18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 Mayıs 1930: CUMHURİYET. BÎR DAKİKA : Radyo savaşı abiî ve siyasî, hudud tanımıyan radyonun, BatıDoğu soğuk harhinde mühim bir rol oynaması beklenmelidır. Londrada üç Dış İşleri Bakanı toplantılarını müteakıh aynı sehirde bir konferans akdeden İngiliz ve Amerikan radyo idarecileri «Kâğıdsız ve mesafesiz» bir gazete addedilen radyonun mevrud durumda ne gibi vazifeler ifa edebileceğini kararlaştırmı«lardır. «Amerikanın Sesi» ve B.B.C. nin temsilcilerinin islirakile yapılan bu konferansta, bundan bir sene evvel baslayan demir perde gerisi için yayınlar servislerinin koordine edilmesi meselesi incelenmiş ve bir anlasma^a varılmıstır. Üçler konferansında varılau «her cephede komünizmle mücadele» kararına uygun olan bu anlaşma muhakkak ki soğuk harbi biraz daha şiddetlendirecektir. Uzmanların, demir perde gerisi için yayın yapan radyo postalarmın adedini yükselrmcyip bu istasyonların kuvvetini arttırmaya karar verdikleri belirtilnıektedir. Önü,müzdeki günler içinde 70 e yakm radyo istasyonu, bundan bir sene evvel başlayan radyo savasına yeni bir hi7İa devam edeceklerdir. Ayrıca. Sovyetlerin milyonlar sarfederek vücude getirdikleri 200 den fazla bozucu istasyonun baltalayıcı faaliyetini önlemek maksadile de dalça U7unluklannda bazı değişiklikler derpis edilmiştir. Radyo uzmanlan, Moskova radyosunun ana yurd yayınlannda kullandığı dalga uzunhıklarına yakın uzunluklar üzerinden yayınlar yapılmasını tavsiye etmisler ve böylelikle Sovyet radyo şebekesinin müşkül bir duruma düseceğini kaydetmislerdir. Kabul edilen bu teklif tatbik mevkiine konuiduğu gün Sovyet bozucu istasyonlarının faaliyeti yalnız batı radyolarma değil, fakat aynı zamanda kendi radyolarının neşriyatına da tesir edecektir. Bu yapılmadığı takdirde de her iki neşriyat knlayhkla dinlenebilecektir. Komiinizmin yayılmasmda mühim bir vasıta olan basım, haber ve yortımla takviye etmek için Moskovanın basvurduğu en sağlam irtibat vasıtası radyodur. Gayet genis bir bölgeye yayılmış olan gazete ve derçiler telefon veya telgraf'hat larından ziyade haberlerini radyo servislerinden temin edebilmektedirler. Rus bozucu istasyonlann faaliyetlerine devamı bu gazeteleri haber kaynaklannın büyük bir kısmından mahrum edecek. bu da Rııslann dahildeki ideolojik kanpanyalarını sekteye uğratabilecektir. Batının propaganda yayınlarına hâkim olacak psikolojik hava da uzıın münakasalara yol acmıstır. Amerikalılar daha çok siyasî haberlerle yorumlann. mahallî mü2ik ve mütenevvi haberlerle karıştırılarak verilmesini istemisler, İngilizler ise haber ve yorumla iktita edilmesi prensipini müdafaa etmişlerdir. Demir perde gerisindeki halJtın esasen bu yayınlan dinlemek icin kendini tehlikeye sokacağmı ve bıınlara tahsis edilecek vaktinîn gayet dar oldıığu hnsusu nazan itibara almarak İnçiliz sisteminin kabul edilmis olması muhtemeldir. Batı yaymlannm demir perde gerisinde dinlenip dinlenmediği raeselesine gelince bu hususta kati t>ir sey söylenemez. Yalnız bu yaymlan bozmak maksadile Rusyanın bu kadar geniş faaliyet göstermesi bu haberlerin hedeflerine ulaştığma bir delil addedilebilir. Bfar Amerikan istatisriği, Rusyada 4 milyon alıcı makine olduğunu, bunlann onda birinin de kısa dalga alıcı istasyonlan oldnğunn beUrtmektedir. Bu vaziyette. batı yayıntermın isahet ettiği kütle, uımrm! nüfusa nisbetle gayet ufak kalmaktadır. Bu noktayı gözönünde buhınduran Londra konferansmm Iran, Seiânik, Merkezî Avrupa ve Uzakdoğn gibi demir perde hududu yakmlanndaki verid postalara büyük bir ehemmiyet ayırdığı ve bunlann bilhassa orta ve uzak dalga üzerinde neşriyat yapmalannı karar altına aldığı anlaşümaktadır. Radyoyu icad edenler trannn sulhtan aynlmaz bir parça olduğunu söylemişler, fakat seneler geçtikçe «radyo topçuluğunun» umu T Baştarafı 1 ind sdhifede cağıdır. Eski tasavvur, Anayasa tadilleri, Âyan Meclisi teşkili ve Cumhur Başkanı yetkilerinin genisletilmesi gibi kararları Kurultaydan geçirmek üzere hazırlıklar yapılması idi. Bir türlü toplanamıyan Kurultayın tarihi nihayet tesbit edilecekse de bugün C. H. P. yi bundan önce meşgul eden mühiro meseleler sarmış bulunuyor: Mağlubiyete uğramış olan partinin İnönünün liderliği altmda toparlanması basta gelmektedir. C. H. P. bu inhizamın somında maddî ve manevî bir çok kaynaklardan mahrum kalmıştır. Ağır seçim masraflarmdan başka önümüzdeki yıllar içinde yalnız kendi yagile kavrultnak mecburiyeti baş göstermiştir. İşleri eskisi gibi bol masraflarla yürütmek imkânj son derece azalmıştır. Partinin memleket emrinde tam ve dürüst bir muhalefet yapılması için üyelerin azamî feragatle çalışmaları gerekiyor. Yer yer ümidsız veya mütereddid vaziyetler gösteren teşkilât üzerindeki ağır havanın dağılması da günün meselesid'r. Bilhassa yüksek kademelerden örnek çalışmalar, maddi ve manevî fedakârlıklar beklenmektedir. Bu G H. P. Divanı bugün Helikopterin Ankaradaki bir toplantı yapıyor gösterileri arada ilk ağızda partiye mühim teberrular yapılacağmdan da bahsedilmektedir. Bu mütaleaların sahibleri Halk Partismin şu günlerde her bakımdan güç biı durumda bulunduğunu tesbit etmektedir. Alınmakta olan tedbirlerin partinin muhtelıf kanadlarını aynı zamanda memnun etmesi lâzımdır ve ilâve edildiğine göre meselâ Nihad Erimin parti propagandasının başına getirilmesı bazı C.H.P. li mahfilleri hic de hoşnud etmemiştir. Part.nin daha ziyade ifrat kanadında beliren teklifler bu neticede sorumlu olanlarm aynı sakat yolda yürüyecekleri endişesini taşıyor. Bu müşahedeye göre haziran sonunda toplanması düşünülen kurultay çalışmaları çok heyecanlı safhalar gösterecektir. Demokrat çevreler, muhalif partinin iç bünyesindeki huzur suzluklarla pek alâkadar görünmüyorlar. Buna mukabil muhalefeti ilk ağızda büsbütün zayıf düşmekten koruyacak bir karar da alınmış gibidir. Seçim sonunda Demokrat Partiye yazılmak için geniş bir akın başlamış olduğundan kayıd muameleler.nin her tarafta durdurulüuğu haber verilivor. Son teselli Ankara 25 (Telefonla) Helikopter uçağı bugün Ankara üstünde gösteriler yapti. Çankaya köşkü civannda yapılan gösterileri Cumhur Başkanı da alâka ile takib etmiştir. Bayar helikopterle bir uçuş da yapü. Bundan sonra helikopter, İç İşleri Bakanlığı önündeki meydanın üzerine gelerek pek küçük bir saha üzerinde bütün hünerlerini göi termiştir. Meydanda toplanan kesif bir kalabahk, uçağın iniş ve çıkışlarıru, diğer hareketlerini merakla seyretmiş ve yere indiği zaman helikopterin etrafına üşüşerek merakla tetkiketmiştir. Bakaıtların teşkilâta tamimleri Ankara 25 (a.a.) Ulaştırma Bakanı Tevfik İleri Bakanlıb teşkilâtına aşağıdaki genelgeyi göndermiştır: «Sayın Adnan Menderes kabinesmde Ulaştırma Bakanlığı vazıfesıne başlamış bulunuyorum Memleketin iktisadî, içtimaî, idarî hayatında ve millî savunma hizmetlerinin ifasın.da pek ehemmıyetli vazıfeleri yüklenm:ş bulurîan Devlet Demıryolları, Devlet Denızyolları, Devlet Havayolları ve Posta, Telgraf ve Telefon teşkilâtımızın mutlak biı intizam ve âhenk içmde çalışmaları işletmelerimızın ana prensipidir. Bütün mesai arkadaşlarımm gayret, dürüstlük ve yardımları» na güvendım. Çalışmalarımızda vatanda^a İyi hizmet etmek baş prensipimiz ve itiyadımız olacaktır. Tasarrul zihniyetini daima ön plânda tutacağız. Tam randıman vermiyen bir çalışmayı israf telâkki edeceğiz. Türk basınında hizmetlerimize müteallik olarak çıkacak ikaz ve tenkid yazılannı yerinde halk hizmetleri gibi telâkki ve önemle takib edeceğiz. Bütün arkadaşlarıma başarılar diler'm.» Baymdırhk Bakanının tamimî Ankara 25 (a.a.) BayındırliK Bakanı Fahri Belen, Bakanlık teşkilâtına aşağıdaki tamimi göndermiştir: «Bayındırlık Bakanlığı vazife ve sorumluluğunu üzerime almış bulunuyorum. Bu vazifepin ıfasmda arkadaşlarımm doğru, verimli ve bılgıli çalışmalarına güveniyorurn. Bu hususta edirıd ğlm ihübalar bana ümıd ve emnıyet telkin etmiş olduğu ıçın de bahtiyarım. Yurdumuzun müdafaasında, iktisadî kalkınmasmda ve halkımızın refah seviyesinin yükselmesinde baymdırhk işlerinin önemi, çalışmalarımızm her türlü fedakârhk ve feragatle ıfasını zarurî kılmaktadır. Vazıfclilerin halka h>zmetten şeref duyacaklarma ve halkla temas ve münasebetlerinde karşılıklı saygı ve itimadın yaratılacpğma imanım vardır. Hepinizi sevgi ile selâmlar başarılar dilerim » Herkes bir memnun, bir memnun ki sormaytn gitsin. $Ieğer, memleket işlerini yoluna koymak için, illâ muhalefete geçmek şartmış! C. H. P. gazetelerine bakıyorsunuz: Hele bir muhalejete başlıyalım da siz görün. C. H. P. sözcülerini dinliyorsunuz: Muhalefette, memlekete ne büyük hizmetler edeceğimizi az sonra anlarsınız. Peki. Onlart, inşallah, ileride gö'rür ve anlanz, yalnız şimdilik anlıyamadığımız bir nokta var: Bunca yillık iktidar devrinde kendilerini halka sevdiremiyenler, muhalefette acaba ne yapıp da beğendirecekler? Yoksa, muhalefet denilen şey bir nevi şirinlik muskası mıdır? D. N. Ortadoğuda takib edilecek üçlü siyaset Avamfiriblikten haze?., Baştarafı 1 ind sahifede seleyi yakından inceleyen 3 Dış İşleri Bakanı dünyanm bu bölgesinde sulhu ve istikrarı mühafaza için şu yolda hareket edilmesini kararlaştırmışlardır: 1 Arab devletlerile İsrail kendi güvenliklerini sağlamak ve bu bölgenin müdafaasında kendilerine düşen rolü ifa edebilmek içüı silahlı kuv\Tetlerini muayyen bir seviyede bulundurmak mecburiyetindedirler. Bu bakımdan bu memleketlerin silâh talefcleri bövle bir durumun ışığı altında incelenecektir. 2 tlgili memleketler alacakları silâhları tecavüzkâr bir harekette kullanmıyacaklarına dair söz vereceklerdir. Simdıye kadar aldıkları silâhlar için bu yolda teminatlar vermişlerdir. 3 Ögili devleÜerden birinin anlaşmaları veya hududları ihlâle hazırlandığı anlaşılır anlaşılmaz İn giltere, Fransa ve Amerika süratle mukabil tedbirler alacaklardır. Üçler böylelikle dünyanm bu bölgesinde sulhun ve istikrann muhafazası işine verdikleri önemi açıklamaktadırlar. Bu beyannameyi tefsir eden tngiliz Dış İşleri Bakanlığı sözcüsü, böylelikle Arab memleketlerinin sosyal seviyesinin yükselmesine daha fazla ehemmiyet verebileceklerüıi ve komünist sızmasma sed çekebileceğini kaydetmiştir. Washingtonda fcu beyannameyi tefsir eden Baskan Truman, Amerikanm Ortadoğuda sulhun idamesine ve bu bölgenin kalkındınlmasma verdiği önem iapat edilmiştir, demiştir. izde her yeni hükumet, her yeni vekil, hattâ her yeni umum müdür gelince; kahvehane dedikodulan şahlanır, gazete sütunlarına kadar girer. İçunizde avamfiribliğe doğru kuvvetli bir meyil vardır ki bunu bir türlü atamayız. Demokrat Partinin iktidara geçmesile bu sokak lâkırdıları da aldı yürüdü, adeta programlaştı. Bw lâfların bir siyasî parti ve bir hükumet progranu içine girmesini, ben hamalın frak giymesine benzetirim. Bu rivayetler arasmda yenî Cumhur Reisinin, Cumhur BaşkanIığı konağmda oturmayıp kendi evinde oturacağı, Cumhur Reisliğine aid otomobil vesair binek vasıtalarrnı ve koşkü hazineye iade edeceği de kuvvetli ve tasvible söyleniyor. Bunlar halkı ve bilhassa avamı belki memnun edecek şeylerdir ama ne devletin selâmetine, ne milletin istirahat ve refahına hiç bir faydası olmaz. Bununla da bir hükumet icraat yaptım demez. Bence her şeyden evvel hatırdan çıkmaması lâzım gelen şey bir Cumhur Reisi veya bir Başbakanın, bir Bakanın, bir valinin kendisine devletin tahsis ettiği şeyden istifade etmemek elinde olduğu haldo bn tahsisi iade etmek salâhiyeti olmadığıdır. Çünkü bu gibi şeyler şahsın değil, makamındır ve kanunlarla verilip ahnır. Bundan başka bu bina ve vasii talar, Türkiye devletinin şerefi ve o makamın vakarile mütenasib olsun diye verilmiştir. Demokrasi demek Cumhur Reisinin yaya yürihnesi, dört odalı bir apartımanda oturması demek değildir. Fransa Cumhur Reisi Elize saraymda oturur. İstanbul Valisinin, Bursa Valisinin, Muş Valisinin, hattâ bir knraborsacının konağı olur da Türkiye Cumhur Reisinin konağı olmaz mı? Kaldı ki bütün bu binalarm tahsisi sebeblerinden biri de Devlet ve hükumet Reisinin bir takım protomofer vazifeleri olmnsıdır. Geceyi kendi evinde, ziyafetl resmî konakta geçirmek gayritabiî bir şey ohır. Bundan başka devlet ve hükumet adamlannın da halk üzerindeki tesiri biraz da zevalire bağhdır. Barufçu ile bir mülâkat Baştarafı 1 ind sahifede ifaya çalışacağız. Gayretlerimizin bu ikinci safhasında da güzel anan%Ier tesisine hizmet edecek nümuneler vereceğimize inanıyoruz... Muhalefette gözönünde tutulacak meseleler nelerdir? • Bizim için ana meseleler dış emniyet ve iç huzur meseleleridir. Dığer inkişaf, sosyal ve ekonomik ve her türlü huzur bu iki esaslı temele dayamr.» Meclis dışında kalan arkadaşlarınızdan ne şekilde faydalanacaksınız? • Parti prensiplerini yaymak, sevdirmek ve yürütmek.. nerede bulunursa bulunsun her partilinin vazifesidir. Bu yolda bundan sonra da daha çok hararetli, metodlu, sistemü olarak ve bütün parti camiasında ahenkli bir fikir vahdeti içinde hep birbirircizi tamamlıyarak devam edeceğiz.v Türkiye kalesine yapılan yardımlar arttırılmalıdır Başmakaleden devam daha tekrar edelim ki Amerikanm askarî yardımı Türk donanmasını ve hava ordusunu, ihtiyac nisbetinde kuvvetlendirmemiştir. Bize yapılan iktisadî yardımlara gelince, bu yardımların, Türkiyeyi iktisaden kuvvetlendîrmekten uzak olduğu aşikârdır. Gerek Marshall plânı, gerekse Avrupa iktisadî kalkmma yardımmdan bize verilen para topyekun 118 milyon dolardan ibaret kalmıştır. Bunun 82 buçuk milyon doları Marshall plânmdan verihniştir. Geçenlerde yaptığımız bir mukayesede 3 milyon nüfuslu Irlandaya 120 buçuk milyon, 6 buçuk milyon nüfuslu İsveçe 85 buçuk milyon, 19 milyon nüfuslu Türkiyeye ise 82 buçuk milyon dolarlık yardım yapıldığını belirtmiştik. Nüfusları bizim nüfusumuzun yarısı, veya üçte biri kadar olmıyan Belçika, Avusturya, Yunanistan, Norveç gibi memleketlere de, bize nisbetle çok büyük yardımlar yapılmıştır. Burada yalnız Irlanda ile İsveçi misal göstermenıiz, bu memleketlerin de bizim gibi harbe girmemiş olmalarından ileri gelmektedir. Hakikatte Türkiye harbe girmemiş olmakla beraber, İkinci Dünya Harbinin başladığı 1939 dan bugüne kadar, millî müdafaamız için yaptığımız ağır ve azim masrafJar yüzünden, memleketimiz büyük bir iktisadî buhrana maruz kalmıştır. Bugün dahi iktisadî sıkıntüarımız hâlâ devam etmektedir. Bu hakikat dost Amerika tarafından da kabul edilmiş olmakla beraber, her nedense Türkiye, askerî ve bilhassa iktisadî yardım bakımından bir üvey evlâd muamelesi görmektedir. Bize yapılan yardımların ilıtiyaclarımızla mütenasib olmamasının sebebi nedir? Bunda eski iktidarın kusuru olup olmadığını bilmiyoruz. Eski Başbakan Semseddin Günaltay, geçen sene İstanbulda yaptığı bir basın toplantısında, Millî Müdafaa masraflarımızdan bir kısmının Amerikan yardımından karşılanması için teşebbüslerde bulunduğunu söylemişti; fakat bu teşebbüslerden hiç bir netice çıkmadı. Halbuki Yunanistanın askerî masraflarmdan büyük kısmı, Amerikan yardımile karşılanmıştır. Mr. Truman'ın Türkiye ve Yunanistana yapılan askerî yardımlar hakkında her üç ayda bir, kongreye verdiği Komünist Gin ve İngillere Baştarah 1 ind sahifede mamış ve sürpriz tesiri yapmıştır. Birleşik Amerika resmî şahsiyetlerinin bugün bildirdiğüıe göre, komünist Çüıin Birleşmiş Milletlere kabulü için sarfettiği gayretlerde, İngilterenin yalnız olarak çahşması icab edecektir. İnönii İsfanbula geliyor Ankara 25 (Telefonla) C H. P. Genel Başkanı îsmet înönünün 7 haziranda İstanbula giderek bir müddet istirahat edeceği haber almmıştır. Seçimlerin resmî neticesi Baştarafı 1 ind sdhifede günü yapılan milletvekilleri seçimine 8.905.57G seçmenden 7.916.091 seçmen iştirak etmiştir. Iştirak nisbeti yüzde 88.88 dir. Bu oylardan: Demokrat Parti 4.242.831 fad almış ve 408 milletvekili çıkmıştır. Demokrat Partinin aldığı oy nisbeti yüzde 53.59 dur. Cumhuriyet Halk Partisi 3.165.096 oy almış, 69 milletvekili çıkarmıştır. Kazandığı oy nisbeti yüzde 39.98 dir. 1 milletvekili çıkaran Mille) Partisi 240.209 oy almıştır. Aldığıoy nisbeti 3.03 tür. Dokuz bağunsız milletvekilinin aldığı oy sayısı 267.955 olup kazandıklam oy nisbeti yüzde 3.40 tır. Geçen devrede Meslise verüen fasarılar Baştarafı 1 ıncı sahifede yargılama usulü, telgraf ve telefon, il özel idaresi, ekonomi genel meclisi, memurların vazifelerile ilgili suçlardan dolayı, takibat ve muhakemeleri, ticaret, özel teşebbüs müstahdemleri, taşıtlar, gayrimüslim ruhanî reislerin ve cemaat vakıflanru idare edenlerin % seçim şekli, su işleri, adlî tıb müessesesi kanun tasansile af ve basın kanun tasarıları halen hükümsüz kalan kâğıdlar arasmdadır. Bah Berlin Belediye Başkanmın Celâl Bayara tebrik mesajı Ordu takunı mağlub oldu Roma 25 (Hususî) Ordu takımımız bugün İtalyan ordu takımile yapbğı futbol maçını 30 kaybetmiştir. îzmit adaylanndan Kemal öz mahkemeye verildi İzmit 25 (Türk Ajansı) C H. P. milletvekili adaylanndan, İzmitin eski Belediye Başkan» Kemal Öz, Seçim Kanununa muhalefetten Akyazı Savcılığı tarafından mahkemeye verilmıştir Öğrendiğimize göre, buna sebeb Kemal Özün Akyazıda yaptığı seçim propaganda konuşmalarım, ilçe seçim kurulu tarafmdan tesbit edilen meydanda yapmayıp, hükumet konağı önünde yapmış olmasıdır. Eski İzmit Belediye Başkanı nın duruşmasına bu hafta içinde başlanacaktır. Baştarafı 1 ind sahtfede dirler. Müşterek gaye ve karşılıkh anlayışa dayandığı için Amerikanın bu dostane münasebetlerin devam edeceğine tam bir itimadı var dır. Marshaü plânı idaresile meşgul olan bakanlığa yetkili bir şahsın tayinine kadar bu bakanlığın boş kalacağına dair Türkiyeden gelen haberler burada büyük bir a'.âka ile takib edilmektedir. Bu vaziyet, bu bakanlık mesuliyolini yüklenecek şahsm isnıi bahis mevzuvr edılmeksizin, Amerikada da çok arzu edildiği gibi Türkiyede de Marshall yardımı idaresini daha verimli olarak işliyecek hale getirmek isteğinin mevcudiyetine bir delil telâkki edilmektedir. Tiirkiye Amerika dosfluğu Prenses Faika Mısıra dönüyor NewYork 25 (A.P.) Dün, TransWorld uçak şirketinin bir tayyaresine binmek üzere bulunan Prenses Faika, «Rahat bırakılmak istiyorum» demiştir. Avamdan olan kocası Fuad Sadık ile birlikte Mısır'a gitmekte olan Prenses Faika, gezetecilerin, son Batı Almanya, Avrupa Wind»or Dükü îngîltereye günlerde Mısır Kral ailesi tarafmdan pek çok demeç verilmiş olduKonseyine girdi gidiyor ğunu belirtmeleri üzerine «kızkarBonn 25 (a.a.) Alman federal NewYork 25 (AP.) Dün, deşim (Fetıhiye) ve annem demec konseyi 16 oya karşı 27 oyla Batı yanında Düşes olduğu halde Queen de bulundular amraa, ben bir şey Almanyamn Avrupa konseyine iştirakini bu akşam tasvib etmiştir. Mary vapuru ile Paris'e mütevecci soylemedim» demiştir. hen buradan ayrılmış olan Windsor Dük'ü İngiltereyi de ziyaret ede PROF. NİMBUS'ÜN MACERAL ARI: ceğini açıklanuştır. Dük, bu seyahatinin, iddia olunduğu gibi, hatıratınıa Kral ailesi nezdinde iyi tesir yapmamış olmEsı Ue bir ilgisi bulunmadığını da kaydetmiştir. Dük, Avrupada bulunduğu sırada, hatıralarınjn genişletilmiş şeklinden ibaret olacak bir kitaba da çalışacağını açıklamıştır Berlin 25 (a.a.) Batı Berlin Necdet EVLİYAGİL Belediye Başkanı Ernst Reute? Türkiye Cumhur Başkanı Celâl raporlar, altı aydanberl yayınlan Bayara bugün bir tebrik meksajı madığı için bugünkü variyeti bil göndermiştir. miyorsak da, Yunanistanın askerî Prof. Ejnst Reuter, mesajmda masraflarınm Amerikan yardımından ödenmesine devam edildiğini ezcümle şöyle demektedir: sanıyoruz. «Modern Türkiyenin BaşkanlığıMarshall plânımn Türkiye tem nız altmda, banisi Kemal Atatürkün silcisi, Mr. Russell Dorr, geçen izinde ilerlemeğe dewam edeceğine lerde İstanbulda yaptığı basın top eminim.» lantısında, Türkiyeye yapılan ikProf. Ernst Reuter, Almanyada tisadî yardımın, iktidarın değisme Nazi rejimi hüküm sürdüğü sırada sine rağmen, eskisi gibi devam e Ankarada Celâl Bayarın deruhde deceği hakkında kat'î teminat ver ettiği bir Bakanhkta 12 sene vazife misti. İktisadî yardım, şu veya bu görmüştür. partiye değil, Türkiye Cumhuriyetine yapıldığma göre, iktidar değiTütün piyasalannda şikliğinin yardımın kesilmemesini Tekelin mübayaatı icab ettirmesi gayet tabiidir. Meseleain ruhu yardımın devammdan Ankara 25 (Telefonla) Bursada ziyade Türkiyenin ihtiyaclarına te Tekelin tütün mübayaasmı kestiğikabül edecek surette arttırılmasın ne dair çtkan şayia dolayısile bir dadır. Marshall nlânmdan ve Av muhabirimizin kendilerine müracaTupa iktisadî kalkmmasından iki ati üzerine Gümrük ve Tekel Bakayıl içinde Türkiyeye yapılan yar nı Nuri Özsan beyanatta bulunadımın topu topu 118 milyon dolar rak: dan ibaret kalmıs olması, iktisadî « Bursa bölgesi tütün piyasava7İyctimizin düzelmesine imkân vermemistir. Bu hakikat apaçık smda Tekelin destekleme mübayameydandadır. Yardımın bu kadar alarına ara vesdiğine dair çıkan küçük olması. eski iktidarın hata çayialarm doğru olmadığmı, muhsından ileri geliyorsn, şimdi yeni telif piyasalara aid rakamlarla izah iktidarın bu sahada daha iyi çalış etmiş ve şöyle demiştir: ması lâzım gelmektedir. Fakat ge« Tekel İdaresinin bu yıl tütün rek Marshall plânı, gerekse askerî piyasalarındaki destekleyici mübayardım idarecilerinin, Türkiyeye yaalar yapmak suretile ifa etmekdaha fazla vardım yapmak lüzu te olduğu nazımhk vazifesi, şimmunu kabul etmeleri de icab eder. diye kadar olduğu gibi bundan Yoksa onlar vermedikçe bizim istememizle iş bitmez ve dava halle sonra da devam ettirilecektir» dilmez. Kadıköy vapurunda bir Memleketimiz büyük müşküller içindedir; miimkün olduğu kadar adam denize düşerek fazla ve süratli yardıma muhtacız, diyen yeni Bashakanımızm bu sözboğuldu lerine karşı dost Amerikanm umDün akşam saat 20,05 te Köprüduğumuz anlayışı göstermesini .isden Kadıköyüne hareket eden Katiyoruz. lamış vapurunda bir kaza olmuşABİDİN DAVER tur. Vapur Selimiye kışlası önlerine geldiği zaman yolculardan Sıvaslı Gazi Bülbül adında bir adam baştarafta muvazenesini kaybetmiş ve dinize düşmüştür. Yapılan bütün araştırmalara rağmen cesed bulunamamıştir. Tahkikata devam edümektedir. TEŞEKKÜR Yavrumun doğumunda gösterdigi yüksek hazakatle eşim Verda Ürundulun tehlikesiz kıırtulnıasını sağlıyan değerli Doçent Doktor Ertuğrul Yenene, bir hafta müddeüe yartığı ve her turlü ilıtimam ve tedavıyi görduğu Şişli Dofumevı sahlbl «ayın doktor Pakize Izzet Tarziye. Doktor Yıldız ve Doktor Ilaleye, 5 akın alâkalarını gordüğümüz ebe ve hemşirelere, gazeteniz vasıtazü kıpkırmızı kesilmişti. Kadın: sile, teşekkürlerimin iblâfını rica ede Biz ona elimizi bile sürmedik, rım. diye bağırdı. Yüksek Mühendis: Sedad Oründül Belli! Belli ki bu piyano elle çalınmamış... * * * Şahizer diğer kayıblara pek alÖlümü ile bizlerl sonsuz acı içinde dırış etmemişti. Anlaşılan piyano bırakan annem ve kayınvalidem onun kıymetlisi idi. Ben yanı başm Dul Bn. Makruhi Kürkcihanh'nın da duruyor, onun böyle taşkm ve cenazesine istırak eden, çelenk gönde. öfkeli haline heyecanla bakıyor ren, telgraf, telefon ve mektubla tadum. Şahizer her halile güzeldi. ziyette bulunan akraba ve dosliara ayn Ondaki müstesnalığı yaratan şeyüı ayrı teşekkure imkân olmadığından gazetenizin delâletim rica ederiz. ne olduğunu bir türlü anhyamıB lskender Ailesi yordum. Duvarları süsleyen resimler arasında, yaldızlı bir çerçeve, gözleri Şahizerinkileri andıran kalpaklı bh asker resmi dikkatimi çekti. Göğsündeki madalyalardan ve yakasındaki sırmalardan yüksek rütbeli bir zabit olduğu anlaşılıyordu. Hâsıl olan sükuttan istifade ile: Bu büyük asker kimdir Şahizer? diye sordum, Şahizer: Paşa babam! diye cevab verdi. Sesl yumuşamış, gene o munis ahengini bulmuştu. Yanındaki diğer bir çerçevede uzun boylu, kibar tipli ve Şahizere babasından daha çok andıran yaşlı bir kadın fotoğrafını göstererek: Bu da halam! diye ilâve etti. Halam mükemel bir insandı!... ml harb stratejisi dahilinde sayüı bir yer işgal edebileceğini akıllanna getinnemişlerdir. Ömer Sami COŞAR durduk. Fakat avukat otomobilden inmedi. Binaya şöyle bir baktı: İyi bir servet! Noterdeki muameleler biter bitmez diğer vârislerle de temas eder, icabma bakarız. Şimdi burada işimiz bitti, dedi. Oradan Cihanghe yollandık. Ben Yazanî KERİME NADIR o zamanlar o semtleri hiç tanıduğu gibi, yemekte de bütün mu mıyordum. Gayet güzel manzarası aşeret kaidelerini bellediği ve haz olan bir mevkide, geniş bir arsa üstünde alü katlı büyük bh aparmettiği görülüyordu. Ben bir bonfle ve yufkalı tıman yükseliyordu. Henüz çatısı makarna yiyeceğim, diyerek kara kapanmamıştı Binanın etrafında bir tur yapan Zâti Bey o azametli tennı bildirdi. bessümile: Garson eğildi: Insaat bitmemiş... Baltayı Başüstüne! İskender, sen ne istersin oğ asabiliriz. Bu iş mükemmel! diyerek memnuniyetini beUrtti. lum? Amcamla birşeyler fısıldaşhlar ve Şahizer ne yerse, ben de onŞahizere mânalı mânalı baktılar. dan yiyeceğun amcacığım. Herhalde onu, tevarüs ettiği bu Pek âlâ! muazzam servetten dolayı çok şans Amcam kendisi için de kuzu ki lı buluyorlardı. Sonra otomobil bizartmasUe içpilâv ısmarladı. Ayrı zi Yıldıza götürdü. Yıldızm denica salata ve bol meyva istedi. ze hâkim bir yerinde, konak yavYemekler pek nefisti. Her IOK rusu denebilecek güzel bir evin mada içünden bir sevinç dalgası önünde otomobilden indik. Birbirina yükseliyor, gözlerüne yaş getirecek kol vermiş iri çamların ve kestane kadar beni sarsıyordu. Bu sevincin ağaçlannın loşlaştırdığı bir bahçe nereden geldiğini bilmiyordum. Yal içüıde, esatirî bir köşk hisskıi venız o gün amcamı her zamankin ren bu eski yapı, hayatınun birden çok seviyordıun. çok tatlı ve acı safahatma sahne Saat üçte avukat Zati Beyle olacağını bana bir önsezi ile daha birlikte bindiğimız otomobil bizi o gün hissettirmiş, heybeti ruhuevvelâ Beyoğluna çıkardı. Üçte mu tuhaf bir heyecanla sarmışta. bir hissesi Şahizere halasmdan mBizi karşılayan orta yaşlı bir tikal eden büyük otelin önünd* kadın kapıyı yuzümüze TEFBİKASI: 1 3 istedi: Kocam evde değil! Yalnızım... Sizi içeriye alamam... diye bağırdı: Avukat kapıyı itti ve kadının gürültüsüne kulak asmadan yürüdü. Biz de onu tâkip ettik. Girdiğimiz yer geniş ve loş bir sofa idi. Yüksek pencerelerden ince şeritler halinde uzanan ve dışardaki yapraklarm harekâtile yer değişiren güneş huzmeleri, tavanda asılı büyük bir avizenin kristallerinde yanıp sönüyordu. Zâti Bey gür sesile ev sahibinin şikâyetlerini bildirdi. Ve eldeki kontratta kayıtlı eşyayı görmek istediğimizi söyledi. Kadın hâlâ şirret şirret bağınyor: Ben sizi tanırram. kozunuzu kocamla paylaşm. Bu olup bitenler den benim hiç haberün yok, diyordu. Avukat gene onu dinlemeden yürüdü, bir kapı açtı. Burası geniş bir salondu. Takımile kiracıya bırakıhnış olan kıymettar mobilya, salonu bir müze halinde gösteriyordu. Fakat Zâti Bey, şöminenin üstünde bulunması lâzım gelen, altı kollu bir çift gümüş şamdanla, gayet kıymetli bir Çuı vazosu ve Rembrant'ın meşhur bir tablosunun yerlerinde olmadığını tesbit etti. Kadın: Biz bu salona adım bile atmayız. Ev sahibi hanım pek merakh bir şeydi, bize sıkı tenbih Esyaşuta toz bile koodurmuyoruz. Kaldı ki hırsızhk edelim.Hem dışarıdan eve hırsız giremez mi? İşte bakın! Pencereler pek müsait! Biz bu işten hiç de mes'ul olamayız, diyordu. Avukat ona cevab bile vermeden kuyruklu piyanoya yaklaştı. Kapağım açmak istedi, lâkin açamadı. Kadın telâşla: Çocuklar oynamısm diye ben küitledim, ama anahtarını nereye koyduğumu şimdi hatirlamıyorum, dedi. Şahizer ilk defa söze karışarak: Bunun ehemmiyeti yok. Çünkü yedek anahtarı bende! diyerek çantasmdan küçük bir anahtar çıkarıp kapağı açtı Amcam hayretle: Şahizer hanım sizin piyano çaldığınızı bilmiyordum, dedi. Bir piyanist değilim tabü... Her heveskâr benim kadar çalabilu. Siz asü halamı dinlemeliydiniz!... Şahizer, akordu yoklamak için parmaklarım tuşlardan geçirdi. Bunlarm bazılan hiç ses vennedi. Diğerlerinin de bozuk olduğu, Şahizerin yüzünde beliren hoşnutsuzluk ifadesinden anlaşüıyordu. Bununla beraber, onun elinin temasile düe gelen bu beyazlı siyahlı tuşlardan falsolu da olsa çıkan nağmeler, salonun loş ve romanesk dekoru içinde kulaklarımı tatlı bir melodi gibi okşadı. Şahizer kapağı indirirken: Piyano mabyolmuaJ dedi «CUMHUBÎYET» in ÜVERCIMl Amcam bu kabil nutukîar irat eder; hakat bâzan da ancak fazla olup bozulmaya veya çürümeye yüz tutan şeylerden bana bir parça verirdi. Zihnimde hep bu düşünceler ve içünde hâlecanlarla o gün, o meşhur lokantaya girerken .kendimden ziyade Şahizer hesabına endişeliydim. Acaba gene bu lokantadan kamımızı doyurmadan mı çıkacakbk? Bu ihtimal karşısında üzüntüden sırtım ürperiyordu. Fakat daha ilk dakikalarda yüreğime su serpidi. Kar gibi beyaz örtülü büyük bir masaya oturduğumuz ve terbiyeli bir garson: «Em riniz?> diye karşımıza dikildiği zaman, amcam yemek listesini çekip Şahizere uzattı. Ve gülümseyerek: Buyurunuz Şahizer hanım, yemekleri siz seçiniz! dedi. Şahizer hiç nazlanmadan nezaketle kartonu eline alıp listeye goz gezdirmeye başladı. Zengin halasile Avrupada böyle bir çok büyük lokantalarda j'emek yemiş oimalıydı. Çünkü, her sahada oi Son günlerde ögrendiğim bir fık» rayı anlatayım. Mithat Paşa mı, Kâmil Paşa mı hulâsa ufak tefek vücudlü bir Vezirin valiliği zamanında Aydında bir meşhur eskiva yakalanıp hapsedilmiş. Hapse atılmasmdan son derece müteessir ohn galiba Çakıcı Efe jandarma kumandanına muttasıl; Şu beni yakalatan paşayı bir göreyim, der dururmuş. Kıımandan da dayanamayıp paşaj a işi açmış. O da: Aldırnta, oyala. başından sav! demiş. Fakat teşebbüs o kadar sıklaşmış ki; kıımandan valiye: Aman paşa hazretleri, şu adam huznrunuza çıkmak istiyor. Ben ellerini bağlatırım. Müsaade edin de bir görsün! demiş. Vali devam eden bu ısrarlı ricaya dayanamıyarak isteksiz bir şekilde: Peki, getir bakabm, diye mnvafakat etmiş. Jandarma kumandanı da izbandut gibi herifin ellerini bağlamış, valinin huzuruna çıkarmış. Kapıdan içeri girdiği zaman eşkiya korkarak sormuş: Vali paşa nerede? Kumandan .kocaman masanm arkasındaki iskemlede kaybolmuş, küçücük adamı göstermiş. BunU gören eşkiya: Bu herif ml beni yskaladı? Tuuu! deyip ellerini gerince kelepçeyi kırmış, jandarma kumandanııu da bir tokatta yere serdikten sonra kaçmış. Neye uğradığını anlayamıyan jandarma kumandanı yerden kalkıp da üstunü başuıı düzeltirken, vali: Oğlura. benim sana başından Sav, dediğimin sebebi işte bu îdi, diye hareketinin sebebini izah etmis, Halk devleti, devlet adamlarmı başka türlü tasavvur eder. Hattâ bu yalnız bizde değil, bütün diinyada böyledir. İngiltere, Amerika, Holanda. Belçika. Fransa ve İtalyadan daha mı demokratiz? Oralarda her başın sarayı, otomobili, her makamın hakkı, salâhiyeti ve şatafatı vardır. Bir Cumhur Reisi, bir Başbakan alelâde bir apartımanda oturamaz, işi buna müsaade etmez. İnad edip oturursa hem ken di rahatsız olur, hem kendini ziyarete gelenler, hem de devlet. Şimdiki Cumhur Reisimizin xengin olmadığını herkes bilir. Ne o» Iursa olsun kirahyacağı apartıman, bir İstanbul Vali konağı, hattâ Bursa Vali konağı kadar olamıyacaktır. E böyle şey olur mu? Sonra Bektaşinin dediğine döneriz. Dinleyin! Palaspare, perişan bir Bektaşi dervisi Mısırda dolasırken sırmalaı içinde birinin maiyetile berabeı geçtiğini görmüş, sormuş: Kim bu erenler? Mısır Hidivinin kulu falanca. GÖ7Ünü semaya dikerek içinden; Yarabbi bir kendi kuluna bak, bir de Mısır Hidivinin kuluna.. da sen utan! deyu günaha girmiş. Devlet ve hükumet vazife, salâhiyet ve teşrifatile hattâ nimet ve saadetlerile birlikte bir küldür. Hiç birim>7İn bunu sahsî tevazuumuzla kanstırmaya hakkımız yoktur v« zaten isin en kuvvetli tarafı milletin o mevkie lâyık gördüğü kimsenin bütün manasile devlete geç* mesi, lrov'?(finre Je kalkıp evin* ve şahsî hnvatma donmesindedin Bunu değiştirmek ve bu ibret lev* hasını silmek hakkımız mıdır? B. FELEK Sebze ve meyva fiatlan Belediye murakıblan dun çehrin muhtelif yerlerınde sebze ve mey< fıatları hakkında kontroUarda bulunc muşlardır. Bunlann aralarında olduk» ça ehemmiyetli farklar vardır. MeseU çilek fiatları muhtelif semtlere gftre Arfam var. 8» . »M kw«e arasmda
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle