Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Haziran 1939 CUMHURtYET Hâdiseler arasında Halifaks Ingilterenin haricî siyasetini izah etti «Bugün herhangi bir meydan okumadan korkmıyan kara, hava ve deniz kuvvetlerimiz vardır » Londra 29 (Hususî) Hariciye r Nazırı Lord Halifaks bugün ha icî vaziyet hakkında mühim bir nutuk irad ederek ezcümle demiştir ki: « îngiltere birçok memleketlere karşı deruhde ettiği taahhüdlerle icabında harbe girmeyi göze almış bulunmaktadır. Bugün herhangi bir meydan okumadan korkmıyan kuvvetli bir ordumuz, kimseden korkmıyan hava kuvvetlerimiz ve mağlub edilmez bir donanmamız vardır. İngiltere, bu son derece kuvvetli müdafaa silâhları sayesinde herhangi bir istilâ veya tecavüzden korkmad'.ğını pervasızca beyan edebilir. Yabancılar tarafından vaki olan her nevi tehdidler ve hakaretamiz harekât İngilizler arasında millî birliği bir kat da • • «••HiınııııııımniHHIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIi: 1917 dan 1937 yılına kadar dünya tarihi irkaç gündiir, serlevhama aldığım ismi taşıyan bir kitabın korkunc tezad ve buhran dünyası içindeyim: Leon Kahen, Raymond Ronze ve Emil Folinas adlı üç müelliften, eski Moskova sefirimiz Galib Kemali Söylemezoğlunun türkçeye çevirdiği bu eser, Kanaat Kitabevi tarafından yeni çıkarıldı. 1917 den 1937 yılına kadar dünya tarihi, hiç şüphesiz bütün dünya tarihinin yepyeni, çapraşık ve zorlu meselelerle tıklım tıklım dolu, en orijinal parçasıdır. Bu yirmi sene içinde bütün dünya, tarih şuuruna mevzu olduğu ilk asırlardanberi yuttuğu ve bünyesinden dışarı atamadığı zehirlerin müthiş toksikoz nöbeti içinde boğucu ve çıldırtıcı bir kıvranışla kıvranıyor. Tarihçinin önüne yığdığı meseleler o kadar çeş'dli ve o kadar tezadlıdır ki, bunlardan, her kutbu ve her ucu kavrayan bir düşünce prensipine çıkmak imkânı, bütün dünya tarihini yeni baştan ve yeni bir anlayışla kurmak cehdini istiyor. Bu yirmi sene, yirmi bin tecrübe senesinin bütün hulyalarını suya düşüren korkunc sürprizlerle doludur. Hiçbir din, felsefe, iktısad peygamberinin önceden kestiremediği acayib bir vakıalar serisi ve tarihî, siyasî, içtimaî, iktısadî, hukukî, bediî, ahlâkî, ruhî, zihnî bütün kıymetleri ve sistemleri allak bullak eden her çeşid buhran koleksiyonu. Kitabm müellifleri, mukaddemede, harb sonrasınm müthiş hayal sukutunu söyle anlatıyorlar: «Harb bitince, bu öldürücü kâbus telâfi edilecek, onu bir altın devri takib edecek, harabeler üstüne bir kardeşlik ve saadet dünyası kurulacak zannedildi. Bu satırları yazanlardan birisi, o tarihte, bir İngiliz Fransız komitesinin faaliyetine iştirak etmişti: Birer bellibaşh şahsiyet olmuş veya olmak yolunda bulunan bir takım mütehassıslarm, sulhtan sonra müthiş bir refah ve saadet hareketinin, bir «bal devri» nin doğacağını müjdelediklerini kendi kulaklarile duymuştur. Herkese, bütün beşerî kuvvetlere iş çıkacaktı; zekâ, sây, sermaye, dünyanın dev gibi yeni kurumunda diledikleri kadar faydalı olabileceklerdi. Buna rağmen, 1921 denberi, bu iddiaların nekadar boş olduğu meydana çıktı ve dünya, tıknefes olarak duruverdi.» İşte bu kitab, o tıknefesin geçirdiği boğulma nöbetlerinin cephesiz ve eksiksiz bir müşahedesidir. Hepimiz bu tarihi yaşadık, fakat dikkatini bütün dünyadaki memleketlerin hepsine kadar uzatmış, vesikalar toplamış, hâdiseleri sıraya koyarak müşahede altına almış bir tarihçi bakışına, titizliğine ve metoduna sahib olanımız azdır. Yalnız Türkiyede değil, Avrupada da bu eser, harb sonrası devrinin canlı bütününü tahlil eden sayılı ve belki bir tek kitabdır. Yarınm sürprizlerini merak edenler için, istikbale halin tarihi içinden bakmak zarureti, bu esere, etrafımızı saran karanlıklar ortasmda, önümüze düşmüş bir kılavuz rolü veriyor. tnsan kaçakçılığı Yazan: H. BİLECEN Son zamanlarda İngiltere ile Yahudller arasında mühim bir dava çıktı: Yahudi ler, mütemadiyen Filistine hicret etmek istedıkleri halde İngiltere bunları menediyor. Bu memnuiyet evvelden de vardı; İngiltere, her sene Yahudilerin Filistine yapacakları muhaceret miktarmı tespıt eder, Yahudıler de muayyen zamanlarda muayyen miktarda Yahudiyi Filistine sevkeylerlerdi. Fakat, İngilterenin tespit ettiği miktar, hicret arzusunda buiunan Yahudilerin ihtiyaclarına kifayet etmediği ıçın, Yahudıler, daima, muayyen olan mıktarları aşmaya çalışırlardı. Resmî mıktar haricindeki muhaceretler için Yahudilerin müracaat ettikleri usul sadece bir kaçakçılık usulünden ibarettir. İngiltere, uzun zaman bu kaçakçılığa karşı göz kapamayı tercih etti; Yahudiler de Filistine bir taraftan resmen, diğer taraftan da kaçak suretile mütemadiyen hicret ettiler. Fakat, son zamanlarda İngilterenin siyaseti değişti; şimdi oraya Yahudilerin muhaceret hadlerini daha daralttılar. Buna karşı da Yahudıler, kaçak Yahudi ithalâtı usulünü kuvvetlendirdiler. Arablara karşı, kendi siyasetini müdafaa zaruretini hisseden İngilizler de artık eskisi gibi göz kapama usulünü tatbik edeme dıkleri için şimdi Filistinde İngiliz zabıtasile Yahudi kaçakçıları arasında hakikî bir mücadele başladı. Son haftalarda, motörlü, yelkenli kayıklar ve küçük gemilerle kaçak,olarak Filistin sahillerine cıkmak istiyen Yahudilerle İngilizler arasında büyük hâdiseler oldu. Bunlardan bazılannı İngilizler geri çevirdiler; fakat, bir taraftan geriye çevrilen Yahudi kafilesi öteki taraftan karaya çıkmaya çalışıyorlardı. Nitekim bazıları muvaffak oldular. Böylelerinden İngilizler haberdar olunca bu defa çıkanların miktarını tespit ve resmen tespit edilen muhaceret miktanndan tenzil etmek gibi tedbirler ittihaz ettiler. Son zamanlarda işler büsbütün sıkıştı: İngiltere, muhaceret kaçakçılığının önüne kolay kolay geçemiyeceğini ve insanlar karaya çıktıktan sonra bunları toplayıp tekrar bir gemiye doldurarak iade etmenin imkânsız olacağını gördükleri için son derece sür'atli torpidolarla Filistin sahillerini mütemadiyen teftiş altında tutma yoluna gittiler. Bu nevi torpidolarla tesis edilecek devriyelerle kaçakçı!ığı,ı sa'rıilde değıl, bizzat denizde takib edeceklerdir. Demek oluyor ki, tuz kaçakçılığı, tütün kaçakçılığı, esrar kaçakçılığı gibi bir kaçakçılık da şimdi muhacir kaçakçılığı şeklinde Filistin sahillerinde hergün görülen bir hâdise mahiyetini almıstır. Tarih yeni bir nevi muhaceret kaydediyor! Eskiden, dünyada bugünkü tarzda bir kaçakçılık yoktu. Tarihin kaydettiği ilk mühim kaçakçılık, Mısırda Türkler ve Çerkezler hakimiyeti devrinde bunlarla papalar arasında zuhur etmiş olan büyük ihtilâflardan dolayı papalar tarafından Mısıra yapılacak demir, hububat ve kereste ithalâtının menedilmesile zuhur etmişti. O zamanlar, Mısırın çok muhtac olduğu bu maddelerin ticareti VeneHik, Napoli, Barselon gibi deniz şehirleri tebaasınm elinde idi. Papalar, bu ticareti aforoz edip bu şehirlerde teessüs eden cumhuriyetleri bunlarm men'ine sevkeyledıkleri zaman bu ticaret etrafında geniş bir kaçakçılık vücude gelmiş ve herşeye rağmen ticaret devam eylemiştir. Bu de^r geçtikten sonra, uzun zam3n mühim bir kaçakçılık rejimi görülmedi. Bir aralık Avrupada iktısadî işler tam bir hürriyet içinde cereyan ediyordu. Fakat. vaktaki, Avrupa devletleri arasında, malî sebebler dolayısile, inhisarlar tesis edilmeğe başîadı, o zaman kaçakçılık yeniden meydana çıktı ve devletin iktısadî isîere müdahalesi arttıkça bu kaçakçılık da o nisbette arttı. Tuz, tütün, afyon, esrar gibi maddelerin kaçakçılğı bu yeni devrin ilk hareketlerini teşkil eder. Meselâ, bir vakitler bizim memleketimizde de bunlardan yalnız birkaçma aid bir kaçakçılık vardı; bunların haricinde kaçakçılık vak'aları görül müş seylerden değildi. Halbuki medeniyet ilerledikçe, ve bilhassa yeni zaman devletlerinin iktısadî hayata olan müdahaleleri arttıkça kaçakçılık da sür'atle artmıştır. Meselâ, gene misali bizim memleketimizden alalım: Eski kaçakçılık maddelerj devam edip durmakla beraber, gerek kıymet ve gerek ehemmiyt bakımlarından bunları çok geride bırakan yeni yeni kaçakçılıklar göjdük: İpekli mensucat, döviz, altın, seker, çorab, kürk... gibi birbirlerile alâkaları olmıyan türlü türlü maddeler üzerinde çok genis mikyaslar da yapılan bu kaçakçılık, sade bize mahsus birşey değildir. Hemen her memlekette ve bilhassa iktısadî nizamı devletin müdahalelerine fazla maruz olan yerlerde kaçakçılık, adeta gizli bir meslek ve «''li bir fe=kilât haline gelmUtir. fazla bir kesafet arzederse orada da kaçakçılık o nisbette artıyor. Meselâ, bir aralık Amerikada müskirat kaçakçılığı o derecede artmış ve başlıbaşına o kadar mühim bir iktısadî faalıyet şeklini almıştı ki devlet, bizzat kaçak teşkilâtınin hakimiyeti altına girmişti. Amerika devletini ve Amerika iktısadiyatını bu kaçakçıhğın şerrinden kurtarmak istiyen devlet adamları, uzun zaman ne kaçakçılara karşı şiddetli tedbirler almaya cesaret ettiler, ne de hatta kaçakçılığı doğuran memnuiyetleri ortadan kaldıracak tedbirlere el uzatabildiler! Bugünkü Amerika Cumhur Reisi Roosevelt'in Cumhur Reisliğine geldiği sıralarda müskirat memnuiyetini ortadan kaldıracak tedbirler alması, Amerika için adeta büyük bir siyasî ve içtimaî inkılâb mahiyetini almıştı. Şuna dıkkat edebilirsiniz: Medeniyet ılerledıkçe kaçakçılık da ilerliyor! Hatta, şuna da dikkat ediniz: Kaçakçılığı takib etmek üzere devletlerin yaptıklan teşki İât ne derecede büyürse kaçakçılık da o derecede büyümektedir! Meselâ, İngilizlerin Filistinde yapılan Yahudi kaçakçılığına karşı aldıkları tedbirlerın neticesi bu kaçakçılığın azalmasını değil, artmasını mucib olacaktır. Gene meselâ, son zamanlarda Suriyede neşredilen bazı rakamlardan anlaşılıyor ki Türkiyeden o memlekete doğru yapılan altm kaçakçılığı 938 senesinde en yüksek hadde vâsıl olmuştur. Gene bunun gibi, afyon ve esrar kaçakçılığına karşı, beynelmilel itilâflar ve beynelmilel teşkilâtlarla yapılan mücadelenin fevkalâde artmış ve kuvvetlenmis olmasına rağmen, bu maddeler üzerinde yapılan kaçakçılık, bilhassa Marcilva ve îskenderive gibi mühim transıt lirrTUnnda o dereceye varmıstır ki in?an. h T Vastalığın bu derece artısına karsı tüy!f"inın ürnerdığini hısseder. Oralarda bu kaçakçılıkla alâkadar olmıyan insan kalmamış olduğunu iddia etmek bile kabildir. Şu manada ki, kaçakcılığa en uzak, en yabancı zannedilen muhıtlere mensub ınsanların bile bu işe el sürmekte oldukları çok defa keşfedilen vak'alarla tespit olunmus bulunuyor! Son günlerde, kaçakçılık çeşidleri arasma insan kaçakçılığının da ithal edıldığıni gösteren Filistin vukuahna da dikkat ettikten sonra artık hükmedebiliriz: Medeniyet ilerledikçe, kaçakçılık da artı yor. Fakat, bu artmanın bir manası da sudur ki, medeniyet ilerledikçe, milletîerin millî ve enternasyonal hayatlannda hastalık, rahatsızhk unsurları çoğalmaktadır. Filhakika, her nevi kaçakçılık sahası, iktısadî bir hastalığın eseridir; her yeni karakçı, hic olmazsa iktısadî bakımdan yeni bir ahlâksızın mevdana çıkması demektir. Demek oluvor ki medeniyet ilerledikçe ahlâksızlık da artıvor; insanîar, doğru, mesru, kanun dahilinde çalışmaktan ziyade yanlış, gayrimesru ve kanuna rağmen para kazanmaya meylettikce, şu beseriyet denilen biçare kütlenin istikbali ne olacak? Biz, sadece hâdi=eleri tespit ile iktifa edelim; bu suaHn cevabmı da dünvayı ıslah etmek vazifesile mükellef olanlar versinler! Fransa seferberlik ilân etmemistir Daladye'nin nutkunu yanlış anlıyanlar olmuş Paris 29 (a.a.) Havas bildiriyor: Daladier'nin Meb'usan tneclisindeki nutkundan bahseden Matin gazetesi di yor ki: «Birçok İtalyan gazeteleri, sansasyonel bir tarzda, Fransız Başvekilinin Mebusan meclisinde, yakında iki sınıfın silâh altına ahnacağını bildirdiğini söylüyor. Halbuki Daladier. resmî gazeted* çıkan metinden de anlaşılacağı veçhile ancak şu beyanatta bulunmuştur: « Biz seferberlik yapmadık, fakal mevcud kanunlar mucıbince bakayayı silâh altına çağırdık. Eğer ben şimdiden resmen, istihkâm kıt'alarını 1 eylulde, dahildeki kıt'aları 1 teşrinievvelde terhis etmek niyetinde bulunduğumu söylersem, makul düşünen hic kimse, enternasyonal vaziyetin sükunet bulmaması takdirinde, Fransayı tehl'keli hir vaziyetten uzak tutmak için, a ' iki muallem sınıfın silâh altında bu' T ' • u'mamasını bir da kika için bile kabul edemez.» Başvekilin bu sözlerinden çıkan sarih mana, iki smıfın silâh altına çağırılacağı değildir. Eğer vaziyet sükunet bulursa, bugün silâh altında bulunan efrad terhis bile edilecektir. Aksı takdirde bugün silâh altında bulunan efrad silâh altında i kalmakta devam edecektir.» j ha takviye etmektedir. Almanya başkalannın kendisini bir çember içerisine aldıklannı iddia cdiyor, halbuki Almanya bizzat kçs^hi tecrid etmektedir. Nazilerin iktısadî sistemi, başkalarını daimî surette tehdid eden siyasetleri ve ırkçılık nazariyeleri Almanyayı tecrid etmektedir.» Lord Halifaks, neticede, îngilterenin müstemleke, mevaddı iptidaiye ve terki tesl^at meselelerinin halli için diğer devletlerle müzakereye girişmeye amade olduğunu, fakat hrşeyden evvel bütün devletlerin samimiyetle müzakerpye girişmeye hazır olduklarını ve ittihaz edilecek ; mukarrerata riayet edecekler ne dair teminat vermeleri lâzım geldiğini söyle mistir. II! Sovyet Japon hava muharebeleri Japonlar dün de 18 tayyare ile hücum ettiler Moskova 29 (a.a.) Bugün de 15 Japon Mançu tayyaresi avcı tayyare lerinin himayesinde Buir gölü bölgesinde Moğol hududunu aşmıştır. Japon tayyareleri, hava toplarile Moğol Sovyet tayyarelerinin mukabelesi üzerine muharebeye girismeden Mançuri'ye dönmüşlerdir. Moğol hava topçusu iki Japon tayyaresi düsürmüştür. Bulgaristanda şiddetli seylâb 16 kîşi boğuldu, 50 kişi de kayıb Sofya 29 (a.a.) Balkan dağmın şimal yamacında Sevîievo mıntakasında vukua gelen seylâb büyük hasarlar doğurmuştur. Çok şiddetli yağmurlar yağmış ve Rositza ırmağı, 12 metre yüksekliğinde bir su duvarı halinde taşarak bütün köprüleri yıkmış ve her tarafı harab etmiştir. 150 ev tamamile yıkılmıştır. Şimdiye kadar 16 cesed bulunmuştur. 50 kişi de kayıb vardır. Maddî hasar birkac Moskova izahat istiyor Londra 29 (Hususî) Tokyo'daki milyon levalıktır. Zabitanın terfi kanunu Sovyet elçiliği askerî ataşesi, vaziyet hakkında izahat vermek üzere Mosko Ankara 29 (Telefonla) Zabita vaya davet edilmiştir. nm terfilerine dair kanunun 8 inci madTokyo maslahatgüzart geri çağrıldı desini tadil eden bir lâyiha Meclise veTokio29 (a.a.) «Domei» Sovyetler rildi. Birliği maslahatgüzarı Smetanin, hükuDevlet Şurası birinci daire meti tarafından geri çağırıldığını ve 5 reıslıgı temmıızda Tokio'dan ayrılacağını bugün Ankara 29 (Telefonla) Devlet resmen Japonya Hariciye Nezaretine bilŞurası birinci daire reisi İsmail Hakkınıri dirmiştir. Bu haberi veren Domei ajansı bu ge reisliğe irttihabile açılan birinci dire re ri çağırma hâdisesinin sebebi henüz bilin isliğile münhal bulunan üç azalık için inlimediğini ve maamafih Sovyetlerin siyasî hab yapılacaktır. Reisliğe Devlet Şurası vaziyetinden ileri geldiğini ilâve eylemek azaşından Şefik Yürekli, Hüsnü Berker ve Temyiz mahkemesi azaşından Şem tedir. General Franko, Fasa gidiyor seddin Temizer namzed gösterilmişlerdir. Azalıklar için de Sıhhiye Vekâleti hu Londra 29 (Hususî) Madrid'den kuk müşaviri İhsan, Dahiliye Sicil U bildirildiğine göre, General Franko temmum Müdürü Fazıl, Maliye hukuk mümuz bidayetinde İspanyol Fasını ziyaret şavirlerinden Kâzım, Afyon valisi Duredecektir. muş, Vakıflar idare meclisi azaşından Mareşal Peten Parista Hakkı Haydar, Jandarma Umum Ku Paris 29 (a.a.) Hariciye Nazırı mandanhğı müşavere heyeti reisi General Bonnet, bu sabah Fransanın İspanya bü Osman Nuri, Çankırı Ağırceza reisi Tahyük elçisi Maraşal Petain'i ve müteakı sin, Antalya Ağırceza reisi Necati, Mülben Yunanistanm orta elçisi Politis'i ka kiye bascnüfettişi Hilmi namzed göste bul etmiştir. rilmişlerdir. En kuvvetli bir silâh Sinir dayanıklığı VBaşmakaleden devami kapanmiştır. Bundan sonra tekerrür edebilecek taarruzlar, evvelâ taarruza uğrayan memleketin mukaveanetile, saniyen ve derhal onun yardımına koşmak için harekete gelecek sulh cephesi devletlerinin mahallî sayılabilecek hâdiseyi umumî harbe çevirmelerile mukabele görecektir. Sulhu korumanın ve nihayet kurtarmanın tek çaresi bu olduğunda şüphe yoklur. Karşılıklı kuvvetlerin muvazenesi harbe mâni olur, bir. } Eğer harb olursa galibiyeti hakka te ; min etmek suretile daha esaslı bir sulh kurtarılmış olur, iki. Sulh cephesi devletleri her iki şıkta kendi mevcudıyet ve menfaatleri kadar insanlığın hayrına ve selâmetine de hizmet etmiş olacaklarına kanidirler. • Birinci şıkka göre harb olmazsa bugün icin iki cepheye ayrılmış gibi görünen Avrupa memleketleri derdlerini bir masa başında halletmeğe mecbur olacaklardır. Bu yeni bir Avrupa nizammın esasını veya mukaddemesini teşkil edecektir. İkinci şıkka göre sulh kan ve ateş içinden çıkarılarak onun uzun müddf./T devam ve istikrarı en sağlam teminata &ağlanacaktır. Versay'ın haksızlıktan ziyade noksanhkla malul olduğu şimdi şimdi daha iyi anlaşılmıştır. Muhakkak olan birşey vardır ki o da Yirminci medeniyet asrında millî şuurlarına ermiş bütün milletleri hiçe sayarak yalnız kuvvetle dünyaya tahakküm etmeğe çalışmanın sonu gelmiyecek bir malihulyadan ibaret olduğudur. Sulhu koruma veya kurtarma işinde en müessir hareket şekli, yalnız kuvvet muvazenesile akılların başlara gelebileceği düşüncesine fazla kapılmıyarak, sanki o hiç olmıyacakmış gibi ve herhangi fırsatta harb patlak verecekmiş gibi mütemadiyen silâhlı ve uyanık bulunmaktır. Buna kat'î lüzum vardır. Harbden kurtulmanın en müessir çaresi budur. Demokrasi devletlerinde harb yerine anlaşmayı tercih eden ve Avrupada ınsanca bir elbirliği kurulmasını istiyen âlicenab fikre fazla yer verildiğini görüyoruz. Zayıflıkla tefsir olunabilecek ba yüksek insanlık idealinin üzerine fazla düşmenin binnefis o ideale muzır bir tehlike teşkil edebileceğine şüphe yoktur. Herşeyden önce her türlü tecavüz fikrini umudsuzluğa düşürecek kat'î mukavemete en büyük ehemmiyeti vermek ihtiyacı vardır. Bu, serinkanlılıkla düşünülerek öyle de tatbik olunacak bir sinir dayanıklığı meselesidir, ve Avrupanm emsali hiç görülmemiş buhranlı vaziyetini düzeltecek tek kudretli çare işte budur. Karşımızdakilerin doğru sulh yoluna dönmiyerek harbe kadar sürükleneceklerini farzetmek en makuldür. Şimdiki şartlar içinde dahi böyle bir akıbetin neticesini riyazî bir kat'iyetle hesab edebiliriz: Elbette galibiyet sulh cephesinindir. Binaenaleyh sulh cephesi milletleri hiç telâşsız, bütün bir emniyetle, icbar edıîmiş olacakları harb sonunda bu muzaffer akıbete yürüyen bir kareket tarzı üstünde ısrar etmelidirler. İşte asıl böylelikledir ki asla harbetmek mecburiyetine düşmeksizin sulhu elde edebiliriz. Viyanada 400 Çingene tevkif edildi Askerî ceza kanunu Ankara 29 (Telefonla) Askerî ceza kanununun bazı maddelerini de ğistiren bir lâyiha Meclise verilmişti. Lâyiha, alâkah encümenlerden geçti. Ad liye encümenince yenibaştan hazırlandı. 1631 numarah askerî muhakeme usulü kanununun bazı maddelerini değiştiren lâyiha da gene Adliye encümeni tara fından hazırlanmıştır. H. BILECEN Viyana 29 (a.a.) «Havas» Bugün Viyanada Çingeneler arasında toptan tevkifat yapılmıştır. Bunların ekserisi Slovakyalı ve Burgealand'lıdır. 400 kişi yakalanmış ve Rossanbaurtde hapisane sine gönderilmiştir. Bir kısmı da Dechan tecemmu kampına sevkolunmuştur. PEYAMİ SAFA Beynelmilel iş bürosunun gizli raporu Berne 29 (a.a.) Beynelmilel iş bürosu, bu büroda mümessilleri bulunan muhtelif hükumetlere mahrem bir rapor göndermiştir. Bu raporda amelesi çok memleketlerîe az memleketler arasında amelenin adilâne bir surette tevzii taleb olunmaktadır. Bu teklif, amelesi az olan memleket ler tarafından pek tabiî olarak müsaid bir surette karşılanmıştır. Sovyet ordusunun büyük manevrası Baltık civarında yapılacak harekâta çok ehemmiyet veriîiyor Mehmed Sipaho Belgradda öldü Izmirde yol seferberliği İzmir 29 (a.a.) îzmir valisi tetkikatı neticesinde vilâyetin bütün kaza ve köylerinde yol seferberliği yapılmasına karar vermiş ve bu hususta bütün kay makamlarla nahive müdürlerine bir ta mim göndermiştir. Bu karara nazaran bütün köyler yol mükellefiyetine tâbi tutulmakta, köylüler de kanunda tasrih edilen vazifelerile irtibatını temin etmektedir. Moskova 2 9 ( a . a . ) Havas: Kızılordunun bu sene büyük manevralan eylul de Leningrad mıntakasında Baltık memleketleri civarında yapılacaktır 938 de, bundan. evvelki bütün manevralar gibi Kief mıntakasile Polonya ve Rumanya hududları civarında yapılmıştır. Fransız İngiFilistinde beş Arab daha İtalyan filosu İspanyada liz Rus muahedesinin akdini gecik öldürüldü Barselon 29 (a.a.) Duque di Ab tiren Baltık devletleri garantisi müzake Kudüs 29 (a.a.) Telavivde ve bir ruzzi ve Garibaldi kruvazörlerinden ve 7 relerinın cereyanı sırasında verılen bu kakaç Yahudi köyünde bu sabah vuku bu torpito muhribinden mürekkeb olan İtal rar çok manalı görülmpktedır. lan musademelerde beş Arab ölmüş ve yan filosunun birinci fırkası, ziyaret için Yunanistana ihrac edilecek iki Arab da yaralanmıştır. bu sabah buraya gelmiştir. hayvanlar Kaçak muhacirler Hayfa 29 (a.a.) Gazze civarında edildi gizlice karaya çıkarılmış olan 700 Ya Budapeşte 29 (a.a.) Karpatlaralhudi muhaciri, bir kampta nezaret altına almmışlardır. Bu muhacirleri getirmiş o tı Ukraynasmın Macaristana ilhakı hak\s*n vaDur mıısadere edilmiştir. kmdaki kanunun Macar parlamentosu İngiliz Amerika anlaşması tarafından kabulü münasebtile, Naib uVasington 29 (a.a.) Âyan mec mumî af ilân etmiştir. Bu af, hicbir millisi Hariciye encümeni, takrıben 1 76 mıl liyet ve ırk farkı olmaksızın, bu toprak yon İngiliz lirahk kauçuğa mukabil larda milliyet veya siyasî gerginlik işle 600 000 balva pamuk mübadelesi hak rile alâkadar bütün mahkumiyetlerle hekındaki İngiüz Amerikan muahedesini nüz intac edümemis davalara ve zan altasvib etmiştir. , tında bulunanlara samildir Macaristanda umumî af ilân İzmir 29 (a.a.) Yunanistanla akdedilen veteriner muahedesi mucıbmce mezkur memlekete ihrac edilecek hay vanlann iskelede geçirmeleri iktıza eden müşahede müddetini sıkıntısız geçirebilmeleri için bu müddeti çayırda da geçirebilecekleri düsünülmüş ve Halkapınardaki Sadıkbey çayınnın tahaffuzhane olarak kullanılması teklif edilmişti. Ziraat Vekâleti bu teklifi tasvib etmis olduğundan bundan sonra sevkedilecek hayvan UT tr'^ffn'Vı^ne m ;;J '1?tim Sadıkbey çayınnda geçireceklerdir. Merhum Mehmed Sipaho Belgrad 29 (a.a.) Münakalât Nazırı Mehmed Spaho, vefat etmiştir. 1883 tarıhınde doğmuş olan mumaileyh, Bosna müslüman <emaatinin reisi idi. Bir tayin Ankara 29 (Telefonla) Agrı Mektubcusu İsmail Hakkı Tokada tayin edilmiştir. tzmitin kurtuluş bayramı İzmit 29 (?.a.) İzmitin kurtuluşunun 19 unca yıldönümü dün coşkun mekutlulanmı§tır. Hangi memlekette iktısadi hayat daha YUNUS NADI