18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 Mayıs 1950 CUMHURIYET . Makal Radyoyıl ve Şehir Tiyatrontuzun Üniversiteyi ziyaret etti Mersin temsilleri L >, T İ Y A T R O Yemeği profesörlerle yiyen "Bmm Köy,, müef!i£i Sıddık Sami Onarın dersine de girerek dinledi Yazan: İ, Galib Arean Mersin, Mayıs Hususî vagonla seyahat keyifli oluyor vesselâm! Tevekkelı değıl eskı vekiller hep öyle yaparlardı! Fakat artık lıakikî demokratık rejimın tam bır zaferle halkın emrınde hüküm sürdüğü bu yeni devırde zata mahsus saltanat arabalarına veda! Ancak bu hak toplu seyahat eden halka verilebiliyor. İnsan bu vagonda kendini evınde ve aılesinın içinde sanıyor. Umumî nakil vasıtalarında rıayete mecbur olduğumuz merasıme ve muaşeret âdâbına uymak yok, vagonun her kompartımanı bızım. Yabancı yok kı sıkılalım. Arkadaşlar oradan oraya serbestçe gezıyorlar. Bır kompartımanda şarkı soyleyenler, otekınde kanapelere uzanmış uyku kestırenler, bır başkasında şıır okuyanlar Kondorda bfr aşağı, bır yukarı gezınerek yüksek sesle rolünü ezberleyenler.. Oh, ne iyı, ne rahat... Adana Mersin hattı ıkı saatte bitıyor. Gozunü açıp kapayıncaya kadar Mers'n istasyonuna varıverdık... Zavalh Mersin istasyonu!. Ne muhafazakâr b'na... Yırmı sene evvel ne halde bıraktımsa gene aynı şey... Kurumuş, kavrulmuş, istiska olmuş ihtıyar hastalara benziyor. Şehrin içinde tek tük gorülen yeni inşaatın yanında bu zavalh istasyon bır kümese benziyor. tmar faaliveti buraya uğramamış. Halbuki yollarda meselâ (Yenıce), (Tarsus) ıstasyonları bunun yanında birer kâşane... Buradan şehre kadar olan yollar, kaldırımlar çamur iç'nde... Mersinde büyük bir değışiklık yok... O.tele yerleştik... İlk ışım, bir kaç sene evvel Vali Tevfık Beyin himmetıle yapıldığını işittiğım Halkevi tıyatrosunu görmeğe gitmek oldu. Denıze karşı muhteşem bir medeniyet âbidesi gibi duruyor. Geniş merdivenleri, kemerli balkonlarile insanın göğsünü kabartan b:r eser... Fakat ne garıb! Tıyatronun cephesinde «Ne mutlu Türküm diyene» cümlesi hakkedilmiş. Ne yalan söyleyeyim, bu yazıyı o binanm cephesinde oldukça yersiz buldum. Bir üniversite binasınm cephesinde «en hakikî mürşid ilımdir» levhasını anlarım... Tam yeri... Fakat çinde en çok yabancı filmlerin at oynattığı ikinci sınıf bir sinemadan başka bir şey geçmiyen bu bakımsız ve bacası tütmiyen bır ocağın altında bu Atatürk sözü pek tuhaf duruyor... Binanm içı ve sahne kısmı pek güzel, pek geniş. Ama cansız, hareketsız ve metruk bır saray gıbı sessiz... Hasılı, bu güzel tiyatro Mersinın başında bir fesliyen gıbı duruyor! Hani temsil faaliyetı? Konserler?. Tiyatro heyetleri, konser vermeğe gelen sese sanatkârları hep Güneş sinemasına geliyorlarmış. Acaba neden o güzel bınaya rağbet yok... Halkın ayağı mı alışmamış? İyi idare edilmiyor mu? Ne ise, bır gün gelır, ıkbal ve hayata kavuşur inşallah... Şeh rde imar faalıyetı epeydır durmuş. Guzel bır şehır otelıne başlanmış, bitirilememış, yarım kalmış... Tüccar Kulubü kumar muptelâlarının sayesmde ışlıyor. Fakat çok şükür bar hayatı yok. Meşhur (Yeşılova) barı kapandıktan sonra başka bır bar açılmamış. Yalnız kumar Mersinde de aıleler arasında çoğalmış. Buna üzüldüm ışte. Cemıyet hayatı deyınce mutlaka kumar toplantıları anlaşılıyor galıba... Ticaret hayatı çok durgunmuş. Tüccarlardan bir kısmı kaçmış. İk zümre varmış. Bir kısmı çok zengm, bır kısmı da sadece müflıs vaziyette imış. Burada da kebabcılar, tatlıcılar mebzul. Temsillerimize gelen halk cidden seckındi. Fakat seçim kampanyasımn hızlandığı bugünlerde herkes merak ve heyecanını bu hâdıse üstüne teksif ettiği için tiyatroya rağbet eden yok g bi idi. Burada umduğumuz işi yapamadık. Yalnız üç sene evvel açılmış olan İse talebesıne duhuliye kırk kuruş olmak uzerebir matine verdık. Tiyatro, çok şükür dolmuştu. Temsil pek beğenıldi. Fakat biz sanıyorduk ki Mersinin katolık, Arab, Yahudi, ttalyan, Rum, Giridli ve Eti Türklerınden mürekkeb olan kozmopolıt halkı temsıllerimize daha fazla rağbet gösterecekler ve buradan daha memnun ayrılacağız. Ne yazık ki öyle olmadı. Mersinde elimizde kalan parayı masrafa ve Izmire kadar olan yol harcına tahsis ettık. Işte o kadar... Ne yapalım.. yağmur yağdı da böyle oldu!. Bütün ümidimiz îzmirde.. Güzel İzmir, Egenin eşsız ıncisi... Aç sıneni biz geliyoruz. Son temsilden sonra acele acele makiyajlarım sılen sanâtkârlar otele koştular. Saat b'r. Herkes valizlerini yapmağa koyuldu. Yıkanan, hazırlanan, hesab gö Beşiktaş ikinci maçmda ^ 1 berabere kaldı Amerikaya giden siyah beyazlılann 5 3 kazanarak bitirdikleri birinci macın şayanı dikkat tafsilâtı BaştaraU 1 tncı sahıjede 11 beraberlikle neticelendi. Karma takım çok iyı seçilmiş bir kadro ile ortaya çıkmıştı ve bu takımda Amerıkan şampıyo» takımına dahıl sekız oyuncu bulunuyordu. Beşıktaşlılar bu kuvvetli takıma karşı cidden çok ıyi bır şekılde oynadılar. Yalnız, saha çok dardı. Maçın lehimize inkişaf edemeyiiinde bunun da büyük bir rolu vardır İlk maçın tafsilâtı NewYork 23 (Hususî muhabirimızden) İstanbul futbol şam piyonu Beşiktaş takımınm NewYorkun en ıyi oyuncularından mürekkeb karma takımla pazar günü yaptığı maçı on bine yakın bır kalabalık seyrettı. Bu arsda şehırdekı bütün Türkler ve Yunanhlar stadyuma koşmuşlardı Beşiktaş taraftarı olan bu seyırcıler onun muvaffakıyetlerını he yecanla alkışlıyordu. Maçın güzide seyircileri arasında Türkıy9 Birleşmiş Milletler mümessıli Buyük Elçı Selım Sarper, New York konsolosumuz F:kret Belbez, Washıngton askerî ataşemız Refık Tolga ile basın ataşemi? ; Nüzhet Baba, Istihbarat Daires Başkanı Nurı Ereç de bulunuyordu. Sahaya evvelâ Beşiktaş takımı çıktı. Siyah beyazlılar önlerinde Amerıkan bayrağını taşıyorlardı Arkadan, önlerinde Türk bayraren, bır ıkı saat uyuyabilmek ıçın uyku ılâcı alıp yatan... Saat dörtte kalkılacak. Çünkü dört buçukta b'zi istasyona götürecek olan otobüs gelecekmiş. Beşi yirmıde de tren kalkıyormuş. Hususî vagonumuz hazırmış. Uyumağa iki, üç saat ancak kalıyor. Bölük börçük uyumaktansa hiç uyumamayı tercıh eden arkadaşlar da var. Görüyorsunuz ya turne hayatı uzaktan görüldüğü kadar eğlenceli ve verimli olmuyor. Fakat zararı yok. Hesabda her ihtimal var, en iyileri de, en kötüleri de... Ama herkes gene neşeli, gene mesud... Artist mizacı bu... Doğrusu ben bu turnenm en güzel hatırasını Mersinde kaydettım. Çünkü on beş gündür sıhhat haberini alamadığım ve pek özlediğim oğlum Ali Arcanla telefonlaştım. Onun hasretıni çektiğim sesini ve bana tâ uzaklardan «babacığım, iyiyim, sakm merak etme, sınıfımı da geçeceğım, sıkı çalışıyorum» dediğini duydum. Yaşasın Mcrsin... etmişti. Fakat tiyatroya gidince geldiğine memnun oldu. Piyes pek hoşuna gidiyordu. Öyle tipler vardı ki ve aktörler bunları öyle güzel canlandirıyorlardı ki! Bir aralık yarundakinin kolunu dürttü: « Bak bak!» dedi, .tıpkı bizim Mr. Simpson değil' mi?» Miss Turnbull cevab vermedi. Mrs. Pigeon da o zaman tiyatroda konuşmanın doğru olmadığuu hatırlayıp sustu. Çıkarlarken, nihayet söz hürriyetini kazanmış bir insan halile derhal boşandı: • Tipler hakikaten pek canlıydı. Ben münekkid falan değilim ama, şu Masterson denen kimse, sahiden tebrike şayan. Yalnız bir jey var ki, kendisini görsem söylerim.» Miss Turnbull merakla sordu: < Nedir o?» Mrs. Pigeon tecrübeli bir insan tavrile içini çekip başını salladı: < Hepsi iyi hoş ama, muharrir bir yerde yanılıyor: Ne yaparsınız yapın, insanlan 3İr türlü uslandıramazsınız. Ben bunu bilirim, bunu söylerim.» Miss Turnbull güldü: « Orasını herhalde muharrİT de bilir ama, mahsus bu şekilde göstermiştir. Başka türlü piyes olmazdı ki.» Mrs. Pigeon'un insanlann uslanamıyacaklarına dair olan kanaati biraz sonra tekrar kuvvetlendi; Miss Turnbull otobüse binmek istememiş, taksi çağırmıştı! Tam binmek üzerelerken fjenc bir adam atıldı: « Tebrik ederim, Miss Masterson,» diye elini uzattı. «Piyesiniz harikulâde! En aşağı iki ay tutar!» Miss Turnbull: *Eyvah!> der gibi bir hareketle ellerini yüzüne kapamış, ağlayama başrkmıştı. Şofore adresi Mrs. Pigeon verdi. Genc adam şapkasmı sallayarak arkalarından selâmladı, uzaklaştüar. Miss Turnbull: «Bir gün olup meydana çıkacağuu biliyordum ama, bu kadar çâbuk olacağuıı hiç sanmıyordum» diye sızlanıyordu. Sonra gözlerini açtı: «Ozür dilerün, Miss Pigeon» dedi. «Kızdınız d e p mi bana?» Mrs. Pigeon hayretini sükut içine gömüp hafifletmeğe çalışıyordu. Bir müddet daha konuşmadı. Sonra: «Ne münasebet, kardeşim! Neye kızayım!» dedi. «Bizim evi gayet iyi tasvir etaüssiniz. Bravo! Yalnız, bir şey soracağım.> « Buyrun, Mrs. Pigeon.» « Hem o örgü islerine, hem piyes yazmaya nasıl vakit buldunuz?» Miss Turnbull, artık iatediği kadar samiml olabileceğini anlamanm veıdiği hazla gülu.»ısedi: « Merak etmeyin, Miss Pigeon» dedi. «Bundan sonra geceleri erken yatacağım, uykusuzluöumu bol bol alacağım, siz de elektrikten bol bol tesarruf edersiniz!» Gülüştüler. Ertesi gün, Miss Turnbull, öğle yemeğinden sonra odasına çıktığı zaman, kendi elile islediği örguyü odasındaki masaya örtülmüs buldu. Mahmud Makal, Üniversite bahçesindc Büyük apartımanlar, geniş asfalt dık ve değerli ilım adamımız Ord göstermek ülküsile Mıhmud Makal zaten bu ülküca^deler, meydanlar, parklar, göz Pıofesör Sıddık Sami Onarı ziyalerı alan mağaza ve dükkân vitrin ret etti. Kıymetli hocamız, Mah nun esın, koyün kulu, kolesı ıdi. leri, zarif elbiselı inaanlar, guzel mud Makalın mutevazı kitabını Sayın profesöre, kovde kaîacağını, kadmlar, tramvaylar, otobüsler, şık satır satır okumuş ve genc yiza tahsilini bu mutevazı muhitlerde Bu sırada tak=iler, kayıklar, vapurlar ve Bi rını gıyaben takdıre, tebrike lâyık geliştıreceğinı soyledi zim Köy öğretmeni Mahmud Ma bulmuş. Bu sebeble köy öğretme Sıddık Sami Onar, idare hukuku kalın hayatında ilk defa gbrdüğü nini büyük bir sevci ile karşıladı. dersine giriyordu. «Bizim Köy» Üstad, Makala şöyle diyordu: müellifi de bu derste bulunmak daha bir sürü şeyler... Sizi tebrik ederim, köy haya arzusunu gösterdi ve değerli proEvet, «Bizim Köy> müellifi büti'n bunları ilk defa gorüyor ve tına, daha sonra koy ıstırabına fesörle birlikte smıfa girdiler. Mamuhakkak ki hayretler içinde ka tamamen nüfuz etmışsiniz. Bir iç kal bir sa*t kadar süren takriri bülıyordu. Fakat derhal belirtmek timaî hastalık ancak böyle bir vu yük bir dikkat ve alâka ile takib isterım ki, Makalm bu hayreti, kufla teşhis olunabilirdi. Sonra gö ediyordu. Ders bitikten sonra köy tramvay satın almağa kalkışan Hacı rüş ve sezişiniz fevkalâde açık ve öğretmeninin etran Hukuk fakülAeanın sımarık şaşknhğından ta samimidir. Lisanınız ise bu sami tesi öğrencilerile kuşatıldı. Münevmamen ayrıdır ve içli, özlü bir ifa miyetin en güzel bir ifadesi halin ver gencler Mahmud Makala türlü sualler soruyorlardı. Koy öğretmede ve mana taşımaktadır. dedir. Koy oŞretmeni, İstanbulu gezip Genc öğretmen, sayın Profesörün ni bütün bu sualleri etraflıca cedM>stıkça ve büyük şehri tanıma hakkındaki bu takdirkâr sözleri vablandınyordu. Yemeği sayın proğa çahştıkça, kitabmda da açıkça karşısında renkten renge giriyor, fesörlerle bir arada yiyen Mahortaya koyduçu gibi köy ve köylü kızanp bozanyordu. Kısa bir za mud, değerli ilim adamlarımızla ırahrumiyetlerinin yarasile sızlıyar. man sonra bu sıkılganlıktan ken tanıştı. Saat 14 te Üniversiteden ka'Hnin daha da kanad'ğını duyu disini kurtarabildi ve tahsilini ge ayrıldık. Mahmuda Beyazıd kulesini gösyor. Gerçi o pek belli etmemeğe lıştirmek arzusunda olduğunu söyçalı^yorsa da ben ılamıyor, his liyerek bu hususta kendisine ne terdim. Kuleyi uzun uzun seyrett l k t e n s o n r a : 6°*.mivor değilim. Her adım ba«ın gibi tavsiyelerde bulunabileceklerini sordu. Sıddık Sami Onar, Mah Göke varıyor dedı. Aceb kaç da ve ilk defa gördüğü bir manmud Makalın görgü ve bügisini kavak boyu var ki'.. zara k n r ^i'inda bana;' Aksaray ilçesinde kavak ağacı Ah diyor, şu gördüklerimin arttırma yolunda canla başla çabinie biri, bizim oralarda olsaydı. . lışmasını tavsiye ettikten sonra pek bol olduğu için Mahmud Makal yüksekhijın ölçusu olarak onu Evvelki eece onunla Beyoğluna dedi ki: Fakat şu şartla ki, köyden ay ele alıyordu. çıktık. İstiklâl caddesinin bol ışıklı Ferdi ÖNER kalrlırımlprnda yürürken sordum: rılmamak, köylüye dajmî bağlıhk Sokaklırımızm gece halini nasıl buldun 1 ' |(i|iss Turnbull'un odasındaki elekGülerek şu cevabı verdi: " trik lâmbası ne zaman bozulsa Bu da sorulur mu ağafcey. Si pansiyon sahibi Mrs. Pigeon onun zin şehirde çeceler de gıîndüz cibi yerine daha zayıf bir lâmba koyHalbuki bizim sokaklarımızı ay ışı mak ister, fakat merhameti elverp, evI"iiTiizin karanlığım da çıra mezdi. a\ rlınlatır. Bir bakıma haklıydı: Çünkü Miss = Mahmud Makalla aynı gece Rad Turnbull sabahlara kadar oturuyrevine uğradık ve onunla tesis yor, elektrik yakıyordu. Halbuki İeri gezdik. Köy öğretmeni radyo elektrik parası da kiraya dahildi yu eecen yıl Aksaray ilçesinde 'bir ve kiracıların sarfiyaü hep ev sakahvede eormüş, ne işe yaradığı hibinin kesesinden çıkıyordu. Fanı dı orada öğrenmis. Bu yeni ica kat, ortada bir de merhamet denen tfın çok seyler bellettiğini ve bu bir şey vardı, değil mi ya? Kendisine sorarsanız, Mrs. Pigear?da keder dağıttığını. söyliyerek on kimsenin mahremiyetine girilâ>'e ediyor: Edınmesi de, dinlemesi gibi mek istemezdi; pek o kadar mütek^lav olsavdı şu makinenin. Köy cessis ve meraklı bir insan değiller için çok lâzım amma, pahalı. di. Yalnız, tesadüfen öğrendiği • bazı şeyler vardı. 44 numarada kapıK'Tiin kudreti yeter almaya. nın altından geceyarılanna, hat^l Bır aralık fasıl heyetinin nesri sabahlara kadar ışık sızdığıru da yat vaptığı salona indik. Ses kon böyle «tesadüfen> öğrenmişti! trol idaresinin camından, çalan ve Kiracılaruım, dışarıda ne yaptıkokııyan sanatkârları görüyor ve ları, nereye gittikleri de onu alâfpsh dinlivorduk Dinledisimiz ekadar etmezdi. Fakat bir gün, gene serler cidden şrüzeldi ve çalman tesadüfen,Miss Turnbull'a bir tuparçalar Mahmud Makalı içrten hafiyeci dukkânından çıkarken c armıstı Buvük bir dikkat ve a rastladı. Kadıncağızın bu tesadüfe lâka ile hattâ nefes almaktan çe biraz canı sıkılır gibi olmuştu. kinerek sanatkârları seyrediyor ve Fakat Mrs. Pigeon tatlı bir gülumdinhyordu. seyişle selâm verip yandaki cadF'sıl heyetinin nesriyEtını sonıı deye saptı. ra kadar tak'b ettik. Ses kontrol Biraz gittikten sonra arka yoldan çıkarken, Turk musi döndü, aynı yere çıktı ve dukkâna kisi hakkında ne düşündüğünü sor girdi. Gözüne güzel bir dantele dvn Mahmud az evvel dinlediği atkı ilişti. Eline alıp baktı. Tezr?"rn«!erin tesıri altında idi. gâhtar, onun alâkasını görunce Davul ve kavaldan gayri bir i ı Z a h a t verd: mu^iki aleti bellememistim köyde « Sanatkâr ennden çıkmışür. yılmış, lâkin yedi buçuk İngiliz caktı. Bunu bütün kiracılar memdedi. Enstitüde de mandolini gör Fakr bir kadıncağız gece sabahla lirasına bir çırpıda kıyamamışü. nuniyetle kabul ettiler. düm. Şimdi sevrettiğim musiki a ra kadar göz nuru döküp bunlan Noel geliyordu. Miss TurnbuU'un Mr. Simpson: «Meselâ belâ okuletlerini ilk defa görmüş oluyorum. i ş ı i y o r . Sonra bize bırakıyor. Satı üç ayhk borcu birilcnişti. Geçen yandan ceza almsın,» dedi. Heie o değnek gibi seyle çalınan j 1 ] r s a b i r m&iiiT komisyon alıp ust hafta çamaşırcıya da bir şey gönMr. Ramson bununla kendisinin aletin sesi pek hoşuma gitti doğtamamile ona veriyoruz. dermemişti. Yalnız, tuhaf değil mi, kasdedildiğini anlamıştı. « Yemeğe geç gelenlerden ceza Zavallı, ekmek parası yapıyor.. > son günlerde öğle yemeklerini dıVahmudun «o değnek gibi şeyle ahnmalı,» diye bir teklifte bulunTuhaf değiî mi, o günden sonra şarıda yemeyi âdet edinmişti. cr'man alett. dediğinin ne olabile Miss Turnbull'a daha çekingen bir Fakat Mrs. Pigeon kimsenin hu du. ced'ni sanırım ki şu anda siz de hal geldi. Mrs. Pigeon'un âdeti de susiyetine karışmazdı. Sormadı. Mrs. Faversham adeta canhevp^k tahmin edemezsinız. Sizi daha ğildi; kiracılarının hususiyetlerine Sormak da istemedi. lile atıldı: fazla üzmemek içiçn bu musiki a karışmazdı ama, geceleri usulca Şimdi onun zihnini meşgul eden « Aman, unutmayın! İnsanı ! e l nin ne olduğunu söyliyeyim; yukan çıkıp kırk iört numarada bir düşunce vardı: Ne yapıp ya yarım saat banyonun kapısuıda Kenan... hâlâ lâmba yanıyor mu diye bak pıu şu masa örtusünü almak lâ bekJetenlerden de ceza alahm!» Sever misin musikiyi Mah maktan kendini alamıvordu. Yal zımdı. Düşündü, taşındı, nihayet İlk cezayı Mr. Ransom verdi. mud1' Daha o gün, öğle yemeğinden nız, ışığı gördüğü zaman, bir daha bir çare buldu. Bayılırım .. Enstitüde mahallî sefere lâmbayı zayıflatmayı artık Kendi kendıne: «Bir elin sesi sonra, pencerenin önüne dikilip: köv sarkıları çığırırdık. İçlerindf» aklmdan geçirmiyordu. Miss Turn çıkmaz,» diyordu. «Allah belâsuu versin! Gene yağöyle güzel türküler vardır ki... Ertesi gun pansiyonun yemek mur yağıyor!» diyince, ittifakla bull'un gözlerine acıyordu çünkü. Hangisini seversin?... Bir sene kadar böyle geçti. Bu salonundaki büfenin üzerinde bir hüküm giydi, «M. P. C. C.» kuru He^si de guzeidır. Lâkin müddet zarnnda Mrs. Pigeon'un kutu gordüler. Ortasında para at suna bir şiling atmağa mahkum «Kayseride oldum ienderme» şar pansiyonunda hiç bir değişiklik ol mağa mahsus bir delik vardı, üst edildi. kısı hepsinden baskmdır. Hem oi madı. Yalnız, son günlerde bir ke tünde de «M. P. C. C.» harfleri Ondan sonra, muhtelif cezalarla eim köyluler de bu şarkıyı pek re Miss Turnbull, o zamana kadar bulunuyordu. Orada sessiz, sada kutuya epey para atıldı. En mühim severler. Bu türkü onlara sapan hiç âdeti olmadığı halde, bir gün sız duran bu kutu, bütün kiracıla varidatı da Mr. Simpson'un akşam ardındaki bütün yorgunluklarını öğle yemeğini dışarıda yedi. Dd n, en veciz bir dille, ianeye davet yemeklerine geç geüşi teşkil edihemencik unutturur... yordu. nüşünde de «Sarmaşık» lokanta ediyordu. •Z. * ! . * * ' smdaki yemeklerin nefasetini anFakat, bütün bunlara rağmen, Mr. Ramson merak etti: T* * * t" T «Bu harfler ne ifade ediyor?» Mrs. Pigeon Noele iki gün kala Dün öğleden evvel «Bizim Köy» latmadan edemedi. kutuyu açtığı zaman yedi buçuk Mrs. Pigeon arasıra gene o tuha dıye sordu. yazarile Ünıversiteyi ziyaret ettik. Mrs. Pigeon onu paylar gibi bir ingiliz ürasımn toplanmaktan heDaima öğrenmek ve daima oku fiyeci dükkânına gidiyor. El örgünüz pek uzak olduğunu gördü. mak arzulariîe dolup dolup taşan sü atkı, eldiven, kazak gibi şeyle hal aldı: Fedakârlık gene kendisine düşü «A! Bilmiyor musunuz? En bu köy çocuğu. değerli ilim mües re bakıyor, dükkâncıyı komisyosesemizin kapısmdan içeriye gir nundan biraz daha fedakârlığa razı meşhur hayır müesseselerinden bi yordu. « Ne yapalım!» dedi, «bu sene diği andan ıtıbaren büyük bir he edebilirse bunlan alıyordu. Çünkü ri. Herkes bilir.» yecan içindeydi. benliğini tamamen Miss Turnbull'a yardım etmek lâMadem herkes bilirdi, Mr. Ram hindi yemeyiz.» saran ve yüzüne vuran hissin sa zımdı. Aksi takdirde kirasını ve son da bilir gibi davrandı ve başını dece hürmet olduğu görülüyordu remiyecek, çamaşırlarını yıkatma salladı. Mrs. Pigeon o sene hindi kesmeMrs. Pigeon «M. P. C. C.» nin di. Arıfe gunü Miss Turnbull geMahmud Makal, bu büyük ilim ğa gönderemiyecekti. Fakat mesele sade onun yardı varidatını temin için bir kaide lıp üç aylık borcunu verdi ve bir mibedınin bevaz mermer merdiven lerınden çıkarken tam bir vecdi mile bitmezdi ki. Mrs. Pigeon'un koymuştu: Panjyonun âdetlerıne kutu uzattı: da kesesi pek derin değildi. Meselâ, aykırı hareket edenlerden para ce« Bu da size hediyem,» diyerek istiğrak içindeydi. Once. Hukuk fakülesidne uğra bugün gördüğü masa örtüsüne ba zası alacak ve bunu kutuya ata dışarı fırladı. BesikUs takımı NewYork tutra meydanmda ğıle NewYorklu!ar göründü. Her iki bayrağın görünuşü seyir cılerin coşkun alkoşlarile karşılandı. Sonra millî marşlar çalındı. İstıklâl marşı işitildıği zamao Beyirciler arasındaki bir çoH Türklerin gözleri yaşardığı görülüyordu. Maça saat 14.20 de başlandı Her iki taraf da sıra ile hücu ma geçiyordu ve rakibıni sıkıştırmaya başlıyordu. Bir kaç kere Beşıktaşhlar Amerikan kalesinf doğru akınlar yaptılar. Gerek bu akınlar, gerek Amerikalılarır inişleri netıcesiz kaldı. Nihayet ilk golü maçın 22 nc : dakıkasmda Şükrü kaydetti. BÜ. lend de Amerikan kalesine hayl) tehhkeli dakıkalar yaşatan şütler cekıyordu. Ondan sonra on dakika kada r üstünlüğü NewYorklular elo aldılar. Fakat hiç bir gol kayde demedıler. Maçın ikinci golünü Süleymandan aldığı pasla Bülend yaptı. Bir:ncisi gibi ikinci gol de müthij bir alkışla karşılandı. Amerikalılar çok güzel akınlar yapıyorlardı. Fakat bütün bu akınlar «Çengel» Hüseyinin oyunlarile karşılaşınca neticesiz kalıyordu. Bu sırada Amerikan kalesina karşı yapılan bir hücum esnasın. da NewYorklulara bir penalt) verildi. Bu penaltıyı Şükrü Beşiktaşın üçüncü golü haline çevirdı. Bu suretle maçm ilk yarısı 30 Beşıktaşın galibıyetile bitti. Aradaki dinlenme devresi esnasında Birleşmiş Milletler mümessilimiz Selim Sarper, Beşiktaşlılarm yanına geldi ve onları gerek oyunları, gerek gösterdıkleri intizam bakımından Amerıkan halkı üzerinde yarattıkları iyi intıbadan dolayı tebrik etti Maçm ikinci yarısı başladığı zaman Amerikan takımınm sahaya bambaşka bir tertible çıktığı görüldü. İlk on beş dakika Amerikahların hâkimıyetile geçti. Nev^Yorklular müdafaa hattımızın bazı hatalarından istifade etmesini bilerek üçüncü, on al. tıneı ve yirmi beşincı dakikalarda birer gol kaydettıler. Böylece 33 berabere bir vaziyet hasıl olmustu. Fakat Beşiktaşhların maneviyatı kırılmadı. Derhal kendilerini toparladılar ve yeniden oyuna hâkim bir vaziyet aldılar. Vâkıa bazı fırsatları kaçırdıkları oldu; lâkin bu devrede Bülendin kazandırdığı iki golle Beşiktaş, maçı &3 galibiyetle bitirdı. Oyuncularımız sahadan ayrılırken her iki tarafın takdirlerini toplamış bulunuyorlardı. Küçüh Hikâye Yazan: Nora Lofts Mrs. Pigeon'un Merhameti Çeviren: Vahdet GUItekin = ; Yüzme Kulübü jimnastife müsabakalan İstanbul Yüzme İhnsas .Kulübünün 1950 jimnasük birinciliği müsabakalan bugün saat 18,30 da Açıkhava Tiyatrosunda yapılacakür. Spor sever halkımızın parasız olarak seyredebileceği bu müsabakalarda barfiks, paralel ve yer jim« nistikleri yapılacak. ve Şehir bandosu da iştirak edecektir. c Iranlı Fulbolcular Dün Geldi >i Mrs. Pigeon onun arkasından şaşkın şaşkm baktı. Sonra kutuyu açtı. İçinden güzel bir güderi çanta çıkmıştı. En aşağı dört İngiliz lirasına almabilecek olan harikulâde bir kadın çantası! Mrs. Pigeon çocuğunun hareketinden hem hoşlanan, hem öfkelenen bir anne halile: «Bu insanlar uslanmazlar, vesselâm!» diye söylendi. Hele mutfağa gidip de, Miss Turnbull'un ahçı kadına da Ankara yününden bir kazak hediye ettiğini öğrenince «fesubhanallah!» der gibi başuıı salladı. İçinden: «Neme lâzım! Benden günah gittü. diyordu. Bir kaç gün sonraydı, Miss TUTD bull geldi: « Sizden bir ricam var, Mrs. Pigeon,» dedi, durdu. Sözünün arkasmı bir türlü 3etiremiyor, kızanp bozarıyor, sıkılıp bükülüyordu. Mrs. Pigeon evvelâ, para istiyecek, yahud gelecek ay kirasını ve remiyeceğini söyliyecek sandı Fakat Miss TurnbuU'un ricası baın başka bir şeydi: « Yarın akşam benimle beraber tiyatroya gelir misiniz Görmek istediğim bir piyes var J ••*J^ « = = da...» Mrs. Pigeon ko^kulan tahakkuk etmediği için memnundu. « Hayhay,» dedi. «Maalmemnuniye. Yalnız bir şartla: Biletımin paıasını ben vereceğim.» Miss Turnbull hemen atıldı: « Yo, bCetler alındı, birisi verdi... Noel hediyesi olarak.» Mrs. Pigeon kırarısının rıcasınt sırf haürını kirmamak icin kabul İran futbolcuları hava alanmda, kendilerini karşılıyanlar arasında 28 mayıs ve 1 haziranda rml'î mılel hakem Mahmud da c rı ve temsilî iki maç yapmak üzere bır uçakla şehrımıze gel"! ~ı r. ,davet edilen İran futbolcuları Millî ta'cıma davet edilen dün gece 20.30 da uçakla gelmışoyuncular lerdır. Kafile 18 futbolcu ve iki ıdareciden müteşekkıldır. Hava j 28 mayıs pazar günü yapılacak yollarımızm bir uçağıle Yeşılkö Turk:ye İran mıllî maçı ıçm ye gelen futbolcuları büyük bır Futbol Federasyonumuz şu futkalabalık karşılamıştır. iran Baş bolcuları davet etmektedır: Fenerbahçeden: Hılmı Erdağ, konsolosu, İstanbul Bolge Mudürii Vahi Oktay, Futbol Fe Kâmıl Ekın, Erol Keskın, Lefter derasyonu mümessilı Salâhad Kuçukandonıadıs, Halıd Derındin misafir futbolculara birer gor. buket vermişlerdır. İranlı futGalatasaraydan: Turgay Şeren, bolcular bugün Şeref stadında Nacı Özkaya, Doğan Koloğlu, İsbir antrenman yapacaklardır. fendıyar Açıksöz, Reha Eken. Misafir futbolcular Tarabyada Vefadan: Şükru Ersoy, Rahmı Konak otel.ne yerleşmişlerdır Denızoz, Melıh Ilgaz, Bülen4 Pazar günü İnönu stadında yapı Varol. lacak Türkıye İran maçını idaAnkara Demirspordan: İsmet re etmek üzere Mısırlı beynel Berberoğlu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle