Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 30 Mayıs 1959 9 ATIRALARI NDSOR DUKIHC Istanbula Wallis ile beraber gitmiş olmam decükodu uyandırdı 1O Prensliğim zamanındaki maiyet eiânımdan bir kaçı gene yanımda kalmıştı ki hususî kâtibim Sir Godfrey Thomas da bunlardan biriydi. Sir Godfrey kendisine güvenebileceğim bir ahpabımdı ve seyahatlçrimde bana arkadaşlık etmişti. Artık kendisine güvenebileceğimi anladığım diğer biri de Mr. Walter Monokton'du. Şövalyelik unvanını kazanmış olan bu değerli hukuk adamı ile Oxford Üniversitesinden mekteb arkadaşıydık. Bir kaç sene evvel Cornwall Kontluğu savcıhğma tayin edilmesi üzerine de aramızdaki dostluk yeniden canlanmıştı. Ağustosta tatil devrem başladı. Yazın bir kısrnını ıpemleket dışında geçirmeyi eskidenberi âdet edinmiştim. Gene bu âdete uyarak, «Nahlin> yatile bir deniz seyahatine ikarar verdim. Aralarmda Walli s Simpson da oljnak üzere bir kaç ahpabımla beraber, Adriyatik sahillerine gittim, •Yunan Adaları arasından geçip Egeye indim ve nihayet Çanakkale Boğazından yukan çıkarak İstanbula vardım. Maziye kansan simalar Bu güzel yolculuğu ne zaman hatıılasam içimi bir hüzün kaplar: O günden bugüne cereyan eden hâdiseler, seyahatim esnasında uğradığım memickeUerin hepsini müteeseir etmiştir. O vakiüer Tito'nun adı bile yoktu. Yugoslavyamn başında Kral Naibi Prens Paule bulunuyordu. Yunanistanda, Londradakı Brown's Hotel'de geçirdiği menfa günlerinden memleketine daha yeni dönmüş olan Kral Yorgi hüküm sürüyordu. Büyük Atatürk (Mustafa Kemal 'Atatürk), kendisinin yarattığı yeni Türkiyenin başına geçmişti. Bulgaristan tahtını lokomotü kullanan Kral Boris işgal ediyordu. Macaristanın idaresi bir Amiral olan Horty'nin elindeydi, Avusturva Cumhuriyetine de Dr. Wi]helm Miklas adında eski bir muallim ve iyi kalbli bir adam başkanlık ediyordu. Annemi sevindiren bir kararıra Balkan sahillerine ve İstanbula yaptığım bu seyahatler esnasında yanımda Wallis'in de bulunuşu Amerikan gazetelerinde ;\kisler uyandırmaya feaşlamıştı. Bütün Amerikan gazete ve mecmuaları seyahatimi, bence aşırı bir merakla takib ediyorlardı. 14 eylul 1936 da tekrar İngiltedeydim. O akşam yemeğı Buekingham Sarayında annemle beraber yedim. O sıralarda annem, eşyasını Marlborough konağma nakletmek üzereydi. Eylulün son iki haftasını Balır.oral'de geçirmek niyetinde o!duğumu söylediğim zaman pek hoşuna gitti. İskoçya yaylalarında güzel bir yer olan Balmoral'de İngiltere Kralmm bir malıkânesi vardır ve Krallar yazları veya diğer tatil günlerini burada geçirmeyi âdet edinmişlerdir. Hele annem, ailemizdeki bu âdete devlet vazifelerimiz kadar büyük bir ehemmiyet verirdi. Şimdi aile reisi ben olduğuma göre benim de aynı âdete riayet etmemi pek tabi: olarak bekliyor ve bu noktada da babamın yolundan ayrılmamamı temenni ediyordu. Balmoral'ı ben de şahsan pek severdim ve İskoçyada bir müddet kalmayı hakikaten çok istiyordum O günlerde geyik avı tam tavmda olacak, bataklıklarda da bol miktarda çulluk bulunacaktı. Gene Wallisle beraber Balmoral'deki sato granittendir ve camlarla, fundalarla kaplı tepelerin ortasma kurulmuştur. Aşağıdan süratle akan Deet deresinin şırütüarı duyulur. Eylul ortasmda oraya gittiğim Mman Bertie'yle Elizabeth'i benden evvel gelip on kilometre kadar ilerideki Birkhall'a yerleşmiş buldum. Harry ile karısı da civardaki Abergeldie Mains'deydiler. Malikânedeki biitün diğer binaları da çoktan hanedan mensublarile aileleri işga etmişlerdi. Yalnız, her zamanki âdetten ufak bir ayrılma oldu. Kırk, elli senedenberi Balmoral'e Bakanlardan, piskoposlardan, büyük elçilerden, amiral, general v.s. gib yüksek mevkili kimselerden bir çokları sıra ile Kralm misafiri olarak çağırılırlardı. Fakat ban bu gibi kimseleri Londrada sık sık görebileoeğimi ve esasen burada tatilde bulunduğumu düşünerek, onlan çağırmadım. Buna mukabil, vaktile bana karşı gösterdikleri misafirperverlikten dolay ;endilerine borcum olan bazı ahpablarımı davet ettim. Misafirlerim arasında kardeşim Ge ırge'la karısı Marina'dan gayrisi, Balmoral'e ilk defa olarak geliyorlardı. Onun için, davet ettiğim bu eşimin, dostumun oralardaki güzel manzaraları doya doya görüp, av e eğlencelerinden zevk almalannı temine çalışıyordum. Tabiî, Wallis de bunların arasındaydı. Gerek onun gelişi, gerekse beraberinde Mr. ve Mrs Herman Rogers adında karı koca bir ahpabının da bulunuşu, bir iki gün sonra saray muhitinde büyük bir akis uyandırdı. Bunu, Londradan ;elen haberlerden öğreniyordum. Gayda çalan ilk Kral Balmoral'deki iki hafta oldukça üzel geçti. Şatoda merdivenin altbaşında Kraliçe Victoria'nın kocası Prens Albert'in tabiî büyüklükte bir heykeli vardır. Prensi tam İskoç kıyafetile gösteren bu heykelin yanında köpeği, elinde tüfeği de eksik değildir. SaksKoburg sülâlesine mensub ılan bu büyük dedem, yemekten •vvel oturma odasına tepsile kokteyl götürüldüğünü gördükçe kaşlarını çatar ve azarlayarak bakar gibiydi. Fakat, buna mukabil, şatoya tam manasile bir tskoç havası getirmis olmamı herhalde memnuniyetle seyretmiştir. Hakikaten, Prens Albert İngiliz hanedanı içinde ilk gayda çalandır. Hâlâ maiyeüm erkânı arasında bulunan hocam gayda Binbaşısı Henry Forsyth bir Kralın, Balmoral gayda mızıkasma iştirak ettiğini gördükçe büyük bir iftihar duyuyordu. =haberleri Şehirde su sıkıntısı başladı Bugiinkü sıkıntılı durum 1950 GÜNÜN MEVZULARI l U C T M NALINA I I r l l l l 1 MIHINAİ | Azerbaycamn İstiklâl Günü Mayıs ayı Rus esiri Tüıklerin millî kurtuluş hareketlerinde mühim tarihî hâdiselerle dolu bir aydır. Esaret hayatlan XVI. asnn ortalarında başlayıp XIX. asnn sonlarına doğru tamamlanan, yani bazılarının esareti üç buçuk, iki ve oir buçuk asır, bazılarınm ise yuz yıl süren ve bu uzun zindan hayatı esnasında barbarca katliâma maruz kalan, millî benliklerinden uzaklaştırılan, artık ölmüş zannedilen bu Türkler, işte bu mayıs ayında kül halinde millî bir varl^k olduklarını cihana ilân etmişlerdir. 1917 yılının mayısında (110 mayısta) Moskovada toplanan Rus esiri Türkler kurultayı, çarhğın enkazı uzerinde kurulacak olan demokratik Rusya federasyonu dahilinde millî birer devlet halinde teşekkül etmeğe karar vermiş, ve bu karar, yeni Rusyanın kurucular meclisini beklemeden, fi'len tatbik edilmeğe başlanmı$tı. 1917 yılının 26 ikinciteşrininde Kırımın, 10 ilkkânunda, Türkistanın ve 22 ilkkânunda İdil ve Ural mmtakası (Kazrn ve Başkurdistan) Türk lerinin millî kurultayları vasıtasile ilân ettikleri, fakat kısa bir zaman sonra kızıl Rus istilâsile bertaraf edilen muhtariyet, Moskova kurultayında alınan kararın neticesiydi. Bir yıl sonra, yani 1918 de, Azerbaycanla şimali Kafkasya (Dagistan ve Çerkezistan), artık muhtariyet değil, fakat tam istiklâllerini, gene mayıs ayırda ilân ediyorlardı; şimalî Kafkasta 11 mayısta, Azerbaycan 28 mayısta birer müstakii cumhuriyet olmuşlardı. Erzincanda mütareke imzalanırken, Rus Generali Vişinsky müstakil Kafkasya hükumeti namına hareket ettîğini beyan etmiş ve bu beyanatı haber alan merhum Enver Paşa, 22 sonkânun 1918 de, Osmanlı devletinin müstakil Kafkasyayı taöteki milletlerile beraber, Rusya bulunan Kurucular Meclisini de nımaya âmâde olduğunu resmen nın gelecek idare şeklini tayin ede dağıtmalan üzerine. Azeri, Gürcü 1 bildirmişti. Fakat Osmanlı devletile Tifliste cek Kurucular Meclisine yapılan ve Ermeni millervekilleri dost bir Kafkasyanın teşekkülü ve Rusya tarihinde ilk defa vuku toplanıp, 15 şubat 1918 de «Seym» Almanyanm isine gelmiyordu. Baku bulan demokratik seçimleri muvaf adı altında bir meclis vücude gePetrollarmın bir kısmına sahib olfakıyetle ikmal etmiş bulunuyordu. tirdiler. Gerek bu meclisin mazbaAynı zamanda ve aynı demokratik talarından, gerekse 1919 da Tifliste mak mukabilinde Bolşeviklerle anesaslar dahilinde yapılan mah^llî intişar eden • Cenubî Kafkasyanın laşan Almanya, Kafkasya Federasseçimler belediye ve vilâyet mec Pusyadan ?yrılması hakkmdaki ve vonunu dağıtmak yoluna girdi ve lislerini de milletin eline vermişti. sikalar» mecmuasından öğrendiği bu siyaset netice=inde Gürcüler Fer Bütün bu seçimler muhtelif siyasî | mize göre. Gürcü ve Etmeni mu deras> ondan çıkarak. 26 mayıs 1918 ; de. Almanyanm himayesi altında, partilerin iştirakile cereyan ediyor lmess lleri. Bolşevizme düşman oldu. Sağda dini siper yapsn ve fe , makla beraber, sene .Rus demok 'stiklâllerini ilân ettiler. 28 mayıs odalite bakiyesinin dayandığı *İtti I rbsif ınin sadakatinden» ayrılmıyor 1918 de. onlan Azrrbaycan ile Erhadı Islâm» Partİ5İ, so!da muhtelif ve Sevmt i demokratik Rusva ku menistan takib etti. hizibler halinde Marksist teşekkül ruluncava kadar muvakkat bir inBu suretle doğan müstakil Azerleri vardı. Bunlardan birincisi sko tikal müessesesi telâkki edıyorlardı. baycan Türk Cumhuriyetınin ilk lâstik Arab Fars kültürüne daya Seymin Azerbaycan kolu ise, gene işi, Osmanlı devletile sulh ve ittinan İslâmî Şark kozmcpoliti. ikin o vesikalara göre. Rusyadan hemen fak muahçdesi akdetmek oldu. 4 cisi ise Rus kafayile düşünen En avrılıp demokratik bir Kafkayya haziran 1918 de Batumda imzalanan ttrnasyonalist Marksiit oldukları Federas>onu kurmayı ısrarla taleb bu muahede ile Osmanh Devleti için Çarlığa düşman olmamakla ediyordu. Azerbaycan Cumhuriyetine askerî bersber milliyeti de inkâr ediyorNihavet. Azerbaycan kolunun ek yardımda bulunmayı da taahhüd lardı. Bunlara karçı rr.illiyet reriyetini teçkil eden «Azerbaycan ediyordu. Osmanlı devleti. AzerTürkçülük, demokrasi ve istiklâl Türk Federalistlerinin Demo^rat baycamn milli medenî. siyasî ve pozisyonunda duran «Azerbaycan Partisi» nin ısrar: ve Gürcü kolu iktisadî merkezi olan Bakuyu BolTürk Federalistlerinin D?mokrat» nun da mnzaharpt:le. 9 nisan 1913 şeviklerden temizlemek ve gene veyahud, kısaca adile .Mrsavat» de. Şimalî Kafka^vanm da en vakın Türk Cumhurivetinin hay?tını tePartisi mücadele ediyordu. Bu parti zamanda katılması aizusile, Cenubî minat altına alrnak iîinde askarî programında merhaleler halinde AKafkfisva Rusvad?n avrı mii'takil yardımda bulunmsk suretile taahzerbaycan istiklâli, Dünya Türklebir devlet olarak ilân edi'di ve hüdvnü yerine getirdi. rinin Federasyonu. İslâm Fedferaskurdueu hvkumete ilk vazife olaAzerbaycamn teşekkülü ile diğer yonu ve Cihan Milletlerinin Federak. O=manlı devletile sulh akdi ışi mshkum Türkler için de kurtuluş rasvonu tezini müdafaa etmekteydi. verildi. ufukîarı açılıvordu. Osmanlı devAzerbaycan Türkü umumî deRuîya i!e harb hflinc'e olan ve leti m^âlub olup da Mondros mumokratik seçimlerde. ezic; ekserikendisinc karşı a?kerî bir üs ola ahedesini imza ettıği zaman Türk 28 mayıs 1918... Bu Azerbaycan yetle reyini, «Müsavat» Partisine rak kul'an'lan Kafkasyanın bu ordulan şimali Kafkasyada Terek Türklerinin yuzyıllık bir esaretten vermişti. harblp hiç hir alâkası olmadıŞmı ırmaâma kadar ilerîcmiş ve Basonra Rus boyunduruğundan kurRusyanın o zamanki baFsehri olan çok süzel t£.Vdir eden Onanl; İnı kuda. Türkistandan gelen heyettulup, .Tnilli ve demokratik bir iPetrogradda (bugünkü I^eningradd?) paratorluğu, zaten müstakil bir Kıf lcrle karşıl^ışmıştı. Fakat Mondros cumhuriyet halinde, istiklâle kaisyan bayrağı açan ,Bo)şeviklerin, kasya devletinin tesekkülünü tanı muahedesinden sonra tarihin seyri vuştukları mesud gündür. Başta o muvakkat hükumetin gevşekliein mava çoktan ha7i. rulunuvoHu. gene değışti ve genc Azerbaycan zamanki Türkiye olmak üzere cic!en favdalanarak, hükumeti devirip Doğu Anadoluyu i»gal etmekte clan Cumhuriveti yalnız iki yıl yaşıyahan devletleri tarafından tanınan Bolşevik Parti.«inin diktatorlüeünü Rus orrlulan ile O'nnanlı kuvv^tlfri bildi. Fakat bu iki yıl 28 mayıs 1918 bu genc cumhuriyet, iki yıl gibi c ilân etmeleri ve toplanmak Ü7Pıe ara. ında, 18 sonkânun 1918 dc. tarihini ebedileştirmeğe kâfj geldi. kısa bir zaman için yaşamış olduğu halde, otuz yıidanberi luzıl istiıâ altında inleyen milletin nazarında kıymeti gün geçtikçe biraz daha artmakta ve tesıri hergun biraz daha derin ve geniş bir mahiyet almaktadır. Başta münevver genclik olmak üzere, mıllet onu gizli mahfillerde tes'ıd etmekten çekinmiyor. Bugunu tes'id etükîeri için, kahra uğrayan, Sıberyalara sürülen ve kurşuna dızilen on binlerce insan, milli hürriyet rahsinde çarlık ile bolşeviklik arasında hıç bir fark bulunmadığına kanidir. Sözde mılletlerin kendi mukadderatlanm tayine bizzat solâhiyettar olduklarını ilân etmiş olan Moskova, çarlık Rusyadan a>rılmayı ifade eden 28 mayıs karanm, buyuk bir cürüm telâkki etmektedir. Halbuki, gene Sovyetlere dahü mılletlerin arzu ettikleri zaman bu birlikten çıkabileceklerı, Sovyet anayasasının 17 nci maddesini teşkal etmektedir. Bir diploma verme töreni ki!.. ünkü sabah gazetelerinden yalnız birinde şu bir kaç satırı okudum: «Yüksek Deniz Ticaret okulu yeni mezunlarından 39 güverte ve 15 makine zabitine dün saat 15 te okulda yapılan bir törenle dıplomaları verilmiştir.. Yüksek Denucilik okulu. Denım de denizcilik Urihi öğretmeni olmak şerefini haiz bulunduğum mektebdU. Bu mektebi Meşrutıyet devrinde merhum Hâmld Naci Kaptan kurmuştu. Sonra, devlctin resmî okullan arasına girdi. Bir hayli değişikliklere uğradı. En son istihale de okulun yarısı Ulaştırma Bakanhğma, yarısı da Millî Eğıtım Bakanlığına bağlı ve iki idareye tâbi olmasıdır. Bu sene, ders yılının ortasmda yapılan bu iki bash yurd usulünün faydah mı, zararh mı olduğunu zaman gösterecektir. Bugün bahsetmek istediğira şey, mektebde yapılan daha doğrusu yapdmıyan diploma torenıdır. Kimsenin haberi olmadan, hiç kimse davet edilmedeu yalnız mekteb mensublannın huzurile yapılan diploma tevziine tören demek mümkünse, pazar günü saat 15 te Ortaköydeki mekteb blnasında sessiz sadasız yapılan sönük diploma vermeğe de .toren. diyebilirız. Pazar günü kayuıpederimin cenazcsini kaldırdığunıı için, maalesef bulunamadığım bu diploma verme, iki yıldır, hararetsiz, heyecansız bir şekilde yapılıyor. Neden briyle yapıldığının sebebini pek iyi bümiyorum. Galiba Ulaştırma Bakanlığından verilcn bir emir üzerine, eskiden bir davetli kalabahğ» huzurunda, güz«l ve heyecanlı bit şekilde yapılan diploma verme töreni şimdi bo>le sakin ve sönük bir hal almıştır. Buraya kadar yazdıklarımı okuyunca belki de alâyişe ne lüzum var, diyeceksiniz. Böyle düşününcc, hiç bir törene lüzıım kalmaz. Fakat törenlerin de bir manası vo bir faydası vardır. Hele üç dört yıl bir mektebde okuyup da ikmal cdenlere diploma verirken yapılan törenin manası da, faydası da vardır. Evvclâ. yıllarca çahştıktan fconra bir meslek sahibi olarak ha . yata adlan genrlere diplomalarını törenle vermek. kendileri ve aileleri için manevî bir zevk ve mükâfat teşkil eder. Sonra, Yüksek Dnizcilik okulu, günden günc inkişaf eden ve şimdiden personel darlığı çekmeğe başlıjan iicarct filomuza güverte ve makine subayları yetiştiren bir mcktehdir. Bu mektebe güzide bir gcnclik kütlesinin rağbet etmesi lâzımdır ki aralanndan giriş imtihanında en lyl muvaffak olanları seçmek imkânını bulmak kabil olsun. Az müracaat edcrse ya az talebe, yahtıd da kadrovu doldurmak için hepsini almak icab eder. Diploma toreni. rağbet celbi için. iyi bir propaganda olur. Törene gelen gencler ve aileleri mektcbin mevkiini. tesislerini. vasıtalarını gözlerile görürler. Cumhuriyet devrinin Yüksek Dcnizcilik okuluna ne kadar ehemmiyet verdiğini müşahede ederler. Böylece mektebe rağbet arthğı gibi, Türk derizciliği için de propaganda yapılmış olur. ingiltere gibi denizci bir memlekette lahi denizriliğe rağbeti arttınnak için propaganda yapılır. Gerenlerde bir konferans vermek icin Kuleli Askerî Lisesine gitmij» tim. Ltsenin kıymetli müdürü mektebe daha fazla öğrenci gelmesini temin için propaçandaya büyük ihtiyac dujulduğunu belirtmişü. Diploma törenleri işte bu propagandalardan biridir. Ümid ederim ki onumüzdeki , \i\ Yüksek Denizcilik okulundan mezun genclere diploma verirken e*kisi gibl, güzel bir tören yapılması ihmal edilmez. MIRZA BALA yılı sonuna kadar devam edecek Şehrin bazı yerlerinde gene su sıkıntısı başlaması üzerine keyfiyeti Sular İdaresi Umum Müdürü İhsana sorduk. Şu cevabları aldık: « Son günlerde Bomontinin yüksek yerlerine su verilememiştır. Bazı yollardaki zayiat mahallerini tesbit ve tamire çalışıyoruz. Diğer mahallerde sabah saat ondan akşam beşe kadar su vardır. Bazı mevziî ârızalar oluyor, tamir ediyoruz. 950 senesi sonuna kadar evlerde ihtiyat depo tedariki suretile bugünkü durumun idamesine mecburiyet vardır. Halen Terkostan itibaren döşediğimiz ve eski galerınin yerini tutacak olan borunun ikmaline 14 kılometrelık yer kalmıştır. Bu borular döşenecek ve diğer bazı teferrüat da tamamlanacaktır. Ancak bundan sonradır ki, şehir uzun müddet su sıkıntısı çekmiyecektir.» İsviçre heyetinin gönderdiği raporlar Iftanbul BeleUıyesine bağlı bazı müesEeseleriıı ıdaresi hakkında tetkiklerde bulunmuj olan Isviçreli heyeün gönderdığı raporların tercumesine devam edılmektedur. Heyet çok esaslı ve derin tetkıl^erde buiunmuş yalnız mevcud rriuesseselerı ceğıl Istanrjul Beledıyesıne aıd olması lâzım gelen butun mi'esseseler hakkında da mutâhazalarda buiunmuş ve bunların Beledıyeye bağlı müstakil ve ümi bir heyet tarafından idaresı için yapılması icab eden talımatnameleri dt hazırlıyirak gondermiştri. Heyet Tramvay. Elektr.k, Otobus, Havagazj. Su gıbı idarelerden başka Kadıkoy. Adalar Boğazıçi vapurları ile banlıyö trenlerirun anuepoların, soguk hava depoAkşamları yemekten sonra, kah Urının da Belediye>« mal ed.lmeslni velerimiz gelinceye kadar, sofranın gerekli görmektedir. Rapor tercume etraiına toplanıp gayda çahyorduk, eaıldıkten sonra "Şehlr Meclısine verilecek ve Meclls'e okunarak uzer nde hocam da konseri idare ediyordu. konuşmaîar yapılacaktır Zoraki bir iş Paklütandan >apılan buğday 1 ekimde tekrar Londradaydım, ithalâtı o zamana kadar da annem MarlAmerıkadan gelen buğdajiar bittiğinborough konağma çoktan yerleşmiş Cen evvelce Macarıstandan alınmış bulunuyordu. * olan bugdaylardan un ve ekmek imaTrenden çıkar çıkmaz doğru Bu Ime başlamlmışür. Fakat ekmekçıler bu undau yapılan ekrr.eğın s >ah oldu ckingham Sarayına gittim. Kapıdan gunu beyan etmektedirler. Dun Pakisiçeri girerken, bınanın üzerindeki tandan bir miktar buğday gelmi? oldubayrak direğine Kral sancağı çeki ğundan bu bugdaylar Macar buğdayına katılacaktır. Ba4nad'd.>n da bir mıkliyordu. tr.r buğdtyın geim^sı bck'er.ılmektedır. Bu geniş binada . zevk almadan Bundan başka Pakittandan iki vapur oturacaktım. Tâ çocukluğumdanberi bugüav daha gelnek uzeredir. Cenub mahsulü ıdrak içime sinen o kuf kokusu «Kral i;ier:ndtV.iik buğday kapısı» ndan içeri adım 2tar atmaz ed'lmis'olduğu cıhetle bueünlerde ;ehrımıze sevkıyat başlıjscaktır. Esasen gene beni sardı. serbest piyasada bol miktarda un olBabamın hatırasına hürmeten, dıığundan ekmek sıkıntısına ihf.mal onun ikinci kattaki dairesini işgal verilmemektrd:r. etmek istemiyordum. Onun için, Isparta haiı fabrikası satık'c annemin teklifi üzerine, saray:n Üç yıldır saîıîamıyan bır fabnka bu • Belçika bölüğü» nne yerleştim. Za sene de îstı'.ıîa çıkarılrri'jtır. S''ırr.or:u» bHPk, kendis ne h»r hangi bir ha>;ılat min katındakii Bu bölüğe Kraliçe vo fayda temin etmekten uzak olan Bu Victoria'nın dayısı Belçika Kralı Irparta halı fabrikasını bir an önce I. inci Leopold'un haürasını yâd eünden çıkarmıya gayret sarfetmektedir. için bu isim verilmişti. Bu beş odah bölük benim zevkime Belediyenin ucıu ev tipleri proje miisabakası uymıyacak kadar ihtişam ve şatafat içindeydi. Fakat, içimden gelen R Belediyece \notırılacak ucuz ev t paçılan rıroje bir hisle, değiştirmeye kalkmadım, î n uzermâeermektedır. Bu rrı ?sbakası cujun sona aksam saat olduğu gibi bıraktım. 17 den sonra prnJe kabul edılm.yecektir. Belediye, jürl heyet nin tetkık GELECEK YAZ1: Mrs. Simpson ederek uygun bulacsğı projeyi hemen kocasından boşanmak için mahke Şphir Mecli5ine sevkedecek ve gerekli furmîliteyı tamamlıyarak derhal inşa meye müracaat ediyor. ata bsçlıyacsktır. Stalin'in benzeri Olutıct * * * Seta Kamparosyan ile Jirayr Terzian Nişanlandılar. İstanbul 28 5,1950 Sümerbank mamullerinde ciddi bir incırrne yapmak uzere butun Sümerbank fpbrikaları yeniden mamuller izei'inde ne m ktar indırme yapflabilecee'ni onumüzdeki carşamba gunune kadar Ankaradaki Genel Mudurluğe l.iltırmiş olacaklardır. Evvelce de bildırdlgimiz eibi. Sürrerbank mamuUernde ^ 25 den daha lazla bir fiat tenzilâtı yapılamıyacağı anla^ı'mcktadır. Sümerbank mamullprinde tenzilât yapmak için çalışmalar AMBER muharririnin dünyanın her tarafında senelerdir beklenen ikinci romanı çıktı. Bu eserde kocasmı onun silâh arkadaşlarile üst üste aldatan fettan bir kadmın macerasını okuyscak ve Amber'dpn de kuvvetli diyeceksiniz. 3 Lira. ARIF BOLAT Kitaheri. TURALİ öksürüğü keser. 0,01 G. 0,005 G. 0,0025 G. SAYIN DOKTOR VE EGZAOİLARA Dî CO DİD DİCO DİD DİLAUDİD TABL. » » Toprak Mahsulleri Ofisine yeniden kâfi miktarda teslun edilmiştir. Knoll Müessesesi. 30 Haziran 1950 tarihinde yürürlüğe girecek olan değişiklikleri de ihtiva eden GÜMRÜK TARİFESİ KANUNU ve İTHAÛT UMUMÎ TARİFESİ saf:<?ı arzecildi. Tevzi yeri: Galrta. eski Kredi Liyone ?r' >ı Melek Han No. 10 Telefon: 43721 Turk Mırr.rrlnr Kulubünde dun 9 gene re=sam bir s.?i açmışlardır. Açılış löreninde reF?am Nurullah Berk *bir konusma yapmış. miıteakıben davetlilere kokteyl ikram edi'mistlr. Sergi bır hafta acık kal^caktır. Türkler cephesinde, geıekse Kafkasya milletleri arasında, RusyaAskerî kamplar Bu yıl askerî kamplara iştirak ede dan ayrılıp millî bir devlet kurcst: olan İstanbul Üniversıtesi fakulte mak hareketinin alemdarı olacak ler.le, Yuksek okullara mensub kız ve kadar faal bir rol oynadı. Bunu, erkek öğrencilerin sa>ısıııın her sevaziyeti nckinden fazla old'igu anlaşılmıştır Azerbaycamn geopolitik Kampların on beş gün devam edeceği le iktisadî imkânlannın bir neticesi soylenmektedir. olarak telâkki edenlerin, garbî AvBir öğretmenln talebeîere rupa kültürünü XIX. asnn daha ilk yarısında benimsemeğe başlabağışı Erenköy Kız Li«esi öiretmenlertnden yan Azerbaycmnm zengin bir meEeraet Ursor oki'lun her bakımdan en deniyet mirasına malik bulunduustun tPİe^esine senede yuz lıra \ferıl' mek / ere şımdihk b?nkaya bin lıra ğunu ve izleri hafızalardan henüz Kcjrr.uş ve bu =ene >ı:z lira beşinci tamamile silinmemiş olan millî sınıftan Perran Iyıgüne merasımle ve devlet hatıralarını, hesaba katmarilmiştir. dıkları görülüyor. 1813 Gülîstan BP ÎIŞ bütün öğretmen ve öğrencileT muahedesi ve 1828 Türkmen Çay uz n nnde çok iyi bir tesir bırp.kmıştır. musalâhası neticesi İranla Rusya Müstakiller Birliğinin Genel arasında taksime uğrayan ve şimal Kurul toplantısı kısmı müteaddid derebeylikler ha14 mayıs genel seç.mlerinden evvel linde Rus esaretine düşen Azer'^7ekkul etmis olan Müstakıller Birlıği dan saat 14 te ilk genel kurul top baycamn 1918 yılına doğru bu ideal etrafında birleşmiş mütesanid ve lant:sını yapmıştır. Bu toplantıda, Birliğin siyasi bir mütecanis olarak meydana çıkması parti halıne inkılâb ettirilip ettirilme bu millî medeniyet ve tarihin nemesi konuşuunuştur. Birkaç gun sonra bu konuda katl bir karar verilecektir. ticesi olarak mütalea edümelidir. * * * Yanlışlıkla kezzab içerek Daha 1905 te ilân edilen Meşrutiöldü yetten sonra kurulan Rusya devlet Aksarayda oturan Emine »dında bir kadın ilâç yerine ytnlışlıkla kezzab iç Dumasında (parlamentocunda), her miş ve kaldırıldıgı Hasekı hasuıne yıl biraz daha azalan bir sayıda ols "de ölmÜ5tür. sa da, Azerbaycanh milletvekilleri Bir genc asılı olarakTlf>bulundu de bulunuyordu. 12 mart 1917 de Eytıbae, İslâmbay maha "'nde, S* Romanov'ların son hükümdarı Çar ğı Clu çıkmazında oturan 19 yaşlarır. ikinci Nikola, tahtından feıagat da Turgud adında bır gene. odasının zorunda kalınca, onun namına Kaftavana.n asılı olarak bulunmuştur. Hâd.se etrafında tahkikata başlanılmıstır. kasyayı idare eden Umumî Valinin yerine gelen Rusya parlamentosunun fevkalâde komitesine Gürcü \e ŞABAN 13 SALI Ermenilerle birlikte, Azeri milletvekilleri de iştirak ediyordu. Muvakkat Rusya hükumeti namına areket eden Kafkasyanın bu fevkalâde komitesi, 1917 ikinci teşriV. ] 5.32 13 11 17.11 20 33 22.30, 3 18 ninde, bir hükumet şeklini alırkeaj, E. 1 S.59 4.36 8.37 12.00 1.58 İTs* Kafkasya milletleri, iraparatorluğun Gene ressamlann sergisi Azerbaycan istiklâli, Rus esiri bütun Türklerin millî hareketleri gibi, haddizatında millî halk hareketi olarak doğan ve millî iradenın teceüisi şeklinde kat'î ve mükemmel ıfadesıni bulan, millî medeni uyanışın manüki bir neticesi idi İlhamını, Fransız ihtilâlinin prensiplerile çalkalanan XIX. asır Avrupasının «milletlerin kurtuluş ve yeniden doğuş» hamlesinden de alan Azerbaycan, çarlığın hududsuz istibdadı altında inleyen diğer esir milletlere imtisalen, millî medenî cemiyetler, edebî ilmî mahfiller, içtimaî iktisadî teşekküller ve millî siyasî partıler etrafında birleşmiş bulunuyordu. Bu sayededir ki Napolyonun mağlubiyeünden sonra «Avrupanın jandarması» rolünde, herhangi bir hürriyet ve medeniyet teşebbüsünü gaddarca boğan Rusyanın, 1917 martında, çökmesi üzerine, esaret zincirini koparan esir milletler safında, Azerbajcan Tüıiclüğü dahi kendisine mahsus yeri işgal etmekte gecikmedi; hattâ, gerek Rus esiri TEŞEKKÜR Mihail Gelovani .Berlinin Düşmesi» isimli filınde Stalin'in son aylarda umumî top gelenlerinin fotografları da basına lantılarda, geçid resimlerinde ve ancak kontrol ve sansürden sonra merasimlerde görünmez olduğu, verıldiği için doğıudan defruya ve Batı basınında sık sık ileri sürül yakından bir fotograf elde etmek mektedir. Bu arada. Rus gazete vs de imkânsızdır. mecmualarında çıkan fotograflarının Stalin'in, kend'sini en yakıncian da kendisine aid olmadığı veya görmüş olanları bile yamhacak kaeski resimlerinden yapılmış usta dar benzeri olan bir kimsenin mevlıklı birer kopya olduğu işaret e cud bulunduğu hakkındaki kanaat dilmiştir. * muhtelif vesilelerle kuvvetlenmiş, Nitekim. Stalin'i son «seçimler» de fakat şimdiye kadar bunun kim olreyini kullanırken gösteren bir fo di'ğuna dair malumat ver'lmemi=ti Geçen hafta, yeni bir Rus filtoğrafın uydurma olduğunu bir Amerikan mecmuası kat'î şekilde is mine dair neşredilen resimler, Stabat etmiştir. Mecmuamn gayet açık lin'in fcenzeri hakkında da ilk olaolarak gösterdiği gibi, bu fotografta, rak tam bir fikir ve malumat edieandık başında rey veren ünifor nilmesini mümkün kılm.'ftır. malı bir başka adanvn resmine. Stalin'in iki, üç sene evvelki bir Mihail Gelovani bir aktördür. Faresminden alınan başı eklenmis ve kat onun bugün, Stalin'le aynı rolü bunun kopyası çıkanlarak gazetele oynamak muvaffakıyetine erişmere dağıtılmıştır. «ini. kabiliyetinden ziyade, çehrece Diğer taraftan, Stalin'in »sahte bir benzerliğine borçludur. Mihail de Stalin gibi Gürcüdür .e nü^hası» olduğu da gene ötedenberi ileri sürülen bir idcliadır. Bu id 1898 de Tifliste doğmuştur. Bu hedıajT ileri sürenlerin kanaatine gö sabca bugün 52 yaşmdadır ve Stare, Rusyada Stalin'e son derece lin'den 19 ya$ küçü&tür. Fakat, benzeyen bir adam vardır ve bu makyaj sanatının türlü ir.celiklerile adam, ekseriya onun yerine Kızıl aradaki bu yas farkını sıhra indiktatör rolü oynar. Meselâ, geçid dirmek zor bir iş değildir. 1917 de Moskova Sanat Tiyatroresimlerine iştirak eder, uzaktan halka e! sallar, selâm verir ve gö suna girerek sanat sahasmda ilk renler de onu Stalin senirlar. Esa muvaffakıyetine erişen Mihail Gelosen Moskovanın meşhur Kjzıl Mey vani bir müddet sahnede çalışmış, danında yapılan merasimlerde. ge 1931 den sonra da sinema artistliçid resmini seyreden Sovyet «ko ğine başlam:ştır. damanları» meydanın ta öbür Mihail pek parlak bir artist debaşındaki şeref tribvuıünde yer ğildi. Onun için, kendisine ancak alırlar. Burası halkm bulunduğu ikinci, üçüncü derecede roller vekısımlardan çok uzakta olduğu gi riyorlardı. Filmlerde onu görenlar : bi, aşağ'dan gecen!<r n de kolay ismini bile öğrenmek lüum"nu kolay gdremiyecekleri ksdar yük duymuyorlar. hattâ çehresine bile sektedir. dikkat etmeden geçiyorlardı. Bunun için, şeref tribünündekiFakat, milyonlarca kisiye felâket leri vazıh bir şekilde farketmenin getiren Stalin. bu adanvrv"' 1 "eadet imkânı yoktur. Burada aıralanıp ve u£ur getirdi! Bakm nasıl: geçid resmini seyreden Sovyet ileri «1918 de Lenin» isimli bir fikn SUlin rolünde ciine ksrar ver : lmiîti. Ru<;ya. komünizmin ve bilhsssa Sta'in hakkında propaganda yapma'î. tarih sahifs'crini günün icablarına göre boyarrp.k maksadile bazırlanan bu filmde Stalin'i kimin tcmril edbüeceği araştırîİTıaya b3=Iand;. Bu. kolav bir iş değildi Stalin'in, kendi'ini temsil eden aktörü beğenmesi lâzımdı. Onun idn. intihabın çok dikkatli yspılmrsı icab edivordu. Filmin idare«ini üzerine al ^ıış olan rejisör Mih.;1 Rom nih?yet bu rolü Mihail Gelovani'ye verebileceğine kanaat getirdi. Onun bu kansat ve kararım mesul makamlar da tasdik ve tasvib cttilar. Hakikaten, bu artist çehre itibarile Stalin'i pek yakından andırjvordu. Ustelik, ondan daha yakışıklı ve daha gencdi. Stslin'in hoşuna gideceği muhakkaktı. Sinemacılar bu tahrainlerinde a!danmamışl?xdı. İntihablarının isabetini Stalin'de.n gelen tebriklerden, taltiflerden de anladılar. Ondan sonra. diktatör» yaranmak için piyes ve senaryo muharrirleri kaleme sarıldıkça Mihail Gelovaniye de i§ düşüyoriu. Bu suretle artist, gerek sahnede, gerek stüdyoda bir çok defa daha Stalin'i temsil etti. Nihayet, öyle bir an geldi ki Mihail, Stahn'in ikinci hir kopyası halini aldı. Nerede ve ne zaman Stalin temsil edilecek olursa bu vazifeyi ona veriyorlardı. Mihail Gelovani de, bu işi kendisine meslek edinmişti. Kızıl diktatörün hayatıru, yaşayış tarzinı, kendisine hâs huy ve hususiyetlerüıi mümkün olduğu kadar öğrenmege ve icabmda aynen tekrara çalışı ,'ordu. 1929 da «Çaritüvin müdafaası> Ölumü ile bizleri acı içinde bırakan sevglli aile büyüğıımuz İSMAİL ARZANın cenazesıne iştirak eden. bizlere teselliye gelen, telgraf mektub ve telefonla taziyette bulunan akraba ve dostlara a>Ti ayrı teşekküre ırrıkân olmadığından sayın gazetenizin tavassutunu rica ederiz. Egi ve çocukîarı namına o£lu Dr. Zeki Arzan isimli filmde gene Stalin'i temsil eden Mihail Gelovani 1945 te de «Yemin» isimli oir filmde gene aynı role çıktı. Bugün artist. yani bir film daha çevirmiş, bunda da Stalin'i temsil etmiştir. «Berlinin düşmesi» ismini taşıyan bu Rus filminde Stalin'in benzerine her zam.?nkinden daha mühim bir rol düşmüştür. Hâlen >retmişuıde bulunan Stalin bu filmde 50 ile 60 arasında canlı ve çevik l.ir adam olarak gösterihnektedir. Bu film de Stalin"in pek hoşuna gitmiş olacak ki Gelovani'ye üçüncü defa olarak «Stalin sanat mükâfatı» verilmiştir. «Berlinin düşmesi» isimli filmde Gelovani Stalin'i ougünkü yaşına en yakın bir çehreyle temsil ettiği için, onunla olan benzerliği daha iyi ortaya çıkmıştır. İşte, bu benzerliktir ki, geçid resünlerinde veya diğer münasebetlerle yapıian merasimlerde de Stalin'i onun temsil ettiği kanaati vermektedir. Gelovani'nin hiç bir Sovyet artistine nasib olmıyan müreffeh hit hayat yaşaması da kendisinin pek gözde kıymet ve fevkalâde bil hususiyet kazandığını göstermek" tedir. Gelovani'nin bugün Gürcıs j tanda. muazzam bir paraya satın aldığı muhteşem bir köşkü vardır (European'dan)