ile hazırhr. pişirir. teıtemiz ka'r'ar içinde taze taze sofranıza gönderir. Yuvanıza neşe ve rahatlık getirir. CUNHURIYET Nüshası 15 kuruştur Abone şeraiti Senellk Altı aylık Oç aylık. Türkiye Haric MANTO ve TAYYÖR 135 ve 150 liradır. Tüccar Terzi SALAHADDIN KARAKAŞLI ARALIK2 Rebiülevvel 2 O Mahmudpaşa Kapalıçarsı kapısı yanmda No. 18. 0 â ı\ I» Siz de abone olunuz. Rahat edersiniz. Beyazıd: Marmara Sineması yanında Afşar Apt. üst kat Telefon: 25878 den isteyiniz. Llra Ki. Llra Kr. 42.00 8100 22,50 43.00 12.00 24.00 90 V: ] 7.0«! 12.03 14.28 16.41 18.19 E: 2.2J 7.22 9.46 12.00 Blr ayıık «50 D t K K A T ° 5.22 1.38 12.40 C<u«t*mizs pondcrıten «rrole ot ytuıUu neşredilsin edilmesın tode o!unma2 hânlardan metullyet kabul «dilmez olan bu mevzuu anlatırken evvelâ dramı, sonra komediyi yazacağım. Simdi gelelim drama! Eshas vaka: Snnturlu ailesi Mustafa Kagıb Sutıturıu, irad sahibi.. zengin, hasis kıl'hık bir adam Sehbal Sunturlu.. Mustafa Ragıb Beyin kansı: Güzelce. caçaron. Kumnrbaz, kıskanc, müsrif ve geçimsi' hir kadın ı f zmetçi Ajavni.. elli vaslarınAP hir kadın. Filozof, alaycı.. Ahcı. Bolulu Hüseyin.. elli, elli bp yaslarında.. Hanım pediaürünü yaptınvor: Yman da Agavni... Ay Asavni.. oraya dokunma pek canım yandı .. Oiur î.apırr i •" aaf edersiniz • Av Asavni.. gıdıklandım. ayağımı tutma .. Olur han mrığm .. Av Agavni, makas battı.. dikkat et! CVur vavrum .. Ay Aaavni karaıma bir sar.c girdi .. Olu hanımcıfım... Av Aaavni içim gıcıklanıvor Fazla torpüleme! Olur hammcığım... Ay Agavni... Olur hanımcığım... Ayol olur hanımcığım diyip duruyorsun.. kapı çalınıyor.. Olur hanımcığım... Ay patlayacagım... Olur hanımcığım... Derken ayağını uzatınca Agavni yere.. ve yerdeki su kabı da parkeye... Hanım muttasıl çalınan kapıyı açmağa gider... Açar... Siz miydiniz?.. Kapıcıya bıraksanız olmaz mı?. diyerek azarladıktan sonra postacıdan mektubu alır.. Tekrar odaya gelirken.. mektubun üzerine bakar. Istanbulun mes hur kürkçulerinden birinin idını taşıyan bir zarf: «Alaska kürk evi» Üstündeki adreste: «Bay Mustafa Ragıb Sunturlu.. Sunturlu apartıman Taksim Beyoğlu» Mektubu masanm üstüne atar ve tekrar Agavninin önüne oturur.. Agavni sorar.. İçiniz eıcıklanmazsa biraz verni süreyim? Sür Agavni... Olur hanımcığım... Av Agavni.. galiba içine gitti yanıyor. Yanar hanımcığım.. içine gittiyse yanar. Dikkat et Agavni.. Olur hanımcığım.. Derken hanım bırdenbire yerinden fırlar. Agavni sorar.. O kadar tikat edorum.. gene gidivor.. aaf eder>!İniz hanımcım .. Hanım valınayak seyirtip masanm ü«tünr'eki mektubu alır ve acar .. İcinHen sadece bir fatura çıkar... A^ska kürk evinin, Mustafa ^agıb Beye 2500 liraya bir kastor kürk satmış olduğuna ve bedelinin tamamen tediye edildiğine< dair bir fatura .. Şehbal Hanımın 8nce içüıden blr ümid sıcaklığı geçer. Acaba kocası kerv'îine bir sürpriz?. Ha?.. Ama evvelâ kendinin daha geçen kış alınmıs bir kastör kürkü vardır; sonra da faturanın tarihi bir gün evvel... Her halde parası verilnüs kürk faturadan bir gün sonra gelmez... Anlaşıldı. Zaten herifin halinde bir durgunluk.. Şehbal Hanıma karşı bir lâkaydî var. Her akşam: Of yorgunum diye ne sokağa çıkıyor, ne misafir çağınyor, ne bezik oynuyor. Hay gözü kör olası herif.. Hanım çorablannı giyer, terliklerini ayağına geçirir.. Agavniyi çağınr: Agavni .. Buyur hanımcım. Bana bir kahve pişir.. çabuk. Bir de sigara yakar. Pencerenin önüne geçer.. boşluğa bakarak, içmeye başlar. Asabı fena halde boruk. Hay hayvan herif hay.. gencliğini bu kerata için heder etmiş ha! Yazıklar olsun... Kahve gelir. Bir yudumda içtikten sonra fincanı tabağa kapatır. Hayır, akşama kadar nasıl tahammül edecek? Mesele orada ah... Bir eline geçse.. İKİ PERDELİK BİR ı I Yazan. »•* PİYES.. ı \ mam. Siz bize bir fatura göndermişsiniz... Hayu: hayır fatura. Mustafa Ragıb Sunturlu... Sun.. tur.. lu... Tamam.. Efendim? İki bin beş yüz lira... Kastor.. Taksim Sunturlu apartıman... Peki bekliyorum Evet... Hah.. Bu kürkü kim aldı? Kürk bize gelmedi... Sor bakalım... Yaaa! Madamla bey gelip almışlar öyle mi?.. Emin misiniz?. Ne günü?. Sah günü mü... Yani dün değil evvelki gün... Mersi... Telefonu kapatır... Agavni.. Agavni diyorum.. Mantomu getir. Çabuk... Bana bir kahve pişir... Dur pişirme.. Vaktim de yok.. Ne oldu hanımcım? Kürk meselesi.. Almışlar... Kim hanımcım. Kim olacak.. Bizim bey olacak namussuz, bir kadmla gitmiş mantoyu almıs... Faturayı da bu Git istemiyorura se.ıı. Gencîiğimi mahvettin!. Git diyoıuum... Elmdi göğsümü bağr.mı paralıyacağım... git. Bu sırada aşçı Hüseyin: Hanımefendi! Uslu ol Allah aşkına canım. diye araya glır.ıek isterken.. bir tokat da ona. . Vay .iniv m be! Amma zarp'u karı... diye aşçı çekilir... ve Mus Burhan Feleh Efendiiim. Buraya gel diyorum. Sağır mısın? Değilim hanımcım. Hâlâ gelmiyorsun... Neredesin? Oradayım hanımcım. Nerede? Ve Agavni elini prostelasına kurulıyarak gelir... Bundayım. Sen adamı patlatırsınl. Patlatmam hanımcım. Of.. gel şu fincana bak bakayım.. ne görüyorsun? Agavni fincanı eline alır.. bakar. Ne görüyorsun? Kafe telvesi göroorum. Başka.. Başka bir şey göremioorum. Kör ol e mi? Olur hanımcım. Sen fincana bakmasını bilmez misin? Bilirim. Fincana da bakarun. Tabağa da.. neden bilmeyim.. Baksana öyle ise! Bakıoorum ya hanımcım. Allah cezanı versin Agavni. Sen adamı çıldırtırsın! Gencliğimde zobacınm Onnik beni için çıldırdıydı. Lâkin şimdi kayn bende if yok hanımcım. Bakalım csımturlu» kimmis, o Aman Agavniii.. sinirime dohımbıl herif görür. kunuyorsun! Şimdi yangın var diye Agavni... bağıracağım. Olur hanımcım... Lâkin .. Buyur hanımcım. Sus... Şunu görüyor musun.. Buraya gel. (faturayı gösterir). Geloorum hanımcım. Göıüorum. Ayol Agavniii. Igte beni mahveden bu. Onda ne var ki?. Fatura, fatura... Görmüyor musun? Görüorum . fatura ise ne olmuş... Kürk faturası... Eveeet .. Aman Agavni.. şimdi setıi boğanm. Aman hanımcım.. kıyma bana. Şuradan benim mantomu getir... Dur.. getirme... Ama getir... Yok yok.. getirme... Getir getir... Şöyle bir hava alayım. Agavni giderken.. İstemem Agavni.. getirme. Zo dabanını öpeyim.. getireyim, ya getirmeyim... Tarla zanna döndüm.. bir getir bir getirme! Hanım, telefonun başına geçer.. bir numara çevirir. Alo.. neresi orası? Orası neresi diyorum. Anlayamadım... Nere*i?. Allah cezanı versin kadın. Kuduz hastanesi mi? G3zün kör olsun... Sensln! Terbiyesiz... Senin ağzını paçavra gibi yırtanm... Çat!. Agavniiil... Glooorom hanımcım.. Bana biraz su gtir... Fena oluyorum.. Agavni su getirirken.. hanım baska bir numara çevirir... Alo... Neresi... Suyu ver Ağavni!. Size değil... Hizmeçime söylüyorum... Versene!.. Madmazel sana söylemiyorum... Ağavniye söylüyorum... Ay çatlıyacağım... Biliyorum» Agavni burada... Kızım.. Bir dakika... Madmazel... Par don.. Alaska maiazau mı?. Ta raya gSndermls. hımbıl herif.. Doğrudur hanımcım.. Ne doğrudur. Hımbıl dediyserriz.. Doğrudur diyorum. Çünküm.. bir adam mantinatosuna kürk alır da faturayı eve gönderirse biz ona hımbıl da deriz, »aloz da deriz, aptal da de tafâ Ragıb bey, yazı odasına girip, kapıyı kilidler.. Şehbal hanımı dııarıda bırakır... Şehbal hanım evvelâ Agavniyi, sonra aşçı Hüsevini çağınr. Kırın şu kapıyı!.. Gır ama hanımefendi! Kır diyorum. Yoksa kovarım. Goov.. emme gırarr.am.. Agavni.. buraya gel!. Şu kapıyı kır... Aman hanımcım.. ben /umurta kıramorum. Karı kısmı kapı kırabilinnn?. Defolun! İkiniz de.. Göz4im görmesin... Olalım hanımcım.. Ağnadın aşçıbaşı tef olacağız.. Çıkarlar... Han'm bir müd'1et kapıyı yumrukî'd'kt.n sonn .. Yorulur... Salondrki koîtuea yıgılır.. Biraz sonra da Mustnfa Pagıb bey dışarı çıkar... Karısı bunu görür görmez üstüne yürümek isterken Mustafa Ragıb bey cebinden bir küçük hap kutusu çıkarır... Sakin olmazsan.. yutarım.. İçeriye de mektub bıraktım.. Katil olursun... deyince. Şchbal hanım gözîerini faltaşı gibi açsrk: Sakin olayım.. ama. fcu fatura... bu kürk.. ve o kadın. diyerek.. ağlamağa baslar...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle