26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CTJMHURÎYET XI Kastm 1951 I Amerika I V F*dyo müsabakasııtda hahorlori üstüste üç birincilik HdUBIICII kazanan türk genci ihracatı kendimîz baltahyoruz Mısıra lhrac edilen elmalar gümrüklerden geri çevrildi Piyasaya gelen haberlere göre, Mısıra ıhrao edilen bir kaç parti elma matluba muvaiık olmadığından Mısır gümrükleri tarafından memlekete iade edilmiştir. İnebolu va Kastamonu elmalarile Sapancanın san elmaîan şımdiye kadar çok iyi müşterı bulmakta ıdiler. Hattâ san elmelar ekseriyetle İngıltereye ihrac edıldiğinden bunlara İngiliı elmaaı ismi bile verılraijti. Fakat ağaclara lâzım olan ıtına gösterilmediğinden bu meyvalar soysuzlaşmağa baş'.amıs ve san elmaiarda bir müddettir siyah lekeler peyda olmuştur. Ağaclara daha iyı bakılmadığı takdirde bu meyvaların ihracının zorlaşacağı anla$ılmaktadır. Emniyet Miidürü salı giinii geliyor Bir ay evvel ra«tlekî bazı tetkiklerde bulunmak üzere Amerıkaya giden Istanbul Enınlyet Müdürü Kem»l Aygürüe Izmir ve Ankar» Emniyet mıldürleri a l ı günu saat 1S.4S te uçikla Turkl>e>e donmua olacaklardır. Mektubları I I MEIHLERET DAYALARI İHEM NALINA M1HINA İşsiz münevverler meselesi Gazetelerimiz bir müddet evvel ışsız münevverler bahsini ele almışlardı. Bu vesilc ile de bir çok misaller ortaya atılmıı va on beş, yirmi sene tahsilden »onra iş bulamıyan, hayat karşısında âciz kalan gencler arasından bazılarının tahsillerile hiç alâkası olmıyan teşebbüslere girmek mecburiyetinde kalmış olduklan (meselâ biri turşutrulukta muvaffak olmuş) söylenmişti. Bu mesele ehemmiyetinden hiç bir şey kaybetraeksizin hâlâ olduğu gibi ortadadır. Henüz bu içtinıaî yaranın tedavisi için ablmıs adım görmekten uıağız. Tabil hepimiz biliyoruz kl bu durum şimdiye kadar ıslah edilmemiş olan maarif sistemimizin bir neticesidir ve bu sistem gerek böyle ve gerekse ufak tefek tadillerle devam edecekse göreceğlmiz neticeler gene aynı olacaktır. Çünkü bizim maarif sistemimiz hayat adamı yetiştirmiyor. Bu tistem hayat adamı nasıl yetışmek lâzamdır diye düşünülerek kurulmus bir sistem değildır. En iyi tahsil görmüş gencımiz hayatta bir aey yapabilmek için, hattâ ufak bir memuriyetin vazifelerini görebilmek için diğerlerinin tecrubesmden istifade etmek ve adeta yeniden bir mekteb bitirmek roecburiyetindedır. ı Silâhsızlanma ovyet Rusyanın, silâhlan azaltma teklifini ref!^m^m^ detmesi, başta Amerika olmak üzere, bazı memleketlerde hayal kınklığına sebeb olmuş. Dem«k M hâlâ Kızıl Çarhğın dünyaya hakim olmak ihürası ile yanıp turnstuğuna inanmıyanlar var. Niifusn 150 milyona doğru giden ve Sovyet Rusyadan, Okyanuslann teskll ettiği hendeklerle a>Tihnış bulunan Amerika, milletlerin nuroslan nisbetinde, silâhlı kuvvetlerini tahdid etmelerini Istiyebilir; fakat Sovyet Rusyanın kapı komşusu olan milletler için, bn tertib bir azaltmanın büyük tehlikesi vardır. Silâhlan, yani ordulan azaltma nüfusun yüzde biri üzerinden yapılır da, meselâ 21 milyon niifuslu Türkiyeye nüfusunun yuzde biri nisbetinde bir orduya sahib ounak müsaadesi verilirse bu, 210,000 kişilik bir kuvvet demektir. Sovyet Rusyanın nüfusunu 200 milyon olarak kabul edersek bu dev devletin 2 milyonluk bir ordusu bulunacaktır. Rusya, bize taarruz ettiği takdirde 210 bin kişilik ordumuz, 2 milyonluk bir düşmanla harb etmek zorunda kalacaktır. Bugün de aynı nisbetler mevcuddur; alelumum kabul edilen yüzde 10 nisbeti ile de Türkiyenin 2 milyon 100 bin kişilik ordusuna mukabil Sovyet Rusya 20 milyon asker çıkaracaktır, denilebilir. Oyle ama bugün ittifaklanmu vardır. Türkiye bir müddet sonra, Atlantik Paktına girecektir ve o zaman büyük küçük 13 müttefiki bulunacaktır. Silâhlan azaltma karan verilirken Sovyet Rusya, şüphesiz bu gibi ittifaklarm da feshini istiyecektir. Silâhlann azaltdması, banşı sağlamak için olduğuna göre, mantıkan ittifaklann feshini de kabul etmek lâznn gelecektir. O zaman 200 milyon nüfuslu ve 2 milyon ordulu Sovyet Rusya karşısında Türkiye de, Kızıl Çarlığın diğer komşulan da hemen hemen müdafaasn kalmıyacaklar mıdir? Silfthsızlanmayı azam! derecesine çıkararak piyade tüfeği bile kaldınlsa. 200 milyonluk Sovyet Rusya, sopalar ve oraklarla teçhız edeceği insan sürüleri ile komşulan için gene korkunç bir tehlike olur. Milletlerin nüfuslan nisbetinde ordulara sahib olmalan şartile yapılacak bir banş harekcti. mantıkan ittifaklann da fehsini icab ettireceği için, çok nufuslu devletler, komşulan için gene dairni bir tehlike teşkil edeceklerdir. Bu itibarla Sovyet Rusyanın, silâhlan azaltma teklifini reddetmiş olması, Amerikada hayal inkisanna sebeb olsa bile, Sovyet Rusya ile hududlan bulunan ve Kızıl dev© karşı ancak vücude gctirdikleri ittifaklarla varlıklannı ve istiklâllerini müdafaa edehilecek olan mem leketler için memnunlukla karşılannıak icab etmcr mi? Zaten geçenlerde neşredilen bir istatistiğe nazaran dünyada 3865 senedenberi yalnız 323 yıl banş içinde geçtiğine goıe, ebedî sulh lâftan ibarettir. O halde sulh istiyenlerin cenge hazır ohnalaıından başka çare yoktur. O. K. Yazan: Cörener Tarık Bulut Amerıkanın Sesi N«rwYork (Hurust muhabirimia iden) A3.C. radyo istaayonunda Ted Mack'm maşhur cOriginal Amateur Hour» programı vardır. Bu programda her tefer 1012 kadar marifttli inıan u ı 11* nükrofon önüne gelir va saxla, farkı lla reya sözle binbir hflner göatertr. Amerikanın her tarafında bu programa iştirak «d«n lanatkarlar arasmd* akıl, havsala almıyacak kadar marifetliler vardır va bunlann çoğu bilâhar» Amcriktda machur olurlar. Işta Myle çetin bîr rekabet sahaeında, Ankara mdyocunun «Tank ağabeyisi» Tank Bulut ttç hafta üstüste birincilik kazanmiftır; Sanatkârlar radyoda parçalannı çaldıktan veya komJkliklerini bitirdikten sonra dinleyiciler telefonla, telgrafla ve mektubla kirni en çok b«$«ndiklerini bildirirler. Reylar «ayıhr ve birinci gelen başka bir hafta davet edillr. Bu sefer, başka haftaların birincilerile boy ölçüşür. Bunda da birinciliği kazanan 3 üncü bir programda ikl birincilik kazanmış olanlarla karşılaştınlır ve nihal galib, haziran ayında Madlson Square garden denilen binlerce kişi alan kapah amfiteatr'da şampiyonluk müsabakasına girmege hak kazanır. Tarık Buluta bu büyük başanyı kazandıran şey, kendi bestesi olan «dinle sevgülm beni, lâkin ağlama» Radyosunda mikrofon başında adh türkça sarkıyı orijinal bir sekllde bıçakla kitara çalarak töylemssi olmustur. 1921 dogumlu olan Tank Bulut, Istanbulludur. Musiki Muallım mek tebindan T« Ankarm Konservatuanndan mesım olan bu istidadlı Tflrk genci Riyaaeticumhur filârmonik orkastrannda va Ankara radyocu Çocuk saatinde çahşnua. ve «Çin Masalı», cKaşık Oyunuı gibi parçalar bestelemege baflamifbr. Bil&bar* An*rikaya hukumet tarafından müxfk tehıiline göndarilen Tank Bulut, bir taraftan tahsilin» d«vam •derken, diğer yandan da lAmerikanın Sesi» radyo•unda her cumartasi bir müzik programı yarmaktedir. Bu Türk genci, Türk propagandası için da faal bir turetta çabşmakta, Turk oyunlan tertib etmtkte, kompozisyonlan, çalgılan va tarkılarile Türklüğu tanıtmaktadır. Şu nrada Türk Haberler Bürosile hanrlamakta olduğu şerid plâğa alınan turizm programı fevkalftdedir. Amerikalı turisti Avrupa 11manlanndan alan va çeşid çeşid şarkılarla tüclü bir anlatışla Türkiyeye gBtürüp getiren bu yanm saatlik program bir çok radyo Utaıyonlannda çahnacak •• hiç şilphesiz çok mfieaslr olaoakür. Tank Buluta, hem kendisl, h«n de memleketimiı h«Mbuıa davamlı bajanlar dilerız. İki ecnebi profesör geldi Birlejlk Devletler Eğ.ttm komısyonu dellletlle memleket.mıze getirülen F'rofesor Dr Roy Blakey'den sonr» aym komUyon tarafından tcmln edilen Idaho Onlv»rslte«l Iktlsad Profesorü Knrtn Gr»u« da (•hrimU« gelmistlr. Prof. Grau* Llaanı tahsılinl Syracuu ve Comell Ünlver»ltelerınde yapmı», lhttoa» tahslli İçin bir muddet Chlcigo Ünlverclteslne devmrn ttukten nnra ConMH ÜniverstteEİnden FeİMfe Doktanı Onvanını almıgtır. 192S yıhndanbert Ünuivenlte SSretlm mesleğlne glrmiş bulun&n Prof. Dr. Gr»u, 1928 seneslnden meml«ketimiz« geldlji t&rihe kadar tdaho Ünlverıit*tlnde îkttnd PrrfeaSrU olarak çah|miftır. Bu devre esnasmda Öctisad Teorlsl ve Problemlerl üzerlnde yapmıj olduğu bir çok etüdleT Amerikanın muhtellf llml meanu&lanr.da ne$redllmlstır. Prof. Dr. Blakey'le beraber Prof. Dr. Graue de Siyasai BilgiİCT Fakultesınde Iktlsad ve MaJiye Bgretlm ve çalışmalarına katılacaktır. Porfesor Blakey de 1880 yılında Arnerlkpnın Missouri eyaletlnde doğm'jş. llsaas taiıslllni Missourl Onlvenltesınde >aprr.ıj ve lhtlsaj tahsllınj Coıorado ve Colombl» ünlversitelerlnde tamamlamışlır. Prof. Blakey, Callforruya tJnlvers'.tesinde Mallye ve Drtlaad profesörlflğü yapmıytiT MERAL TUNALI ile L. SFVİM AÇIKKL MEHMED A. EROĞLU Nikâhlandılar. 10'11/951 RAUF ARDAHAN NTkahiandılar. B«yoğlu 10/11/951 r DOKTOR ve İAVUKATLARA I • I Müsaid yazıhaneler. Divanyolu Sultan Mahmud Turbesi karsranda. Tel: 41729 Lisan Müteh. Prof. ANJEL FRANSIZGA Dtrshanesi: Nimet Abla gişesi karşısında Selâmet H. Dersler 34 mevcudlu krursiara aynlrruşür. 1 ve 2 nci gruplar 12, 3 üncüsü 15 liradır. Münferid dersler de verilir. göre kanlan doğururken erkeklerin de baş, diş, kulak v« karın agrısı çektikleri tesbit edılmiştir. Bu çok merakh hâdısenin tafsilâtını, 'Garsonyer Müessesesi, yajh kadınîarın cinsiyet hayatı, asırlar boyunca fuhuş v.s. gibi cazib yazılarla bırlikte Seksolojinin kasım sayısında okuyunuz. Yerli filozoflarımızdan ve cefakeş canlardan Atıf Candanbezdl anlatır: « Palabıyık Ali Bey Beykorun tanınmı; simalanndandır. Hattâ yalnız Beykozun değil, bütün Boğaziçinin tanıdığı bir tiptir. Yüz yirmi kilo ağırlığında kırmızı yanakh, palabıyıklı, gdbekli bir zattar. Hani edebiyata, tarihe, ilme, fenne Erkeklerde doğum sancısı Avrupada sülue uyandıran Amerikada yapılan bir istatistiğe bir Türk Geçenlerde Parisc giden bir Türk vatandaşı jık giyinmesıle derhal nazarı dikkati çekmiş, etrafını saran gazetecilerin aonılarına cevaben: «Elbiselik kumaflanım daima İstanbulda Pazarkaya kumaş mağazasından alınm» demiştir. Bu kötü neticeleri gördükten son ra daha beklemek, bir çok senelerin daha boş geçmesine ve bir çok genclerin daha hayat adamı olmıyarak yetişmesine müsaade cy2 Bir de simdidan sonra hayata lemek taraamen manasız bir şey ablacak genclerin hazırlanraası değil midir? vardır. Evvelâ llk hakikaj olarak Biz asırlardanberi içinde yoşa şurasını kabul etmek lâzımdır ki dığımız şartlar dolayısile pek geri mekteblerde okuttuğumuz seylerin kalmıs bir millet olduğumuzu artık yansının ve belki daha fazlasının takdir etmlyor değiliz ve diğer hayatta bir pratik kıymet ve faymilletlerle aramızda hasıl olan me dası yoktur. Olanlann da okutulsafeyl mümkün olduğu kadar sür ma tam tamamen nazarl ve onatla geçmek mecburiyetinde bu lardan hemen isüfada edilmesi imlunduğumuzu hergünkü hayatırruzın kânı olmıyan bir şekildedir. Biz tezahürlerile hisaediyoruz. O halde genc dımağları o kadar lüzumsuz neden derhal icab eden tedbirleri şeylerle yoruyoruz ki şımdi diişualmakta gecıkiyonız? nüyorum da gaşrp kahyorura. Biz Bugünkü vaziyette bu sahada kırk elli »ene evvelki rüştiye ve memlekerin İki ayn vazifesi var idadiyelerde ne kadar saçma ve faydasıı şeyler okuduk. Meselâ bır dır: 1 Şimdiye kadar, senelerce dersin yalnız ismı hatınmda kaımış: mekteblerde, yarısından fazlasmın Avamil. Bu ne idi ve bundan ne hayatta hiç bir tetbik aahası olmı fayda gördüm ve daha buna benyan bir çok nazarî malumatı elde 2tr neler yoktu? Bize arabca ve etmek için uğraşıp da hayata atıl farsça dersler de okuttular. Buntkl de««rli bllglne yenl vnztfelerinde dıktan sonra Sciz bir vaziyette kal lan arabca ve farsçayı konuşabileb«>arılar dllenz. mış bulunanlann yeni hayata in cek iekilde okutmuş olsalar hayat Taksimde bir kumarhane basıldı tıbak edebilmeleri Için onlara pra için faydah bir bilgi olurdu. Fakat Evvelld («ce Taksimde buyuk bir tik tatbikat kurslan açmak ve on senelerce arabî ve farısî dersleri okumarhane baıılmıstır. Safahatı ttlbalan hayatta faydah bir sey yapa kumug yüz binlerce münevverin rlle alâka çeklci olan baskın neticeslnde bilecek bir duruma getirmek. Bun içinde kaç kişi bu lisanlan an lar 10 kljl yakRİamr.ıytır. Takstmde Büyükparmakkapı Çukur. dan hem eski maarif sistemimizin bir hale gelmiştir? yakıız sene soçejme sokakta bulunan 1 numaralı anu sınıfı geçmek için zoraki bir paHımanm Iklnci dairesinde kumar gayretten başka bir hatırası kaloynandığı zabıtaca haber ahrunıjtır. mıyan bu derslerin hayat itıbarile Bvvelkl gece lklnel fube mudıir muahiç bir faydası görülmemiştir. Tavinl Nusret Özdemlrln ldaresinde buluMEVLİDÎ ŞERİF nan bir ekip apartımanı tarassud altı bıî acı tecrübelerden sonra bu s&çÜrolog Operatdr Doktor na almıı ve kumara başlanıldığı tesbıt ma dersler terkedilmiş ve bunlann edilerek baskın yapılrtııştır. Odada. MEHMED ALİ OMA'nm yerlerini modern hayatta yer aıan, kumarhanevı ljleten Adıl Kalkavan ve azız ruhuna ıthaf edılmek uzeıe Kor Maksudla altı erkek, üç kadın elleticaret dersleri, usul defteri dersvefatır.ın dordur.cu yıldonumune rinde paralar ve fişler oldujju halde leri vesaıre gibi dersler almışür. tesaduf eden 11 kasım pazar yakalanmış, fakat ens bakara kutulaFakat eski alışkanhğın tesiri mıdir rının meydanda ohnadıgı gorülmuştür gunü KadıkSy Osmanağa Camlnedir; bunlarda da yüzde doksan Bütün apartımanı arayan zabıta bir sey ınde oğle namaıını mı.teakıb bulamayınca dama çıkan bir merdıven Mevl dı Nebev! okunacaktır nazariyatta kalmaktan başka birşey gorerek damı da arastırmıj ve bıtışık Merhumu scvenlerln, dostlarıyapamamışızdrr. Haibuki hayat evlerin damlarında da arama yapmaya mızın ve arzu edenlerin tesrlflerl ilerliyor. Kervana yavaş yavaş kabaslamıştır. Kumarhanenln sıraaındaki rica olunur. üçuncü evln damında arastırmalarma tılmağa hiç tahammül yok. BunX$<: M. thsan Oma devam eden memurlar bir oksuruk sesi dan şu kadar sene evvel yalnız aİSlterek baeanın lçıne elektrık fenerile rabalarla yapılan seyahatler şimdi baklnca blr kumarbazı. kucağında başımendiferlerle, otomobillerle ve Uy kara kutuları. fi} ve paralar olduğu halde yakalamışlardır Samklar hep yarelerle yapılıyor. Herkes dev ablrlikte adlıyeye sevkedılmişlerdir. dımlarile giderken bizim kağnı aLâboratuan rabalannı bırakmaraız lâzımdir. KASIM 11 SAFER 11 Doç. Dr. BEDREDDİN PARS Bunun için ise maarif sistemimizı Anadolu ve Istanbuldan baştan aşağıya değıştırmek ıçın geç gönderilen Mate'^ ele 24 saat bile kalıyonız. Bu yolda devam zarfmda preparatı ile birlikte edersek dığerlerile rekabet değıl, cevab verilir. Nişantaşı Vali onlara yaklaşmamız bile ımirokün V. ] 6 43^1 58^4 3316 55 18 29 5 02 Konağı karşısı Îpekrnan aparolmaz. Bugün hepimiz utanarak hmanı No. 1. Telefon: 82371 Eöylüyoruz ki onlar da âhım şâE: jTİ8|TÖ3|Y43jl2.00| 1T34 12 06 bu kurbanlan istifade eder ve hem da memleket. Arasıra memur fazlalığından filân bahsediliyor. Belki yalnız memurluk smıfına iltica edenlerin fazlalığından bahsedilebilir ama memleket çapında bır münevver tazla lığmdan bahsedılemez. Hattâ memleket ihtiyaa itibaril* mevcud münevverlerimiz azdır bile. Fakat münevverler memleketin ihtiyaana göf hazırlanmamış ve memlekette görmeleri icab eden vazifelere dağıtılmamıştır. Bugün memleketin sıhhiye teşkilâtı, ziraat teşkilâtı, yol yapma ve idame teşkilâtı ve daha aair iktisadl ve içtimat tertibat hep onlara göre ayarlanmıs genc ve münevver unsurlara muhtacdır. Fakat bunlann görecekierl ifller» göre bir hazırlıklan olmak gerektir. Yoksa kolay olsun dıye edebiyat kısmından dıploma almış münevverler hayatm muhtelif bilgilere ihtiyac gösterdiği cahalarda tabil muvaffak olamazlar. İşt« bu birinci vazifede eskiden kifayetsiz olarak yetişmiş olanlan hayatın şimdiki icablarına uydurmak vardır ve igte ne kadar ciddl ve pratik davranırsak memleket o kadar kazanmıj olur, bu usul ile ileride bıçeceğimizi ekmij oluruz. hım bir tahsil temin etmedikleri halde hal ve vakti yerinde olan tilelerımiz kendi çocuklannı kabil oldukça ecnebi mekteblere göndermeğe çahşıyorlar. Ne kadar acıklı bir durum? Neden en pratik ve en randımnnh usulleri hemen tatbika baslamıyahm? Bugün için elimizden tutmağa Imade ve dünyanın en ileri gitmiş memleketlerinden biri olan Amerika var. Neden oradakl ve daha bazı müterakki devletlerdeki mevcud usullerden faydalanmıyoruz? Biliyor musunuz ,onlar nasıl hareket ediyorlar? Fılân meslek için hazırlanmak istiyen bir öğrenciye, o meslek te pratik şekilde çalışmak ve muvaffak olmak için ne lanınsa onu faydah bir surette öğreüyorlar. Gerek normal mekteblerde ve gerekse aksam ikmal kurslarında takib edilen tek gaye budur. Zsten işin mantıki tarafa da bu değil midir? Meselâ Ticaret mektebinden çıkıp da bankacılık mesleğine girmek istiyenleri gözönüne alalım. Mektebin bır dershanesi tamamen bir bankanın aynı. Banka memurlan talebe ve müşterileri de talebe. Onlar pratik olarak hakiki bir Lankadar nasıl çahşıhyorsa öyle galışıyorlar ve aynı isleri tam öğreninceye kadar tekrarhyorlar. İşte o talebe mektebi terkettiği vakit artık bir bankaya stajiyer olarak girmek ihtiyacında değildir. İse doğrudan doğruya başlar, blr sıhhiye memur mektebinin son sınıf talebesi hastanelerd» bilfiil çalışır ve tatbikat görür. Bir sanayi mektebi talebesi «on senesinde tamamile kendi başına if goren bır ustadır. Bir marangoz talebe mektebin kendisine verdiği ufak bir mütedavil sermaye üe ve hocalannm nezareti altında olarak malzeme satm alır. Bunun nasıl ahndığmı öğrenir. Sipari^ kabul eder ve kendi mesuliyeti altında bu nu yapıp teslim eder ve ktnom bir kısmına da iftirak eder. Demirci kısmı vesair mevcud kısımlann her biri de aynı şekilde hareket eder. Artık bu çocuklann hayata girince bocalamalan ve âciz kalmaları imkânı yoktur. Hukuk fakültesi hakiki avukat yetişürir. Ticaret okullanndan çıkanlar tüccar yanına kâtib girdikleri veya kendi başlanna is yaptıklan vakit hiç bir yadırgamaya tesadüf etmezler. Bizde de meselâ Tıbbire mektebleri bunu az çok bu şekilde tatbik ederek iyi neticeler almaktadırlar. O halde neden aynı pratik ve faydah şekiîleri başka sahalarda da tatbik etmiyelim? Mekteblerde tahsil namı altında geçen senelerin tek bir maksadı vardır: Gcncleri hayata hazırlamak. Bu maksadı temin etmiyen tahsilin manası kalmaz. Bizde fimdiye kadar münevverlerın ekseriyetı memur mesleği için hazırianıyor gibi teîâkki •dllirdd. Haibuki bunlann iyi bir m«mur sınJını hazırladığını dahi kabul etmek güçtür. Evet, her sandalyeye oturan bir memur vajfını alır ama, memuriyetin de memleket çapmda ise yarar olmak ve vatandaşlara faydah obnağa, onlara yol göstermeğe çalışmak gibi hayatın icabatından olan vecibeleri vardır. Bınaenaleyh itiraf etmeliyis ki bizim maarif sisteml fimdiye kadar memur dahi yetiıtirmemigtir. Bu vaziyeti bu şekilde gördükten ve teşrih ettikten fonra. on on bef tenelik bir tahsil nihayetinde münevver vasfını alabilmiş olan genclerden bir çoğunun hayat karşısında Şplz kalmasma hayret etmemeliyiz. Fakat meseleyi bu şekilde görmekle iş bltmez tabiî. Buna âcil çareler araraak ve bularak tatbik etmek mecburiyetindeyiz. Tabif ilk ağızda öğretmenleri ve mekteb ıda relerini hazırlamalı ve bunun için husuşj kurs'.ar açmalıyız. Fakat her geçen günün memleket hesabtna bir zarar olduğunu düşünerek bunu nihayet yapmağa başlamalıyız. LIP Hayat boyunca kırılmaz zenberekli yegâne saat NEOKALMİNA KİNİNLİ NEZLE BA$ DİS AGPIL4KI DUHULİYESİZ KONSER Dünyanın meşhur ses kraliçeleri şehrimizde Taksitle gıyim ve ev eşyası satan müesseselerden Kardeş.er Bonmarşesı bu defa Amerıkanvari bir reklâmcıhğa başvurarak Almanya, İngıltere, İtalya ve Hollandanm meşhur ses kraiiçelerıni dinletmek üzere Çarşıkapıdaki mağazalarının iç kısmında husust salonlarında günun muayyen saatlerinde konserier verdırmektedir. Büyük bir alâka tophyan bu güzel teşebbüs takdırle karşılanmaktadır. Uninsky'nin resitali AmeriKalı p:>ano virtuozu Unınsky 19 kav.m pazartesl gunu uçakla şehrim'ze geîerek aynı pjnün akçarrı Saray smemasında resitallnı verecektır KARAKEDI SULU GAZETE 17 Kasımda İki çeyrek CUNHURİYET Nüshası 15 kuruştur Abone şeraiti Türkiye Harie f* | BUGÜN A Ç I K T I R. I TAKSÎM Eczanesi I FOTO SABAH Resim atölyesi PAZAR GÜNLERİ açıktır. Galatasaray 289 Beyoğlu 1 Senellk Altı ayhk Dç a} lık Bır aylık Llra Kr. 42 00 22.50 12.00 4.50 Llra Kr. 81 00 43 00 24 00 900 D I K K A T Gazetev\;ze goııderılen evrak ve yuzılaT neçredıLsin edılmesm lade olıınrrmz tlânlardan me«u!lyet kabul edıirr.ez tamamen kapayarak yastık tabir edilen şekilde çene yanından yanak altuıa inmektedir. Belki eskiler bllmez. Pala blr nevi geniş eğri kılıç ismi olduğuna göre, palabıyık da o kılıç gibi geniş ve eğri olan bıyığa denir. Elhak Ali Beyinkiler tam paladır. Ali Bey kundura fabrikasında ambarcıdır. Beykoı Yenimahallesinie de bir evceğızi vardır. Dostu çok olduğundan masrafı çoktur. Borc ten sonra yatar. ludur ama ıtibarlıdır. Alı Beyi tanıVe geceyansından sonra onun miyanlar onun dem sofrasının hay desinde ateş başlar.. Okkalı adam ranıdırlar. Eski Istanbulludur. Genc olduğundan, keyif halile su ararliğinde o civan kasıp kavurmuş, ken bir yere çarpıp düşer, kendine alamana kayıklannda çahşmif, Ab bir hal olur korkusu karısını ihtiraham Paşa korusuna kız kaçırmış, yata sevketmiştır. Yer yatağında diye rivayetler vardır; lâkin şimdi yatan Ali Beym yanıbaşuıa bir çok uslanmış, halim selim, yumu bakraç su, bir de maşraba bırakırşak bir adamdır. Akbabadan bir kız lar. Gece hararet basınca Ali Bey almış, çoluk çocuk sahibi olmuş, yerinden kıpırdamadan el yordakızını Sanyere gelin vermiş, oğlu mile maşrapayı bakraca daldırır, da Diyarbakırda iş tutmuştur. Şimbulamazsa, başmı bakraca sokup pek merakı yoktur; ama hoşsohbet diki halde kansı Sabbek Hanım lak lak lak suyunu içer. Bu senetir. Polıtikaya karışmaz; fakat ma evlâdhğı Müjgânla beraber Bey lerdenberi boyle olagelmiştir. halle geçimsizhklerıne çoğu hakem kozdaki evinde mıhmandır. Lfâkin günün birinde dostlan Alı lik eder. Boeazma bir hayli düşAli Beyin günlük hayatı sekizde Beyin artık içmez olduğunu görkündur. Içmeye sudan başlar, er ambar kapısını açmak, bir akşam müşler, merak etmiş sormuşlar: tesı sabah ışî'erabe çorbasile o he evvel koyduğu gizli işaretlere ba Terkettim bilâder, diye kısaca sabı kapar . ve tekrar açar. Riva karak içeriye kımse gırip girmedicevab vermiştir. Yapılan tahkikata yete gore yirmi dort saatte ortala ğ;ni araştırmakla başlar. Bu usulü göre Ali Beyde şeker vardır. Kalbi ma bir kılo rakı, dort litre su, beş sayesinde bundan çend yıl evvel çay, sekız kahve, dort bardak ay bir hırsızlık keşfetmiş, bu yüzden ran, boza veya şıra, sekız gazoz, r>eş bir de takdimame almışür. Amban nargıle, otuz gram hındyağı içermiş. açtıktan sonra defterlerıni açar.. bir Kendisine sorarsansıcak çay getirtir.. içer.. işe başlar.. Böyle şeyin hesabı olur mu? I öğle tatili. şoyle böyle bir yemek... de I Akşam giriş çıkış hesablannı karHekimler gunde bir kilo rakı içe şılaşürır.. işaretlsrini koyar.. kapının dort litre su ıçmesi tabiıdir, yı kilidler. Oradan doğru Beykoza derler. Çünkü rakı sonmemış kireç arkadaşlarıle sözleşmişse orada, söz gibi imış. Su çekermiş. Içmişlığimız lesmemışse evde yanm litre rakısını olrmdjğından ışin hakikatıne huk içer. Mezesi boldur. Yani siğer tamedemeyız: ama rivayet yanlış olsa vasından, şal^am turşusuna kadar yorgundur, midesi geşvemiştir. Bü bile Palabıyık Ali Bey için doğru çeşidlıdır. Onun için arkadaşları tün bunların ilk sebebı rakı oldudur. Palabıyık Alı Beyın ovünduğu çılinaır sofrası tertıbıni ona bıra ğunu soyliyen hekımlerın sozunü iki şey vardır: Bırisi ıştahı, oteki kırlar. dmlemesme sebeb Ali Beye bir baş bıyıklan. Kalın dudaklarını ıyıce Rakısını çeker, yemeğini yer.. nar I donmesi ânz olmuş, areak rakıyı örten kır bıyıklar, ağız köşeierini gilesini de eğer hali varsa içtık | kestıkten sonra geçmı^tır. Işte o PALABIYIK gün bugun Ali Bey rakı içmez ama hoşsohbetliğı, ikramcılığı, misafirperverliği berdevamdır. Beykoza gidip de Ali Beyi görrneden geçmek kabil mı? Akşamüstü iskeledeki kahvede nargilesini içerken yakaladım: Vay caaanım efendim. Aman ne iyi ettin.. buralarda ne geziyorsun? Bir akrabayı ziyarete geldim.. de., döneceğim. Yooo.. Atıfcım.. bırakmam.. bu akşam lokmayı beraber edelim. Ali Bey kardeşim eğer kalacak olsam, orada kalırdım. Işim var, döneceğim. Olmaz.. kabil değil.. hele bizim ev uşağı duyarsa kıyametleri kopanr. Hem bu akşam bizde paça var, paça.. Beykozun paçası malurn ya! Yapamam, Ali Beysım. Sözlüyüm .. Kime? Muhtar babaya. Yapma Atıf! Sen gidinciye kadar Muhtar baba uyur. Neden? Evlâdım, saat şimdi beş buçuk. Vapur altıyı yirmi geçe . Sekız buçukta Koprüye ancak vaıırsın. Ondan sonra da... ALI EY.. Burhan Felek Bey de o akşam perhizi bozdu.. Adaam sen de, atın ölümü arpadan olsun.. iki senedir içmıyoyorum. Bu akşam Atıfm şerefine.. diyip çekiyordu.. Rakı bitince Ali Bey yerinden kalktı.. Ali Bey.. Durun bakahm.. bizim ambar Uzun etme.. bizdesin. da bir şey var mı? Kaldık, ne yapahm. Baktım ki; diyerek çıktı ve bıraz sonra eiinde adam kırılacak. Iskelede biraz kalbir büyük şişe rakı ile geldi. dıktan sonra.. çarşıya gittik. Yanm Bunu bana Beyruttan getırdılitreLk bır şişe rakı .. Bıraz öteberi. ler. Zahle rakısı.. ben perhizken Yola duzuldük. Ali Bey üç yere hediye ettilerdi. Bu rakı değıl. ilâc j uğrayıp üç de arkadaş çağırınca, kardeşim... diye şışeyi ortaya koybizim rakı nevalesi az geleceğinı du.. lâkin kadehleri kendi dolduranladım. Bir yarımlık da ben al mağa başladı.. dım . Lâfı uzatmıyalım, saat yedi Eh hep içtik.. başladık gevezelığe . ' buçukta Ali Beyin evinde demze Ali Bey, nüktedan adam.. Kadri 1 nazır odada bir sini etrafında beş reis de külhanbeyi. E bir konuşu1 kişi toplanrmştık. yoriar ki; gülmemek kabil değıl. | Benimle Ali Beyden başka baj lıkçı reislerinden Kadir reis, fabri] ka ustabaşılanndan birisi.. bir de I cami kayyumu.. adını söylemem, ra kı içiyor diye işinden atarlar, neme lâzım. 1 Başladık çekiştirmeğe.. o Kadri Reis denilen adam bir dubleyı aspirin yutar gibi bir yudum ediyor. Ona rakı mı dayanır.. cılız bir herif olan kayyum da ondan aşağı değıl ya'. Nefes almadan içiyorlar kardeş. Hani ben de rakı içerim ama böylesıne aklım ermez; rakıyı yudum yudum ıçersin. Hem tadtnı anlar, hem de keyfmi duyarsın. Bunlarmki boyle değil.. sizın arOayacağmız iki ya" ımlık şişe yanm saatte bitü. Haa! unutuyordum. Ali Ali Bey başhyor alaya.. Bilâder, bu bahkçılarda hani zenaat falan hak getire... Balık getirse, bizim kedi vavrusu da tutuyor. Balık gelmezse bunlar sinek tutarlar.. nerede kaldı bunun re isliği, anlaşıldı mı? Lâkin kurum dim.. bir çamur, gri renkli bir çalanndan yanlanndan geçemtzsin. murla örtülü idi.. Reis aşağı, reis yukan . ben bu Kad İki gün sonra Ali Beyi görenler: riyi kayıkta deniz tuttuğunu bili Aaa. Geçmış olsun Ali Beyi rün. Yok be Ali Bey.. deniz tutma demekten kendılerinı alamıyorlar» Eyvallah.. dı.. midem bozubnuş... Aman Ali Bey ne oldu bıyık Oyle olur... adamı deniz tulara? tunca midesi bozulur. Saçkıran oldum da.. dibinden Yok be kardeşim.. o gün midye yedımdi.. bakır çalmış... Ve tam bunlan görüşürken uzaktan üç el silâh sesi işıttik... Ben: Ne oluyoruz, dedim.. Ali Bey: Birinin ayranlığı kabarmıştır.. dedi.. Kadri Reis: Yunus vuruyorlar.. diye tefsir etti.. Karanhkta mı vuruyorlar, diye sordum.. Ali Bey: Atıf sen bilmezsin yavrum. yunuslar geceleyin iskele sancak budadım.. fener takarlar.. balıkçı olsan... Cevabını veriyordu.. halbuki... Gülüştük.. alay. falan derken O gece sarhoş olarak yatağa dühepimiz olduk . Dağıldığımız zaman saat bire yaklaşıyordu . Ali şen Ali Bey mutadı veçhüe geceBey misafirlerini selâmetlemek için yansı fena halde susamış ve gene merdıvenden zor indi. Berıkıler ce iki sene evvelkı ıtiyadını hatırhyaortaya en az içmiş olan kunduracı rak yatağın yanındaki bakracı el ustasmı aldılar. ona tutunarak yo yordamı bulup başına dıkmiş... Dlla revan oldular. Biraz sonra kay kiş o dikış .. Yüzüne gözüne, agyumun bozuk sesile cesselât» ver zına burnuna kızgm bir ruz dolundiğini işittim. Bize rakı içtiğimiz ca.. boğulacak gibi olan Ali Beyî odada bir yatak serdiler. Ali Bey Yanıyorum. diye feryadı basde altımdaki yatak odasına gitti .. mış.. yetışen kansı elektriği yakınBenim midem hayli bozulmuştu.. ca Ali Beyi odanın havası bıraz Rakının ve yorgunluğun tesirile kırılsın diye koyduklan küçük bakır mangaiı su bakracı diye başına uyumuşum. Ne kadar uyumuşum Geceyarısı bır fer dıkmiş ve bereket ki ateş iyice bihniyorum. yadla uyandım.. altımdaki odadan: geçmiş imiş sıcak küllerle perişen Aman Allah . Yetışın vahu! hale gelmiş olduğunu görünce yanyanıyorum.. diye boğuk sesler işit dakı halâda duran bir kova suyu tim.. kalktım Pantalonu çektım ve Ali Be>in bas.na do'<erek yangını aşağı indım Ali Beyın oda kapısı söndürmüş, ama, garib şey! adamıo açık olduğundan hemen gırdım.. bıvıklarmın ıçıne geçmış olan sıcah Sabbek Han'm elındeki kovadan kul suyu yiymce çimentolaşmış . v« dolâurdusu ma^ıanayı vatakta otu Ali Beyin bıyıklannı kesmeden teran Alı Be ın başına dokuyor, ev mızlemek kabil olamamış .. lâdlığı da yerden bir şeyler topluIşte palabıyık Ali Beyın palabıyordu... Alı Beym yüzünü gore/ne lyıklığı böylece kül olup gitmiştir.ı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle