20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
r Tarihî roman: 99 Yazan: Kadircan Kaflı CUMHURÎYET 31 Temmuz 1939 f Şehir ve Memleket Habeıieri ) Hasta yattığı için Üzerinde durulan Cemiyetler kanunu vazifeyi yapmamış! mühim bir mesele yarın mer'iyette Adliyeye verilen mübaşi Yerli malmı yabancı Kapatılacak teşekkülledamgasile satanlar rin vaziyeti tespit edildi rin iddiası tetkik ediliyor Kapatılması icab eden cemiyetler hakBir mübaşir, kendisine verilen tebligatı aranıyor Vali ve Belediye Reisinin bazı sanayi firmalarının Yerli Mallar Sergisine işti rak etmek istememeleri sebeblerini tahkik ettirmekte olduğunu yazmıştık. Başvekilimiz doktor Refik Saydam da sergiyi gezerken bu nokta üzerinde bir kere daha durulmuş ve Başvekile izahat verilmiştır. Başvekilimiz sergiden ayrıldıktan sonra çok mühim gördüğü bu mesele üzerine tekrar avdetle Vali Lutfi Kırdardan malumat istemiş ve neticede yerli malîan yabancı isimler altinda ve başka memleketlerde yapılmış gibi göstermek suretile millî sanayie darbe vurmak istiyenler ve halkı kandıranlar hakkmda şiddetle takibata girişilmesi hususunda direktif vermiî tir. Cumartesi gününden itibaren hir ta raftan mıntaka îktısad müdüriyeti müfettişleri, diğer taraftan Belediye Iktısad müdürlüğü murakıbları tahkikata giriç mişlerdir. Mmtaka Iktısad müdürii Haluk Belsan ile Belediye Iktısad müdürü Saffet bu hususta görüşerek takib edile cek yolu tespit etmişlerdir. Dün pazar olmasına rağmen bazı müfettişler sergiye gelerek bir kısım paviyon sahiblerimlen izahat almışlardır. Bu vaziyette bulunan sanayi firmaları üç kısma ayrılmaktadır: 1 Merkezleri Avrupada bulunup da burada şubeleri olan ve imalâtı burada yapmalanna rağmen asıl merkezin etiketini kullananlar, 2 Haricden getirdikleri hevhangi bir maddeyi burada ambalâjlara koyup gene yabancı bir isim altmda satanlar, 3 Tamamile yerli olan ve bir yerli firmaya aid olan bir mah yabancı isimle satanlar... Bazı firmalar, malın Türkiyede imal edildiğine dair ambalâjın bir köşesint ya küçücük bir isim koymakta veya bunu dahi yapmıyarak malın cinsine göre bir Avrupa veya Amerika |ehrrnin ismini geçirmektedir. kmdaki kararlann tatbikına 1 ağustostan itibaren başlanacaktır. Yeni kanuna göre, mıntka ve zümre ifade eden kulüb ve cemiyetlerle cemiyet adı altmda doğrudaıı doğruya kazanc temin eden dînî ve ecnebi bütün teşekküller dağıtılacaktır. Bunlardan başka kiliselerin idaresi için kurulan teşekküllerin de kapatılması ta karrür etmiştir. Y. M. C. I. cemiyetinin vaziyeti, Dahiliye Vekâletine bir raporla bildırılmıştir. Ecnebi hastaneleri, muay3 en bir cemaatin ismini taşıyan ve yardım gayesile kurulmuş bulunan hayır cemiyetlerinin vaziyetleri incelenmektedir. Haricle alâkadar olmamak şartile ecnebilerin kulüb veya cemiyet kurmalanna müsaade edilecek, ancak bu teşekküllerin ecnebi propagandası yaptıkları sabit olursa faaliyetleri menolunacaktır. Ecnebi ticaret odalarının vaziyetlerinin de tetkiki lüzumlu görülmüştür. Siyasî Hindistandaki karışık vaziyet ütün dünya nüfusundan dörtte bî rinin yaşadığı Çinde memleketın birliğini üç asırdanberi ternin eden Mançu hakanlığının 1912 de sukutundanberi sonu gelmiyen bir karışıklık ve dahilî mücadele devam ederken beni beşerin beşte birini teşkil eden Hindistan dahi Babür Şahın kurmuş olduğu Turan imparatorluğunun yıkılmasile vahdetini kay beylemesi üzerine karışıkhktan bir türlü kurtulamamıştır. îngiltere, on beş sene evvel Hind İngiliz eyaletlerine mahdud bir muhtariyet ve teşriî meclisler vermişti. Müslim ve mecusî bütün Hindliler bu dar çerçeveli hür^iyet ve imtiyazla iktifa etmeyip mecusilerin Hind kongresi ve müslümanların (Liğ) i gibi iki büyük teşekkülün bayrağı altinda mütemadiyen mücadele ettiklerinden nihayet iki sene evvel İngiltere fede rasyon esası üzere Hindistana geniş muhtariyet vermişti. Yeni Hindistan her birî birer federal hükumet olacak eski (Hind Ingiliz) i eyaletlerile (Kayser Hind) unvanile Hindistanın hükümranı bulunan İngiltere Kralına tâbi yerli hükumetler den ve bu müttehid hükumetlerin nâzımı ve murakıbı olacak merkezî bir hükumet ve parlamentodan teşekkül edecektir. iki sene evvel Hind İngilizi eyaletle rinde muhtaryet tatbik edildiği zaman mecusilerin kongre partisi memnuniyetsizlik izhar ederek kabineleri teşkil etmekten imtina eylediğinden nüfusu iki yüz milyondan fazla olan on bir hükumetin de başına müslüman siyasileri geçmişlerdi. Daha sonra kongre partisi boykotu terkettiğinden mecusi ekseriyeti bulunan hükumetlerin başlarından müslümanlar ayrıl mışlardı. Yalnız Binkâle, Pençab, Siner ve şimalî garbî Hindistan gibi dört hükume tin başında halklarının ekseriyeti müslü man olduğundan müslüman politikacılan kabineleri muhafaza etmişlerdi. Bu suretle eski Hind İngilizini teşkil eden on bir hükumette alelusul mahallî idare ve parlamentolar teessüs etmiştir. Fakat federasyon şeklindeki ittihad bir türlü tahakku kedememiştir. Buna engel olan muhtelif mâniler vardır. Bunlardan biri: Halklarının ekseriyeti müslüman oan dört eyalet: (Pakisftan) namı altında üz milyon nüfuslu bir islâm konfederasonu teşkil ederek federasyona ayn ayrı hükumet yerine toplu ve kuvvetli olarak girmek istiyorlar. Yani Ingiliz hakimiyeti yerine mecusî tahakkümü altına girmekten çekinen yüz milyona yakın müslüman federasyon çerçevesi içinde büyük ve kavi bir islâm deveti kurmağı tasmim etmişlerdir. İkinci büyük mânii Hind yerli hükümdarları teşkil ediyorlar. Yetmiş milyon nüfusu bulunan ve büyükleri Avrupanın ikinci derecedeki devletleri kadar nüfus, arazi ve servete malik bulunan bu Asyalı ıükumetlerin başları; İngiltere Kralmın urî murakabesi yerine müfrit halk idaresi olan Hind ingilizi hükumetlerile birleştikleri takdirde kendi nüfuz ve hakimiyetlerini kaybederek şimdiye kadar istibdadla idare ettikleri kendi halklarının ve bunların üzerinde nüfuz ve tesir icra edecek millî kongrenin elinde birer oyuncak ılacaklarından korkuyorlar. Ahiren bu meyanda toplanan bu hükümdarlar federasyona girmek için îngilterenin teklif etmiş olduğu esasları kabulden imtina et mişlerdir. Bre kazık kılıklı herif, sen burada ne iş görürşün? Haremde ikide bir cariyeler boğuluyor da haberin nasıl olmaz? yapmıyarak vazifesinde ihmal gösterdiği Saadetlu hünkârımız, be«i bağışlaBazılan Padişahla başbaşa kalır kaliddiasile geçenlerde mahkemeye verilmişmaz vaziyeti haber vermeye karar veri yın! ti. Dava, tatil nöbetçisi ikinci cezadadır. yorlar; fakat heyecan ve korkudan, bi Niçin? Hasta mısın? Mübaşir, rahatsız bulunduğundan mah raz da ümidden, bunu yaparrıyorlardı. kemede yoktur. İddiaya göre, Rüştü is Mahfiruz Sultanı korkunc bir ıstırab Söyle nen var? mindeki bu müşabire verilen tebligata a!d kemiriyordu. Solmuş, sararmış; en kii Şey... Hastayım da biraz... çük şeylere bile fena halde kızan, insafBirinci Ahmed onun alnma, ellerine ve iki yüz parça evrak, iki hafta yanında sız bir kadın olmuştu. Verilen ilâcları hatta boynuna elini değdirdi, çenesinden kalmış, hiçbiri alâkadarlara tebliğ edilmealmıyor, her yemekte ve içecek ~eyde tutup kaldırarak gözlerinin içine baktı. miş ve iş anlaşılınca bunlar geri alınarak mübaşir aleyhinde takibat açılmıştır. Kenzehir bulunduğunu sanıyordu. O kadar Sonra: disinin müdafaası, birdenbire hastalandı ki son zamanlarda Çakır Aliyi bile sor Hayır... Hasta değilsin! ğından evinden çıkamadığı, hastalığını hamaz olmuştu. Dedi. Sesi sertleşti ve devam etti: Niçin gitmek istersin? Bu nice ter ber verecek kimsesi de bulunmadığı şek Sert bir sonbahar sabahı basinı yastıklindedir. tan kaldıramadı; şakaklannı sıklırdı; göz biyedir? Padişahım, korkuyorum' lerini loş odanın tavanından göklere baMahkemede dinlenilen şahid ifadesine kan minimini pencereye dikti; uzun uzun Benden mi? göre, bu müdafaa, hakikate uymaktadır. baktı; sonra içini çekti, başı göğsüne Hayır... Fakat.., Tebligat basmemurluğunca vaziyet öğredüştü ve düşünceye daldı. Kahvaltı geti Çabuk söyle kimden korkuyorsun? nilip de tebligatı almak üzere eve mübarenlere elile kapıyı gösterdi. Korkuyorum... Beni de boğarlar şir gönderilince, şimdi muhakemesi eörü Akşama doğru Dilnuvaz kad'n geldi: diye korkuyorum! len mübaşir, hasta bulunmuştur. Evine Sultanım, şimdi bir k;z getirdiler; Boğarlar diye mi? Kim boğarmış? gidilen günden iki hafta önce hastalanarak Saadetlu Padişahımız da ferman buyurBirinci Ahmed genc kızı kollanndan yatmıstır. İki çocuğundan baska kimsesi muşlar, yatsıdan sonra istiyorlarmıj! tutup yerden kaldırdı: yatagm kenarına o bulunmad'ğından vaziyeti haber vereme Kim getirdi? turttu ve adeta bağırdı: diği gibi yaDamadığı tebligat evrakını da Fatma Sultanın kethüda kadını... Bu nasıl sözdür? Benden ferman başmemurluğa geri gönderememiştir. Gene onun cariyelerinden mi? sız burada bir hadım bile öldürülemez! îki yüz evraka aid tebliğ muamele Evet sultanım!.. Fakat, işittiğime göre... sinin yüzüstü kalmasma mübaşirin lâkayd Nasıl bir kız?.. Çok mu güzel?.. Genc kız titrek ve kesik sözlerle, bü Güzelce... Ufak tefek birşey... Fa tün duyduklarını söylüyordu. Padişah da davranmak suretile ihmal göstermesi se beb olmadığı, bunda hastalanmasmın amil kat yası on sekizden aşağı değil!.. onu büyük bir dikkatle dinliyordu. Söz Fatma Sultanda körpe kız kalma bitince yerinden fırladı; ellerini birbirine olduğu hususunda size kanat geldi mi? mış mı? Bu sual karşısında şahid ifadesi, kanaat vurunca kapı açıldı ve hadımağası gö Fakat sultanım, ancak on beşîn ründü. Padişah bağırdı: geldiği yolundadır. Diğer taraftan, Rüşde görünüyor! tünün bu hususta tebligat başmemurluğu Nerdedir o Mustafa dedikleri koMahfiruz Sultan dişlerini sıktı. Birkaç na yolladığı bir istidanın şimdi Adliye endoş?... saniye sustu ve düşündü. Sonra emretti: cümeninde bulunduğu anlaşılmıştır. Ora Hadımağası çıktı. Ben kalkamıyacağım; görmek isdan bu istidasının getirtilmesi kararlaştınlPadişah artık yere çöjnelmiş olan genc temem! Siz götürün, sonra Davud Ağakıza bakmıyor, odanm boyunca bir aşa mıştır. ya teslim edersin!.. ğı bir yukan sert adımlarla dolaşıyordu; MÜTEFERRÎK Başüstüne sultanım!.. tasarladığı yeni aşk âl^mini unutmuştu. Padişah oldukça solgundu, fakat gözKızlarağası geldi. Padişah onun üstüMahkukât müzeti leri canlı ve parlaktı. Yatsı namazını bine yürüdü: Süleymaniyedeki Türk Islâm müzesitı dikten sonra hemen yatak odasına geç Bre kazık kılklı herif, sen burada nin yanındaki harab binanın bu sene tati; bir ibadetten başka bir ibadete geçne iş görürşün? Haremde ikide bir cari miri sona erecektir. mekte acele eder gibi hemen el'erini birBu eski Taphane binasınm Mahkukât yeler boğduruluyor da haberin nasıl olbirine vurdu; yatağına bakarak sordu: müzesi yapılması takarrür etmiş ve semaz? Nerede kalmıştır? Mustafa Ağanın gözleri parladı ve te nelere taksim edilen tahsisatla tamirine Biraz sonra kapıdan beyazlar giymiş pesi attı. Yerde bir külçe. gibi duran genc "başlanmıştı. olan ufaktefek bir genc kız girdi. Bunun îlk seen binanın kubbesîle çinko akkıza bakınca işin ashnı anlmakta gecik•yüziinde cocuk saflıgı, çocuk ruhu okusamı tamir' edilmiş, ikinci sene içinde medi: pııyordu. Kestane rcngi saçlarm çevrele• Padişahım, bana dahi bugün fısıl de çerçevelerle dahildeki bazı aksam diği beyaz ve güzel yüzünü minimini ve yaptırılmıştı. dadılar. Tahkik etmekteyim ; elbet netibeyaz ellerile örtmeye çabahyor, iri yeşil Bu seneki bakiye tahsisatla bazı ufak cesini arzederim! qözlerile ürkek ürkek etrafa ve Padişatefek tamirat neticelendirilecektir. Bu Hemen şimdi bilmeliyîm. Al bu ha göz atıyordu. suretle önümüzdeki bir iki ay içinde kızı da ardımdan gel, Mahfiruz Haseki bina, müze olmağa hazır bir vaziyete geGenc kızı getirenler içeri girmemişlernin dairesine gidiyorum! tirilmiş olacaktır. di. İçeride olan hadımağası da dışarı çıkKoridorlarda sessiz bir dehset havası Mahkukât müzesi adını taşıyarak açımıştı. Simdi, Padişahla karşı karşıya kalesti; koşuşmalar, konuşmalar oldu. He lacak olan bu müzede mahkuk kitabeler, mıslardl. Birinci Ahmed ona doğru yürüdü; e men Mahfiruz Sultana haber verdiler. Selçuk eserleri ve kıymetli halılar buluMüzenin önümüzdeki kış üni tutarak yüzüne daha yakmdan ve dik Henüz yirmi yaşında olduğu halde iki nacaktır. mevsiminde açılması kuvvetli ihtimal katle bakmak istedi. Fakat genc kız ba yıldanberi on yıl yaşlar/nış görünen Bidahilindedir. sıni iğmiş, elini de kurtarmak îstemişti. rinci Haseki yatağından kalktı; padişa,Tamir edilecek camiler Genc Padişah bu harekete şaşmadı, çün hı kapıdan karşılamak istedi, fakat o sıkü arasıra rastlıyordu. Sebebi de ya iyi rada yanma yaklaşan Dilnuvaz kadm oAbidelerin tamiri için bu seneki Evterbiye edilmemiş olmalan, yahud utan nun kulağma iki lâf söyleyince olduğu kaf bütçesinde mühim bir para ayrıl yerde durdu. Kızardı, sarardı, yumruk mıştır. Bu seneki tamir programımn bamalarıydı. Genc kız yanlış Kareket ettiğinî anla larını ve dişlerini sıkarak gözleri kapıya şında şimdiye kadar hiç tamir görme miş olan Şehzade camii geliyor. Sinanın mış olmah ki diz çöktü ve Birinci Ahme saplandı. Birinci Ahmed oradan bir kasırga gibi bu kıymetli eseri bu seneki tahsisatla din eteğine sarıldı. Birinci Ahmed onun girdi; Mahfiruz Sultanın üstüne yürüdü: geniş bir tamir görecektir. saçlarını okşadı: Bundan başka Eyüb camiinin geçen Bu dedikleri doğru mudur? Sen Kalk gülüm, şoyle gel!.. sene başlıyan tamirine de devam edileKolundan tutarak yatağa doğru çek benimle kalan cariyeleri boğdurmuşsun, cektir. .nek istedi; fakat genc kız gene muka öyle mi?.. Cemal Hüsnü şehrimizde Dışanda telâşlı gidip gelmeler oluyorvemet ediyordu. Varşova büyük elçiliğine tayin edilen Padişah onu biraz açabilmek îçin sor du. eski Brüksel elçimiz Cemal Hüsnü, semdu: Mahfiruz Sultan sevdiği adamın göz Senin adın Gülendam değil mî lerinde yalnız kin ve hınc buluyordu. O plon ekspresile dün şehrimize gelmiştir. dir? na ne söylese fayda vermiyeceğini hemen Adapazarlı firariler Korkak ve titrek bir ses cevab verdi: anlamıştı; cevab vermedi. Miktan iki yüzü bulan Adapazarlı fi• Evet padişahım!..t Birinci Ahmed o gün genc kızi hazir rariler, yüz elliliklerin affedilmesi üze Görüyorsun ki unutmamişım! ayan cariyeleri ve kadınlan istetti. Bun rine hükumetimize müracaat ederek afDoğrusu bu derece alâkaya ve hâfıza ar herşeyi olduğu gibi anlattılar. Davud larını istemişlerdi. Dünkü konvansiyoya diyecek yoktu. Padişah bu kızı Fatma Ağa arandı, fakat ancak ölüsü bulundu; nelle bunlardan Adapazarh Zekeriya, Sultan sarayında göreli otuz saat kadar bir hançeri sapına kadar göğsüne sokailesile birlikte şehrimize gelmiştir. geçmiştü... muştu. Dilnuvaz kadın pek soğukkanh Elçilerimiz Ankaraya Genc adam şimdi onu âdeta belinden davrandı: sarmış; bir tüy hafifliğile yatağa götürüçağırıldı Sultanimın emirlerini yaptım! yordu. Giil endam sararıyor, soluyor, kıBirinci Ahmed kendisini tutamadı. Tayin ve değişiklikler doalyısile ec zarıyordu. Bu yatak ona bir mezar gibi Etrafına bakarak: nebi memleketlerdeki elçilerimiz Ankageliyordu. Sarayda ancak birkaç saat karaya çağırılmışlardır. Elçilerin yakında Bir değnek ver! labilmişti ama olup bitenleri duymuş, öğHariciye Vekilinin nezdinde bir toplantı Diye bağırdı. Hemen eline bir sopa renmisti. Belki de onu hazırlayan kızlar: tutuşturdular. Padişah onu kaptığı gibi yapacağı zannedilmektedir.. Terfian Pî Padişaha söylesoin de Mahfiruz Mahfiruz Sultanın üstüne yürüdü; rasge ris büyük elçiliğine tayin edilen Peşte elçimiz Behiç Erkin de dün sabahkı Sultandan belki kurtuluruz! le vurmağa başladı. Başkalarına karşı o Diyerek mahsus ve bütün dehşetile du kadar sert olan genc kadın gene ses çı semplon ekspresile şehrimize gelmiştir. yurmuşlardı. Polis kolejinin talebe mevkarmıyor; yüzünü ellerile örterek yere çöPadişah genc kızm lüzumsuz ve ap meliyordu. cudü artırılıyor talca inadma şaşıyordu. O kadar minimiBirinci Ahmed durmadan vuruyor, Dahiliye Vekâleti, Ankara polis ko ni ve sevimli bir kızdı ki ona karşı sevgi fakat hıncını alamıyordu. lejindeki talebe mevcudünü artırmağa ile karışık bir şefakat duyuvor; fazla sert (Arkan var) karar vermiştir. Kolej mezunlan memde olamıyordu. Acaba Fatma Sultan leketin ihtiyacına tekabül edecek mik böyle uzun naz etmenin padişaha hakaHasara uğrıyan bir otomobil tan bulduktan sonra polislik bir ihtisas ret olabileceğini öğretmedi mi? Buna ihEminönü Kurtuluş hattında çahşan işi olacaktır. timal veremyiordu. O zamana kadar vatman Vedadın idaresindeki tramvay, Fatma Sultan tarafmdan terbiye edilmis dün, Kurtuluş garajını döneceği sırada Polis kolejinin gelecek seneki ilk meolan cariyelerin hiçbirinden bu çeşid bir arkadan gelen ve sol taraftan öne geç zun miktarı 50 kadar olacaktır. hareket görmemiş, çok begenmişti... Bu mezunlar, îstanbul, Ankara ve İzmek istiyen Nureddinin idaresindeki humir gibi mühim merkezlerde çalıştınlGülendamın gözleri yaşardı; yere ka susî otomobille çarpışmıştır. pandı ve yanaklarından yaşlar akıtarak Çarpışma neticesinde otomobil kısmen mak suretile zabıta memurları arasında hasara uğramıştır. yalvardı: tedricî bir tasfiye yapılacaktır. DENtZlŞLERl 100 seyyah geldi îtalyan bandıralı Markopulo gemisile dün sabah limammıza 100 Amerikan seyyahı gelmiştir. Seyyahlar, müzeleri, camileri gezmişlerdir. Gemi salı gününe kadar limanımızda kalacaktır. Bu müddet zarfında seyyahlar şehrimizde diğer görülecek yerleri ziyaret edecekler, salı günü saat 15 te Boğazda bir gezinti yaptıktan sonra Mudanyaya gideceklerdir. Geceyi gem'de geçirecek olan seyyahlar çarşamba sabahı Bursaya geçeceklerdir. Ayni günü akşam Akdenize çıkacaktır. VÎLÂYETTE Çamlıklarda yemek pişirmek menediliyor İstanbul ve havalisi orman koruma taburu kumandanı binbaşı Akif, Vali ve Belediye reisi Lutfi Kırdan ziyaret etmiştir. Bundan sonra Ada çamlıklannı orman koruma taburundan gönderilecek bir müfrezenin muhafazası altına alınacağını yazmıştık. kumandanliîc, çamlıklarda gezilme mesini teklif etmişse de Belediye bu fikri ksföul' etmemîştir. Bardema (Jâmhklarda yemek pişirmek sureti kat'iyede menedilecektir. ADUYEDE Kilidi kırarak içeri giren sabıkalı Hastalığmdan dolayı 17 gün evvel Ü3ŞEHİR tŞLERÎ küdar hapisanesinden çıkan Hüseyin adında bir sabıkalı, dün sabah Yediku îktısad müdürü Ankaraya lede ömere aid bostan kulübesinin ka gidiyor pısındaki kilidi kırmış, içeri girerek 10 lira kıymetindeki bir caketle bir ayakBelediye îktısad müdürü Saffet, Be kabıyı çalmış, kulübeden çıkıp kaçar lediyeye aid bazı işler üzerinde temasken de Ömer tarafmdan yakalanmıştır. larda bulunmak için yarın akşam An Hüseynin cürmü meşhud mahkeme karaya gidecektir. sinde yapılan muhakemesinde suçu sabit görüldüğünden 17 ay hapsine, 17 ay Çukurova mıntakasînda yeni da emniyet nezareti altinda tutulmasıpamuk mahsulü na karar verilmiştir. Adana Ticaret ve Sanayi Odası tah İNHİSARLARDA min bürosu Çukurova mmtakasmm 1939 pamuk mahsulü tahminim yapmış Ankara bira fabrikası ve raporunu çıkarmıştır. Bu rapora göAnkara Çiftlik bira fabrikası bu ak re, Seyhan Vilâyeti ve îçel Vilâyetini şam İnhisarlar umum müdürlüğünce de içine alan Çukurovanm bu seneki paDevlet Ziraat Işletmeleri kurumundan muk ekim sahası 199,542 hektardır. Bu tamamen tesellüm edilecek ve yanndan ekim sahasından 37,465 ton yani 187,327 itibaren yeni İnhisar bırası piyasaya çı balya pamuk almacağı tahmin edilmekkacaktır. tedir. Vekil, gidiyor Elde edileceği tahmin olunan 187,062 Şehrimizde bulunan Gümrük ve In balyanın 108,062 balyasının yerli ve hisarlar Vekili Raif Karadeniz bu ak 79,265 balyasının da klevland pamuğu şam Ankaraya dönecektir. olacağı tahmin olunmaktadır. [ İngiltere eski Turan imparatorluguna yakın büyük bir islâm devleti kurmak hususunda ısrar eden müslüman unsurile elTaşla yaraladılar Bir genc boğuldu Galatada Defterdaryokuşunda oturan Sanyer kazasına bağlı Kumköy önün rindeki yarı istiklâli kaybetmek istemi Kâmil ve Ali, ayni semtte oturan Fahri de banyo yapmak üzere denize giren yen müslim ve gayrimüslim yerli hüku • yi taşla başından yaralamışlardır. Suç Ahmed admda İstanbullu bir genc bo metleri federasyona nasıl ithal edeceğini lular vakalanmıstır. düşünmektedir. ğulmuştur. Bir taraftan yüz yîrmî milyon Hindlinin tâbi bulundugu millî Hind kongresi partisi lideri meşhur Gandi yerli hükümdara müracaat ederek Hindistanda İngiliz hakimiyetinin günleri sayılı olduğunu ve İngiliz hakimiyetini yakında millî kongrenin istihlâf edeceğini bildirerek bunları kongrenin esaslarına uygun ıslahatı tatbika davç.t etmiştir. Yerli mallar sergisini dün gezenler ı Muharrem Feyzi TOGAY < Kubbeden düşen zavalli amele Dün sabah Mehmedpaşa camii kub besinde çalışmakta olan amele İbrahim, muvazenesini kaybederek sokağa düşmüş, başından ağır surette yaralanmıştır. Yaralı, Cerrahpaşa hastanesine kaldınlmıştır. Sergideki «Cumhuriyet» paviyonundan kitab alanlar 11 inci yerli ;nallar sergisinin dün ilk pazarı olması dolayısile pek çok kalabalık olmus. sergi sabahtan geceyarısma kadar on binlerce ziyaretçi tarafından gezilmıştir. Bilhassa dün akşam üzeri hava serinlediği esnada sergi bütün tahjninlerin fevkinde bir tehacüme uğramıştır. Sabahleyin sergiyi erkenden Rumanyalı sporcu kafilesi ve akşam üzeri de şehrimize gelen lngiliz seyyahları gezmiştir. Sergi komiserliği, eşyanm değiştirilerek yenilerinin teşhirini dün paviyon sahiblerine bildirmiştir. Maamafih sergide her gün paviyonlarıru yeniden tanzim eden firmalar da vardıir. Cu m h u riyet Nfishası 5 karnstar Abone şeraitj} Senelik Altı aylık Üç aylık Bir aylık lcin 1400 Kr. 2700 Kr. 750 > 1450 » 400 > 800 • 150 » loktur
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle